22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet ABD, Türkiy&flen Thatcher'ı petrol kurtardı Limni konusunda esneklik istiyor Sahıbi: Cumhuriyel Matbaacılık \e Gazeterilik Turk Anonim Şirketi adına Nadir Nadi. • Genel Yayın Muduru: Hasan Cemal, Muessese Muduru: fcmine Işaklıgil, Yazı îşleri Muduru: Oka> Gönensin, 0 Yazı Işlen Mudur Yardımcısı: Ahmet korulsan, Haber Merkezi Muduru Yalçın Bayer. Sa>fa Duzeni Yonetmeni. Ali Acar. TAKVlM 21 Şubat 1984 İmsak: 6.19 Guneş: 7.44 Temsilciler: ANKARA: Yjüpn Doğan. İZMIR: Hikmel Çetinkaya, ADANA Mehmet Mercan, • Servıs Şe/lerı: Istanbul Haberlerı. Selahaltin Guler, DÜ> Haberler: Ergun Balci, Ekonomi: Osman llagay. Kultur: Aydın Emec. Magazın: Yalçın Pekşen, Spor Danışmanı. Abdülkadir Yucelman, Duzeltme: Refik Durbaş, Araşıırma: Şahin Alpa>. lkindi: 16.21 Akşam: 18.51 Yatsı: 20.10 Buroiar: • Aakara: Konur Sokak No: 24/4 Yenisehir, Tel: 175825175866, Idare: 183335, • Izmir: Halit Ziya Bulvan No: 65/3, Tel: 254709131230 • Adana: Ataturk Caddesi, T.H.K. İjhanı Kat 2/13, Tel: 1455019731 • Basan ve Yayan: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik T.A.Ş. Tttrk Ocağı Cad. 39/41, Cağaloğlu, tst. PK: 246lst. Tel: 5209703 Telex: 22246 Ögle: 13.23 İNGİLİZ LİBERAL PARTÎ LİDERİ WATSO]VUN CUMHURİYET E DEMECİ ? Çevik Kuvvet'le ilgili bir raporda Ege'ye yapılan atıf Konusunda Türkiye'nin itirazı üzerine rapor, NATO'nun kararı haline getirilemiyor. Türkiye, raporda Güney Batı Asya'daki bir krizde Yunanistan'ın silahlandırdığı Ege adalarımn NATO planlarına dahil edilmesine karşı çıkıyor. SEDAT ERGİN ANKARA Amerika Birleşik Devletleri, Türkiye'nin, NATO'da Çevik Kuvvet konusunda hazırlanan gizli bir raporda Ege'ye yapılan atıf üzerine koyduğu rezervde esneklik gostermesini istiyor. Washington'un bu konudaki beklentisi geçen hafta sonunda Ankara'da yapılan TürkABD Ortak Savunma Grubu Toplantısı'nda ABD Savunma Bakan Yardımcısı Richard Perle tarafından Turk tarafına duyuruldu. Konu, \Vashington'un beklentileri açısından TurkAmerikan ilişkilerinde öncelikle bir konuma otururken, Ankara'yı da vereceği kararın Ege'deki TurkYunan anlaşmazhkları açısından taşıyabıleceği sonuçlar nedeniyle "hassas" bir durumla karşı karşıya bıraktı. SORUN NASIL ÇIKTI? Son gunlerde yeniden gundeme gelen sorunun geçtiğimiz yıl NATO içinde ortaya çıkışı şu çerçevede oldu: 1982 yılı haziran ayında Bonn'da yapılan NATO Doruk Toplantısında ittifakın NATO sınırları dışında bunalımlar karşısında izleyeceği alan dışı guvenlik stratejisi göruşülurken bu konuda askeri bir çalışma yapılması kararlaştırılmıştı. Bu kararla, NATO askeri makamlarına, Güneybatı Asyâ'da patlak verecek bir krizin NATO ittifakının savunmasını nasıl etkileyeceğini araştırma görevi verilmişti. Bu tarihten sonra çalışmalarına başlanan ve "Southwest Asia İmpacl Study" (Güney Batı Asya'nın Etkileri) başlıklı rapor ABD'nin Çevik Kuvvet'i Körfez bölgesine göndermesi ve bu çerçevede Avrupa'nın takviyesi için ayırdığı Atlantik otesindeki birliklerini de bu amaçla gorevlendirmesi halinde Avrupa'nın savunmasının ne şekilde etkileneceğini konu ediniyor. Rapor, bu görüntuyü göstermek yanında, NATO içinde müttefiklerinin böyle bir durumda nasıl davranacaklarına ilişkin ilkeleri ve yapılacak işbirliğine ilişkin temel düzenlemeleri de gösteriyor. EGE ADALARI VE KÖRFEZ Körfez'deki bir savaşla "Ege Adalarımn durumu arasında doğrudan bir ilgi gözükmese de stratejik bir varsayım olarak alındığında krizin bütün NATO bölgesınin etkileri incelendiğinden bağlantı dolaylı bir ifadeyle de olsa kurulmuş oldu. Söz konusu raporu hazırlayan NATO Avrupa Müttefik Kuvvetleri Başkomutanhğı (SACEUR) Körfez'deki bir kriz anında Y'unanistan'ın Ege'de uluslararası anlaşmalara aykın olarak silahlandırdığı adalan da dolaylı olarak NATO planlarına dahil etti. BİLE BİLE YAPILDI NATO'nun askeri makamlannın bir Tiirk yetkilisinin ifadesine göre "Turk tarafının bu konudaki hassasiyetini bile bile" yaptığı bu davranışın anlamı şöyle ozetlenebilir: Yunanistan uluslararası anlaşmalara aykırı olarak silahlandırdığı adaların gayrihukuki statusünu NATO savunma planlarına dahil ederek meşrulaştırmak istiyor. Halen silahlandırmış bulunduğu Limni Adası, Turk tarafının itirazı nedeniyle NATO planlarına dahil edilmediğinden Yunanistan protesto amacıyla Ege'deki NATO mane\ ralarına katılmıyor. Ege adalarını tatbikat planlanna dahil etmeyen NATO askeri makamlarının "Çevik Kuvvet''in Avrupa'nın Savunmasma Etkileri konulu raporda bunun aksi bir tavır takınmış olmaları resmi Türk çevrelerinde tepki yaratmış bulunuyor. TÜRKYUNAN TARTIŞMASI Son derece gizli tutulan "Güney Balı Asya'nın Etkileri" konulu raporun geçen aralık ayında Brüksel'de yapılan Savunma Bakanları Toplantısında göruşulerek onaylanması beklenmekteydi. Ancak Askeri Komitede Türkiye ile Yunanistan arasında bu konuda çıkan tartışma nedeniyle rapor Bakanlar Komitesinin gündeminden çıkartıldı. Türkiye, söz konusu atıfın yer aldığı bölümun rapordan çıkarılmasını isterken, Yunanistan bu bölümün raporda korunmasında ısrar etti. NATO içinde karar alınabilmesi için oybirliği (konsensus) gerektiğinden Savunma Planlama Komitesi'nin ciddi bir anlaşmazlığa sahne olmasının önune geçmek amacıyla rapor rafa kaldırıldı. PERLE NE DİYOR? Konu geçtiğimız hafta Ankara'da yapılan TürkABD Ortak Savunma Grubu toplantısında yeniden gündeme geldi. ABD Savunma Bakan Yardımcısı Richard Perle, raporun ek bolumundeki bir ifade yuzünden varılan sonuçların uygulamaya geçirilememesinin temeldeki amaca varılmasını engellediğini belirtti. Richard Pere, "Cumhuriyet" muhabirının bu konudaki sorusu üzerine şunları soyledi: "Çahşma tamamlanmış bulunuyor. Bu çalışmada ittifakın hedefleri açısından belirli sonuçlara vanlmıştır. Bildiğim kadarıyla bu sonuçlara ittifak içinde herhangi bir iliraz yoktur. Ancak raporun eklerinden birinde yer alan bir ifadeye itiraz vardır. Bizim görüşümuze gore, raporun dilinde herhangi bir değişiklige gidilmeksizin sonuçların uygulamaya geçirilmesi onem taşımaktadır. Bu hususu gorüşmelerimiz sırasında vnrguladık." TÜRKİYE NE YAPMALI? Türkiye'nin rezervini çekip çekmeyeceği yolundaki bir diğer soru üzerine de Perle: "Türkiye bu konudaki itirazının raporda açık bir şekilde konmasını istiyor. Türkiye'nin itirazını belirtmesine bir diyeceğimiz yok. Ancak Türkiye itirazını rapordaki sonuçlann uygulanmasını engellemeyecek bir şekilde ifade edecek bir yol bulursa bundan çok memnun oluruz" dedi. Perle, bu konuda bundan sonraki Savunma Bakanları Toplantısı'na kadar bir formul geliştirilebileceğini umuduğunu da söyledi. Perle. şoyle devam etti, "Bu çalışmanın tamamlanması tam 2 yıl aldı. Eğer sonuçlar uzerinde anlasma saglanmışsa, ek bölümde bir paragrafın bulunması hiç de o kadar onemli değildir. Türkiye'nin bu paragraf üzerindeki tutumuna açıklık getirmesi onemlidir." BAŞAĞRISININ ASPİRİNİ TLRKİYE'DE Bir başka soru üzerine "Bu sonın bizim için başağnsı olageldi" şeklinde konuşan Perle, "Türkiye'nin bu başağrısını giderecek aspirini bulacağını umuyoruz" diye ekledi. "Söz konusu paragraf olduğu gibi çıkarılamaz mı?" şeklindeki sorumuz üzerine Perle, karar alınabilmesi için oybirliği gerektiğini hatırlattı, "Bir larafın çırartılmasını istediği bölümün kalması, bir diğer tarafça istenebilir" dedi. Perle, bu sözleri ile Yunanistan'ın soz konusu paragrafın korunması konusundaki ısrarını ima etmiş oldu. KONGRE'DE BEKLİYOR Perle, soz konusu raporun sonuçlarının uygulanmasının Amerikan Kongresi açısından da büyük önem taşıdığını belirtti ve şöyle konuştu: "Kongre'de Türkiye için büyük miktarda yardım istediğimiz bir sırada bu sorunun bir an önce çözüme kavuşturulduğunu görmek istiyoruz. Her şey doğru oranları içinde değerlendirilmelidir." A hatcher, inanılmaz bir şansla işe başlamıştır ve Ku Jİ hatcher'ın güçlü olduğu nokta, savunduğu ekonozey Denizi petrolü Thatcher ekonomisinin en büyük da mik modeli açık seçik ortaya koyması. Savunduğu moyanaklarından biri olmuştur. Enflasyonu düşüren iki del ile yaptıkları arasında bazı bazı uçurumlar olmasınedenden biri sterlinin değer kazanması, diğeri depet na rağmen, kesin çizgileri olan bir yaklaşımla kamuoroldür. Böylece sterlin bir anlamda "petrosterliri'hali yunun karşısına çıkmış olması, genelde sokaktaki adane gelmiştir. mın hoşuna gidiyor. NİLGÜN CERRAHOĞLU LONDRA Mrs. Thatcher ılk bakışta emin, güçlu bir kişıliğin izlenimini uyandırıyor. Akılcı, rahat bir dille kolay iletışim kuruyor ve sozunü sakınmayan, olayları basite indirgeyen üslubu sokakıaki adama cazip geliyor. Bir bakkalın kızı olarak dünyaya gelen İngiliz Başbakanı'nın mutevazi kökeni halktaki yaygın ideallerr kolayca kavrıyabilmesini, paylaşmasını, hatta Falkland krizi sırasında gorulduğu gibi bunları siyasi sermaye yapmasını kolaylaştırıyor. Ancak Bayan Thatcher'in olağanustü kişisel başarısı, kitlelerin sorunlarına karşı olan hassasiyetini buyuk olçude törpuluyor. Son yıllara dek "erkeklere mahsus kuluplere" kadınlann girmesinin yasak olduğu Ingiltere'de Thatcher'in Başbakanlığa yukselmesi ve sadece İngiltere'nin değil, Batı'nın ilk kadın Başbakanı olması guçlü bir uğraşın sonucunda elde edilmiş muazzam bir başan şuphesiz. Bu muazzam başarının coşkusunu hâlâ yaşayan Bayan Thatcher yaşam kavgasına yenik düşenlere pek sempati beslemiyor. Belki de bu nedenle ulkesinde 3.5 miKona varan işsizler ordusunun içinde bulunduğu sorunlarla, bu sorunların toplumsal maliyetini kavramakta güçlük çekiyor. Bu toplumsal maliyeti, "Thatcherizm" adi verilen ekonomik modelin uygulamada verdiğı sonuçlan İngiliz Liberal Partisi'nin yeni Başkanı Alan VVatson'la görüştuk. Watson'un eylul ayında başkanlığını devralacağı Liberal Parti gene serbest pıyasa ekonomisinin temellerinı savunuyor. Gazetecilikten gelen ve İngiliz siyasi sınıtını çok iyi tanıyan VVatson, bir İngiliz liberali olarak bile "Thatcherizm" uzerindeki kuşkularını gızlemıyor ve yurürlukte olan ekonomi politikalarının sosyal maliyetinin çok büyuk olduğunu soyluyor... ku sterlinin değerinın artmasıyla ithal malları ucuzlamıştır. Enflasyonu düşüren bir diğer neden de Kuzey Denizi petroludür. Boylece sterlin bir anlamda "petrosterlin" haline gelmiştir. Dolayısıyla biraz durup, Kuzey Denizi petrolü olmasaydı Thatcher'in ekonomi politikaJarına ne olurdu diye düşunmek gerekir. Bu bakımdan Thatcher inanılmaz bir şansla işe başlamıştır ve Kuzey Denizi petrolü Thatcher ekonomisinin en büyük dayanaklarından biri olmuştur. Örneğin Kuzey Denizi petrolünden gelen gelirlerin ortadan kalkması halinde, 3.5 milyon işsize odenen işsizlik sigortalarını bir araya getiremeyeceğimizi de söylemek mümkundür. Bu işsizlik sigortası ödemeleridir kı, 1930'larda görülen sosyal patlamalan önlemiştir. Bu arada yılda işsizlik, sağlık ve bu gruba ayrılan sosyal bakım gibi masraflar hükümetin Kuzey Denizi petrolünden elde ettiği yıllık gelire eşit olduğuna da dikkatinizi çekerim. Bu hükümet çevrelerinde konuşulmayan, uzerinde durulmayan ilginç bir denklemdir... İngiliz §anayii zayıfladı Peki Thatcher yönetimi tngiliz ekonomisinin uzun dönemde rekabet gücünü arttıracak, ihracata yönelik yuksek oranlı büvümeyi ve kâr oranlarını getirecek ön şartlan hazırlamak için hiçbir çaba sarf etmedi mi? GUdülen enflasyonu düşüren, artan işsizlikle sendikalann gücünü kıran sadece kısa dönemli bir ekonomi politikası mıydı? Emekli memurlara 4 5 maaş îkramiye önerisi bu hafta Meclis'e verîliyor HP 'nin hazırladığı yasa önerisinin yürürlük tarihi genel seçimlerin yapıldığı 6 Kasım 1983 olarak öngörülüyor. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Emekli olacak memurlara 45 maaş tutarında ikramiye ödemesini öngören yasa onerisi HP'li Feridun Şakir Öğünç, Cahit Tutum ve Tulay Öney tarafından hazırlanarak bu hafta içinde Meclis Başkanhğı'na veriliyor. Bilindiği gibi daha önce Danışma Meclisi Genel Kurulu'nca, DM üyesi Mustafa Alpdündar ve arkadaşları tarafından verilen yasa önerisi DM Genel Kurulu'nda kabul edilmış, ancak Milli Guvenlik Konseyi'nce onanmamıştı. Bu kez HP Grup Başkanvekili Cahit Tutum, Tülay Öney ve Feridun Şakir Öğunç bu öneriyi bazı rötuşlar yaparak yenileyıp Meclis Başkanhğı'na vermeyi kararlaştırdılar. Buna gore, emekli olacak memurlara 45 maaş tutarında ikramiye ödenmesi öngörülüyor. Emekli Sandığı yasasında şu değişiklik yapılıyor: "Emekli, adi malüllük. vazife malüllügü aylığı bağlanan veya toptan ödeme yapılan asker sivil tıim iştirakçilere (hizmetteyken aldığı ek göstergeler dahil) emekli keseneğine esas briit aylıkları tutarının her fiili hizmet yılı için birbuçuk katı emekli ikramiyesi verilir. Şu kadar ki verilecek ikramiyenin tutarı aylığın 45 katını geçemez. Emekli adi malüllük veya vazife malüllülüğü aylığı bağlanmadan veya toptan ödeme yapılmadan ölen iştirakçiler için yukandaki esaslara göre hesaplanacak ikramiyenin tamamı, aylıga veya toptan ödemeye hak kazanan dul ve yetimlere 5434 sayılı yasanın 67. maddesinde gösterilen hisseleriyle orantılı olarak ödenir. Emekli ikramiyesi aldıktan sonra >eniden iştirakçi durumuna girenlerin tekrar emekliye aynlmalarında, yalnız sonradan geçen hizmetlerine karşılık yukandaki esaslara gore emekli ikramiyesi odenir. 5434 Sayılı Yasanın 88. maddesi kapsamına girenlerin emeklilik ikramiyeleri hakkında da yukandaki hükümlere göre işlem yapılır. Sandıkça tahakkuk ettirilmiş veya ettirilecek emekli ikramiyelerini almadan ölenlerle, ölüm tarihinde aylığa müstahak dul \e yetim bırakmadan olen iştirakçilerin ikramiyeleri yasal mirasçılanna ödenir. Bu madde gereğince ödenecek emeklilik ikramiyelerinin tahsili hakkında da yukandaki fıkra hükümleri uygulanır." Yasa önerisinin yürürlük tarihi 6 kasım 1983 olarak öngörülüyor. Bu tarihin demokrasiye geçiş tarihi olması nedeniyle özellikle konduğu gerekçede belirtiliyor. Kara petrol Thatcherh akladı lngiltere Başbakam Thatcher işe şanslı başladı. Kuzey Denizinden fışkıran petrol, sterlinin değer kazanıp ithal mallarımn fıyatlarımn ucuzlaması, Thatcher için artı puanlardu Bir de bunlara karşılık muhale/etin bölunmüş olması Başbakanın şansını iyice arttırdı. Enflasyonun düşmesine karşılık, 3J milyonu bulan işsizler ordusu Thatcher'in korkulu rüyası oldu. Ama Kuzey Denizindekipetrol bu tehlikeyi de önledu Thatcher'in "petrosterlin"lerle işsizlik sigortalarını ödemesi önemli sosyal patlamalan engelledi. durgunluğa ilk cevap olarak gene benzeri önlemler alınmıştı. Dengeli bütçe filan... Fakat bu anlamda "Monetarizm" hiçbir yerde uygulanmıyor ki. En başta Reagan'ın butçesini alacak olursanız, dengeyle uzaktan yakından alâkası >ok. Thatcher'in guçlü olduğu nokta, savunduğu ekonomik modeli çok açık seçik ortaya koyması. Savunduğu model ile yaptıkları arasında bazı bazı uçurumlar olmasına rağmen, böyle "kesin" çizgileri olan bir yaklaşımla kamuoyunun karşısına çıkmış olması, genelde sokaktaki adamın hoşuna gidiyor. Thatcher'in zayıf olduğu noktalar ise yaratıcılığının eksikliğinden kaynaklanıyor. Thatcher yönettiği, sorumlu olduğu toplumun gerçek sorunlarını kavramaktan aciz kalıyor. netiminin ekonomi politikaları uzerinde iki zıt görüşle karşılaştım. Kimisi "enflasyonu düşürmekten başka hiçbir şey yapılmadı. Buna karşın 3.5 milyonluk bir işsizler ordusu yaratıldı" diyor. Diğer bir grup ise sorunların "Thatcherizm"'de değil, tüm Batıyı etkisi altına alan durgunlukta düğümlendiğini, kim başa gelirse gelsin daha iyi bir şeyler yapama\acağını, buna karşın ekonomide verimin artırıldığını ve İngiliz ekonomisinin 2025 yılda çözümlenebilecek sorunlarına Thatcher'in en azından el atmak cesaretini gosterdiğini savunuyor. Siz hangi goruşe katılıyorsunuz? VV'ATSON Her şeyden once önemli bir noktaya dikkatinizi çekmek ısterim. Thatcher 1983 seçimlerinde partisınin parlamentodaki sandalye sayısını arttırmakla beraber, \uzde olarak aldığı oylarda 79 ieçimlerine nazaran belli bir kayba uğramıştır. (Bu gariplik, İngiltere'deki seçim sisteminin özellıklerinden kavnaklanmaktadır.) Bu bakımdan kamuoyunun Thatcher hukumeti üzerindeki kararım, seçim sonuçlan yuzeyde goründuğu denli kesin bir ona\lama\la \ansıtmamaktadır. Dolayısıvla "Thatcherizm" dediğıniz politikalar hakkındaki yargı kesınleşmemıştir. Bunun çeşitli nedenleri var. Bunların arasında en onemli olanı Thatcher'in ekonomi politikalarını ıçermektedir. Kanımca tum partıler \ardığımız bu noktada artık >üksek duzeşlerdeki bir "işsizlik olgusunu" kabul etmektedirler. Geçmişte "tam istihdam" politikalarına alışmış bir ulke olmamıza rağmen, bugun lşçi Partisi bile işsizliği 1 milyonun altına düşürmenin olanaksızlığını kabul etmektedir. Bu konuda hepimiz gerçekleri kabul ediyoruz. Ancak Thatcher (yuksek işsizlik bedeli karşısında) sadece enflasyonu duşürdiığünü iddia edı\or. Bu çok onemli bir nokta. Biz bundan o kadar emin değiliz. Evet enflasyon hızı duşmuştur. Duşmüştur, çun îhraç edilecek bir mal değil Sayın VVatson, İngiltere'de yürurlükle olan ekonomi politikasına Thatcher, gerçek >e yeni bir katkıda bulundu mu? Eğer bulunmadıysa "Thatcherizm" diye bir "izm" den soz edilebilir mi? Örneğin İspanya'da muhalefet lideri Manuel Fraga'nın, bizde Başbakan Turgut Ozal'ın "Thatcherizm" denen ekonomi politikalarına yakın bir sempati duydugu gorülüyor. ••Thatcherizm" ihraç edilebilecek bir akım mıdır? WATSON İçiniz rahat edebilir. "Thatcherizm" ihraç edilebilecek bir mal değildir. Değildir çünku bir "izm" değildir, aslında. "Thatcherizm" denen ekonomik modelin "izm" olan kısmı "Monetarizm"den kaynaklanıyor. Fakat biliyorsunuz "Monetarizm"i biz ABD'den, Reagan'dan ithal ettik. Zaten kanımca "Monetarizm" de bir "izm" olarak abartılmış bir akım... İçinde yeni olan hiçbir şey yok ki. 1920 ve 1930'larda VVATSON Kanımca elektronik sanayi gibi yuksek teknolojiyi gerektiren bazı sanayi dallarında oldukça iyi büyüme imkânları var. Ancak genelde İngiliz sanayii zayıflamıştır. İngiliz sanayisi, bundan 5 yıl öncesine nazaran daha zayıftır, çunkü her şeyden önce sanayi üretiminin hacmi düşmüştür. Örneğin geçen yıl, endüstri devriminden bu yana ilk kez İngiltere'nin mamul mallar ihracatı, bu mallardaki ithalatının altında kalmıştır. Bu çok önemli bir istatistiktir. 5 yıl oncesine nazaran sanayi uretimimizde 20'lik bir düşüş görulmektedir ve şimdiki sanayi üretimimiz Almanya'nın sanayi üretiminin ancak yansına eşittir. Üretim hacmindeki düşuşün yanı sıra yapısal sorunlar da vardır. Şimdi sterlinin değerinde bir düşme olsa dahi, îngiliz ekonomisinin bu avantajdan yararlanarak ihracatını arttırabileceğine inanmıyorum. Çünkü uretim hacmindeki daralmanın yanı sıra, üretimde esneklik de yoktur. Tüm bu unsurlar beni, ingiliz ekonomisinin daha rekabetçi bir yapıya oturtulduğunu iddia eden Thatcher'in büyük bir yanılgı içinde olduğunu duşünmeye itmektedir. Bu konuda da kesin yargının ne olduğunu zaman gösterecektir. tki zıt görüş Sayın VVatson, Londra'da gazeteciler ve politikacılaria >aplığım göriişmelerde Thatcher yö SÜRECEK DPT işçilere dini eğitim verilmesini önerdi ANKARA, (THA) Çalışma barışının sağlanması için "özellikle" işçilerin din eğitiminden geçirilmeleri istendı. Devlet Planlama Teşkilâtı tarafından hazırlanan bir raporda, işyerlerinde kurulacak "din eğitimi birim"leriyle iş merkezleri ve fabrikaların hem huzur içinde çalışma olanağına ka\uşacağı, hem de daha verimli olacağı belirtildi. Esnaf kuruluşlannda da esnafın zaman zaman din eğitimine tabî tutulması gerektiği bildirilen raporda, özellikle ticari ahlâk, haram ve haksız kazançtan kaçınmak konularında ensafın aydınlatılmasının isabetli olacağı kaydedildi. Öte yandan hastaların manevi desteğe ve morale herkesten fazla gereksinimi olduğu ifade edilen raporda, moral çöküntüsüne düşmemeleri için devamlı telkine tabî tutulmalan ongorüldü. Bunun için de doktorların hemşirelerin ve hastabakıcıların din eğitiminden yararlandırılmaları istendi. Raporda, müstehcen yayınlar için sansür getirilmesi ve bu tür Şörmeye alıstığı 'İhtilâl göruntüsu "nden çok farklı özeUikleriyle bir süre bütün dikkatleri uzerinde yayınların gazete kulublerinden topktyan Iran Devrimi'nden, devrimin bu ülkede yarattığı değisimden artık çokfazla söz edilmiyor. Iran, teşhir edilmesinin önune geçilmuazzam bir değişimi yaşayan bir toplum olarak değil, uluslararası politika sahnesinde bir devlet olarak gö'rülüyor. Oysa lslâmî Devrimin mesi istenerek, kitlelerin dini açıkendine özgü süreci Iran'da kurumlanm, davranıs alışkanlıklarım yaratarak, tabandan yönetim kademelerine kadar birçok düzeyde hep dan eğitilmesinde diğer yayın oryeniden ortaya çıkan "bu dünyanın unsurlanyla" çatısarak yürüyor. Bir örnek, bufotoğraf: lranlı kadın, madanın oynak, değişken hava ganlarının da payının buyük olsını solumuyor. duğu açıklandı. Özal FKÖ temsilcisine randevu vermedi ANKARA (Cumhuriyet Burosu) Başbakan Turgut Özal'ın hukumetin göreve başladığı uç aydan bu yana Filistin Kurtuluş Örgütu'nün Ankara temsilci' : Abu Firaz'a henuz randevu \^ mediğı öğrenildi. Edinilen bilgiye gore, Abu Fi raz'ın beş kez yinelediği randevu isumine Başbakanın ışlerınin yoğunluğu gerekçe gösterilerek yanıt verilmedi. 'Artık bizi, Avrupa Konseyinden çıkaramazlar!'
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle