Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
17 ŞUBAT 1984 • * • • HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/U Ozal ve "Tek Yol"culuk... (Baştarafı 1. Sayfada) Muzdan sonra çocuk (Baştarafı I. Sayfada) sındaki bir odaya davet eden Yurtseven sorularımızı yanıtladı. Ananas konservesi nereden akhnıza geldi? YANIT tnanın müşteriler sık sık gelip niye ananas ithal etmiyorsunuz diyorlar. Daha böyle çok $ey için aynı. Yani müşteriler bizi zorluyor. Almanya ile sıkı bağlantımız var. Çünkü sürekli olarak narenciye ihraç ediyoruz. Sonunda Güney Afrika'dan, Almanya bağlantılı olarak ananas konservssi EPtrTieyi kararlaştırdık.Profornıa tatura hazır. İthal izni var zater. konservelere. Yakında gelir. Fiyatı belli değil. Zaten büyük kâr koymayız üstüne. Başka ilhalini diişündiiğüniiz maddeler var mı? YANIT Var, herşey olabilir. İlk olarak çocuk donu ve cocufc bezi var. Mrsanya'da güzel cocuk bezinin u.nesi 10 TL. 10'luk paketlerie 100 TL. Türkıye"de uyduruk çocuk bezlerinin 10'iuk paketi 500 TL'dan satılıyor. Çocuk donları da öyle. Sonra Nestle ile görüştük. Nescafe getirmek istiyoruz. Dışardan çok muz getirip düşük fıyalla salılsa. bu kez muz üreticileri ne olacak? YAMT Kaç yıldır anamızı ağlattılar. 200 liralık muzu 800 liradan satmak vicdan mıdır? Almanya'da muz 130 lira bakın çikitalara fire yok, sapı yok. Bizim muzlar hem kötii hem de her kiloda 200gr.firesi var.Rakipyok diye bizim de rnü^tcrinin de anasını ağlatıyorlardı. Biz şimdi Başbakanlık Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı'na başvurduk. 1.5 milyon parayı dayatırdık 500 liradan satmayı taahhüt ettik. Ama bir cevap gelmedi. Mu/ ithalini yasaklarlarsa, rekabet olmaz, kalitesi heraün bozulan kftü yerli muzlar piyasada bin lırava satılmava deam eder. Öte yandan, Özal'ın bu bilince varmasını, bakarsınız, bir yerden kokusu çıkıvermiş... kendine olan olağanüstü dönüklüğünden 3 Mesela ABD'yi ben, dev bir ticari şirkendi başına kurtulmasını beklemek pek gerketgibigörürüm. Devteöe şirketter içiçedir. Öy çekçi olmayabilir. Bu konuda en önemli rol le yürür gider... Ama, Türkiye bu değildir. Ba muhalefete düşmektedir. Muhalefet işlevini zı şirketlerie bu kadar içiçe olmak pek akıl kân yerine getirebildiği ölçüde, ANAP lideri de bir iş sayılmaz... Evet, devlet yönetiminde iş başka seslere kulak verebilir, kendine dönük çevreleriyle de diyalog lazımdır. Ne var ki, gör oima ahşkanlığından kurtulabilir. düklerimiz bir "diyalog "un sınırlannı zorluyor, Ama ne yazık ki, henüz böyle bir muhalehatta zaman zaman aşıyor... fetin tanığı olabilmiş değıliz. Gerek parla4Ekonomide aşırı serbestiye gidilmektemento zemininde, gerekse parlamento dışı dir. Ekonomiyi hale yola koymak için disiplin kalmış olan partilerde temel sorunlara dönük zarureti varken, tamtersiyapılıyor.. Mersedes tutarlı, inandırıcı bir muhalefetin sesi henüz ler falan ithal ediyoruz... Sınır ticaretinden söz pek duyuimuyor. açıyoruz: Açtın mı güneyde sınırı, silah girer, Yüksek Hakern Kurulu'nun gündeminde eşkiya girer... 500 bin işçiyi ilgilendiren toplu sözleşme vardır. Kurul'un saptayacağı ücret zammı, bir o * kadar daha işçi kitlesi için örnek oluşturacakDevlet tecrübesi olan bir siyaset adamı, tetır. İşverenler uzlaşmadan kaçınıp, YHK'ya dirginliğini, duyarlı olduğu noktalan böyle gitmenin yollarını bulabileceklerdir özeUiyor. Katılır, yada katılmazsınız. Biz mesÜcretlerin alım gücünün son beş yılda yarı leğimizin gereğini yerine getiriyoruz. Çünkü, yarıya aşındığı bilinmektedir. Böylesine yaözellikle başkentin bazı etkili çevrelerinde bu şamsal bir konu gündemde iken, hükümet siyaset adamının duyarlığını paylaşanları yüzde 25 zamda ısrarlıyken, muhalefet parazımsamak olanaksızdır. tilerinden ne bir ses, ne bir nefes gelıyor. Sayın Özal'ın bu görüşleri paylaşmadığı, Özellikle sosyal demokratlardan... paylasamayacağı açıktır. Çektiğı çizginin seBiliyoruz, bu kesimde bir yandan partileşçeneğı olmadığı kanısındadır. Bir bakıma "tek menin, öte yandan yaklaşan yerel seçimleyo/"cudur kendisi.O kadar ki, daha dün Gürin sancısı çekilmektedir. Buna rağmen, bir naydın gazetesinde yayınlanan bir Amerikan noktanın bilincine varılıp, gereğinin giderek dergisine verdiği demeçte şöyle demiş: yapılmasında sonsuz yarar vardır. Bazı işadamlan şikâyet etmeye devam "Tek yo/'ia demokrasi oiamayacağını kaederlerse, bir sabah uyandıklannda, yeni sisnıtlama görevi özellikle sosyal demokrat idtem tarafından kendilerini ezilmiş bulurlar... diasını taşıyan partilere düşmektedir. Nasıl Oysa,"fe/r yoTculuk ile demokrasi bağki kanatsız kuş uçamazsa muhalefetsiz de, daşması olanaksız iki ayrı kutuptur. Eğer bir "soTsuz da demokrasi olmaz. yerde demokrasiden söz ediliyorsa, demokBunun için, Özal yönetimine dönük sivil alrasiye inanıhyorsa, orada farklı temel seçeternatiflerin oluşturulması ve bir karşı siyanekler var demektir. Bir diğer deyişle, farklı sal ağırtığın yaratılması. demokrasi açısından seçeneklerin vartığıdır demokrasinin kendivazgeçilmez koşul niteliğindedir. si... Yoksa bir gün gelır, sosyal demokratlar yiÖncelikle Sayın Özal'ın bu temel ilkenin bine genellikle sağ kanat politikalarını suçlalincine varması ve "ben yaptım oldu" zihnimakla kendilerini avutur, böylece de vicdanyetinden sıyrılması son derece yararlı larının temizienebileceğini sanırlar... olacaktır. YHK kararı gelecek dönemi etkileyecek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yüksek Hakem Kurulu'nun süreleri bu yıl bitmeyen toplu sözleşmeler için belirleyeceği ücret zammı oranı önümüzdeki aylarda başlayacak olan serbest toplu pazarhk görüşmelerinin sonuçlarını dolaylı olarak olumlu veya olumsuz yönde etkileyebilecek. Şöyle ki, Yüksek Hakem Kurulu yüzde 25 dolaylarında bir ücret zammı saptadığı takdırde, önümüzdeki aylarda başlayacak olan serbest toplu pazarlık görüşmeleri sırasında, işçi sendikaları bu zammın üstünde bir zam önerebilecekler. İşverenlerin büyük bir kısmı ise bu zamma karşı çıkacaklar. İşverenler buna gerekçe olarak da YHK'nın verdiği zam kararının işçi sendikasınca önerilen yüksek zammın altında olduğunu ileri sürebilecekler. İşçi ve işveren tarafı bu konuda ısrarlı bir davranış içinde olurlarsa grev ya da lokavt kararı alınabilecek. Bu grev ya da lokavtın Bakanlar Kurulu tarafından ertelenmesi söz konusu olduğıında, grev ertelemesinin sonunda Çalışma Bakanhğı yasa gereği uyuşmazlığın çözümü için YHK'ya başvuracak. YHK'nın daha önce aldığı ilke kararı olan yüzde 25'in üstünde bir zam vermesi zor bir olasılık olacak. Sonuçta, serbest toplu pazarlık görüşmelerinde, daha önce YHK tarafından belirlenmiş olan ücret zammmın üstünde zam öneren işçi sendikasırun yüksek zam istemi "mecburi tahkim" yoluyla reddedilmiş olacak. , Öte yandan YHK'nın dünkü toplantısında sosyal yardımlar konusu üzerinde duruldu. Ancak birsonuca vanlamadı. UGUR MUMCU GOZLEM (Baştarafı 1. Sayfada) iadesine konu olacak harcamalar için de "götürü sistem" getirilerek, örneğin "aylığı 30 ile 40 bin arasında olan aylık ve ücretlilere, ellerine geçen paranın yüzde onu kendilerine geri ödenir" gibi genel bir kural benimsemektir. Yasanın 3. maddesinde, "30 bin liraya kadar olan mal ve hizmetler için yüzde on" ile sınırlı bir aylık vergi iadesi öngörülmüyor mu? Amaç, aylık ve ücretlilerle emeklilerin vergi yüklerini kaldırmak ise, böyle bir götürü ve genel indirim ile bu amaç sağlanmış olur. Ya da "en az geçim indirimi" yoluyla bu amaç kolayca yerine getirilir. Ama yasanın amacı bu değildir. Hükümet, bu yolla vergi denetimi sağlanacağı kanısındadır. Yasanın gerekçesinde, gelir vergisinin üçte ikisinin stopaj yoluyla ücret gelirlerinden sağlandığı, kalan üçte birinin de "beyan esasına" göre vergilendirilen serbest kazanç sahiplerinden toplandığı kaydedilmektedir. Amaç, üreticiden tüketicıye kadar uzanan zincirin karşılıklı denetime bağlanmasıdır. Öyledir ama "serbest kazanç sahipteri" arasında denetlenenler kimlerdir? Kimler denetim dışı kalmaktadır? Aynca sormak gerekir: Bu amaç, bu yolla gerçekleşir mi? Hiç sanmıyoruz. Vergi hukuku avukatlığından gelen sayın Maliye Bakanı bizlerden daha iyi bilir; piyasada birçokaiışveriş "naylon fatura" adını verdiğimiz sahte faturalarlayapılır. Türkiye'de işverenlere "naylon fatura"sağlamak için kurulmuş özel bürolar da vardır. Serbest kazanç sahiplerinden bir kısmı en büyük işadamtarı bile zaman zaman "naylon fatura" ile işlem yaparlar. Şimdi, bu "faturalı yaşam" uygulaması ile "naylon fatura" yolunun bir sistem olarak yerleşmesi olasılığı belirmiştir. Hem de içinden çıkılmayacak bir kırtasiyecilikle. Yasanın gerçek amacı, dar gelirli yurttaşlar aracıhğı ile özellikle esnafı denetlemektir. Eğer, fatura zorunluluğu söz konusu olacaksa, aracının toptancıdan fatura alması biçiminde bir uygulama getirmek, hiç şüphesiz, daha doğru olurdu. Daha doğru olurdu çünkü, bu yolla toptancı denetlenirdi. Şimdi bunun tam tersi yapılıyor. Aylıklı ve ücretlinin her gün karşı karşıya olduğu esnaf, bu yurttaşlar eliyle denetlenmiş oluyor. Peki ya holdingler? Ya tekelci dışsatım şirketleri? Yeni "ihracat rejimi" Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı'na geniş yetkiler tanıyor. 1984 yılı ihracat rejimi kararının 1. maddesinde "Hiçbir görevli görev yapmak gerekçesi ile ihracatçının faaliyetini engelleyemez" diye bir yasak getiriliyor ve 18. madde ile de dışsatımcının beyanı, "Aksi sabit oluncaya dek doğru olarak kabul" ediliyor. 12 ocak 1984 tarihli "ihracatı Teşvik Karan"nm 37. maddesinde Basbakanlık Teşvik ve Uygulama Dairesi Başkanlığı'ndan izin almaksızın "ilgili firmaların imalatını, ihracatını, yurtiçisath şını ve ticari itibannı zedeleyici herhangi bir uygulama" yapılamayacağı belirtilerek, kamu denetim birimleri bir çırpıda devreden çıkartılıyor. "Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkındaki 28 Sayılı Karara ilişkin Tebliğ"\r\ 5. maddesi, "Türkiye'ye her türlü yoldan ve cinsten döviz ithali serbesttir, hiçbir kayda tutulmaz ve menşei araştınlmaz" hükmü ile de bu alandaki denetim de büyük ölçüde kaidırılıyor. Bütün bu düzenlemeler, büyük holdinglere, toptancılara, dışsatım şirketlerine güvenin tam olduğunu, güvensizliğin ise "orta direk" adı verilen aylıklı, ücretli ve esnaf için söz konusu yapıldığını göstermiyor mu? Bu gelişmeler içinde 104 yıllık geleneği olan Maliye Müfettişliği'nin kaldırılması hiç de şaşırtıcı değildir. Devietın bütün mali işlemlerıni denetlemekle görevli Maliye Müfettişliği'nin kaldırılması ile ne amaç güdülmektedir? Devlet bürokrasisine nice nitelikli ve erdemli insan yetiştırmış olan bu kurumun kaldırılması ile maliye müfettişlerinin görev ve yetkilerı, bundan sonra kimler tarafından, nasıl kullanılacaktır? 2296 Sayılı Yasa'nın 5. maddesi uyarınca, genel, katma ve özel bütçelerle yönetilen tüm devlet kuruluşlarında, bankatarba, büyük şirketlerde ve holdinglerdekt her türlü yolsuzluğun ve kaçakçılığın izlenmesi ile görevli Maliye Teftiş Kurulu'nun kaldırılması, acaba "bürokrasifemücadete" nin bir parçası olarak mı görülmüştür? Niçin bu asırlık çınar ağacına balta vurulmuştur? Çünkü, evet çünkü devletin büyük holdiglerie birlikte yönetildiği yeni bir "devlet anlayışı"na doğru sürükleniyoruz. Bu yeni devlet anlayışı, yıllardır "devlet, devlet" diye diye, düşünce özgürlüğünü yok etmek isteyeniere ve her türlü eleştiriyi yasaklayanlara ve bu yasakları savunanlara mübarek olsun! Özal: TürkIş yanhş (Baştarafı I. Sayfada) cek. Şu an konuşulan ise Yüksek Hakem Kurulu'nun ikinci ya da üçüncü yıl zammıdır. Biz şunu söyledik: Geçiş daha sağlıklı yapılsın ve ilerde herkes buna intibak etsin diye bazı ölçüler getirelim. Birincisi, asgari bir bazdan hareket edelim. Nedir bu? Enflasyon tahmini. Yüzde 25 diyelim. Bizden öncekiler böyle tahmin etmiş. Bunu baz olarak alalım. Sonra her işletmenin durumuna göre ve işçilerin aldığı ücret şekline göre farklılık yapılsın. Verimlilik sistemine dayalı, halen MESS tarafından yeni uygulanan sistemi mi kast ediyorsunuz? ÖZAL Hayır o değil. Bazı işyerleri var ki, işçiler sistemin içinde düşük ücret alabiliyor. Öyle bir sistem olmalı ki farklılaştırma yapmak mümkün olBiz yılbaşında uygulamaya sokulan yüzde 5 vergi indirimini nazan dikkate almayın dedik. Bunun maaşa tesiri yüzde 67'dir. İkincisi yüzde 10 faturalı yaşamdan doğacak hakkı da nazarı dikkate almayın. Bunları da ilave ederseniz net ücret artışına yüzde 15 bir ilave geliyor. Yüzde 25 değil yüzde 40 net oluyor artış. Şimdi hâlâ eski usul yanlış pazarhk yapılamaz. Türklş başkanı yüzde 43'den aşağısını kabul etmem diyor. Bunlar mantıki değil. Biz bazı yer var ki, yüzde 25 değil yüzde 35 vermek istiyoruz. Onun için bu işleri yanlış bir pazarlığa getirmemek lazım. Niye her sektörde aynı rakam. Farklı yatırım nasıl olacak? DUşük ücretli nasıl korunacak? O zaman önünüze bu hesabı çıkarırlar. Ölçülerin makul olması lazım. Anormal gidemeyiz. Işverene büytik sorumluluk düşüyor (Baştarafı 1. Sayfada) de bırı 13, öteki 11 günlük süre tanmmış. Yasaya göre, işveren kendisine iletilen"bildirim"leri 13 gün içinde ücretlinin hak kazandığı vergi iadesini hesaplayarak "Vergi İade Beyannamesi"ne işleyip muhtasar beyannamesini verdiği vergi dairesine teslim etmek zorunda. İkincisi, vergi dairesinden gelecek vergi iadesini 10 gün içinde ücretliye ödemek ve ödenemeyenleri de 11. günün sonuna kadar vergi dairesine geri vermek... NE YAPILACAK? Ücretli aylık bildirimini belgeleri ile birlikte ertesi ayın ilk yedi günü içinde işverene verdikten sonra işveren o ayın 20. gününe kadar kendisine verilen "bildirim" deki harcama toplamının, ücretliye o ay içinde ödenen aylık, fazla mesai, ikramiye gibi ödemelerden SSK primi, emekli keseneği,vergi,MEYAK ve benzeri kamu kurumu kesintileri çıktıktan sonra kalan net tutan aşıp aşmadığını kontrol edecek. işveren, bu aşamada kendisine verilen fatura ve öteki belgelerin aynntısına inmek, faturaların geçerli olup olmadığını, iade kapsamına girip girmediğini incelemekle yükümlü değil. Yasanın 4. maddesinin ikinci fıkrası şöyle diyor: "Sorumlu işveren ücretlinin beyanlarını esas alıp azami sınır ve oranlar hakkında bu kanunda yer alan hukümleri gözönünde bulundurarak hak edilen iade tutarını hesaplar." İşveren sadece ücretlinin beyanını esas alıp, buna göre "sınır" ve "oran'Marı belirleyecek. Buraya kadar işverenden bekienen görev pek " b ü y ü k " değilmiş gibi görünüyorsa da, pratikte bazı sorunları beraberinde getirmesi kaçınılmaz olacak. Çok sayıda işçi çalıştıran işyerinde binlerce fatura bildiriminin kabul edilmesi, tasnifı, o ay ödenen net ücretlerle karşılaştırılarak vergi iadesi tutarının hesaplanması başlı başına bir " i ş " olacak ve 13 günlük sürede "Vergi tade Beyannamesfnin düzenlenerek vergi dairesine verilmesi büyük sorun yaratacaktır. Az sayıda işçi çalıştıran işyerlerinde ise yasa, belki de hiçbir zaman amacına ulaşamayacaktır. Üç beş işçisi için üç ayda bir "muhtasar beyanname" veren işveren, bu kez her ay "vergi iade beyannamesi" verme durumunda kalınca ya bu görevini yerine getirmeyecek ya da işçisine vergi iadesini kendisi ödeyerek hem bu "iş'Me hem de muhasebeci ile uğraşmaktan kurtulacaktır. Asgari ücretle 5 işçi çalıştıran bir işverenin her ay ödeyeceği vergi iadesi, işçiler net ücretleri kadar fatura getirse bile 5 bin 500 lira olacaktır. Ama bunun da bir cezası var. Zamanında vergi dairesine verilmeyen beyannameler için ücretlilerin hak kazandığı iadenin iki katı kadar para cezası kesilecek. Vergi iadesini yanlış hesaplayan işveren de yanlış hesapladığı miktarın üç katı kadar para cezasını vergi dairesine verecektir. DÖRT DÖNEM İşyerleri her ay vergi dairelerine beyanname verirken, vergi daireleri bu beyannameleri üçer aylık dönemler halinde değerlendirecek. Dönemler; ocakmartnisanhazirantemmuzeylül ve ekimaralık aylarını kapsıyor. Vergi daireleri bir döneme ait vergi iade tutarını o dönemi izleyen ikinci ayda işverene ödeyecek. Yani mayıs, ağustos, kasım ve bir sonraki yılın şubat ayı içinde. İşveren, vergi dairesinden vergi iadesini aldığı andan itibaren 10 gün içinde nakden ödeme yapmakla yükümlü. Ücretlinin yıllık izinde olması, hastalık hali ya da ölüm gibi nedenlerle ödenmeyen vergi iadesi ise 11. günün akşamına kadar vergi dairesine geri verilmiş olacak. Bu kurala uymayan işverene, iade etmediği vergi iadesinin üç katı tutarında para cezası var. Burada açıklığa kavuşması gereken durum ise, izinli ya da hasta olduğu için iadesini zamanında alamayan ücretlinin parasının " e m a n e f ' e alınıp alınamayacağı ve çalışanlarına ayhklan banka hesabına yatırarak ödeyen işverenin bu yöntemi vergi iadesi için de kullanıp kullanamayacağı... Bütün bunların ötesinde, asıl merak konusu olan vergi dairelerinin ne yapacağı. Büyük kentlerde onbinlerce "işveren vergi mükellefi" bulunan vergi dairelerinin her ay beyanname almaları, üç aylık beyannameleri toplayıp üçer ayda bir vergi iadesi ödemesi yapmaları, geri gelen iadeleri 6 ay içinde tekrar ödemek üzere kayda geçirmeleri, geri gelmeyen iadeleri izlemeleri, ceza tahakkuk ettirmeleri, tahakkuk edilen cezaları tahsil etmeleri ve saire, ve saire... MUHASEBE MÜDÜRLÜĞL FATURA DEPOSU Yasanın 5. maddesi işverene. ücretlinin bildirimde bulunduğu fatura ve öteki belgeleri iadenin yapıldığı yıldan başlamak üzere 5 yıl süreylc saklama ve inceleme, görevlilerin isteği durumuncla bunları ibraz etme yükümlülüğü getirmiş. 3 bin işçisi bulunan bir fabrikada işverenin fatura.ve belgeleri her ay klasörlere yerleştirdiğini varsayahm. Her klasöre 20 işçinin belgelerinin yerleştirildiğini düşünelim. Bu varsayımla; ayda 150, yılda 1800 ve 5 yılda 9 bin klasör birikmiş olacaktır. Bu klasörleri her an incelenecek şekilde raflara yerleştirdiğimiz zaman 72 metre uzunluğunda raf gerekecek. Klasörleri rafa kaldırmayıp, çuvallara koyarsak 200 çuval olacak. işadamlan ücret zammı (Baştarafı I. Sayfada) açıkladılar: Sakıp Sabancı: Sadece ücretlilerin değil, ama başta zor şartlar altında yaşayan ücretliler olmak üzere 45 milyon Türk Lnsanının daha iyi yaşam koşulları araması hakkıdır. Buna yardımcı olmak için hepimize görev düşüyor. Ancak bu.geçici tedbirlerle, aspirin tedavisiyle sağlanamaz. Miktarı giderek büyüyen işsizleri unutmamak gerekir. Koşarak, çok çok yeni istihdam alanları yaratmalıyız. Türkiye'nin dünya rekabetine çıkması, ihracatını arttırması, üretimini arttırması gibi sorunları var. Bunları unutup hemen yarın daha iyi yaşam için girişimde bulunmak geçici iyilik getirir. Yapılacak zammın yüzdesini tartışmak yerine, bu yüzdeyi vazeden sebepleri, diğer meseleleri dikkate almak gerekir. Meslek kuruluşlarının enflasyon oranları hakkında ayrı ayrı şeyler söy leraeleri doğru değil. Hata kimdeyse, hatasını düzeltsin. Metin tplikçi: Şevket Yılmaz bir fırtına kopardı, nasıl dindirileceğini kimse bilemiyor. YHK evvelce yapılan sözleşmelerin son ayak zamlannı verecek. Süresi dolan sözlesmeler ise serbestçe yapılacak. YHK'nın saptayacağı zammı bir toplu pazarlık haline dönüştürmek yanlış. Söz konusu olan toplu pazarlık ise, her iş kolunda özel değerlendirmelerle sözleşmeieri götürmek en tabiisidir. Zam şu kadar olacak denince toplu sözleşme düzeni reddedilmiş olur. YHK'da her kesim temsil ediliyor. Kurumun karanna saygı göstermek lazım. Mesele rayından çıkanlıyor. Bu konuda polemik açmaktan yana değilim. Bahri Ersöz: Ucret zamlannı enflasyon oranının üzerinde tutarsanız, enflasyonu aşağı çekemezsiniz. Tabii yalmzca ücretler değil, faizler, üretim maliyetleri, hammeddelere yapılan zamlar vs. enflasyonun altında olursa, enflasyon düşer. Enflasyon oranının da doğru belirlenmesi gerekli. Diğer ülkelerde bir tek enflasyon oranından söz edilir. Bizde herkes farklı rakam veriyor. Bir de ücret zamlannın, örneğin ttalya'da olduğu gibi, 3'er aylık periyodlarla yapılması gerekir. Sene başında alınan ücret, rahat geliyor. Kesilen vergi düşük oluyor. Sene sonunda vergi kademesi yükselebiliyor. Geçim sıkıntısı doğuyor. Enflasyon tesirini azami haddinde gösteriyor. Üzeyir Garih: Ücret zamları genel bir politika olarak enflasyonun 12 puan üzerinde olmalıdır. Öngörülen oran yüzde 25 ise, 27 verilmesi gerekir. Ancak yıl sonunda ulaşılacak enflasyon oranı daha yüksek olursa, bunun telafisi gerekir. Yasalarınbunacevaz vereceğini zannediyorum. Baştan yüksek oranda zam verilirse, enflasyon yukan çekilir. Biz bu yılki enflasyon oranını yüzde 2728 olarak tahmin ediyoruz. Toplu sözleşmemiz 84 eylülünde sona eriyor. Öngördüğümüz ücret zammı yüzde 30 oranındadır. •• (Baştarafı 12 • Sayfada) radakı Lübnanlı çevreler, Şam'la yaptıklan telefon görüşmesinde, Suriye'nin 2 gün öncesine kadar son askeri harekât için onay vermediğini öğrendiler. Anlaşılan, Suriye liderleri Sovyetler Birliği'nden Andropov'un yerini kimin alacağını bekliyorlardı. Suriye rejimi çevrelerinde pek tercih edilmeyen aday sayılan Çernenko'nun Sovyetler'in başına geçmesi üzerine, söz konusu askeri harekâta yeşil ışık yaktılar. Şimdi, Çernenko'nun önünde, Sovyetler'in Ortadoğu"daki müttefiklerinin ABD ve yandaşları önünde askeri olarak kesin ağır bastığı durum bir hediye olarak duruyor. Çernenko, Sovyet politikasını bu olgu üzerinden hareket ederek, yürütmek zorunda kalacak. Suriye'nin ABD'yi ve müttefiki Emin Cemayel'i köşeye kıstırmaktan vazgeçmesinin en önemli şartı, 17 mayıs 1983 tarihli Lübnanlsrail anlaşmasının iptali. Bu anlaşmayı henüz imzalamamış olan Emin Cemayel, buna çoktan razı. Ama Reagan, Emin Cemayel'e aralık başındaki Washington seyahatinde aksi yönde baskı yapmıştı. Sonuç olarak, öyle gözüküyor ki, İran nasıl Carter'in başmı yediyse, Lübnan da Reagan'ın başını yiyecek. Seçim kampanyasının telaşı içindeki Reagan'ın nasıl bir politika izleyebileceğini şimdiden kestirmek çok zor olduğu gibi, bütün hesapları alt üst eden Lübnan'daki gelişmelerin de nasıl bir seyir izleyeceğini tahmin edebilmek dahi mümkün değil. Dtirzi Oğrenci affı (Baştarafı 1. Sayfada) tan yararlanacak öğrencilerden askerlik süresi gelmiş olanlar tecilli sayılacaklar. Kanun yürürlüğe girdiği tarihte silah altında bulunanlar ise, terhislerinden itibaren üç ay içerisinde kayıtlarını yenilemek için başvuracaklar. Konukman, önergesinin gerekçesinde, Komisyonda benimsenmiş metinde kaydı silinmiş öğrencilere af getirilirken buna karşıbk henüz kaydı silinmemiş, ancak silinme aşamasına gelmiş öğrencilerin af kapsamı dışında bırakıldığını, bu durumun adaletsizliğe neden olacağını kaydetti. Özal Cumhuriyet (Baştarafı 1. Sayfada) edildi. Istanbul Barosu Başkanı Prof. Dr. Selahattin Sulhi Tekinay'ın Tercüman gazetesi ile arasında husumet olduğunu ileri sürerek, bilirkişilikten ayrılmasındansonra dün de Prof. Dr. Zahit İmre'ninbilirkişilikten çekildiği açıklandı. Böylece Başbakan Turgut Özal ve Tercüman gazetesi ile gazetemiz arasındaki davada bilirkişilikten çekilen lerin sayısı dörde yükseldi. Başbakan Turgut Özal, 12 Ağustos 1982 günlü Tercüman gazetesinde o zamanki Maliye Bakanı Adnan Başer Kafaoğlu'na yanıt verirken, Maliye Bakanı'nın kardeşi Aslan Başer Kafaoğlu'nun gazetemizde yayınlanan demecini ele almış ve "Maliye Bakanı ilk basın toplantısında ekonomik kararlann özüne dokunulmayacağını açıkladıktan bir gün sonra çıkan bir gazetede, Babıali'nin Pravdası mı diyortar, o gazetede bazı şeyler yayınlandı..." demişti. Başbakan Turgut Özal'ın Başbakan Yardımcılığı'ndan ayrıldıktan sonra verdiği bu demecın Tercüman gazetesinde yayınlanması üzerine, gazetemiz adına başyazarımız Nadir Nadi tarafından Turgut Özal ve Tercüman Gazetesi Sahibi Kemal Ilıcak ile Yazı İşleri Müdürü Aydoğdu İlter aleyhlerine 3 milyon liralık manevi tazminat davası açılmıştı. Haberin yayınlanmasından hemen sonra, İstanbul Asliye 8. Hukuk Mahkemesi'nde açılan tazminat davasının 12 nisan 1983 tarihli oturumunda "Babıali'nin Pravdası" sözünden "kastedilen gazetenin Cumhuriyet gazetesi olup olmadıgının ve Cumhuriyet gazetesinin kişilik haklarına saldında bulunup bulunmadığının bilimsel olarak tespiti" için bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilrniş ve bilirkişilik için istanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden tespit eailen 10 öğretim görev Iisi arasmdan Prof. Dr. Selahattin Sulhi Tekinay Prof Özer Selici ve Prof. Nevzat GüreUi, bilirkişi olarak seçilmişlerdi. Seçilen Dİlirkişilerden istanbul Barosu Başkanı Prof. Selahattin Sulhi Tekinay. 21 haziran 1983 tarihinde mahkemeye verdiği dilekçede. "Taraflardan Tercüman gazetesi aleyhine vekil sıfatıyla bazı davalan ikame ve takip ettiğini" belirterek "aradaki husumet sebebiyle" bilirkişilik görevini yerine getiremeyeceğini açıklamıştı. Prof. Selahattin Sulhi Tekinay'ın Tercüman gazetesi ile arasındaki husumeti nedeniyle, bilirkişilikten çekilmesi üzerine, Teoraan Akiinal bilirkişi olarak seçildi. Teoman AkünaPın yurt dışında olması nedeniyle ve onun yerine seçilen Hiiseyin Ülgen'in de bilirkişilikten çekilmesi üzerine, seçilen Prof. Dr. Zahit İmre de mahkemeye verdiği dilekçe ile bilirkişilikten çekildiğini bildirdi.Prof. Dr. Zahit İmre, 1 şubat 1984 tarihli dilekçesinde Hukuk Fakültesi'ndeki imtihanlar ve tez çalışmaları ile meşgul olduğunu ileri sürerek, "İlerlemiş yaşım da buna imkân vermemektedir" diyerek mazeret beyan etti. Dün devam edilen davada, bilirkişilikten çekilen Prof. Dr. Zahit İmre'nin yerine Prof. Ergiin Öztümer seçildi. Prof. Nevzat Gürelli, Doç, Özer Selici ve Prof. Ergün Öztümer'den oluşan yeni bilirkişi heyeti, 1 mart 1984 günü toplanarak söz konusu yazıyı inceleyecekler. Bilirkişi tetkikatı için 19 nisan 1984 tarihine ertelenen davada, gazetemizi Av. Gülçin Çaylıgil, Ziya Nur Erün ve Oznur Giindoğdu, Başbakan Turgut Özal ile Tercüman gazetesi sorumlularını ise. Av. Sahir Erman, Ali Çekiç ve Cemal Dirik temsil ediyor. 2. SPOR FUARI 1826 Şubat Tüyap 2. Spor Fuarı cumartesi günü açılıyor! Spor konusunda ilgi ve ihtiyaç duyduğunuz her şey bu fuarda! Futbol topundan tenis topuna... Paletten rakete, bisikletten motosiklete... Sualtı spor malzemelerinden jimnastik aletlerine... Mayodan eşofmana. rüzgârlığa... 'atenden kayağa, tekneye, sörfe, yelkene kadar yerli yapım ve :hal malı her türlü spor araçgereç ve gıysisini bu fuarda bulacaksınız. inç spor gösterilerini bu fuarda izleyeceksiniz. ız sporcularla, ünlülerle, bu fuarda tanışacaksınız. 1826 Şubat tarihleri arasında Tüyap 2. Spor Fuan'na mutlaka gelin! ^ ^ mm (Baştarafı 1. Sayfada) Kamuoyunda merak konusu olan, lokantalarda yenen yemeklerin vergi iadesi kapsamına girip girmeyeceği de belirlendi ve dısarıda yenen yemekler "faturalı yaşam" içine alındı. Yasanın 1. maddesinde "Sosyal güvenlik kurumlan veya işverenler tarafından karşılantnayan sağlık giderieri"nin vergi iadesi kapsamına girdiğiniıı belirtilmesi ile özel doktor ve özel hastane harcamalannın kapsam dışı kaldığı şeklindeki yorunı da tebliğle açıklığa kavuşturuldu. Buna göre işçi ve memurlar sigorta ya da devlet hastanesi yerine özel doktora giderlerse ödedikleri muayene parasından vergi iadesi alabilecekler. Tebliğde aynca, çalışan kocanın çalışmayan eşinin kendi adına kestireceği faturadan kocasının vergi iadesine hak kazanabilmesi, herhangi biri tarafından vergi iadesi hak sahibi adına fatura kestirebilmesi gibi konulara yer verilmesi de bekleniyor. Lokanta ilgi duyduğunuzu izleyin! G S I ^ f l f ^ f l ^ . ^ ) İhtiyacınız olanı seçin! ^ ^ •^ J I P^^^ Seckin fuarlar.. Seckin ziyaretcitef TÜYfcP TİCARET MERKEZİ ETAPMARMARA TAKSIM Hangi sporcu hangi gün: 18 Şubat Cumartesi 19 Şubat Pazar 20 Şubat Pazartesi 21 Şubat Sah 22 Şubat Çarşamba 23 Şubat Perşembe 24 Şubat Cuma 14 0016 00 14 0016 00 17 0019.00 14 0015 00 K 0015 00 15 001700 14 001500 15.0017 00 14 001500 1 5 0017 00 14 0015 00 15 0017 00 15 0017.00 Basketbol: Abromaitis Ekrem (Eczacıbaşı) Basketbol: Haigler Emir (Eczacıbaşı) Basketbol: MelihAhmet (Eczacıbaşı) Futbol: ilyas Tüfekçi Coşkun özarı Basketbol: ErmanBehçet (Eczaabası) Voleybol: SemihOktay Basketbol: Abromaitis Haigler (Eczacıbaşı) Futbol: Onur Masatenisi: ÖmerDavit Mahmut (Eczacıbaşı) Güreş: Reşit Karabacak Voleybol: FarukRaif Pavel (Eczacıbaşı) Voleybol: AtaSelimKurtaran (Eczacıbaşı) Banker Baki Aygtin için tutuklama kararı verildi İSTANBUL (THA) "Banker Bako" adı ile bilinen Baki Aygiin hakkında 4. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından giyabi tutuklama kararı verildi. Karar, dolandırıcılık suçundan yargılanmakta olan Baki Aygün'ün, yargılama süresince sorgusu yapılmak üzere duruşmalara gelmediği gerekçesiyle alındı. Baki Aygün, Bilal İyibilir adlı bir muhasebeciye 300 bin liralık karşılıksız çek verdiği iddiası ile yargılanıyor. 25 Şubat Cumartesi 26 Şubat Pazar Aynca, saat 11.0018.00 arasında her gün Karate, Judo ve Taekwondo gösterileri. Ziyaret saatleri: Her gün 11.0020.00 arası.