14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 ŞUBAT 1984 • • • • HABERLERİN DFVAMI CUMHURİYET/ll Özal: Kamuya işçi (Baştarafı 1. Sayfada) "Marlboro'nun Türki>e'de Uretilebileceğini" açıkladı. Başbakan Turgut Ozal, SSCB Komunist Partisi Genel Sekreter Yuri Andropov'un ölumu üzeri ne yarıda keserek Ankara'ya dönduğu gezisinin son durağı Kırşehır'de ga2etecilerin sorularını yanıtladı. Mantar sote ve mantar turşusundan oluşan yemekte renkli TV seyrederİcen, video konusuna değinen Ozal, "Bazı zararlı şeyler seyrediliyormuş ama bunlan onlemek muıtıkun değil. Kimsenin evinin içine giremeyiz. Bunlar Batı ulkelerinde genel sinemalarda gosterilen filmler" dedi. Daha sonra ıthal sigara konusuna değinen Özal, "Bu sigaralan ithal yerine biz yapacağız" şeklinde konuştu. "İhracat şansının dogması halinde Marlboro da yapılabileceğini" soyledı. Ozal, bunun yanı sıra yabancı ortaklıklarla "bizim karakterimize uygun sigara" yapımı olanaklannın arastınldığmı da sözlenne ekledı. KAMUYA tŞÇİ ALIMI Kamu görevlisı alımına ilişkin genelgenin yavaş yavaş genişletıleceğını soyleyen Özal, "Serbest bırakmak için seçimi gecirmek lazım. İmlihanları yakında açacağız. Bir kere seçimler geçsin. Biz memleketi duşunuyonız. Aksi olsaydı seçimden once genelgeyi kaldınrdık" dedi. RÜŞVET KONUSU Sohbet sırasında ruşvet konusuna da değinen Ozal, "Bakın, Evren Paşa bile rüşvet sorununu çozemedik" dedi. "Bu iş bir ahlak meselesidir. Rüşvet alan kişi rüşvet aimasın di>e fazla para verecek olsak jine alır, çunku, alışmıştır. Ruşveti ortadan kaldırmak için buna >ol açan işlemleri, muameleleri azaltmak ve basitleştinnek lazım" şeklinde konuştu. TRT'ye ilişkin olarak da "TRT Kanunu" nedenıyie bu kuruma mudahale etmenin guç olduğunu belirten Ozal, "Zaten bu kanunlara dokunmayı duşünmuyoruz. Seçim, YÖK, sendikalar, af gibi temel kanularla oynamamak lazım" dedi. Başbakan Özal, YÖK konusunda ise şoyle konuştu r "Birtakım yükler getirdigi doğrudur. Şikâyetler vardır. Ama rotasyon sayesinde Doğu Anadolu da doktor ve oğretim uyesi gormuştür. Biz bir ara YÖK konusuna grupta dokunduk da bizim Doğu milletvekilleri doktor geldi diye itiraz etti." Doktorlara rotasyonun kaldınlmasının duşunulmediğini belirten Ozal, teknik elemanlara da rotasyon uygulanmayacağını açıkladı. Başbakan Özal, "Hastanelerde iyi muamele görmenin muayenehaneden geçtiği" yolundakı bir ıddıa uzenne de "Oradaa girip obiir taraftan mı çıkılıyor? Biraz sabredelun, bunlan duzelteceğiz. Daha serbest hale getirirsek bunlar çozulur, ozel hastaneleri yaygınlaştıralım. Sigortalıları sadece sigorta hastanesine mahkum elme>elim. Ozel sigorta kurulmasına imkân verelim, genel saglık sigortası ozel sigorta gibi onlemler duşunebiliriz" dedi. TEK MUHALEFET HP Bir başka soru uzerine muhalefet olarak HP'yı görduklerini belirten Özal, şunları.söyledi: "Vakit olsa biraz Calp'e çatacaktım ama, Andropov öldü, geri dönuvoruz. Ben çatanm o çatar gazetelere manşet olunız, geçinip gideriz." OZAL'DAN NOTLAR ıstiyoruz UFLK GÜLDEMtR AN KARA Başbakan Turgut Özal'ın Güney Anadolu gezisinin yaş meyveye dönük yant, uçakta ikram edılen Alanya muzunun uzerine sabıt kalemle "Cikita. Madeİn Latin America" yazılmasıyia başladı. Gazeteciler kuşkuluydu. Montaj Çitika acaba Devlet Bakanı Sndi Tiirel'e gonderılmelı mıydi, yoksa gonderılmemeü miydı? Sonunda gdnderılmesine karar verildi. Gazetecıler Törel'tn muza tepkısmı oğrenemedıler, ama muzculann özal'a ilgisini görmekte gecikmediler. Muz bolgesınde, genel seçimlerdeki kararsız "El mi sailasam ftdayda mı oynasam" diye duşunen merakh kalabalıkların yerine, zaman zaman miiitanlaşma eğilimı bile gösteren kişıler gelmiştı. Muz baaceterinden traktörle seçim meydanlanna taşınmışa da hiç benzemiyorlardı. Ozal'a ilgilen kadar kurbanları da farkhydı. Gezi boyunca kurban edıien montofon ıneklerin kanını Özal'm alnına surduler. Başbakan, ara sıra yanındaki bakanları gostererek "Bir de şuna stırna" dedi. Kasaplardan biri, heyecandan ömru rezıdanslarda geçmış Dışişlerı Bakanı Halefoğlu'nun alnı yerıne, burnuna sürdu. Muzcular her yerden ÖzaPı izlemeye geliyordu. Koruma polisleri ne yapacaklannı şaşsrmışlardı. Bir koruma polisi "ae kadar çok muzcu var?" diye sorunca bir gazeteci yanıt verdi: Oolar muzcu değil. Turk kıbgına girmiş Kamboçyalılar. Muzcular, Başbakanı Alanya'dan Mersın'e kadar muz bahçelennın onünde keman, klarnet ve davullardan oluşan jazzbandlarla karışladılar. Gezi boyunca muzcular Özal'dan ıstediklerinı dıle getirdiler. Özal konuşurken sık sık şu sesler duyuluyordu: Bahkçı barınağı istiyorvz. Muz kutusu istiyoruz. Yiizme havuzu istiyoruz. Ruzgâr istiyoruz. Başbakan Özal, konuşması sırasında bu tur isteklerde bulunanlarla dıalog kuruyor, ardından "yotıım uznn gidecrgim " diyordu. Anamur'da bir muzcuyla arasında şu konuşma gecti: Gitm* burda kal. Olmaz bekleyenler var gitmem lazım. Ölümu gör kal. Gülnar'da da Başbakan'dan sonra mikrofonu eline alan bir muzcu bağırdı Sayın Başbakanım ithal rauz istemiyonız. Başbakan'ın oralı olmadığını gören muzcu özal arabasına binerken devam ettı. Sayın Başbakanım Cenabı Haktan hayıriı yokuluklar aiyaz ediyoruz. Gundoğdu'da kahvede sohbet eden özal'a yaklaşan bir yurttaş isteğını söyledi: Burada bir gcnelev var huzurumuzu kaçınyor. Gendevi kaldınn sayın Başbakanım. Özal'ın çok hızh bir tempoda geçen gezısı SSCB Devlet Başkanı Andropov'un olumu uzerine sona erdı. Eğer bu olay oimasayd» geziye katıtan gazeteciler açlık ve yorguniuktan ölecekti. jföy ^^ri "Savosçı"oldu, ölü yıkayıcılarının statulerı degiştı Şefler, "müdüryardımcısı", "teknikerler" "yüksek tekniker" gibi statülere kavuştular. AHMET TAN ANKARA Özal hükumeti tarafından gerçekleştirilen "Bürokraside devrim" dun yururluğe konulan yeni bürokratik kararlarla pekıştırildi. Yenı kararlarla birçok devlet memuruna daha "şerefli unvanlar" verildi. Bazılarının ise statıileri duşurüldu. Yaptıkları işın niteliğınde bir değişiklik öngörulmemekle bırlikte kadro unvanları ve ait olduklan memuriyet sınıfı değişenlerin başında olu yıkayıcılar geliyor. Bu anlamda, dunku pazar gunu, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı'na bağlı tum devlet hastanelerinde çalışan yuzlerce ölu yıkayıcısı için "matem günii" oldu. "Ölu yıkayıcılar" genel idare hızmetlerı sınıfında çıkanlarak destek hizmetler smıfına duşurulduler. Ancak başkentte faalıyet surduren bazı ölu vıkayıcılar dun yururluğe konulan Bakanlar Kurulu kararında yine de bazı "teselli maddeleri" olduğu goruşundeler. Orneğm, daha once "ufak bir yanhşlık" sonucu maaşlara esas olan (ek3) sayıh cetvelin (b) sutununda 18. derece olarak yazılı olan olu yıkayıcılan kadro dereceleri 8. derece olarak duzeltildi. Bürokratik sözlukte ölu yıkayıcılann adı "gassalV Gassallar daha once Genel İdare Hızmetleri kadrosunda yer aldıkları ıçın genel olarak memur mütalaa ediliyorlardı. Son kararla destek hizmetleri sınıfına geçirilmekle "müstahdem" haline getırildiler. Daha önce memurlarla eşıt durumdaydılar. Kararı yorumlayan devlet personel yonetimı uzmanları, bu kararla "ölu yıkayıcılarm" maaşlarında bir değişiklik olmayacağını, ancak alt sınıfa getirilmenın psikolojik olumsuzluklara yol açacağını belirtiyorlar. Bu durumda, bu gorevlerdekilerın iş verımlerının azalmasından korkuluyor. Ozal hükumeti, yürurluğe koyduğu kararla yarattığı "mutsuz öliı yıkayıcı" kitlesine karşın, ulkede 40 bin dolayındaki koye yonelik gorev yapan ebelerın de bayram yapmalarına neden oldu. Buna gore, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı'na bağlı hastanelerde, sağlık ocaklarında "köy ebesi" unvanı ile gorev yapan binlerce sağlık personelinin kadro adları da "sağlık savaşı raemuru" olarak değiştirildı. Uzmanlar, ebelere "savaş memuru" unvanı verilmesının bu kıtle uzerinde olumlu etkiler doğuracağına muhakkak gözu ile bakıyorlar. Belırtildiğine göre psikolojik olarak "ebdik" oldukça mütevazi ve pasif bir statu. Oysakı dun Başbakan Turgut özal ve 21 bakanın imzası ile gerçekleştirilen "cesur" kararla "ebelik", "savaş rnemuriuğu" gibi oldukça zengın bir mana ve ehemmiyete kavuşturulmuş oldu. ÖTEKİ "MUTSUZ AZINLK" Sayı bakımından çok azınlıkta olmalanna karşılık son kararı n yarattığı "mutsuz azınlıktan" bir bolumunu de Anayasa Mahkemesi'nde görevli mübaşirler oluşturuyor. Buna göre Yuksek Mahkeme'de gorevli olan "bir elin parmaklan" sayısındaki "mubaşir"ler Genel ldare Hizmetlen sınıfından çıkanhp Yardımcı Hizmetler sınıfına verildiler. Bu değişikliğin "rnübaşirlerin" sesleri uzerinde nasıl etkı yapacağı buyuk merak konusu. Personel pohtikası uzmanlan ve konunun ılgililen, bakanlıklann sayısuu indiren, ban bakanlıklann birleştirilmesinı öngören 14 aralık 1983 tarihli devlet örgutlenmesine ilişkin kararın açıklarla dolu olduğunu belirterek, dün yürurluğe konulan bu^ rokrasi ile ilgili Bakanlar Kurulu karannın "acıklan kapatmak ve boşluklan doldurmak" amacı taşıdığını belırtıyorlar Ancak, belirtildığine göre bu son kararda da "açıklar ve purüzler" bulunuyor. Orneğin, sınıfları değıştırılen memurlar, hizmetlilerın daha önce bulundukları sınıfta iken almakta olduklan yan ödemeleri alıp almayacakları konusu belirsiz. Uzmanların behrttiğıne göre, "yan odemeler" muktesep hak sayılmıyor. Bu nedenle 657 sayıh yasaya göre çalışan kamu görevüleri, "sınıf atlamak" nedenıyle "durup dunırken" yan ödemeye hak kazanacaklar ya da almakta olduklan yan ödemeleri kaybedebileceklerdır. Dunku kararda universitelerde görevli personelinin kadro unvanlarında değişiklikler yapıldı. Buna gore genel hizmetler sınıfında yer alan "müdür" kadrosunun teknik hızmetler sınıfına dahil edildi ve bundaki "şef" unvanlı kadro "mudür yardımcısı" olarak değıştirildi. Hacettepe Üniversıtesı'nde ise "tekniker" kadrolann "yuksek tekniker", "şef" olarak geçen unvanm "atölye şefi" olarak değiştirilmesi kararlaştınldı. Bakanlar Kurulu kararında bazı "önemli maddeler de" yer alıyor. 1. Daha önceki karada Kultür ve Turizm Bakanhğı'nın ek 3 sayıh cetvelinde (5369) olarak geçen kadro sayısının (5333) olarak değiştirildiği. 2. Iller Bankası Genel Mudürluğu'ne bağlı "Sosyal Hizmetler Yayın Dairesi Başkanı" ıfadesındeki hızmetle ve yayın sözcuklerinin arasına "ve" eklenmesı. 3. Bazı universitelerde kadro değışıkliğıne ilişkin ek3 sayıh cetvel sonunda yer alan (386) rakamının (387) olarak değiştırilmesi gibi kararları içeriyor. Dünya liderleri Moskova'da buluşuyor (Baştarafı 1. Sayfada) kova'ya gideceği öğrenildi. lngiliz heyetine ise Başbakan Margaret Thatcher başkanlık ediyor. Portekiz Başbakanı Mario Soares de, Dışişleri'nden bir heyetle Moskova'ya gidiyor. Norveç heyetinde ise Veliaht Prens Harald ve Başbakan Kaare Willoch yer alıyorlar. lrlanda Cumhurbaşkanı Patrick Hillery'nin, Dışişlerı Bakanı Peter Barry ile birlıkte, cenaze törenine katılacağı bıldırildi. Fransa'yı Başbakan Pierre Mauroy başkanlığında bır heyet temsil edecek. Pekin'de dıplomatık kaynaklardan edınilen bilgılere göre, Çin Halk Cumhuriyeti'ni Moskova'daki törende Başbakan Yardımcısı Wan Li temsil edecek. Reagarfa yarayan (Baştarafı 1. Sayfada) tikada sıkışmış bulunan Reagan o kadar rahat soluk alabilecek. Reagan kamuoyu yoklamalarında Lubnan krızinden sonra en çok Sovyetler'le ilişkıler konusunda olumsuz puan alıyor. Reagan nukleer savaş tehlikesine rağmen Moskova ile gerginhği azaltıcı adımlar atmamakla suçlanıyor. Oysa şimdi Reagan bu tip suçlamalara karşı yumuşama yönünde somut adımlar atmamasının, hareketsiz kalmasının özru olarak, "Ne yapayım, karşımda muhatap olacak kimse yok" dıyebilecek. Kremlin'dekı yeni yonetim tablosunun sonbahara kadar ancak netleşebileceğinı öne suren çevreler Reagan'ın seçim kampanyasında buyuk avantaj sağlayacağım belirtiyor. Tabıi bunun tersi olur, Kremlin'de liderhk sorunu çözulur, yeni bir lider ortaya etkili, taze bir onerı paketı ile çıkarsa, o başka.. İki super arasında kıtlenmiş bulunan göruşmeleri yeniden başlatabilecek tek formul olarak uzerinde özellikle durulan noktalar şunlar: Kıtalararası fuzeler göruşmelerini, Avrupa'yı karıştıran orta menzilli fuzeleri de içine alacak biçımde genişletmek, böylece goruşme masasına bir tür paket anlaşma getirmek. Bu konuda ABD cephesinde göruş birliği olmadığı bildiriliyor. Dışişleri, boyle bir pakete eğilim gösterırken Pentagon karşı çıkıyor. Reagan'ın ise henuz kararsız olduğu belirtiliyor. Kremlin'in yeni lıderınden bu çizgide bır onerı gelirse bu, seçim öncesinde Reagan için duşundurucu olur, ancak bu uzak bir olasıhk olarak göruluyor. VVashington'dakı ılk değerlendirmeler Andropov sonrası ilişkilerde bir değişiklik olasılığının bulunmadığı, var olan sorunlann sureceği biçimınde. Bu değerlendırmeye aayanak olarak son beş yıldır Sovyet politikasına aym kişilerın yon verdiği, bunların, lıderlerın gorev yapamaz derecede hasta olduklan surelerde Brejnev'in son uç yılı ve Andropov'un son 12 ayında işbaşında olduklan ve aym politik çizginın surdürulduğu gosteriliyor. Kremlin yeni liderıni çabuk seçse bile, bu kadronun çizdiğı rotanın çabuk değışemeyeceği one suruluyor. Aynca Sovyet yönetıcilerının hıçbırinın bugunku Amerikan yonetimı tarafından yapılan goruşme çağrılarının ıçtenliğıne ınanmadıkları, bunları Reagan'ın seçım taktığı olarak gorduklen belırtiliyor. Bu bakımdan, Moskova'nın Reagan'ın yenıden seçilmesine yardımcı olacağına ınandığı hiçbir adımı atmak nıyetinde olmadığı gozonune alıoırsa, kasım oncesı iki super arasındakı ilişkilerde bir gelişme beklenmiyor. Çernenko (Baştarafı 1. Sayfada) "ABD ile Sovyetler Birliği arasındaki ilişkilerin şimdiye kadar hiçbir zaman bu denli onem kazanmadığını" belirtiyor. Gazete, demecin sadece giriş bolumunu yayınladı. Çernenko, bu bölumde, "Sovyetler Biriiği'nin dış dünyaya açık olduğunu, hiçbir ulke hakkında gizli emeller beslemediğini ve Birleşik Amerika'nın askeri üstunlük kurmasına izin vermeyeceklerini" söyluyor. Polıtburo'nun en yaşlı uyesi (73), Sovyetler Bırliği'nin banşın korunması ve guçlendirilmesine öncelik tanıdığını ve sılahlanma yanşını sona erdirmede kararlı olduğunu kaydediyor. SSCB'nin değişik sosyal sistemlere sahip ulkeler ve ozellikle Birleşik Amerıka ve İngiltere ile aktif ve yapıcı diyalog kurmasından yana olduklarını belirten Çernenko, SSCB'nin buyük bir askeri guce sahip olduğunu ve herhangi bir tehdide karşı etkinlikle karşı koyacak yetenekte olduklanna diickati çekiyor. Çernenko, hiç kimsenin SSCB'nin gucunu denemeye kalkışmayacağı umudunda olduğunu belirterek, askeri ustunluk peşinde olmadıklannı ifade ediyor. SSCB ve ABD arasında derın göruş ayrılıkları bulunduğunu kabul eden ıdeolog Çernenko, ancak, "Karşıuklı anlayış yolundaki çabalanmızı arttırmamız hiçbir zaman bugunku kadar onem kazanmamıştı" dıyor. Sıınalp: Özal devlet (Baştarafı 1. Sayfada) nı, devletin tum olanaklannın ANAP'm emrine seferber edildiğini belirterek, Başbakan özal'ın devlet hızmetlerini vatandaşın ovlarına baskı ıçın kullandığını, devlet idaresinin holdıng ıdaresi ile kanştınlmış olduğunu söyledi. Anayasa Mahkemesi'nin incelemesinde bulunan Yerel Seçim Yasası'nın "tuzaklaria dolu" olduğunu, getirilen baraj sıstemi ile vatandaşın oylannın hiçe sayıldığı yolundaki göruşlerini yineleyen MDP lideri Sunalp, "ANAP'ın genel seçimlerde yaptığı gibi yerel seçimlerde de her gun milyonlar dağıttığını" kaydederek, konuşmasını şövle surdurdu: "Sayın Başbakan, TRT'ye tumüyle el koymuş, radyo televizyonu iktidar partisinin propaganda vasıtası haline getirmiştir. Bu sebeple, muhalefetin sesini duyurmaya, demokratik hürriyetleri savunmada basınımıza daha buyuk bir vazife duşmektedir. Anlaşılan demokratik tecriıbeye sıfırdan başlamak, geçmişin hatalannı aynıyla tekrar etmek, değişmez kader haline gelmiş bulunuyor. Ne kadar acı olursa olsun tecrübelerden ders alınmıyor. Kamudan ve muhalefetten yukselen sesleri kısmak için TRT idaresinin yeni bir marifetiyle karşılaşmış bulunmaktayız. Siyasi partilere 10'ar dakikalık "mahalli idarelerin sorunlan ve çozum ) ollan hakkında goruşleriniz" sorusunu cevaplandırma için bir sure veriliyor. Bu ancak, bir seminer konusu olabilir. Muhalefetteki partilere hiçbir imkân sağtamaz. Değişik bir ifade ile miUete, "Muhalefetteki siyasi partilere de TRT imkân tanımaktadır" gibi bir imaj vermeye çalışmanın, yersiz ve kötfi örneğidir." Meclis Baskanının, Anavatan Partisi Genel Başkanı'nın propaganda gezilerine katılmasını, "Büyuk bir şanssızlık" olarak niteleyen Sunalp, "Bu şanssız durum, 1950'lerde cerevan eden ve çok agır açılar açan olaylann 34 yıl sonraki hazin bir tekrarıdır. Sayın Meclis Başkanımızı makamının gerektirdiği ağırlığı ve tarafsızhğı korumaya ve Anayasanın emirterine uymava daveti rejim için gorev kendileri bakımından hizmet sayanm" dedi. Sunalp hukumetm uyguladığı ekonomık polıtıka ve tatbıkatların bir ozel şırketin havasını \e damgasını taşıdığını, memleketin ciddi bir ekonomik maceraya surüklendiğini söyledi. Ithalat ve ihracat rejımlerinin, Türkıye'nın gerçeklerinden uzak ve ne olduğu anlaşılmaz bir politikanın ürunleri olduğunu belirten Sunalp, ithalat ve ihracat rejimlerinin çok acele hazırlanmış olduğunu, başta sanayiciler olmak uzere, ekonomik hayatı "buyıik badirelerle" karşı karşıya bıraktığını kaydetti. "Sanayi işletmeleri, iki aydan beri bir tek kuruşluk hammadde ithal edememenin sıkıntısı içerisinde faaliyetlerini tatil edecek durumla karşı karşıya gelmişlerdir. Binlerce fabrika kapanma tehlikesi, yuzbinlerce işçi, işsiz kalma endişesiyle karşı karşıyadır" dedi. Sunalp, "Orta direk teranesiyle, vatandaşın oylannı alan iktidarın, iki ayda dar ve sabit gelirli vatandaşlanmızı şaşkına çevirdiğini" belirterek, şöyle dedi: "Köylu bu iktidarın en buyuk kurban kitlelerinden birisi olmuştur. Gıibreye yuzde 65 oranında yapılan zammın şaşkınlığı devam ederken, akaryakıta bir o kadar zam yapılmış, traktör 3.5 milyon liranın uzerine çıkmtşür. Zirai kredilerin faizlerine zam ise zaten guçliıkle kredi lemin edebilen kovlüyu iyice ezmiştir. Bu şartlarla koylünun nasıl uretim yapacağı merak konusudur. Hububat uretimimiz alabildiğine duşmuştur. Dunyanın kendi kendisini besleyen 7 ulkesinden birisi olan Turkiye, bu vıl 1.5 milyon ton hububat ithali ile karşı karşıya kalmıştır. Gelecek yıl ithalatın 3 milvon tona çıkacağından endişe edilmektedir." İktidarın ekonomik politikasının acı sonuçlarının temmuz ayından sonra memleket uzerine bir kabus gibi çökeceğini kaydeden Sunalp, devlet idaresini holding idaresiyle kanştıran bir zihniyeıin memleketi gunluk kararlarla yönlendirme hevesine kapıldığını bildirdi. Ozal'ın Avrupa Konseyi karşısındakı tutumunun tezatlarla dolu olduğunu, Avrupa Konse>i'nin "meydan okunacak" bir kuruluş olmadığnı, Avrupa Konseyi Assamblesının hukumetler arası değil, parlamentolar arası bir kuruluş olduğunu belirten Sunalp, Başbakanın "Konsey'den atılmak bizi ırgalamaz" sozlerini ise, "esef verici" olarak nıteledi. (Baştarafı I. Sayfada) avantaj olmadığını söyledi. Haftalık Yankı dergisının sorulannı yanıtlayan Yıldınm Avcı, yerel seçimlere ilişkin goruşlerını açıklarken, "Şimdi yarış parlamento içi ve dışı partiler arasında olacaktır. Çıkacak sonuç, seçmen iradesinin esas tercihini ortaya kovacaktır. Bu demokrasi bakımından buyuk onem taşır" dedi. DYP Genel Başkanı, şunları sovledi. "Bugunku iktidar partisinin sağlam inancı ve teşkilatı voktur. Her ka> naktan ov alma hesabıy la olağanustu şartların ve lesa Avcı: larış parlamentobirikimi Hektrige duflerin eseri olarak oy (Baştarafı 1. Sayfada) sağlamıştır. Bu kalıcı değil, geçicidir. Mahalli idareler ve belediyeler genellikle. gunun şartlannda kendi gelir imkânları ile çevreye ve halka hizmet gotureceklerdir. Bu itibarla iktidarın Anavatan'da olması seçimlerde bir avantaj değildir. Ancak, iktidar Anayasa ve kanunlan hiçe sayarak devlet imkânlannı seçim propagandası için kullanmaya devam eder ve bir takım menfaat ve baskı yollannı denemeye kalkışırsa, bu takdirde serbest oy, hur irade ilkesi zedelenmiş olur." » •my i yonunae somuı aaımı da 50 kilovatsaatin altında elektrik harcar. İşçi, koylu, memur daha fazla harcamaz," yanıtmı verdı. TRAKYA'DA İLK TERMİK SANTRAL KURULACAK Öğrencilere daha geniş (Baştarafı 1. Sayfada) mamladıktan sonra yıne 4 yıllık bir okulu 6 yılda bıtirme zorun• luluğu kapsamında tutulmaları yıne sorunlar doğuracak. Çünku, öğrencilerin bir bölumu daha önceki yıllarda bu okula 34 yıl devam etmış dummdalar. Aynca, geçen yıl çıkan 2880 sayıh yasayla universitelerden üişkisı kesilen son sınıf oğrencıleri, affedildiklerı derslerin sınavlanna bu yıl giriyorlar. Şıvgın'ın af teklıfı 19841985 oğretim donemi sonuna kadar ılışkısı kesılenleri kapsadığı için bu durumdakilerin girdikleri sınavlarda yenıden başarısız olanlar bu af kapsamına da girecekler. Böylece 1977 öğretım yıhndan bu \ana ilişkısı kesilen oğrenciler arasında son sınıfta olanlar 2 kere affedilmiş olurken, ara sınıflardakiler sadece bir kez ve sadece 3 dersten af kapsamına alınmış olacaklar. 1977 oğretim yıhndan 12 Eylul 1980'e değin ilişkisi kesilen oğrencilenn buyuk çoğunluğu aradan uzun yıllar geçmiş olması nedenıyle ya bir işe girdiler, ya da başka okullara devam etrneye başladılar. Ayrıca, bu oğrenciler okuduklan sırada okullann çoğunda devam zorunluluğu bulunmuyordu. Bu oğrenciler affedildikten sonra "ya iş ya okul" tercihi karşısında kalacaklar. Çalışan öğrencilerin okullara devam etmeleri sorunu halen çözulememişken, bir de bu durumdaki öğrencilerin universıtelere gelmeleri çalışan öğrencıler sorununu yeniden gundeme getirecek. Şıvgın'ın af teklifinde bu durumdaki öğrencilerin isterlerse devam zorunluluğu bulunmayan açık oğretim programına geçebilecekleri yolundaki hukum de sorunu çozemeyecek. Çunku Açık Oğretim Fakultesi tum bilim dallannda oğretim vapmıyor. Bu nedenle affedilecek öğrencilerin devam zorunluluğu kapsamı dışında bırakılması ya da "ekstern oğrenci" (dışarıdan) sayılmalan gerekiyor. Zaten universıtelerdeki kontenjanların azlığı gundemdeyken, affedilecek öğrencilerin devam zorunluluğu dışında tutulmaları univ ersetelere ek yuk getırmemış olacak. Aksi halde, bu oğrenciler, yeni hakkı ya kullanamayacak, ya da kullansalar bile yenıden okuldan atılacaklar. Bakan Buyukbaş Çerkezköy'dekı hidroliİc maden direği uretım tesislerını hizmete açtıktan sonra Saray'ın Edırkoy'unde Trakya Linyitleri Işletmesi'nde ıncelemelerde bulundu. Edirköy'dekı 100 mılyar liraya bir termik santral kurulması için çalışmaların yapıldığını bıldıren Bakan, "Bu elektrik enerjisi Trakya'nın tamamına ve İstanbul'un bir bolumune verilecektir" dedi. Daha sonra Luleburgaz'ın Hamitabat/Umurca'daki doğalgaz uretim bölgesini gezen Buyukbaş, bu sahadakı doğalgazı elektriğe çevirecek 5 adet 100 megavatlık gaz trıbunun kurulması için ön teklıflerın alındığını belirtti. Buyukbaş bir soru uzerine nisan sonunda iki buyuk nukleer santral projesinın anlaşmalarını imzalayacaklarını, bu projelerden biri için Alman firmalarının 2,3 milyar marklık kredi teklıfi getirmiş olduklarını söyledi. Libya'dan alacağınuz 6 0 0 (Baştarafı 12. Sayfada) sasına gore grev yasağı olmasına karşılık, Libya'lı makamlann soz konusu grevlere "işlerin uzaması" nedeniyle goz yumduğu ifade edildi. Libya'da iş yapan Turk şirketlennin alacak tahsılatı yapamaması nedenıyle bu şirketlere teminat mektubu kullandıran bankaların da zor durumda olduğu saptandı. Soz konusu bankaların 1983 yılında temınat mektubu komısyonu tahsilatı yapamadığı, ayrıca Libya bankalanna da vermeleri gereken yabancı banka veya muhabir banka komısyonunu da kendi kaynaklarından karşıladığı öğTenıldi. Ancak bu durum bankaların aktıf dengesıni olumsuz yönde etkıledı. Başbakanlık Yuksek Denetleme Kurulu'nun geçtiğimiz ay kamu bankaları konusunda yaptığı denetlemede bırçok şirketın borçlarını da karşılamadığı saptandı. Bu nedenle Hazıne ve Dış Ticaret Musteşarlığı soz konusu bankalar hakkında onumuzdekı gunlerde kendi yonünden onlem getirmesi kaçınılmaz hale gelecek. Bu arada 1983 yılında 300 milyon dolar olan ihracatm 1984 yılında 500 milyon dolara ulaştınlması için mart ayında Istanbul'da yapılması beklenen karma ekonomik goruşmelerde yararlı gelişmeler beklenıyor Lıbya ile akreditifli ışleme geçılmesı sonrası lıbya makamlannın mal alımında daha tıtizlendiği ancak alımına karar verdiği urunler konusunda bır ödeme sektirmesınde bulunmadığı oğrenildı. Ecevît Sayfada) (Baştarafı 12. Calp: SODEP bizden (Baştarafı 1. Sayfada I sosyal demokratız diyen bir başka parti karşımıza çıkıvor, feshedilmiş bir partinin devamıyız dememek için ve onların oyunu alabilmek için sosyal demokrat olduklarını soyluyorlar. Halkçı Parti gerçek sosval demokrat partidir" dedi. Calp, HP ile SODEP'ın "Halkçı SODEP" partisi ısminde venı bir parti oluşturuhnası yolunda da çeşıtlı gınşımlerin yoğun bir şekilde surdurulduğunu belirtti. ANAP'ın o> kaybetmesi halınde hukumetın duşeceğini ve yenı bir hukumet kurulacağını savunan Calp, "Bakanların palavralanna inanmayın" bıçımınde konuştu. Bolu'da uç kahvehanede ayrı ayrı konuşan Calp, "Zamlara evet diyorsanız ANAP'a oy verin, >oksa HP'ye o> verirsiniz" dedi Necdet Calp, HP'nin Bolu Beledıye Başkan adayı Necmettin Hamarat'ı dınlevicilere tanıttı, daha sonra şoyle konuştu: "Vabancı sigara ve viski ithal edilirse bir daha sigara kullanmavacağıra. Bu gidişi beğenme>enler yerel seçimlerde oyları ile bu gidişe dur diyebilirler. İşle bu nedenle yerel seçimler onemlidir." Necdet Calp, daha sonra Boluspor KocaelısDor karşılaşmasını protokol dışında halk arasında izledi. Maç sırasında da kofte ekmek ve lahmacun yedi. Boluspor karşılaşmasının 10 Bolu lehine sonuçlanması ile Calp, "Ayağımız uğurlu geldi. İnşallah belediye seçimleri de boyle olacak" şeklinde konuştu Calp, daha sonra TRT"de kendilerine soz hakkı verılmedığinı belirtti. • Tokat'tan aldığım 19831741 no.lu pasaportumu kaybettim. Hükümsuzdür. ETHEM ŞAHİN (Baştarafı 1. Sayfada) renci eğııım goruyor. Oğrencilerin yaklaşık 6.5 mılyonu ilkokullarda okuyor. 198384 oğretim vılı, köylerde 11 mavıs cuma, kasaba ve kentlerde 8 haziran cuma gunu sona ere'cek. Milli Eğıtim, Gençlik \e Spor Bakanlığı'nca belırlenen ikincı yarı yıl oğretım takvımı şoyle: "Orta dereceli okullarda okul dışı bitirme sınavlan için başvuru ve kayıl yenileme işlemleri: 130 mar(, koy ilkokullannda öğretimin sona ermesi: 11 mayıs, koy ilkokullannda yetiştirme kursları: 1425 mayıs, kov ilkokullannda öğretimin sona ermesi: 8 haziran, kasaba ve kent ilkokullannda yetiştirme kurslan: 1122 haziran, orta dereceli okullarda oğretmenler kurulu toplantısı: 12 haziran, orta dereceli okullarda okul dışından bitirme, bekleme ve sorumluluk sınavlan: 1329 haziran, kasaba ve kent ilkokullannda yetiştirme kursu sınavlan: 2529 haziran, Uk ve orta dereceli okullarda ogretmenlerin tatile girmesi: 29 haziran, orta dereceli okullarda oğretmenler kurulu toplantısı: 3 ağustos." Gazi Universitesi'nde ıkıncı ders yılı 27 şubatta, Hacettepe Universitesi'nde 1 martta, Ortadoğu Teknik Universitesi'nde 5 martta başlayacak. Ankara Unıversıtesı'nın bazı fakulteleri de 20 şubatta açılacak. Okıdlar yun ginşınde yolu kesüen Ecevıt, arkasından yuruyen topluluğun "Halkçı Erevil" sloganlan arasında meydana kadar yurudu. Köy meydanında buyuk bır kalabalık Ecevıt'ı beklemekteydi. Burada Ecevuler ıçın dana kurban edıldi ve kanı Ecevıt'ın alnına suruldu. Ecevıt, daha sonra kendinı, sanlıp öpmek isteyen kalabalığın ortasında buldu ve guçlukle yol açılabıldı Köy kahvehanesınde oturan Ecevıt, halkla bır sure sohbet ettı Köy öğretmenı Ismet Korktıt, bır konuşma yaparak •'Kurtancımızı aramızda görmeklen bu>uk bahtiyarlık duyuvonız. Doğancı, tarihinde boyle mutlu bir gun gormemiştir" dedi. Ecevıt de halka hıtaben "ŞehitlerİDİzle hak ettiginiz bu topraklarda hepinizi daha mtıllu ve guven içinde gordum. Bu zijaretimde bize verilebilecek armaganlann en degerlisi olan KKTC vatandaşlığı verildi. Bu onura layık olmava çalışacagız" dedi EN BATPVA KADAR GtTTİ Bulent Ecevıt, daha sonra kendi admın venldiğı, kıyı bo>Tinca uziıian "E«tvit Caddesi" boyunca Gemıkonağı ve Yedı Dalga koylerıne de uğradı Ecevıt, bu gezısınde KKTC sınırlarının Batı'dakı en uç noktasında bulunan Yeşıhrmak Köyu'ne kadar gıttı Ecevıt, burada da köy alanında toplaşan halkla sohbet ettı Bulent Ecevıt, dun akşam da Belediyeler Bırlığı'nın Lefkoşe'de verdıgı daveıe katıldı. Bugun, bır basın toplantısı duzenleyıp Kuzey Kıbrıs'takı ızlenımlerini anlatacak olan Ecevit, yann Turkıye'ye dönecek Bir yözüm önerisi Bu arada alacakların tasfiyesine ıhşkin olarak Vakıflar Bankası Genel Muduru Samı Erdem tarafından bir formul getirildi. Erdem, oluşturulacak olan bır Turk Bankalar Konsorsiyumu aracıhğıyla uluslararası para pıyasalanndan kredı sağlanması ve bunun muteahhitlerin malzeme alım fınansmanında harcanması gerektığini belirtiyor. Erdem geçen hukumet doneminde gelıştırdığı bu oneriüni yineleyerek getirdi. Bu formulun kabulu halınde bu ış ıçın oluşturulacak olan bır Turk Bankalar Konsorsiyumu uluslararası para pıyasalarından bir birleşik kredi alacak. Bu kredi daha sonra şirketlere hiç kullandırılmadan Turkiye'den malzeme verecek olan kuruluşlann emrine verilecek. Bu yolla bu malzemeyi kullanan şırketin daha sonra bunu mahsup islem yoluna gidebıleceği de belirtiliyor. Ancak "Erdem formulü" konusunda henuz bir karar alınamadı. Libya makamlan ise getırilecek ozel çozumlerden once Turkıye'nın sıcak tutumunu tazelen.esını ıstiyor. Nıtekim, geçîı»imız salı gunu Devlet Bakanı İsmail Özdaglar başkanlığında bir heyetin Libya'>a gitmesi beklenırken, gezi son anda Libya Halk Kongresı olduğu gerekçesiyle ıptal edildi. Heyette teknisyen olarak yer alması beklenen Merkez Bankası Guvernör Yardımcısı Zekeriya Yıldınm Londra'dan yurda donerken Özdağlar da Lıbya yerine memleketi olan Manisa'ya gıtmeyi tercih etti. Lıbva vetkilileri geçmişte Turgut Ozal ile sıcak bır diyalogun var olduğunu, bunun yıne ancak kendısı tarafından surdurulebileceğını ifade ettiler. (Baştarafı l. Sayfada) başlayan ve son aylarda durulmuş olan Korfez Savaşı yeni bır aşamaya gırdı. Geçtiğimız gunlerde Irak hükumeti 11 Iran kentini bombalayacağını açıklamıştı. Irak'ın bombalayacağını açıkladığı kentler arasında. İran'ın Abadan petrol merkezı de bulunuyordu. Tahran hükumeti, Irak tehditlerine karşı, "Irak saldırırsa sanayi merkezlerini yerle bir ederiz" şeklinde bir tehdıtle karşılık vermiştı. Irak yetkılileri bu açıklamadan sonra yeni bir tehdit yayınlayarak İran'ın "Bender Humeyni petrol limanını ve kuzeyde stratejik Mescidi Siileyman kentını bombalayacaklarını one surmuştu. Körfez 7. Genel Kurul toplantısı, 18 Şubat 1984 tarihinde saat 10.00'da TMMOB salonunda (Konur Sok 4/1 YenışehırAnkara), çoğunluk sağlanamazsa 25 Şubat 1984 cumartesı saat 10 00'da lnşaat Mühendislen Odası salonunda, (Selanik Cad. 19/1 Yenışehır Ankara) seçimler ise 26 şubat 1984 pazar gunu 9.00 ile 17.00 arasında TMMOB salonunda yapılacaktır. TMMOB İÇ MİMARLAR ODASI GÜNDEM 1 Açılış, 2 Başkanlık dıvanı seçimi, 3 Yonetim ve Denetleme Kurulu raporlannın ıncelenmesı ve aklanması, 4 Yönetmehk tadılatı, 5Dılek \e onenler, 6 Adayların belirlenmesı, 7 Seçimler. İLAN BAKIRKÖY 3. SULH HUKUK HÂKİMLİĞİNDEN Esas No: 1984/2 Karar No: 1984/97 Mardm Merkez Şar Mah. 1098 kutuk sırasında nufusa kayıllı Mehmet Kemal Kermooğlu, 1936 D.lu BAYHAN KERMOOĞLU'nun hacr altına alınarak M.K.'nun 369. maddesı gereğince aynı yerde nufusa kayıtlı a|abevsı ABDULKADİR KERMOOOLU {1927 D.lu)nun velayeti altına konulmasına 9 2.1984 tarihinde karar verildi ILAN OLUNUR. Basın: 1635 İLAN FATİH İKİNCİ ASLİYE HUKUK HAKtMLİOİ'NDEN 984/151 Davacı Hacer Kahya vekili Av. Yıldız Tellı tarafından açılan vesavetın kaldınlması davası sonunda Mahkememızden \enlen 7.2 1984 tarihli kararda. Fatih 1. Sulh Hukuk Hakıraligi'nin 981/11 esas 981 /28 karar sayıh ve 4.2 1983 tarihli kuçuk Kâmıl Oyal'la ılgılı vesayet karannın kaldırılmasına evrak uzerinde Karar venlmış olup keyfıyet ılan olunur. 7.2 1984 tÇ MİMARLAR ODASI'NDAN ÇAĞRI Odamıza kaydolmak uzere yapılacak muracaatlar ve u>e adreslerındekı değışıkhklerın bıldınlraesı ıçın tç MımarlarOdası Konur Sok 4/1 Yenışehır Ankara adresine yazılması önemle nca olunur. Yonetim Kurulu Genelkurmay Başkanı Eskişehir'e gitti ANKARA, (a.a.) Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Uruğ, dun Eskişehir'e gıtti. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Üruğ, Eskışehır'de Bırıncı Taktik Hava Kuvvet Komutanlığı'nda incelemelerde bulunacak. Basın: 1596
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle