18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/8 HABERLERtN DEVAM1 8 EKİM 1984 Uztflu, Sirtaki'li Söyleşiler... "İtiraf etmek gerekir ki, basının şimdiye ka(Baftanfi 1. Sayfada) dar guttüğü tutum kolaylaştırıcı değil, zoriaşlerin altını çizen söyleşiler vardır. Duygusal tıncı olmuştur. Bu konuda günahın büyük paboyutları ağır basan bu tür karşılıklı konuşyının Yunan gazetelerinde olduğu herkes tamalarda bir an gelir ve kalkar, sorar biri: rafından tanınan bir gerçektir. Türk gazeteleiyi, güzel de, neden hâlâ iki uzak komrinde Yunanistan aleyhinde yayınlar yok deşuyuz?... Uzo'yu, rakı'yı bırakıp bu sorunun necek kadar azdır. Buna karşılık Yunan basıkarşılığını aramalıyız öncelikle... nı Türkiye'ye karşı açtığı sistematik kampanHafta içinde Ankara'da yapılan bir semtyayı yıllardır sürdünrıektedir. Yunan gazetelenerde, aynı konuşmalar ile aynı soruyatanık rinde Türkiye aleyhinde yayın yapıtmayan bir olduk vine. Siyasal Bilgiler Fakültesi ile Batı tek gün yok gibidir. Genellikle, yanlış haberAlman Neuman Vakfı'nın birlikte düzenledikleri 'TurkYunan llişkileri Semineri"rim gazete lere ve bilgilem dayanan bu yayınlann yanı sıra, başlıklann, karikatürterin ve yorumlarm kışcilere ayrılan bölümunde uzo'lu, sirtaki'li kokırtıcı niteliği Yunanistan'da Türk düşmanlığınuşmalar bir defa daha aynı soruyla kesildi. Bunun üzerine ülkelerimizi "iki uzak komşu" • nı her an canlı tutmaktadır. Böylesine oluşturulan kamuoyu karşısmda en iyi niyetli siyaolmaktan kurtarmak için basına düşen rolü set adamlarının bile banşçı ve uzlaştıncı giritartışmaya başladık... şimler için güçlük çekeceği ortadadır" Bu konu yakın geçmişte de birkaç kez Türk Geçerliğini bugün de koruyan bu satırlarve Yunan gazetecileri arasında ele alınmışdaki görüşler, Ankara'daki seminerde yenitı. Uluslararası Basın Enstitüsü'nün aracılıden dile getirildi... ğı ile 1961 yılında Rodos'taki ilk buluşmada Doğrudur; iki ülke arasındaki sorunların Türk tarafını temsil eden gazeteciler arasınbanşçı yoldan çözüme kavuşturulmasında bida Başyazarımız Nadir Nadi o tarihlerde Ulus rincil görev, devtet ve siyaset adamlanna düşyazarı olan Bülent Ecevit, Falih Rıfkı Atay ve mektedir. Siyasal irade olmaksızın bu tür sorahmetli Abdi İpekçi de bulunuyordu. runların çözümü olanaksızdır doğal olarak. Dun bu yazıyı yazarken, Başyazarımız NaBununla birlikte, basının oynayacağı yapıcı dir Nadi'ye o günleri sorduk. Yanıtı şu oldu: ve gerçekçi rolün, çözüme giden yoldaki pü"Evet, Rodos'ta çok güzel günler geçirdik birlikte. Uzo içtik, güzel yemekler yedik... Ama rüz ve engellerin aşılmasında büyük katkısı olacaktır. Tarafların karşılıklı görüşlerinin iki sonuç çıkmadı... Daha sonraki yıllarda yine ülke basınında çarpıtılmadan yayınlanması Uluslararası Bosın Enstitüsü'nün aracılığıyla ve sansasyona kaçmayan ölçülü yayın poliLondra ve Atina'da bir araya geldik. Onlar istanbufa geldiler. İlke karaıian aldık, bazı ga tıkası gerilımlerin çözülmesini kolaylaştıracaktır. zetelerin birbirieriyle 'kardeş gazete' olmalaBu bakımdan, iki ülkenin gazetecileri ve n karartaştnldı... Ne yazık ki bir sonuç çıkmabasını arasında görüş alışverişinin arttınlmadı yine." smda ve kurulacak diyaloğun giderek kurumİki ülke basınının yapıcı bir roi oynamaları sallaşmasında, geçmişin olumsuz deneyimiçin canla başla çalışmış olan, değerli meslerine karşın, hâlâ yarar gördüğümüzü söylektaşımız rahmetli Abdi İpekçi, 1978 yılındaki lemeliyiz. ^^^^^^^^^ bir başyazısında şunları yazmıştı: Calp: Bulantı yaratıyorlar (Baştarafı 1. Sayfada) Calp ve çevresini de eleştiren Can, "Göreceksiniz kunıltayımız en doğru karan verecek ve Özal iktidarı karşısmda sol birlik olacaktır" dedi. Gürkan grubundan Urfa milletvekili emekli general Vecihi Atakh da, çok alkışlanan konuşmasında, anayasayı, Calp'i ve Özal iktidannı ağır bir dille suçladı. Atakh, "Partiyi 35 koltuk heveslisine terk etmeyiz. Kurultay sonucu gerçek demokratlar, mücadele eden, halka sahip çıkanlar yönetirae geleceklerdir. tnanın demokratlann güçbiriiği, ne Özal ne de başka güçleri tanır. Hepsini silip süpürür" biçiminde konuştu. SERMAYE iKTtDARDADIR HP'nin vetolu ilk Genel Sekreteri Ümit Teoman, partinin kurucusu olarak özeleştiri yaptı. Teoman, "Bilin ki işçi, köylü iktidarda degilse, sermaye iktidardadır" dedi. Gürkan ekibinden Tekirdağ milletvekili Salih Alcan ise, "Kunıltayda yalancı pehlivanlan siz temizleyeceksiniz" dedi. Ankara tl Baskanı Özcan Tokyürek konuşmasında, 20 Temmuz Kıbrıs Harekâtı'nın 10. yıl dönümünde TRT programında Bülent Ecevit'in görüntülerine yer verilmemesini eleştirdi. Adana milletvekili Cüneyt Canver, oturduğu yerden "Göstennesinler, ama o gönlümüzden çıkmadı" diye bağırdı. Büyük alkışlar arasında kürsüye çıkan Aydın Güven Gürkan, 38.5 derece ateşle hasta olarak kongreye geldiğini belirterek. "Ölsem de geleceğim, konuşacağım. Beni Bulvar Oteli darbesiyle düsürebiürier. MilletvetoJliğimi de elimden alabilirler. Ama halkımla bütünleşmeme, parti üyesi olarak kalmama kimse engel olamaz" dedi. Gürkan, partiyi, parti yapma çabalarının, partiyi kongreye ulaştırmanm, halkla partinin biitünleşmesıni sağlamanın suç kabul edildiğini, 59 imzalı güvensizlik önergesi gerekçesinde partiyi sola kaydırmakla suçlandıklanm ifade ederek, "Bize güveosizlik veren 59 kişi benim için hiçtir. Ben hesabımı, bize oy veren 4.5 milyon a, halkıma veririm. Güvenoyunu onlar verir" dedi Gürkan şöyle devam etti: "Ben, bazı arkadaşlanmla ihlilafhyım. Bu ihtilaf hâlâ da sürmektedir. Onlardan çok farklı düşünüyorum. Partimizin geleceği için ayn, YÖK rezaleti için ayn, antidemokratik yasalar, çağdışı çalışma yasalan ve insan hakları konusu için çok çok ayn düşünüyorum. Açık söylüyorum, bugünkü yönetim, partiyi özgür, hilesiz, oyunsuz, il ve flçe başkanlan ile delegelerie oy ANKARA NOTLARI namadan giderse başımın üstüne taç yapamn. Ama Bulvar Palas darbesi ile yapıldığı gibi kurultaya da aynı kafa hâkim olmak istiyorsa, HP diye bir parti. kalmaz. Biz partiyi şunun bunun denetiminden çıkanp, halkın denetiraine sokmak isterken duşüriiidük. Tek hatamız budur bilesiniz. Bizim düşürülme gerekcemizde sol görüşlü olmamız vardı. Düşünün ki sosyal demokrat bir partide sol görüşlü olmak suçmuş. Bunun bakkında karan halk verecektir. Bu gerekçeleri çoğaltıp il ve ilçe örgütlerimize dağıtacağun. Karan onlar versinler." Mamak İlçe Başkanlığı seçimini Yılmaz Dak yeniden kazandı. Yenimahalle'de Başkanlığa Muharrem Yiğit getirildi HP Genel Başkanı Necdet Calp, ANKA muhabirinin sonılannı yamtlarken, Güven ve ekibinin "bulanti" yaratmaya çahştıklannı ileri sürdü. "Kurucular Kurulu toplantısının yasal olmadığını kimse iddia edemez" dedi. Calp, yeni seçilen MKYK'nin bazı üyeleri ile dün mecliste bir toplantı yaparak Genişletilmiş Kunıcular Kurulu Toplantısının sonucu ile bugün yapılacak Başkanlık Divanı seçinıiyle ilgili bir değerlendirme yaptı. MUSTAFA EKMEKÇİ Çağlayangîl: Herkes Atatürkçüyüm (Baştarafı 1. Savfada) lı dunıma ne şekilde çare bulunacağını düşünmenin daha yararh olacagına kaniyim" dedi. Çağlayangil, ANAP'la MDP'yi karşılaştırırken " M D P ' n i n ANAP'a oranla daha muhafazakâr oldugu lespitlerine katümadığını" belirterek şöyle konuştu: "Ortada bir 19 Mayıs kıyafet meselesi var, bira meselesi var. MDP muarnz, ANAP savunucu. Şimdi hangi partiye bn şartlar altında daha rnuhafazakâr denilebilir? Bunu tespit etmek biraz güç. Sonra ANAP'a layıkıyla bir teşhis koyma miişkiilatı icersindevim. Bu partinin kurucusu, Türk siyasi hayatının dört egiliminin dördünü de bönyelerinde topladıklannı belirtmişti. Bu dört eğilimin birinin hedefi diğerine ters düşen nitelikler taşır. Ates ile suvu yan yana getirmek mümkiin mü? Bu dört siyasi görüşün ilkelerinden nasıl bir ortak siyasi görüş çıkaracaksınız? Bunlar mozaik gibi ayn kalmayacakiar mı? Herkes beraberinde getirdiğini korumak istemeyecek mi?" Çağlayangil, Ozal'ın getirdigi renk konusunda kesin bir yorum yapamadığmı, henüz ortaya belirîi davranışlar, belirli sonuçlar çıkmadığını söyledi ve "Bugün ANAP'a liberal demekle ne kadar hata etmek mümkünse, muhafazakâr demekle de o kadar hata etmek mümkün" dedi. Türkiye'de siyasal kamuoyunun çoğunluğunun merkezin biraz sağında, sosyal adaletçi, liberal, milliyetçiliği şoven olmayan, çağdaş ve Atatürkçü hüviyet tasıdığinı sövleyen Çağlayangil, Atatürkçülük kavramını nasıl algıladığı sorusuna şu yanıtı verdi: "Atatürkçülük bir kalıp, bir doktrin değildir. Bir felsefe de değil. Atatürk bir metot getirmiştir. Atatürk karşımıza dikilen meselelerin nasü çözümleneceğine dair bir metodoloji getirmiştir. Atatürk'ün yaptıklannı yapmak hüner degUdir. Atatürk bugün olsaydı bunu nasıl çözerdi? Bunu bülabiliyorsak Atatürkçüyüz. Çünkü Atatürk'ün eş değerdeki sorunlan ayn zamanlarda ayn çözdüğü olmuştur. Demek ki aküeı, gerçekçi ve çağdaş bir rihniyet gerektiriyor Atatürkçülük. Onun içindir ki Atatürk adeta muz haline getirildi. Ne niyetle yenilirse o tadı veriyor. Sağcısı Atatürk'ten misal veriyor, solcusu, muhafazakân Atatürk'ten misal veriyor, örnek aldıgını iddia ediyor. Oysa Atatürk bir tezatlar mecmuaa değildir, çelişki yoktur. Atatürk gerçekçiydi ve her zaman her meselede uygardı." MDP'nin aynı fıkirde olan insanlara açık bir parti olarak kunılmadığını vurgulayan Çağlayangil, "Aynı Fıkirde olan insanİar arasında tefrik yapıldı. Onun ayıbını taşıyacak ve bedelini ödeyecektir" dedi. Çağlayangil, DYP'nin siyasal yaşamdaki yerini tarif ederken şu görtlşleri açıkladı: "Partiler yelpazesi içerisinde, merkezin az sağındadır. Nasıl sol komünistlik ifade etmezse, sağ denildiğinde de yobaz ya da tutuculuk duşünülmemeiidir. Her ikisine de üzülüyorum. Ne sag yobaz, ya da tutucu, ne sol komünist ya da sosyalisttir. Aşın sağ tutucu, aşın sol komünist veya sosyalisttir. Demokrat sol da vardır, demokrat sag da..." (Baştarafı 1. Sayfada) dolan hibe ve 485 milyon dolan da askeri satış kredisi olmak üzere toplam 700 milyon dolarlık askeri yardım, kesinlikle yeteıü bir yardım değildir" dedi. Uzlaştırma Komitesi'nde kabul edilen miktann yann Senato ve Temsilciler Meclisi'nde görüşüldükten sonra Başkan Reagan'm onayına sunulacağını işaret eden Bakan Yavuztürk, daha sonra şöyle konuştu: "Burada, bizim için önemli olan Başkan Reagan'ın tutumu 700 milyon dolarlık askeri yardım aynı mı çıkacak, bunu bilemiyoruz. ABD Başkanı, 700 milyon dolarlık yardımı kısmaz, fakat tabii yardım Reagan'dan kaç olarak çıkar bu belli değil. Bir de seçim ortamı var. Bu da Türkiye'ye yapılacak askeri yardım miktannı etkiliyor. Ancak ABD yardımını kesin değerlendirmemiz, kesin bir tutum takınmamız için yardım tasansının Başkan Reagan'dan geçerek kesinlik kazanması gerekiyor. Bundan sonra bir değerlendirme içine girilebilir. Şu aşamada, şöyle yapılır, böyle yapılır demek sadece polemik yaratır" •4718988 nolu sigorta kammı kaybettim. Hükümsüzdür. tSA ÇATIKKAŞ EVET/HAYIR OKTAY AKBAL (Baştarafı 2. Sayfada) rihte Türk adını taşıyan ilk deviet Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyetidir, diyen Anday'a nasıl hak vermezsiniz. Bir liste çıkardım geçende: 16 devletin yasama süreleri... Büyük Hun İmparatorluğu M.Ö. 29'da kurulmuş. M.S. 48'de yıkılmış. Yaşam süresi 77 yıl. A/rupa Hunlan'nın kuruluşu M.S. 375, yıkılışı 496. Yasama süresi 121 yıl.. Oaha sonrakilerin yaşama süreleri de şöyle: Akhunlar: 76. Göktürkler 193. Avrupa Avarları 270. Hazarlar: 397. Uygurlar: 195. Karahanlılar: 100. Gazneliler: 225. Büyük Selçuk Devleti. 167. Anadolu Selçukluları: 231. Harzemşahlar. 74. Türk Mogol İmp.: 21. Timur Devleti: 332. Babür İmp. 332, Osmanlı Devleti: 641. Türkiye Cumhuriyeti de 1923'ten bu güne dek 61. yılında. Bundan bir gerçek çıkıyor: Türk ulusu devletler kurmuş, ama yaşatmasını, sürdürmesini bılememiş. Oysa Batıda kurulan devletler yüzyıllaraır yaşamlarını sürdürmekteler. Biz ise yüz yıliki yüz yıl süren örgütlenmelerin insanları olmaktan kurtulamıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk'ün kurduğu düşünce temeline dayanarak 61. yılına gelmistir. Ama yavaş yayaş bu düşünce temelinin başka yönlere kaydırılmak istendiğini görmüyor muyuz? Laikliktir bu temel. Ama birtakım çevreler bizi bu temelden kaydırmak hevesindedir. Radyoda okunan şarkılarda bile bir fırsatını bulup 'Osmanlıca yürü' dedirtiveriyorlar. Osmanlılık yeniden diriltilebilirmiş gibi! Bambaşka bir temele dayanır Osmanlılık anlayışı, yönetimi... Kendine vergi bir sağlamlığı, bir bütünlüğü vardır. Bir bakıma Selçuklulann devamıdır Osmanlılık. Ama Türkiye Cumhuriyeti Osmanlılığın sürdürücüsu değildir. Prof. Fuat Köprülü de "Osmanlı Devletinin Kuruluşu" adlı kitabında şöyle yazar: "Bu deviet, münkariz Selçuk Sultanlığı ile ona halefolan sair Anadolu beylikleriyle hiç alâkası olmayan yeni bir uzviyet, yeni bir etnik ve siyasal bir tesekkül değildir, bilâkis, vaktiyle Anadolu Selçuk devletini, Danişmend'lileri, Anadolu beyliklerini de kuran Anadolu Türklüğü'nün 13., 14. asıriardaki siyasi ve içtimai tekamülünden doğan, yeni bir sentez, yeni bir tarihi terkiptir? AnadoJu'daki Türk beytiklerinin de bayrakları vardı elbet. Onları niye saymıyoruz? 16 devleti 26'ya, daha fazlasına çıkarmak da olası!.. Ama nedir değişen, kazanılan? Türkler deviet kurartar, ama bir türlü yaşatamazlar kanısını yaygınlaştırmak mı? Hangi devletin başkanlık forsunda daha önce kurulup çöken birçok devletin bayrakları ya da onları temsil eden işaretler vardır? Bu bir övünme, gururianma nedeni olmaktan çok bir çeşit gücsüzlük belirtisi sayılmaz mı? uygulaması işkembecilere de yansıŞ Reklam ve tanıtımın satış üzerindeki etkisine inad, nan Işkembe Çorbaalan Demeği'nin 21 yılhk başkanı Hüseyin Özer, Beyoğlu'ndaki yeni salonunu büyük bir törenle hizmete soktu. Müşterilerin midelerinden önce, gözlerinin doyduğu törende, işkembe kazanmdan çorba yerine dansöz çıktı. Açıhş svasında, darbuka klamet, keman ve uddan oluşan ince saz ekibinin verdiği Türk sanat müziği konseri eşliğinde, içki ile birükte, ışkembe türevlerinden oluşan mezeler sunuldu. Bu arada, salon sahibi Hüseyin Özer, iyi işkembe çorbasmm nasü pişirileceğinideanlattı." Ama sakın terbiyeli çorbaya sirke koymaym" dedi. S e r b e s t e k o n o m i Özal: Bir avuç hain gereklî dersi (Baştarafı 1. Sayfada) çıkmıştır. Hem de bu boşa çıkmanın ABD'de bir seçim arasında olmasının da önemi büyüktür. Şimdiye kadar bu hadiseleri bir ölcü içerisinde aursanız geçen seneden daha farklı bir atmosfer içerisinde yapüdığını görürsünüz. Yani Kuzey Kıbns Türk Cumhuriyeti'nin Uamndan sonra oldugunu da nazan itibara alırsanız, zor sartlar içerisinde bugün hem Almanya'dan, hem de ABD'den herhangi bir problem çıkmadan yardım geçmiştir. 130 milyon marklık ve 700 milyon dolarhk askeri yardım ile 175 milyon dolar iktisadi yardım geçen seneden fazla olarak geçmiştir. Aynca 4 milyon dolar da askeri eğitim yardımı, toplam 879 milyon dolar ohıyor. 700 milyon dolarlık askeri yardımın 215 milyon dolan hibedir. 485 milyon dolan FMS kredisidir. Ama bunun da yansı diişük faiziktir. Alman yardımmın hepsi hibe şeklindedir." özal, Ermeni konusunda da herhangi bir karar tasansının gecmediğini belirterek, "Bütün bunlar ihtiyatiı ve dengeti bir politika izknildiği zaman, fazla heyecana kapılmadan daha iyi netice alındıgının açık bir4dflidir" dedi. Özal, bir soru üzerine 7'ye 10 dengesinin bozulmadığını sözlenne ekledi. Başbakan Özal, ABD ile Türkiye ilişkileri arasmda şu anda herhangi bir problem bulunmadığını belirterek "Disldsi olan ülkelerin problemleri de olor. Ama bunlan akılcı yoldan çözmenin yollarını bulmak laztmdır" şeklinde konuştu. MALAZGtRT KONGRESİ'NDE Başbakan ve beraberindekiler, Van'dan Malazgirt'e geçtiler. Ancak kongre yapılmıştı. özal, burada bekleyen panüüere hitaben yapuğı konuşmada partinin mevcut yönetim kurullannm, korunmasını isteyerek, "Elbette nöbet değişikUkleri olacaktır. Nöbeti bırakmak zonında kalacak arkadaslara tavsiyem uzölmemeleridir" dedi. Özal şöyle dedi: "Tertemiz, pınl pınl Doğu Anadolu vatandaşlanmızı diğer vatandaşlarımızdan ayırt eden bir özellik isnat edilerek siyasi kavgalara sokulabilir. Öğrencilerin gençliğinden ve canlılığından istifade ederek bu kıvılcımlar başlatılabilir. Biz bu sahada tecnibelerin en acısuu yaşamış bir milletiz. Sakarya Meydan Muharebesinde kaybettiklerimizden daba fazlasını anarşi ve terörün kurbanı olarak verdik. ANAP olarak milktimizi bir defa daha ikaz ediyorum. Kavgadan uzak durunuz. Birbirinizi affedici olunuz. Sevginin ve iyi niyetin çözemeyeceği hiçbir mesele yoktur. Biz anavatanımızın bin yılhk tarihinde ne büyük çileler, zahmetler çekildiğini bir daha göstennek için ilçe kongrelerimizi Malazgirt'ten başlattık." Başbakan özal, ANAP'uı 300 bini aşan üyesiyle yaygın bir siyasi tesekkül oldugunu belirterek, "Iktidar olarak kalmak iktidara gelmekten daha zordur" dedi. özal, beş yıl sonra milletin karşısına yeniden iktidar talebiyle çıkıldığında icraatın müspet olması gerektığini anlatarak, "Bu sonımlulukla en ncra köşesindeki üyesinden Parti Genel Başkanına kadar tüm Anavatan PartilDerin müşterek sorumlnlugudur" dedi. özal, Güneydoğu bölgesindeki olaylan "tpleri dışanda bulunan bir avuç hainin meydana getirdigi olaylar" olarak niteleyerek, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Doğu illerimizin geri kalmışlığından istifade ederek, bu bölgede yasayan vatandaşlanmızı kendi hainane planlanMMht ederek devleti güçsüz düsvmck, vatanı bölmek amacma yönden bedbahlar gerekli dersi bir defa daha alacaklardır. tktidanmız Doğu illerimizin geri kalmışlıgını ortadan kaldırmaya, Doğumuzun makus talihini yenmeye azünli ve kararhdır. Partimizin milletimize sunduğn, dikkatlice uygulamaya koyduğu programla ekonomik meseleleri çözmüş olan gelecegin Türkiye' sinde bu hainler istedikleri zemin ve ortamı bulamayacaklar ve tarihin karanhğına gömülüp gideceklerdir." Başbakan Özal, daha sonra Patnos ve Erciş ilçelerinde yurttaşlara hitaben yapüğı konuşmalarda, hükümetin sakin, ama tutarlı kararlar aldığını anlatırken, ABD Kongresi'nin Ermeni meselelerine ilişkin tutumunu örnek gösterip, "Muhalefet partileri bizi 'başımızı eğdiniz' diye eleştirdiler. Ama ABD Kongresi'nde aleyhimize karar çıktı mı?" diye sordu. özal'ı dinleyen topluluktan "çıktı" diye laf atıhnca Başbakan gülerek, "Çıkmadı, çıkmadı" dedi. özal, bugün Hakkâri'nin Şemdinli ve Siirt'in Eruh ilçelerine gidecek. Aynı gün Diyarbakır üzerinden Ankara'ya dönecek. KONGRE SONUCU Öte yandan ANAP'ın dün yapüan Malazgirt ilçe kongresinde eski yönetim yeniden seçildi. Bazı taşlamalar vardır, kime yazıldığı, niye yazıldığı önemli değildir. Onlann güzel olup olmadığına bakılır. işte, böyle bir taşlama: "Hiç güvenim kalmadı atasözlerimize/Biriikte yayılıyor pefca/a kurtla kuzu/Bir de "akıltı domuz çok yasamaz" demişlerPfetmiş yaşına bastı, domuzu!" Bir taşlama daha, Mustafa Eşref'in o da, kime yazıldığı belli değil, şöyle: "Şiiristan denilen güzeller ülkesinde/Bir kemküm dede varmış, çüruk mallar seçermiş/Arada bir eline bakireler geçerse/Takma dişleriyle ırzlanna geçermiş!" Bu hafta oldukça dolu geçti: Deviet Tiyatrolannın açılışını izlemedim. Çagrılı değildim. Kırk yıl önceki sanatçılan çağırmışlar. Yolda Hilmi Girginkoç'u gördüm. Onu unutmuşlar. Çağırmamışlar... Beni öldü sanıyoriar dedi. Ben artık ölüyüm! Yıllar var. Deviet tiyatrolarından soğumuştum. Çağınlmadığıma sevindim desem yeri. Işık Yenersu'nun çalıştırılmadığı yerde ne işim var? Ankara Palas'ta Çin Halk Cumhuriyeti'nin otuz beşinci yıl kutlamaları. İlginçti. Gelenleri, şöyle bir köşeden seyrediyorum. Büyükelçi Zhou Jue ile eşi. Konuklarını karşılıyorlar. Çırpınıyoriardı. Çin Elciliğine ilk kez ticaret müsteşan göreviyle bir "Uygur"öa atanmıştı. Kokteylde en son sırada takkesiyle o da vardı. ANAP'lı Halil Şrvgın, Uygur'u şapır şupur öptü! "Anlıyorsun değH mi?" gibilerden göz ucuyla baktı... Fransız Kültür Merkezi'nde, Turhan Doyran'ın "Paris Fotoğraflan Grafikleri" sergisıni iki kez gezdim. Turhan Doyran'ı şiirlerinden bilirdim. Yüz yüze gelip tanışmamıştım. Hüsamettin Bozok söylemiş, "Ekmekçi'yi bul. Tanış" demiş. Turhan Doyran, Fransa'ya yerleşmiş, Fransız uyruğuna girmiş. Fotoğrafları grafikleri ile uluslararası üne kavuşmuş. Çok yerde sergiler açmış; ancak, usu, düşüncesi burada, Türkiye'de kalmış. Onunla konuşurken, "dışardakiler"i düşündüm. Fransa'da çalışıp ekmeğini kazanan Selçuk Demirel'in de, "Nev" de sergisi vardı. Selçuk, bu kez "gözler"\ işlemişti çokca. Gözler... Gözler... Anadolu'da söyterier, "Arkanda da gözün olsun." derler. Neden adamın arkasında da göz yapmadın? Arkada gözü olmak "güvensizliği" simgeler. Evet, diye karşılık verdi. O da çizilebilir... "Eskü" de Hayati Misman, Hasan Pekmezci, Vedat Can sergileri, "Doku"da Adnan Turan'ın,. Zafer Gençaydın'ın sergisi ilgi çekiciydi. Zafer Gençaydın kendine özgü biçimiyle, karabasan havasını işlemiş... Böylesine çizgileri görünce, kafamdan siyasal çizgiler çizmek geçiyordu. Bulvar Palas salonundaki "Halkçı Parti" toplantısını, çizgiler çizerek izledim. Bir oyun nasıl çizilir polıtikada? Onu gözledim. Başkanlık yerinde oturan Calp'in yüzü asıktı. Calp, orta bir yol oulmadan yana görünmedi. Bir toplantıda: Ya ben, ya onlar! mı dedi? Uzun süredir değinmedim bu tür konulara. Ancak, yakından izliyor, duyuyordum. Calp bir toplantıda karşrtlan için: Renkleri belli oldu, demiş. Biri de karşılık vermiş: Sen kendi rengine bak! İpler çoktan kopmuştu. Necdet Bey, delikleri kapatmadan yanaydı gözlemcilerin söylediklerine göre, toplantının başında toplantının basına açık olup olmaması oylandı. Basına kapalı olacaktı. HP'liler arasında eski gazeteci arkadaşlarımız da vardı. Biri çıkıp "Basına kapalı tutsak da, gazeteciler öğrenip yazacaklar. En iyisi açık yapahm toplantımızı" demedi. Dışarı çıkarılan gazeteciler de, kapı aralığından dinleyip içeride olup bitenleri bir bir yazdılar. İçeride konuşuluyordu. Aman öntem alalım. Dışanya haber sızmasın. Bu sözler bile dışarıdan duyuluyordu. HP'deki gelişmelerin bu noktasında bir HP'li şöyle dedi: Daha mı iyi oldu, daha mı kötü bilemiyorum. Ismet Paşa, AP ile CHP'yi bir çatının altına toplayabilmişti. Ama, Calp bunu yapabilir mrydi? Calp, söylentilere göre, bir aydır partiye uğramıyordu. HP'liler, Calp'le konuşurken, ANAP'lı Vural Arıkan kapıyı açıp içeri girdi. HP'lilerden sonra o konuştu. Ne konuştular acaba? Başbakan Özal'ın, Vural Ankan'ı uzaklaştırmak istediği kesin. Arıkan, ANAP içinde, eski AP'lileri aratmayacak yapıda gibi, eee, arkadan "Doğru Yol" geliyor. O da kuşkusuz ANAP içindeki AP eğilimlileri etkileyecek. Bir kımıldama başlayacak mı size? ANAP içindeki, Malazgirt'ten Söğüt'ten dem vuran. Uygur Çinliyte şapur şupur öpüşen Halil Şıvgın ile arkadaşlan ne yapacaklar? Kim ne derse desin, bunun sonu erken seçime dek gider mi gider. Diyeceğim şu ki, ANAP'taki çatlak HP'dekinden daha da önemli. Bakalım gözleyelim çizgileri. Sergi gezerken, bir arkadaş anlattı fıkrayı, şöyle: Bir kadın cam silerken, bilmem kaçıncı kattan düşmüş aşağıya. Aşağıda da bir çöp bidonu varmış, kadıncağız tepesi aşağı çöp bh donuna yığılmış, ölmüş. Bacakları yukarıda, öyle kala kalmış. O sırada, oradan bir Karadenızli geçiyormuş, gelip bakmış, kadının bacakları havada, orasını, burasını yoklamış, mınldanmış: Uyyy< demiş, daha kullanılırdı. Niye çöpe attılar acaba? Çizgiler... ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞIPAL "Hayat Standardı Göstergeleri" 1. Ocak, 1983'ten geçerli olarak 2772 sayılı yasa ile Gelir Vergisi uygulamasına "Hayat Standardı Esası" getirilmiştir. Bu esasa göre de "Gerçek usulde Gelir Vergisi'ne tabi ticari, smai ve mesleki kazanç sahiplerinin beyan ettikleri gelir" 1983 yıh için 150.000 TL.den daha az olmayacaktır. Bir anlamda 1983 yüı içinde saptanan aylık gelir 12.500 TL.nin altına düşemeyecektir. 1984 yıh içinse yasa uyannca, bu kazanç " % 25'ine kadar" arttuılabilecektir. Böylece, 1984 yıh için, ticari, smai ve mesleki kazanç sahipleri için saptanacak yıllık gelir 187.500 TL.den daha az olamayacaktır. Bu yıllık gelirin bir ayhk bölümü ise 15.625 TL.dir. Ücretlilerin 24.525 TL.den daha az bir gelirle geçinemeyecekleri gerçeği kabul edilmiş ve bu gerçeğe göre de asgari ücret 24.525 TL. olarak saptanmıştır. Bir anlamda 1984 yıh için, ticari, smai ve mesleki kazanç sahiplerinin aylık geçinmeleri için gereken asgari kazançlan 15.625 TL. olarak saptanacaktır. Yasa ile, asgari kazanç esasının yanı sıra "Hayat Standardı Göstergeleri" de getirilmiştir. Örneklersek, bir özel otosu, bir yazlığı, bir özel şoförü, bir bizmetçisi ve bir de özel teknesi olan "ticari, sınai ve mesleki kazanç sahiplerinin "1983 yılında, yılda 750.000 TL., ayda 62.500 TL.'den, 1984 yılmda ise yüda 937.500 TL. ayda 78.125 TL'den daha az kâr etmemeleri gerekmektedir. Bu hesap "Hayat Standardı Göstergelerine" göre şöyledir: llave edilecek tutar 1984 ydında 1983 yılında Hayat Standardı Göstergeleri Yıllık Özel oto için 75.000 Yazhk için 75.000 Özel tekne için 150.000 Özel şoför için 150.000 Hizmetçi için 150.000 Toplam 600.000 Asgari kazanç 150.000 Genel Toplam (TL.) 750.000 Aylık 6.250 6.250 12.500 12.500 12.500 50.000 12.500 62.500 Yülık 93.750 93.750 187.500 187.500 187.500 750.000 187.500 937.500 Ayhk 7.812.50 7.812.50 15.625. 15.625. 15.625. 62.500. 15.625. 78.125 CUMHURtYET ten OKURLARA. (Baştarafı 2. Sayfada) OKAY GÖNENSİN \avuztürk kaynaşttğı bir gazeteyi okumaya layık olduğu kanısındayım. Yine şımaracaksınız, ama tum nitelikli yazılann çoğunu barındıran bir gazete olarak da bu görev size duşuyor." (TA.) 10 bin lirayı imzalayıp (Baştarafı 1. Sayfada) n uzun dört kişiyi arabaya alarak foto muhabirleriyle resim çektirdi. Erciş yakmlanndaki Haydarbey köyünde 50 kişilik kadın ve çocuk grubu ellerindeki boş kovalarla Özal'ı karşıladılar ve köye su getirilmesini istediler. Özal, yol ve su istekleri için, "lcabına bakacağız" karşılığını verdi. Bu arada Malazgirt'ten Van 'a düğün alayını götüren otobüs. özal'ın konvoyunu görünce durdu. Malazgirtli gelin Zeynep Eren, Başbakan özat'ın elini Opünce, Başbakan geline üzerini imzaladığı bir 10 bin liravı verdi. KONGRE BİTMİŞTİ ANAP Genel Başkanı ve beraberindekiler, partilerinin Uk ilçe kongresinin yapıldığı Malazgirt'e geldiklerinde başkanlık ve yönetim kurulu seçimleri yapılmış ve oylann sayımı başlamıştı. Muş milletvekili Atila SU de kongre hazırhklan için cuma günü Van uçağını kaçırınca, kongre genel merkezin kontrolü dışında yapılmış oldu. Kongre saba Ü ç farklı konuda eleştiriöneri getiren bu mektuplar en önce işimizin güçlüğünu ve zevkliliğini gösteriyor. "Yetinmek" gazetecilik sözluğünde yer alamayacak bir ka\>ram. "Az" değil, " h i ç " yanlışsız olmak zorundayız.. Olaylann daha çok içinde, okurlara daha yakın olmak zorundayız... Her köşeyi daha iyi sunmak zorundayız... İşte üç mektup ve gerçek okurun amansız takipçisi olduğu üç temel zorunluluk... Merhum Dr. thsan Sami Garan ve merhume Afife Garan'ın oğlu, merhum General Vedat Garan ve Prof. Reşat Garan'ın yeğeni, Adnan BUeydi'nin dünürii, Nesrin Garan'ın eşi, Rıza Garan, Muaffak Garan, Cemile Garan'ın kardeşleri, Cemre Mehmet Ali Birand, Ali Karacan, ömer Karacan'ın dayıları, Ahmet Bileydi'nin kayınpederi, Gülgün BUeydi'nin kıymetli babası, Adnan J Bileydi'nin çok sevgili dedesi. VEFAT vefat etmiştir. Cenazesi 9 Ekim 1984 Salı günü (Yann) Teşvikiye Camii'nde kılmacak öğle namazından sonra Merkez Efendi'deki aile kabristanında toprağa verilecektir. Tann rahmet eylesm. AtLESt NOIİ Çelenk gönderilmemesi, Dr. İhsan Sami Garan, Alemdar Ç.E. Kunımu Yuvası'na bağışta bulunulması. GÜNDÜZ GARAN hı diğer adaylann çekilmeleri sonucu eski ilçe başkanı Bilgin Aytaç ve Nuri Kaya başkan adayı oldular. Aslında adaylar dört kişiydi. özal, konuşmasmdan sonra belediye tarafından yaptırılan turistik otel ile emniyet amirliğı binasının temellerini attı. Hükümet konağından halka hitaben konuştu. Hükümet konağı balkonuna çıktığında Genel Sekreter Mustafa Taşar, güvenlik kuvvetlerinin çemberine alman halkın hükümet konağma yaklaştırtlmasını istedi. Meydanda toplanan yaklaşık 2 bin kişilik kalabalık hükümet konağına doğru koşarken, Mustafa Taşar, mikro/ondan güvenlik kuvvetlerine "Vatandaş ön sıralara gelsin" diye uyarüarda bulundu. Patnos'a geçen özal, "Stat istiyoruz " pankartlarım görünce, "Bakıyorum spora çok merakhsınız. 3. Lig'e çtkın da öyle bakalmt"dedi. Başbakan özal'ın Malazgirt, Patnos ve Erciş gezisinde halkın daha çok yol ve su istekleri dikkati çekti. "Hayat Standardı Göstergeleri" yukandaki olanaklara 1983 yılında ayda 62.500 TL.'den daha az kazananların sahip olamayacaklannı vurgulamaktadır. 1984 yıh için % 25 oranında arttınm yapılırsa bu kazanç ayda 78.125 TL.nin altına düşmemek zorundadır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle