19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/8 17 OCAK 1984 79 yaşındaki Maho Amca anlatıyor: Çok şey gördük, çok şey yaşadık. Beni vurdular. Vazifeyi doğru yaparsan köîü olursun. Muhbirin çok olur. Doğrunun yeri yok zaten. Beni vurdular, iki tane delikanlı. Niçin vurdular bak hâlâ bilmem. İkisi de öldü gitti. O çocuklar başka birileri için kendilerini feda ettiler galiba. Küçücük kızlar çalışırdı yevmiye 24 kuruş, uyurlardı zavalhcıklar. Üyuyanı uyandırırdık. Bazı itler vardı, iş çıkaramıyorlardı. İt işte. Bu itler akşamları gelip kızların makinelerini kırarlardı. Kızlar avare olsun, iş çıkaramasın diye. Benim içerde falakam vardı. İki tane kuvvetli kişi çağırırdım, itlere "yatın aşağı bakalım"derdim. Basardımfalakayı. Burası Orhan Kemal'in mahallesi! Çarçaput'ta dolaşıyorum, yeni adı Döşeme Mahallesi olan yerlerde. Uzaktan Milli Mensucat Fabrikası görünüyor. Gri sıvalı, kalın duvarlann ardına gizlenmiş. "Arkadaş Islıklan"nda, "Babaevi"nde, "Ekmek Parasa"nda, "Murtaza'da, Orhan Kemal'in hemen her romanında, hikâyesinde bu mahalleden birileri vardır. Sankı onlardan birini arıyorum. Burası eski Adana. Düzgün, kırmızı tuğlalardan yapılmış eski evler, eski kilise, evlerin pencerelerinde renk renk sardunyalar. Kapıların önünde, yünören, dedikodu yapan kadınlar. Dolu kahveler. Bütün yollann Milli Mensucat Fabrikası'na çıktığı bu mahallelerin insanları; babalar, analar, küçücük kızlar, yeniyetme erkek çocukları, hep Milli Mensucat'ın işçisi oldular. Bir kentin doğum yeri burası. Milli Mensucat'a giden yollardan birinde, bir evde Milli Mensucat'ın kırk yıllık işçisi "Maho" oturuyor. Nüfusa yazılı adı, Mahmut Türkoral. Bütün mahalleli, Milli Mensucat'ın bütün işçileri gibi ben de ona Maho, diyorum. Daha doğrusu Maho Amca. Maho Amca'nın kapısını çalarken heyecanlıyım. Zor bir konuşma olacağını sanıyorum. Eh, Maho Amca yetmiş dokuz yaşında, dile kolay seksene bir kalmış. Bu yaşta bir insanın belleğini yoklayacağım. Ona, bizim Orhan Kemal'imizi, onların Raşit'ini soracağım. Milli Mensucat'taçalısan küçük kızlan, fabrika çevresinde dönen büyük aşkları, yevmiye kavgalarını, bekçi Murtaza'yı soracağım. Koskoca bir hayatı soracağım. Kapıyı bana çok uzun boylu, incecik, saçları ve sakab ak, genç biri açıyor. Yetmiş dokuz yaşındaki Maho Amca bu. O anda, ona amca dememem gerektiğini kavrıyorum. Maho o! Ayağında dizlerine kadar inen bir şort, o kadar... Her sabah tur atüğı motorsikleti kapının hemen yanında duruyor. Maho, önce görüntüsüyle şaşırtıyor beni, sonra anlattıklarıyla O Bekçi Murtaza y a l t a k ç m ı n biriydi Maho, 1924yılında Yugoslavya'dan göçen bir ailenin oğlu. O zamanlar onaltı yaşındaymış. Yugoslavya'dan sonra, fstanbul'da onbeş gün geçirdikleri medresenin güzelliğini, daha sonra Giresun'daki fındık işçiliğini, ardından Samsun'daki korkunç susuzluğu anlatıyor. Bu susuzlukta çok kişi ölmüş. Maho'nun asıl hikâyesi 1925'te Adana'ya gelmesiyle başlıyor. Maho, 1925'te Adana'da ve Milli Mensucat Fabrikası'nda işçi. Milli Mensucat onun tüm bir yaşamı. Benim hiçbir şey sormama gerek yok, o her şeyi anlatıyor. "Yav, berkes çalişıyordu Milli Mensucat'ta. Aynm yok, kadın erkek. Kim gelirse, bakıyoriardı, eli ayagı düzgün, alıyorlardı işe. Liizum varsa. Liizum yoksa, kırk sefer gel, yagmur çamur gel, yalınayak gel, nafile, almıyorlardı. Ben tam kırk yıl işçilik yaptım. 1965'te emekli oldum. Her bcliimde calıştıro. İşçilik. yaptım. masuracılık yaptım, makinistlik yaptım, ustalık yaptım, ustabaşılık yaptım, son olarak tam otuzsekiz ay tekmil fabrikanın kontrolü oldum. Yani gece benden başka amir yoktu, fabrikada! Tekmil fabrika benden sonılurdu. Yav, çok şey gördük, çok şey yaşadık. Beni vurdular. Vazifeyi doğru yaparsan kötü olursun. Muhbirin çok olur. Doğrunun yeri yok zaten. Beni vurdular iki tane delikanlı. Niçin vurdular, bak hâlâ bilmem. tkisi de öldü gitti. lşçiydiler, geçici işçi.Yinni küsur gün komada kaldım. O çocuklar başka birileri için kendilerini feda ettiler galiba. Dava ettim. Otuzdört mahkeme oldu, idamdan kurtuldular. Sonra birini lstanbul'da vurdular, öbürünü İzmir'de zehiriediler. Yav, her şey vardı fabrikada. Olmaz olur mu? Küçücük kızlar çalışırdı yevmiye virmidört kuruş, uyurlardı zavalhcıklar. L'yuyanı uyandmrdık. İpliği parçalanana yardım ederdik. Kuvvetli işçiler vardı, onları çağırırdım, kızlara yardım ederierdi. Bazı itler vardı. iş çıkaramıyorlardı. tt işte. Kızlar vardı, çalışkan, iş çıkaran. prim alan. Bu itler akşamları gelip kızların makinalarını kırarlardı. Kızlar avare olsun, iş çıkaramasın diye. Benim de içerde falakam vardı. tki tane kuvvetli kişi çağınrdım, itlere, 'yatın aşağı bakalım,' derdim. Basardım falakayı. Benim muhbirim çoktu. Doğrudan şaşmazdım çünkü. Doğruyu dokuz köyden kovarlar. Şimdi kapıda oturuyorum. Vağmur sicim gibi. Karşıyaka'dan bir kadın işçi geliyor. Kucağında bir çocuk, elinde bir çocuk. Kapı kapanmış. O.kapı bir kapandı mı, bir daha Allah olsan Orhan KemaVin insanlanndan biri: Maho Muhbirliği işe varamadı, fabrikadan attılar. Çok aşık o l d u m ç o k Fabrikada aşk olmaz olur mu, yav... Fabrikada çok aşık oldum. İşte Zeliha Hanıma aşık oldum, derin aşk. Kırkiki yıllık hanım bu benim. Ondan önce yedi tane vardı. Vallahi bu vedinci. Öbürleri eskidi, öldü, gitti. Obürleri bir iki sene kaldı, ya onlar benden bıktı, ya ben onlardan. Herkes sevdiği yola gitti, haydi güle güle. Ben sabit. Onların hepsi gidici, ben sabit. Yalnız bu Zeliha Hanım'la aşkımız derin. Bir gün fitil doldurmaya gittim, biraz yardım ettim, Zeliha Hanım da orada çalışıyor. İyi iplikçi. Ben onu aldığımda bende iki karı vardı. Biri nikâhlı, biri nikâhsız, doğumu yakın. Zeliha Hanım o zaman onüç yaşındaydı. Biz Zeliha Hanımı kaçırdık. Babası, bir dilekçe savcılığa, bir dilekçe polis müdürlüğune, bir dilekçe valiye göndermiş. Hemen beni gelip aldılar, doğru karakola, attılar nezarethaneye. Sordular, kız nerde? Ben kızı bir arkadaşımın dul anasının evine bırakmışım. "Kızın yerini biliyorum amma ben kaçırmadım," dedim. "Ben dün fabrikanın oradan geçiyordum, baktım ki, kız geliyor, evlerinden doğru, elinde bir sepet. Nereye gidiyorsun kız Zeliha, dedim. Dedi, kendimi ırmağa atacam. Benim babam giderken dedi ki, gece onikide işten geldiğimde seni evde bulursam, parça parça keserim. Ben de kendimi ırmağa atacam. Yok, her ne dedimse kâr etmedi, gel, dedim, götürdüm bir arkadaşımın anasına teslim ettim." Karakoldakiler hemen eve gidip Zeliha yı getirdiler. Zeliha'ya daha önce akıl öğretmiştim. Benim bu adamla hiçbir alakam yoktur, diyecek. Kızcağız geldi. "Bu adam beni kaçırmadı, hayatımı kurtardı," dedi. Komiser şekerkamışı yiyordu. kamışı kızın eline bir vurdu, her yani titredi zavallının. Gene de "Bu adam beni kaçırmadı, kendimi ırmağa atacaktım, babalık etti," diyor. Sonunda onu hastaneye götürdüler, babası da vanında. Ben de bekliyonım. Bir süre sonra hastaneden geldiler, Zeliha gülüyor, ben de nezarethanenin penceresinden bakıyorum. Kız bakire tabii. Beni bıraktılar. Kızı da babasına teslim ettiler. Kız yalvanyor, gitmem, diyor nafi GUNEYDOGU: UZAK, YÂLNIZ IŞIL ÖZGENTÜRK POUTIKA VE OTESI MEHMED KEMAL le. Babasına verdiler. Yolda babasının karşısına çıktım, "bak," dedim, "Buna bir fiske vurursan vallahi evini başına yıkarım." Vurmadı. Hiçbir şey yapmadı. Sonra Zeliha'yı bir kere daha kaçırdım. Bu sefer babası mahkemeye verdi. Kaynanam girdi araya, babayı ikna etti. Kızı bana verdiler, bir nişan taktık. Baktım olacak gibi değil, üçüncü sefer kaçırdım kızı, fabrika bize lojman verdi. Zeliha oraya gelin geldi. Bu arada evdeki hanım doğum yaptı. O istese yanımda ebedi kalırdı. Bir söz söyledi kalbimi kırdı. Ben de, "Artık ebedi benim değilsin, bu eve artık ayak basmam," dedim. O da köyüne Sıvas'a gitti. i. Ben artık küçüklerden korkuyorum Yav, eskiden çok içerdim. Dört leblebiyle 750 gram rakıyı devirirdim. Dört ay oldu içmiyorum. Fakat içmeyeceğim de demiyorum. Vallahi, herhal yaklaştı. Bugün yarın çağırıyor beni. Bakkallardaki şişeler çagırıyor. "Ey, eskiden arkadaştık, nereye gidiyorsun, gel! Çek bir tane..." Yav, ne günlerdi o günler. Yav, eskiden bir aile terbiyesi vardı. Bir insanlık vardı. Küçük büyüğünü bilirdi. Şimdi ben büyüklerden korkmuyorum, küçüklerden korkuyorum. Zamanlar çok değişti. Bende altı çocuk var. Üç kız, üç oğlan. Oğlanlardan biri Almanya'da, şimdi lstanbul'da iş kurdu. He, videoculuk. Zengin saydır. Valla anasının, babasının hayır duasını alırsa zenginieşir. Hayır duasını almazsa ben onun zenginliğineon kuruş vernıem!" İŞTE MAHO Orhan kemal'in liplerinden biri olan Maho, Orhan Kemal'i şöyle anlatıyor: "Orhan kemal, yav bizim Raşit çok yazmış bunlan. lstanbul'da aldı bu Orhan Kemal adını. Beni de yazmış, Mehmet Usta vardı. İl>as vardı bepsini yazmış, okumadım ben. Amma çok kafalı adamdı. Nuriye'yi aldı Raşit. Nuriye o zamanlar işçiydi. Benim dayımın kızıydı. Bizim evde kiracı otururlardı. Oglan, yani Raşit memurdu. Çok büyük aşkü canım. Çok sevdiler birbirlerini. açamazsın. Ne yaparsın, 'aç kapıyı Necip Usta,' diyorum. 'Aç, mesuliyet benim.' Kadına da diyorum. 'geç canım, şimdi götür çocukları bırak,' bizim orda çocuk bakım yeri var, sonra diyorum kadına, "Çocukları bırakınca kazanın oraya git, kuru biraz, lokanta kapısından gir içeri. işçiler, neredeydin diye sorarsa, çocuklan bırakırken, yanlarına uzandım biraz, uyuyup kalmışım, de." Böyle akıl veriyonız işte. Her adama bunu yapmazdım tabii. Hepsini alsam, neden bu kanun çıkarılmış? Patron neden böyle kural koymuş? O almadıklarım var ya, bekler kapının önünde, bakalım başkasını alacak mıyım? Aklı sıra muhbirlik yapacak. Gene bir arkadaş, ustaydı. tyi arkadaştı. Mesut Merdan. Baktım ki, çeyrek gece geldi. Açtım kapıyı, "geç ulan," dedim. "Amma sakın kartmı vurma doğru işinin başına git." Öbür btrakmadığım adam da kapıda duruyor. O durak olsun ne yapalım. Ben ne yapıvorum, gidiyorum Mesut'un kartını alıyorum, saati geri çeviriyorum. tam bir dakika varken basıyorum Mesut'un kartını. Bakıyorum ki, üç beş gün sonra patron kapıya çıkmış, sırtını kaşıyor. Ben de geçiyorum. "Hop," dedi. "Dur!" Hemen hazırol durdum. Baktı bana, "Gene ne fınldaklar çeviriyorsun?" diye sordu. "Geçenlerde kimi aldın içeri?" "Hayır," dedim. "Böyle bir şey hatırlamıyorum v Benim senden gizlim saklım var mı?" "Git," dedi, "Mesut Merdan'ın kartını getir!" Hemen koşup Mesut'un kartını getirdim. Baktı, baktı, "Hay dümdük," dedi. "Hay eşek," dedi Muhbir Yusuf'a. Öyle muhbirlere pek kulak asmazdı patron. Patron beni o kadın için de çağırdı. Ben söyledim. Dedim, "Bıraktım ağam. Kadın çingene, iki çocuk, yağmur sicim gibi,'çocuklan sen görsen yatağından çıkıp yatağını verirdin." Patron iyi yapmışsın demedi. Demez, derse patronluğu ne olur? Güldü geçti. Yav, çok beter herifler vardı. Kadınlar çalışır, onlar doğru parayı kumara. Biri vardı, tam maaş günü kapıya dayanmış, "Necip," diyor. "Bana Fatma'yı gönder." Necip, "paydosa az var, gönderemem," diyor. Adam basıyor kalayı, "Valiye çıkacağım, bana kanmı göstermiyorlar diyeceğim", artık ağnna ne gelirse soylüyor. Tam o sırada ben geldim, "Bu kapıdan içeri girince Fatma artık senin kann değil," dedim. "Bizim bacımız, kardeşimiz, bekle az sonra çıkacak." Adam gitti. Fatma üç gün işe gelmedi. Geldi ki, her yani bıçak yarası. Adam kartnın elinden bütün parayı almış, bakkal borcu bile öderaeden kumara basmış, karıyı da bıçaklayıp tzmir'e kaçmış. Sonra ne oldu, adam tzmir'den karısına aşk mektuplan yazdı, kadın da kabul etti. Yeniden karı koca durumuna geçtiler. Orhan Kemal, ya\ bizim Raşit çok yazmış bunlan. İstanbul'da aldı bu Orhan Kemal adını. Beni de yazmış, Mehmet Usta vardı, İlyas vardı hepsini yazmış, okumadım ben. Amma çok kafalı adamdı. Hele babası çok büyük bir adamdı. Kim olursa olsun o geldi mi ayaga kalkardı. Nuriye'yi aldı Raşit. Nuriye o zamanlar işciydi. Benim dayımın kızıydı. Bizim evde kiracı otururlardı. Oğlan, yani Raşit memurdu. Çok büyük aşktı canım. Çok sevdiler birbirlerini. Vardı, vardı bir Bekçi Murtaza vardı amma öyle bir iinlülügü yoktu. Benden önce bekçiydi. Biraz yaltakçıydı. Gene de diyelim Allah rahmet eylesin, öbür dünyava göçtü. Dedikodu yapardı, valan söylerdi, ağalara guzel göriineyim diye muhbirlik yapardı. Allah onu da kaydırdı. Sahi, Orhan Kemal öldü mü? Maho'da dur durak yok. Ben yoruldum o yorulmadı. Birazdan motosikletine atlayıp turunu atacak. Saate bakıyorum. Beşbuçuk saattir Maho'yla birlikteyim. Teybimi, kâğıtlarımı toplayıp, "hoşçakal," diyorum Maho'ya. Yolda tek başına yürürken sonsuz bir sevinç kaplıyor içimi. Sahi, sen öldiin mü Orhan Kemal? YARIN: Pamuk tarialarında kadın hakları T.C. MALİYE VE GÜMRÜK BAKAM IĞI İSTANBUL DEFTERDARLIĞI VASITASIZ V. GELİR MÜDÜRLÜĞÜ SATIŞ İLANI tSTANBUL DEFTERDARLIĞI NDAN Dosya No: 299172 Cinsi Miktan Değeri Sicolux Vela Floransan Mithel S4 25 kg 3.842.40.2 Sicolux Vela Floransan Roze S8 3.244.69.25 kg 3 Sicolux Vela Floransan Kirsch Rot S7 45 kg 5.840.46,4 Mineral Terebantin 3390 kg 299.224.21,5 Tolvol 5218 kg 615.724,6 Dimethyl Fermomide 36.000.760 kg 7 Cy!ohexamon 190 kg 150.000,8 Methyl Ethyl 1081 kg 244.306,9 Methyl Clorit 1224 kg 214.200,10 Capolymer VYHH 528 kg 2.670.71,11 Capolymer VMCH 3720 kg 178.560,12 Vestinol N. 4305 kg 82.540,13 22.411,Post Dedosil Benzol 6140 kg 14 Kodaflex Tl XB 16140 kg 4.171.729,15 lrgastab ABC2 1640 kg 762.662.22,16 Para x 100 1650 kg 247.500,17 Drape\ 3.2 200 kg 131.596,18 Mart KCB 500 kg 376.425,19 1.339.909,Stabilizatör 1378 kg 20 Argutop Lu1270 480 kg 34.451.21 Estane 5702 335 kg 19.550.96,22 Ucecaat UD791< 4940 kg 446.265.49,23 1240 kg Ucecaat TMC 462.213.24 Plastolien 9879 3440 kg 112.934.92 25 Profor ADCM 347.206,550 kg 26 Impranil CA 2880 kg 2.016.000,27 Desmoderm 520 kg 364.000,28 Desmophen 3003 2000 kg 55.304.52,29 Hylane 750 kg 15.084.82.30 Caıalyast sec 450 kg 42.475.04,31 Niax CataJyast A. 10 608 kg 1.150.411.90,32 Desmoradid 50 540 kg 1.156.680,33 Silicone Anfieom 7kg 3.230.59,34 Silicone Flll 50 200 kg 28.407,73,35 Silicone 310 11 314.492.71,200 kg 36 Silicone 2.540 2086 kg 1.850.282,37 Luprol SF2 66 kg 1.070.35,38 Polmax 1550 MD 350 kg 4.601.88,39 Collidor 625 kg. 62.550.53,40 Vachs KPE 775 kg 198.343.06,41 Vachs SH103 350 kg 43.369.21,42 Acranol 7D 1000 kg 19.650.06,43 Ibola 26 24040 kg 196.638.81,44 Lutanal 1450 D 500 kg 4.803.23,45 Lutanal M40 200 kg 3.911.61,46 Primal As60 712 kg 7.989.71,47 Impramil CHV 150 kg 20.176.43,48 Dispersion VSC630 2 % kg 53.527.91.49 Rouze Cromophtal C. 50 kg 223.250.50 Hastoprint Braun HFR 30 kg 12.711.42.51 Hastoprint Rot RF. 2B 25 kg 9.931.66,52 Cromophtal Roujge 2B 170 kg 1.010.871.17,53 Brgun Cromophtal SP 420 kg 2.539.361.42.54 Titan Rutil Tipi 2000 kg 482.000,55 İngamox 1010 94.126.37,90 kg 56 Saune Irgalithe B3R 325 kg 1.500.525,57 Mikrolithe Braun SRK 31.637,25 kg 58 Mikrolithe Nair CKP 781.957,775 kg 59 Mikrolithe Bordeox RK 50 kg 150.954.16,60 Mikroliıhe Blana RK 25 kg 40.600,61 Evinil Morron G. 25 kg 5.883.89,62 DVCarmın 75 kg 28.742.45,63 Loklama Makinesi 1 adet 8.000.000,Karıal Vergi Dairesi'ne olan vergi borcundan dolayı Maltepe Dragos çayırlar mevkii mahalde tahtı hacze alınan ve vukarıda cıns ve evsafı goslerilen menkul malların 20.1.1984 gün ve saat 14.00"te mezkur mahalde 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulu Hakkındak i Kanun hükumlerine gore açık arttırma ve peşın para ile saıılacağ . ancak verilen bedel tahmin edilen kıymetin "» 75'inden asaeı olduğu veya hiç alıcı bulunmadıgı taktirde, 2. satiiin 27.1.1984 eunü iaat 14.00'ıe aynı mahalde >apılacağı ve tazla malumat almak isleyenlerin Kartal Vergi Dairesı Mudurluğu'ne muracaallan ılan olunur Basın: 10303 Sıra no 1 Bir ülkenin parası değerıni yitirmeye başladı mı, hangi para değerliyse konuşmalar onun üstüne öbeklenir. Şimdi Perşembe Pazarı'nda. Tahtakale'de konuşulan para birimi dolardır, marktır. Kimse şu kadar lira, şu kadar kuruş demiyor. Liranır da, kuruşun da adı amlmaz oldu, uçarı geçeri kalmadı. Ahmet Rasim üstadımızın başından da böyle şeyler geçmiş. Arap ABC'si yerine Latin ABC'si kullanmaya başladığımız yıllarda yazarların işleri biraz bozulmaya yüz tutmuş. Bunların arasında Ahmet Rasim üstadımız da var. Derdini de dermanını da kendi ağzından dinleyelim: "... Sabahı dar ettim. İlk trenle İstanbul'a indim. Doğruca Jorj'a gittim. O da yeni açmıştı. "Bir viski ver!" dedim. Yüzüme baktı: "Sabah sabah, rüyada mı görüdün?" diyerek getirdi. "Hasta mısın?" dedi. Borç almaya kuvvet olmak üzere: "Hasta değilim uykusuzum... Parasızım..." dedim. "Kolay!" dedi. Dedim ama, o 'parasızım' sözünden çok çok bir, iki mecidiye gerekli olduğunu anlar, ayrıntılı bilgi vermek zorunda kaldım. "Birkaç gün içinde bir çocuğum dünyaya gelecek. Ne çocuğun giyeceği var, ne de ebe parası..." "Kolay." dedi, gene. Ögleden sonra koşulunu öne sürdü, yüreğime su serpti. Bir aralık dükkândan çıktım? Bir arkadaş bulabilir miyim diye rıhtım boyuna gittim. Kimseye rastlayamadım. Gene döndüm Jorj'a geldim. Jorj, tanımadığım kıranta bir İngılız'le konuşuyordu. Jorj, beni görür görmez o İngiliz'e bir şeyler söyledi. O da döndü, bana baktı. Fransızca dedi ki: "Siz merak etmeyiniz. Ben şimdi sekreterimı yollarım. Adiyö!.." Jorj'a sordum: "Bu kim?" "Büyük komisyoncudur." "İş mi yollayacak?" "Belki, ama herhalde bir avans yollayacak." "Nerede oturur?" "Üst tarafımızdaki handa." Biz böyle konuşup dururken benim gölge hafiye çıkagelmesin mi? Görür görmez yanıma sokuldu. Çok açık bir anlatımlr dedi ki: "Rasim Bey birbirimizi tanıyoruz, saklamaya gerek yok. Ne yapayım, ben de çoluk çocuk besliyorum. Sizden bir şey rica edecegim." "Buyurun!.." "Ben boş yere sizin arkanızda dolaşmayayım. Siz de rahat edin, ben de. Her gün nereye giderseniz bir kâğıt yazın, akşamları ben görünürüm, alır gıderim Olmaz mı Beyim?" "Neden olmasın!.." "Eksik olmayın " dedi, bir selam basarak merdivenlerden çabuk çabuk ındi. Kendi kendime diyordum ki: "Al sana bir iş daha! Bundan böyle kendi jumalimi kendi elimle yazacağım." Jorj, hafiyeyi tanıyordu. Bana ne dediğini sordu. Ben de anlatıyordum. Üstü başı tertemiz, gençten biri geldi. Önce Jorj'un yüzüne baktı. Bana döndü. Pek alçakgönüllülükle selam vererek güzel bir Türkçe ile: "Sanınm Rasim Beyle müşerref oluyorum?" "Şeref bana ait, evet." Elinde tuttuğu defteri açtı: "Lütfen şuraya imza edin. Bizim çelebi selam eder. Size otuz İngiliz liralık bir avans çıkardı. Yapacağınız ışlerde yüzde yirmi oranında hesaba geçilecek, yani yüz kuruşluk iş yapılacak olursa yırmisi kesılecek, sekseni gene size takdim edilecek." dedi. Bir zarf içinde toplanmış otuz İngiliz lirasını sayıp verdi." Eh, o zamanın parasına göre otuz İngiliz epeyce bir şeydir. Üstat da saymadan alıp cebine koyuyor. Acaba neden İngiliz de, Türk deği! diye düşünmüşümdür. Bir ülkenin parası tepe aşağı inmeye başladı mı, önemlı alışverişler, güven verici işler de başka paralarla oluyor. Bizim kuşak bizim paraya çok alışmıştır, çünkü bir doların bir Türk lirasından çok aşağılarda olduğu dönemi yaşarmştır. Genç kuşaklar ise ulusal paramıza nasıl bakıyorlar? Cebinde bozuk para olarak binlikler taşıyan çocuklara para sevdirilebilir mi? Düşmeye Para mı Dayanır... BİLİŞ (Bilgi İşlem İşçileri) Sendikasından DUYURU Sendıkamızın 25 12.1983 tanhindeki Olağan Genel Kunılunda yapılan scçimler sonucu yuneıim, denetleme ve disıplin kuruluna aşağıdaki Uyelerimiz seçilmiştir. Adı ve So>adı Iş \erindeki görev ı Ikâmetgâh »dresi Yöaetim Ktınılu Marmara Cad. No. 17/22 Suadiye Gükekın İstanbul Sisıcm Ana list Ulusoy kıbrıs Sok. No. 18/8 Kavaklıdere Fatih Ertimur Pazariama mamessili Ankara Sekreler SUIün Sok. No 26 1 Levent Buluı Siii tstanbul Vöaelim Kurulu yedcklcr Teknik Uzrr.an Serdar Ugur Şenyuva Mah. Merhale Sok. 28/3 Emek Ankara Sedat Simavi Sok. 37/1 Çankaya Ülgün Alpagut Pazariama mumessili Ankara Ayal GOkçe İş hazırla>ıcı Konkur Sitesi 3. Blok. 340/34 Isı Yolu Ank. Denrtim Kumlu Erdem Baykal Programcı Horhor Cad. Molla Huirev Sok. 7/911 Aksaraylstanbul Sarayardı Sok. Gıineş Ap». 11/17 Tavlan Teknik Uzman Acıbadem İstanbul Ardanıç Ergin Vaşar İş. D. memuru Hacı Izzet Paşa 4/6 D. 11 Kabataş İstanbul DeKÜm Kurulu yedekkr Operalör 46. Sok. 38/3 B.EUer Ankara Mustafa Köker Tuna Bağlık Mah. 1. Halip Sok. 137/8 Turkmenler Teknik Uzman Ereğh Mcral Toker Muh. memuru Cami Sok. Ersoy Apt. D. 2 Erenköy 1 of DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜNDEN Üniversitemiz FEN BlLİMLERİ ENSTİTÜSÜ'NE 19831984 Öğretim Yılı Bahar Yarıyılında "DOKTORA" öğrelimi için almacak öğrencilerin her Anabılim Dalı için başvurabıleceklerı öğretim Programlan, oğrenci kontenjanları, bu programa kabul edilebilmek için haiz olmaları gereken Yüksek Lisans diploma ünvanlan ile Bilirn Sınavı konulan aşağıda belirtilmiştir. Doktora girış sınavına girebilmek için başvuru sahibinin Yüksek Lisans yapmış olması, yabancı dil sınavında basarıh olması için tam notun en az V» 70'ıni, bilim sınavında başanlı olması için tam notun en az "t 75'ini alması gereklidir. Yabancı dil sınavı 13.2.1984 günü saat 10.00'da; Bilim Sınavlan Bölüm 1 (Yüksek Matematik ' Genel Maıematik) 14.2.1984 günü 10.00'da, Bölüm II (Bilim) 14.2.1984 günü saat 14.00'te Dokuz Eylül Üniversitesi MühendislikMimarlık Fakültesi'nde (Bornova) yapılacaktır. Adaylann en geç: 27.1.1984 günü saat 17.00'ye kadar, Doktora öfrenimi görmek istediği anabilim dalını ve sınavına girecefi yabancı dili açıkça bildiren bir dilekçe ekinde: a) Resmi onaylı Yüksek Lisans diploması veya Mezuniyet Belgesi orneği, b) Resmi onayh ve fotoğraflı nüfus cüzdanı örneği, c) Kısa özgeçmişi d) Var ise, yayınlannın bir listesi ile Dokuz Eylül Üniversitesi MühendislikMimarlık Fakültesi bınasının (C Blok) üst katında Fem Bilimlerı Enstitüsu Oğrenci Burosu'na başvurarak ön kayıtlarını yaptırmaları duyurulur. Anıbilim D»lıÖgretim Progrmmı KonleajanGerekli Diptoma Ünvanı Sınav Konulan KonteajanGerekli Diptoma Ünvanı ÇEVRE MUHENDİSLİĞİ Çevre Teknolojisi 2 Çevre/lnsaat/Kimya Y.Müh. Yüksek Matematik: Inş. Y.Müh.: Hidrolik, Su Yapıları. Çevre, Kımya Y.Müh.: Çevre Kimyası, Çevre Mühendisliği Temel İşlemler. Çevre Bilimleri 2 Çevre Bilimleri Y.Lisans Genel Matematik: Biyofızikokimya. Çevresel Biyosistemler, Su Kimyası. İNŞAAT MÜHENDİSLİĞ1 Yüksek Matematik: Hidromekanik, Su HidrolikHidromekanik 2 İnşaat Y.Müh. Yapıları. HidrolıkHidrolojı ve Su Kaynaklan 3 İnşaat Y.Müh/Çevre Y.Müh (İnş. Müh. Kökenli) Yüksek Matematik: Uygulamalı Hidrolik, Su Yapıları, Uygulamalı Hidroloji, Su Kaynaklarının Geliştirilmesi. Yapı 3 İnşaat Y'.Müh. Yüksek Matematik: Elastisite Teorisi, 1leri Yapı Statiği. JEOLOJİ MÜHENDtSLİĞİ Genel Jeoloji 2 Jeoloji Y.Müh. Genel Matematik: Stratigrafî, Yapısal Jeoloji, Paleontoloji. MineralojiPetrografı 2 Jeoloji Y.Müh. Genel Matematik: Mineraloji, Petrografı, Jeokimya. Maden Yataklan 2 Jeoloji Y.Müh. Genel Matematik: Maden Yataklan, Jeokimya, Kömür Jeolojisi. Uygulamalı Jeoloji Genel Matematik; Mühendislik Jeolojisi, 2 Jeoloji Y.Müh. Hidrojeoloji, Yeraltısuyu Kimyası. JEOFİZİK MUHENDİSLİĞİ Yüksek Maıematik: Sismoloji, Gravite, 2 Jeotizik Y.Müh. Elektrik Arama Yöntemleri. MADEN MÜHENDİSLÎĞ1 Cevher Hazırlama " Maden Y.Müh. Yüksek Matematik, Ufalama Klâsifikasyon, Zenginleştirme Yöntemleri. Üretim Metalurjisi. MtMARLIK Yapı Bilgisi 2 Yüksek Mimar Genel Mimarlık, Yapı Bilgisi. Mimarlık Tarihi Genel Mimarlık Tarihi. 2 Yüksek Mimar ŞEHİR VE BÖLGE PLANLAMA ŞehircilikŞehir Planlama 3 Y.Şehir Plancısı Yoneylem Arastırması, İstatistik, Şehir Planlama Teorileri. ELEKTRONlK VE HABERLEŞME 3 Matematik/Fizik/Astronomi Yüksek Lisans; İstatisUygulamalı Matematik tik Y.Lisans: (Matematik Fizik/Astronomi kökenli) Analiz, Lıneer Cebir, Nümerik Analiz, Diferensiyel Denklemler. Basın: 10364 Dtsipljn Kurulu Kahraman Paz. mumessili Erciyes Ahmet Curkan Teknik Üzman Şeniz Yuksd Eğilim Uzmanı lildllCUl 4n W ı\ k (Nsiplin Kurulu yrdekleri Bertan Kamo|lu İş hazırlavıcı Semra Erdem Sekreter Kemal Cencay Sisıem Uzmanı Nispetiye Cad. Birlik Sok. 22/15 1 Levent Neşe Sok. 10/9 Şenyuva Koop. Emek Mah. Ank. Mesa Ufuk Siıesi Peıek Sok. 29'46 G.O.P. Ankara Sivhtaş Sok. Işık Apl. Blok B. 5 6 Mecidiyeköy Ankara Tahran Cad. U|ur Apt. 18/9 K.Dere Ankara Bulıen Sok. 41/16 K.rjere Ankara TEK SINIRLI SORUMLU BOĞAZİÇİ ELEKTRİK DAĞITIM MÜESSESESİ İSTANBUL İL MERKEZİ ELEKTRİK ŞEBEKE İŞLETMESİNDEN 50000 adet 15. W 225240 volt enkendesant ampul SATIN ALINACAKTIR 1 Yukarıda yazılı malzeme şartnamesi esasları dahilinde kapalı zarfla teklif almak suretiyle 1.2.984 gunü saat 14.00'e kadar ihaleye çıkarılmışlır. 2 Bu işe ait iartname ve leklif mektubu Taksim Abdulhakhamit caddesindeki il merkezimizin 4.cü katında bulunan İl Ticaret Müdürlugu'nden bedelsi/ olarak alınabilir. 3 Bu işe aiı geçici guvence 225.000 TL.dir. 4 Kurumumuz 2886 sayılı kanuna labı değildir. Basıır. 10235
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle