Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
75 OCAK 1984 EKONOMİ CUMHURİYET/9 EKONOMDE DIYALOG Halit Narin 1930'da doğdu. İstanbul Erkek Lisesi'ni biürdikten sonra /ngiltere'de tekstil mühendisliği öğrenimi yaptı. Tahsil sonrasında iş hayatına atılan Narin I964'de Türkiye lşveren Sendikaları Konfederasyonu Başkan Yardımcısı, 1968'de de başkanı oldu. Bu görevi halen de sürdürmekte olan Narin, tstanbul Sanayi Odası Meclisi'nin de üyesi. cek seviyeye ulaşmıştır. Şimdi sanayicinin biriki pazarlama şirketinin gölgesinde görülmesi bizi sanayici ve işadamı olarak çok üzmektedir. Ayrıca büyük sermaye şirketi büyük adamdır, kuçük sermaye şirketi kuçuk adamdır; pazarlama şirketi çok beceriklidir, sanayici az beceriklidir diye bir ayırım yapmak da Turk milletinin ferdi teşebbüs azmine ters düşen bir yaklaşım gibi gorünmektedir. Geçen hafta Dolar 17 lira değer kazandı Dolar hafta içinde yeni rekorlara ulaştıktan sonra hafta sonunda dinlenmeye çekildi. Turklye'de ise Merkez Bankası kendi pencere sisteminde değişikliğe giderek yüzde 5'e ulaşan bir devaluasyon yaptı. Dolar, sert paralar karşısında iki adım ileri bir adım geri uygulamasını surduruyor. Pazartesi gunü yeni bir atak yaparak rekor değerlere ulaşan doların salı günü biraz soluklandığı, ancak hemen ertesi gun yeniden tırmandığı gozlendi. Bu tırmanış sonunda dolar, 2.84 marka, 2.25 İsviçre Frangı'na, 8.7 Fransız Frangı'na yukseldi. Sterlin de tarihte ilk kez 1.40 doların altına indi. Doların tırmanışı karşısında tek direnen para yine Japon Yeni oldu. Bununla birlikte dolann cuma günu değer yitirdiği gozlendi. Bu süreç sonunda dolar, hafta başındaki değerlerine indi. Türkiye'de ise dolar geçen hafta 17 liraya yakın yukseldi ve 290 liradan 307 liraya çıktı. Bu, dolann Turk Lirası karşısında bir haftada yüzde 6 oranında değer kazanması anlamına geliyor. Doların söz konusu tırmanışı Merkez Bankası'nın yeni uygulamasından kaynaklandı. Merkez Bankası, daha önceleri doların esas kurunu döviz alış ve satışın ortalaması olarak belirlerken, yeni uygulamada bankaların yaptığı gibi, döviz alış ve satışını esas kurun çok üstünde belirlemeye başladı. Böylece, Merkez Bankası'nın döviz kurları banRalarınkine yakın bir düzeye yukseltilmiş oldu. Hükumetlerin vazifesi daha çok müessese kurdurmak, kurulu olanları yaşatmaktır. Kurulu müesseselerin tasfiye edilerek azaltdmasını amaçlayan bir hükümet politikası olamaz. SORU Büyük ihracat şirketlerini, pazarlama şirketlerini nasıl değerlendirivorsunuz? Bunların ekonomiye yararı yok mu? NARİN Bunlar muayyen firmalann yaptıkları ihracatı tescil işleminden öte bir şey yapsalar; başkalarının ihracatını kendi üzerlerinden geçirerek şu kadar ihracat yaptık diye ortaya çıkacaklanna sınai üretime fiilen katkıda bulunsalar, finansman ve pazarlama fonksiyonlannı üstlenerek sanayicinin çabasına iştirak etseler yaptıkları işin bir anlamı olurdu. Biz de böyle şirketlere şapka çıkartırdık. Ama başkalannın ihracatını tescilden öte bir şey yapmayan büyük ihracat şirketleri, Hazine'nin vermiş olduğu sübvansiyonun tüketilmesinden başka bir gayeye yönelik değildir. Bence teşviklerde büyükkuçuk aynmı yapılmamalı, yalnızca aldığı ihracat kredisini çabuk çevirene, aynı Turk parasıyla ikiüç defa daha fazla döviz getirene daha fazla teşvik verilmelidir. Halit Narin (solda), Osman Ulagay'ın sorulannı yanıtlarken. Cumhuriyet altını priın yaptı Altın fiyatları dunyada 370 dolann da altına inerken, Türkiye'de sürekli bir yükseliş kaydetti. Dünya borsalan, hafta başında beklenmedik gelişmelere sahne oldu. Dolann aniden tırmanması sonucunda, bir ons altın bir günde 10 dolar geriledi ve 366 dolaradüştü. Altın fiyatlannda daha sonraki günler doların değerindeki değişmelere bağlı olarak küçük çaplı iniş çıkışlar gozlendi. Bir ons altın hafta sonunu 371 dolardan kapadı. Türkiye'de ise, altın fiyatlarının dünyadaki gelişmelerden etkilenmediği gozlendi. Dolann resmi kuruyla karaborsa fiyatı arasındaki farkın yeniden açılma eğilimine girmesi sonucunda, Cumhuriyet altını prim yaptı ve bir haftada 1000 lira değer kazandı. Hafta başında 26.25026.400 liradan işlem gören Cumhuriyet altını cuma günü 27.30027.500 liraya çıktı. Ulagay sordu, Narin yanıtladı: 27.500 Sanayici, biriki pazarlamacı şirketin gölgesinde bıraküamaz SOKU Sayın Narin; siz geçen gün yaptıgınız bir açıklaraada sanayici kesimi kastederek "bitkisel hayattayız" demissiniz. Bu söde ne demek islediniz? NARİN Bitkisel hayatta mıyız, değil miyiz sorusuna cevap vermek için önce ekonominin nerede olduğunu kısaca tarif etmeliyiz. Ekonomi altı senedir yanlış ekonomi politikalarıün ve yanlış siyasi ortamın getirmiş olduğu düzenlemelerden dolayı ihtiyaçları fevkalade artmış bir durumdadır. 24 Ocak Kararlan kısa süreli bir rahatlık getirmiş, 12 Eylul sonrasında da ekonominin beklediği kararlara çok az ilavelerde bulunulabilmiş, ama anarşinin durmasına rağmen ekonomideki problemler çozülememiştir. Bu problemlerin başında enflasyonun işletmelerin sermayelerini tüketmesi ve sermaye •vzlığından dolayı işletmelerin karşı karşıya kaldığı durumlar gelmek.dir. SORU Bu durum karşısında sağlıklı yaklaşım ne olmalı sizce? NARİN Paranın dengesinin kaybolduğu bir ortamın varlığını kabul etmeden ekonomiye sağhklı yaklaşım getirilemez. Halbuki hü Başkalannın yuptiğı ihracatı tescil ettirmekten öte bir şey yapmayan ihracat şirketleri Hazine'nin verdiği sübvansiyonları tüketiyor. ihracat teşviklerınde büyükküçük ayrımı yaptlmasına karşıyım. SORU Sayın Narin, dolar bugiin resmen 310 lirayı aşlı. Tahtakale'de ise doların 3S0 liraya doğru gittigi söyleniyor. Liranın bu bızlı değer kaybı konusunda ne diyorsunuz? Bu olay nasıl etkiliyor sana>iciyi? NARİN Ben gençliğimden beri hiçbir hükümet hatırlamıyorum ki doların Tahtakale dediğimiz piyasayla dengelenmesi için gayret göstermesin. Ama bunda geçmişte muvffak olunamadığı gibi bugün ya da gelecekte muvaffak olunacağını beklemek bence fazlaca iyimserliktir. Bunu sağlayacak ekonomik ve psikolojik ortamı yaratmak fevkalâde güçtur ve bu iki ortamı dengeleyebilen ulkeler çok azdır. Bu yaklaşımla Turk parasımn devamlı değer kaybına yönelik bir politika izlemek Turk parasını yatırımcı olma niteliğinden daima uzaklaştırır. Bence Tahtakale'yi unutup doların değeri konusunda kararlı bir yol çizmek gerekir. İnşallah bir gün gelir bu yapılır ve bu da özal hükümetine nasip olur. Türk parasımn değer kaybetmemesi kampanyası açılır. Ben bunu görmek istiyorum. Bu yapılana kadar Turk parasımn yeniden yatırımcı gücune kavuşması mumkun değildir. Dolayısıyla işsizlik problemi de her geçen gun daha fazla buyüyecek demektir. Benim ve sanayici arkadaşlarımın en büyük korkusu fabrikalarımızı yenileyememek, yani iş sahası açamamak korkusudur. Bugünkü fabrikalanmızın çalışması iyi veya kötü herkesi memnun edecek durumdadır ama yeni iş sahası açamayan sanayicinin mutlu olması beklenemez. Ben mutluluğu milletle paylaşmak isteyen bir felsefenin yanında olan insanım. Tahtakaleyi unutup Türk parasımn değerini koruma kampanynsı açdmahdır. Bu ynpdana kadar Türfc parasımn yutırımcı gücüne kavuşması ve işsizlik sorununun çözümlenmesi nıümkün değildir. 12 13 Külçe altında da benzer bir gelisme gozlendi. Pazartesi günü 4 bin liranın altında işlem gören bir gram kulçe altın, hafta sonunda 41004110 liradan alınıp satıldı. Enflasyvn nedeniyle sermayvlerini tüketen işletmelerin ihracat ve yntırım ynpabilmeleri için buntara ikiüç sene bazı ııcuz kredi imkânları yaratılabilirse bunlar yeniden atılımcı duruma geçebilirve Türk sanayiinde kapasite kullanımı yükselebilir. kümetimizin almış olduğu kararlarda paradaki dengesizliği sanayicinin parasızlığına bağlamak gibi bir yaklaşım var... SORU Peki bu doğru değil tni? Siz de paranın dengesizliği derken bunu kastetmiyor musunuz? NARİN Şimdi olaya şöyle bakmak lazım. Bir yandan enflasyon işletme sermayelerini tuketmiştir. Diğer yandan DPT'nin yapmış olduğu yatırım programlarında bile yüzde 60 özvarlık, yüzde 40 kredi esası vardır. Yani devlerin planh kalkınma döneminde bile sermayenin ancak teş,viklerle yatınma dönüştürülebileceği kabul edilmiştir. Kredi işletmelerin aynlmaz bir parçası olarak kabul edildiği halde işletmelerin altı senedir işletme sermayesi sıkıntısı çekmeleri beceriksizliklerine ya da yanlış atılımlarına bağlanamaz. SORU Sizce ne yapmalı bu dunımda? NARİN Yapılması gereken şey isletmelerin bu temel sorununun makro seviyede ele alınması, orta vadeli işletme kredisi temin edecek bir mekanizmaya bağlanmasıdır. Şirket kurtarma operasyonlan bana göre A'dan Z'ye kadar yanlıştır. Ama şirket kurtarmaktan ne anhyoruz bir de buna bakmak lazım. İşletmelerin ihracat ve yatırım yapabilmeleri için bunlara ikiüç senelik de olsa bazı ucuz kredi imkânları yaratarak yapılacak bir kaynak takviyesi bunları yeniden atılımcı duruma geçirebilir ve Türk sanayiinin yüzde 40 ile 60'ıarasında değişençalışmayüzdesini minimum yüzde 1020 arttırabilir.. KIM NE DEDI? Mehmet Sağlam (Türkiye Odalar Birliği Genel Sekreteri) Bu yıl ihracat kredilerinin 160 milyar lira duzeyinde kalacağı anlaşılıyor. Oysa bu yılki 7.5 milyar dolarlık ihracat hedefi için en azından 500 milyar liralık ihracat kredisi lazım. Necmettin Akten (İstanbul Deniz Ticaret Odası Genel Sekreter Yardımcısı) Deniz ticaret filomuzun geliştirilmesine devam edilmelidir. Filo, ihracatımızın ait yapısıdır. Bu ait yapı tamamlanmadan ihracatımızda başarılı olunabilmesi oldukça zordur. Çünkü, pazarlama stratejisi yabancı bayraklara bırakılacaktır. Mehmet Şuhubi (İstanbul Sanayi Odası Yonetim Kurulu Başkan Vekili) İhracat ulke ihtiyaçlarına tam olarak ce\ap verecek seviyeye gelmeden vergi iadeleri veya diğer özendirmelerle oynamak tehlikeli olabilir. SORU Peki ama Sayın Narin, bugünkü hükümetçe benimsenen yaklaşım bu işletmelerden en azından bir kısmının, dışa dönıik calışamayan, verimli çalışamayan bir kısmının devre dışı kalmasını amaçlamıyor mu? NARİN Şimdi bana sorulacak en çarpık suallerden bir tanesi. Devre dışı kalma beceriksizliğini ancak istisnai birkaç teşekkul gösterir. Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri ve dünyadaki bütün normal hükumetlerin vazifesi daha çok müessese kurdurmak, kurulu müesseselere katkıda bulunmaktır. Bunların tasfiye edilerek azaltılmasını amaçlayan bir ekonomik ve sosyal politika hükumetlerin politikası olamaz. Onun için bu sual bana çok ters geliyor. Hukümetin kendisini, yatırım cesaretiyle, üretimiyle memlekete adamış olan sanayicinin yerine koyarak problemlere bir de sanayici gözüyle bakması gerekir. Bu konuda umudumuzu yitirmiş değiliz... SORU Hiıkümel sorunlara böyle yaklaşmıyor mu, sanayici gozüyle baluuıyor mu sizce? ^s, NARİN Parasal yaklaşımı böyle düşünmediğiniz zaman ortaya başka bir tablo çıkıyor. O da ihracat şirketleri Türk ekonomisinin kurtarıcısı olabilir mi yaklaşımı. Burada 10 bine yakın yeni tescil almış ihracat şirketinin bir veya birkaç büyük ihracat şirketi içinde birleştirilmesi, yani bütün bunların büyük bir huninin içine konarak arkadan iğne deliği gibi bir delikten çıkmasının beklenmesi sanayici yaklaşımıyla zor anlaşılan bir mantıktır. Sanayici, sermaye, işçi, idareci unsurlannı dengeleyen, üretim, finansman, pazarlama fonksiyonlannı yürüten ve bunu yaparken sosyal dengeyi de ayakta tutan bir unsurdur. Bunlar binlerle, onbinlerle devrededir Azimle böyle bir yükün altına giren, bu yükü işcisiyle birlikte taşıyan sanayicinin, birkaç pazarlama şirketinin gerisinde sıradan vazife yapan bir insan gibi görülmesi bizlere ağır gelmektedir. Sanayii üç senede, beş senede yaratmak imkânı yoktur. Türk sanayii Cumhuriyet'ten bu yana adım adım kurulmuştur ve Avrupa ile rekabet ede Faiz oranlartnı son biriki aydaki yüksek enflasyona göre belirlemek çok hatalı olmuştur ve bu hatanın acısını da orta direk çekecektin SORU Gorebildiğim kadar çeşitli konularda sizin yaklaşımınızla Özal hükumetinin yaklaşımı arasında belirgin farklar var... NARİN Sayın Özal birçok yaklaşımıyla yapıcı, itici roller oynamıştır. Tabii eksikleri de vardır ve hükümetin bu eksikleri siiratle düzeltmesi ve bizleri de devrede tutması için bu eksikleri dile getirmemiz gerekmektedir. Birincisi demin söylediğim gibi buyük ihracat şirketlerine verilen teşvikler ve demirperde ülkeleriyle ticaret konularındaki yaklaşım bize göre yanlıştır. Muteşebbısi ve yatırımcıyı ikinci plana atma yanlışı vardır. Ayrıca hükümet Türk Lirası'nın hızlı değer kaybı felsefesiyle hiçbir zaman uretimin artmayacağını ve orta direğin bu değer kaybından mutlaka rahatsız olacağını bilmelidir. Ortalama enflasyon yüzde 3035 iken son iki ayın rakamları esas alınarak faiz politikasının buna göre belirlenmesi de başka bir hatadır. Bu politika kredi maliyetlerini arttıracak ve bunun sanayi ürünleri fiyatlanna yansıması orta direğe buyuk bir yük getirecektir. Bizim temennimiz hükumetin meslek odaları ve işadamlarıyla geniş tartışması yapıldıktan sonra ileriye dönük kararlar alması, teşebbüs azmini kıracak kararlardan kaçınmasıdır. Türkiye, binlerce insanıyla bunlann becerisini bir huninin içine sokmak ve bunun içinden geçirmek mecburiyetinde kalmamalıdır. Lokman Kondakçı (İstanbul Fındık İhracatçıları Birligi Başkanı) İhracatçının en ufak formaliteler için Ankara'ya Bakanlık veya Musteşarhk makamına başvurmak zorunda kalması önlenmeli, birçok işlem önemli ihraç merkezlerindeki taşra teşkilâtlarında çözume kavuşturulabilmelidir. NELER OLDU? Dışsattm teşvikleri yeniden Hükümetin dışsatım teşviklerini yeniden düzenleyen karan Resmi Gazete'de yayınlandı. Kararda genel olarak fazla dışsatım yapana daha fazla teşvik öngörulurken, dışsatımcıların yakınmalarına neden olan bürokratik engellerin buyuk ölçüde kaldınldığı dikkati çekti. Karar uyarınca Teşvik ve Uygulama Başkanlığı bir dışsatım merkezi durumuna getirildi. Gerektiğinde tek düzenlendi Gümrüksüz Avrupa ticaret bölgesi rüyası gerçekleşti Ekonomi Servisi Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) ile Avrupa Serbest Ticaret Birliği (EFTA) ticari açıdan birleşti ve bir serbest ticaret bölgesine donuştü. Böylece, 312 milyon nüfuslu Avrupa, gümrüksüz ticaret bölgesi ünvanmı Kuzey Amerika'nın elinden aldı. AET ile EFTA arasında 1972 yılında yapılan anlaşma uyarınca, bütün sınai ürünlerde gumrük duvarlarının kademeli olarak kaldınlması ongörulmüştu. Bu amaca 12 yıl sonra ulaşıldı \e 1984 yılı başında iki bölge arasındaki sınai ürün ticaretinde tüm gümrukler fiilen kalktı. Böylece iki bölge ticari açıdan bütünleşti. ancak tarım ürunlerinde sürdürülen korumacı eğilim korunacak. Yeni gümrüksüz bölge, İspanya dışındaki tum Avrupa ülkelerini kapsıyor. İspanya'nın AET üyeliğinın gerçekleşmesınden sonra bölge kapsamına alınacağı bildiriliyor. Bu arada, Yunanistan, Portekiz ve Finlandiya'nın hâlâ sınai ürün ticaretinde küçük de olsa gümrük vergisi uygulamasını sürdürduğü belırtiliyor. Bu üç ülke tam gümrüksüz rejime 1985 yılı başlarında geçmeyi planlıyorlar. AET ve EFTA arasındaki ticaret hacminin 1982 yılında 105 milyar dolar duzeyinde gerçekleştiğine dikkati çeken uzmanlar. bu buyüklükte bir ticaretin gumrüksuz yapılmasının bütunleşmenin kapsamı konusunda iyi bir fikir verdiğini vurguluyorlar. Ticari bütünleşmeyle ilgili olarak bir açıklama yapan Fransız devlet Başkanı François Mitterrand da, "Avrupa ticari alanda dunyanın öncülüğünü yapıyor, ancak aynı şeyi siyasi alan için söyleyemeyiz" şeklinde konuştu. Her tür dış kredi için, vergi kolayhğı tanındı ANKARA (ANKA) Yabancı devletler, uluslararası kurumlar ya da yabancı banka ve kurumlardan sağlanan her tur dış kredi için vergi kolayhğı tanındı. Bakanlar Kurulu'nun Resmi Gazete'de yayınlanan kararına göre, bu krediler için odenecek faizlerdeki tekifat oranı "sıfır" indirildi. Dış kredilerin tanınan vergi kolaylığından yararlanılması için hazinenin odeme garantisinin bulunması, kredinin vadesinin ise bir yıl ve daha uzun olması gerekiyor. Hazine'nin odeme garantisinin bulunması koşulu, şimdilik yalnızca kamu kesimi için rahatlık getiriyor. Ancak, bazı özel kesim kredileri için de Hazine'nin odeme garantisinin gündeme gelmesi mumkün olabilecek. Dış kredilerinin ödenecek faizlerinde sıfır tevkifat oranı, bugüne değin yalnızca deniz ulaştırma»gemi inşa ve yuzer havuz dahil oranra işlerinde uygulanıyordu. DIE'ye göre 1983 enflasyonu % 31.4 Aralık 1982 ve aralık 1983 dönemlerini kapsayan son 12 aylıkfiyat artışı ise Türkiye genelinde yüzde 37.1 olarak gerçekleşti. Türkiye genelinde hazırlanan tüketici fiyatları endeksine göre, bölgeler iübariyle en yüksek fıyat artışı yüzde 32.2'yle Ege ve Marmara bölgelerinde, gerçekleşti. ANKAKA (a.a.) Devlet Istatistik Enstitüsu Başkanı Nihat Güner, Türkiye genelinde beş bölge ve 14 şehir için hesaplanan (1978:1979 = 100) bazlı yeni "lüketici fiyatları endeksi"nin aralık ayı ve 1983 yılı sonuçlarını açıkladı. Guner'in açıklamasırıa gore, 1983 yılında, I982'ye gore Türkiye genelinde yeni tüketici fiyatları endeksi yuzde 31.4 oranında artış gösterdi. DIE Başkanı Güner, 12 aylık donemler itibariyle, yeni "lüketici fiyatları endeksi"nin yuzde 32.2 ile Ege ve Marmara bölgesinde en yüksek, yüzde 30.0 ile Karadeniz bölgesinde en duşük seviyede bulunduğunu, iller itibariyle ise, en yüksek artışın yüzde 35.9 iie Antalya'da, en düşük artışın ise, yüzde 30.0 ile Zonguldak ilinde gerçekleştiğini bildirdi. Guner, 1983 yılının aralık ayında Türkiye genelinde kasım ayına göre, yeni "tüketici fiyatları endeksi"nde yüzde 4.2 artış olduğunu söyledi. Bölgeler itibariyle, en fazla artışın yüzde 4.9 ile Akd'eniz bölgesinde, en düşük artışın yuzde 3.7 ile Karadeniz bölgesinde görulduğunü, yeni endeks sayılarındaki artışların yuzde 6.4 ile Zonguldak ilinde en yüksek, yuzde 2.3 ile Ordu ilinde en duşük seviyede gerçekleştiğini belirtti. DİE Başkanı Guner, açıklamasında 1982 aralık ile 1983 aralık ayları arasında Türkiye genelinde yüzde 37.1 olarak tespit edilen yeni tüketici fiyatları endeksi artışının bölgeler itibariyle yuzde 39.4 ile Ege ve Marmara bölgesinde en yüksek, yuzde 34.8 ile Karadeniz bölgesinde en düşuk seviyede olduğunu kaydetti. Şehirlere göre en fazla artış, yuzde 43.5 ile Diyarbakır'da, en duşuk artış da yüzde 33.8 ile Ordu'da gozlendi. Nihat Guner, DİE'nin "1968 = 100" bazlı onbir şehir endeksleri ve "19781979 = 100" bazlı yeni tüketici fiyatları endeksleri ile diğer kuruluşların hesapladığı endekslere ait \erilerin "aylık fiyat endeksleribülteni"ııde yayınlanmakta olduğunu da sozlerine ekledi. ımza ile dışsatım yapılabilecek, hesaplar sonra incelenecek. Kararın en dikkat çekici yani, dışsatım teşviklerinden yararlanacak dışsatımcı sermaye şirketlerin in en az 500 milyon lira ödenmiş sermayelerinin olması gerekliliği. Buna ek olarak, son bir yıl içinde, yüzde 75'i sınai ürun ve maden olmak üzere en az 30 milyon dolar tutarında dışsatım yapılmış olması gerekiyor. Neden açıklanan enflasyon beklenen enflasyondan düşük? Ekonomi Servisi 1983 yılına ilişkin olarak yayınlanan enflasyon rakamları, beklenenin çok altında bir fiyat artışı olduğu izlenimini veriyor. Yıllık ortalama enflasyon oranının yüzde 28 olarak gerçekleştiğini açıklayan İstanbul Ticaret Odası'ndan sonra Devlet İstatistik Enstitüsü'nun de 1983 yılı enflasyonunu yüzde 31.4 olarak belirlemesi herkesi hayrete duşürdu. Çunku, hemen hemen her kesimin uzerinde anlaştığı biçimiyle fıyat artışlarının geçen yıl yuzde 35*î çok aşmış ve hatta yüzde 40 sınırına dayanmış olması gerekiyordu. "Beklenen enflasyon'Ma "açıklanan enflasyon" arasındaki bu bariz fark nereden kaynaklanıyordu o zaman? Çelişki gibi gorünen bu durum enflasyon oranının hesaplanma yönteminden kaynaklanıyor. Endekslerdeki yıllık enflasyon oranının şöyle hesaplandığı gözleniyor: Her ay için son 12 aylık fiyat artışları esas alınıyor. Bu fiyat artışlarının aritmetik ortalaması bulunarak, yıllık ortalama enflasyon rakamına ulaşılıyor. Bunun sonucu olarak, ilk aylardaki fiyat artışlarının yıllık ortalama içindeki ağırlığı son aylara gore oldukça yüksek oluyor. Örneğin, ocak ayı fiyat artışı ortalama içinde 12 kez yer alırken, aralık ayı yalnızca bir kez temsil ediliyor. İşte bu nedenle 1983 yılının ilk aylarında fiyat artışlarının çok düşük düzeyde tutulabilmıs olması ve fiyatların daha çok son aylarda hızlanması, 1983 yılı ortalama enflasyonunun yüzde 30 duzeyinde gerçekleşmesine olanak tanıdı. "İhracatın Sorunları" panelinde İstanbul lhracatçı Birlikleri tarafından duzenlenen "İhracatın Sonınlan" paneline ilgi olağanın çok ustündeydi. Hilton otelinin balo salonunu hınca hınç dolduran dışsatımcı ve sanayiciler son dışsatım kararlarını tartışma sorunlarını iletme ve hiç olmazsa ardarda gelen kararlan daha iyi anlama fırsatı elde ettiler. Panelin birinci gününün ilk saatlerin1MF heyetınin onceki hatta başlayan nezaket ziyaretleri, geçen hafta resmi turlara donüştu. IMF Türkiye Masası Şefi Geoffrey Taylor Başkanlığı'ndaki IMF heyetinin, Hazine Genel MudüruTevfik Altınok başkanlığındaki Turk heyetiyle ilk kar diyalog Yılda 20 milyar dolar borç faizi ödüyoruz. Insafedin! Ekonomi Servisi Yirmiyi aşkın Latin Amerika ulkesi uluslararası bankalara, alacaklı ülkelere ve IMF'ye çağrı yaparak. borç ödemede kendilerine yarJımcı olunmasını ve borç gorüşmelerinde daha esnek davranılmasını istediler. Ekvator Devlet Başkanı Osvaldo Hurtado'nun girişimiyle toplanan ve Şili'den Küba'ya tüm Latin ülkelerini kapsayan "Borçlu Latin Amrika Ülkeleri Doruğu" dun bir bildiriyle son buldu. "Quito Bildirgesi" olarak adlandırılan bildirgede, sözü geçen ülkelerin her yıl 40 milyar dolar civannda borç faizi ödemek zorunda oldukları kaydedilerek, 320 milyar doları bulan borcun finansmanı için uluslararası alacaklılardan yardım istendi. Ancak bu finansmanın tutan ve nasıl yapılacağı konusunda aynntılı bir açıklama getirilmedi. Bildirgede, "Borç >ükünün oluşmasında suçun bir bolumu bizde ama daha büyüğii ise bizim dışımızdaki ko^ullardadır" denilerek, borç erteleme göruşmelerinde alacaklıların daha insaflı davranmalan gerektiği vurgulandı. Bu arada, ertelemelerde, süre ve faiz oranının, bu ulkelerin ekonomik buyumelerine fazla engel olmayacak biçimde belirlenmesi istendi. Ozellikle Amerikan bankaları ile IMF'yi hedef aldığı belirtilen bildirgede, bazı ülkelerin ticarette uyguladığı korumacı eğilimler de kınandı. Ancak bu konuda da ulke ismi \erilmedi. Yine de gözlemciler, kınamanın ABD'ye yönelik olduğuna dikkat çekiyorlar. Borçlıı Latiıı Amerika ülkeleri: UğıırgüVün rerikli TV tüpü fabrikası açddı İSTANBUL (a.a.) Kuçükköy'de Uğurg'.ıl firmasına ait Renkli Tele\ izyon Tupü Fabrikası Sanayi ve Ticaret Bakanı Cahit Aral tarafından hizmete açıldı. Sanayi ve Ticaret Bakanı Aral, açılışta yaptığı konuşmada Türk Sanayi Ürünlerinin dış pazarlarda rekabet edebilmesi için temel urünlerin üretildiği sağlam sanayi tesislerinin kurulması gerektiğini söyledi. 2 milyar liraya mal olan fabrikada 450 bın renkli 810 bin siyah beyaz televizyon tüpü uretilebilecek. Uretimin bir miktarının da ihraç edileceği bildirildi. de nukumeı kanadı iki bakan ile Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarıyla çıkartma yaparken, daha sonraki saatlerde, ihracatçılar, "sorun salvosu"yla top ateşine başladılar. Toplantının ikinci gununde "ağır t o p " Halit Narin kalabalık bir dınleyici kitlesinin alkışlarıyla destekli yaylım ateşini surdürdü. Savunma hattında ise bu kez Adnan Kahveci vardı. >ılaşnidM pa/aıtesı gunu saat 9.30'da oldu. IMF heyeti daha sonraki günler Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarı Prof. Dr. Ekrem Pakdemirli ve DPT yetkilileriyle görüştu. Görüşmeler sürerken IMF'yle 20 ocakta yeni bir anlaşma imzalanması olasılığı beliıJı. 1MF resmi turlarına başladı OECD: Türkiye işsizlikte ilk üçe girecek PARİS, (UBA) Merkezı Paris'te bulunan, "Ekonomik İşbirliği Kalkınma Ö r g ü l u " (ÖECD) tarafından hazırlanan bir raporda, 1984 yılında Türkiye'nin 24 üye ulke arasında en yüksek işsizlik oranına sahip üç ülkeden biri olacağı bildirildi. OECD, orgüte üye 24 ülke arasında yaptığı araştırmada, 1984 yılında, işsizlik oranı açısından yüzde 18.5'la İspanya'nın başta geleceğini, onu yuzde 17.75'le Hollanda ve yüzde 17 ile Türkiye'nin ızleyeceği tahmin ediliyor. Son uç yıl boyunca OECD üyesi 24 ülkenin tamanuna yakın bir bolumunde işsizlik oranının surekli arttığının belirtildiği araştırmada, sadece ABD ve Kanada'da işsizlik oranının 1983'e O'anla ortalama yüzde 0.6 oranında azalacağı kaydedildi. Araştırmaya gore, Türkiye'de 1982 yılında yüzde 14.5 olan işsizlik oranı 1983'te yüzde 16'ya yukseldi. Bu oran 1984 yılında yüzde I7'ye çıkacak. Raporda, 1983 yılında yuzde I ile en az işsizlik gorülen İsviçre'de ise 1984 yılında işsizlik oranı yuzde 0.5'e duşecek. Esnaf ve sanatkârın hükümet Fuıkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu Heyeti Başbakan Turgut Özal ile Sanayi ve Ticaret Bakanı Cahit AraPı ziyaret etti. Heyet, Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu Yonetim Kurulu Başkanı ve uyeleri ile 5 federasyonun başkan >a çıkartması da temsilcilerinden oluşuyordu. Göruşmelerde "orta Uirek"ten kimlerin anlaşıtması gerektiği sorubu yeniden gundeme gelirken, Konfederasyon Başkanı Hüsamettin Tiyenşan Bajkan'a "Orla direğe sahiplenmek isteyenlere sizin hatınnız için katlanıyoruz" dedi.