28 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 OCAK 1984 KÜLTÜR YAŞAM CUMHURİYET/5 YAYIN DUNYASINDA SANAT EDEBIYAT Türk romanı üzerine bir başyapıt Berna Moran / Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış / İletişim Yayınlan / 286 sayfa. İLMİ YAVUZ Ahmet Milhat Efendi'den Ahmet Hamdi Tanpınar'a kadar sekiz romancının "Türk roraanına hangi yönlerden katkıda bulunduklarını, geliştirdikleri teknikleri ve çoğunda ortak olan BatıDoğu sonınsalına yaklaşımlarında roman türünu ne denli başanyla kullandıklanm" saptamak. Berna Moran "Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış"ın önsözünde amacını böyle acıklıyor. Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış'ın Türk romanını belirli bir sorunsalın dönüşümü bağlamında ele alan önemli bir yapıt olduğunu kesinlikle söyleyebiliriz. Kitap, başta edebiyat öğretmenleri olmak üzere, edebiyatla yakından ilgili olan herkesin mutlaka okuması gereken bir başyapıt bence. Doğallıkla, kitabın büyük bir yapıt olduğunu söylemek, onda bulduğumuz ayrıntıya iHşkin bazı eksikleri vurgulamamıza engel değil. Bunlardan birineisi, 'Divan Edebiyatı'nın saray merkezli bir edebiyat' olduğu (sayfa: 16) görüşü. Bu yargı doğru, ama eksik bence. Divan Edebiyatı, salt 'Merkez'e (saraya) dayalı bir edebiyat değil çünkü. Prof.Dr. Sabri Ülgener, 16. yy.da yazılmış bir Terkibi Bend (Bağdadlı Ruhi'ninki) ile 19. yy.da yazılşa'nınki) karşılaştırarak, bu iki yapıtın Merkez'de (Sarayda) ve Periferi'de (taşrada) radikal bir '.ihniyet ve norm farkı gösterdi^ini belirtir. (Sabri F. Ülgener: Zihniyet, Aydınlar, İzmler: sayfa: 3038) Demek ki, Divan Edebiyatı'nın, periferileşmesi de söz konusu. LEVİSTRAUSS mış bir Terkibi Bend'i (Ziya Pa Duyduk Gördük Emekli Muzaffer Bey'in bitmeyen çilesi Bir varmış bir yokmuş, Muzaffer Dede isminde bir emekli ilköğretim müfettişi varmış. Muzaffer Bey, düşünmüş taşınmış ve Samsun ilinde görev yaptığı yıllara ait MEYAK kesintilerini istemeye karar vermiş. Kesinti tutarı da çok değilmiş hani. 5 bin küsur liraymış. Bu amaçla, 24 ocak 1983 tarihinde Samsun Defterdarlık Muhasebe Miiriiirlüğü'ne bir dilekçeyle başvurmuş. Istanbul'da ikâmet eden Muzaffer Bey, ödeme emrine ilişkin bir belge bekleyedursun, Samsun Defterdarhğı'ndan şöyle bir yanıt almış: "... Maliye Bakanlığı Muhasebat Mudürlüğü'nün... gün ve ... sayılı tamimleri gereği en son görev yaptığınız yer saymanlığmca de şımdi İstanbul Defterdarlığı'na başvururuz" demiş ve söz konusu kuruma bir dilekçeyle başvurmuş. Cene bir süre yanıt beklemiş. Ve nihayet yanıt gelmiş. Zarfı açan Muzaffer Bey bir de ne görsün? Yazıda "Muhasebe Genel Mudürlüğü'nün ... sayılı genel tebliğlerinin ... fıkrastnda, kesenekleri kamlluyan belgelerin 13.1983 tarihinde vazifede bulunulan kurumda toplanacağı hükme bağlanmtştır. Bu nedenle,... MEYAK kesintilerinin ... Samsun ilinde ödenmesi gerekiyor..." denmiyor mu? Muzaffer Bey ne yapacağını şaşırmış. 5 bin lira da olsa işin peşini bırakmamaya kararlıymış, ama şimdilik, Samsun Defterdarlığı'nın ne cevap vereceğini bekliyormuş. parçası. Feridüddini Attar'ın "Uşturname"sinde köktenci ve aykırı düşünlerin niçin bu tiplere söyletildiğini Helmut Ritter gereğince açıklıyor: "Bu divanelerin öteki insanlarla olan ilişkilerini belirleyen, bu tür kaçıklara tanınan özgürlüğün koruması altında, normal insanların so>lemesine izin verilmeyen şeyleri söylemeleri ve yapmalarıdır. Bu yüzden bu divaneler, yoneticilerin ve turlu dinsel safsatacıların en keskin eleştirmenleri olarak görünürler" (H.Ritter. Muslim Mystics Strife VVith God, Oriens Dergisi, cilt 5, sayı: 1). Dolayısiyle, Hüseyin Rahmi de fıkra ve meselden yararlanış biçimiyle de anlatı geleneğine bağlanmış oluyor. CtDDİ BİR EDEBtYAT SOSYOLOJtSİ ARAŞTIRMASI AHMET MİTHAT VE TANPINAR "Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış "ta Ahmet Mithat Efendi'den Ahmet Hamdi Tanpınar'a uzanan sekiz romancının romanımıza katkılan saptanıyor. episodlan belli kalıpları tekrarlar. Kişileri de siyah beyazdırlar, ya iyi ya kötü". (sayfa: 26). Batıda romans bu yapısı ile romanın kompozisyonunu nasıl belirlediyse, bizde de âşık hikâyeleri ilk romanlarımız üzerinde o kertede belirleyici olmuştur. Buna kuşku yok. Ama romans türünün (dolayısiyle, âşık hikâyelerinin) de indirgenebileceği; yineleme yapısının belirli bir tür anlatıya söylen'e (mitos'a), ama onun da belirli bir kesimine özgü olduğu belirtilmeli burada. Doğallıkla söylen'de, bir anlatının episodlannı kuran bağıntıların yinelenmesinden söz ediliyor. yoksa romanslarda ya da âşık hikâyelerinde olduğu gibi farklı anlatılarda aynı kalıpların yinelenmesinden değil!.. Benim burada söz konusu ettiğim 'yineleme', söylen'lere ilişkin. LeviStrauss, kısa çevrimli söylenlerdeepisodların 'karşıtlık yapısı'yla değil, 'yineleme yapısı'yla temellendiğini belirtir. Böyle bakıldığında, bu tip söylenle, 'tefrika roman' arasında bir eşdeğerlik olduğunu söyler Levi Strauss. Tefrika roman da 'mutlu son'u arar. 'İyinin ödüllendirilmesi ve kötünün cezalandınlması ile tefrika roman, bu tür söylenin kapalı yapısının belirsiz ve karikatürsü bir eşdeğeri' olur. Ahlâk düzeni, Doğa düzeninin yerini almıştır burada (C. LeviStrauss, L'Origine des Manieres de Table, sayfa: 70106). Bu sorun üzerinde bu denli durmamın nedeni şu: görülüyor ki, burada yineleme yapısı episodlar arasında değil, ama öyküler arasında anlatının konstrüksiyonunu belirliyor. Levi Strauss tefrika romanlarda da 'yineleme yapısı'nın belirleyici düzey olduğunu söylüyor. Bunun bizim açımızdan önemi şurada: ilk Türk romancıları romanlarını 'tefrika' edilmek üzere yazmışlardır. Dolayısiyle ilk romanlarımızda 'tefrika' olgusu ile 'yineleme' arasında bir bağıntı olabilir; bu, bir. Ikincisi, yine 'tefrika' ile kişilerin iyi ya da kötü olması, kısaca ahlâk düzeninin Doğa düzeninin yerini alması arasında da bağıntı olabilir. Soruna bu bağlamda bakınca, durum ilginçleşiyor. Örneğin, "Şıpsevdi"de tefrika edilmiş olmasına karşın, mutlu bir son yok. Tam tersine Şıpsevdi. LeviStrauss'un deyişiyle, lojik ve doğal olana dönüşü imleyip ahlak düzenini olumsuzlayarak, tefrika roman yapısına hiç uymuyor! Bana öyle geliyor ki LeviStrauss, Hüseyin Rahmi'yi okusaydı, herhalde büyük bir romancı olduğunu düşünürdü... Sadece Yasaları ve Ahlâkı Doğa'ya aykırı bulduğu için değil. ama aynı zamanda Berna Moran'ın deyişiyle "bir bakıma tarihten soyutlanmış bir toplumun geleneklerini, örf ve âdetlerini" betimlediği için! HÜSEYİN RAHMİ VE ANLATI GELENEĞİ Söz Hüseyin Rahmi'den açılmışken, benim eksik bulduğum bir başka soruna da değinmek gerekiyor. Moran şöyle diyor: "Gürpınar 'Kokotlar Mektebi'ne yazdığı önsözde de istediği şeyleri açıkça yazamadığından, yasaların elini kolunu bağladığından acı acı şikâyet eder. Bundan ötürü kendisini güvenceye alabilmek için bulduğu çare, tehlikeli saydığı düşüncelerini serserilere, olumsuz karakter ya da kaçıklara söyletmektir". Moran, bu yöntemin Hüseyin Rahmi'ye özgü olmadığını elbette bilir. Shakespeare'in oyunlarında (özellikle de, Kral Lear) kimsenin söylemeye cesaret edemediği doğrular bu tiplere (Fool, Saray soytarısı) söyletilir. Moran, nedense, sorunun bu yanına değinmiyor. Bu. o kadar önemli değil! Ama, önemli olan, bu yöntemin anlatı geleneğimizin içinde özgiil bir yeri olması. (Bu, önemli; çünkü Moran, âşık hikâyeleri, meddahlık, orta oyunu ve karagöz gibi geleneksel anlatı türlerinin ilk romancılarımız tarafından nasıl kullanıldığı sorunu üzerinde özellikle duruyor.) 'Halkın görüşlerine uymayan ileri fikirlerin' "meczub' ya da 'divane' diye anılan kişilere söyletilmesi, bir tür anlatı olarak fıkra ve mesel geleneğinin bir "Türk Romanına Eleştirel Bir Yaklaşım" üzerine çok şey söylenebilir. Bunlardan biri de, Türk romanı üzerine olduğu kadar, romanın genel sorunlarına ilişkin, yeri geldikçe yapılan açıklamaların da Moran'ın kitabının değerini büsbütün arttırdığıdır. Nitekim okur, 'anlatma' ve 'gösterme' teknikleri arasındaki; tip, karakter ve soyut simge arasındaki; iç monolog ile bilinç akımı arasındaki farkları, yeri geldikçe, Moran'dan oğreniyor. Moran yine sırası geldiğinde, daha önce yapılmış olan bazı yorumların kofluğunu da ortaya koymaktan çekinmiyor. Bence kitabın öğretici yanı, eleştirel yaklaşımı kadar önemli. Dahası, kitap belirli bir sorunsalı (Batılılaşma) izlediği için, ele alınan romanlarda bu sorunsalı taşıyan tiplerin, tarihsel gelişim doğrultusundaki dönüşümlerini kavramak mümkün... Böylelikle Moran'ın çalışması, kurmaca ile tarih arasındaki dolayımları, Batılılaşma bağlamında gösterdiği için. çok ciddi bir edebiyat sosyolojisi çalışması kimliği kazanıvor. ödeneceğinden..." İlköğretim müfettişi olduğundan başvuracağı kurumu doğru olarak değerlendirdiğini sanan Muzaffer Bey, "Herhalde yanlış yaptıın. Ne yapalım biz ÖzaVın ynkındıklarından Turgut Özal Başbakan oldu. Oldu ve gün sektirmeksizin zam paketlerini birbiri ardısıra açmaya koyuldu. Bir okurumuz, "Başbakan değil mi, bir bildiği vardır zaar" diyor. Sonra hemen ekliyor: "Telaşlanacak ne var? Adamcağız hepsini söytedi bunlann. Hem de televizyonda. Bul karayı, alparayı, dedi. Millet de oyunu verdi onu dinleyerekıen. Papazı buldu kısacası. " Bu okurumuzun derdi zamlar değil. \'e de enflasyonun aşağı çek ilip çek ilmeyeceği. ' 'Ben'' diyor, ' 'şu müfettışlerle ilgili sözlerini düşünüyor, sözünü tutup luıamayacağını merak ediyorum. " Hani Özal Başbakan adayıyken, müfettiş bolluğundan yakınmıştı ya... Tabii okurumuza göre hem de sıradan müfettişten müfettişe de fark var. Birini tanıyor, hem de sıradan müfetüşlerden değil, baş olanlarından. Öğleye doğru aheste beste çıkıyor evinden bu beyefendi, akşam karanlığı çökmeden de evinde oluyor. Sakın evinin işyerine çok yakın olduğunu düşünmeyin. Evinden işyerine gitmek için deniz derya aşması gerekiyor hazretin. Halkçı olduğu için de halk otobüslerinden şaşmıyor. "Bu durumda" diyor okurumuz "işyerine şöyle bir ceee devip dönüvor herhalde. " Pekii, Özal'la ne ilgisi var şimdi bunun diyeceksiniz? Okurumuza göre ilgisi şu: Bir kere, sayın Başbakan, müfettiş bolluğunu örnek göstererek geçmiş yönetimlerin millete güvenmediğinden dem vurmasınmış. Çünkü okurumuzun müfettişinin, herhangi bir memuru denetleyecek ne zamanı, ne hali varmış. Bu yüzden kendisi denetlenecek haldeymiş. tkincisi, böyleleri her dönemde sırtlannı dayayacak birini bulduklarından kendilerini ameliyat edecek olanı uyuturlarmış önce. Üçüncüsü de, kabak her zaman olduğu gibi, görevine bağlı olanlarm başında patlarmış. Gerçek müfettişlerin yani. "İşte", diyor okurumuz, "Benim derdim de bu. Bizim kölünun örnek gösterilip iyinin harcanmast. Bakalım, göreceğiz." Kim çalıyor adres defterini? Anavatan Partisi Giresun tl yönetim kurulu üyesi Osman Taşhan'm, Sıvacı Köyü'ndeki evine giren hırsızlar hiçbir eşyaya el sürmeden evden aynldılar. ,\e var ki, Osman Taşhan evinde bıraktığı el çantasını açık görünce hemen bir göz attı ve adres defterinin yerinde olmadığını gördü. Şimdi Osman Taşhan şöyle diyor: "Evde kimse yokken içeri giren hırsız ya da hırsızlar, hiçbir" eşyaya el sürmedikleri gibi 4 ton satışa hazır fındığa da yaklaşık (7 milyon Türk Lirası) dokunmamışlar. Ancak hırsızlar bana ait olan o adreslerin bulunduğu defteri niçin aldılar? Anlayamadım bir türlü. Ne olur, adres defterini geri getirsinler." Şimdi yakınları merakla soruyorlar. Acaba Taşhan'm adresleri ne kadar değerliydi? Niçin bu kadar üzerine düşüyordu? Ait tarafı tanıdığı kişilere aitti bu adresler. İstese yine elde edebilirdi. "ŞIPSEVDİ "Yİ OKUSAYDI Ikinci eksiklik (buna eksiklik denebilir mi? bilmiyorum) Batıda ve bizde ilk romancıların geleneksel anlatı türlerinden yararlanmalarına ilişkin. Batıda romans, biz de ise âşık hikâyelerinden ilk romancıların bir kompozisyon örnekçesi olarak yararlandıklannı biliyoruz. Romanslar, Moran'ın deyişiyle "genellikle mutlu biten bir aşk öyküsünü dile getirir: olay örgusü ve KIM KIME DUM DUMA Behiç Ak Yayın raporu VARLIK YILLIĞI 1984 296 sayfa/Varlık Yayınlan 1984 yılının "Varlık Yıllıgı" en erken piyasaya çıkan yıllık oldu. "Varlık Yıllığı 1984", Toktamış Ateş'in hazırladığı "1983 Yılında Türkiye'de ve Dünyada Önemli Ekonomi ve Siyasal Olaylar"la başlıyor. Her zaman olduğu gibi ağırlık yine 1984'ün Sanat ve Kültür Olayları'na verilmiş. Roman ve Öykü bölumünu Hasan Bülent Kahraman, Şiir bölümünü Hikmet Altınkaynak, İnceleme, Eleştiri, Deneme, Anı, Röportaj ve Günlük bölümünü Konur Ertop, Çocuk Yazını'nı Emin Özdemir, Türk Sineması'nı Atilla Dorsay, Tiyatroyu Hayati Asılyazıcı, Plastik Sanatlar'ı Adnan Turani, Müzik bölümünü Selmi Andak, Karikatür'ü Fuat Kırcalı, TV'yi Sami Bulak kaleme almış. Kitapta ayrıca Tevfik Çavdar'ın "Sayılarla 1983 Üzerine Bir Degerlendirme"sı ve çeşitli sanat konulannda tanınmış adlarla yapılmış soruşturmalar yer alıyor. yeniden basıldı. Isa Çelik'in desenleriyle yayımlanan kitapta Behramoğlu'nun 1972'den bu yana yazdığı dörtlükler yer alıyor. Daha önceki basıma ek olarak bu basımda Ataol Behramoğlu'nun son yıllarda kaleme aldığı yeni dörtlükler ve "Clkeler ve İzlenimler" başlığı altında toplanan şiirler de bulunuyor. Örneğin, bir Londra izlenimi: "Kederden / Ölebilirdim Londra'da / Keder /• Bu kente yakışmasa." yanlış yaparsa binlerce okuru yanlışa sürükleyecektir. İşte mesleğimizin tehlikesi burada yatar," diye özetleyen Şolohov'un kitabında, yazann toplumdaki yeri, nasıl yazmalı, evrensellik gibi sorunları irdeleyen yazılar yer alıyor. MÜZİK KILAVUZU Hazırlayan: Faruk Yener / Bilgi Yayınevi / 437 sayfa. Faruk Yener'in ilk kez aralık 1970'de yayımlanan "Müzik Kılavuzu" aradan geçen on üç yıl içinde dördüncü basımına ulaştı. Yener'in yeni basımını yeni eklerle genişleterek sunduğu "Müzik Kılavuzu", 130 besteci, 140 opera ve operet, 280 senfoni, konçerto, süit, senfonik şiir ve senfonik uvertür, 20 bale müziğine ilişkin bilgileri içeriyor. Kitabın sonunda ise 300 temel müzik terimi açıklamalanyla sunuluyor. "Müzik Kılavuzu"nun son basımının bir özelliği de, ikinci ve üçüncü kuşaktan beş bestecimizin önemli yapıtlarıyla kitaba katılmış olması. SOSYAL KADINLAR PARTtSİ ÇALIŞ OSMAN ÇİFTLİK SENİN Yazan: Rıfat Ilgaz / Çınar Yayınlan Güldürü Dizisi / 142 sayfa. Çınar Yayınlan'nın Güldürü Dizisi'nden Rıfat Ilgaz'ın "Sosyal Kadınlar Partisi" ve "Çalış Osman Çiftlik Senin" adlı iki öykü kitabı yayımlandı. Rıfat Ilgaz, bu öykülerinden de, toplum yaşamının bağrındaki gündelik sorunlan, dertleri, karşıthkları yalın ve ölçülü bir dille, oturmuş, sağlam bir gülmece anlayışıyla toplumsal temellerine oturtuyor. Keyifle okunan öykülerinde toplumsal yaşamımızı hicvediyor. KÜÇÜK SEVİNÇLER BULMALIYIM Yazan: Işıl Özgentürk / YAZKO Yayınlan / 115 sayfa. Gectiğimiz tiyatro mevsiminde Işıl Özgentürk'ün "Küçük Sevinçler Bulmalıyım" adlı şiirkabare türündeki oyununu Macit Koper sahnelemişti. Tek kişilik oyunda Deniz Türkali oynadı, yapıtın müziklerini Sarper Özsan hazırladı. Şimdi Işıl Özgentürk'ün bu yapıtı kitaplaşmış olarak elimizde. Özgentürk, "Küçük Sevinçler Bulmalıyım"ın özünü şu sözlerle dile getiriyor: "Hayatın gürültü patırtısı sürüp giderken bazı anlar olur. Böyle anlarda insan durur; geçmiş, an ve geleceğe bakar. İnsanın hayatla, ona sunulan büyük yaşam parçasıyla hesaplaşmasıdır bu... Küçük Sevinçler Bulmalıyım, 198283 Türkiye'sinde böyle bir anı anlatmayı amaçlamaktadır." LATİN AMERİKA HİKÂYELERİ ANTOLOJİSİ Çeviıenler: Giiler Dikmen, Celal Cster, Yusuf Atılgan, Tomris Uyar, Fatma Akerson, Adnan Benk, Turhan Ilgaz, Fatih Özgüven / İletişim V ayınlan / 286 sayfa. Son yıllarda ülkemizde geniş bir okur kitlesi bulan Latin Amerika edebiyatının seçkin yazarlannın öykülerinden oluşan bir güldeste. Borges, Fuentes, Donoso, Rulfo, Marquez, Cortazar, Rosa, İnfante, Llosa ve Vasconcelos gibi Latin Amerika edebiyatının önde gelen yazarlannın öykülerinin yer aldığı güldeste, okurlara bu özgün edebiyatın başanlı bir kesitini sunuyor. Kitabın başındaki önsözde, "Bu kitaptaki öykülerin yazarlan, çok kişiyi rahatsız eden bir şiddete yapıtlannda ağırlık verirler... Doğanın şiddeti yanında insanın şiddsti, ister istemez bu edebiyata damgasını basacak, bu şiddet öykülerden ve romanlardan eksik olmayacaktır." KÜÇÜK ACILAR Şükrii Erbaş'ın şiirleri / Yaba Yayınları / 59 sayfa. Yaba Yayınlan'nın genç kuşaktan seçmelerinin sekizinci kitabı olarak yayımlanan "Kuçük Acılar"ın şairi Şükrü Erbaş, 1953 Yozgat doğumlu. Gazi Eğitim Enstitüsü Sosyal Bilgiler Bölümü'nü bitiren Erbaş'ın ilk şiiri Varltk'daçıktı. TARİHTE BUGUN Milmtaz Arıkan ŞEHZAOE MEHMET'İN İDAML 1621 'OE 8USÜN, OSMANLIPADİŞAHIR. OSMAH LEHfÇTANS&E8İHE ÇtKARkEN,AflDINOA TAHTA &EÇEBJLECEK SİRİtiİ glMKMAMAK İÇİH KAR. PEÇİNİ ÖLDÜRTX4£X İSTEYEN E. OSMAN, 8UMUN İÇİU 6EBEKEN FETVAYI MÜFTÛOEN AJMAAM1Ç, ONUN YEftİNE RUMEÜ KAZASK&tfNOEN AlAgiLM/ÇTİ. ŞEHZADE MEHMETCEUATlARI KA/ZÇtSlNDA SÖKJIV CE: "OSMAN, DİLERİM AUAUTAN, ÖM/SÛ' DE.VLETİN SERBATOU/P SENİ ÖMfVMDeN NİCE MAHRÜMEYLEDİHSE,SEN04Hİ AYNI AKİ8ETE UĞMYAG/N *0fYE SAĞIRMIÇTI.. İLS/NÇrİR, 1S22'D£, S.OSMAN'lN SOUU PA AYNI OLACAKTIR... 12 Ocak DÜNÜ VE BUGÜNÜYLE TELEVİZYON Yazan: Emel Ceylan Tamer / 150 sayfa / Yarltk Yayınevi TRT'nin televizyon yayınına yeni geçtiği günlerde yönetmen ve yapımcı olarak kuruma hizmet veren Emel Ceylan Tamer, ülkemizin konuyla en yakından ilgili kişilerinden biri. TRT'den aynlıp Gazetecilik Enstitüsü'nde öğretim üyesi olarak görev alması, Tamer'in yeni yayımlanan "Dünü ve Bugünüyle Televizyon" adlı kitabının ilk adımlannı atmasına yol açmış. Televizyon olayını her yönüyle ele alan bu son derece yararlı kitabı herkesin edinmesinde yarar var. HERMAN GOERING 1833 'TE BUGÜM, HBRMAH W1LMEUİ SOBKJU6 (Sög/ue) ALAAANYA'DA ROSENHEIfJ'DA P060U,HİTlEJi'İN YAktH ÇAL/ŞMA AfZKAOA$lAKtW>AH VE IT. OÛNYA SAl/AŞt SIKASlNDA ALMAN HAVA KUVVETLEÜ KUMANDANI OIAK1 GOE£IN6,SAVA$. TAN SONRA NURNBERG, MAHK£MESİNC£ ÖLÜM CEZASINA ÇARPTtRllA CAK,ANCAIC İNM2Bİe 6ÜN ÖNC£ İNTİHAR EDECEÜTİZ. YÜREĞİNİ SICAK TUT Yazan: Recep Bilginer / Cem Yayınevi / 162 sayfa. Cem Yayınevi'nin Kültür Dizisi'nden yayımlanan "Yüreğini Sıcak T u t " , Recep Bilginer'in daha önce Politika gazetesinde çıkmış yaznanndan seçmeleri kapsıyor. Gazetede 19751976 yıllarında yayımlanan yazılar, Bilginer'in toplumsal ve siyasal konularda olaylara bakış açısını yansıtıyor. Kitabın girişinde şöyle diyor Bilginer: "Yazdıklarımız hoşa gider gitmez, beğenüir beğenilmez... Ama o yazının içinde bir şey varîa, bir öz. bir cevher, etkilere aldırmadan, geleceğe doğru bir iz bırakır. Onu zaman da yok edemez, herhangi bir kimse ve tutum da..." KURŞUN ASKER Lubomir Levçev'in şiirleri / Çevirenler: Fahri Erdinç Kemal Özer / De Yayınevi / 87 sayfa. 1980 yılından bu yana Bulgar Yazarlar Birliği Başkanı olan çağdaş ozan Lubomir Levçev'i Kemal Özer kitabın başına yazdığı yazıda şöyle tanıtıyor: "Yaşadığımız zamarun özgül yanını da, geçmişe ve geleceğe uzanımlar taşıyan yanını da, olan ve olması istenenle iç içe dile getiren, tartışan, saptayan çağdaş ve devrimci bir sorumluluk örneğiyle karşı karşıyayız." Levçev'in şiirlerini Fahri Erdinç Bulgarca asıllarından çevirmiş, Kemal Özer de Erdinç'in yaptığı çeviriye Türkçe işlerlik getirmiş, yeni söyleyiş birim ve biçimleri aramış. YAZARIN S O R U M L U L L Ğ U Yazan Mihail Şolohov / Çeviren: Eser Yalçın / De Yayınevi / 151 sayfa. Ülkemizde "Ve Durgun Akardı D ç n " , "Uyandırılmış Toprak", "Vatan İçin Öldüler" gibi yapıtlarıyla tanına|i Şolohov, bu kez yazarlık üstüne kaleme aldığı yazılarından bir derlemeyle Türk okurlann önünde. "Yazarın Sorumluluğu"nu, "Bence, saygınlığı ya da yaşı ne olursa olsun hiçbir yazar kendisi için bir ayrıcalık isteğinde bulunamaz... Yazar, yayımlanan bir çalışmasında Necati Tosuner'in öykiileri / Derinlik Yayınları / 94 sayfa. NECATİ TOSUNER SOKAĞI 50 YIL ONCE Cumhuriyet "Maten" gazetesinin verdiği malumata göre Amerika Reisicumhuru Misıer Ruzvelt tarafından kongreve verilen A merika bütçesi şimdiye kadar milletler tarihinde kaydedilmemiş derecede muazzam bir açık arzediyor. Mister Ruzveltin tahminlerine nazaran Amerika devletinin iktisadî buhrana karşı girişıiği cidal iki sene zarfında A merika'ya takriben 9 milyar 309 milyon dolara (12,3 milyar Türk lirası) mal olacakur. 30 haziran 1934 12 Ocak 1934 büıçesinin mulat masraflar baliği 3 milyar 238 milyon dolar, fevkalâde masraflar yekunu da 723 milyon dolar hesap ediliyor. Memleketin iktısaden kalkınmasına matuf ledbirlerin zaruri kıldığı masraf fasıllannı şimdiden velevki lahmini olarak birer birer tesbit etmeğe imkân görülemediğinden, Mister Ruzvelt kongreden ayrıca istediği 2 milyar dolar munzam lahsisatın sarfı salâhiyetinin kayıtsız ve şartsız olarak kendisine verilmesini 19341984 musırran talep etıniştir. Amerika devletinin giriştiği bu muazzam işler dolayısile düyunu umumiye yekunu 30 haziran 1935 tarihinde 32 milyar dolar oluyor. "İki G ü n " adlı öyküsüyle TRT Başarı Ödülü'nü, 1977'de yayımlanan "Sancı... Sancı..." adlı romamyla da Türk Dil Kurumu Roman Ödülü'nü kazanan Necati Tosuner'in beşinci öykü kitabı "Necati Tösuner Sokağı". Daha önce "Özgürlük Masalı", "Çıkmazda", "Kambur" ve "Sisli" adlı öykü kitaplan yayımlanan Tosuner, bu son kitabında da yalın ve şiirli Türkçesiyle on dört kısa öykü sunuyor okurlarına. Amerika'da lasiyet AT ~ Yazan: Ali Özgentürk / Say Kitap Pazarlama / 151 sayfa. Senaryosunu Işıl Özgentürk ve Ali Özgentürk'ün yazdığı, yönetimini Ali Özgentürk'ün üstlendiği " A t " adlı fîlm üstüne kapsamlı bir kitap. 1982'de Valencia Şenliği'nde üçüncülük ödülü, 1982 Antalya Film Şenliği'nde Gümüş Portakal, 1983'de Türkiye Sinema Yazarlan En İyi Film Ödülü ve 1983 Mayısında Lecce Güney Avrupa Ülkeleri Film Şenliği'nde Büyük Ödül alan " A t " filmi, kitapta iç ve dış basında hakkında çıkan yazılarla tanıtıhyor. Filmin kimliğiyle birlikte senaryosu da tümüyle veriliyor. tarihinde hitaın bulacak olan cari senei maliye bütçe açığı 7 milyar 309 milyon dolara (9,7 milyar Türk lirası) baliğ olmaktadır. Mister Ruzvelt 19341935 bütçesinde de masarifatın varidatı 2 milyar dolar (2,6 milyar Türk lirası) geçeceğini kongreye bildirerek bunun için de ayrıca selâhiyet islemiştir. Mister Ruzvelt 19341935 bütçesinde varidatı takriben 3 milyar 975 milyon dolar (5,3 milyar lira) tahmin etmekledir. Buna karşı ayni sene FOTO FELEK totograr majieme depoau «çılmiftır. Adret Sirkeci. H«midiye Türbesi karfia No. 38 «908 En ucuı ve «n taıe mal u t l ı NDJDE: Fotoğrafçılara MILI.I EĞİTİM BAKANLIĞI Tebliğler Dergisi'nin 6.7.1982 gün ve 2090 sayılı nüshasındaokııllarakayıiiik kitap olarak tavsiye edilnıiştir. SÖYLEV (NUTUK) 1 1 DostJar Büro Malzemeleri Sanayii ve Ticaret Limited Şirketi Elektronik ve mekanik yazı hesap makinelerı satış Elektronik ve mekanik yazı hesap makineleri tamiri ' Yazar kasalar satış ve tamiri GAZİ M. KEMAL ATATÜRK C ilt 1 \c 2 biıurada 13. Bası, Ederi: 500 Lira Turkçeleştircn: Ord. Prol. H. V. VLLlDEühOĞI l Istenıc Adrcsi: Çağdaş Yayınlan Turkocağı Cad. 3941 Cağaioğluİsıanbul DÖRTLÜKLER Ataol Behramoğlu'nun şiirleri / Varlık Yayınlan / 62 sayfa. Ataol Behramoğlu'nun ilk basımı 1980'de yapılan "Dörtlükler"i Varlık Yayınları'nca ADRES: Kemankeş Cad. No: 71 KARAKÖY (Denizcilik Bankası Genel Müdürlüğu Meydanı CitUen mafeazası) Tel.: 144 79 82 145 51 08
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle