23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 TEMMUZ 1983 HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/11 Ozetle BoğaziçVnde mezuniyet töreni Bağaziçi Üniversitesinden 198283 akademik yılında mezun olan yaklaşık 800 öğrenciye diplomaları bugün törenle verilecek. Derinkök ve Çeliker tutuklandı Istanbul Haber Servisi Işçi Kredi Bankası sahibi ve Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Derinkök ve çahşma arkadaşı Mehmet Çeliker, Istanbul Sıkıyönetim Komutanlığı 1 Numaralı Askeri Mahkemesi'nce dün tutuklandılar. Derinkök ve 7 arkadaşı hakkında Türk Parası'nın Kıymetini Koruma Yasası'na muhalefet ve kacakçılık yaptıkları savıyla Ankara Sıkıyönetim Komutanhğı Askeri Savcılığı'nca soruşturma açılmıştı. Derinkök ve arkadaşlan haziran başlannda tstanbul Mali Şube ekiplerince gözaltına alınmış, daha sonra Selimiye Askeri Cezaevi'ne konulmuşlardı. Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Savcılığı, Istanbul Sıkıyönetim Komutanlığı Asreri Savcılığı'na gönderdiği talimatla Kemal Derinkök ve Mehmet Çeliker hakkındaki gıyabi tutuklama kararının vicahiye çevrilmesini istedi. Derinkök ve Çeliker, çıkarıldıkları 1 Numaralı Askeri Martkemece tutuklandılar. Derinkök ve arkadaşları, kacakçılık davalanna bakan Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı 4 Numaralı Askeri Mahkemesinde yargılanacaklar. Kemal Derinkök, Sosyal Güvenlik eski Bakanlanndan Hilmi işgüzar'ın yargılandığı davada, Yüce Divan'ca 18 ay hapse mahkum edilmişti. Derinkök, bu davada Istanbul Karacaahmet'teki arsasını Bağkur'a usulsüz olarak sattığı gerekçesiyle cezalandırıl. mıştı. Bütün batı Ayaz'a plaket verdi Transandantal Medikasyon Derneği, Doğa Yasa ve Çevre düzenlemesi konulannda yaptığı hizmetlerden dolayı tstanbul Valisi Nevzat Ayaz'a plaket verdi. Shefaton'un yatı Hilton Otelinden sonra Sheraton Oteli de bir özelyat satın alarak boğaz turlan düzenledi. Yatla gündüz turlann flyatı 6 bin, gece ise 7 bin lira. Boğaz 6 saat trafiğe kapatılacak tstanbul boğazı 'nın 1920 temmuz tarihleri arasında Anadolu Kavağı ile Tellitabyada inşa edilen pilonlar arasında tel çekme çalışmaları yapdacağı için 6 saat ulaşıma kapatılacağı bildirildi. Dıcak'ın (Baştarafı 1. Sayfada) Borçlar Kanunu'nun 49. maddesine göre tazminat davası açmıştı. 17 Mart günü Günaydın Gazetesi'nde yayınlanan bir haberde piyasayı dolandırarak Isviçre'ye kaçan Şellefyan'ınErmeni terör örgütlerine parasa] destek sağladığı bildiriliyordu. Bu haber iizerine llhan Selçuk, "ŞellefyanKemal Ilıcak" ara.ındaki yakın ilişkileri ele alarak Ermeni terör örgütlerine yardım eden kaçağın "Tereüman Gazetesi'nin oluşumunda önemli bir rol oynadıgım" ve gazetenin "harcını kardığını" belirtmişti. Bunun Uzerine Ilıcak'ın sahibi bulunduğu Bulvar Gazetesi'nden bir muhabir hemen Isviçre'ye gönderilerek Şellefyan'ı temize çıkarmak amacıyla bir röportaj yapılmıştı. Kemal Ilıcak, açtığı davalanndilekçelerinde Şellefyan'la işbirliği ve yakın ilişk'ilerini kabul etmekle birlikte " o r t a k " olmadığını ileri sürmektedir. Dün 9. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülen davada, davacı vekilleri bu görüşü sürdüren ondört sayfahk yanıt dilekçelerini "sundular. , , Davacı vekilleri "dava konusu yazının başlığında yer alan "Tereüman ve Taşnak" ibaresi, davalılann neyi ve kimi hedef aldıgını açıkça ortaya koymaktadır" dediler "Şellafyan'la ortak olmakla suçlanan Tereüman Gazetesi'yle Kemal Ilıcak'ın aktif siije değil de pasif süje olduklan yolundaki davalı vekillerinin" görüşlerini "gerçekleri saptırma gayretleri" olarak nitelediler. Davacı vekilleri "hukuk öğrenimi görmiiş bulunan yazar" llhan Selçuk'un yazısında "DıcakŞellafyan" işbirliğini niteleyen ortaklık kavramının "pay sahibi" anlamında kullanıldığını ileri sürdüler ve davahnın mahkemeye sunduğu belgelerin tümünün jeriye verilmesini istediler. Gazetemiz avukatı Orhan Apaydın daha önce mahkemeye Şellafyan'ın Tereüman Gazetesi'nin tesislerinin kurulmasında ve gazete kâğıdının sağlanması yolunda Kemal Ilıcak ile işbirliğini ve ortak sorumluluğunu kanıtlayan belgeler sunmuştu. Belgelere göre Şellefyan, "mutemet + finansör + ortak borçlu + müteselsil kefil" olarak gözükmektedir. Istanbul 9'uncu Asliye Hukuk Yargıcı Hilmi Denli 6. Asliye Hukuk'ta bulunan diğer dava dosyasının getirilmesine karar vererek davayı erteledi. ı * t t . . W l * Her yıl esnafın dört gözle Evren sivil (Baştarafı 1. Sayfada) Kurulu toplantısı için dün saat 10.10'da Başbakanhğı geldi. Başbakan Biilend Ulusu tarafından Başbakanhğın merdivenlerinde karşılanan Evren toplantımn konusunu, 6 Aralık'tan bu yana sürdürdüğü yurt gezilerinde tanık olduğu illerin sorunları olarak açıkladı. Cumhurbaşkanı Kenan Evren dün ayrıca Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Nurettin Ersin ve Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Necdet Ünığ'u kabul ederek kendileriyle bir süre görüştü. Orgeneral Ersin ve Orgeneral üruğ'un yeni görevlerine atanmaları nedeniyle Evren'e nezaket ziyaretinde bulundukları belirtildi. ERSİN'IN MESAJI Öte yandan Milli Güvenlik Konseyi üyesi ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Nurettin Ersin, Genelkurmay Başkanlığı görevini üstlenmesi nedeniyle Silahlı Kuvvetlere bir mesaj yaymladı. Orgeneral Nurettin Ersin'in Mesajında, Genelkurmay Başkanı olarak Türk Silahlı Kuvvetlerinin komutasını devralmış bulunduğunu belirterek, "Kahraman, fedak'ar, içtiği anda bağlı ve iistün değerlere sahip silahlı Kuvvetlerimizin Genelkurmay Başkanı olmak benim için en büyük şereftir" dedi. Ersin, mesajında şöyle dedi: "Atatürk'ün her vesile ile güvenini tekrarladığı, yurdunun ve milletinin refah ve geleceğinin en büyiik teminatı olarak gördüğü Türk Silahlı Kuvvetleri, O'nun yolunda, O'nun ilkeleri ışığında, görterdiği hedefler istikametinde ilerlemiştir. Bundan sonra da en büyiik komutandan erine kadar, her kademede aynı şevk, heyecan, bilinçi ve azimle, sadece ebedi başkomutan'ın direktifleri doğrultusunda ilerleyeceğine inanç ve güvenim tamdır. Türk Silahlı Kuvvetleri, Atatürk'ün belirttiği Türk topraklarının ve Türk memleketinin Türkiye ideali için sarf etmekte oldugu sürekli gayretlerin yerıilmesi imkânsız teminatı olmaya devam ederken, vazifesini Atatürk'ün isteklerine uygun olarak gerçekleştirecektir. Bu yönde gayretlerimize daima daha güçlü olarak devam edeceğiz. "Geleceğin savaşlarında da her türlü bıliın ve tekniğin (iım imkanlarının kullanılacağı aşikardır. Her ülke doğal olarak Silahlı Kuvvetlerinin en modern silah, araç, gereç ve teçhizatla donatılmasını arzu eder. Bu arzunun gerçekleşmesi için hiçbir fedakarlıktan kaçınılmaması da elzemdir. Çünkü, ulusal hedeflere ulaşmak ve hasım devletlerin düşmanca emellerine engel olmak sadece bu fedakârlıklarla mümkündür. Ancak, yalnız modern silah, araç, gereç ve teknolojiye sahip olmak bunun sağlanmast için yeterli değildir. Bu silahlan ve teknolojiyi kullatımada temel faktörün insan olduğu ise hatırdan çıkarılmamalıdır." Orgeneral Nurettin Ersin, mesajının son bölümünde Türk Silahlı Kuvvetliri'nin iç ve dış düşmanlarını kötü emellerinden çaydırarak, yurtta sulh, cihanda sulh ilkelerinin en güçlü uygulayacısı olmaya devam edeceğini belirterek, "Türk Silahlı Kuvvellerinin geçmişten bugiine ıı/anan şanlı adını, aziz Türk milletinin size beslediği güven duygusunu devam ettireceğinize itimadımı bir defa daha belirtirken, hepinize ailelerinizle birlikte sağlık, mutluluk ve daimi başarılar diler, sevgilerimi sunarım" dedi. E s r ı a fa g ö r e b a y r a m tatsız bu kez, esnafın deyişiyie "tatsız" başladı. Bayramlann oncesinde büyiik kalabalıkların alış veriş için dolaştığı, İslanbul'un Mahmutpaşa, tzmir'in Kemeraltı, Ankara nın Anafartalar çarşıian naa yıne aynTdoluluğu gözlemek mümkün, ama esnafın dediğine göre, çarşıya çıkanlann önemli bolumu sadece bakıyor ve âlmıyor. Şeker Bayramı oncesinde genellikle canlı bir alışvenşe sahne olan şekercılerde, "yenebilecek şeker", "aldatmaca şeker" tartışmalan görülüyor. Tartışma haksız değil, çünku yenebilecek şekerin kilosu 1.000, "aldatmaca"sının küosu 200 lira. Istanbul/Mahmutpaşa'da, özellikle giyim eşyası satan dükkanlar genel durgunlugun dışında kalıyor. g e l ı y o r befciedigi bayram ahŞ venşi Dönüş prinıi artırılnuyor TDK (Baştarafı 12. Sayfada) dedi. Uydurma keümelerı rusya'dan geldiğini öne süren Muzaffer Ender iddialarını şövle sürdürdü. "Sol yayınlar, sol yazarlar, bu uydurma kelimeleri kullanmakladırlar, bu keliıtıeleri Nazım Hikmet getirmiştir". Görüşmelerden sonra 36. madde aynen kabul edildi. Benimsenen maddelere göre Türk Dil Kurumu'nun 20 asli üyesi olacak, öneride asli üye sayısı 40 olarak öngörülmüştü ve 20'sinin YÖK tarafından seçilmesi hükme bağlanmıştı, ancak komisyon bu maddeyi yeniden düzenleyerek getirdi ve YÖK devreden çıkarıldı. Türk Dil Kurumu'nun şeref üyeleri şu kişilerden oluşuyor. Uluönder Gazi Mustafa Kemal Atatürk Semih Rıfat, Ruşen Eşref Unaydın, Celal Şahir Erozan, Kadri Karaosmanoğlu, ile kuruma önemli maddi ve manevi testek sağlamış, bu alanda hiz.net vermiş, Türk ve yabancı uyruklu kişiler arasından şeref üyeliğine seçilen kişiler. TDK Başkanı asli üyelerde bulunması gereken niteliklerc sahip adaylar arasından başbakanın önerisi üzerine ortak kararla atanacak yasa önerİMnin görüsülmesine bugun de devam edilecck. (Baştarafı 1. Sayfada) meleri şöyle sıraladı: • Türk işçilerinin işyerlerinde, okullarda ve oturdukları semtlerde Alman toplumuna uyum sağlamaları için gerekli önlemler alınacak. • Alman ekonomisinin güç bir dönemden geçmesine karşın, yabancı işçilerin yararlandıkları sosyal ödenekler azaltılmayacak. • Dönüş yapacak Türk işçilerinin sosyal sigorta ödenekleri ve kazandıkları diğer haklann transferi için iki ülkenin sosyal sigorta kurumiarı arasında daha etkin bir işbirliğine gidilecek. • Dönüş yapacak Türk işçilerinin mesleİci rehabilitasyonları için Federal Almanya'nın uzman göndermesi uygun görülüyor. • Dönüş yapacak işçilerin Almanya'daki konut kredilerinden yararlanabilmeleri için çahşma yapılacak. • Almanya'daki Türk gençlerinin özellikle mesleki eğitimlerine önem verilecek. Bu amaçla çaba sarfedilecek. HİÇ YOKTAN İYİDİR Blum, teşvik ödeneğinden daha büyük bir işsiz grubunun yararlanması konusundaki Türk isteğini "anlayışla" karşıladıklarını bildirdi. Ancak bunun "mümkün olmadığını" anlattı. Blum, teşvik ödeneğinin miktarını artırmamalarının mantığını da şöyle açıkladı:"Eğer bu teşvik ödeneğini getirmeseydik, geri dönecek işçiler tek bir mark bile alamayacaklardı. Halbuki şimdi 10 bin 500 mark alacaklar. Bu herhalde hiç yoktan iyidir." KARARI TÜRK İŞÇİLERt VERStV Sorulara' geçıldığınde Blum'a yöneltilen ilk sorulardan biri, "Türk tarafı ile görüştünüz. Ödeneğin artırılması istegi karşısında tasarıyı yeniden gözden geçirecek misiniz?" oldu. Blum bu soruyu yanıtlarken, "Bu tasarı parlamentoya sunulmustur. Miktar artırılmasını maddi olanaksızlıklar nedeniyle kabul edemiyoruz. Son kararı Türk işçisi versin. Çünkü durumlardan de ğişen bir şey olmayacak" dedi. Blum, "Siz buraya pazarlık yapmaya mı, yoksa almaya kararlı olduğunuz önlemleri yalnızca Türk tarafına bildirmeye mi geldiniz?" sorusuna şu karşılığı verdi: "İşçilerin dönüşü konusunda Türk yöneticileri beni ikna edebilmiş değiller. Hiçbir konuda Türk tarafı beni görüşmelerimizde değişiklik sağlayacak şekilde ikna edemedi." Bir gazeteci de TürkiyeAET ortaklık konseyi kararları çerçevesinde aşamalı olarak başlaması gereken serbest dolaşımın tam anlamıyla uygulanıp uygulanmayacağını, ayrıca "Türkiye'nin AET'ye tam üye olması halinde Türk işçilerin bunun bütün avantajlarından yararlanıp yararlanamayacaklarını" sordu. Blum, yanıtında bu konularda Türk ve Âlman makamları arasında görüşmeler yapılacağını belirterek, "Bu görüşmeler sonunda milyonlarca Türk işçisinin Almanya'ya geleceği sanılmasın. Bu konuda iki tarafta da bir ortak anlayışın ortaya çıkacağını zannediyoruz." dedi. 6 çocuğun ölümünde ihmali olan fabrika yetkilisi kefaletle salıverildi GEBZE (Cumhuriyet) Dıliskelesi mahallesinde 6 çocuğun ölümünde ihmalleri görüldüğü savıyla tutuklanan Polisan fabrikasının 4 yetkilisi, 400 bin lira kefaletle salıverildiler. Gebze'ye bağlı Diliskelesi Mahallesi sakinlerinden 6 çocuğun zehirlenerek ölmelerinde ihmalleri olduğu savıyla bir süre önce tutuklanan Fabrika Müdürü Ali Sevin İmre ile yöneticilerinden Necmettin Bitlis, Metin Bektaş ve Gündüz Park, yüzer bin lira kefaletle salıverildiler. Blum, "Sosyal yardım zammı alan Türk işçileri Federal Mahkeme kararı ile sınır dışı ediliyorlar. Bu konuda bir önlem alacak mısınız?"sorusu üzerine de, "Böyle birşey duymadım. Ama dediğiniz doğruysa, not alıyorum, Bonn'a dönünce konuyu araştıracağım" diye konuştu. Bir Alman gazeteci de Blum'a şu soruyu yöneltti: "Türkiye'deki görüşmelerinizde siyasi durumu, demokrasiye dönüş ve yeni siyasi partiier ve sendikal konuları ele aldınız mı?"Blum, bu soruyu yanıtlarken, "Türkiye bağımsız bir ülkedir. Türkler, Türk olmaktan gurur duyan insanlardır. Ancak, Türkiye'nin NATO içinde de sorumlulukları vardır. Demokrasiye dönüş sürecini büyük bir ilgi ile izliyoruz" dedi. Blum, sendikalara ilişkin konuda ise sözü yanında oturan DGB (Alman Sendikalar Birliği) Yürütme Kurulu üyesi Siegfried Bleichr'e verdi. Blum'un Cumhurbaşkanı Kenan Evren tarafından kabulü dışında Ankara'daki bütün temaslarında hazır bulunan Bleichr şöyle konuştu: "Uluslararası Hür İşçi Sendikalar Konfederasyonu Türkiye'de insan haklarının birçoğunun ihlal edildiği inancındadır. Oslo'da yapılan son ICFTU toplantısında Türkiye'ye ekonomik yaplırımlar uygulanması istendi. Istanbul'da sendikacılann yargılandıkları davaları yakından izliyoruz. Ben Türk yetkililerinden sendikacılann yaşamJarının korunmasını rica ediyorum. Bu mahkemelerde Avrupa sendikalarındaki belgelerin suç unsuru olarak kullanılmasını da hoş karşılamıyoruz. Ayrıca yeni Sendikalar Yasası, sendikal hakları sağlayacak bir yasa değil." Basın toplantısının sone ermesinden sonra gazeteciler Federal Alman Çahşma Bakanı Blum'un yanına giderek DGB yetkilisinin sözlerine katılıp katılmadığını sordular. Blum, " O , kendi görüşlerini, ben de kendi görüşlerimi açıkladım" demekle yetindi. (Baştarafı 1. Sayfada) nı kırdı. PTT binası hasar gördü, hükümet konağının bir bacası yıkıldı, elektirikler kesilirken, telefon görüşmeleri aksadı, sarsıntıdan bir çok evde mutfak eşyalarının büyük hasar gördüğü öğrenildi. Deprem İTÜ'nün Ayazağa'daki kampüsünde bazı binaların iç duvarlarında çatlaklara yolaçtı. VALİNİN SÖZLERİ Istanbul Valisi Nevzat Ayaz, yer sarsıntısından sonra kentte geniş bir araştırma yapıldığını ve hasar gören binaların saptanarak boşaltılacağını açıkladı. Vali Ayaz, yer sarsıntısının tstanbul'da önemli bir maddi hasara neden olmadığını da söyledi. Yer sarsıntısına ilişkin bilgi almak isteyen yüzlerce vatandaşın bir anda KandiIIi Rasathanesine telefon etmesi üzerine Kandilli Telefon Santralı " k a n ş t ı " . Kandilli Rasathanesini arayınlar hatların karışması nedeniyle ya kendi aralarında, ya da başka numaralarla konuşmak zorunda kaldılar. Telefon Başmüdürlüğü yetkilileri Kandilli Santralında herhangi bir arıza olmadğını karışıklığın fazla yüklenmeden meydana geldiğini bildirdiler. Kandilli rasathanesi Sismografi Bölüm Şefi Balamir Üçer, yer sarsıntısının Gönen ilçesindeki radyoling bağlantıh istasyona 30 kilometre uzakta merkez üssünün belirlendiğini ve Biga, Yenice, Çan, Gönen ve Edincik çemberinde şiddetli hissedildiğini söyledi. Sismografi Bölüm Şefi Üçer, dünkü yer sarsıntısının olağan bir sarsmtı olduğunu ve Türkiye'de günde ortalama 30 sarsıntının kaydedildiğini belirtti. Balamir 'îşer, dünkü yer sarsıntısının merkez üssünün derin olması nedeniyle geniş bir alanda hissedildiğjni açıkladı. EGE'DE HEYECAN Ege büromuzun bildirdiğine göre yer sarsıntısı Izmir'de de heyecan yarattı. Yaklaşık 1520 saniye süren sarsıntı sırasında can ve mal kaybı olmadı. Izmir Valiliği, tüm ilçelerle bağlantı kurulduğnu ve herhangi bir hasar haberi ahnmadığmı bildirdiler. Bu arada Ege Üniversitesi Astronomi Bölümündeki yer sarsıntılarmı kaydeden aygıtlann bozuk ve Ankara'da bakımda olduğu öğrenildi. Atina muhabirimizin de verdiği haberde, yer sarsıntısının Meriç, Dedeağaç ve Batı Trakya ile Limni adasında duyulduğunu, halk arasında panik yaratmasına karşılık ilk verilere göre can ve mal kaybına neden olmadığını bildirdi. UĞUR MUMCU GOZLEM (Baştarafı 1. Sayfada) sermaye işbirlikciliği de aynı kompartımana sığdırılmaktadır. Irkçı VG Turancı mısın? Milliyetçisin.. Ümmetçi ve mukaddesatçı mısın? Milliyetçisin.. Yabancı ve Tanzimat Batıcısı mısın? Yine milliyetçisin... Bu kavram, "alaturka sağcı" ile "alafranga sağcı"nın ipoteğine alınmıştır. Bu kavram kargaşasına bir de ilerici kesimin ürkekliği eklenince "milliyetçilik" toplumun muhafazakâr kesimi ile ırkçıların, turancılann, ümmetçilerin, komprodor kapitalizminin bayrağı olmuştur. Toplumun egemen ve ayrıcalıklı kesimlerinde örgütlenen bu sağ görüş sahipleri, bu kavram üzerinde bir çeşit tekel yaratmışlardır. Böylesine bir "milliyetçi tekeli" yaratıldıktan sonra, tabii ki, gerisi kolay. Bu görüşlere karşı olanlar milliyetçi değildir. Ya nedir? Komünisttir. Böyle olmuyor mu? Genel olarak, her yurttaş milliyetçi ve yurtseverdir. Fakat, her yurttaştan, ırkçı, mukaddesatçı, yabancı sermayeci ve muhafazakâr olması beklenemez. Irkçı ve muhafazakâr olmayan, yabancı sermayeyi savunmayan ve muhafazakâr görüşleri de benimsemeyen insana, "sen milliyetçi değilsin" denilebilir mi? En doğru ve akılcı milliyetçilik ölçüsü, Atatürk tarafından getirilmiştir. Ulusal sınırlar içinde yaşayan yurttaş arasındaki ortak bağ Atatürk milliyetçiliğidir. Atatürk milliyetçiliğinde, mukaddesatçılık değil layikliksöz konusudur.lrkçı değildir, toplumun bütün kesimlerine açık olarak, birleştirici ve bütünleştiricidir. Mukaddesatçıya da ateiste de karışmaz. Herkesi vicdan özgürlüğü içinde kendisi ile başbaşa bırakır. "Türk İslam sentezi" adı altındaki layikliğe karşıt düşünceler ve "Tanzimat Batıcılığf'nı andıran yabancı sermaye rıayranlığı "Atatürk milliyetçiliği"nin dışındadır. "Türk milliyetçiliği" ve "Atatürk milliyetçiliği" kayramları arasında tozu dumana katanlar, "Atatürk milliyetçiliği" kavramından, öteden beri tedirgin olanlardır. Tedirgin olmalarının nedeni de Atatürkçülükteki, barışçı, bütünleştirici ve ilerici bakış açısıdır. Bilirier. Muhafazakârlar, Atatürkçülükle bağdaşmaz. Atatürk milliyetçiliği, Kurtuluş Savaşının antiemperyalist ruh ve bilincinden kaynaklanır. Bu anlamda, "anti. emperyalizm" ve "yurtseverlik" aynı öze ve içeriğe sahiptir. Aslını sorarsanız, işte "milliyetçilik" de bu demektir. Milliyetçilik siyasal kutuplaşmanın değil ulusal değerierde ve amaçlarda birleşmenin aracı olmalıdır. İnsanları ve toplum kesimlerini "mil/iyetçi saymamak" kimsenin yetkisinde değildir. Bu tür ayrımlar, toplumda kırgınlıklara, küskünlüklere yol açar, bölücü akımlara da zemin hazırlar. Eğer "milliyetçilik" bütün toplum için birleştirici bir ortak amaç değil de bir siyasal görüş olarak seçilecekse, o zaman, bu sözcüğü, bu kavrama en az layık olanların dillerinden çekip almak ve gerçek sahiplerine vermek gerekir. Milliyetçiliğin gerçek sahipleri, "Kuvayi Milliye ruhunu" yaşatmaya ve Atatürk'ün "tam bağımsızlık" ilkesini kutsal bir bayrak gibi yükseltmeye çalışanlardır, başkaları değil!.. Anababalara uyam (Baştarafı 1. Sayfada) kendilerini alıkoyamıyorlar. Bu acımasız yarışın henüz oyun çağındaki her on çocuktan başarısızlığa mahkum edilen dokuzu üzerindeki, hattâ kazanan biri üzerindeki etkisi ne oluyor?.. Çocuk psikiyatrisinde, Türkiye'deki bilimsel çahşmaların babası olarak bilinen Prof. Rıdvan Cebiroğlu, bu konuda sayılara dökülecek bilimsel çalışmanın henüz yapılamadığını, ancak sonuçlara ilişkin gözlemlere dayanan pek çok çahşma olduğunu belirtiyor. Başarılı olmayan çocuklar, hattâ başarılı olanlar için dahi, evden kaçma, intihara kalkışma gibi dramatik sonuçlar yanında, çok daha genel ve yaygın biçimde çocukların bir tür nevroz hastalığına yakalandıklarını ve belirtilerin çok yaygın görüldüğünü bildiriyor. Yarışma tutkusunun çok zararlı bu boyutuna, önce ailenin, özellikle annelerin yakalandıklanna ve çocuklarını da sürüklediklerine işaret eden Prof. Cebiroğlu'nun anne ve babalara, eğitim politikasını düzenleyenlere yönelik uyarı niteliğini taşıyan açıklamaları şöyle: "Sınav sonrası çocuklarda çok yaygın görülen nevroz belirdlerinde anne ve babaların, bizde özellikle annelerin tutumunun rolü çok büyük. Başına neler gelebileceğini düşünemeden, kendi isteği, arzusu yerine gelsin diye, pek çok önlem alıyor. Birçok öğretmenden hazırlık testi dersleri aldırma, televizyonu kapatma, çocuğa oyun hakkı tanımama gibi pek çok çeşit tutkusal davranışlar oluyor. Oyle bir yarış temposuna giriliyor ki, annelerin tutkusu bir nevi nevroz olarak. gelisiyor. Bu tabii çocuga vansıvor. Sınav çocukların büyük çoğunluğu için kaçınılmaz başarısızlıkla sonuçlanınca da, ruhsal çöküntü yaşanıyor. Evden kaçma, intihara teşebbüs gibi dramatik olaylar dışında, yüksek heyecan temposu yerleşiyor. Çocuk başarılı olsa da olmasa da, yarış bir tutku haline geliyor. Ders dışı konularda da çocuğa yerleşen bu duygu, heyecanlandığında ellerini açıp kapama, çeşitli tikler gibi nevroz belirtileri yapıyor. Yarış duygusu yaşamının her alanına yansıyor." Prof. Rıdvan Cebiroğlu'nun geç kalınmış olsa da, çocuk üzerindeki zararı en aza indirebilme için, anne babalara yönelik önerileri var. Sınavda başarısız olan çocukların anne ve babalarının davranışlarında çok dikkatli olmaları gerektiğini vurgulayarak, şunlan söylüyor. "Çocuğun kaybetmesine kızmadıklarım, çok üzülmediklerini sadece sözle değil, tutum ve tavırları ile göstermeleri gerekir. Gerçekten çok büyük önem verilmiyormuş, çok önemli değilmiş gibi davranmak gerekir. Çocuklara sık sık, açık konuşmalar yapılmalıdır. Çocuklar mantıklı ve içtenlikli konuşmalardan çok etkilenirler." Rıdvan Cebiroğlu, "Kıyasıya rekabete dayanan bir toplum yaşamında çocukların yarışa hazırlanmasının ilk bakısta çok ters görülmeyebilecegine de" işaret ediyor. Ancak okul sonrası da acımasız yarış içinde olacak çocukların, yarış duygusuna, kaybetme ve kazanmanın doğal olduğuna, daha yumuşak yöntemlerle hazırlanması gerektiğine işaret ediyor. Örneğin; yaygın spor ve müzik yarışları ile, ruhsal sorunlar yaratılmadan çocukların hazırlanabileceğini belirtiyor. Anadolu Liseleri ve kolej sınavlarında aynı şekilde üniversitelere girişte ise, çocuğun geleceğinin, herşeyinin ortaya konduğunu, bunun çok olumsuz olduğunu anlatıyor. Devletin kolej açmakla, bu sorunla başa çıkamayacağını savunarak, devlet liselerinde iyi eğitim koşullarında ve yabancı dille eğitim veren okullann işlevini azaltarak çözüm aranması gerektiğini belirtiyor. İşçi (Baştarafı 1. Sayfada) Merkez Bankası'nın münhasıran işçi şirketlerine dönük bir reeskont kredisi açması halinde bu şirketlerin birikmiş kur borçları da eritilebilecek. Bu konuda uzmanlar, DPT'nin esas aldığı "100 kişiyi aşkın ortaklık tabanı bulunan ve azınlık hissesi dagıtılmamış olan" tanımınm esas alınmasını diliyorlar. Bu konuda Merkez Bankası'nda şu anda herhangi bir çalışmanın yapılmadığı öğrenildi. İşçi Şirketleri'ni desteklemekte kullanılan ikinci bir kredi aracı ise, Alman Iktisadî Işbirliği Bakanlığı'nın açtığı Teknik tşbirliği Fonu. 1983 yılı için bu fon 30 milyon mark olarak belirlenmişti. Sözkonusu fonun kullanım yetkisi Türkiye Halk Bankası'nın elinde bulunuyor. Ancak Türkiye Halk Bankası'nın işçi şirketlerini bu fondan yararlandırmak için ağır ipotek koşulları araması nedeniyle sözkonusu olay çıkmaza girdi. Nitekim, geçtiğimiz aylarda Türkiye'ye gelen Alman Jİctisadi Işbirliği Bakanlığı Müsteşarı Lengl, Cumhuriyet muhabirine, "Sözkonusu fonu ölmüş olarak değerlendiriyoruz. Fonun ciddiyet kazanması için Türk tarafının da eş oranda katılımda bulunması gerekir" dedi. ANCAK ÜÇTE BİRİ Yurtdışmdaki Türk işçilerinin kurduğu İşçi Şirketleri'nin kurtuluşu bu üç noktada düğümlenirken, nisan ayında DESİYAB tarafından yayınlanan bir hizmete özel rapor, olayın iyice çıkmaza girdiğini kanıtladı. Rapordaki verilere göre, halen kurulu bulunan işçi şirketlerinin ancak üçte biri çalışır durumda. Bu arada bu şirketler arasında yapılmış olan anket çalışması, sözkonusu şirketlerin büyük bir işletme sermayesi sıkıntısı içinde olduğunu ortaya çıkardı. Bankalar şirket yapısının çok ortağa dayandığı bu tür kuruluşlara işletme sermayesi vermekte çekimser kalıyorlar. Nitekim Eskişehir'de kurulu çok ortaklı PORİŞ Cıvata A.Ş.'de Eskişehir Özel Idaresi'nin katılımı ve bir Eskişehirli girişimcinin yüzde 30 oranında paydaş olmasından sonra, bu şirkete bankalarca işletme sermayesi verildi. 1965 yılında Aimanya'nın Köln kentinde ilk kez Türksan A.Ş. adıyla kurulmuş olan İşçi Şirketleri'nin 1972 yılında en üst noktasına ulaştığı, .980 sonrası da herhangi birçok ortaklı işçi şirketinin kurulmadı.1'' anlaşıhyor. Iktisat teorisiru., "Türk modeli" olarak niteleiR ; îşçi Şirketleri, halen Yugoslavj?, Belçika, Hollanda ve Ispanya'da üniversite düzeyinde ders konusu olarak inceleniyor. Yana yatan (Baştarafı 1. Sayfada) Arabistan'da. Ben çocuklarımla bir buçuk aydır bu evde yaşıyorum. Daha binaya benden başka kimse taşınmadı. 7 çocuğum var. Yer sarsıntısı sırasında sadece iki çocuğumla evdeydim. Diğerleri sokakta oynuyorlardı. Mutfakta yemek yapıyordum. Birden ayagımın altında yerin kaydığını ve bütün binanın sallandıgını hissettim. Hemen ardından korkunç bir çatırtı oldu. Penceredeki camlar tuz buz oldu. Odada oynayan çocuklarımın yanına koşmaya çalıştım. Bu sırada daire kapısının olduğu bölüm tamamen çökmüştü. Sonra sesler kesildi. Çocuklarıma sanldım. Sonra binada sıkışıp kaldığımızı anlayınca bağırmaya başladım." Denizli inşaat şirketinin yaklaşık üç ay önce müteahhit Süha Keymen ve Temel Engin' e yaptırdıkları bina yer sarsıntısı sonucu böyle çökmüştü. Sitenin henüz iskan raporu alınmamıştı. Ancak diğer bloklarda yaklaşık seksen aile barınmaktaydı. Güngören belediyesi sitenin boşaltılması amacıyla harekete geçti. Anadolu (Baştarafı 1. Sayfada) rına gore, en yüksek puandan alta doğru sıralanacak. En yüksek puandan başlamak üzere açık kontenjan kadar öğrenciye okul rr üdürlüğünce kesin kayıt hak! ı tanınacak. Kesin kayıt yaptırmaya hak kazanan adaylar okulda ilan edilecek. Ön kayıtlarla ilgili kesin kayıtlar 2427 ağustos .tarihleri arasında yapılacak. Ön kayıt yoluyla öğrenci alınmasına karşın kontenjan açığı kalan okullara, 12 eylül tarihleri arasında daha önce ön kayıt yaptıran öğrencilerden, puan sıralamasına göre öğrençj alınacak. Anadolu Liseleri sınavının birinci basamak sınavında en yüksek puanın 272 olmasına karşın, ikinci basamak sınavda en yüksek puan ise 234 olarak belirlendi. T t a v t * f i t n f v ^ v i s i n ^ r»ılrtıl*tv* Denizyollan'mn Akdeniz gemisi dün sabah Kara u a y r a m g e z ı s m e çiKîiıar k ö y n h t ı m ı I l d a ı ı a y r ı l a r a k l 5 g ü I l l t i k «, B a y r a ı n S e f c . ri"neçıkıı. Koğuşlardaki yatakları dışında tüm kamaraları satılan Akdeniz gemisi 400'e yakın yolcusu ile 7 Ulkenin 9 limanına uğrayacak. Pire, Malta, Tunus ve Palma Mallorca limanlanna uğradıktan sonra Şeker Bayramı'nda Barcelona, Nice ve Cenova'da olacak olan Akdeniz gemisi daha sonra Civitavecchia limanına da demir atıp 19 temmuzda tstanbul'a dönecek. Dış seyahal harcamalan vergisi ve liman taksları dışında gidişdönüş ve yemek ücreti olarak lüks kamaralar 152 bin 10C, hususi kamaralar 141 bin 700, 1. mevki kamaralar 128 bin 700 ve turistik nıcvki kamaraları 111 bin 800, 93 bin 600 ve 78 bin liraya satılan Akdeniz gemisinin aynı seferini Kurban Bayramı nedeniyle 13 eylülde Ankara feribotd tekrarlayacak... (Fotoğraf: Erdoğan KÖSEOGLU)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle