Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet 2 Mayıs 1453, dünya tarihlnde «yeni» 1 «C**»" başlangıcıdır. Bu tarlh yerselsiyasal (jeopolottk) Bzellikler taşıyan bir kentin elll Oç günlük kanlı bir savaşımdan sonra ahnması diye yorumlanmamalı ya da bizim «Mehter Bölüğü»ntin ünlU marşmdakl gibi savaşa can atarcasına blr espriyle anlaşümamalıdır. Yahya Kemal Islâmın kutsal kitabının «Feth SuresUndeki «İnna fetahnaleke fetha mttbinâ» ayetiyle bir tür bağlantı kurup «Ey leşkeri müfettihül ebvâb vur bugün / Fethi mUbini zamin o tebşîr aşkma» dlyerek olguya dinsel bir içerik vermektedir. tolr OLAYLAR VE GÖRÜŞLER hekimlerden, biiginlerden pozitif bilim yolunda yürümeleri kuşkusuz beklenemez di. Nitekim öyle de olmuştur. Ortaçağ tıbbı Hıristiyan ermişlere ait eşyadan sagaltım aedavi) umma yoluna eşdeyimle bir tür «Feti§lzm»e gittiği gibi «Kadavra Bisseksiyonları»ndan da yoksundur. Batı Avrupa halkı sanki kapkaranlık bir gecededir. Duyulan yalnızca çan sesleridir. Bu «çağ» üstün bir aşamadır. Çok yaygm blr kurama göre günümüz Batı uygarlığının ilk basamağı «Eski Yunan»sa, ikinci basamağı «Yeniden doguş»tur (Rönesans). Onu şöylece tanunlayabilirlz: «tlkçağla Ortaçag'ın vardıgı sonuçlann büsbütün yenl bir formla görülmesi, önceki çağların tanımadığı yepyeni bir insanın tarih sahnesine çıkmasıdır.» Yeniden doğuş Tanrıbilimsel inakların, dinsel inançların değil usun (aklın), deneyin, gözlemin insan yazgısına yörünge çizdiği mutlu bir süredir. Bu dönemde Batı Avrupa halk yığınları için «Kilise dışında kurtuluş yoktur!» önermesl artık değerini yitirmiştir. «Ortaçağ»da Tanrısal gücün «Budünyalık Kolu» (Brachıum Seculare) sayılan «Devlet», Yeniden doğuş'ta dinsel etkilerden yakasını kurtararak bağımsızlık elde etmiştlr. Daha doğrusu ulusal istence dayanan blçime girerek somut kimlik kazanmıştır. Din gerçek yeri olan duyunçlara itilmiştir. Sayın Prof. Dr. Bedia Akarsu'nun «Ahlâk ögretüert» üzerine 1982'de kaleme aldığı an Türkçeyle yazılmış, imrenilir (gıpta) özgün yapıtmda belirttiği üzere «Mutçuliık»a (Eudaimonism) «Haz»a (Hedonizm) dayanan «ahlâk» yerine bir süre sonra Immanuel Kant'ın «Görev Ahlâkı» yerleşecektir. «tstanbul'un Fethi» önceki kapkaranlık «çagsm kapanıp her şeyiyle buna karşıt yepyeni pırıl pırıl bir «çag»ın ortaya çıkmasınm başlangıcıdır. Olguyu buna bağlayan güvenilir, kalburüstü yazarlar vardır. Osmanlı Padişahı n. Mehmet'i Müslümanlık Hıristiyanhk savaşımmın bir önderi, Ayasofya'da cuma namazını ilkin kılmış bir hükümdar olarak değil, «Yeniçag»ın kapısmı insanlığa açmış yüce bir kişilik olarak görmek, göstermek en doğrusudur. Kanımca Osmanlı Imparatorluğu'rıda üç öke (dahl) yetişmlştir. Sonuncudan birinclye doğru bunlar şöyledir> «Mazlum uluslann kurtarıcısı Mustafa Kemal Atatürk», «Süleymaniye»nin «Selimiyesnln sanatsal görkemlnde sonsuzlaşan Mimar Sinan Ağa, Ortaçağ'ı kapatıp «Yeniçag»ı açan Sultan II. Mehmet. 29 MAYIS 1983 Yeniçağ'm Başlaınası İstanbuTu alan İkinci Mehmet'i, Müslümanlık Hıristiyanhk savaşı. mmın bir önderi, Ayasofya'da cuma namazını ilkin kılmış bir «Hü. kümdar» olarak değil, «Yeniçağ»ın kapısım insaıüığa açmış, hoş. görülü yüce bir kişilik olarak kavramak gerek. Tüp Geçit ile Köprü.. Ulaştırma Bakanı Prof. Mustafa Aysan, THA'ya verdiği demeçte şunları söylemiştir : « Birinci Boğaziçi Köprüsü tıkanmış durumdadır. Köprünün bakım ve incelenmest görevi Bayındırlık Bakanlığı'na aittir. Köprü, asma köprü oldu&undan belli bir süre sonra bafanu gerek ^ tlriyor. Tüp geçidin ise o süre içinde bitmeyecefi " belU. öyleyse ikinci Boğaziçi köprüsünü yapalmn daha sonra f inansmamnı bulduğumuz zaman tüp geçidi yaparız.» İkinci Boğaziçi Köprüsü için 75 milyon dolarlık dış borçlanma gerekiyormus. Doç. Dr. Sırrı AKINCI Yeniçeri Ulubath Hasan'm kent surlarında şehit olmasmdan, Bizans Kayzeri XI. Paleolaog Konstantin Dragazes'in sokak savaslannda öldürülmesinden, Ayasofya'nm kubbesindekl haç'ın devrilmesinden, yerine «sanlı hilal'in rekzedilmesi»nden, Osmanlı ozanının «Vur pençe1 Âli'dekl şemşir aşkına / Gülbankj asumânı tutan ptr aşkına!» dizelerindekl isteklerden, «Rtm Papa»dan (Roma Papası) «Hazreti lsa»ya dek bütün Firenk'in (Batılılar), «tmanı Muhanuned»le «garkı nfir» (ışıklara boğulmus) olması biçimindeki dlleğinden, «Pax Ottomana»nm tılsunı olan «Kızıletma»dan hepten soyutlayarak, akılcı bir yoruma bağlamak çok yerlnde olacaktır. Bunun için tarihtekl iki «çağ»ın belli başlı özelllklerine kısaca değinmek gerekecektir. mekte ya da «Odun Yığını» (Autadafe) üzerinde dlrl diri yakılarak, kıyıcılıkla can vermekteydi. örneğin özgür düşüncenin unutulmaz kahramanı Giordano Bruno (15481600) gibi.. Işte her birl birer manastır keşlşi olan Ortaçağ hekimleri bu nedenlerden dolayı dissekslyon masalarına yanaşmak istemiyorladı. O dönemin insan anatomisi Clarisimus Galenos'un (l.S. 130 200) kav ramlarına dayanmaktaydı. Uygulamalı çalışmalardan (demonstratio) hepten yok sundu. öğretim zorunlu olarak kuramsal alana kaydırılmıstı. Bu da hocanın (profesör) kürsüye çıkıp, çok önceleri C. Galenos'un yazdıklarını kitaptan harfi harIlne okuması (lector) blçlminde yapılmak taydı. îşln kötü yanı adı geçen klşiye ait yapıtın yanhşlarla dopdolu olmasıydı. Ama ne zararı var! Ortaçağ insanı içln «bilim» değil «din», «bllgi» değil «Iman», «düsünme» değil «inanma», «eleştinne» değil «övme», «bilimsel yapıt» değtl «Hıristlyan Kutsal Kitabı», «ulus» değil «Hıristiyan Cemaatb (Ecclesia), «ttlke» değil «Ulise» önemliydl. Neresinden bakılırsa bakılsın tutulacak yerl olmayan, bağımsız, özgür insan dUşünceslne zinclrler vuran, lnsanlığın andıkça her zaman utanç duyacağı bu kapkaranlık çağı «Blraz kllise biraz Tannbilim biraz da yannuş insan etl kokar» biçiminde niteleyenler vardır. Bunlara ardarda «Haçlı Seferleri» düzenleyerek seller gibi Müslüman kanı akıtma girişlmlerini eklemek için, «Müslüman» değil «yan tutmayan» olmak yeter de artar blle!.. Duyunç (vicdan) özgürlüğüne sırtını çevlrmiş, dinsel görüşün felsefeyi de yetkesine (sulta) almıs bu kısır «dünya görüşibmde «Üç hekimin bulnnduğu yerde Tann'nm olmadığını söyleyen iki kişi vardır!» (Ubl sunt tres medicici, ibl sunt duo athei) biçimindeki sapık özdeyişle hekimlerin, daha doğrusu genelde bllglnlerin ne oldukları sözümona anlatılmıştır. Toplumsal ortamın böyle çok ağır suçlayıcı, çekincell görüşüne hedef olmuş Yeniçağ'm özellikleri Aslında «fetih» sözcüğü Arapça'dır. tslâma bağlı olanlann bir kenti silah zoruyla almasuu, açmasını bildirmektedlr. Bu işin önderi olan klşiye de bilirsiniz Arapça'da «Fatib» denllmektedir. tlkinden sonuncusuna dek bütün Osmanlı tarihçileri, tstanbul'un ele geçlrilmesinl bu görüş açısından değerlendirmişler, «YeniçerUyl de utkunun (zaferln) slmgesl saymışlardır. Cumhuriyet döneminin yetiştirdiği aydmlann Osmanh düşününe bağnazcasına bağlanmaları, onu izlemeleri hlç de gerekmez. Y.K, Karaosmanoğlu «Atatürk» adlı o güzel yapıtının bir yertnde şöyle yazmaktadır: «Avrupa müzelerlnde, tarih kltaplannda sergilenen «Grand Turc», «Yeniçeri» resimleri, azametll kavuklanyla, kalın kuşaklarıyla, bunlara sokulmuş kıvrık yataganlarıyla saf pek çok klşiye blr korku vermektedir!..» Evet yargı ne yalan ne de yanlıştır. Ne var kl saçları usturayla kazınmış, palabıyıklı, şalvarlı, boylu boslu XIX. yüzyıl başında yirmi beş yıl «Nizamı t^dit»e düşman kesilmiş bu askerler «saf» almayan pek çok kişiye de «gözü dönmüş», «yabanıl», «saldırgam, «Barbar Tttrk» imgelemlerini (imajlarım) vermektedirler. Bu bir gerçektir. Oysa biz çağdaş, barışçı tutum içinde güçlülttğe yöneldik. Atatürk bir banş adamıydı. Onu tarih sahnesine savaşlar çıkartmıştı. Ama o savaşı hiç sevmezdl. Osmanlı Devleti'nin «Harbiye Nezaretfomi yeni Türkiye Cumhuriyeti'nde hiç blr zaman kurdurtmamış, bunun yerine «Milli SaTumna Bakanlığnnın temellerlnl attınnıştır. Gene o, bir savaş yapılmışsa, değerlendlrllmeslnl uygarlığa yaptığı katkıyla ölçmüş, bu savaştan sonra ortaya yepyenl bir «dunya görüştt» çıkmamışsa boşuna savaşılmış olduğunu söylemiştlr. Uygarlıktan yana, ama yurdunu koruyarak modern güçte olmaktır O'nun amacı. Bu bakımdan «tstanbul'un Fethtoni • Ortaçağ'ın özellikleri Bu çağa değişik bakış açılarından yaklaşmak olanaklıdır. Burada tıpsal tarihsel bir görüş yeğlenecektlr: Yıllar önce Istanbul Tıp Fakültesi Mecmuasında (22: 756767: 1959) yayınladığım bir yazıda da gösterdiğim üzere Ortaçağ'ın «Kllise Babalan» (Patres Ecclesiae), «Kadavra Dlssekslyonlan»rıin yapılmasına karşı gereken engelleri ardarda sıralamakta çok ustaca davranmışlarflır. Bunlardan blrincisi «Tannnın yüce şanına uygun biçimde!» (Ad mojoriam Dei Gluriam) «Killse kan akıtumasından tiksinlr!» (Ecclesla abhoret a sanguina) anlanundaki sözümona «Tannbilimseltnak h» (TeolojikDogmatik) ilkedir. Ikincisi Insan bedenine neşter vurulamayacağını ilerl süren dinsel görüştür. üçüncüsüyse ölümden sonra dirilmeyl (basübadelmevt) kabul eden Hıristiyan inancma göre, ruhun döneceği bedenl parçalamamayı keslnkes buyuran kilise inakı (dogması)dır. Bu ilkelere aykın davranan (heretlclte) herhangi bir bilgin «Doğru tnan»dan (Orthodoxle) çıkmış sayılmakta, zorbaca soruşturmayla (inquisitorlal) ya «Kara Liste»ye (tndex Expurgatormus) geçirll Sonuç CVCT OKTAY AKBAL Yakm Tarihi • Iyî • • Oğrenmeli (icbasın BULVAR ATATÜRK FİLMİ «Atatürk FUmi İçin TabkflaU, başbklı yazısında Gtingör Yerdeş, 19 Mayıs gecesi televizyonda yayınlanan «Atatflrk» tllmlni ele abnış. îerdeş, 50 milyon lira harcanan filmin sonucunun hayal kırtklıgı olduğunu savunuyor. Pilmta dörtte üçünun TUrklye'nin arşivlerinden derlendigınl belirten Yerdeş, «yabancılann rahlş tarihi batalara dÜştukleri,» görüşünde. «Yakm geçmlşlmbjlr bir (Eılne Savaşı) yoktur. Edne'de Tfirk ve ln« %Sü% askerlert karşı fcarşıya gelmaşlerdlr. Ve ne demekttr, lşte o satanelerde Tftrk askerlerinln tüfek namlularuıı başaşafı cevtnneleri? Sornn bakaUm, Türk Tarih Knrumn De Milli Savunma'nm Harp Tarilü Dairesince, b»yle Mr karsr «Immış nudır, Insillıin taurfumda?» TOT'nin yapım v» yönetim talimatnamesl geregince Hazretl Muhammed Ua AtatÜrkHln «dramatlze edilemeyeceğinl» savunan Yerdeş, şöyle yaayor : «Neden mi? Hlçbir zaman bu ikt yüce Insana t«m manssıyla benzeyen, onlann hareket ve mimiklerint onlar gibi tekrarlayacak, aym fi2İk yapıd» iki insan bolamacsınız da ondan. Hazretl Mnhanuned ve Yüce önder Atatflrk, aksi halde, baklannoa cemlyetindse yerleşmiş doknnolnua, vaıgeçOnıes değerlerinl kaybederter... TRT lşte ba yöaden bu iki mukaddes toaanın dramatlze edilemeyeoetine > karar •venniştlr. Ama bu tn'lT»w*""11* nnutolmuş, yabancılann film $evtame tekllfi nangi akla htanetae kabul edUmlştİT. Bu yfisden Ataturk'ü canlandıran aktSrier fabl? natalar yapmış, hele Dohnabahçe Sarayı'ndakl gfinlen oynayan yabancı, deli saçması blr takım pozl&rla hayallerimlıdekl Ataturk'ü lster istemez tahribe suruklenıiştir. Yüce önderin bu sarayda karş'laştıir yabmncı kadın gszeteciye verdljfi cevap lae tamamen uydunnadır. Atatürk, bizlere emanet ettiğl Tfirldye Cumhuriyeö fle dftnyanm geteceğhıi peK&lfi biUyor ve tedbirlerln bnna göre alınmaguu tetemlş bulunuyordu.» Bir süreden beri Boğaziçi Köprüsü tıkandı. Traf iğin yoğun olduğu saatlerde gidis geli& gerltlerindfe değlşiklik yapılarak dörtlü gidiş (ya da geliş) sağlanıyordu. Bu yöntemln tehlikell olduğu vurgulandı. Şimdi Îstanbul Boğazı'mn asma köprüsü üzerinden çevre yollarınm bilmem kaç kilometre derinliğine dek özel arabalar sabah akşam adım adım benzln yakıyorlar; öfkeler kabarıyor, sabırlar taşıyor. öyleyse ne yapalım?.. Gelsin ikinci köprü... Ancak Ulaştırma Bakanı Prof. Aysan'ın açık lamasında bir eksik var. 1982 yılmın Kasım ayı başında gazetelerde yayınlanan şu rapora dikkat: « 29 Ekim 1973 tarihinde işletmeye açılan tstanbul Boğaz Köprüsü dokuzuncu hizmet yıhm dolduruyor. Köprünün yapımından önce Amerikan firması Lew Cather tarafından hazırlanan f izibilite raporlarına göre, Boğaziçi Köprüsü'nden gfinde ortalama 31 bin 90 araç geçmesi öngttrttlfirken, bu rakam şimdlden 91 bin 300'e yükseldl.> • Proi. Aysan bu alandaki gerçekleri halka korkmadan duyurmalıdır. Yabancı kumpanyanın raporuna göre, 2000 yılında 30 bin dolayında taşıt geçeceği öngörülen Boğaz Köprüsü'nden 1983'de günde 90 bin araç geçlyor. Bu ne büyük yanılgıdır. Yoksa yanılgı değil, bir tuzak mıdır? Tuzağm adı 1968'de konmuş : Köprüler Tuzağı. Türkiye Mühendisler ve Mlmarlar Odaları o zaman devleti uyarmışlar. Niçin kulak verllmemlş? Yabancı projelerin eksik; raporların yalan dolan olduğu ileri sürülmüş. Niçin Türk mühendis ve mimarlarımn sözlerl bir kenara itilmis.? Neden Mimar ve Mühendis Odaları düşman bellenmiş? Ve güzelim tstanbul Boğazı'nm sırtlan yağmalanmış, koruları baltalanmış, daracık sokaklarda gökdelenler yükselmiş, kent çirkln çarpıklığa itilmiş, ulaşım polltikası ulusal yörüngeden biraz daha saptırılmış. • yerleştirmek hedefine y6neUk> olarak nittliyor. SosyalDemokrat hareketin henüz ilkeleri ve programının belli olmadığını belirten Mehmet Barlas şu görüşU savunuyor: «Soldaki çeşitli ksnat ve gruplar, slyasal görüşleri ve yaşanu ile tartışılmaz biçimde Uderliğini kaıntlaoıış bir ktşinüt çevıesinde değil, efsaneleşnıiş bir soyadının etrafında toplaremaktadır.» îlkeler ve programın saptanmasında scrunun hom dünden kopuk olmamak, hem de günün sosyaı ve polltik koşullanna uyum sağlatnak olduğunu belirten Barlas şu görüşü savunuyor: «Türk «sosyal demokrat» hareketi, yakasını bürokrasinin sade ekonomiyi değil, insan yasamuu da sürekn düzenlemeyi esas alan 'müdahalecl ve himayecl devletçillk' anlayifindan kurtarmak xorundadıt.» Îstanbul Boğaz Köprüsü'nü bir Ingilte firması yaptı; ama yenl kurulan bir partl amblemine büyük marifetmis gibi köprü simgesl koymayı bile düşündü. Bu da büyük yanılgıdır. Çünkü Köprü 1973'de açüdı. O yıllar Türk Mimar ve Mühendislerinin görüsünü paylaşan siyasal akımın yükselişi dönemidir. 1975'de îstanbul Belediye seçimlerinl, Boğaz Köprüsü'nü Ingiliz kumpanyasına yaptıranlar değil, karşıtları yüzde 60 oranında oy'la kazandı. Halk boylece eğiliminl belirtti. Ulaştırma Bakanı Sayın Aysan Türklye'yi yabancı kumpanyaların cirlt oynadığı blr alan nlteliğine dönüştürmek isteyenlerin baskılanna karşı dikkatli olmalıdır. tşte tarihsel olgu ortada: Amerikan kumpanyasının verdiği rapor bilimsel blr araştırma değil. Ekonomlk bir tuzakmış. TERCÜMAN DÜDÜK SESİ 'Bilir rrüsin ki senin farka. meyleden nazann Birinci defo doğan fecridir zavoliılonn» Mehmet AJdf bu dizeleriyle 1915'te Alman emperyalizmini işte böyle övmektedir. Almanlann Dogu'ya yönelmelerl 'zavallılar'ın dogan güneşl sayılıyor! Alman emperyalizmini, Ingiliz, Rus, Fransız emperyalizminden ayınnak, onu bir kurtuluş umudu saymak uzun süre pek çok klşiyi aldatacaktır. Sultan Abdülhamid şöyle demektedir: 'Abnanya kuvvetini boşuna harcayarak her yerde kendisine faydasız koloniler arayacağına nüfuzunu Iran hörtezine kadar uzatsa hem bizim için, hem kendi8i için çok daha iyi olur». Gerici çevrelerin 'Büyüfe politikacı', Ulu Hakan» diye andıklan Abdülhamit' in Alman emperyalizmine kucak açanlann başında oldugu, bu sözleriyle de belli olmaktadır. Almanlar, Afrika'ya gideceklerine Anadolu'ya, îran'a gelip yerleşmelidirler, buralan kazanmalı, bu topraklan sömürmelidirler! Bu sömüru duzeninden Turklenn. Iranhlann ne yararlan olacak? diye düşündünui. mü işin içinden çıkamıyorsunuzl Doç. Dr. tlber Ortaylı'nın *Osmanh İmparatorluğunda Alman Nütuzu» adlı kitabım okuyorum. llginç, sOrukleyici bir yapıt. Roman gibi rahat okunuyor. Tarih, bir çeşjt roman degil midir? Ortayu, gerçek bir tarihçidir; aynı zamanda iyi bir yazardır. Bu iki nitelik birlftşince, o yazann anlattıklan daha ilgi çekici oluyor. Ortayu 'Alman nüfuzunun yorleşmesi için ideolojlk ortamın Berlin Kongresi'nden sonra ortaya çıktıgını, Padişah Abdülhamid' in Panislamizm ulkusüne sığınmaya çalıştagını. Müslümanlara dost görunen Ahnanya'yı da hayırhah' bir müttefik saydıguu anlatıyor, diyor ki: '107778 döneminde toplanan Mebuslar MecUsınin OstnanhRus savaşı sırasında dağıMması tte meşruti rejim rata kaldmlnuştı. tngiltere, Fransa ve Rusya'nm Hıristiyan azmhhlan kışkırtan ve hele Ingiltere'nin meşrutiyeti teşvik eden davranışları H. Abdülhamid'i urhüten honularcU. Oysa Balhari lardaki etnik gruplarla bu açuJan fazia ilgisi olmayan ve üstelik kendi demokratik geleneği de zayvf olduğu için Osmanlı tmparatorluğunun despotça yönetimini hoşgörüyle karşılayan Almanya'nın otoriter Kayzer Vfilhelm'inin II. AbdülhoTKtd yörvetimine sevimli görüneceği oçıfetır.» Dr. Ortaylı, Abdülharait'in despotça yönetimini eleştiren Alman gazetelerine Alman hukumetinin çeşitli baskılar uyguladığmı, 'Bir Devlet Yönetimcisi Nasıl Yaşıyor?' başlıklı bir yazıda Abdülhamid'in özel masraflannın 199 milyon Frank olduğunu yazan bir derginin toplattırıldığım, bu tür yaymlann hükumetç© önlendiğini de yazıyor... Dr. Ortayh'mn çürüttügu bir sav da, Abdülhamid'in 'îslam Birliği'nden yana oldugu, bu alanda inançlı çabalar harcadığı konusudur. tslam Birligl'mn yandaşı Cemalettin Efganl'nin Abdülhamid'e danışmanlık" ettiğine dair hiç bir kanıt yoktur, diyen Ortaylı Abdülhamid İslamCıbğmm uygulamada tutucu ve Fransız Devrimi'nin etkllerine karşı direnmeyi amaçlayan bir ideoloji olduğu'nu vurgıılamaktadır. Ortaylı şöyle diyor bu konuda: «Hamidtye Islamcıhğmın kültürel alanda da Müslümanlar arasında birleştirici hiçbir etkisi görülmemiştlr. Balkan Slav'lan hatta Bulgarlar ve Rumlar arasında bile kültürel ve ideolojik bir etkileşim varHen. Araplar ve Türhlerin aydın gruplan arasında hiçbir iletişim soz konusu değildi. Resmi tslamcılık, Osmanh ülkesinde, ne tarih ne felsefe alanmda, İslamcı çerçeve içinde bile olsa hiçbir toplumsal sorun tartısılamaz, bu konuda bilgi aktarması yapılamazdı. İmparatorlukta tarih ve felsefe ofeuyo(Arkası 11. Sayfada) Bauf Tamer 26 mayıs tarihli yazısın da «herkesin ortabğı kanştınnakla mey gul» olduğunu savunuyor. «Bir taraftan iş adamlan, bir taraftan menfaat sim sarUn, blr taraftan basın...» diyen Rauf Tamer şöyle yazıyor: «Acaba ne yapıhnak istenlyor? İ)sum mfl yiyeceğiz, bağcıyı mı dövecefiz?.. Manzarayı sakln bir kafayla seyTettiğlniı zaman, içtnize şfiphe düşeblUr Yoksa partiler kuruhnasm mı istenlyor? Yoksa, seçtan yapdmasın mı istenlyor? Yoksa tam bir kaos doğsun mu tetenlyor? Gerçekten şüpheU bir dumm. Çünkü, sebepsfı yere kuşak sartatanlar.. Çünkü, IUZUHMBUZ yere laf üretenler, hatta MGKiün flkriymlş gibi haber fanal edenler... tcerden ve dışardan ga*el okuysnlar... Bütün bnnlar yetmiyor, blrtakım futursuz davranışlar; fişnikle yenler, gamazlayanUr, fısütı balinde ya yma geçenler, bununla da iktifa etmeylp kaleme sanlanlar, aluıan bütün mesafeyl bir çırptda sıfıra müncer etmek iateyenler... Nedir, ne oluyor?.. Sahl ne yapıhnak isteniyor? Bir düouk sesl da ha duyulursa, müsebbibl sensin diye bunlardan hangl blrinln yakasına yapı SON HAVADİS ÂMENNA İNÖNÜ'NÜN SORUMLULUĞU 27 Mayıs tarihli yazısında Mehmet Barlas, Prof. Erdal tnönü'nün yüklendlği görev kadar sorumluiugunun da agır olduğunu belirtiyor. Mehmet Barlas, Inönü'nün glrişlminl, «eski hastanklan koruyarak geçmişt canlandırmak yerine, yenl bir yapıyı oluşturarak, eski tabam sağhkh bir zemine «1982 Anayasası'na biz sanlp çıloyonız diyerek, sözüm meclisten dışan, siyasi açıkgözlük yapmak Isteyecek •^IIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIİİİİIIIIIIIIIIIIIIİIIIIIIU lerin sonunda toplayacaklan oy degıl, hüsran olacaktır,» diyor Selçuk trdem 25 mayıs tarihli köşeyazısmda. Sagsız solsuz demokriısi olmayacagını savuTtitn Seiçuk trdem, «Atatürk*ttn, en Düyük özlemi olan çok partill parlamenter Benl tekrar eski sağlığıma kavuşturan Ba S demokratik rcjimi kuramadan ve gdremeden hayata gözlerinl yumdugunu» kırköy Sinlr Hastanesi Cerrahl Kısun Şefl 5 ijeUrtiyor. trdem görUşlerlnl şöyle sür dürüyor: Dr. Aysima Altınok'a | «Birlik, beraberUk, Smenna... Medeni münssebetler, iyi iUskiler, amenna... Dr. Zeki Oral'a | Kavga yerine banş, kemiklesme yerine usdaşnıa, âmenna. Op. Dr. Faruk Tancar'a § Devlet Siyasi partl menfaatlerinlıı Op. Dr. Halil Toplamaoğlu'na | karşüaşmasında, Devlete öncelik bin dt fa âmenna... Ama tek ruh tek semsiye, Dr. Yaşar Can'a | tek felsefe, diye diye tekleşmeye gitme yi tasvip eden bir tavır İçeristoe glrerDr. Mehmet Daimoğlu'na İ seniz, slze sorarlar.. Sayın Genel Başkanmnz, çok par ve hastane tüm hemşlre ve personellne en içten s tili parlamenter demokrasiden yana mtteşekkürlerimi sunarım. a sınız, değil misiniz?» TEŞEKKÜR = ALt ÖZTÜBK § (dış basın FRANKFURTER ALLGEME1NE İîlllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllMlllllllllllllllllllllllf solcuların hükümetteki uygularaalanndan hayal kınklığına uğrayanlann kızCinlığını yaşıyor. Bu karşılaşmada taraflann isteklerinl doğru dürüst dUe getirmemesi, cevap vermeyi de güçıeştiriyorj» FRANSA'DAKİ GÖSTERİLER Fransa'da blr aydır süren öğrenci gösterilerl ile 1968 öğrenci harenetl arasmda yapılan benzetmelere karşı çıkan «Frankfurter Allgemeine» gazetesl, bu defa Fransız öğrencilerinin kau bir toplum düzenlne karşı idealist bir oaşkaldında bulunmadığını vurguluyor. Bu defa ögrencüerin idealler yerine toplumdaki imtiyazlaruu savunauğunu belirten gazete yorumunu şöyle sürdürüyor: «Aynca Fransa'mn sınırlanndaki sokaklar da yeniden protesto gösterilerl yapan köylülerin eline (ceçmlş duTumd». Ve gösteriler giderek sıklaşıyor, köylüler isteklerinde daha inatçı oluyorlar. Ama toplumun değişik keslmlerinden gelen bu protestolar artık yöneti. cileri yokiuğun irfare edilmesiyle uğraşan bir toplumdaki ımtiyazlann korunniası amacmı taşıyor. GösterlcUerln tehtikede gördüğü şeyler fikirler detil, ekonomlk sayılarla açıklanabllir haklar. Uu sayede Sosyallst Cumhurbaşkanı Mitterrand polis birliklerinl göstericiierin üzerine yollarken fazla kaygılı değil. Parls sagrdann bir baharını değil rinden hiçbir farkı yoktur. Kongre'nin kararlılığında büyük bir azalma görülüyor. Bunun nedeni de, Kongre üyelerinin Başkan'a karşı çıkmalan halinde slyasal onlemlerJe karşılaşmaktan korkmtaları.» îstanbul Tıp Fakültesi 1973 Mezunlarına 10 yıl sonra yin© birukte oluyoruz. Tarih: 4 Haziran 1883 Cumartesi saat: 1S.00 Baglanti: Dr. Gündüz Ataaoylu : 47 72 77 Ev: 65 28 67 Dr. Şemsettin Ateş : 70 06 20 Ev : 65 89 46 NEW YORK TIMES THE WASfflNGTON POST MX FÜZELERİ ABD Başkaru Reagan'ın savunma komiteierine mektup yazıp destek istemesinden sonra MX füzeleri ödeneglnîn sırayla Temsilciler Meclisi'nden ve Senato'dan geçmesi, «New York Tlmes» gazetesinin sert eleştirisine yol açtı. Gazetenin yorumu şöyle: «Daha Önce nükleer sllahlann dondunılması çafınsında bulunmuş olan Kongre, şimdi silahlanma yarışuu hızlandıracak olan MX füzelerinl onayladı. Neden? SUahlanmanin denetlenmesini öngören bir anlaştnayı (SALT II) tanımayan, sllahlanmanın denetlenmesini reddetmiş olan, bütün kadrosunu sUahsızlanmaya kuşkuyla bakan Insanlarla doldurmuş olan blr Başkan, MX'i vazgeçihnez bir proje Uân etti diye. Eğer Reagan buna inanıyorsa, tuzağa düştü demektir. Silahlanma yanşuun tüm tarihi boyunca Sovyetler'ln yeni Amerikan silahlarına verdiğl cevap, tavlzler değll, yeni Sovyet sitohları olmuştur. MX'in diğerle GÜNEY AFRİKA'DA GERGİNLİK «The Washington Post» gazetesinde, Guney Afrika'da ortaya çıkan g?rgmlik Üzerine yer alan bir yorumda, bunalıma G. Afrika'daki beyaz azınlık yönetimlnin neden olduğu belirtiliyor. Gazete, çoğunlukta olan milliyetçi siyah Afrikahlarm genlla ttrgütü ANC ın (Afrika Ulusal Kongresi) saldınlarına, beyaz azınlık yonetiminin uyguladığı «aparteld» ırk aynmı politikasuun yol açtığım belirtiyor. Yaa özetle şöyle. «Beyaz azmlığın iktjdarda olduğu ırkçı sistem çok kötüdür. Bu sistemi değiştirmek isteyen sivah mllllyetçilerin ise pek fazla sanslan yok. Güney Afrika cumhuriyetl terörizmin engellenmesi için uluslararası destek istedi ancak bu terörizmi yaratanlar yin« kendtleri. Güney Afrika'da ıstikrann saelanabilmesi için beyaz »nnlık yonetiminin, çoğunlukta olan siyahzorunludur.» Î.E.T.T. İşletmelerînden 1981 yılında araçlanmızda ıınutulan ve sahipleri tarafından aranılmayan çeşitli cins eşyalann 6atışı 7.6.1983 günü saat 09.00'dan itibaren Şişlfdeki garaj binasuıda açık arttırma suretiyle yapılacaktır. Açık arttırma sonunda satın alman eşyanın bedeli derhal ödenerek teslim alınacaktır. Eşyanın am balaıı, nakliyesi alıcıya aittir. Satış sonrası itirazlar kabul edilmez. İlanen duyurulur. x (Basın: 18768) 3308