Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet 2 konoml de, yaygm kanmın tersine, özde bir kültür işidir. bilim ve sanat gibl. Kültür insanm yaşamla tüm ilişkilerini kapsar. Bu llişkiler kültür kavramınm içeriğini oluşturan üç ana ögede bulur kaynağmı: doğa, doğaüstü ve insan. Bu ögeler ara dakl llişkilerl kuran ve geliştiren özne lnsandır. Çünku, hera özne, hem nesne olabilme özelliği, yaşamın bu iki ana durumuna, konumuna ginne yetisi yalnızca insanda vardır. Bu ilişkiler bir örgü niteliğindedlr; dizi, sıra niteliğlnde değil. Özneinsan bir yandan bu üç ögeyle teke tek ilişki kurarken, aynt zamanda bu ögeleri birbirine ören «üç'ün kaynağıdır; bu güç, billnç'in, bilebilme'nin gücüdür. Nesneinsan ise doğanın bir parçası olarak herhangi bir nesne gibi kendiliğinden varolan, duran, kendi dışındaki güçlerin (energia) onu kolaylıkla evirip çevirdiği, edilgen (pasif) insandır. Toplum ise özneinsan'la nesneinsan'ın oluşturduğu bir bütündür; bu nedenle toplum doğa, doğaüstü ve lnsan ögeleriyle ayrılmaz bağlar içindedlr. Kültürel yapı, kaçmılmaz olarak, toplumu da içeren bu örgünün tutarlı bir bütünüdür. Ancak, kültürel yapıdakl değişlm dönemlerinde tutarlığı sağlayan bağlantılar şu ya da bu ölçüde kopar; külturel yapının temel ögeleri arasında uyumsuzluklar, aynksılıklar ya da aykınlıklar, giderek çelişkiler doğar: örneğin. kişl bir yandan dinl bütündür, öte yandan bilim adamı, araştırıcı: hem doğaüstü'nün <tar tışılmaz» gücüne inanır. hem doğayı inceler, araştınr. Bu sırada, yenlden bir kültürel tutarlı bütünlere yönelme ve ulaşmanm geçlş dönemlerl, sancıları yaşanıyor demektir. Bu bir akıştır; bu akışı durdurmağa çalışmak yaşamı durdurmağa kalkışmaktır. Böylesl çabalar akışı durduramaz, aina yatağmı değiştirebilir; o zaman uygarhk şu yörelerde (toplumlarda) değil, bu yörelerde akmasını sürdürür. Bazı toplumlar da artık derelerl, çaylan lle bu ırmağa katılamaz olur ve tarihe Irili ufaklı kurumuş yataklar olarak geçer. *•* Antigone adh tragedyasmda Sophokles koronun ağzından özneinsan'ı şöyle anlatır: Harikalar çoktur yeryüzünde ve OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 14 MAYIS 1983 E lnsan, Kültür, Demokrasi Doğayla ilişkiler sürekli olarak insan yetilerinin işlenmesine dönüş. türülmedikçe, bu ilişkilerin ürünleri (ekonomik ürünler) başıboş, amaçsız bir yığılma oluşturacaktır. Necdet SÜMER Hscettepe Üniversitesi Öğretim Üyesl en harikasıdır bunlann / insan, Okyanus üstündu giden, tlerinliklerinde, / rüzgâıın süpürdüğü vadilerinde ilerleyen kabarıp dalgalanan / tehlikeli denlzlerın. / Elendisidir yaşı olmayan Toprakın, alnının teriyle / boyun eğdiren kendi istemine ölütnsüz anasını tanrıların, / yıllar izlerken yılları, sonu gelmez çabasıyla / katırın ve sabanın. / Yaşayan herşeye egemendir o; havadaki kuşları, / yerdeki hay vanları, denizin ve karanm tüm yaratıklarını / ele geçirir, yakalamada ve tuzak kurmada kurnaz / el çabukluğuyla; / ... Dili kullanmayı, beynin yel gibi hızını / öğrendi insan; buldu yasalannı birlikte yaşamanın / kentlerde, barınak yaparak kendine yağmura / ve kış havasına karşı. / Aşanıaz hiçbir şey onun gücünü... (Çevlren : N.S.) özneinsan'm temel özelliği, klşiliğin dekl özgüç'ü, eski Yunan tragedya türü yaratılırken bulgulanmış, böylece lnsanyaşam ilişkisinin temel düğümü kavranmış, kişlinsan doruğuna ulaşmış, sanatın da yaratıcı özü ve temel işlevi yakalanmıştır. Tragedya kahramanmm temel özelliğl kendine duyduğu saygıdır, yanl insanlık (insan olma) onurunu temel değer saymasıdır. Tragedya enlnde sonunda, kahramanın onuru onun yıkımma yol açacâk olsa bile, bu saygıda dUğümlenir, bu saygıda çözüme ulaşır. Onur, çoğu kez sanıldığı gibl, ayakları yerden kesik, nereye çeksen oraya gider bir kavram değildir: var olmakla yok olmanın karar noktasıdır; özneinsan olarak varolmakla nesneleşip yokolmanın. Bu nedenle tragedya varlık ile yokluk, yaşam ile ölüm arasında oynar. Tragedya kahramanı bu aradakl tüm ölçütlerl. çıkarlan, korkuları, varsıllığı, yoksulluğu, geleneksel kör değerlerl ve bütün duygu çalkantUarmı onur terazisinin karşı kefesinden kolayca sılkip atabilen kişldir. Çünkü bu terazi çok ölçekll değil, tek ölçeklidir. Onur ölçeği ile dengeyi sağlayabilmek ise kişinln kendi gücüyle teraziyi kaldırıp kendi kendisini tar tabilmesinden, yargılayabilmesinden geçer. Bu da kişinin içeleştiri gücünü kazanarak nesneinsan yanıyla hesaplaşabilmesi demektir. Bu nedenle tragedya kahramanı insanlık adma ana ölçütü, ana değeri, insan olma onurunu yüklenmiş örnek klşlliktir. •*• însanı özne kılan da nesne kılan da onun (yetilerinin) işlenme biçlml ve boyutudur. Bu işlenme (lşleme) eylemldir kültür. Kültür eyleminin. insan yetilerınden ayn, ikl temel nesnesl daha vardır: doğa ve doğaüstü. Bkonomlteknoloji insanm, kendi nesnel yanmı (bağlı olarak toplumu) da kapsamak üzere, dogayla ilişkllerinin bütünüdür. Günümüzde toprak'ın yanında yer alan ve giderek gelişen makine, doğanın işlenme (agrl cultura) alanmı genişletmiştir. Doğanın işlenme alanının genişlemesiyle, doğaüstü'nün işlenmesine (del cultura) dayalı kültürel yapıların zayıflayabildiğl gözlenmektedlr. Ancak, bu göz kamaştıncı gelişme gözleri gerçekten kamaştırarak. bu arada, kültür eyleminin temel ögelerinden olan insan'm gözardı edllme tehlikesini birlikte getlrmektedir. Çağımız bu sorunu çok ürkütücü boyutlarıyla yaşamaktadır. Bu tehlikenin savuşturulabilmesi için, amaçsız güç biriktirmeye ve yanşmaya yönelik ekonomikteknolojik hesaplann özneinsan yaratmaya yönelmesi gerekmektedir. Doğayla ilişkiler sürekli olarak insan yetilerinin işlenmesine dönüştürülemediği sürece, bu İlişkilerin ürünleri (eko nomik ttrflnler) başıboş, amaçsız bir yığılma oluşturacaktır. Bu yığını ancaK özneinsan sürekli devlnime sokarak yaşam kanallannda dolaştırabiür. Aksi halde yığın, kendi ağırlığıyla kendisini de Însanı da yok edecı»k bir güce dönüşür. Yaygın, ama icerikleri sınııiı algılanan kavramlar kullanılarak özetlemek ge rekirse, ekonomik ürünlerin kültürel ürünlere; kültürel ürünlerin ekonomik ürünîere sürekli dönüşebileceği yaşam ortamlarının yaratılması, bu tehlikeyi savuşturabilmek için kaçınılmaz görünmektedır. Büylesi bir ortam özneinsan'a sürekli devimm olanakları verecektir ancak. Bu olanaklar demokratik özgürlüklerin toplamıdır. Gerçek demokratik yaşam bu öFgürlüklerin tutarlı bütünü ıçinde soluk alır. ••• Bu açıdan bakılınca, günümüzde yay gın biçimde yaşanan bir tersinedonmüşlük gözlenmektedir. Şjyle açıklanabliır: Doğa'nın kendi ıc dü?eni vard:r; öyieyse doğayla oynanıanın smırları vardır. Belir li koşullarda belirlı şeyler, başka belirli koşullarda başka belirli şeyler hep olur. Doğayla ilişkiler bu düzenin ölçüllerıne ters düşerse, varlık yokluğa dönüşür. Kültür eyleminin doğayı işleme aüzlemlnde insanın doğa ölçütlerine ve yasalarına ay kırı, başıboş dolaşamayacağını gö lek. hele çağımızda, zor değildir. öte yandan, insan yetilerinin işlenmesine sınır koymak ise insanı salt doğanın parçası bir nesne kılmak demektir. Özneinsan Du sınıriamaya katlanamaz. tşte tersinedönmüşlük buradadır. özneinsan yaratma, bağlı olarak da kültürel ürün yaratma yolun da benimsenmesi gereken sonsuza açık özgürlük anlayışı, tersine, ekonomikteknolojik ürün yaratma yolunda benimsenmiştir. Içinde yaşadığı bu tersinedönmüşlüğü düzeltebîlirse insanlık. o zaman gerçek demokratik yaşam biçlmine ulaşılabilecektir ancak. Başlattıgı kültür devrimi ile birlikte «devletçilik» girişimtne bu açıdan bakılırsa, Atatürk'ün Türk toplumu İçin düşlediği demokrasi sanınz daha iyi anlaşılabilecektlr. Gerçek demokrasiyi sürekli kılacak özgün kuramsal çözümlemelerle bu başlangıcm geliştirilmesi ve bu yönde blllncln yaygmlaşmasi bugün yaşamsal önem taşımaktadır artık. Zayıf Bir Türkiye?.. ABD'de öteden beri varolan (19751978 arasında uygulanan) bir japtınm politikası, Roııgre' de yeniden gündeme glrdi. Bu politilvanın özeti şöyledir: « Kıbns'tan tüm askerini çeknıezse, Türklye'ye silah ambargosu uygulamah.» Ülkemızin savunma düzenınde silah kaynağı tek olduğundan bu yaklaşım bizı sarsmaktadır. Ambargo, düşman (ya da hasım) bir devlete uygulanan silahtır. Oysa biz ABD ile «dostuz», NATO içinde askeri ortak savunma üyelerlyiz. Ayrıca NATO dışı Amerikan üsleri Anadolu'da yaygındır. Bu üsler Sovyetler Birliği'ne yönelik bir düzenleme içindedir; ama, son donemde Washington Anadolu'yu Basra Körfezl'ne dönük bir atlama tahtası gibi kuüanmak istemektedir. Araerika bızden çok şey istemiş, istediklerinin çoğunu da almıştır. Üstelik Washington tilkemize ambargo uygulayarak amaçlarma ulaşmayı polilikasının ekseni yapabümektedir. Niçin? ABD, ne yaparsa yapsın, Türkiye'den ciddi bir tepki gelmeyeceğine mi inanıyor? Türkiye şimdiye kadar Amerika'ya karşı şaşılası bir yumuşakiık içinde davranmıştır. NATO' nun patronu Amerika'dır; buna karşın 1952'den beri NATO'da olağanüstü yükümlülük üstlenen Türkiye, NATO savaşı standartlarmın altında donatılmıştır. Acaba neden? NATO stratejislnde savunma hattı Toroslarm güneyinden geçiyor diye mi? Yoksa ABD Ortadoğu'da güçlü bir Tiirkîye istemediği için bilinçli, sürekli, planh bir askeri politikayı ve sllahlandırma siyasetini mi izliyor? Yetkili çevrelere göre, «Silahlı Kuvvetlerimiz Kore Savaşı'ndan kalma silah, araç, gereçle yetinnıek zorunda bırakılmıştır.» Bu açıklama, Amerika'nm Türkiye'ye yönelik askeri destek ve silahlandırma politikasımn (konjonktürel degil) sürekli ve yapısal nitelikli olduğunu vurguluyor. Bu politika, üç yıllık, bes yıllık, on yıllık Dir gerçeği yansıtmıyor: Kore Savaşı otuz yıl önce yaşanmıştır. Demek ki, Amerika Türkiye askeri ilişkilerinde otuz yıllık bir grafiğin altını çizdiği gerçekleri görmek zorundayız. • Bir durum tartışmasında Kendimizi Beyaz Saray'a oturtarak şöyle düşünebiliriz: 1974 Kıbrıs çıkarması Amerika'nm kaygılanmasma yol açacak bir eylemdir. Türkiye, Doğu Akdeniz'deki ulusal çıkarlarını (antlaşmalara dayanarak) koruma girişimine geçince (Başkan Johnson'un îsmet Paşa'ya yolladığı ünlü mektupta altı çizildiği gibi) Washington'da şu önyargı yoğunlaştı: Türkiye, bizim verdiğimiz silahları bizden izin almadan kendi ulusal çıkarJarı yönünde gözünü kırpmadan kullanabilecck bir devlettir. Bu 50 milyonluk (ilkeyi Ortadoğu'da güçsüz tutmak gerekir. İslâtn dünyasında Türidye'nin ağırhğı büyüktür. Yunanistan ve İsrall parantezi arasında yüzde 99'u Müslüman Türkiyc'nin dizginlenmesi gerekir. . »^Yunanlstah'm ülkemize karşı düşmanoa'tftftumu; tsrail Devletttiin güvenöesini «Zayıf bir Türkiye» kavrammapturtmaşı; , yakm yıllarda Lozan Ântfâşmasfnı gündeme getirmek isteyen odaklarm içte ve dışta bellrmesl raslantısal değildir. Amerika'nm Türkiye'nln askeri konumu üzerlndeki tarihsel ve güncel politikasını iylce Irdelemekte yarar vardır. Amerika, Türkiye'nin güçlenmeslnl (tüm palavralara karşm) istemlyor; Türkiye'yi silahlandırmaktan çekiniyor. • Durum bütün çıplaklığıyla ortadayken bizim aymazlığımız şaşılası bir çarpıcıhk gösteriyor. Basmımızda ve diplomatik çevrelerimizde ABD' ne akıl hocalığı yapanlar dlyorlar ki: Amerika, azınlık lobüerinin etkisl altında karar vermesin, ulusal çıkarlarını dij.şünsün. Bu aymazlar hiç merak etmesinler; ABD azınlık lobileriyle dış politika saptamaz; ulusal çıkarlarını da çok iyi bilir. Washington'un Türkiye'ye yönelik politikası temel ve tarihsel Amerikan stratejisinin mantığından doğmaktadır. HfiYHl OKTAY AKBAL "Atatürk ve bilim teknik üneş enerjlslnden yararlanmayı kolaylaştınp yaygınlaştıracak yöntem arayışlan sürüyor. Şurası bir gerçek ki bugüne değin geliştirilen yöntemler pek de pratik değil. Ya büyük yatırımlarla güneşi bol yerlerde o da genellikle deneysel nltelikte tesisler kuruluyor ya da güneş enerjisini elektrik^u enerjisine dönügtüren • pahalı ve ömrü kısa bataryalar üretlliyor. Ne var ki. bu alanda yoğun araştırmalann amaçladığı, güneşten hemen hemen petrol gibi yaygm, pratik ve doğal olarak da petrolden UCUB bir enerji kaynağı elde edllmesi. Bu doğrultuda çalışanlann en çok tizerinde durduklan yaklaşım, güneş yöneten Reşit CANBEYLİ bataryalarda kimyasal tepkimeler sonucu hidrojen Uretmek olanaklı. Şimdiye değin bu gibl bataryalarda hidrojen üretiminl sağlamak için platin ve stronsiyum bileşiklerl gibl pahalı elektrotlar kullanılıyordu. Bu deneysel bataryaların güneş enerjislnin yanısıra tepkimeleri başlatmak için lkinci bir enerji kaynağma gereksinme duymalan da üretilen hidrojenin " • mallyetlni yükseltiyordu.Yakm zamanlarda bu alandaki teknik gelişmeler sonucunda demlr, sllikon ve magnezyum oksitleri gibl göreli olarak daha ucuz elektrotlarla hidrojen üretlml gerçekleştirihniş bulunuyor. Yaklaşık bir metrekarelik alana sahip demir oksitli elektrotlardan saatte dört lltre hidrojen elde etmek olanaklı. Uzmanlarm yaptıklan hesaplara göre şu anda %0.05 randımanla gerçekleştirilen hidrojen üretlminin randımanını %1'e çıkarmak bile güneş enerjisinden yararlanmayı yaygın ve kullanışh bir hale getirmeye yeterli olabilir. 6 Hukuk,, «1925 yılmda TBMM'nde görüşmeler yapılırken Erzurum mebusu Ziya Efendi kürsüye gelerek bir 8öylev verir, memleketimizin sanayileşmesini. her tarafta fabrikalar hurularah mavi temalann kara dumanlarla kaplanmasmı görmeyi tercih ettığini; ancak zararh i$çt ahidilerinin yurda girmemesi, bımaengel olunması gerektiğini beürtir. Bunun uzerine Atatürk'ün o dönemde düşüncelerinl yaymakta büyük htzmeti olan hatip Hamdullah Suphi Tannöver kürsüye gelir Ziya Hoca Efendinin sözlerine katıldığını, ancak sanayileşme ile sermayt ve emeğin karşı fearjıyo geleceğini. çıkarlar arasmdaki tartışmanm nedenini fabrikalardaki makinelerin çarkları arasında aramah gerekeceğini ifade eder. ışte gerçek buyük devlet adanıı odur ki gruplar arasınuaki çıkar tartışmalarını körükleyereh anarşt yaratmak, oy avcüığı yapmak değil. bu çikarlan dengeleyerek ve bir 'hak ve hakka saygı düzeni' içinde uyuşmazhklan çözüme bağlamayı basarabil8ın. Atalürk döneminde çalışma barışı iyiniyetle uygulanan bu ilke sayesinde başanya ulaşmışnr.* Anayasa Mahkemesi Baskanı Sayın Şevket Itfüftugil 5 Kasım 1981'de Ankara'da düzenlenen 'Atatürk ve Hukuk' adlı bilimsel toplantıda bu sözleri söylemişti. Müftugil konuşmasında Atatürk'ün 'hakka ve hukuka' karşı derin saygısmı belirtmiş ve Atatürk'ün çağın koşullarına uymakta ne denli dıkkatli davrandığınm bir örneğini 'Toprak Refornıu'na ılişkin sö?lerinde bulduğunu söylemiştir. Atatürk'ün 1937'de Toprak Reformunun gerçekleştirilmesini istediğini. ama bunca ramandır bunun bir turlu gerçekleştirilmediğini, 45 yıldır 'uygulama alanma sokamadığımız bir hukuk düzenlemesi'nin gerekliliğini anlatarak şunları eklemiştir: 'Toprak mülkiyetinde ve topraktan verim almakta vatandaşlar arasındaki ilişkilerin çağdaş hukuk kurallan çerçevesinde bir duzen içine sokulmasmda esefle söyleyebiliriz ki bugün Atatürk'ten Çok geride kalmışız. Onun aziz hatırası sözkonusu oldukça 'Atatürk Izindeyız' demehle yetinmiş, fakat çalışma başarmnın, toprak mülkiyetinin, milli gelir dağüunınm hak ve hakka saygı duygusu içinde, çağdaş hukuk anlayışımn gösterdiği doğrultuda gerçeklesmesi sözkonusu oldukça, ondan uzaklaşmışız » Anayasa Mahkemesi Yayınlannda çıkan 'Atatürk ve Hukuk' kitabını okuyorum. AtatürK'ün 100. Doğum yılı nedenıyle Anayasa Mahkemesi ile Ankara Hukuk Fakültesinin birlikte düzenledikleri bilimsel toplantıda yapılan konuşmalar yer alıyor. Kitabı yayına, Anayasa Mahkemesi üyesi YeKta Güngör O^dcsn hazırlamıştır. Bir toplantıda yapılan konuşmalar çoğu kez dinleyenlerin dışına taşmaz. Ama kitap halinde bir araya getirilirse etkisı daba derin, daha u?un süreli olur. 'Atatürk ve Hukuk' kitabı her hukukçunun, hukuka ınanan her aydm yurttaşın okuması gereken yazılarla dolu... Anayasa Mahkemesi üyesi Yılmaz Aliefendioğlu'nun 'Çağdaşlaşma' yazısı bunlann başında .. Atatürk'ün 'Büsbütün yeni yasalar yaparak eski hukuk esaslannı temelinden ortadan kaldırmak nıyetindeyiz» diyerek 'çağdaş uygarhk düzenine ancak çağdaş bir hukuh düzenC yaratarak gecllebileceğini belirttiğini söyleyen Aliefendioğlu, 'çağdaşlaşma' sürecınin bir noktada kalamayacağmı beîirterek, dıyor ki: 'Çağdaşlaşmamn ilk kurah sürekli degişerek yasanan çağa uyum sağlamaktır. Bugün Türk toplumunda ortaya çıkan yeni gereksinmeler ve bekleyişler, hükukta çağdaşlaşma surecinin devamı için yeni atıhmlan ve değiştirmeleri gerekli kümaktadır.* Atatürkcülüğün, bir başka deyimle Kemalizm' In amacı 'sürekli devrimcilik'tir, yani daha iyiye, daha doğruya, güzele doğru atıhm yapmak... Onun şu sözleri bu düşünceyi doğrular: 'Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz devrimlerin amacı Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamen çağdaş ve bütün kurumlannı tüm anlamı ile uygar bir sosyal topluluh haline ulaştırmaktır. Devrimlerimizin temel ilkesi budur.* 'Atatürk ve Hukuk» kitabını geregi gibl tanıtmak kısa bir yazının işi değil... Ben yalnızca böyle değerli bir yapıttan okurlanmı haberli kılmak istedim. Kesinllkle lnanıyonım kl, ber büyök adamın arkasında bir büyük bilfisayar Tar. enerjisinden yararlanarak ucuz hidrojen üretiminl gerçekleştirebilmek. Bugünkü teknolojl düzeyl gözönünde bulundurulursa hidrojenin yakıt olarak Önemll avantajlan var, örneğin hidrojeni tanklarda istenilen süreler için saklamak olanaklı. Bunun yanısıra Güneş enerjisi ile hidrojen üretiliyor motorlu araçlarda yapılacak bazı değişikliklerle hidrojenin benzin veya mazotun yerine yakıt olarak kullanılması da sözkonusu. Hidrojen üretiminde yeni bir yöntem Güneş enerjislnden yararlanarak elektroklmyasal ;özetle; Körler için kitap okuyart aygıt lk kez 1976 yıhnda satışma başlanan bir aygıtın geliştirilmiş bir modeli körlerin istedikleri kitabı rahatlıkla dinlemelerini sağhyor. Yaklaşık 20 kilo ağırhğmdaki okuma aygıtı basılı metinleri. dinleyicinin istediği bir hızda seslendirebiliyor. Bir kameranm «gördüğü» yazı. bir bilgisayar ve ses sentezini sağlayan çipler vasıtasıyla seslere döHüştürülüyor. Bir fotokopi makinesine benzeyen okuma aygıtmdaki degişik kumanda düğmelerl, okuma işlemini hızlanduTnak, yavaşlatmak, metinde ileri veya geıi gitme, istenmeyen kısımlan atlama, vb. işlemlere olanak tanıyor Yüksek maliyetten dolayı şimdllik kütüphanelerde ve okullarda kullanılan aygıtlann ileride elektronik teknolojisindeki yeni gelişmelerden yararlanıiarak daha ucuz ve hafif modellerinin üretümesi bekleniyor. İ lıklan ne olursa olsun hemen hemen tüm bilim adamlannm Neanderthal adamın soyunun yaklaşık 35.000 yıl önce tükendiğini kabul ederler. Bir İngiliz arkeolog ise bu görüşe ters düşen bir savı ileri sürüyor: Neanderthal adamı, kendisinden üstün insanlann zorlamasıyla büyük sayılarda bulunduğu Avrupa, Ortadoğu ve Afrika'dan göc ederek Moğoüstan'm sarp dağlanna sığınmış ve yasamını orada sürdürmeyi basarmıştır. Dr. Myra Shackley adlı bu arkeolo ğa göre, Moğolistan'ın dağhk bir bölgesinde rastlanan taze ayak Izlerinin yanı sıra, yörede Neanderthal adamının kullandığı türden yeni yapıhnış taş aletlerin bulunması, kendi görüşünü destekliyor. TEŞEKKÜR Eşim RUHNEVAZ DERİNGOR'ün çok tehlikeli durumunu anında teşhıs ederek başanîı bir ameliyatla hayata döndüren SK. DOÇ DR. Telefonla iletisim ünyadakl en yaygm iletisim aracı telefon. Son istatistiklere göre insanlar günde ortalama 70 saniye süreli telefon konuşması yapıyorlar. Buna karşılık toleks ve benzerl İletisim araçlanndan yararlanma ise günde ortalama beş saniyeyi aşmıyor. Dünyadaki toplam telefon sayısı 510 milyon. Her 100 kişiye düşen telefon sayısmın dün yadaki dağılıınından bu konuda da gelişmiş ve az gelişmiş ülkeler arasında ciddi farklar olduğu gdrülüyor Dün yada ortalama her 100 kişiye 11,5 telefon düşüyor. Bu aayı Amerika'da 36 ve Avrupa'da 28'e yükselirken. Asya'da 3'e ve Afrika'da 1.3'e iniyor. öh\m TÜRE ve ameliyat ekibine Başhemşire NECLÂ, hemşireler SULTAN PBKTAŞ, FATOŞ HATİPOĞLVna kendtsinl ziyarete gelen, telefonla arayan dost. akraba, arkadaş ve öğrencüerine; ayrıca Omür Klinigi personeline candan teşekkür ederim D Erken katarakt teşhisi merika Birleşik Devletleri'nde bir araştırma grubu hayvanlarda erken katarakt teşhisi sağlayan bir yöntem geliştirmiş bulunuyor. Yakında insanlarda da kullanılmaya başlanacak bu yöntemde göze yöneltilen düşük güçte bir laserin ışmlannm saçılmasından katarakt oluşumu izienebiliyor. Katarakt başlangıcmdan, proteinlerin yapısmdaki (başka yöntemlerle algılanamayan) değişiktikler, laser ışınlarının normal gözdekinden farklı saçılmasma yol açıyor. Yeni yöntemin yaygın olaraJt uygulanmasıyla körlüğe neden olabilecek bazı katarakt gelişmelerinin tedavisinde başan oranı artacsk HALİT DERİNGÖR Â Selenyumun yaran elenyum buğdaydan denlz üriinlerine. et ve sütten yumurtaya dek çeşitli yiyecek maddelerinde bulunur. Bir araştırmanm sonuçlanna gore selenyum vücutta organtzmayı civa ve kurşun gibi zehirleyici metallerin, alkolün, sigara dumanmm ve karbondioksitin zararlarmdan koruyan bazı amino asitlerin ureüminde kullanıhyor. Bütün bunlann yanısıra selenyumun yaşlanmaya karşı da bir rol oynadığı konusunda ipuçlan var. Bu alanda henüz bilinmeyenler bllinenlerden fazla olsa bile. potansiyel yararlanndan dolayı selenyum metabolizmasına olan ilgi artmış durumda. S tLAN KARTAL I. ASLİYE HUKUK HAKtMLtĞtNDEN 1981/140 Davacı Sevlm Dağlar Vekili Av. Hüseytn Demir tarafından davalı Sülcyman Dağlar aleyhlne Kartal I. Asliye Hukuk Mahkemesinde ikame edılen pek fena muameie ve şiddetli geçınısızlik nedeniyle açılan boşanma davasında davalıya dava diiekçesi normal olarak teblig edilmiş bu tebligattan sonra adres bırakmadan iş yerini terk etmlş, zabıta marifetiyle adresi tesbit edilemediğinden gıyap kararının gazete llanı ile yapılmasına karar verilmekle 23.3.1933 günlü duruşmava davalı Süleyman Dağlar gelmediğinden bu defa duruşmamn atılı bulundugu 2.6.1983 günü saat 10 00'da duruşmanm yapılacağı: gelmediği, mazeretini bildirmediğinde veya kendisini bir vckille temsl) ettirmediği takdirde duruşmanın gıyabmda bakilacağı, gıyap kararı yerine kaim olmak üzere vo dava dilekçesinin teblig; edildiğl adrese Tebligat Kanununun 35. maddesine, göre tebligat çıkarılacağı llan olunur. 18.4.1983. (Basın: 5274) Neanderthal adamı hâlâ yaşıyor mu? azı bilim adamlarına göre Neanderthal adamı insan evriminin halkalanndan birint oluştvunu*. Bazılanna göre ise bu tür, insanın evrimine koşut ama az çok bağımsız bir gelişme surecinin üriinüdür. Bu konuda görüş ayn B İMZA GÜNÜ DOKTOR ATAOL BEHRAMOGLU 14 Mayıs Cumartesi 14.00 19.00 arası Lötüs 81 ödülü alan şiirler (1959 1982) MASUME ÇÖL Dahlliye Mütehassısı Muayenehane: Osmanbey Halaskârgazi Cad. No: 182 Kat: l (Pangaltı Akbank yanı). Telefon : 47 47 93 Ev : 73 91 08 EVRENSEL KÎTABEl 7 ! Mlthatpaşa 24 ANKARA 18 65 19