18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet 2 Alt StRMEN Faderal Almanya'daM Türk öğrencilerin eğitimdeki uyumsuzluhlan neler? Belirti olarak? STEFFAN NOACK önce çok genç yaşta Almanya'ya gelmelerl, böylece ikl dünya arasında parçalanmalan. Burada gördükleri eğitim stiliyle, orada gördükleri eğitlm o kadar farklı ki, bu ikl dünya arasmda bocaladıkları için çocukların entegrasyonlan çok zor oluyor. S1RMEN Peki bu entegrasyon eksikliğinin belirtîsi ne oluyor? Derslerde başmsızlih mı? BRtGİTTE StEBERT öncellkle dU güçlüğü ncdcnlyle, dersi izleyemedikleri için dikkatleri dağıhyor ve sınıfta dersle ilgili olmayan davranışlarda bulunuyorlar. Ayağa kalkıyorlar, gürültü yapıyorlar, sıkmtıdan dolaşıyoriar. öbür arkadaşlarını rahatsız ediyorlar. Tabi bütün bunların nedenlnde Almanca düini, dersi izleyemeyecek kadar az bilmeleri gerçeği yatıyor. Ikinci bL neden de AImanya'ya geç gelen çocuklar oraya aileleri tarafından çalışmaya getiriliyoriar. Halbuki oraya gidince 16 yaşına kadar okuma zorunluluğuyla karşılaşıyorlar ve çocuklar okula gitmek zorunda kahyor. Bu defa burada llkokulu bitirdikten sonra, Almanya'da okula giden çocuklann gittiklerl okullar HauptSchule tipl yanl yüksek okula OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 11 NISAN 1983 ( Cumhuriyet sordu siebert ve Noack yanitladı Siebert kimdir? 20 Ehim 1945'te doğdu. Achen'de pedagoji. torih, İngılizce, Almanca ohudu. 12 yıldır b'ğretmen. Önce ortaohulda, sonra «çofc amaçh okullar*da Türk çocuklarının topluma uymalan honusunda uzmanlaştı. Şimdi Turh çocuklannı okutuyor. ) «Türk çocuklarının başarı oranı diğer yabancı çocuklannkinden çok daha düşük. Bunun ne. denlerinden birî Türklerin Almancayı daha güç. lükle öğrenmeleri. Biri de ailelerinin Almanca öğrenmeyi istememeleri» geçit vermeyen, ancak bir mesleğe hazırlayabilen okullar. Bu okullara giden çocuklann yıl sayısı hesaplamasıyla, ilerde doktor, mühendis gibt meslekleri edinecekleri kanaatindeler. Bunun için hayal kınklıkları oluyor. O nispette, o okullan bitiren çocuklanmız az, bltlrenlerln de çok alt raesleklerden başka gireceklerl alan yok. Çünkü bu okullar en alt düzeyde mecburi eğitim veren okullardır, StRMEN Peki efendim bu tür çoeukîarda acaba başan oranı ne kadar? Bitiren çoeuh, lar az dediniz. SİEBERT Berlin'de bu, mahallelere göre, semtlere göre değişik. Okullardaki Türk öğrencilerinin sayısma göre falan, ama genel olarak % 30 civarında. Tabi bu sayılar geç yaşta Almanya'ya gelen çocuklar için geçerli. Orada doğup btiyüyen ve ilkokullan orada okuyan çocuklar için bu oran biraz değişik. Bu oran bugün % 60'a yakın. SÎRMEN Bir sene evvel ortaokul ve Use lerde Türk öğrendler arasındaki başarı oranınm % 30 olduğu söyleniyordu. Diğer yabancı öğrendler, yanl Yugoslavtar ve Rumlar arasında bu oran nasıl? SİEBERT Türk toplumu, yani oraya gelen TOrk çocuklarının başarı oranı, diğer yabancı çocuklarınınkinden çok daha düşük. Yugoslavlar ve Yunanlılar daha yüksek bir başan oranı gösteriyorlar. Bunun nedenlerinden bir tanesi, Türk'lerin Almanca'yı daha güçlükle öğrenmeleri. Brigitte Siebert ve Steffan Noack arkadaşımu AU Slrmen ile birükte Noack kimdir? 1949'da. doğdu. Tarlh, sosyoloji ve politika bilimleri okudu. 8 yıldır öğretmen. Batı Berlin' de Türk öğrencilerinin yoğun olduğu bir ilkohulda çalısıyor. Almanya da Türk cocuklarına en alt düzeyde eğitim veriliyor Bunun altmda da bir defa Türkçe'nin çok başka bir dil aüeslnden gelmesl ve Batı dilleri ile çok tersliklerinln bulunması olabilir. Bir tanesi de aileleri Almanca'yı öğrenmelerini pek fazla istememektedirler. Ve kendi içlerinde kapalılıkları daha fazla olduğu için bundan da Almanca ile fazla ilişkileri yok. Dil ise, okul başansmda anahtar rolünü oynuyor. SİRMEN tlhokullarda da Türk öğrencilerin başan oranı yine diğer öğrencilerden düşük mü? SİEBERT .Bu çocukların güçltikleri tabi geç gelen çocuklarla ölçülemeyecek kadar az, ilkokullardaki çocukların. Almanca'yı iyi konuşuyorlar. Orada doğup büyüdüler, ana okullarma gitttler. Onun için Alman'lardan ayrılıkları sadece biraz esmer oluşları ve artık diğerlerinden pek ayırdedilemez oldular, bu yüzden böyle bir sorun pek yok. Belkl buna ek bir şey söyleyebillrim. Benim 7. sımfa gelen çocuklarımdan bazılan böyle ilkokullardan gellyorlar. Okul güçlüklerini orada geçlren çocuklar, bunlar harika Almanca konuşuyorlar. Bunlarm hiçbir güçlüklerl yok, hattâ iki dilliliğin verdiği bir avantajla Alman çocuklarından başka üstünlükleri var. îkl dlllllik temeli üzerine oturan bir kişilik geliştirdiklerl İçin. Ama onlarm başka bir güçlükleri görünüyor yavaş yavaş. Bir çoğu artık ben Türk değillm demeye başlıyor. Ve bir kişilik geçişi sözkonusu, o çocuklar için ve tabi büyük bunalım boyutuna varıyor ve bu bunalımlarm nedenleri de var tabi. Ama yineleyeyim, burada iki dillilik temeli üzerine oturan bir kişllikte öğrenme hevesi artıyor, başan hevesi artıyor ve tabi başanyla okulu bitirenlerln de iş bulma şansı, meslek edinme şansı büyüyor. Şlmdi bu işsizlik, dolayısıyla Almanya'da giderek başka sorunlar ortaya 9 çıkıyor. Yani bir rekabet sorunu oluşuyor Alman çocuKlarla. Bazı yerlerde yabancı çocuklar, Türk çocuklan, bu iki dillilik kişiliğinden dolayı Alman çocuklanna tercih edihneye başlandı. Ancak bunun yanısıra bir de sonra çıktı. Bu arada evde bile Almanca konuşan çocuklar, yani aileleri ile bile Almanca konuşan çocuklar, türemeye başladı. Halbuki ana dilinde temeli olmayan bir çocuk ikinci dili de köklü öğrenmiyor. Gerçl günlük yaşamını becerebiliyor, her türlü ihtiyacmı giderebiliyor ama okul ve onun üzerine kurulacak kavram geliştirme aşamasma geldiği zaman çocuklar tökezliyor. Bu tökezleme daha çok meslek yaşlarında ve ileride hayata atıldıklan zaman kendini gösteriyor. Sınulı bir sözcük dağarcığıyla günlük yaşamı hallediyorlar, çocukta bu eksiklik psikolojik bunalıma götürüyor. Bunun üzerine bir de Türkl ye'nin geçmişte çocuklarla çok az llgilenmesi ve buradan tutarlı konseptlerle gitmemiş olması ve bir de orada Türk oldukları için horlanmaları, ikinci sınıf muamele görmeleri çocuklann Türk adma bağlı herşeye yabancılaşmalarma neden oluyor. Diğer taraftan tam Alman da değiller, yanl Türk oldukları belli. Göz renklerinden, saç renklerinden. Bazılarında bu, Almanlara karşı aşırı bhr düşkünlük biçiminde tezahür ediyor, belirginleşiyor. Bazılarında da tam bir Alman düşmanlığı olarak beliriyor* Bu konuda büyük boyutlu çalışmalanmız var, benim kanım ikinci ve üçüncü kuşak yarın öbür gün dışarıdan Türkiye'ye sorun olabilecek bir kuşak. Ve bu herhalde es' ki genç Türk'ler hareketine falan da benzemeyecek, çünkü o zaman entellektüel bir azınhk oradaydı. Şimdi ise milyonlar orada. Başka boyutlarda sorunlar var. O genlş bir konuşmanın konusu olabilir. SİRMEN Cetto gtbt yerlerde oturan çocuklarla, nitpeten daha karışık yerlerde oturan çocukların başarı gansı hangisinde daha fazla? NOACK Nesrtel olarak başarıları artıyor. Getto'nun ortadan kalkmasıyla. Bu durumda Türklerin kendi aralarında entegrasyonu engelleyen bir takım olgulan ortadan kaldırıyor. Alman halkmın Türk'leri bir blok olarak görmesiyle kendi içlerinde bir azınhk. erimeye doğ ru giden bir azınhk olarak görmeleri arasında fark var. Alman halkmın tutumlan da bütün' bu okullardaki baışarı sansını artıracak biçimde. StRMEN Peki bu çocuklann başarmzhğt kendi öznel koşullanndan geldiği gibi, aynı zamanda Almanların bunlara biraz daha uzak ve düşmanca bahmaları da başansızhklarını, psikolonh açıdan etkilemiyor mu? NOACK Alman toplumu bu gettonun dağılması ve ya vaş yavaş Alman toplumu içmde erimeleri için lstanbul AKBAL 'îstanbul Öykülerî...' Yıllardır, nice konulan kü çük defterlere yazanm. Sonra da gündelik işlerin, yazılann dağdağası arasında yitip gider bü notlar... Ne zaman kent içinde bir yürüyüşe çıksam, eski evleri, eski sokaklan görsem, insanlar içinde dalıp gitsem, İstanbul'un yazmakla bitmeyecek kadar çok yönlü, çok anlamh bir yer olduğunu düşünürüm. , İçinde yaşıyoruz. Sesleri kulaklanmızda... Acıları, sevinçleri yüreğimizde... Hele benim gibi tüm ömrünü bu kentte geçirmiş olanlar için. Bizler tanıyamıyoruz artık kentimizi... Hem bu kent artık İstanbullulann değil. Türkiye'nin dört bir yamndan gelen yurttaşlar semt semt kapladı her yeri. Eskiden îstanbul'un apayn bir yeri vardı Türkiye ölçutünde. Ne derdi eski İstanbullular, taşradan yeni gelenlerin yanlış bir davramşını gördükçe: •Oğlum. başka İstanbul yok/..» Yani burdada 'adam' olmayı öğrenemezsen, hiç bir yerde öğrenemezsinl Bir küçümseme de vardı bu sözde elbet. Yani herşeyin iyisi, güzeli, soylusu burdadır, siz de madem ki bir kez geldlniz, öyleyse öğrenin. yakışm, yadırganmayın anlamında... Bir yazımda 'Bizler İstanbul feöylülcri olduk' demiştim. Evet, eski •İstanbul' gitü gider. tstanbul, Osmanlı'nm Dersaadet'i mutluluk diyan gerçekten bir 'dükalık' mıydı? Osmanlı'nm, İstanbulluyu askere bile almadığı bilinir. İstanbulluya 'muhallebici' adı takılmıştır Anadolu'da... Ama o Anadolu halkı 'taşı toprağını altın' saydığı kente yatağını yorganını sırtlayarak göç etmekten de geri kalmanuştır. Gide gide tstanbul'da küçük küçük Anadolu kentleri. kasabalan oluştu. Kentin her yerinde çogunhık. 'taşralı1 dediğimiz bir azınlığa geçti. Bizim tstanbul zamanla sıfın tüketti. Ne Suadiye'si, ne Şişü'si, ne Şehzadebası'sı, ne Kadıköy'ü, ne Moda'sı kaldıl.. Ben îstanbul insanıyım. Anadolu'yu askerlikte gördüm, gazeteci gözüyle gördüm. Bursa ve Ankara dışmda hiç bir yerde bir yıldan çok yaşamadtm. Bu yüzden İstanbul'un değişmesini gün gün izleyenlerdenim. Yozlaşmasını, bozulmasuu, ya da tam ters yorumlamayla 'ulusallaşması'm... Apayn bir dünya gibiydi bu kent, şimdi ise Türkiye'nin gerçek bir parçası.. Karsınıza çıkan herhangi bir yurttasa sorun, doğum yeri, babasınm dogum yeri başka bir ildir, ilçedir. 1950lerde başlayan bu 'halklaşma'. 'ulusallaşma' evresi büyük bir hızla geliştt, Istanbul' un hiç bir ayncalığı, özelUği kahnadı, eski klşillğl yitip gitti. Bunda üzülecek, acınacak bir yan varsa, belli bir azınhk içindir, ama Türkiye açısından sonuç belki de olumludur. Bu kadar uzun sözü şunun için söyledim. 'İstanbul Oyhülen>TÛ, tüm yaşam deneylerimden, izlenimlerimden, anılanmdan çıkardığım kısa öyküleri ara sıra burada sizlere sunmak istiyorum Bu kenti sokaklan, meydanlan, köşe bucaklan, insanlan, değişimi, eskiliği, yeniliği, değişirliği. değişmezliği Ue... Kendi açımdan, kendi evrenimden... Belki de bir özlem giderircesine, içinde yaşadığımız günlerden utaklasmak isteginden doğan bir çabanın ürün lfri.. 'tstanbul Oyküleri'ni yazdıkça, yazüanlan sizler» sunmaya deger gördükçe elbet... 1 MASUME ÇÖL Dahiliye Mütehassısı Muayenehane: Osmanbey Halask&rgazl Cad. No: 182 Kat: 1 (Pangaltı Akbank yam) Telefon : 47 47 93 E v : 73 9106 DOKTOR «Türklere kendi haklarım koruyacak yasal ör. gütlenme hakkı verilmediği için, politikacılar istedikleri gibi kullanabilecekleri bir oyuncak olarak görüyor onlan. Tabii biraz vicdanları rahat. latmak için birtakım iyi şeyler de yapılıyor» bir takım çabalar gösteriyor. Fakat bütün bunlar belli bazı gruplarm isteklerl olarak kalıyor ama politika, güncel politika Almanya'da benim kanımca, bu gettoların dağılması değil, dağılmaması yolunda uygula ma alanı buluyor. Çünkü o topluluklarda özellikle güç dö nemlerde, şimdi yaşanan bu ekonomik güçlük dönemin de o topluluklarda yönlendirilebilecek bir politik unsur olarak kullanılabiliyor. Türklere kendi haklarım koruyacak yasal örgütlenme hakkı verilmediği için, politikacılar istediklert gibi kullanabilecekleri bir oyuncak olaTak görüyorlar onlan. Tabi genel politik çizgide yönlen dirmeye karşılık biraz da vicdanları rahatlatmak için ufak bir takun, iyi şeyler de yapılıyor. Mesela Berlin Eğitim Senatörlüğü yabancı çocuklan için sınıf sayılarmı düşürüyor, 18 kişide bırakıyor smıftaki çocuk sayılarmı. bunlara daha çok öğretmen tayin ediyor, daha çok para harcıyor. Ama bu sadece biraz göz boyamak, biraz da bu angaje olmuş gruplan teskin etmek için, teseîll etmek için bir takım önlemler. Bunun dışmda mesela son yıllarda öncelikle göstermelik bir kaç model deneniyor. Kreuz berg'de bir tanesi, Tiergarten'da bir tanesi, önce birinci yabancı dil, sonra ikinci yabancı dil oîarak Türkçeyi öğretme çabaları var... Ama bunlar deneme ve model çerçevesinde... SİRMEN Biraz önce iki dülilikten bahsediL di. Ama Almanya'daki Türk çocuklan doğru dürüst Türkçe bilmiyor.... NOACK Tabii iki yanm dillilik söz konusu hatta yaran da başka şeyler de var. örneğin orada bir Almanya Türk çesi türüyor. îkl dilin karıştırıldığı bir yeni dil fakat bu göçlerin doğal sonuçlarından bir tanesi. «Rayze» yapmak gibi... Bir çok örnek verilebilir ama yalnız sözcük olarak değil de cümle yapılarına da girmeye başladı. Ama bu doğal bir sonuç. Sonunda TÜrkiye'de konuşulmayan bir Türkçe oluşacak. Belki Almanya'da da konuşulmayan bir Almanca. İki dilin birleştiği bir yerde mesele bu iki kültürü birbiriyle öyle bir şekilde kaynaştırmak ki, ikl taraf da bundan birşeyler alsm. Ve birbirlerine de toleranslı biçimde baksınlar. Tüm mesele uluslararası kültür dediğimiz çok kültürlülük çekirdeğini oluşturalım. Eğer bu yapılabilirse bir başarıdır. SIRMEN Peki bu konuda son bir soru. Türkiye kendine düşenleri yapıyor mu bu sorunun çözülmesinde? Ve neler yapması lazım? T.C. Ziraat Bankası ve Türkiye Odalar Birliği nin ortakla$a düzenledikleri TÜRK STANDARTLARt ENSTİTÜSÜ KONFERANS SALONU Necatibey Caddesi No. 112 Ankara SAAT 9.0018.00 Tarıma Dayalı Sanayı ve Pazarlama Sempozyumu 1516Nisan1983 ÎLAN KARTAL 2. ASLİYE HUKDK HAKtMLÎĞÎNDEN 982/13 Davacı îmar ve îskan Bakanlığı tarafmdan davalı Muharrem Geyik aleyhine açılan tescil davasmda: Dilekçe tebliğ edllmeyen davalmm adresi zabıtaca da tesbıt edilemediğinden dilekçe ilanen tebliğıne karar verilnüştir. Duruşmanın bırakıldığı 10.5.1983 günü saat 10.45'de dumşmada bizzat hazır bulunmanız veya bir vekll ile temsil edilmezsentz usulün 509.510'ncu maddesi gereğince gıyap karan çıkarüacağı dilekçe yerlne kalm olmak üzeıe ilanen tebliğ olunur. (Basın. 16210) 2017 ÎLAN İSTANBUL 13. ÎCRA MEMURHJĞUNDAN 982/5814 Hacizli 100.000. TL. değerlerlndeki 49 67 44 No. Telefon intıfa hakkı îstanbul 13. tcra Dairesinde 13. 4.1983 günü saat 12.00 . 12.15 arasında satılacaktır. O günü yapılan teklif muhammen değerinin %75 bulmadığı takdirde 14.4.1983 gÜnü aytu yer ve saatte ençok artırana ihale edilecektir. îhale karar pulu ve dellali ye resmi alıcıya aittir. Almak istiyenlerın satış mahallinde hazır bulunmaları ilan olunur. (Basın: 3659) 2018 T.C. ZİRAAT BANKASI İLAN Ankara Tekel Başmüdürlüğünden «Bira ve Şarap Nakliye Ihalesi» Ankara şehlr znerkezinde, yılda % 25 azalır. çoğalır; 6.000.000. Utre Tekel birası ile 1.080.000 Utre Tekel şarabırun satış ve dağıtımı iki yıl süreyle ve beher litresi 600. kuruştan toplam 42.480.00. TL. yıllık muhammen bedelle 28.4.1983 günü saat 14.00'da ihaleye çıkanlacaktu*. 1 İhale ile ilgili şartname Ankara ve İstanbul Tekel Başmüdürlüklerinde mesai saatleri dahilinde tetkik edilecektir. 2 Şartname hükümlerinde belirtilen vasıflara haiz olan taleplilerin en geç 21.4.1983 günü mesai bitimine kadar şartnamenin üçüncü maddesindeki evraklan Ankara Tekel Başmüdürlügü Satmalma Komisyonu Başkanlıgı'na teslim etmeleri gerekmektedir. 3 îhale Tekel Genel Müdürlugü Döner Sermaye Yönetmeliği hükümlerine göre yapılacaktır. Geçicl teminat tutan 2.000.000. TL. ve kati temlnat tutan da 4.000.000. TL.'dir. Geçicl teminat tutan olan 2.000.000 TL. ihalenin yapılacağı günu ve saat 12.00'ye kadar Ankara Tekel Başmüdürlügü veznesine yatınlması gerekmektedir. llglUlere duyurulur. (Basın: 16058) 1049 • öğretmenler aranıyor. özel Marmara Dersanesi Tel: 53 67 48 A NUÎus cüzdanımı kaybettim, geçersizdir. Hflaeyin GtRGtN 4^ cıktıi Almanya'da bir Almanya Türkçesi türüyor. İki dilin karıştırıldığı yeni bir dil bu. Fakat göçlerin doğal sonuçlarından bir tanesi. Sonunda Türkiye'de konuşulmayan bir Türkçe oluşacak. NOACK Tabi Türk resmi kuruluşlarının ne yaptığı uzun boylu konuşmalarda tartışılabilir, neler yaptığı neler ihmal ettiği? Ama bir örnek vermek gerekirse mesela Türk gazetecileri de oradaki Türkleri de hakikaten Alman toplumuyla uyuşur bir azınlık durumuna getirecek şeyler yapmıyorlar. Yani Almanya'daki Türk düşmanlığının karşısına bir de oradaki Türklere de Alman düşmanlığım aşılayan büyük boyutlu bir basın kampanyası var. Bunlar böyle sürdüğü sürece iki toplumu birbiriyle uzlaşır duruma getirmeye imkan yok. Bu kuruluşlara, yani basına, oradaki basına, Türk Basımna büyük görev ler düşüyor. Alman toplumunu da yanlış tanıtıyorlar. Alman toplumunu din yönünden, işte sosyal haklar yönün den, tarihsel kültürel açılardan hep savaşılması gereken bir toplum olarak gösterme çabasındalar. Bu böyle sürdüğü müddetçe gerginlikler artacak. Belki hükümetin de yapabileceği şeyler olabilir. İki hükümet arasındaki bir takım anlaşmalara biraz daha yönelerek oradaki Türklerin Alman toplumu içindeki yasal haklarım lyileş tirecek bir takım haklar elde edilebillr. örneğin: Vatandaşlık meselesini halletmeli, yerel seçimlere katılma yani oy hakkı için Alman makamlanna baskıda bulunmalı. Çünkü o devletln Anayasasınm kendi vatandaşlarına tanıdığı haklardan yararlanamadığı sürece, Türkler gergln bir azınhk olma durumunda. Bunu yumuşatmak için de Türk hükümetine düşen görevler var. Alman hükümetiyle halletmesi gereken bir takım görevler var. Bunlarm üzerine gltmesi lazım. O zaman belki haklarına sahip olan bir Türk toplumu oluşacak ve tabi en iyi Türk Lobisini olusturabilir. , SİRMEN Teşekkür ederim Bayan ve Bay Noack. Siebert TEŞEKKUR 4 Nlsan 1983 pazartesl günü oğlumuz AKIN ÇINAR'ın doğumunda gösterdiklert yakın llglden dolayı, Hacettepe Hastanesl doğum servlsl doktorlanndan Doç. Dr. Teldn Durukan, Kutay Bibcroglu Baş Asistan: Sabiha Bıydtlı, Nejat Ceylıan Asîstan: Hakan Kozinoğlu, Şahin Günaydm Gölnur Tokuç, Ke^it Tokuç'a ve tüm sarrt* ç*lı»«d»ruîa aonsuz tegekkurlerlEMEL, VİLDAN OĞUZ EECİTAS
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle