Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER ĞIMSIZLIĞÎN doğal bir gereğidlr ve hiç bir Binırlamaya, ipoteğe gelmez. Eğer Türkiye, dahil bulunduğu NATO Ittifakı içinde, fedakârlıkların en büyüğünü yapar, külfetlerin en ağırım çeker ve risklerin cn tehlikelisi İle karşı karşıya buîunurken çıîap da: «eiiındeki stlahlar günümüz savaşlarmm gcreklerine yanıt verecek düzeyde değildir; şsyet lttifakımız, samimi blr ortak savunma bilincinin ve inancmm polıtik ve gskeri bakıradan teyidı, müeyyıdesı anlamına geliyorsa, bu ittifakm saçladığı avantajlardan benden çok daha fazla pay alan varîıklı, güçlü ortağımız (ya da ortaklarımız), bu handikaplı durumu düzeltmeiidirler!> derse kusur mu işlemiş olur? Kaldı ki geçmişte (197578 yıllarında), dünya ittifaklar tarihinde tşi menendı olmayan bir uygulamanm ayni ittifaka dahil müttefiklerrîen birinin ötekine müttefiğine karşı ambargo uygulatnasjmn acı ve düşündürücü anıları hâlâ tüm tazelipi ile belleklerdedir. Bu ambirgonun, zaman zaman Amerikalı dostîarırniz tarafmdan «Kısmî Ambargo» biçiminde tanımlamak istenmesi de yapılan lıatayı hafifîetemez. TiU'dye, tarihsel gelişimi. çok renkli blr imparatorluk yonetimınm sağladığı idare deneyimi ile. milletlerarasj ilişkilerde hak ve yu.îümltiUikler^ni çok iyi idrak eden, bu idrnkini «EGEMENLİK VE TAM BAĞIMSIZLIK* potasmda yeterince sıcak tuîmasmı bilen bir devlettir. Üyesi oldu^u, ciahil bulunduğu bir ittifnktsn doğan HAK' larım ÎSTEMEK ve KüLLANMAK'taki KARARLILIGIN1N, o ittiiakm MÜKELLEFİYETLER'ıni YERINJ3 GETÎRMEK' tcki KAHARL[LlGlN'dan daha hafıf oirnasını TUrkiye'den istemek, Saym RicJıard PEîlLE dahil. kimsenin hakkı olînamak gerekir. Birle$ik Amerika'nın 1984 mali yılında Türkiye'ye yapmayı düçündüğü güvenlik yardımınuı kesm sonuca bağlanmasmda, Sayın Cumhurbaşkanı Evren'in bir Amerikan gazetesi muhabırine verdigi dcmeçle Türkiye'nin askerl yardım gereksinmn bakımmdan belirttikleri ile «.7/10 oranı> sakızını ağızlarmdan düşürmeyon Atinalı demagog ve şamatacıların kaprisli istckleri arasmda Reagan yönetiroinin yapacağı terclh herhalde son derece oğretici VR anlamlı olacaktır. Bekleyelira ve görelira. \ NISAN 1983 aman zaman bazı gizll bllgiîerin, belli sınırları aşmayacak yönlerl ile ve beürü ölçüierde, kuşku yaratmayacak kanallardan, özel yöntemlerle ve kasıtlı olarak hasım tarafa sızdırılmabi Istihfcarat ve îstihbarata Karşı Koyma' nın degişmez kurallanndan biridir. Z Ulusal Savunmada Ipotek Olamaz Türkiye'nîn dahil bulunduğu bir ittifaktan doğan baklarmı istemek ve kullanmaktaki kararîılığmın, o iltifakın mükeUefiyetlerini yeri. ne getîrmektel.i kararlılığından daha hafif olmasını bizden istemek, sayın Eichard Ferle dahil, kimsenin hakkı olmamak gerekir. Bu bazdan hareket edilince, ister îsteme^ akla bir soru geliyor: ABD Savunma Bakanhğı Uluslararası Güvenlik Politikası Yardımcısı Sayın Richard PERLE' nin, Amcrikan Senatosu Alt Komitesinin bir açık oturumunda, Türkiye'ye yapılacak askeri yardımm 755 milyon dolaıa çıkarılması önerisinin görüşülmesl sırasında söylediğl şu sö7ier, acaba jnakarıdaki istıhbarat kuralının bir uygulaması mı«...Türkiye'pin elindeki silahlar o kadar eski î»i, bunu kamuoyu önıinde tartışmak biîe tehlikeîcr yaratıyor. ...Türkiye'nin sahîp olduğu 100 tanksavar silahımn sadece 1 tancsi nıodern... Kısa menzilli uçaksavar bataryalannın 10'undan 9*u 1940'lardan kalma. ...Donanınada bulıman Destroyerlerin (Muhriplerin) tamani! tkinci Dunya Savaşı'ndan kalma... Denizaltılar 35 yıldan eskî!..» (Bakınız: «Cumhuriyet». 11 Mart 1983) Sorunun yamtmı vermeye fırsat bul nıadan Sayın FERLE'nin, ayni oturumda ve aynı konuda konuşurken kullandığı şu tümce i!e karşıteşıyoruz: «...Türkiye'deki silahlarm eskilîğini tartışmak Sovyetier'in îşine yarar ve onların rahatlamalarmı sağlar!..» (Bu tüm cenin, eskilerin deyimi ile «mefhumu muhalifi (karşı kavramı) herhalde şöyle olmak gerek: Türkiye'deki silahların e.sfciîiği tartışma konusu yapıîmaz lse, Sovyeüerin lşine ket vurmuş ve rahatlarmı kaçırmış oluruz!) Richard PERLE'nin, blrbiriyle çelişkill gördüğümüz bu iki açıidamasım nasıl yorumîayabiüriz? tlk sözlerl İle istihbarat'ın «hasma, maksath bilgi sızdırma» Hkesîm mi uygulamıştır Sayın PERLE, yoksa bazılanna örnegin ABD Kongresi tiyelerine ya da biz Türklere: «Jkide bir Türkiye'deki silahların eskiliğindcn yakmıp bunu tartışma konusu yapmayra!. Unutmaym ki bu tür tartışmalar Sovyetler'in işine yarar!» geklinde bir uyanda bulunmak, gözdağı vermek. Bir Saptama Ceül GÜRKAN Era. General ya da konuşma yasağı koymak mı istemektedir? Bıze oyie geliyor ki, bu tür çellşkilere dü&meyecfk derecede deneyimli bir poîıtikacı olduğunu sandığımız Richard PERLE, Senato Alt Komiiesi önünde sarfettıği bu sözleri, ne «düşmana kasıtlı oiarak bilgi sızdırma»yı yontera sayan bir istihbarat ükesıni uygulamış olmak için soylemiştir, ne de, dılediklcrınl diledikleri şekiide söyleme özgürluklerine bir Savunma Bakan Yardımcısmın ipotelt koymasına asla rıza gcstermeyeceklerı açık olan Anıerikan Senaüirlerine: <Türkıye'nin elindeki silahların eskiliğl konusunda ağzmnı biraz sıkı tutan!» uyarısmda bulunmak amacını gütmüştür. Durura açıktır ve kanımızca uyarı doğrudan tioğruya Türkiye'ye, Türk yöneticilerine, Türk basınma ve Türk kamuoyuna yöneltilrniştir. Bunu böyiece saptadıktan sonra kGnuya dönelim: Sayın Richard PERLE'nin mantığına göre Sovyetler'in, Türkiye'nin elindeki Amerikan menşell silahlann eskiliğinl, hieblr îstihbarat yöntcmi ve aracı iie öğrenmelenne olanak yoktur; meğer ki bazı kişiler çıkıp da boşboğazlık ederek: «•Türkjye'nin elindeki silahlar o kadar eski kî... 100 tanksavar silahınm sadcce 1 tanesi modern.. Kısa menzilli uçaksavar bataryalannın 10 tenesinden 9'u 1940'lar rîan kalma... Dcnizoltılar 35 yıldan eski.,. Muhripleıin tamamı ise îkmcl Dünya Savaçı'ndan kalma...» desln. (Tıpkı Sayın PERLE'nin Senato Alt Komisyonu' nun açık oturumunda dediği gibi!) Türk Sılahh Kuvvetîeri'nin. 1947 Truman Doktrininin kabulünden ve daha sonraları da Türkiye'nin NATO'ya girişinden bu yana, genellikle Amerikan Askeri yardımından sağlanan silah, aıaç ve gereçierie donatılmakta olduğunu ve bu silah, aıaç ve gereçlerin hangl model, hançl yıl imaii ve ne tür olduklarını duyraayan, bilmeyen Mısır'da sagır Suitan bile kaîmamıştır. Eskilerin ünîü deyimi ile «alâmslainnas» (herkesin gözüönünde) Ankara Hipodromu'nda Cumhuriyet Bayramı törenlerine katılan tanklaıın, topların, roketatarların, uçakîarın, helikopterlerin, her yıl düzenlenen «Denız Kurdu» tatbikatlarını tamamladıktan sonra örneğin İzmir, Antalya... limanlarmda demirleyip halkın ziyaretine açılan Muhriplerin, nıayın gemilerinin, hücumbotlarınm, dersizaltıların hangi yıl silah teknoîojisinin ürünü olduğunu saptamak herhalde bir istihbarat becerisini ya da çabasım gerektirmeyecektir. O halde yineîemek isteriz ki Sayın PERLE, yukarıdaki sözleri iie, Türk Silahlı Kuvvetleri' nin elindeki silahlann eskiliğinden sözetrae yasağını, Amerikan Kongresi'nin üyelerine değil, doğrudan doğruya Türk yorıeticiierine, Türk basmına ve Türk kamuoyuna karşı koymak eğilimindedlr. uluslararası ilişkilerin en önemli ve güncel uygulamalarmdan biri olan «Askerl îttifak», koşullar gerektirdiğinde faturasının KAN ve CAN ile ödendiği bir anlaşma türüdür. Bu derece pahalı bir odemeyl göze alarak herhangi bir ittifaka piren bir ülkenin de, ittlfak çercevesinde karşılıklı HAK, VECİBE ve YÜKÜMLÜLÜKLER bakımmdan zaman zaman elbette söyleyecekleri. îsteyecekleri olacaktır. Bu, ULUSAL EGEMENLİĞÎN, BA Devletin Kuıiarma Operasyonları... Operasyon sözcüğü dilimize ycrleştl. TV'de «polis operasyonlan»ndan: gazetelerin ekonomi sayfalarmda «devletin kurtaroıa operasyonlan»ncian söz açüıyor. Batmak uzere bulunan czel kuruluşlara yönetim can simidi atmca, bu lşm adma «kurtarma operas>on«» deniyor. 24 Ocak 1980 kararlarıyla Türkiye ekonomisinin girdiği egik düzeyde çoğu fabrika işletme zor dururaa düşmüştür. Eğer devlet ozel kesimi (serbest piyasa kurallanna uyarak) kendi halıne bırakırsa iflaslar birbıri ardma dizilecek, birbirine dolanacak, bayırdan aşağıya yuvarlanan kartopu gibi büyüyecek. öyleyse ne yapmalı? Devlet araya girmelt, yıkıima tehllkeslyle kafşı karşıya bulunsn özel kesim kuruluglarını, fabrikalarını, işletmelerini kurtarmalı. Nicin? Çünkü yıkılan yalnız sermaye sahibi değildir: bınlerce yurttaş işsız kalacaktır. Yıkılış, toplumda dcprem yaratacak yan etkiler oluşturabilir; eğer Iflasla karşı karşıya kalan îşletmeler, ulusal üretime katkıda bulunuyorlarsa, cılıa ulusal endüstrimtz aldığı yaralarla busbütün çökebilir. • Bu gibi gerekçelerle devlet özel keslmde kurtarma operasvonlarına girişiyor. 24 Ocak 1980'de KİT'leri satın almaya kalkan özel sektör ağalarırm fabrikalarııu ve bankalarmı şimdi devlct kurtarıyor. Ancak bu kez sermaye kesiminde bir tartışma kızışıyov. Çünkü zor durumda bulunan bir yığırı işletme var. Devlet hangisini kurtaracak? Kurtarmanm bedeli ne olacak? Kurtarılacak şirketler arasmda nasıl bir secim yapılacak? Coğu zaman bu tartışmalar halkm ve emekçiierin dışında sürüyor. Sermaye kesimindeki «fraksiyonlarm» sözcülerl çcşitlt formüller öne sürüyorlar: « Kurtarma operasyonlannda selektlf bir yaklaşun benunsenmeîidir.» « Kurtarma sektör bazında düşüiiülmeUdir.» Halkm çoğunluğu böyle laflan anlamaz; tartışmalan Türkçeye çevirirsek özel sektör kesimini saran kaygılan da vurgulamış oluruz. Bugün kendi durumlarını iyi gören holdlngler, devletin kurtarma operasyonlanna karşıdırlar. Buniar çogunlukla dışsatım olanaklarım bulanlardır. Dışsatımdan sağladıkları her bir dolar karşılığmda devletten 1 dolar sübvansiyon alanlardır. Kimi özel şirket, ileriyi göremiyen blr bakışîa rakibin batmasmı istedîğinden devletîn kurtarma operasyonuna karşıdır. Kimi girket, «devlet neden ona elini nzatıyor da bana nzatmıyor» diye bağırmaktadır. BÜtun buniar Türkîye'de sermaye kesirninin dar açılı. kısa ufuklu, yakın çıkarlara dönük yapısından kaynaklanıyor. • «Mllllyctçf, halkçı, sosyal adaletçl» bîr dünya, görüşünü benimseyen kişi ise olaya çok daha degışik bir açıdan bakar. Şöyle ki: Devlet gökyüzünden inroiş blr örgüt degildîr; özel kuruluşları kurtarma operasyonlan için kullanılacak paralar, ulusun alınterinden oiuşur. Bu paralar, ancak «milliyetçi, halkçı, sosyal adaletçl» blr politikanm sağlam gerekçesiyİ8 kullanabülr; yoksa Kazinenin bir kuruşunu harcamaya hlçbir devlet yöneticisinln hakkı yoktur. Açıkcası: Devlet özel çıkarlar ya da kişiîerl kurtarmak İçin değil, kamu yararı î(,in bir Özel kuruluşun elinden tutabilîr. Devlet, kamu çıkarlarını gözetmek için kurtarma operasyonu dttzenliyebilir; ve operasyon sonucunda özel kurulugun yönetiml devletin yetki ve sorumuna geçer. Eğer bu temel ilke «sîovîctin kurtarma operasyonlan»nda gecerli olamazsa, tüm işlemlerin ayncalıklı kişileri koruma poiitikasına dönüşüp yozlaşması kaçınümazdır. Sonuç Ulusal Egemenlik Gereği yöneten Erda! ATABEK Çağdışılıktan Çağdaşlasmaya Doç. Dr. Sım AKINCf ransız Büyük Devrimi patlalc verdiğinde Osmanh devletinin tahtmda Suitan III. Selim otur maktaydı. Bu padişah karştt bir kişilik taşımaktaydı. Bir yandan ilericî atıhmlar, bir yandan da usun alamayacağı gerl va ilkel işler içindeydi. Örnegin *Nizâm~ı CediU adı altmda askersel yepyenl bir örgütun kurulması için çalışmakta, Batjîjlaşmaya yönelmekte, ama öte yandan da bir devlet sorıınunun çözümîenmesi için, eskilerin deyimiyle «istihare»ye Cbir olayın sonucunu düş görerek yorumlama budalalığı) yatmakta sakmca gormemektedir. Bir yandan çok yumuşak huylu, şair. müziksever, ezgi yapar bir kişiyken, bir yandan da dedesinin dedcsi oian ada^ı I. «Selim»e (Yavuz'a.) benzemeye kalkışmaktaydı. Suîtan III. Selim «Ali Osman» tah'ında oturmaktaydı ama döneminde özellikle Avrupa'da olup bitenler üzerine temelli hiç bir bilgisi yoktu «Fransız Buyuk Devrimi» şöylece kulağma bir çalınmıştı. Bunun neyin nesl olduğunu öğrenmek için kendisinin •ReisülKüttab»! (Dışjşîeri Bakanı) Atıf Efendi'ye bir «layiha» hazırlamasmı buyurmuştur. Atıf Efendi, gerici yobazların en koyulanndarıdır. Kaleme aldığı •layiha»$\m günümü?, Türkçesi'no çevirerek döktürdü^ü incileri görelira: 'Bir kaç yıl önce Frengıstan'da patlayan, çevreye kötülükler, fenahklar saçan fitne ateşi, uzun yıKardan beri nice mel'unlarm, dmsizlerin uyandırmaya fırsat kolladıkları bir şer olduğu herkesçe bilinmehtedir. Volter, Russo adındaki ünlü zındıklar, onlann etkisinde kalan aydınlar, Tanrı esirgesîn, peygamberlere kiifür etmek, bütün dinleri yeryüzunden kaldırmak, •eşitlik», «özgürlük», »adalet», «birlik», *Cumhuriyst» gibi saçma zırva düşünceferi yayrnaktan ibaret amoç guden nice nice kitaplar, risalpler yazdılar. «Yeni olan her şeyde fazlasıyla lezzet vardır!» kurahna uyarak bıınları kadınlara, çocuklara bile okııttular. Onların dinsel inançlanm altust ettiler. Fesat, îrengi saynlığı gibi yayılır oldu. Bu mel'un topluluk kiliselere saldırdılar. Din adamlannı öldürdüler. Dünyaya güya mutluluk vereceğiz savıyla halkı ashnda birer sözden ibaret yukarda belıritipim kavramtara iter olâular Halktan Tanrı korkusunu, öbiir . dünya tasasını kaldırdılar. Utanma, numus ayaklar altmda kaldı. Frengistan halkı yabaml fvahşi) oldu. Bir de *İnsan Hakları Büdirisi» dedikleri yazıyla dünyadaki bütün halklan hükumdarlanna karşı ayahlanmaya çağırdüar!» u mevsim kosullarına bedensel bir gecistir Havalar ısındı. Kış gunlerlnin soğrılv, nemli, erken kararan ortamından ilkyar.ın ılık gunlerine ulaştık. însan, kendisınde bir değişme duyuyor. Daha bir canlı, daha bir istekli, ama biraz yorgun. «Bahar yorgunluğu» diyoruz. «Kışın sıkmtüarmı biraz atalım» diyoruz. Nedir bu değişiklik? Ne yapalım? Nasıl yapalına? Bugün de bu konuda söyleşelim: îri<?an, ovrimin en gelişmiş cânlısı. însan da, bu biyolojik ritme uyuyor. Do&ariaki canlanmanın insanı etkJemesi doğal. Metabolizma hızlaruyor. însanm «kış uvkusu» yok. însandakl cinsel istek »belirli zamanlarla sınırlı» değil. Ama, insanm da doğadaki ritme uyduğu gerçek. İlkyaz'da insan da daha canlı, daha istekli, daha diri, daha yeni. Ama. kış aylanndan çıkan insan biraz da «yorgun». tlkyaz'da insanlar bir yor gunluk, bir uyuşukluk, bir uyumsuzluk duyar. Buna «bahar yorgunluğu» diyoruz. Uzun kış aylannın yarattığ^ etkllerin henüz ^iderilememesi, doğanın yeni koşullanna uyrnada çekilen belirsiz bir sıkmtmın açık Bahar yorgunluğu mu?. Î Değisen mevsimler.. Değişen mevsimJerin özeL llkleri var. Buniar bildıgimiz özellikler. tlkyaz'da, irünîer uzuyor. Isı artıyor. v Ha adaki nem oranı değişiyor. Doğa canlanıyor. Bunlann hepsî de canliîar için, bu arada insanlar için birer •uyarıcı». Tşık, ısı, nem, dol'adaki değişiklikler canlıla. n etkiliyor. Az ışık, duşük ısı, artan nem, doğanm kapanışi; insanda da içine kapanma, büzülme, korunma, çekilme etkilerine yol aç\yor. İrısan, varolan biyolojik dengesini korumaya yönelik önlemler alıyor. Soğııktan kaçmıyor, karanlıktan uzaklaşıyor, kendine sıcak, aydmhk OÎ"tamlar yaratıyor, oraya "koşuyor. Isınm artması, ışıkh sa.atlerin uzaması, havadaki nem oranmın azalması, canlanan doğa, insanı bu kjsıtlamalardan kurtanyor. însan daha rahat, daha giı~ venîj. daha dinç oluyor. İ'k\ı\z'ın önemli etkisi bu. Neler yiyelîm? Daha az beyaz9 daha çok yeşîl ... Baharda canlanan doğadan yararlanahzn. Fazla kllomuz varsa, yaşınuz kırklann, ellilerln üstündeyse, tansiyonumtız yüksekse. ilkyaz besinlerinden daha da yararlanademektir. Fonnülümüz basittir. DAHA AZ BEYAZ (Un, »eker, tuz, yağ). DAHA ÇOK YEŞİL (Sebze, meyve) Sebzeler, meyveler doğanm insana sıınduğu en lyi armağanlardır. Değerini bileüm. Sebzeleri olabildiğince çiğ, temiz yıkanmış, ya da az haşlanmış yiyelim. Özellikle, ıspanagın yerini alan semizotu, y8şil salata. marul çok değerli kaynaklardır. Bol bol yararlanalım. Meyvelsrln hepsinin ayrı ayn değerlerl var. Özellikle her ınevsimîn meyvesi olan elma, içindeki bakır ve çinkoyla değprli bir mineral kaynağıdır. Hayvansai protein kaynaklan, et. aüt, yo&urt, yumurta önemli besinler. Unlulan azaltaJıtn. Piiavîar, makarnalar. börekler, harnur tathlan onumüzden kalksın. Onlara fazla gereksinmerniz yok. lanmasıdtr bu. Kış aylannda vücutta tam karşılanaraayan ba^ı vitaminlerin, minerallerin eksikliğl üzerinde durulmuş, araştırmalar yapılmıştır. Sinirlerin, kaslann tam verimli çalışması için gerekli olan vitaMnler, minerallsr kış aylarmdaki beslenme koşullannda eksik aîınırsa, ilkyaz'ın hareket isteğlni artıran etkilerini karşılamada geçici «yorgunluk belirtilerU görulür. Özellikle B grubu vitaminleri, C vitamini. minerallerden kalsiyum, magnezyum, demir, bakır, çinko üzerinde durulmuçtur. "Bahar yorgunluğu», degişen mevsim koşullanna uyumda gösterilen kısa süreli ruhsal bedensel bir geçij dönemldir. Endişeye gerek yok. İikyazda anjîıı ve rnide hasîaîıkîarma dîkkat! llkyaz'm değişimi bazı hastahkiara dikkatimizi çeker. Bunîara karşı önlernlerimizi eksik etmeyelim. Sabah saatlerinin nemli havası üşutmelere, özellikle boğaz üşütmelerine yol açabilir. Bademcikleri, boğazlan duyarlı olanlann dıivkaıli ohnalan gerekir. Anıın dedigımiz hastahk, b;ujka haslalıklara yolaçabilir. Hafife almaynlım. Gostritler, duodenurn ülserleri ilkyaz'da yeniden harekete geçebilir. Mide agrüan, yanmalar, ekşimeler yineler. Boyle hastalann diyetlerine daha çok dikkat etmeleri, gerekirse ilâç tedavisine geçraeleri uygıındur. Romatizmal mafsal a^nları da havadaki degişimlerden etkilenir. Arnlar ye. ü'den alevlenır. Boyls durumlarda gecikmeden tedabaşlanması doğrudur. Evet, bakınız, buna dikkat etmek gerekir. Kış aylarında ıinlu, şekerli yiyecekier biraz fazla yendi. Dikkat edenlerde bile, birkaç kilo fazla olabilir. Şimdi bunlan vermenin zanıanjdır. Fazla kilonun kimeeye yararı yok. Hazır, besinler değişirken, koşullar değlşirken, biraz dikkat ederek bu fazla kilolan verclim. Kilo almak isteyenlere de ilkyaz, uygun bir zamandır. İştah daha iyidir. Yeroeîderimizi zamanında, bes leyici besinlerle yiyebiliriz, Kışın aiınan kilolar.. Evet, Atıf Efendinin anlayışı bu ve o ilerici diye sevdiğimiz Üçüncü Selira de bunun layihasıyla aydınlanıyor. Öteki ülkeleri doğru dürüst nasıl anlasm Padişah! Şimdi sösü bir de 1920'ye getirelim. Bu yıl îçte Osmanlı Padişahı B. Vahdettin, ateşkes (mütareke) dönemi hayınlan, halifelik yandaşlan. dışta anamalcı elkoyuculuğım, ba&kıca sayılan çok çok yük sek gazeteleri «Anadoluda Bclşevıklik» yaygarasmı tutturmuşlardı. Oysa bunun ne aslı vardı ne de astarı. Gerçeğin no oiduğunu saym Sadi Borak'm •Gizli Oturumlardaki Atatürk'un Konuşmalan» başhklı yapıtında çok güzel öğrenmekteyiz. Mustafa Kemal Paşa TBMM'nin 17 Mayıs 1920 günlüklü toplantısmda sözcüklerin üzerine basa basa bakınız neler söylemektedir: *...Ancak bu noktada iki ciheti birbirinden tefrik etmek lazımdır. Biz icra kuvveti olarak Bolşevik Rusya ile ittifak etmekten bahsetmekteyiz. Yoksa Bolşevik olmaktan fyat'ıyen bahsetmiyoruz. Bolşevık olmak busbütün başka bir meseledir. Böyle bir mesele ile bizim iştigale ihtiyacımız yoktur...* 1920lerin mMustafa Kemal Paşa»sı, daha sonralarm «Gazi»si, 1934'ten bu yana «Atatürk» denilen tarihsel kişilik görülmektedir ki dunya politikasmı adım adım izlemektedir. Doğrusu başka türlü de olamazdı. Anamalcı e! koyurulu&rn saldmlanna bir avuç Anadolu çocuğuyla karşı çıkan bu eşsiz Türk. sömürülen uluslara kurtuluş yolunu göstermiş, *Küçük Asya»nm «BüyüJ^» Mustafa Kemal Paşa'sı ve Atatürk'ü olmuştur. Çağm dışında yaşama geriliğinden çağdaşlasmaya geçişimizi sanırım bu iki örnek, gereğince yansıtmaktadır. Canîanan do^ada insan.. îlkyaz'da rsnianan doğada. in^anm canlandığı da dogru. Bitkiler dunvası uyanıyor. Otlar, çiçekler topraktan fışkınyor. Ağaclar ciçek açıyor. Havvanlar icış uyku^untian uyanıni'? K?ndilcrini ycni ortanıa ha;'iıhvor. îlkyaz, spor ve hareket için en uygtm mevsimdir. S^bah ya da akşam, spora, en azmdan belirli bir süre yürüyüşe zaman ayıralım. Kaslanmız, uzun aylar boyu hareketsiz kaldı. Kaslarımızı hareket ettirelim. Ya vaş başlıyalım, kısa sürelsrle başlayalım. Kendimizi zorlamadan, ama, tembellik de etmeden hareket etmeyi sistemleştirelim. Organizma bundan çok yararlanacaktır. Spor ve hareketin zamanıdır.. 1924.1980 Olümünün 3. yılında Kurucumuz Gazeteci ve Yazar Mehmet Ali YALÇIN'i saygıyla anıyoruz. MAY YAYINLARI TEŞEKKÜR Hayatta tek tarçamız olan lıalarmz. ARAYIN KAZÂNIN Bir relüâm ajansmda prim usulü çalışacak bayan elemanlar aranıyor. İlgilenenler İçin Tel: 44 07 70 vefetı r.edcniyle bizzat cenazeyo gelen, çelenli gönderen. yakınlanm, dostlarım ve arkadaşlarıma, telefon telgrafla taziyette buîunan bütün dost ve vakmlarımıza sonsuz teşekkür ve saygılanmızı sunonz. YAŞAR, NEBAHAT ve MUSTAFA AKDEMİR Gümrük ve Teke! Bakanlığı Müîettiş Yardsmcılığı sınavı tarihi değişikliği ife ÜgsSi duyuru Açık bulunan Müfettiş Yardımcıhklan için 5 NÎSAN 1983 günü başlomak üzere yapılacağı bildirilen yanşma sınavı 12 NÎSAN 1983 gününe ertelenmiştir. tlgililere duyurulur. (Basm: 14571) 1891