25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet 2 ar gelirliler, kooperatiıler ve yapımcılar ıçin 1981 yılmda, bir umut olarak yürürlüğe giren, Toplu Konut Yasası (TKY) sağhkh bir kentsel gelişme ıçin plan lı konut üretiminde yeni bir yakiaşımdır Bu yeni yaklaşımla eltediJıriesi amaçlanan dev sorun, yasanm genel gerekçesmde şöy le tanımlanmaktadır: «Büyük kentlerimiz çepeçevre bırer ge cekondu kuşağı ile çevrilmiştir. Altyapımız yetersiz ve ilkeldir. Buna bağh olarak çevre bozulması ve kirlenmesi büyük boyutlara ulaşmaktadır. Bu bozulmanm en yoğun oîduğu yerler ise alt ve orta gelir gruplanndaki insanlarınuzm yaşadjgı kent alanlarıdır.» Yasa koyucu, bunun ardmdan. «giderek yoğunlaşan kentsel bczulmayı durdur mak; toplumun zor geçinme duıumunda ola n bireylerini bannma güvencesine kavuşturmak için. Devletın konut sorununa el atmasınm» gerektiğini bunun oa «ahcı gücün destekJenmasi, yapımcı gücün özenderilmesi ve örgütlonmesine y«rdımcı olımması biçiminde geHçeceğini» vurgulajnaktadır. OLAYLAR VE GÖRÜSLER necek. Bütün bankalann ucuz konut kredi si vermesini sağlayabiliriz.» Oysa Saym Bakan, bir önceki görevi sırasmda bu konuyla ilgili olarak hazırla dığı bir raporda, «önceliklo. halltın, küçük bir peşinle ya da herhangı bir peşin para istenmeksizin, küçük vo orta düzeydeki tasarrufları ile konut edinebilecekieri bir piyasanin kuruhnası ve örgütlenmesi lazımdır.» diyordu. Bu görüşün de daha iç ten olduğuna inandjgımiz Saym Bakanın. geçmişte bütçe gelirlerinin ^2'siyle Mali Denge Vergisini kaynak olarak uygun gö rcn DPT'den, «küçük ve oıta düzeydeki ta sarruflarla konut edinebiJmek için kurulacak piyasa» hakkında ne düşündügünü sor masını dileriz!.. Toplu Konut Yasası. dor gelirii yurttaş lar ile yüzierce kooperaüf ve yapıoıcının umududur. Bu yasada, ta.şmır ya da taşınmaz mal komisyoncuları için değil ama, yaşamını ınşaata ve özollikle konutçuluğa vormiş tüm yüklenicilpr için büyük olanak lar vardır. Bu yasa. «iranur; zoru ile topiu konut kuruluşu» ünvt!nı almak isteyen birtakım plaka şirkef.ıefine ayrıcalık tanımamaktadır. ÖzeHikİG ksnıu kesimme iş yapan yüklenicilerin bu hususu iyı nnlama ları ve ona göre tavır almalnrı /"/.erekir. «Kanun zoru iie toplu konuf kuruluşu» ol mak isteyenlerin vanında taşaronUığa ra zı oiniak da bir tavırdır. «Kanun zoru İle toplu konut kuruluşla n» oluşturmak isteyealer «Bu işler ihale ıie olmaz» demektedirler.. Bu durumda kamu kesimi yüklenicilerinin, 1932 yılında gerçek leştirilecek 600 milyar lirahk inşaat yatırımının nasıl yapıîaca^inı, ortada ÇOK daha haklı teknik ve finansal ncdenJer varken, Atatürk Barajmın herhangi bir firmaya dog rudan doğruya niçin verikmediğini. bu id dianm sahiplerinden sormalarmı dileriz. 25 MART 1983 D Toplu Konut, Toplu Umut Bu yasada değişiklik yapılacaksa, îikin yasa ile kurulan fonmı kaynağını güvenceye almak gerekir. Aynca, üretken olmayan bir takım kuruluşların hovardalıklarmı, yasal görünümler altmda karşılamaya yönelik her türlü telkine ve zorlamaya karşı uyanık olunmalı. Dördüncü Yıldayız TL Yine Düşüyor.. 24 Ocak 1980 karavlarmdan sonra bllgl ve bilinçlerine güvendiğim birkaç uzmanla toplanmış, durum tartışması yapıyorduk. Türkiye'de İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra uygnlanan şablon bir kez cîaha gündeme girmiştl. Neydi bu şablon? Dış ödeme dengesi cok bozulduğunda ve döviz dur boğazına girildiğinde yönetimdekiler Türk lirasmın değerini düşürürler, piyasadaki temeî mallara da okkalt bir zam listesi çıkanrIardı. IMP'nin tuzağma girmiş çoğu az gellşmlş ülkede uygulana uygulana yıpranmış bu yöntem. halk yığmlarma ikl yönden yüklenme anlamını içeriyordu: 1) Temcl maddelere yapılan zamlar halk yıgınlarına yüklerten dohıyh vergiler niteliğl taşırdı. 2) Devalüasyon liiusal emek gücünün almterini dı.şarıya daha ucuza satnıak demekti. Şablonu kırk yıidan beıu uygulayan sanayileşmemiş ülkelerden hıçbiri kısır döngüyü kıramıyor: bir süre sonra yine zam ve devalüasyon sarmahna dolanîyordu. Ancak Türkiye'de bu kez 24 Ocak kararlanyla yeni bir formül de günaeme girmişti: «Sürekli devalüasyon ve sürekli zam» kuralı uygulanacaktı. Acaba bu formülle «Türkiye'de kapitalizm rasyonelleşebiljr miydi?» Durum tartışması sonunda içimizden biri olacakları şöyle özetleyiverdi: Dısa bağunh ve çarpik okonumî düzenin de Amerikan doları her zanıan aranan «mal» olacaktır; Tiivk lirasmın kan kaylu durmıyacaktır. IHSO'e girerkcn Amerikan doları 47 iiraydı; 24 Ocak kararlarıyla 70 lira oldu: nugün 20() 3irayı çoktan aşmış doiarm fiyatı serbest piyasada çiftleşmiştir. Üç yıidan beri «sürekli devalüasyon» kuralı uyguhmmış; ama denge bir türlü kurulamamıştır. Çünkü üç yıl sonra bugün de piyasada en değerü «mal» dolardır. Dışsatım yapan işadaır.ma devlet hazinesinden her dolar başına prim verilmektedir; diîjaiım yapan işadamı da dolar pahalandıkça içerde sattığı mali daha pahalıya satmaktadir. Bu kıskacıtı icindPki ekonomik düzende halkın alm teri .rrün gsçtikce yabancıya daha ucuza gelmektedir. Çünkü bir kilo tütünü, ya da inciri dışanya saUmımız zaman daha ucuza satıyoruz: hir makineyı veya yedek parçayı dışardan aldıgımr/, zaman daha pahahya alıyoruz. Dışalım ve dıs.satımı yapan aracılar, her zunıan daha kârlı çıkıyorlar. Formül yahndır: : Sabahattin SAĞIROĞLU Yük. înşaat Müh, Emekli Deniz Albayı örgütlenmesidir. Çünkü 1983 yılmda 16 mil yar lirahk bütçesi ile, büyük ölçüda planla yıcı bir Bakanlık olma niteliğini sürdürecek olan bu Bakanhğm, fona aktarılması öngörülen yüz milyarlarca lirayı yotırıma dönüştürebilmesi. ancak bir yapı değişik liği ile olanaklıdır. Toplu konut olaymın önündo duran üçüncü sorun ise, pltmlcıma sorunudur İlgili Bakanlık, 5 yıllık Kalkmma planiarma koşut olarak 5 yıllık toplu konut planla maları yapmalıchr. Pu pianlamada, Bakan iıkça ihale yoluyla yaptırılacak +op!u konutlar ile sosyal güvenlik kuruluşJan V3 kooperatiflerin gerçâkleç.tirecegi îoplu l;o nut projeleri ayn ayn yer almali'iîr. çeği saptırmaktır. Öte yandan TKY'nm bankalar ?çin çe kici olmadığı savı üzennrio de durmak ge rekir. İlk tasarı, fonun kasadari'gmı vc kullanımmı, banka sözae topiu konut ku ruluşu birtakım «tabela şirketleri»nin ortak lığma emanet ediyordu. Bu nedenle ban kalar için çok çekici bir durum soz konu su idi. Ama bütün yük Kamunup sırtındaydı. Yürürlüktekj yasa ise, bankalara. hak sahibince biriktirilecek paranı;ı 1.3 katından az olmayacak biı krediyı öz kay naklanndan açma zorurluluğu genrmekte dir. Buna karşılık bankalar. açtıkkırı kre diler için, Kamu Konut Fonu'ndan en yüksek faizi alacaklardır. Kamu Konut Fonu gibi yüksek faiz vererek bir ahcıya (müşteriye) bankaların hayı r dernesi. be) ki böyie uzun vadeli kredilerle uğ?aşmak istemeyışlerinden ileri gelrbilir. Fonbankı hak sahibi ilişkilerin'Je bu tür sorunlara çözüm bulunabileceği gıbi, banka öz kay nak kredilerinden oile vazgeçileüi'ir. Bugün, Yasanın ölü doğdugunu, işleme diğini söylemeye devam edenler, yasanın öngördüğü, aiiıa sağlanması için en ufak bir çaba göstermedikieri fon için, kendi ta sanlarında da aynı Kaynaklan öngördükle rini unutuyorlar. Sonuçta, kusur işletilmryen bir yasaya yüklenerfk, işin ,çinden sıyrılmağa çalışılıyor. Ve haftada ?. milyar TL tutennda bir kredi ile desteklenen ihra cat, inşaat ile kanştınlarak. yasa değişti rilmek sureüyle başanya ulaşılabilecegi pro pagandası yapılıyor. Öfe yandan 18 Şubat 1983 tarihîi bir gazeteye göre. Sayın KeSe.oğlu, ISO taplantı sında şöyle demiştir: «Konut kanunu işlememiştir. Kooperatiflerin 283 bin üyesi var. Bunlarm evlcrini yapmaya bütçenin gücü yetmez. Tasarruf yapana Devlet yardım eder. Toplu Konut Yasası yeniden düzenle Sorunlar Konut ve sağlıksız kentlcşme sorımlarına çözüm yolları araştınhrken, gstmiştekinin tersine. kamu kaynakiarının bu ama ca yöneltilmesinde zoruruuiuk olduğu ka bul edilmiş vc DPT'nin c!e uygun görüşüylo Konsey'e sunulan ük tasarıda. bütço gelir lerinin en az %2'si ile Mali Denge ' Vergisi gelirlerinin kurulacak fona ak'anLması düşünülmüştür. Bu geJirlerin top'amı ise yasada, gider bütço.sinir: %5'i olarak saptanan fon kaynağına eşittir. Yasaya göre, 1982 yılında fonY* 00 mtl yar lira verilmest gerekıyordu. Oysa 1981 ve 1982 yıllannda bu amaçîa bütçolfnen ödenek toplamı 24 mj'yar liradır. Buna kar ş:n İ982 yıh sonuna değm fona aktarılan kaynak yalnızca 8 milyar liradır. Aynı şe kilde. 3 983 yılmda fonun pmrine 123 milyar TL verilmesı gerekmektedir. Ba amaç la 1983 bütçesirıo konulan ödenek ı'je 20 m:l yar liradır. Bu ödemğin de ne kadarmın fona aktanlacagi beîü degildir. Kendi yp,sa tasarısı için bütçe ^elirlerinin yaklaşık %5'inj öneren DPT Üo, Maliys Bakanlığmin tavrı ise fszla umut vermomektcdir. Oysa Yasanm başarısı. çok bü yük ölçüde, fon için kaynak sorununun çözümüne bağlıdır. Üzerinde durulmas; gerekea ikinci sorun ise, îrnar ve Jskan Bakanhğınin ya tırımcı bir bakanlık olrna yolunda veniden Haksız Eleştiriler Yasa eleştirilirken, birtakım çevreler şöyle demektedir: «Ülkemızde üretHen konutların %94'ünü özel sektör yapmaktadır. Buna karşın yasa bu isi Devlete vererek özel kesimi konut sektcründen dışiamıştır.» Bu sav. istatistikle yaları söylomenin bir şaheseri!.. Gerçekte özel sektör konut inşaaflannın %91'ünü değil, ama. konut dahil tüm inşaatiarin %100'ünü yapar. Ama konut kesimindeki finansrnan gereksinmesirıin %94'ü, bugüne dek özel sektör kanahyla büyük ölçüde halkın kaynaklarındsjı sağlanmıştır. Bu kesimdeki kaînu kaynağı %6 dolay lannda kaimıştır. Töplu Konut Yasası ise, gider bütçesinin %5'ini konuta ayırmnyı ön görmckle bu alanda (,ok büyük bir kamu kaynağınm işin içine sokmak istemektedir. Bu kaynakla her yıl 4050 bın konut üretilebileceği açıktır. Yasanm 9. middesine karşın ve üretime katılabılecek her güce gereksinme varken. :'nşaat alanmda örgüt Jü güç özel kesimin elincle bulunur.ken, bu kesimin Yasadan dışlandığını söylecıek, ger Sonuç Bu yasada degişiklfk yapjlacaks?, ilkin yasa ile kurulan fonun kaynağını güvenceyo almak gerekir. örncğin, fon gelirleri, bütçe gelirlorinin kaynağından kesilerek fona ak farılabilir. Bu olunıltı defışiklik yapılırken üretken olniiiyan birtakım kuruluşlann ho vardalıklanm, yasal görünümler altında karşılamaya yönelik her türlü te'kin ve zorlama.ya karşı uyanık olmak gerek. Ve sonunda, yasa koyucunun tercih ve iradesi ne karşın, yasayı çahştırmayan birtakım üst düzey bürokratîannı yeni bir değerlendır meye tabi tutmanin ka.çmılmazlı,^ım kabul etmek gerek. yöneten ErdalATABEK İ. Öktem, O Bir Yurtseverdi Sami GÜRTÜBK Emekll Felsefe öğretmeni EK. çok kişinin politikaya âtılma ya da yeniden katıtma hoves, karar ve girişiminde bulunduğu şu günlerde, yakmda yitirdiğimiz Dr. İbraa.im Öktem örneğ üze rinde durmakta sayısîz yararlar var kanımca, Gönül isterdi ki, güçlü bir yazarmuz onu bize her yönüyle anlatsm. Bunu bekJedinı, olmadî. Oysa Öktem gerçekten anlatılmaya değer örnek bir insandı. Renkli, gösterişlî değilüı; clürüst, sade ve namuslu bir yurtseverdi. Bir tophımda yasalar ve yönetim biçiınleri (rejimler), hatta ekonomik sistenıler (dizgeleı) ne olnrsa oîsun örnek ve namuslu insanJarın rol, etkinlik ve ağırlığı, o toplumda yaşayaıüarın en hüyük güvencelerini oluştururlar. Hele demokratik düzenlerde namuslu ve yürekli insanlara duyulan gereksinme daha da fazla. Ne demişti rahmetli tnörıü, yaklaşık olarak: Bir ülkede, namuslu insanlar, en azmdan namussuzlar kadar yürekli değilse vay o ülkenin haline! Dr. öktem hem namuslu hem de korkusuz bir politikacıydı. (İ. İnönü, samrım cnu daha çok bu nedenle Milîî Eğitim Bakant yapmıştı.) Onun bu denli korkusuz oiuşu hiç kuşku yok ki, namuslu olmasındon kaynaklanıyordu. Çok az sayıdaki benzerleri gibi o da politikaya, topluma hîzmet aşktyla atılmıştı. Ama bu tipler, yani onun gibi düşünenler kısa süredo düş kırıkhğma uğradılar. Siyaset arenası hiç de bekledikleri gibi çıkmadı. İ. Öktem buyruğunda ralışan insanlara değer veren bir bakandı. Bunu kendisine O. Öğ. Gnl. Md. olarak hizmet vermiş olan M. Kemal Yılmaz da belirtti. (Öğrctmen Dünyasmın Şubat 1983 sayısı) Een de küçük bir örnekle anlatayım. Kars'ta «Ani>;nin Türklere geçişinin yıldönümü kutlamyordu. O yıll?.rda M. Eğ. B. na bağlı olan Kütüphaneler Gnl. Md. de bu tören nedeniyle Kars'ta bir yazma eserler serçisi açmak istedi ve bu sergiyi düzenlcme görevini de Bakanlığın kütüphane uzmanma vermişti. Sergi Halk Kütüphanesinde açıldı. TJzman, yemeğini o akşam sergiye emeği 2;eçen kütüphane cahşanlanyla yedi. Yemekten kalkanlar ikili, üclü öbekler oluşturmuş, ayaküstü kahvelerini yiidumluyorlardı. Bu sırada Eakanımızm çevresinde de dört kişi vardı. Rahmetr li Öktem eliyle «Bir dakika gelir misiniz!» gibi bir işaretle uzmanmı çağırdı. Karşısmdaki Ağrı senatörüydü. Uzman vannca sorusunıı yineletti Bakan. «Saym Bakarnm, dedi. hocam uzman ögcetmendi aynı zamanda Ağrı'mıza teçrif etmişier ve kütüphanemizin gclecek yıl yapılacağmı vaad buyurmuşlar. Siz bu konuda ne düşünUyorsunus? Onu rica etmiştim zatıâlinizden» Bakan, elini uzmanm omuzuna koyarak yanıtladı ^enç senatörü. «Bakınız, siz ve ben siyasetle ujtraşıyorıız. Bizim vaadlerimizi, gün oîr.r, polit:k rüzgârlar silip süpürebilir. Ama hooam kütüphane konusımun j'efki2'si, planJayıcı ve uysulayıcısı. Ö halde onun sözü ikimiz için de senet gibîdir.» Sıyasete soyunmakta olan kişilere, özellikle genç ve heveslilere İ. öktem'in yanıtındaki bu anlayışı kavrayıp, benimseme'.ftrini öneririm. î. Ökt^m, daba önce de de:*indi£?im ?ibi, her şeyden ttnce Atatürk ilkelerine ıçerçekten bağlı bir insandı. Çünkü no milletvekili olarak, ne partideki üst düzeyli görevlermde, ne d« Bakan olarak hiç bir düşünce, karar ve edimiyle Atatürk'ün cizdiği yoldan aynlmıştır. Onu bclirInyen bir başka niteliği ise medenî cesaret sahibi olmasıydı. Özp.Ilikls Bakan olarak aldıŞt kararlar, izledigi e.öit\m poütikası, türlü çıkar çatışmaların pclitik lıesap ve oyrmlann at kosturdıığu yıllarda, yani Iroalisyon dönetîiir.de onun ne tür bir savasımcı oîduğu gcrüimüştür. Tpplum oîarak dejrerJenmek istiyorsalc, değerlerimiz! tanım^k ve tamtmak zarundayız. Özeîlikle M. Eft. B. kiRiügini çok iyi bilmemiz ?erek. Burada akla gelebilecelc hir soruyu da önceden yanıtîamakta yarar vsr. Onu degerli ?î. E*. Bakanianmızdan bir Necati ile, bir Reşit Galio ile karşılcsh.ramayız. Aroa ve çünkü ıtnntrhamak ki, gerek Necat.i'nin ve gcrekse R. Galip'in arhem Atatürk vardı hem cle çücünü Kurtu.luş ş yistiHik ve basarısindan alar.^k tek r^rti dör.eınini olusturan «=ova>çı bir kfldro vnrdı. T)r. Öktem ise rücünü dürüstlüçünden alıyordu yalnızca. P • Stres'Jerden uzak kalrua ya çahşm. K Stres'lerin yol açtığı bas talıklar listesi uzuyor. M Modern yaşamın stres'lerî her alanda karşımıza çıkıyor. Bir süredir bu değerlendirmelerle «stres» sözcüğü, gündeiik yaşamımızm bir parçası oîdu, Şöyle konuşmaları çevreraızde sık sık duyuyoruz: • Vaîlahl dairedeki ger ginük artık stres oldu. 9 Evdeki geçlmsizljğin tiî^erimde yarattığı strese dayanamıyorum. O Evden işe gideccğim dl ye lclme sıkmtı basıyor. Ne bulacağım. neye bineceğim diyo düşünmekten strese uğradım. sorunu Bir düşünür: «Karşılaştığınız sorvnılardan çözebjleceğini^l çozün, çözemiyecç|fjnize alışın>> demiş. Bu da bir çözüm seçeneğidir. Stres'ler 1; o kadar çeşitü, her insanm teplü rnekanizması o denli karmaşıktır ki, genel bir yanıt bulraak çok güç, hatta ulanaksız. Ama. stres'lerden uzak kalmak da olanaksızdır. Günlük yaşamımız. her türden, her yoğunlukta stres'le dolu. «Bir stres denizinde yüzüyoruz» diyenler doğru söylüyor. Şöyle bir öneri demeti düşünülebilir: S Bilebîldiğriniz sorunları önüniize koymak B tan. çekiunıeyin. • Sorunlarınıza olabîldiğince açıklıkla bak^naya alışm. • Her sorundan kendinizl sorumlu tutmaym. H Her sorunun çözülemiyeceğini nnutmaym. B Çözülebilır sorunlann çözümtinü programlayın. H Çözüm İçin yardım istemekten çeklnmeyin. • Kendinize, kendi değerinize güvenin. Anıa, bunun herşeyi çözümlemek olmadıgım da unutmayın. Bizi a$an o kadar sorun var ki. H Psikosoınatik hastalıklar da düzellr. Bunlar bir etkitepki diizensizîiğidir. Akıl hastahğıyla, ruh hastahğıyla ilgisi yoktur. Tıp biliminin yardımmı istemekten tedirgin olmaym. • «Aman stres'lerden uzak kalayım» diye kendinizl zorlamaym. Hem başarmaniz güçtür, hem de bu da yeni bir stres yaratır. Eğer olabilirse, her olaya biraz da rahat tarafmdan baktmaya çahşm. böyle oluşmaktadır. Her stres'e karşı, insan organizması belirli tepkiler gösterir. Organizmanın sînirsel hormonal tepki rnekanizması harekete geçerek, etkilere göre organizraayı yeni durumlara hazırlar. Örnek olarak ÖFKE'yi ve KORKU'yu alırsak: ÖFKE durumunda organizmada «Norepinefrin» salgılanır: DERt H Kızaıma • Kuruluk, E Sıcaklık. StNDİRİM • Salya artması • Mide salgısı artması, B Miöe, barsak hareketlerinde artma fl Daralnıa. KALPDAMAR • Atılan kan hacminde artma. B Kan basıncında yüksplnıe, • Çevre direncinde artma. görül'.ir. KORKU durumunda îse «epinoîrin» salgılanması artar* m SoîukJuk, Sosrukluk. StNDtRİM • Agız kurulugu, B Mide salgısı artması, H Mide barsak hareketlerinde azaîma, • Sindirim bozuk KALP DAMAR 91 Kan basıncmda azalnıa H Kalbîn hızlı atması, B Çevre direncinde azalma görülür. öfke, korku, endişe, ger ginlik, bunalırn yaratan et kiler giderek sürekli duru ma gelirse, çeşitli organlar da bozukluklara yol açar. îşte, «stres'e bağlı hastahk lar» dediğimiz hastalıklar böyle oluşur. «Stres'e baglt hastalıklar» m oluşmaRinda aşağıdaki et kenler önemlidir: B Stres'in jnsanı yeni bir bedenselruhsal denge ara mak zorunda bırakması, B Stres'in uzun süreli oîması, ya da sık sık yinelenmesi, B İnsanm bu stresiere sık sık, ya da sürekli tepki göstermesi. Bu durumda, tepkinin or ganizmadaki belirtileri o lan sinirselhormonal yanıt lar, çeşitli organlarda bozuk luklara yol açacak dereceye ulaşır. Bu hastahklan tanımlamak için «Psikosomatik» hastalıklar deyimi kullanıimıştır. Bu deyimle, sözü ge çen hastalıklarm «ruhsal bedensel» özellikleri arrlatılmak istenmektedir. Son zaman larda «Psikosomatîk hastalıklar» yerine, «psikofizyolojik reaksiyon» ya da «Fizik durumları etkileyen ruhsal etkenler» deylmlerl kullamlmaktaysa da, «Psikosomatik hastalıklar» de yiıni yaygın kullanılmaktadır. Çeşitli organlara ilişkin hastalıklar bu sınıfa girer. Neden bazı insanlarda şu organda hastahk görülmek: tedir de bir başkasında di ğer organ hastalanmaktadır?. Bu sorunun yanıtı çok aranmıştır. Burada açıklanması karmaşık pek çok neden üzerinde durulmuştur. Ama, görünen odur ki, aynı strestepki mekanizması değişik insanlarda değişik organiarın hastalanmasına yol aç maktadır. DERt HASTALIKLARI: B Nörodermatit sinirsel deri iltihabı. ÜrtikerKurdeşen, B Ekzama, fl Psoriasis Sedef hastalığı. B Pruitis kaşıntıh deri hastalığı. DOLAŞIM SİSTEMt: B Migren yarım başağrısı, • Esansiyel hipertansi yon, B Koroner arter hasta l'ğı B Vazodepressör senkop. StNDtRt\l StSTEMt B Kardiyo spazm Temek borusunun alt ucu spazmı, B Sindhim bozuk!»&«. B Mide ve duodenum ülseri, B Ulseröz ya da mii köz kolft kalın barsak has tahğı m Spastik koîit kalın barsak hastalıgı B Anoreksia nervosa Sinirsel iştahsızhk. SOLUNÜM StSTEMt B Hipervantilasyon send romu s«k soluraa rahatsızlığı, B Astma bronşial. METABOLtK ENDOKRtN StSTEM: B Aşırı şişnıanhk M Aşın zayıfhk, B Şeker hastaİıkh m Tirotoksikozis tiroit bezlnin fazla cahşması, B Miksödem tiroit bezinin az çalısması KASÎSKELET StSTEMt Ü îiomatoit artrît M Spas modik tortikolis, m Kas gerilimi ile belirli hastalıklar. ÖZEL ORGAN VE SîSTEMLER fl Atrofik rinit bir tür burun iltüîabı B Sanıan nez lesi, m Tik, B Kore, • Giokom. Ruhbeden bütünlüğünü açıklayan bu hastalıklarm oluşumu. insanlarm karşıîaştığı çeşitli stres'lerin yol açabileceği rahatsızhkların genişliğini belirtmekte, çok düşündürücü olmaktadır. Psikosomatik hastalıklar.. Doları daha pahalıya aldıkça, dolarla aldığın makineyi de daha pahahya alacaksın, fabrikavı da, yedek parçnyı da; ve içerde tirettiginl daha ucuza satac:ıksm. Bu bir tür dış sömürünün yoğunîaşması demektir. Hemen söyliyelim ki. bizdeki, «sürekli devalüasyonu» Batı'riaki sanayi ülkeîerinln küçük öranh devalîjasyonlanyla kanştırmamalv gerekir. Üsttin endüstri ülkelerinde para değerlerl bir tahterevallide oynar. Kimi zaman dünya pazarlarını elinde tutan bir devletin dışa dönük sanayi iiretimini küçük oranlı bir devalüasyon kamçılar. Türkiye'de böyîe bir durum yoktur. 24 Ocak 1980 kararlanjia. «süreklî devalüasyon sürekli zam» formülü benimsenirken aynı zamanda, «sanayileşrneye paydos! Batı'nın sütçüsü, manavı, kasabı, çobanı olalım» propagandası da birlikte pompalanmıştır. Bu bllinçsizlik içinde Amerikan doları 47 liradan başlıyarak 200 liranın üstüne tırmanmıştır. 24 Ocakçılara soruyoruz: Aradan üç yıl geç.ti ve bu hafta Türk 11rası yeniden düşürüldü; iniş daha ne kadar sürecek? Sanırım soruya bir yanıt bulunması gereklyor; çünkü bir devletin parasmı sürekli düşürerek ve sanayileşmesini askıya alarak ekonominin iyileşeceğini söyliyebilecek kimseye inanmak olanaksızdır. Nedir Stres?.. Hangi Hastalıklar?.. İnsanın bedensel ve ruhsal dengesini bozabiîen her hangi bir etkene «stres» dıyoruz. Geniş anlamıyla biyoloiik, psikolojik, sosyolojik stres'lerden söz edebiliriz. Örneğin mikroplar, organizmanın dengesini bozan «biyolojik stres» lerdendir. Ancak, toplumda «stres» dendiği zaman anlaşılan, insan üzerinde bas kı yapan. gerginlik yaratan, bunalım doğuran etken'erdir. Bu tür stres'ler; psikolojik ve sosyolojik streslerdir. Günlük yaşam giderek öylesine karmaşık mekanizmaların içine itilmektedir ki, artık «yaşam stres'lerbnden söz edilebü mektedir. Ancak, yaşamı bir «stres denîzi» durumuna getiren önemli etken, bunlarla kar şılaşan insanın değişik du rumndur. Her itki. herkes için «stres» değildir. Bir in sanı son derece etkileyen, onu gerçek bir baskı altı na aian «etken» bir başka sı için hiç de aynı etkiyi yapmaz. Böyle bir etken, etkilediği insan için bir «stres»dir. ama, diğeri için «stres» niteliği taşımaz. Bir etkinin «stres» olabilnıesi irin, o etkinin insanın bedenselruhsal dengesini bozabilmesi gerekir. Aslında, insanm. güniük yaşamda karşılaştığı etkllerin yararlı olanları da vardır. zararlı olanları da. Etkilerle karşılaşmayan in san yoktur. Çeşitli etkilerle karşılaşmak, insanm yaşam tığraşjna ııyabilmesi için ge reklidir de. Ba anlamıyla, > «yararlı ,st; es'îer»den söz edilraektedir. Karşılaşılan du rumlara göre önlem nlan, bunları ç.özümleyen insan, yaşamını düzenlemekte. böy lece kendi bedensel ruhsal dengesini korumaktadir. Değişen dengeîere uyarak kendine de yeni dengeler yaratmaktadır. Ancak her zaman dururn böyle sonuçlanmamaktadn*. Ep,er «stres» gelip geçici rîeğil de sürekli olursa süreklilifîi yanında insanın, «direnme grüciinu» de aşarpa o zaman etkiye karşılık veren tepkiler de insan İçin zararlı oîmaktadır. «Zararh stres'ler» dediğimiz etkiler tunzm sunar KORU OTELİ ABANT OTELİ Perşembe Pazar i 7.9(X) TL CumaPazar 13.9OOTL Pazar Perşembe 17.9OO TL Ortur ikramları • Tüm yemeklec • Servis JVergiler • özel otobüs tiyatlanmıza dahildir Barbatos BuKarı 35/5 Bcşiktaş |Tel 61 22 81 61 82 26 ol 10 74 37 61 O7f T!x.: 26105 BAŞSAĞLSGI Belkis EREN'imizin Amerika' da doğıımunuya kmlarııia müjdeIeriz. Abdurrahman Boyacıgiller Oğuz Avdan Aileleri S.S.K.'dan emekll, iylllk örneği GÖZ HASTALIELARI MÜTEHASSÎSI Den^re bozuîursa.. Dr. SAVAŞ DERVENT Ophtalmolog Operatör (CONTACT LEN3) Osmanbey, Şair Nigâr Sok. No: 9591 (Neyirin sokağı) TEL: 40 82 68 EMİN LEZGİ eniştemizi kaybetmiş olmanm üzüntüsü içindeyîz. Kendisine rahmet, yakmlarına başsağhğı dileriz. SERPİLAKT.İN BOZER
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle