25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 ARALIK 1983 HABERLER CUMHURİYET/7 j I ANAP'ı hükümete hazırlayanlar anlatıyor FÜSUN ÖZBİLGEN Evren: Ortadoğu yeni bekleyemeyiz." Cumhurbaşkanı, Filistinliler'in kendi aralarındaki bölünmenin "Arap ülkeleri arasındaki bölünmelere ek olarak," Turkiye açısından "hazin bir gelişme" olduğunu söyledi. Evren konuşmasında Kıbrıs sorununa da değindi ve Kıbrıs Türk toplumunun "kendi bağımsız devletini kurmak yolunda iradesini kullanmasının hiçbir şekilde münakaşa konusu yapılamayacagına" dikkat çekerek, "Kıbnslı soydaşlarımız," dedi, "Kendi devletlerini kurmakla birlikte Kıbnslı Rumlaıia adilane bir birleşme için kapıyı açık bıraktılar." Evren, bu sözlerinin ardından, "İki kesimli federal bir devlet tesisi için taraflar arasında müzakerelerin eşit düzeyde bir an önce başlatılması" çağrısında bulundu. Cumhurbaşkanı dün saat 11.35'te Ankara Esenboğa Havaalam'na geldi ve burada torenle uğurlandı. Dışişleri Bakanı İlter Türkmen, Devlet Bakanı Sermet Refik Pasin, Dışişleri mensupları, 18 basın mensubu, toplam 51 kişilik bir kafileyle Ürdün'e hareket eden, THY'nin Boeing 727 "Sinop" uçağı Suriye hava sahasından geçerken Evren Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad'a bir geçmiş olsun mesajı gonderdi. Evren mesajında, "Suriye toprakları üzerinde uçarken," dedi, "F.kselanslarına acil şifalar ve sağlık dileklerimle Suriye ulusunun refahı için en iyi temennilerimi sunmaktan memnuniyel duymaktayım." Amman Askeri Havaalanı'nda Evren askeri törenle karşılandı. Cumhurbaşkam'nı uçağın merdivenlerinde karşılayan Kral Hüseyin'le Evren samimi bir şekilde kucaklaştılar. Amman Havaalanı da kent caddeleri de Ürdün ve Türk bayraklarıyla, Kral (Baştarafı 1. Sayfada) Aktürk: Tekelleri kırmanm yolu çok kolay leri engelleri kaldırarak herşeyi devlet eliyle yapacağu yerine vatandaşın kabiliyetlerini seferber edeceğiz anlayışıyla işin uzerine gidiyoruz. Bazen de çok kabiliyelli valandaşlar çıkı>or ve lekeller kuruluyor. AKTÜRK Tekeller gökten zembille inmiyor. Bunları kırmanın yolu antitröst kanunları ile filan da değil. Bizim için çok daha kolay. Biz çunkü alternatif rekabeti dışardan sağlayabiliriz. Benim malımı ihraç eden butun dunya ile rekabet ediyor. Gidip bir Irak piyasasında dünyanın en kaliteli ürünleri ile aşık atıyor. Oralarda o rekabete girebilen firma, yavaş yavaş en randımanlı malı yapabiliyor. Aynı şekilde sadece iç piyasa için üretenleri de iç piyasada dış rekabete açmak lazım. Yani dışa açılma sadece ihracat ile değil aynı zamanda ithalat mekanizmaları ile de olması lazım. F tldırım Aktürk, başbakan yardımalığı dönemınde DPT'de önce Daire Başkanı sonra Müsteşar olarak iki yıl özal'm sağ kolu gibi çalıştı. Şu anda eskı hükümetten neleri nasıl devraldıklarmı belirleyecek bir envanter çaiışması sürdürüyor ve "fiyatlar yükseliyor, uretim düşüyor, ihracatta tekleme var; ama bunlar kontrot edilebilecek bir noktada devrahnıyor. Eğer seçimler martta yapılsaydı çok ciddi sıkmtılar olabilirdi" diyor. Aktürk'ü yoğun çalışmalan içmde üç gün aradıktan sonra göruşmemiz mümkun oldu. Ankara'daki gorkemli yeni başbakanlık binasmın 8. katındaki DPT müsteşarının burosunda sakin ve uzun bir görüşme yaptık. Turgul Özal'ın kardeşi mi arkadaşınızdı? AKTÜRK Evet, Turgut Bey'in küçük kardeşi Yusuf özal, şimdi ABD'de IFC'de. Benim sınıf arkadaşımdt. 25 senelik arkadaşım. 17 yaşında beraber bursla Ingiltere'ye gittik. Üç kardeşle de çalışmışlığım var. Yusuf özal ile Planlamada araştırma grubunu kurduk, Korkut Bey'le Tarım Bakanhğı sırasında. Turgut Özal 1982de Başbakan Yardımcılığından aynlınca siz ne yaptınız? AKTÜRK Ben lemmuz 82 ile eylül 1983 arasında görevime devam ettim. Hatırlarsınız sayın Başbakanın ısrarları üzerine görevimde kaldım. Bir bakıma hayırlı olduğuna inanıyorum, çünkü o pozisyonda meseleleri doğruya yaklaştırmakta katkımız oldu. Birdenbire bir rota değişikliği olsaydı çok büyük aksaklıklar çıkabilirdi. Belli bir noktadan sonra seçimlerden önce ayrılma kararını alışımızdaki gerekçe de oldukça açık. Turgut Bey bir parti kurma teşebbüsüne girdikten sonra bizler içerde onun ekibi olarak bulunduğumuz için her türlü dedikoduya açık bir konu olurdu. Planlamaydı, teşvikti, buradan paniyi destekleyecek çahşmalara alet olunuyor diye. Buna mahal vermemek için aynldık. Bir de Sayın Başbakanın da konumu belli oldu. Sanki karşı takımdan birinin emrinde olmak gibi bir durum da oldukça sıkıcı olabilirdi. Onun için herhangi bir tereddüde yol açmadan zamanında aynldık. Serbest bölgeler kurulsun, göreceksiniz yeni bir çığır açılacaktır. A Imanya 'daki fabrikanın adresini değiştireceğiz, kimin mülküdür diye bakacak lüks içinde değiliz. Buna diyorlar ki, (a bakın işte dış piyasalara pazarımızı peşkeş çekiyoruz). Bu doğru değil. Aynen iyi yetiştirmek istediğiniz bir evladınızı terbiye etmek gibi bırşey bu. Yani mahalli sanayinin güçlenmesini kaliteli üretim yapmasını sağlamanız başka turlu mümkun değil. Bir tek kuruluşsa veya bir iki kuruluşsa bu üretimi yapan, eninde sonunda rehavete kaptınrlar kendilerini. Ciddi bir rekabet yok ise, bu rekabetı dışardan getirmeniz mümkun. Bu işin daha iyi ustaları var. Onların malını bu piyasada bulundurabilme imkânını verdiğinizde bunlar da ayaklarını denk alırlar. B u n u n ötesi h i y a n e t o l u r Bizde öyle sanayi malları var ki, yüzde 150 pahalı, yuzde 200 pahalı. Bu kadar koruma aşırıdır. Turkiye'de biraz enerji kıtlığı biraz altyapı eksikliği vardır, organizasyonda bir kayıp vardır. Bunlarla bile yüzde 50 seviyesinde bir verimsizlik katlanılabilir. Bunun ötesine çıktınız mı siz hiyanet ediyorsunuz, yani hayırlı bir davranış değildir onun büyütülmesi. Halbuki siz ithali de \asak edince o kuruluş bu haliyle kâr ediyor. Faaliyetini genişletiyor ama aynı yanlış yolda genişleliyor. Daha rasyonel hale gelmek için hiçbir gayret gostermiyor. Burada da ithalat yoluyla dısa açılma mekanizmanın bir parçası. En büyük direncin de buradan geleceğini tahmin ediyoum. tthalat yaptığınızda üçüncü günü (benim yerli firmamı batırıyorsunuz, işçiyi sokağa döküyorsunuz) gibi başka ortamlara çekiliyor. Istenilen, ancak bizim verimli yapabildiğimiz faaliyet dallannda ihtisaslaşmamızdır. Orada daha geniş uretim yaparak dunya pazarına hâkim olabilmemiz. Başka yolu yok. Nelerde usta olduğumuz da hemen ortaya çıkıyor. Katma değeri yüksek olan sahalarda, işçiliği fazla olan sahalarda iyiyiz. Mesela göreceksiniz iı Hüseyin ile Evren'in resimleriyle donatılmıştı. Sokaklarda ayrıca, üzerine siyah harflerle "tki büyük lider Evren ve H'isfvtn çok yaşasınlar. Türk ve Ürdün halklannın dostluğu çok >a?asın" yazılmış beyaz pankartlar gorülüyordu. Cumhurbaşkanı Kenan hvren. havaalanındaki karşılamadan sonra ikâmetine aynlan konutta bir süre dinlendi. Daha sonra kraliyet mezarlığını ziyaret eden Evren, Ürdün'un kurucusu Kral Abdullah'ın kabrine törenle çelenk koydu. Cumhurbaşkanı Evren'le Kral Hüseyin dun once başbaşa görüştüler, daha sonra iki liderin başkanlık ettiği heyetler arasında resmi göruşmeler yapıldı. Bugün iki devlet arasında bir ekonomik çerçeve anlaşması imzalanacak. Ürdün Kralı Hüseyin dün Cumhurbaşkanı Kenan Evren onuruna El Hüseyin Spor Sitesi'nde bir akşam yemeği verdi. Cumhurbaşkanı Kenan Evren yemekte yaptığı konuşmada şu göruşleri dile getirdi: ORTADOĞU "Amman a gelişim Ortadoğu bölgesinin en vahim ve buhran içinde çalkaIandığı bir devreye rastlamaktadır. Ciddi sarsıntılar içinde olan bölgemızin barış ve istikranna yönelik yeni tehditler ve tehlikeler karşısındayız. Ortadoğu büyük devletlerin çatışma alanı olabilecek patlamaJar arifesinde görülmektedir..." FtLİSTtNLtLER "Haklı davalarını ve selfdeterminasyon haklannı daima destekledik ve desteklemeye devam edeceğiz. Arap ülkeleri arasındaki bölünmelere ek olarak Filistinliler'in de kendi aralannda bölünmeleri hepimiz için hazin bir gelişmedir. Ortadoğu sorununun özünde Filistin meselesinin bulundu Nerede kalmıştık diye başladık Aynldıktan sonra ne yaptınız? AKTÜRK Şu anda henuz bir karar almış değilim. Turgut Bey benim bu çalışmaların içinde de yer almamı istedi. Şöyle diyeyim, geçmişte yapılmış bir faaliyet var. Büyük olçüde onun devamı ve o zamanki eksikliklerin gıderilmesi çalışmalan olacağı için "nerede kalmıştık" diye başladık. Tamamen yeni bir ekip kolları yeni sıvıyor ve önce meseleleri teşhis ediyor gibi bir zaman kaybedici durum yok ortada. Daha evvelden alınmış bazı tedbirlerin aksayan noktaları var, paketin eksik tedbirleri vardı. Bunlan giderecek çalışmalarda yine en yakın kişiler bizlerdik. Planlamadaki, maliyedeki Merkez Bankasındaki kişiler. Onun için şu hazırlık çalışmalannda katkım olabileceğine inanıyorum, görüyorum. Seçimlerin sonuçlannı beklemeyi ve ondan sonraki hazırlık çalışmalannda bir miktar katkıda bulunmayı, ondan sonra kendi yolumu çizmeyi daha isabetli gördüm. Siz ekip olarak aynı kişilerle çalışmalannızı sürdüriiyorsunuz, ama daha evvel Furgut Bey teknokrat bir kişi idi, şimdi politikacı olarak seçmenlerine vaatleri var. Çalışmalannızda bunu hesaba katıyor musunuz? AKTÜRKTabii arada bir farklılık var. Fakat seçim kampanyasında da ortaya çıktığı gibi doğruyu söyleyerek, yapılması gerekli olanı yapmak. Kamuoyu da halk da bunun tek çözüm olduğunu anlıyacaktır. İngiltere'de Margaret Thatcber'in de yaptığı gibi, önce pek şirin gözükmüyor, ama tek kurtuluş yolu olduğu yavaş yavaş anlaşıhyor. Org. Uruğ Genelkurmay (Baştarafı 1. Sayfada) mediklerinden, kendilerinden sonra bu makamlara zorla geldiklerini tahmin ettikleri bu kişilerin de a.vrılmayacağını zannettiler. Ama gordük ki öyle olmadı. Eğer vatanperverler, dürüst olanlar vatanı yıkmak için ugraşanlar kadar teşkilatlanmadıkça, aktif olmadıkça memleketin gelecegi karanlıktır." Evren, bugun Urdün'e hareket edeceğini hatırlatarak bu seyahati de hayretle karşılayanlar olduğunu, Başkanlık Divanı'nın ve yeni hukümetin kurulması arifesinde böyle bir yurt dışı gezisinin bazı çevrelerce hayretle karşilandığını ifade ederek, "Eğer benim milletime, vatandaşlarıma güvenim yoksa neden yaşıyorum. Ben gonül rahatlığı ile yurttan ayrılıyorum" dedi. Evren konuşmasını şöyle tamamladı: "Bu görevler herkese geçicidir. Daimi olan makamlardır. Böyle olmazsa ilerleme olmaz. Eski sayfalan kapadık, yeni sayfalar açılıyor. Yeni sayfalara yazılacaklar çok daha iyi olacaktır." ERSİN'ÎN KONUŞMASI Evren'den sonra konuşan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Nurettin Ersin Türk Silahlı Kuvvetleri'nin birlik ve beraberliğine işaret ederek, "dunya kamuoyuna yeniden ispatlandığı gibi Türk Silahlı Kuvvelleri, ulke yönetimine müdahale etmek veya üstlenmek arzu ve hevesini taşımamakladır" dedi. Ersin, özetle şoyle konuştu: "Türk Silahlı Kuvvetleri, Atatürk'ün öndertiği ve yüce Türk milletinin azim \e kararıyla kurulan Cumhuriyet idaresine \e demokrasi ilkelerine sadıktır. Bundan biç kimsenin şiıphesi olamaz. Kışlasında kalmak ve savaşa hazırlık görevini sürdürmek, başlıca amacıdır. Ancak, Sayın Cumhurbaşkanımızın da çok kere temas buyurduklan gibi ülkemizin coğrafi konumu \e düşmanca emellerin mevcudiyeti gözden uzak tutulmamalıdır. Dış ve iç düşmanlar bu emellerine ulaşmak için daima fırsat ve uygun ortamı bekiemektedir. Onlar için en uygun ortamın. ülkemizdeki birlik ve beraberliğin bozulduğu anda ortaya çıkacağı, yakın geçmişte de gorülen bir gerçektir." Genelkurmay Başkanlığı görevini Orgeneral Ersin'den dcviı ve teslim alan Orgeneral Necdet Üruğ bzetle şunları söyledi: "Basiretli, inançlı ve cesur karar ve icraatları ile milletimizi bölünmekten, Türk devletini yıkılıp parçalanmaktan kurtaran ülkemizi bir iç harbin eşiğinden döndüren ve üç yıl gibi çok kısa bir sürede ülkeyi tam bir huzur ve sükuna ve gerçek parlamenter demokratik rejime kavuşturan başta, zatıdevletlerine ve yüce başkanlığınızdaki Milli Güvenlik Konseyi'ni oluşturan degerli komulanlarımıza Silahlı Kuvvetlere mensup tüm personelin minnet ve şukranlannı ve ebedi kalbi bağlılıklarını arzetmekten bahtiyarlık duvmaktayız." , ÜÇ ÖZAL'LA DA ÇALIŞTIM Özal kardeşlerin üçü ile de çalışmam var. Yusuf Özal 25 yıllık arkadaşımdır. YILDIRIM AKTÜRK YILDIRIM AKTÜRK'Ü ANLATIYOR 1941 doğumluyum. İngiltere'de elektronık tahsıl ettim. PTT'nin bursuyla okumuştum. 1969 senesinde Türkiye'ye döndüğümde, PTT'de gorev almak yerine arkadaşımın ağabeysi olan Turgut özal bey o zaman DPT müsteşanydı. Londra'da tanışmıştık. Planlamaya girdım, uzman yardımcısı olarak çahşmaya başladım. İki sene kadar çalıştıktan sonra Amerika'ya iki senelik bir programda ıktisal tahsili için gittim. Harvard Üniversıtesi'nde amme idaresi ve iktısat okudum. Dönuşümde yedeksubayhk yaptım. Bu esnada 6 aylık bir donem. Korkut Özal o zaman Tarım Bakam'ydı, onun özel müşavırı olarak oldukça üsı seviyede ekonomik kurul paralelinde çahşmalara kalıldım. Sonra ozel sektörde, yine Turgut Beye yakm elektrometal çelik sanayii grubunda koordinatörlük yaptım. 197679 doneminde 3 yıl TESTAŞ (Turkiye Elektronik Sanayii) Genel Müdurtuğu yaptım. Sonra tekrar TESTAŞ'tan ayrılıp Orhangazi'de Elyaf Sanayimde genel müdurlük ustlenmıştım kı Turgut Bey göreve çağırdı. 1980 başında Turgut Bey Başbakanlık Müsteşan ve DPT Müsteşar Vekili iken ben tktısadi Planlama Daıre Başkanı oldum. 12 Eylul'den sonra Başbakan yardımcısı olunca da DPT müsteşarlığına getirildim. ye çalışnğımızdan fazla harcama ve bir tembellik eğilimi var. Karşılıksız bir şey koparma çabası var. İyi yaşamanın mutlaka çok sıkı ve uzun seneler çalışmakla ve terlemekle mümkun olabileceğini kabul etmek lazım. Biz mirasyedi bir toplum olamayız. Geçmişten gelme bir zenginliğimiz yok. Bir buyük petrol kaynağımız olsaydı, Arabistan'daki veya Irak'taki rezervler bizde olsaydı, babalarımız bunu bulmuşlar bırakmışlar biz de yiyeceğiz derdik. Şu anda çözüm bekleyen en önemli sorunlan nasıl değerlendiriy orsunuz? AKTÜRK Onemli bir sorun işsizlik. Bunu çok kısa zamanda çozeriz deniliyorsa yalan soyleniyordur. Hesaba gelen tek yolu kalkınma hızını yuzde 6'ların uzerine çıkarmak. Biraz olur gibiydı. Açıkçası 82 yılında 4.5'a kadar çıkmıştı. 83 için 5 gibi bir şey planlanmıştı. Tabii tarımda olduğu gibi biraz tabiat şartlarının da etkisi var ama mesela bir enerji darboğazını aşamadıkça bir kıskacın içindesiniz. Verimliliği arttıramıyorsunuz. Yani bu el freni çekilmiş bir arabayı yürutmeye benziyor. Bir yerinde fren fonksiyonu gören bazı şeyler var. Enerji darboğazını aşmak için uzun süren büyük yatınmlara gereksinim var. AKTÜRK Çeşitli sektörlerdeki verimliliği arttırma hadisesi. Mesela tarımda verimliliği arttırmak için tohum ıslahı ile çok suratli bir sıçrama sağlanabilir. Buralarda bürokrasi ile ilgili şoyle bir tutukluk var. Ta Sadece iç piyasa için üretenleri de iç piyasada dış rekabete açmak lazım. Çocuğunuzu terbiye etmek gibi bir şey bu. 1980 başında 24 Ocak programını getirdiğimizde de çok büyük tenkitler vardı. Bu program çahşmaz yaygaraları vardı. Ama belli bir dönem sonunda 1980'de tabii bazı kanunları çıkaracak bir idarenin gelmiş olmasının da katkıları var performansta netice alınınca, işte ihracat artıyor, büyüme hızı var, yavaş yavaş herkesin net gelirinde bir artış ümidi var, dış dünyadan da bakınca Türkiye'nin meseleleri iyiye gidiyor düşüncesi hâkim olunca, iyi bir psikolojikortam oluşuyor. Ondan sonra iş yapmak daha da kolaylaşıyor. Fiyatlar yükseliyor, üretim düşüyor, ihracat tekliyor ama yine de bunlar kontrol edilebilecek bir noktada devrahnıyor. Seçimler marta kalsaydı ciddi sıkmtılar çıkardı. halatı tamamen serbest bırakılsa dahi bir otobüs, traktör gelip de Türk pazarında Türk mallarıyla aşık atamaz. Yüksek otomasyon gerektirmez bunlar. Konfeksiyon sanayiinde gucumuz olduğu ortada. Ama çelik gibi bazı dallar var. Hem devlet eliyle yapıldığı için bir atalet var, hem çok buyuk kapital yatırımı ve uzun seneler süren bir yatırım serektiriyor. Özel sektör eliyle de yapıldı. Asilçelik, ama sonra devlelçe kurtanldı. AKTÜRK Farketmiyor. Bazı konularda ben ozel sektorun KİT'lerı diye bir tabır kullanıyordum. Yani kamu veya ozel sektör elinde olması da bir şey değişlirmiyor. Yönetim olarak, kafa olarak babadan kalma usullerle gidiyorsanız, mesela yeni bir pazarlama anlayışı, bir kalite kontrol, stok kontrol gibi sistemlere girmediyseniz pahalı para olan ortamda teklemeye mahkumsunuz. Biliyorsunuz 8182'de para, sanayi için hakikaten pahalı yapıldı. Bu sanayinin kendisini verimli çahşmaya zorlaması için tek yoldur. Herkesin kafasını bu parayı en verimli biçimde kullanmaya yorması lazım. Naci Varbk (Baştarafı 1. Sayfada) di. "Biz zam oranını belirlerken eşel mobil sistemini kabul etmedik. Biz geçmiş aylara oranla gelecek aylarda ne kadar fiyat artışı olabilir, onu hesaplayıp. ona göre zam oranını belirliyoruz. Bu nedenle bu konuda bir şey soylemek doğru olmaz." YHK Başkanı işçilerin yoğun olduğu İstanbul ve Ankara'da hayat pahalılığının yuzde 36'yı geçtiğini hatırlatan bir soruya da, "Lütfen bana zam oranının ne olabileceğini sormayın, istatistikler gelmeden bir şe> soylenemez" yanıtını verdi. Varlık, "YHK'nın üyeleri, yeni hükümet geldiğinde değişebilir. İşci ve işverenlerin görüşlerinde de degişiklik olabilir. Amaç ahenkli çalışmaktır" değerlendirmesini yaptı. Varlık, YHK'nın üç yıllık çalışmasını değerlendirirken de şunları söyledi: "Kurulumuz milli beraberlik ortamı içinde gorevini başarıy la yerine getirmiştir. 12 F.ylül sonrasında işçilerin toplıı sozlesmesiz kalmaması. ücretlerinde duraklama olmaması için YHK görev yaptı. Bu sözleşmeler memleketin ekonomik şartlan, işverenlerin parasal durumu, işçilerin geçim şartlan gözönüne alınıp düzenlenmiştir. Milli Güvenlik Konseyi'nin memlekeli içinde bulunduğu karmaşadan kurtanna çalışmalarına YHK da önemli bir katkıda bulunmuştur." Fiyatlarda kayma var Fakat yine açıklıkla ifade edeyim son aylarda biraz bir kayma var. Özellikle para idaresinde, fiyatlarda kayma var. Birkaç ay daha gecikilse çok daha ciddi problemler çıkabilirdi. Bir ara seçimlerin marta kalması ihtimali vardı. Öyle bir durumda çok ciddi sıkmtılar meydana gelebilirdi. Şimdiden sonra fiyatlan toparlayabileceğiniz kanısında mısınız? AKTÜRK Kontrol edilebilecek bir noktada devrahnıyor. Ama bir miktar hasar yapılmış vaziyette. Teslim ahnan şey nedir, ne alınıyor bir envanter çaiışması yapıldığında ortaya koymak mümkun. Trendler eğilimler ters istikamette. Fiyatlar artıyor, üretimde düşuş, ihracatta tekleme var. Verimli sektörlerin çalışmalannda duraklama, hatta bir tereddüt var. Para piyasasında buyük tereddütler var. Tasarruflardan kaçış var. Gazinoların vergisi daha az "Özal geliyor faizler yükselecek" diye bir bekleyiş var. Ama bu arada tüketim eğiliminde de bir artış söz konusu. Fiyat artışlanndan önce paradan kaçma gozleniyor. AKTÜRK Biz maalesef yerine göre tüketimle tasarruf arasında çok fazla bir ayrım gözetmeden ikisini de vergilemeye kalkıyoruz. Hatta lasarruflan yakalayabildiğimiz için çok daha kolay vergiliyoruz. Misal faiz gelirinin üzerindeki gelir vergisi stopajı gibi. Halbuki daha lüks tüketim alanlarında mesela eğlence yerlerinde gazinolarda filan aynı derecede bir vergileme söz konusu değil. Mümkun olduğu kadar kaynakları tuketimden tasarrufa kaydırmamız lazım. Tasarrufta vergi yukünün son derece düşuk tutulması ve cezledici yanı olması lazım. Tasarruf sahibi parasını teslim ettiğinde fiyat artışlarının ötesinde bir randıman sağlamalı. Parasını yüzde 25'ten bankaya koyup da bir sene içinde fiyatlar yüzde 40 arttığı zaman yanılmış oluyorsunuz. Kaybetmiş oluyorsunuz ve geleneksel biçimde yapıldığı gibi keşke altına, dayanıklı tüketim mallarına bağlasaydım diyorsunuz. İşin yarısı psikoloji ve beklentiler. Yönetimdeki kadroya inanmak o kadronun toplumla komünikasyonun yok olmaması hadisesi. Hemen sihirli bir değnekle piyasaya bir canlanma getirilecek değil. Bir hastalık ve 'ihatsızlık varsa bunu çok ciddi çahşmayla aşabilece Geçmişte yapılmış bir faaliyet var. Nerede kalmıştık diye başladık, onun devamını hazırlıyoruz, eksiklerin giderilmesine çalışıyoruz. Ben sonra kendi yolumu çizeceğim. Geçmiş dönemin getirdiği bir yanlışlık, paranın ucuz ve kolay bulunur bir şey olduğu imajıdır. Boyle bir şey yoktur dünyada. Piyasada rekabet şartları ile en iyi yapabildiğiniz alanlarda ihtisaslaşmaya gitmeniz lazım. Güney Kore mesela her şeyi yapmıyor bugün. Ama ihtisaslaştığı bir iki konu var. Bir tanesi elektronik. Bir tek firması \ar 7 milyar dolarlık ihracat yapıyor. Bizim toplam ihracatımız kadar. SBF 125 (Baştarafı 1. Sayfada) si'nin açıldığı 2. Mahmut doneminde başlatılan devlet işlerinde batılılaşmanın önem kazanmasıyla kararlaştınldı. Devlet adamı yetiştirmek amacıyla kurulan bu okulun meydana getirilmesinde en buyuk çabayı da Maarif Nazın Sami Paşa gostermişti. 30'u memurlardan 20'si medrese oğrencilerinden olmak üzere 50 öğrenciyle öğrenime başlayaıı bu kurunı bugüne değııı aralannda devletin en üst kademelerinde görev alan binlerce öğrenci yetiştirdi. 1934'te Atatürk'un "Siyasal Bilgiler Okulu" haline dönuştürdüğu bu oğretim kurumu 1950'de Ankara Üniversitesi'ne bağlandı ve "Siyasal Bilgiler Faküllesi" adını aldı. En büyük direncin buradan geleceğini tahmin ediyorum. Firmamı batırıyorsunuz, işçiyi sokağa döküyorsunuz diye başka ortamlara çekilecektir. nm Bakanlığı'nın tohum ıslah istasyonları var. Tohum yetiştirme, araştırma müesseseleri var. Bize verilmiş bu iş, biz yaparız deniliyor. Onun için dünyada uretilmış teknolojinin nimetlerinden yeterince suratle istifadeedilemiyor. Bunun gibi bazı yerlerde yuzde 50'nin üzerinde sıçrama sağlayabileceğiniz fırsatlar var. Kendi kendimize bazı setler çekmişiz, onun için varlık içinde yokluk çekiyoruz. Serbest bölgeler Türkiye'nin konumu ve kosulları çok daha degisik. birçok alanda üretim yapabilecek kaynakları var. AKTÜRK• Tabii Avrupd'nm eşiğinde. Serbe^ı bolgcler biraz zorlamayla başlamak uzere. Göreceksiniz ye" ni bir ufuk açılacak, biı çığır açılacak. Ummadığınız şekilde. Bunlar da yapılabiliyor muymuş denilecek noktaya gelinecek. Niye? Almanya'da yuzde 82 işçisi Turk olan fabrikalar var. Butun yapmak istediğimiz o adresı değiştirmek. Bunu yapmak o kadar kolay ki. Alman kapitali ile Alman mulkiyeti ile. Bız hemen başta (kımın mulkudur, sahibi kımdir) derdine düşuyoruz. Ama bu derde duşecek luks içinde değiliz şu anda. Niye? Bir milyon işçiyi dışarda kolc ediyorum. Orada duşunuyoı muyum, kimin mülküdür, kimin yonetimındedir diye? Bu herhalde Almanya'da olmasından Türkiye'de olnıası daha ıyidir, oyle değil mi? Koprunun (Baştarafı I. Sayfada) ANKA muhabirının Bayındırlık Bakanhğı yetkililerinden aldığı bilgrlere göre, Boğaziçi Koprusü'nden geçen araçlardan. onceki yılın 10 ayında 2 milyar 65 milyon 328 bin 503 liralık gelir elde edilirken, bu yılın eş doneminde soz konusu miktar, 3 milyar 292 milyon 977 bin 328 liraya ulaştı. Yeıkıliler aynı dönem içinde köprüden geçen araç sayısının 2 milyon 412 bın 456 adet »ırtı^ gosterdiğini belirterek, geçen yılın eş doneminde toplam 28 milyon 306 bin 510 aracın geçtiği saptanmasına karşın bu yılın son belirlemelerine göre 30 milyon 712 bin 966 aracın koprüyu kullandığının belirlendiğini soylediler. ğu unutulmamalıdır. Arap ve Filistin halklannın gaspedilen haklarının iadesi, Ortadoğu'da kapsamlı ve kahcı bir barışın tesisinin vazgeçilmez şartıdır." ARAP DAYANIŞMASI "Barış sürecinin başanlı olması bizim kanaatimizce herşeyden önce Araplar arası dayanışma ve beraberliğin yeniden kurulmasına bağlıdır. Bu şart gerçekleşmedikçe girişilecek atılımların Arapların hak ve çıkarlannı koruyacak sonuçlara ulaşması çok zor olacaktır. Her halukârda, bundan sonraki aşamalarda Majestelerinin {Kral Hüseyin) tecrübe ve basiretinin çok önemli bir unsur olacağına inanıyoruz." LÜBNAN "Lübnan faciası bizi derin bir yeise düşürmüştur. Buradaki İsrail birliklerinin ve diğer kuvvetlerin vakit geçirmeksizin Lübnan'ı terk etmeleri zaruridir. Aksi takdirde Lübnan kendi çetrefil iç sorunlannı çözecek milli uzlaşmasını sürekli bir şekilde sağlamayacağı gibi, Lübnan'daki rekabetler, gerginlikler ve çatışmalar daha geniş boyutlu bir buhrana dönüşebilir." İRANIRAK SAVAŞI "Bu savaş, sonuçları bütün bölgeyi etkileyecek bir merdivenleşme ve genişleme tehlikesine kapıyı devamlı surette açık bırakmaktadır. Bu bakımdan, savaşın inatla sürdürulmesinin, münhasıran ilgili taraflann değil, diğer bölge ülkelerinin de uzun vadeli çıkarlarına uygun olmadığı görüşündeyiz. Turkiye bu savaşta titiz bir tarafsızhk politikası gütmektedir." KIBRIS "Kıbrıs Türk toplumu çareyi Kuzey Kıbns'ta kendi devletini kurmakta bulmuştur. Türk toplumu, bu yönde tecelli eden iradesini serbestçe kullanmak hakkına haizdir ve bu husus hiçbir şekilde münakaşa konusu yapılamaz. Kıbnslı soydaşlarımız kendi devletlerini kurmakla birlikte Kıbnslı Rumlarla adilane bir birleşme için kapıyı açık bırakarak esas amaçlarının eşit düzeydeki müzakarelerle bir anlaşmaya varmak olduğunu yeterince, açıklıkla ıspat etmişlerdir. Mevcut şartlarda, söz konusu müzakerelerin taraflar arasında eşit düzeyde başlatılması ayrı bir önem kazanmıştır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin kurulması Türkiye'nin adada müzakereler yoluyla iki kesimli federal bir devlet tesisi yönündeki barışçı politikasını hiçbir şekilde etkilememiştir." KRAL HÜSEYİN'İN KONUŞMASI Cumhurbaşkan Kenan Evren onuruna dün akşam verdiği yemekte bir konuşma yapan Ürdün Krah Hüseyin özeltiJde îsra« il'in bölgedeki saldırgan politi4 kasını yerdi. Kral Hüseyin bu konuda "tsrail'in banş veya toprak arasında tercih yapması gerekmektedir. İsrail bilmelidir ki, ikisini birden elde edemeyecektir." biçiminde konuştu. tsrail'in saldırgan politikalannın bölgede büyuk bir patlamaya yol açabileceğine işaret eden Kral Hüseyin şöyle dedi: "Allah göstermesin. Bu patlama vukubuldugu takdirde felaket valnız bölgeye münhasır kalmayacak, bütün dünyayı saracak ve bedeli çok pahalı olacaktır. Filistin sorunu bölgedeki ihtilafın özüdür. Ve çözümünde herhangi bir gecikme nesillere uzanan ve önlenmesi güç olan bir tehlike yaratacaktır." Irakİran savaşı konusunda Kral Hüseyin Irak'ı tutan tavrını belli ederek şöyle dedi: "Bu savaşta mümin bir cemaat diger bir cemaatin zülmüne uğramıştır ve Irak bu savaşta birbirlerinden aynlmayan iki tutum ittihaz etmiştir. Bir taraftan kendi toprağını şerefli bir şekilde savunurken, diğer yandan güven ve adalete dayalı bir barış çağnsı yapmaktadır." Kral Hüseyin Ortadoğu'da Türkiye'nin olumlu bir büyük rol oynayabileceğine dikkati çekerek bu görüşü Şöyle gerekçeledi: "Aynı zamanda Avrupa milletler camiasına ve İslam Konferansı'na iştirakiniz. Batılı ve Doğulu bir çok dünyc ülkeleri ile olan yakın ilişkiniz, milletler ve medeniyetler arasında diyalog tesis etmek için sizi ehliyetli kılmıştır." Dışişleri Bakanı llter Türkmen, daha sonra düzenlediği basın toplantısında resmi görüşmeler hakkında bilgi verirken, "Bu göruşmeler hakkında ilk vurgulamak istedigim nokta, Turkiye ile Ürdün arasındaki ilişkilerin çok tatminkâr bir düzeye vardığının ortaya çıkmış olmasıdır" dedi. Türkmen görüşmelerde ulusal sorunların yanı sıra, ikili ilişkiler üzerinde de dunulduğunu bildirdi. Tenıaslarını bugün de sürdürecek olan Cumhurbaşkanı Kenan Evren, yarın yurda dönecek. Sınava Doğru (Eskı sayılan 75 TL 'lık pul göndererek isteyebılırsıniz) Kngelleri kaldıruru^ı/ Vatandasın kabiliyetlerinde hiçbir tereddudumu/ yok. Yani kendi haline bırakıldığında çok başarılı oluyorlar. Dış ülkelerdekı müteahhitlerimizi alın. Yabancı pazarlarda guçlu ülkelenn rakiplerı ılc mucadele edebiliyorlar. Ihracatçıyı alın, birden bıre nereden nereye gelebildi. Kendi kabiliyetlerinin karşılığı verilebilirse biraz da yonlendırılirse başanlı oluyoılar. O halde bu barajı tutmanın bir alemi yok. Mümkun olduğu kadar seı Yeni telefonumıız Mirasyedi olamayız Japonlar 15 bin doların üstünde gelir seviyesine kavuştular ve bunu 25 yılda yaptılar. Yine de devamlı daha fazla çalışma içindeler. Biz yaptığımızdan çok tüketme 145 16 56 YARIN: Hi<; tanıı$ıııudığı Tur«ıu \ i"*etuı«a"ııın ()/.ul*a ttıkdiııı ettiği tıdaıu: Vııral Arıkaıı Çatı Restoran Cafe Bar İstiklâl Caddesi 3aro HanKat7 Beyoğlu
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle