Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 ARALIK 1983* (Bastarafı 1. Sayfada) merdivenleşme ve genişleme tehlikesine kapıyı sürekli açık bırakmaktadır. Bu bakımdan savaşın inatla sürdürülmesinin münhasıran ilgili tarafların değil, diğer bölge ülkelerinin de uzun vadeli çıkarlarına uygun olmadığı görüşündeyiz... Ortadoğu sorununun özünde Filistin meselesinin bulunduğu unutulmamalıdır. Arap ve Filistin halkiannın gaspedilen haklannın iadesi, Ortadoğu'da kapsamlı ve kalıcı bir barışın tesisinin vazgeçilmez şartıdır. Bu şartın gerçekleşmesi israil'in 1967'de işgal ettiği Arap topraklarından çekilmesine ve Filistinlilerin kendi kaderierini tayin hakkının tanınmasına bağlıdır. Bugünkü koşullar altında ise, aksi yönde bir gelişmeye şahit oluyoruz. israil, işgali altındaki topraklarda mevcudiyetini ve hâkimiyetini gittikçe sağlamlaştırmakta, bu toprakların demografik yapısını yeni yerleşme merkezleri kurarak değiştirmekte. yeni yeni oldu bittiler yaratmaktadır... Sayın Evren'in haklı olarak vurguladığı gıbi, Ortadoğu sorununun özünde Filistin meşelesi yatmaktadır: Ya da bir diğer deyişle İsrail'in bölgedeki saldırgan politikaları. Ama burada gözden kaçırılmayacak bir başka nokta daha vardır. Ö da İsrail'in bugüne dek bölgedeki saldırgan politikalarına arka çıkan, ona karşı bir ağırlık oluşturmaktan sürekli kaçınan VVashington'dur, ABDnin bu politıkasıdır, bölgeyi barut fıçısına çeviren ve süper güçlerin tehlikeli oyun alanı haline getiren... Hele bu aşamada, yeni bir Başkanlık seçimi sürecine girmiş olan Reagan yönetiminden, Yahudi lobısinin etki alanı dışına çıkıp. sağduyunun gereği olan politikalara yönelebilmesini beklemek abesle iştigal olur... Ortadoğu sorununun özünde Filistin meselesi ile İsrail'in saldırgan politikalarının yattığı ne ölçüde doğruysa, Sayın Evren'in haklı olarak işaret ettiği gibi, Arap dünyasında var olan bölünmüşlüğün de barışa giden yolu tıkamakta olduğu o ölçüde doğrudur. Konuşmasının bir yerinde Cumhurbaşkanı Evren şöyle demiştir: Barış sürecinin başarıh olması bizim kanaatimizce her şeyden önce Araplar arası dayanışma ve beraberliğin yeniden kurulmasına bağlıdır. Bu şart gerçekleşmedikçe girişilecek atılımlann Arapların hak ve çıkariarını koruyacak sonuçlara ulaşması çok zor olacaktır... Arap ve islam dünyasındaki durum ne yazık ki Sayın Evren'in belirttiği gibidir. Körfez Savaşında Türkiye'nin "titiz bir tarafsızlıkpolitikası" izlediğini Sayın Evren konuşmasında vurgulamıştır. Böylesine bölünmüş, büyük devletlerin "çatışma alanı olabilecek patlamaların arifesinde bulunan bir bölgede" Türkiye'nin "titiz bir tarafsızlık politikası" izlemesi, hem ulusal çıkarlarımıza, hem de bölgedeki barış ve istıkrara dönük beklentilere uygun düşer. Ortadoğu'nun süper güçlerin "oyun alanı" olmaktan kurtarılması ve barışa giden yolun açılabilmesi, biliyoruz, öyle kolay ve bugünden yarına gerçekleşecek bir iş değildir. Ancak Türkiye "titiz bir tarafsızlık politikası" ile bölgede bu yolun açılabilmesine değerli katkılarda bulunabilecek ağırlığa sahip bir ulkedir. HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET 11 Calp: Nükleer füzelerin Türkiye'ye yerleştirÜmesi savunmamızı güçlendirir ANKARA (ANKA) Halkçı Parti Genel Başkanı Necdet Calp, Amerikan yapısı nukleer başlıklı Pershing ve Cruise füzelerinin Türkiye'ye yerleştirilmesinin gerekliliğini savundu. Calp, bu konuda ANKA muhabirinin sorularını yanıtlarken, soz konusu füzelerin NATO'nun savunmasını arttırdığını kaydederek, NATO'nun savunmasının güçlenmesinin Türkiye'nin savunmasının etkinliğini de arttırdığını söyledi. Necdet Calp, ANKA muhabirinin "Birleşik Amerika'nın Anavatan Partisi iklidanndan nükleer füzelerin Türkiye'ye yerleşlirilmesini islemesi halinde, tavrınız ne olacaklır" sorusuna şu karşılığı verdi: "NATO'nun savunmasının güçliilüğü. Türki>e'nin savunmasının etkinliğini de arttmcı bir olgudur. Konunun bu >onde değerlendirilmesi bizce uygun mütelaa edilmekledir." Nuh Kuşçulu "zamcıları" (Bastarafı I. Sayfada) nü bu kapsam dışında tutarak, "abartılmış gazete haberierinin" ve "zam mesajı altında hemen satın almayı öneren ilanların" halkı ihtiyacının üzerinde mal almaya ittiğini belirtti. Kuşçulu şu görüşleri savundu: "Yeni hükumetin gelir gelmez KİT mamullerine yaygın zamlar yapacağı, büyük oranda paranın devalüe edilecegi yolundaki söylentilerinde bir kısım tukelicilerin (alebi arttırmalarına ve gene bazı üretici ve satıcının da mallarına gereksiz zam >apmalarına neden oldu kanısındayız." Kuşçulu İTO uyelerini uyararak, her gereksiz zammın uzun vadede aleyhlerine olacağını belirtti. İTO Yönetim Kurulu Başkanı Nuh Kuşçulu tüketicilere de seslenerek, "Tüketiciler hep bir olup, bir süre çok zaruri ihtiyaçları dışında mal alımını durdurduklarında fiyatların da nasıl durduğunu göreceklerdir," dedi. Zam dalgasını değerlendiren Profesör Gülten Kazgan da gorüşlerini şöyle ifade etti: "Durutnu değeflendirmek zor. Zamlar geçiş döneminin yarattığı boşluktan mı kaynaklandı? Mala hücum mu söz konusu? Tüketici ve satıcı aman zam olacak kaygısı ile mal toplamaya başlarsa, iş zorlaşır. Seçim konuşmalarında herşeyin serbest olacağının duyurulması da zamları etkilemiş olabilir. Çözüm nerede? İ retimi arttıralım deseniz, nasıl yapacaksınız? Döviz bol olsa ithalat yapahm. tster istemez yine durgunluk ortamı yaratarak çare aranacak". Profesör Asaf Savaş Akat'a göre ise "Seçimoncesinde fiyatlar herhalde suni olarak düşük tutulmuştu ki böyle oldu." Akat "Lygulanan iktisat politikaları yanlışsa, enflasyonun tırmanması kaçınılmaz olur. Piyasaya siirülen para miktarındaki artış hızının yükselmesi de zam furyasının bir temel nedenidir. Şirket kurtarma filan derken öıtemli miktarda para çıkarıldı. Bunlar Kafaoğlu'nun giderayak hediyeleridir." dedi. UGUR MUMCU GOZLEM (Baştarafı 1. Sayfada) ne Düşen Bankerler Bakanlığı "dır, "Ödeme Güçlüğü Içine Düşmek" ıflasın siyasal sözlüklerindeki yeni tanımıdır. "Bankerler Bakanlığı" Müsteşarlığı için Cevher Özden'in uygun olacağı kanısındayırn. Bakın. "yokolmaz" diyeceklere çok sinirlenirim. Şimdiden söyleyeyim, Banker Kastelli'ye üniversitelerde ders verdiren. profesörteri ve büyük bürokratları önünde elpençe divan durduran ben mıyım? Kastelli benim için dün neyse bugün de odur. Bu yüzden müsteşarlığını öneriyorum, var mı söz söyleyen? İftas odene kızıyoruz da iflas ettireni niçin başımıza taç yapıyoruz? Laf efendim, geçiniz.. Efendime söyleyeyim, bir de "Köprüler Bakanlığı" kurulabilir. Böyle bir bakanlık kurulmasına kurulur, bir itirazımız yok, yok ama olacakları da şimdiden kestirmek koiaydır Ayıptır söylemesi, ben bu işler için hep fa' bakarım. Örneğin 24 Ocak Kararları alınınca hemen fala bakmıştım, falda ne görünmüştü biliyor musunuz? Kastelli!.. Kastelli'nin "3zamana kadar batacağım" ben falda görmüştüm. Falda her gördüğümü yazamam, bu kadar "şom a<J/z//"olamam. Fakat köprü için baktığım falı anlatabilirim. Efendim köprü satışa çıkacak, özel ve güzel sektörümüz köprünün gelirini paylaşacaklar, "3zamana kadar" bu özel ve güzel sektör ödeme güçlüğü içine düşecek, düşünce, devlet bu özel ve güzel sektörü kurtarmak için mali operasyonlara girışecek ve köprü yeniden devletin eline geçmiş olacaaaak... Peki sonra? Sonrası yok... Köprüyü geçinceye kadar fazla söz de söylememek gerekir. Özal, şimdı bakanlık sayısını azaltacakmış, serbest piyasa ekonomisinin geçerli olduğu bir düzende Gümrük ve Tekel Bakanlığı'nın ne gereği vardır? Gümrük ve Tekel Bakanlığı hemen kaldırılmalıdır. Hür leşebbüsün atı alıp Üsküdar'ı geçtığı bir dönemde Devlet Planlama Teşkilatı diye bir kuruluşa hiç yer kalır mı? Onu da kaldırdık gitti. Turizm yatırımlarını nasıl olsa bundan sonra yabancı sermaye yapacak. ne gereği var Turızm Bakanlığı'nın? Kültür Bakanlığı derseniz, televizyondaki yabancı dizilerle ve bazı siyasal liderlerımizin tek kültür kaynağı "Tom Miks" kitapları ile yetiniriz, olur biter, ne var bunda düşünecek? Bu bakanlıkların yerine ne konur peki? "İş Bitirme Genel Müdürlüğü".. Özal hep "iş bitirir" b'r kadrodan söz etmiyor muydu? Bana kalırsa Özal serbest piyasa ekonomisinin işıni bitirecek ve gelecek bir sol ıktıdara kapıları açacaktır. Solu, solun ıçinden çıkacak bir lider toplayamaz. tecrübe ile sabittir. Solu bundan sonra bırleştirecek tek adam Özal'dır. Özal bakanlık sayısını azaltacak. daha sonra çok geçmez, iki yıl içinde solu bırleştirecek ve iktidara getirecektir. Umudumuz Özal'dır. Genscher Türkiye'ye (Bastarafı 1. Sayfada) man yetkililerin "objektif ve "dengeli" olarak nitelendirdikleri raporunda Genscher Milli Güvenlik Konseyi'nin demokrasiye dönuş takvimine uyduğunu ve bu takvimin son halkası olan genel seçimlerin de gercekleştirildiğine işaret ederek, bu adımdan "memnuniyetle" söz edecek. Genscher, bununla birlikte Türkiye'deki insan hakları ve içteki düzenlemelere ilişkin olarak Bonn'un bazı beklentileri bulunduğunu da hissettirecek. Bazı çekince ve beklentilere yer veriimesine karşılık Genscher'in raporu genelde Türkiye'ye dönük "olumlu" bir hava yansıtıyor ve Türkiye'nin desteklenmesi mesajını taşıyor. Gelgelelim Genscher, son noktayı bizzat kendisinin koyduğu raporu Bundestag'a sunmakta hiç de aceleci davranmıyor. Federal Parlamentoda görüşülüp kabul edilmesiyle birlikte Bonn'un resmi politikasını yansıtması bakımından önem taşıyacak olan raporunu Genscher bir süre daha dosvasında tutacak. TÜRKtYEAET tLİŞKİLERİ NE OLACAK? Türkiye'yi destekleme politikasını uç yıl boyunca sürdüren Bonn'un seçimler sonrasında üzerinde durduğu bir konu da TürkiyeAET dosyası. İçinde bulunduğumuz yılın ilk yansında üstlendiği AET dönem başkanlığı sırasında 12 Eylül sonrasında ciddi bir şekilde tıkanan TürkiyeAET ilişkilerinin canlandırılması için sarfettiği çabalar sonuçsuz kalan Bonn, seçimler sonrasında yeniden devreye girmek istiyor. Ancak, Bonn'a göre TürkiyeAET ilişkileri dosyasının üç yıllık bir aradan sonra açılması yolunda yürütülecek girişimlerin önünde önemli bir engel var. O da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin ilanı ertesinde Yunanistan'ın tutumu. Bağımsızlık ilanı ertesinde Türkiye'ye karşı uluslararası alanda bir diplomatik seferberliğe girişen Yunanistan'ın topluluğun tam üyesi olarak TürkiyeAET ilişkilerinin normalleşmesini engellemesinden kaygı duyuluyor. II \S \ \ CEMAL (Bastarafı I. Sayfada) Sekreterinden kasaya kilitlemesini istedi. Geçici Başkan Fahri Özdilek, daha sonra gazetecileri kabul etti. Özdilek gazetecilere, "Adayın adını kesinlikle açıklamayacağım. Zaten adayın adını da bilmiyorum. İmzalattım, mııhür•tim ve kasaya kilitlettim" de. Özdilek saat 24.00"e kadar Başkanlık Divanı'ndan bir yetkilinin nöbet tutacağını ve gelen adayın adını kasaya kilitleteceğini belirtti. İlerleyen saatler içinde, saat 23.30'a kadar herhangi bir aday başvurmadı. Başbakan Bülend Ulusu'nunadayolacağı son dakikaya kadar uruştldı. Olayı izleyen gazetecilere göre, Ulusu, ya ANAP ya da HP tarafından, ya da kendiliğinden aday olacaktı. Ancak, saat gece 23.30'a geldiğinde ANAP'lı 11 milletvekili tarafından imzalı önerge ile A N A P adayı belli oldu. ANAP'ın adayı, Trabzon milletvekili Necmetün Karaduman idi. Geçici Başkan Fahri Özdilek'e verilen önergede, imzaları bulunan 11 milletvekilinin isimleri şöyle: Mükerrem Taşçıoğlu, Sudi Türel, Mesut Yılmaz, Leyla Köseoğlu, Mustafa Uğurener, İbrahim Özbil, Kâzım Oksay, İbrahim Özdemir, Turkân Ârıkan, Vehbi Dinçerler, Togay Gemalmaz. ZARFLAR AÇ1LIYOR Saaı 24.00'e geldiğinde, kendisine kapalı olarak iletilen ve açılmayan zarflar Geçici Başkan Fahri Özdilek tarafından açıldı. Özdilek, ANAP \e HP adaylarının adlarını açıklarken, "Bö>lece Meclis Başkanlığı için iki aday ortaya çıkmışlır. Başka aday yoktur, hayırlı olsun" dedi. KARADLMAN KİMDİR? 1926 yılında Trabzon'da doğan Necmettin Karaduman, yüksek öğretinimini Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde 1948'de tamamladı. Emekli vali olan Necmettin Karaduman, ANAP Trabzon milletvekili, evli ve 2 çocuk babası. KARAKAŞ KİMDİR? 1928 yılında Bartın'da doğan Cahit Karakaş, İstanbul Teknik Üniversitesi'ni bitirdi. Çeşitli dönemlerde parlamenter seçilen Karakaş, son donemde Meclis Başkanlığı görevinde bulundu. Başkanlık için iki aday: ANAP'tan Karadunıan Bayındırlık ve Ulaştırma bakanlıklarında da bulunan Cahit Karakaş, 1969 yılında AP'den Zonguldak milletvekili olarak parlamentoya girdi. Karakaş, 1971 yılında AP'den istifa ederek ayrıldı ve CHP'ye girdi. TBMM bugün, saat 15.00'te Geçici Başkan Fahri Özdilek'in başkanhğında toplanarak Meclis Başkanlığına adaylığını koyan iki milletvekilini başkanlık için oylayacak. Adaylardan ilk iki turda 267 oy alabilen aday Meclis Başkanı seçilecek. Adaylar bu oyu sağlayamazlarsa uçüncü turda en çok oyu alan Meclis Başkanı olacak. Meclis Başkanı olacak. Meclis Ba^kanı seçildikten sonra yeni başkanın başkanhğında Başkanlık Divam uyeleri seçilecek. Çarşıya çıkan feryat (Bastarafı 1. Sayfada) netlenmesidir. Bu alandaki fiyat artışları ancak böyle önlenebilir" dedi. Taksi şoforünden sonra Mısır Çarşısı'nda boş filesiyle vitrin seyreden ve dar gelirli olduğu her halinden belli olan 50 yaşlarında bir bey'in yanına yaklaşıp, "Sizce bu zam furyasını önlemek için ne gibi önlemler alınmalı" diye sorduk. "Bu zamlar önlenmez kardeşim. O dümenin başındakiler işlerini iyi biliyor, fırsatlan kolluyor. cepleri doldunıyor. Senin benim aklım, bu suyu ters çevirmeye yetmez. Ben çoluğumunçocuğumun karnını doyurmanın ledbirini alamamışım, zamları durdurmanın tedbirini ne bileyim? Ama ille de bir cevap istiyorsan... Bizim gibi dar gelirli kesim daha uzun süre dayanamaz. Kimi açlıktan, kimi evsizliklen, kimi de sıkıntılara dayanamayarak kahnndan olüp gidecek. Belki de alıcı ya da somürülecek kısım sayısı azahrsa, zam yapmaktan vazgeçerier" dedi. 25 bin lira maaşla 5 kişilik ailesine bakan 50 yaşlarındaki Ali Rıza Bey. Aynı soruyu dar gelirli bir ev hanımına Ayten hanıma yönelttiğimizde ise "Eğer. Hal'de kilosu 510 liraya satılan ıspanak manavda 80100 liraysa, arada. birileri ziftleniyor demektir. Ve bu ziftlenen aracılar ortadan kaldırılmadıkça, hayat pahalılığının onüne geçilemez" yanıtını aldık. Tezgâhtarlarla başlattığımız bu küçük soruşturmayı yine tezgâhtarlarla noktalamak istedik. 28 yaşında olan ve 35 bin lira aylıkla iki küçük çocuğu, eşi, kayınvalidesi ve kendi annesine bakmaya çalışan tezgâhtar Saffet Peker de bu konuda şunları soyledi: "Bu zamlar uzun süredir durdu durdu da niye 3 ay içinde aldı başını gidiyor? Demek ki ipin ucunu bıraktılar. Aylardır incir çekirdeğini doldurmayan işlerle uğraşan, hatta işçi ücretlerine 3 bin lira brüt ek zammı verebilmek için tam 40 gün kırk gece havanda su doven yöneticilerimiz, acaba şimdi neden kollannı kavuşturup seyreyliyorlar bu durumu!" Lafın kısası tüketici kesimde zamlar, herkesin kendi dünya göruşü. bilgi birikimi, ekonomik durumu ve alışkanlıklarına göre değişik açılardan yorumlamyor. Ama genellikle dile getirilen çözüm önerilere etkin bir hükümet ve etkin bir denetim mekanizmasında odaklaşıyor. Garanti Bankası'nm özel hizmeti var ciftcperimiz için özel bir hizmeti Garanti Bankası Çîftçinin El Kitaplan Dizisi 1. Buğday 2. Pamuk 3. Ayçiçeği 4. Tütün 5. Şeker Pancarı 6. Fındık 7. Narenciye 8. Çay 9. Bağalık 10. Seraahk Garanti Bankası'nm Garanti Bankası, tüm müşterileri için özel hizmeti olan, onların işlerini çabuklaştıran, kolaylaştıran "Süper Sistem"in dışında, yalnız tarımla uğraşanlarımız için özel bir hizmet sunuyor. Garanti Bankası müşterisi ister olun ister olmayın, aşağıda adını verdiğimiz kitaplardan konularmızla ilgili olanı size en yakın şubemize uğrayın, alın. Tarım, ülkemizin gözbebeğidir; çiftçüerimiz de Garanti Bankası'nm. (Baftarafı I. Sayfada) Yasa'da yer alacak olan bu madde nedeniyle hazırlık içinde olan bir başka grup da vurguncular. "Dönüş yardımı" adı altında işçiye ödenecek primi ve emekli sigortasında biriken hakları fahiş faizlekırıp, işçi daha burada iken peşin ödemeye hazırlanıyorlar. Alman Metal İşçileri Sendikası Yönetim Kurulu üyesi Ferdinand Koob'un deyimiyle "Kredi vurgunculan, akbabalar". Koob'a gore "kapı dışarı etme politikasının ta kendisi" olan yasa, yabancı işçilerin vurguncu kredi şirketlerı tarafından bir kez daha somurülmesine de dolaylı katkıda bulunacak. Sendika, yabancı uyelerini dönüşü teşvik yasasına karşı uyaracağını, haklarını yitirmemeİeri için uğraşacağını bildiriyor. Tıirkiye'den Federal Almanya'ya işçi göçü birçok çe\re için kârlı bir ortam yaratmıştı. Mantar gibi birtakım "aracılar" türemişti. İşçilerin donüşunde de öyle olacağa benzer. Bu gerçeği politik çevreler de çoktan farkettiler. Bir kısmı uyarıcı açıklamalar yaparken diğer bir kısmı pratik cözümler peşinde. "Pratikler"in başında BadenWuertembergeyalet yöneticileri geliyor. Temelli donüşten doğacak parasal hakları peşin ödemeyi kendileri üstlenip, bir taşla iki kuş vuracakları göruşündeler. Hem yabancı işçilere hem de kendilerine yarayacağını düşundükleri yöntem şoyle: "İşçi ülkesine dönmeden paraya ihtiyacı olduğu için haklarını aynen bir bono gibi aracılara kırdırıp, peşin almaya çalışacaktır. Bu görülmektedir. Öyleyse bu işi biz resmi kanaldan yaparız. Hem yabancı işçiyi aracının aşırı faizinden kurtarmış oluruz. hem de yararı biz sağlarız. Piyasa düzeyinin altında bir faiz (efektif vüzde 7)kesip, paranın bir kısmını peşin öderiz, geri kalan daha küçük bir kısmını da işçi Almanya'yı (erkettikten sonra ulkesine havale ederiz." Kredi Pazaroyun Çözünıleri Şiir Bulnıaca ÖZ AMTTIM = ÖZTANITIM ERİYDİM İĞNEM = DEĞİRMENİYİM PARDO> OY SATSAN = PAYDOSTAN SONRA ÖZTAMT1M Ben bir aşk değirmeni>inı Şiirler öğütürüm Ayça Parkmda (Jocukları lıavada fır döndürürüııı kollarımla Pa\dostan onra da Donkİ!?ot"u görürünı rinalarınıda At Bulnıaea B E Y G I R L M I Z A N S E N A M EM A E Z KU Y O B A B MB A E E D E T N A L L E Z I SE H E I E L I H B NA N AR Y E MO R G C A V IZ I L Z T |. L K Y A R MA H R E T Y A N FOT Y E C I B I T Ş U MA R A H T A C T Y I N B H T D A N A N. P P E R I D T A E A 0 L 1 O C N F C A $ T ı N A N J E A Y O K T I NA ĞM E Z R A KA I L (, N E U HS K N EE B M L M E'VAB R. E N O O T U i U MHU Z R O Y GARANTİ BANKASI HP'li Elgin'in "kesin ihracı" isteniyor ANKARA (ANKA) Zımmetine usulsuz olarak para geçırdiği iddia edilen Ankara milletvekili Neriman Elgin'in Disiplin Kurulu'na "kesin ihraç" istemiyle sevkedildiği öğrenildi. I K I Z I