27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/8 4 EKÎM 1983 Nadir Nadi anlatıyor SİRMEN Dün Viyana'nın müzik yaşamından söz ettik. Birçok unlü besleci ve icracıyı anlatlınız. Bunlardan başka tanıdığınız ya da gordüğunüz iınlıi kişiler oldu mu? NADtR NADİ Stefan Zvveig anılarında Brahms'ı kuçuk yaşında tamdığını, çocukluğunda gorduğunu yazar. Babası ise, Buyuk Zweig VVagner'i tanımış. Bana gelince: Ben ilk gençliğimde Cavalero Rusticana bestecisı Pıetro Mascani'yi Grand Otel'de yemek yerken gördum. Bu Mascani gençliğinde bir derginin açtığı yanşmaya katılmış Bir perdelik bir opera yazmış birinci gelmiş bundan sonra da adamın ilhamı kesilmiş, hayatının sonuna kadar hiç bir şey yazmamış. Fakat bugün hâİâ oynanan o bir perdelik Cavaliero Rusticana Operası adamı milyoner yapmış, 25 yaşında yazdığı bir operayla adam, öldüğu 1945 yılına kadar pırıl pırıl yaşamış. ARTLRO TOSCANİNt Bir defasında da Toscanini'nin Salzburg FestivaJi'ne geldiğini oğrendim. Verdi'nin meşhur Falstaff Operası'nı yonetecekti. Kendi kendime "An nasıl yapsam da Toscanıni'yi dinlesem?" dedim. Toscaninı Viyana'ya hiç gelmemişti. Toscanini hakkında çok okumuştum. Toscanini çok sinirli bir adammış, provalarda katiyen falsoya tahammul edemezmiş. En ufak bir falsoyu kimin yaptığını derhal, o doİcsan kişilik orkestra içinden farkeder ve müthiş çıkışırmış adama, hatta bir keresinde elindeki bageti falso yapanın suratına fırlatmjş. Daha once de Milano'da Scala Operasf nda, yine zannedersem Verdi'ye ait bir opera yönetirken, sahneye çıkmadan once gelmişler yoneticiler, daha doğrusu o zamanm siyasi yoneticileri demişler ki, Operaya başlamadan önce Jovineza marşını çalacaksınız! Bu Jovineza Mussolini'nin gençlik marşı. Toscanini ters adam, Ben demiş, buraya politika yapmaya gelmedim. Sanat yapmaya geldim çalmam! Bunun uzerine Mussolini dehşetli kızmış. Ama ne yapsınlar, adam itaJya'nın, yalnız İtalya'nın değil, dünyanın en unlu şeflerinden birisi, pardon ustelik şeflerinden değil, orkestra şeflerinden birisi bir şey yapamamışlar. Ama Toscanini yine de bu olay üzerine küsmüş Amerika'ya gitmiş. Ben bunların hepsini okumuştum. Doğrusu Toscanini'yi çok merak ediyordum. "Nasıl yapsam da bu adamı dinlesem?" diyordum. Ama konsere iki uç gun kalmış, biletler ise haftalar önce bitmiş. Yine de belki bulurum ümidiyle, son guntf uçak bileti aldım ve bindiğim gibi uçağa Salzbuıg'a gittım. O zamanki uçaklar pervaneli, şimdi 20 dakikada gidilen yere biz birbuçuk saatte gittik. Ama bir iki yere de uğradık. Uçaklar 1214 kişiden fazla almıyor, kapasitesi yok. Bununla beraber halkı uçağa binmeye teşvik etmek için fiyatları da birinci mevki tren biletinden daha ucuz tutmuşlar. Yalnız o zamanlar öyle basınçlı kabinler falan yok. Uçak yükseldikçe insanın kulaklan zonkluyor. Benim de Salzburg'a vardığımda kulaklarım zonkluyor. Iner inmez hemen otele koştum bavulumu bıraktığım gibi, bizim Meclis binasını da yapan Holzmeister'in eseri olan FestivaJ Sarayı'na koştum. Gittim gişeye korka korka, adam dedi ki, Çok şansınız varmış, yarım saat önce biri hastalandığı için biletini iade etti, isterseniz size onu vereyim. Hemen bileti aldım. Salona girdim. Biraz sonra Toscanini geidi. Eiine bageti aldı, başladı uverture. Aman hiçbır şey duymuyorum anlamıyorum. Kulaklarım zonkluyor, hatta neredeyse sancıyor. Orada Toscanini karşımda olduğu halde, uç saat durdum, hıçbir şey aniamadan çıktım. Bu olay aynı zamanda benim uçağa da ilk binişimdi. Yıllar sonra Falstaff'ı başkalarından dınledim. Biliyorsun Verdi çok uzun yaşamış. Falstaff da son zamanlarında yazdığı bir eser. Çok beğendim. Toscanini'y e gelince: İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra, 1946'da Parıs'egitmiştim. Baktım, Toscanini, zannedersem Kızılhaç menfaatine, bir konser veriyor. Bir iki hafta evvel bıletlerimizi aldık, gidip dinleyeceğız. Efendim bu defa da Toscanini iki gün once konseri iptal etmesin mi? Fransa ile ltalya arasmdaki sınır anlaşmazlığmda Fransa baskı yaparak meseleyi kendi lehine çozduriince, bu Toscanini de yurtsever adam, Vay.' demiş siz benim yurdumdan toprak alırsımz ha! Gelmiyonım îÇalmayacağım .'demiş. Ben yine Toscanini'yi dinley» medim. ŞARLO İLE KARŞILAŞMA Bir keresinde de bir filminin reklamı için unlu Şarlo Charlie Chaplin gelmişti Viyana'ya. Ben de "şu adamı göreyim" dedim BİR YAZARIN ÎLK GAZETECİLİK YILLARI "Ben bu adamı görmüştüm. Böyleydi, şoyleydi" diye söyleyecek onu kestiremiyorum. BİTİRİRKEN SİRMEN Efendim, bu dizıde ilk gazetecilik yıllannızı anlatünız. Biriikte 19301ar Viyanasına donduk, gunluk vaşamı. sanat hareketlerini, siyasal olaylan izledik. Kitaplannızı okuyanlann vakından bildikleri gibi, obur anılannızda da cekinrneden kullandığınız bir \onteme başvurdunuz. kendinizde kusuıiu buldu ğunuz yonleri de buyuk bir açık kalplilikle gozler onune serdiniz. Üstelik bu anlattığınız olaylan kimse bilmiyordu ve siz sözunu etmeseydiniz kimse de bilmeyecekti. O yıllardan bu yana yanm yüzyd geçti. Şimdi bu diziyi bitirirken o yıllan yeniden anımsadığınızda neler hissettiğinizi, bunca yıllık gazetecilik deneviminden geride kalan duygunun ne olduğunu ve genç meslçktaş"Şarlo tam merdivenleri inerken filmlerindeki gibi tökezleyip sen lannıza soylemek istediklerinizin deledi ama elinde olmadan. Ben az daha guluvordum. Şarlo kıp neler olduğunu sorabilir mivim? kırmızı oldu. Sonra indi, teker teker herkesin elini sıkıyor. Şarlo elini NADİR NADİ Biliyorsun, uzatraış, ben farkında degilim. Eli oyle kaldı, yanımdakine geçti." bu diziye başlamadan önce tasarladığımız plan başka idi. İkinci Viyana Kuşatması'nın 250. yıldönümünu 50 >ıl once olaylann içinde Viyana'da yaşamıştım. etmedi, kızını gönderdi. Uzun dik. Adam oyle iyi oynuyordu O günleri anlatacak, sonra Viyaboylu güzelce bir kızdı. Bana ki, babam bir tek kelime Alman na'ya giderek, kuşatmanın 300. "Babamla ilgili ne istiyorsanız ca bilmediği halde, oyunun so yıldönümünu yerinde izleyerek arada değişiklik oldu mu, olmaben size anlatınm" dedi. Ben de, nuna doğru ağladı. dı mı, olduysa aynntılar nerede, Evet... Stefan Zweig Brahms'ı bunları dile getirecektim. Yaşa Teşekkur ederim, çok gugörmuş, Baba Zweig VVagner'i dığımız koşullar altında yurt dızelsiniz, ama ben babanızı gormek istiyordum. Vakti yoksa gormüş. Işte ben de yukarıda şına çıkma olanağım kalmayınbaşka bir zaman gorüşurüz, de saydığım adamları gordum. ca, senin önerin uzerine "Bir yadim ve ayrıldım. Şimdi benim bir oğlum olsay zarın ilk gazetecilik yıllan" adı Bir gun Emil Janings'in oyna dı ki bence 2530 yaşındaki bu ıle bu diziye karar verdik. Sen tun gençler benim oğlum sayılır, sordun ben de böluk pörçuk yadığı tiyatroyagittik. Gerard Haacaba bugünün bestecilerinden nıtladım. uptman' ın Guneş Batarken'i oynanıyordu. Babamla birlikteyhangisi bundan elli yıl sonra Uygar dünyada yuvarlık rakamlı yıldönümleri daha bir ilgiyle anılır. Biz nedense bu noktaya pek aldırmayız. îstanbul'un fethinin 500. yıldönümünu nasıl kutlamışsak, 501, 510, 530. yıldönumlerini de öyle kutlanz. Bu gidişle 550. belki de 600. yıldönumlerini de aynı tekdüze gösteriler çerçevesinde kutlayacağız. Korkarım bu ay sonunda Cumhuriyet'in 60. yılı da parlak nutuklar, gösterişli geçit törenleri, fener alayları arasında gelip geçecek. Oysa yuvarlak rakamlı yıldönümleri daha bir dikkat ister. Bu gibi yıldönümleri birer kılometre taşı niteliğinde olmalıdır. Nerden kalktık nereye geldik, ortaya eserler konmalı, kıtaplar yazılmalıdır. Senin hazırladığın dizı vesilesiyle oğrendim, içinde bulunduğumuz 1983 yılı bu bakımdan ozel bir anlam taşıyor. Bu yı) Luther'in 500. Stendhal ve Bolivar'm 200. unlu besteci Rameau'nun 300. doğum, Richard Wagner ile Karl Marx'ın 100. dlum yıllanna rastlıyor. Çoğu uluslararası nitelikte olmak üzere adamlar ilgili yerlerde gereği gibi anıldılar. Örneğin Paris Opera Orkestrası Güney Amerika'ya giderek, Bolivar'ın doğduğu kentte konserler verdi. Çunku Bolivar Fransız devrimının etkisi altında Guney NADİR NADİ 1980'ier. Amerika'nın bağımsızlığı için savaşmış bir Iiderdi. POLİTİKA VE OTESt MEHMED KEMAL Para Gibi Görünüyor Bir ışadamı arkadaşım yakınıyordu. "Şu kadar kısının elini sıktım, şu kadar kısıyle telefonla konuştum, içlerinde bir tane adam yoktu Hepsı de bana adam değil, para gıbı görünüyor, ya alıyorum, ya verıyorum." Halkcılık taslayanlanmız, yokluktan, yoksulluktan söz ede dursunlar, ortada tonla para kazananlar da var. Para böylesi şışindıkten sonra, kazananlar da şişınmeyecek mi?Ucuzluk mevsıminde çarşıdan bir şeyier almak ıçın çıkanların ceplerine elli bınden aşağı para koymamalarını öğütleyen bızim iktisat muhabırı değıl mi? Çarsı için elli bın olursa gündelık geçımler ıçın kaç bın'' 'Büyük rakamları telaffuz etmemızı' öğütluyen sıyasetçıye hak vermemek elımden gelmıyor. Gerçı bu sıyasetçıbılmmeyenDir yerden haber verrniyordu, oldum olası ışlerın böyle gıttığinı ışaretlıyordu Ne olsa bu kadar doğruya değınmek bıle bir sıyasetçı ıcın az şey değıldı! Pıyasa ışi yapan dostlar, pıyasada para olmadığından dert yanıyorlar. Para piyasada da değılse nerede7 Bunca para bir yerlerde toplanacak Bırkac holdıngın elinde desenız bıle. holdıngler de yan kuruluşlara bırazcığını dağıtmadan sışmemezlerkı! Bırazı verecekler, bırçoğunu alacaklarOyledegılmi? "Yoksa para, dövıze dönüşup kacıyor m u 7 " dıye sormuştum Arkadaş/m, "Hayır" demıstı "Gene çok kolay tıcaret yapılan ülkelerın başında bızımkı gelır Hiç korkma, onlar bıraz sıkışacaklannı a. lasa/ar, soluğu coktan dısarda alırlardı." "Peki, batan birkaç fırma ne oluyor?" "Onlar danışıklı dovuştur." Kımı batanın elınden devlet tutuyor, kımı batan da kımsenın elinden tutmasını istemiyor, ışıne gelıyor. Fabrika dışı kazanclardan birikenler de şimdi batan fabrıkalara yatırılıyor Herkesin bir bildığı var. Bankaların kredı kompozısyonu içinde kime, ne kadar krediyı ne kadar verdığıne bakmak gereklı? Para dalgalanmalannın hangi yone dönduğünu orada gormek otasıdır. Faızı de kâğıt üstünde görünen bu krediler ne zaman gerçek paraya dönüşecektir, kim donuştürecektır? Bu yüzden fabrika elden çıkarmanın yerini bankaları elden çıkarma aimadı mı? Banka alıp satmalannın iktısatta adı nedir? Her şeyı para gibi gören arkadaşımm hakkı vardı Insan, bir kez elini büyuk paralara doladı mı, artık sonrası, her şeyı, hep para gibi görmedir. "Nasıi olur bu?" dıye sormuştum. "Dinle bak," demişti. "Şair hayatı nasıl görür? Kelımele'ie görmez mı? Her şey onun için kelimelerdır. Heykeltıraş ıçın hayat nedir? Taşları, çamurları kuüanmak.. Taşlardan, tunçlardan, çamurlardan başka bir şey duşunmez heykelçı, oyle değil mı? Müzisyen ne yapar? Onun için her şey notalar değil midırr> Ya ressamtar? Ressamlar da renklerle düşünür. Işleri, guçlerı renklere güzel biçımler vermektır Bizım ışimız de, biz ışadamıyız paradır. Her şeyi para gibi duşünüruz. Sabahtan uyandık mı, kimden ne kadar para vuracağız, onu duşunur, kafamızı onun için yorarız. Biz nasıi bir şaırın, bir ressamın, bir mımarın, bır müzısyenin ışını anlamazsak, onlar da bızım ışımizi anlamazlar." Akıl erdıremediğim için mi, ne, durmadan susuyordum. Arkadaşım da Üsküdar'dan Moda açıklanna kadar uzanan kıyılara bakan bürosunun camından dışarıları seyredıyordu Ben de seyredıyordum Konuşmasını sürdurdu "Sanat başka bir ıştır. İnsanın kişilığinı ortaya koyar, uzun ömurludür. Para kazanmak öyle değıldır Kimin para kazandığını, kımın yitirdığinı ilk bakışta kimse göremez. Para el kın demişler ya doğrudur. Paraya dokundukça ellerınızın kirlendığını görürsünüz. Bu kır, bir elden ötekıne bulaşır gıder. Sanat öyle mi? Yıllann içinde görkemli bir yerı vardır. Saygınlığını kabul ederler, Paralı adamın yüzüne gulürler, ardından enayı diye dil çıkarırlar. Sen bizım para işlerıne kulak asma, aklını yorma, boş ver!" Bır piyasa ve ışadamı ıle de oturmak, şöyle delı dolu konuşmak da epeyce dınlendıricı oluyor.. 14 "Toscanini çok sinirli bir adammış, provalarda katiyen falsoya (ahammiil edemezmiş. En ufak falsoyu kimin yaptıgını doksan kişilik orkestradan farkeder ve muthiş çıkışırmış adama. Hatta bir keresinde, elindeki bageti, falso yapanın snratına fıriatmış..." Tbscanini Şarlo Emil Janings ve kalktım, kaldığı otele gittim. Gazeteci kartımı gdsterdim. Girdim içeri baktım bütun sinemayla ilgili kişiler, sanat yazarları, gazeteciler sıralanmış. O sırada da Şarlo merdivende gozüktü. Tam inerken, filmlerinde yaptığı gibi, ama bu defa elinde olmadan tökezleyip sendeledi. Ben az daha güluyordum. Şarlo çok sıkılgan b : adam kıpkırmızı oldu. Sonra indi teker teker sırayla herkesin elini sıkıyor. Benim önume geldığinde ben ellerimi kavuşturmuş, boyle adamı seyretmeye dalmışım, Şarlo elini uzatmış ben farkında değilim,dalmış yüzüne bakıyorum. Adamın eli bir an öyle kaldı, yine kızardı ve yanımdakine geçti. tşte bu da böyle oldu. Bir keresinde de, unlü aktör Emil Janıngs'ın Viyana'ya geldiğini duydum. Kendisiyle sanat hakkında görüşmek üzere oteline gittim. Maalesef beni kabul ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORITNLARI YILMAZ ŞİPAL "Maluliyet oranım % 15" SORU: 1978 yılında bir iş kazası (trafik) geçirdim. Maluliyet oranım '"o 15'dir. Ben gelirlerimin peşin olarak odenmesini ısfedim. SSK ile yapılan yazışmaiar sonucu gelen cevaplarda "öniımuzdeki gunlerde yeniden kontrolunuz mevcut" yada "Yargıtay'ın içtihatlan karşısında talebinizi karşılayamıyoruz" diye savlar ortaya atıldı. 16 şubat 1983'de yeniden kontrola tabi lutuldum v e maluliyet derecem olan "o 15in degişmesine mahal gonılmeıniş oJup, konfrol muayenem temelli olarak kaldınlmıştır. Ömür boyu % 15 malulîyet derecem degişmez diye rapor verdiler. 11 nisan 1983'de yeniden Kuruma dilekçe yazarak gelirimin "sermaye" olarak odenmesini istedim. Bana gene olumsuz yanıt verdiler. Ben 506 sayılı Yasanın 22. maddesinden yararlanamaz raıyım? R.TrİSTANBUL YANIT: 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası'nın "Gelirin Sermayeye Çevrilmesi" başhklı 22. maddesi gayet açıktır. "Sürekli iş göremezlik gelirinin sigortalıya omru boyunca verilmesi esastır. Ancak, iş kazası neticesinde tesbit edilen sürekli iş göremezlik derecesinin % 25'ten az olması ve bunun üç yıl içinde degişmesinin Kunımca mıimkun gorülmemesi hallerinde sigortalının isteği uzerine bu gelirler sermayeye çevrilerek ödenir. Bu madde gereğince verilecek sermaye, Çalışma ve Saglık ve Sosyal Vardım BakanlıkJarınca biriikte tesbit olunacak tarifeye göre hesaplanır." Yasanın bu maddesine ilişkin bazı Yargıtay kararlannı ozetleerek alıyoruz. "506 sayılı Kanunun 22/2 maddesi ile iş kazası sonucunda % 25 maluliyet tesbit edildiğinden, sigortalının talebi ile gelir sermayeye çevrilerek loptan odeme yapıiabilir. (9. Hukuk Dairesi 24.2.1966, Esas 310, Karar 1269.)" 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 22'nci nıaddesinde işkazası sonucu malul kalanlara bağlanacak gelirin şartları mevcut olduğu takdirde, sermayeye çevrilerek ödeneceği yazılıdır. (9. Hukuk Dairesi 14.2.1969 Tarıh, Esas 14725, Karar 1550). NADİR NADİ 1930'lar.. Variık ELÜ YILLIK BÎRİKİMDEN HIZ ALAN DİNAMİK DERGİ Genel Yayın Danışmanı: Kemal Özer Ekim Sayısında Modern Akımlar/Görüşler Üzerine özel Bölüm Neyse bırakalım bunlan. Viyana Kuşatması'nın 250, 300. yıldönumlerini kutlamak elbette Avusturyalıların hakkı. 50 yıl onceki kutlamaların hangi koşullar altında hazırlanıp yapıldığını sanırım konuşmalarımızda yetennce anlattım. Bu kez bize karşı daha bir dostça, herhalde duşmanca olmayan bir hava içinde olayın kutlandığını oğrendik. Zaten Viyana halkı Turkleri hiçbir zaman yadırgamamıştır. Ben de bu halkı hiçbır zaman yadırgamam. Oniarı benim gibi biraz yuzeysel, ama yine benim gibi genellikle duygulu insanlar olarak bilirim. Scninle konuşmalarımız beni ister ıstemez ilk gençlık yıllarıma surukiedi. Acı tatlı anılar arasında o gunleri yeniden yaşar gibi oldum. Deneysizdim, aldandığım, potlar kırdığım oluyordu. Ama her zaman doğruyu aramak, doğruya yaklaşmak, doğru bildığimi yazmak isteği vardı içimde. Şimdi gençlik elden gitti ise de bu isteği yitirmiş değilim. Genç meslektaşlarıma soyleyeceğim kısaca şudur: Gerçeğı, doğruyu arayınız. Tutumunuzda ıçtenlikten ayrılmaymız. Vc en önemlısi insanlan sevinız. BİTTİ ÎİRSKtTAPU* N.hat AKSOV N a 1 YAPISALCILIĞIN ELEŞTÎRİSÎNE UberORTAYU DöĞRU1 Roger Garaudy/Yapısalcıhk Yahut "İnsanın Ölümü" Charles Paraın/Yapısalcılığın Tarihe Bakışındaki Sakatlık'Veyse/ <4tayman/Yapısalcı!ıkf.an Çıkış1 J.P.Sartre ile "Yaoısalcılık" üzerine bir söyteşi Htimi Yavuz, Afşar Timuçm "Yapısalcıhk" yöntem midir? kuram mıdır? sorusunu yanıîlıyorlar ö n c e k ı tartışmalara yenı boyutlar getirecek yazılar Notlar Ataol Behramoğlu TDK üzenne Düşünceler: Orhan Barlas öykü: Oktay Akbal Şiirler: Aziz Nesin, A.Kadir, Ah Yüce, İlhan Özdemirci, Mehmet Karabağlı Yazı ve Eleştıriler Özdemır fnce, Alpay Kabacalı, Bedirhan Toprak, Turgay Fışekçı, Erman Şener SEKRETER ARAMYOR En az lise öğrenimli, deneyimı olan, daktılo bilir sckreter aranıyor. tsteklilerin Basın sarayı Kat 4 Cağaoğlu/ISTANBUL adresındekı Turk Haberler Ajansı A.Ş. Muessese Mudurluğü'ne başvurmalan rıca olunur. Ferruh Cohen Ue VARL1K Câ^loğlu Yokuşu 40 2 istanbuf Yıllık Abone 1200 TL Öğretmen ue öğrencılere 1000 TL Posta Çckı Hesap No 119822 • Genel tngılizce kurslan yanısıra, •Export Import Banking (Tıcari), • TOEFL sınavına hazrrlık, • Teknik îngilızce kursJarı ve •İlkokul 4. 5. sınıf öğrencılen ozel kurslar. DİŞ TABtBt ORHAN TÜZÜN Levenl. Güvercin Durajı. Gazeteciler Yapı Kooperatıfi C/3 Blok. D. 7 Saat: 913 Tel:l64 57 25 Randevu almması rica olunur. güz dönemi kayıtları başlamıştırv, Aydede Cad. No: 9 Taksım tst. Tel: 145 21 82 149 89 29 143 26 59
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle