19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 EYLÜL 1982 KÜLTÜR YAŞAM Cumhuriyet 5 Sanat yapıtlarına yatırım yapma eğilimi azalıyor Kiiltör Servisi DOnyayı saraa ekonomlk krtz, yakın zamana kadar sağlam bir yatının aignı sayüan sanat yapıtlannsn sataşıru azalttı. Yeni sezon başlarken düzerüenen ;itl büyük açıK artırma. sauslardaki düşüşü açıkça ortaya koydu. Ünlü Sotheby' s'in ilk altı aylık saaşlann da düşüş oranı vüzde on yetü. Bir haşka dev kuruluç olan Christle's de satışlarının yüzöe on dolayın da düştüğünü acıkladı. Aına yine de büs'ük deger tasıyan parçalar. ekonomıK bunaüma Harşın ahcı bulablliyor. Arjantinli yazar Borges'in Falkland savasıyla ilgili bir siiri yayınlandı Yirmi yıldır gözleri görmeyen seksen iki yaşındaki ünlü yazar Falkland savasıyla ilgîli duygulannı ilk kez bir şiirle dile getirdi. Kültür Servlsi Jngilte zellikle kısa hikâyeleriyle re ile Arjantin arasmdaki tarunıyor. Gençüğinde AvFalkland savaşı sırasmda rupa'ya glttî, İsvlçre ve İnArjantinli ünlü yazar Jorge giltere'de ögrenim gördü. Luis Borges hiçbir açıkla Arjantin'e döndü§finde. sağ ma yapmamıştı. Geçen haf lam bir imge ve mctafor ör ta Borges bu konuda ilk sö gü&üne dayah şiirler yazdı. zünü söyledl. hem de bir şi Prisma. Proa ve Martin Fiir yazarak. Yirmi yılı aşkın erro gibi dergilerin kurulbir zamandır gözleri gör masına yardımcı oldu. Dameyen seksen iki yaşında ha sonra Uluçal Kütüphane ki yazar kimilerınce İngiliz nin yöneticiliğini üstlendi hayranı olarak nitei.eniyor ve Buenos Aires Üniversitedu. «Juan Lopez ile Jobn si'nde Inşiliz edebiyatı dcrs V\'ard» adh bu şürindeys'î leri vçrdi. şiirden sonra kıhiçbir yanı tutmuyor. insa sa hikâyeye ve denemeye nı ve tnsanlığı savunuyor. yöneldi. Borges'm gerek şiirlerinde. gerek hikâyelerin 1899"da Buenos Aires'de de entellektüel b\r lirîzm dogan Jorge Luis Borges o görülür. Kücük anılar Salâhaddin KÜÇÜK Tiyatro fcir sevgi, inan işidir. Tivatro oyuncuiugu mühendislik, doktorluk, dişçilıls gibi seçilmiş "oir iş degUöir. O ıçten gelen bir itUimdlr. Anneier, 'taDalar çok kez çpcuiüannın oyııncu olmasını istemezler. Direrırnelerine karşıa gen» de oyuncu olurlarsa üzülürler. 1915L920 yıliarında bu daha da üzücü bir olaydı. OsmanU geleneginde yetişmiş kafalarıo anlavacagı bir iş değildi oyuncuiııs. Babam, ağabajim Kemal Kiiçüi'ün oyuncu oldugunu ögreniaoe onu evden kovnıuştu. O yıUaroa geoelliMfi bu böyle idi. Hele kızlar için o\ı üüîünüime= birşeydi; kara narnus lekes; sayılırdı. Bu nedeale Osrnanu cioneminıde Türis kachrJarı yeriaa Ermeni kadınları sahneye çıkmıslardır. Cumlauriyet'ten sonra da bu Bnlayıştao kurtulmak kolay olmadı. Muüsin Ertuğrul deSer* lı sanatçı Nevin Akkaya'yı buldukîeıı sonra üfe kez «Peer Gynt»ii sergilemek olanngina kavuşmuştu. Nevin Akkaya'mn guzel sesi vardı. «Solveig» rolU içia biçiimiş kaftandı. Tiyaunya gönül vermiş bir genç kızdo. Ne var ki ailesi onun oyuncu olmasıria karşıydı. N«\1n tiyatroyu aüesine yeğledi. Muhs:n Erruğrul evinden uzaklaşan genç Neviıı Akkaya'nın yanırnızda ^a^Tna«?ı için batîamdan rica etü. Böylece Nevin Akkaya ailesine uiaoç verine övünç veren sanatçı klsüiğıni kanıtlaymcaya dek bir yıla yakın evımizde kaldı. Çağdaş uygaruk düzeyin« • • rişmek için eğitim birüği ü« lâiiiiğin uyguiaması sonucu Cunıhuriyet döneminde bu an« layış elkili olmaktan çıkmıstır. Gene de çok partili döneme geçıştea sonra yanlış bir din kördklemesi sonucu kimi çe\T3ler yenıdea çagdısı anla^ jışların uyutucu rüzgârlanm estirmeye başladı. Hele eğitim bırUği de parçalandıktan sonra korkanz eski gunlere dftnnvv aüz gecilmüyecektir. Sanat, haiic katlannda dinsel eğiümia etkisi üe horianabüir. Hela n»le oyunculuk yeniden ayıplanabüir. Toplumun yaraacı kaynağından uzailaşnuş bir tiyatr ro yozlaşırsa parasal giicun ta keline geçen bir ufraş olur. Tiyatro oyuncusu sanatı yanı sıra bir de oluşacak bağnazlıkla savaşmak zorunda bıratolmaınalı, Gerçekten o baıabaşka bir yaratılctır. Kendine özgü davranışl&n, sevgi degerlari vardır. Herkes kendisina oeger vehlmesinden boşlanır ama yine de öz çıiiarlarını Jcoltax. Oerçek Dir oyuncu ise aldığı alkış karşısında herşeyini unutur. üna dünyalar verümlŞ' tir saaki. Bir Munsin Ertagruliın, bir büyük Behzad'ın oynadiiLan oyun sonunda aldık* lan boylesine aUöşlardaa sonra duydvüUan sonsuz mutluluğu yakından söranlerdenim. Bu öylesine nir duygu ki anlaUlır gıbi değu. Yüzlerinde, gözlerinin ıçınae belırenien bir görüiebilseydi. «Kral Leanın lUc oynaoıgı gece idi. Oyun bitmez tukenmez bir alkışa tutuldu. Muhsin Ertuğnıl «Kral Learj malcyajlı altında ter içindeydi. Gozlerinde belli beiir« siz sevınç yaşlan vardı. Heye» canını gizlemeye ugraşıyordu. Oyunda oynayan sanatçuaraı cngııifVnnii olmaya çalışan blr S6&İ6 niıspinis çofc bft^^nli idi1» nız çocuklar... Haydi çabuk giyırun hemen evinize gidin.^ Dylcusuz kalmayın» Müsahipzad» Celal'in «Btr Kavuk Devrildi» oyunu çok beğenilmişti. İzueyicüer ner geca tiyatroyu dolduruyor, oyun haZ talarca sürüyordu. sevimli sanatçı Hazun Könnüiçü, Padişanîn «Köpak Başıct»lıgındaa Sadnazamiığa getirümiş «Hayrettin Aga»yı, Kemal Küçük'da Dalkavuic kavukçu esnalı cNeçati Efendbyi ojnuyorlarâı. Oyunun bir ycıind^, sadr&zaco* ın cahiliigi yUzünden esnaC loncalarııa k&rşısına t L l i r "it daikavugu Neşatl efendiye tazgmlığmı anlatır. Nesatü «Aman naşmetli efendim ne olacak, esnaf makulesu der. Bayrettin Ağa Neşaü'nin yüzüne tükürdükten sonra: «Sen de esnaf degil misin? Neşati.... ama konuşmantn yolunu yordamını "bilirsin» cevaoını verir. Hazun'ın esnai sözUnü lmalı bir eda ile basa basa söylemesl her nedense izleyicilerin çok hoşuna gidiyor, sürekli aüaşianıyordu. Bir gece H » ™ bu alloşlar arasında sahneden çıkar, alkışlar sürerken elinde yangın hoztumu ile yeniden sahneye girer; alkışlar daha bir alevlenir. Hazımın bu davr&nısına Muh«in Ertuğrul ve Kemal Küçük çok ama çok üzulmüslerti. Böyle bir davramşı sanatlanna yakışrnaz bir şımar'VTık saymışlardı. Şimdilerde Müsahipsade'nin oyunlannda &V&ış alınca dekorlara nrmanan kimi sanatçılanmıan kulaklan çmlasın. Juan Lopez ile John Ward Gartp bir zamanda yaşaraak ya2gılanydı onlann. Ayn ayn iilkelere bölÜDtnuştü graegen, her birine bağülık dnyulan, hrr biri tath acıların, kuşknsnz şanh bir geçmişin, eski yenl geleneklerin, haklann, haksızhjdann, kenıii etsanelerinin, tunçtan at3İannın, ytldönümlerinln, lıalk avcılsrtmn ve simgelerin zenginllklerryle yaçayan. Savaş için clverişlljdi böyle geUşiçüze! bir bölünme. ••• Kınultıstz nehrin kuyusvındakl kentte doğmuçto. Lopez. V,ard ?« sokaklaruida Rahip Brown'un dolaştığı kentin varoşlannda lspanyolca öğrenmiştl 1on Kişofa okumak için Obürü Cocraı'"ı sevdiğinl söylenli, adım Aiamonte Caddesi'ade bir smrfta duydağu. Post dîabUirierdi, oysa yalnıı hir kez karşüaçtilaı vîiız yüz?, o çok Iji bilinen adalarda. h»r biri Kabildi, her biri Habil Birlikte fönidüler ikisini ti«\ Kar ve kurtlar tanıyor şimdı onlan. Anlayaınavncağınnz bir ramanda etsçtt bu aaiattığun hikâ.ve. (Türkçesi: Cevat ÇAPAN) BELA BARTOK: Olüme mcydan okuyarak son saatlerine eielt müzikle yaşadı. Ölümünün 37. yıldönümünde Bela Bartok Filiz Ali LASLO eçen yıl, Macar bestecisi Bela Bartok'un 100. doğuın yıldönümü. bütün dünyada konserler. radyo ve TV programları. seminerler. sempozyumlarla kutlandı. Türkiye ise her zamanki sessizligini koruyarak Bela Bartok'un Türkiye i!e olan önemll üişkisini dünyaya açıklamaktan yine kaemdı. Yirminci yüzyıl müzlğine darngasını basmış olan Btravinski, Sehoenberg, Prokofiev gibi birkaç önetnii best«ciden biriydi Bartok. Macardı. ama Balkanların. Türklcrm. Arapların lıaik müztgini de araştırdı. Maeardı. ama yapıtlannın çoğu. önce kendi vatanmda degil, Macaristan dıSinda duyuldu ve çahndı. 1918'de Avusturya Macaristan Imparatorlugu. Btrinci Dünya Savaşı'ndan yenik çıkıp dağıldıgında, Macar halkı müziği düşünecek durumda degildi. Topraklanmn bir bölümü paylasılmış, azınlık sorunlan içtnden çıkılmaz duruma gelmlştl. Böyle blr ortamda Bartok. tam bir milliyetçi glbi sadece Macar halk müzieinden yararlanacagına, tutmuş Slovak. Romen, Arap folkloruna da müziğinde yer vermekte ısrar etmişti. Bağnazlar. Bartok'u yeterince milüyetçi bubnuyorlardı. Oysa Bartok, 1905'de başlattıgı, sonra Zoltan Kodaly i!e sürdürdüğü folklor araştırmalarıyla gerçek Macar halk roüziğlnin, bütün dünyaya tanıtılan çigan müziği olmadığını, çok daha özgün. zengin ve renkli bir Orta Asya ve Kuzey Karadeniz geleneğine dayandığını savunmuş ve yayınlanyla bu savlannı kanıtlamıştı. Bartok, yenilgiyl kabul edecek doğada bir lnsan değildi. 1922 yüından sonra, yapıtlannın hemen tümünün Macaristan dışında, yanl Avrupa ve Amerlka'da tanınmasını sağlamak için paçalan sıvadı. Plyanist besteci olarak kendl yapıtlannı yorumladığı konser turnelerine çık1a. Purtwângler, Mengelberg, Monteux, Koussevitzky. Scherchan Fritz Reiner. Erich Klelber. Josef Krips, Bruno Walter, Klemperer, Doratl, Ansermet, Fricsay, Paul Sacher gibi kalburustü orkestra yönetmenleri, Bartok'un yapıtlarım konser programlanna alarak, ona ne derece değer verdlklertni gösterdiler. Aslında, Bartok'u destekleyenlerin listesl uzar glder, ama ne yazık ki besteclnln şansı pek yaver gitmez. 1931 yıünın mayıs ayında zamanın ve dünyanın büyük orkestra yönetmenlerinden Arturo Toscanini'yi ttalyan faşistlert îora koşmuşlar, Giovinezza Faşist Marşını çaldırmayı kabul etmedl diye. ülkesinl terk etmesini istemişlerdl. Bu olay Bartok'u çok etkiledi. Yaşamında ikinci kez politikanın sanata pis bir biçimde burnunu soktuğuna tanık oluyordu. Her onurlu insan, her onurlu sanatçı gibi Bartok da bu yeniyetme zorbalara karşı tavnnı ortaya koyacaktı. Sus mayacak, duymazlıktan, görmezlikten gelmeyecektü. 1933 oca|ında Almanya'da Hitler iktidara gellnce, Bartok yapıtlanrun Almanya"da ve Nazi çizmeleri altmdakl ötekl ülkelerde çalınmasına izln vennedi. Böylece kendinl büyük blr dlnleyict kitlesindeo yoksun bırakıyor ve gelecegini tehllkeye atıyordu. Bela Bartok. Ankara Halkevlerinln davetlisi olarak 2 kaam 1936'da 5nce îstanbul'a geldl. tstanbul Konservatuvan arşlvinde yaptığı çalışmalar sonucu. buradaki halk müziği koleksîyonunu çok Uglnç buldu. Bununla birlikte, bu arşivlerde etkili blr caüşma yapılabilmesi için, billmsel yöntemlerden yararlanmak gereğinl vurguladı. Turk bestecisi A. A. Saygun lle 4 kasımda Ankara'ya giden Bartok, orada Halkevinde, halk ezgilerinin toplanması, taranm a s ve koleksiyon yöntemleri üzerine üç konferans verdL A. A. Saygun'la birlikte Adana, Osmanlye. Toprakkale yörelerindeki göçebelerin müziklerini dinleyip plağa aldılar. A. A. Saygun, 1976*da Budapeşte'de yayınlanan «Bela Bartok's Folk Music Researrh in Turkey» (Bela Bartok'un Türklye'deki Halk Müziğl Araştırması) adlı kitabında şöyle dlyor: «Seyahatlerimiz süresince 93 ezgi kaydedebüdik. üstat bu melodiler lle Macar melodileri arasında yapmış olduğu bir mukayese ile ve büyük bir heyecanla bu kayıtlar arasından 4 tanesinin tıpıtıpına Macar halk müziğl gtbl olduğunun ifade etti. 6 melodi değlşlkti. 11 tanesi ise kuruluş t a r a itibariyle Macar melodtleri tiplndeydi (...) Seyahatten döndüğünde Bartok, Milll Eğitim Bakanlığınca daha evvel kendisinden lstenmiş olan ve kendisinln de bu maksatla hazırladıgı raporu Bakanlığa sundu. Bir kopyeBlnl bana verdiği bu raporunda üstat, çahşmalarda gerek11 alet ve makinelerle teçhiz edilmiş bir en?titünün kurulmasııu teklif ediyordu. Bu çaUşma sahalanyla ilgili mü«isyenler, ilmi metodlara göre toplanmış ve kopye edilmiş malzeme üzerinde emniyetle tncelenmelerinl sürdürebileceklerdi.> Bartok. aynca konferanslannda ısrarla böyle bir enstitü kurulnaasına değinlyor ve böyle bir tasannın sadece Türkler için değll, bütün müzik dünyası İçin öneminl bellrtlyordu. 1936'dan 1982'ye kadar geçen 46 yılda ne yazık kl Bartok"un rüyasının gerçekleşmediğinl görüyoruz. Bu konuya A. A, Saygun, yine yukanda adı geçen kitabında şu sözlerle yaklaşıyor: «Üstadm bu değert biçilmez teklifine ben birşey ilave etmeyeceğim. Sadece bu sahada uzun yülar yolunu bulmaya çalışrmş olan bir müzlsyen olarak ben de aşağı yukarı Bartok'un arzulan ve fikirlerl. tekllfleriyle ayni görüşte olduğumu ifade etmek lsterlm.» Ister istemez akla cevaplanması gereken şu sonı gellyor: <Hem Bartok, hem de ülkemizin en ünlü bestecllerlnden Saygun, aynl fikirleri taşıdıklan halde neden böyle bir enstitü kurulamadı?> Bartok, Türkiye'den aynldıktan sonra, çalışmalanna blr süre daha Macaristan'da devam etti. Fakat, yaklaşan Nasd tehlikesl yüztlnden tedirgindi. 1940 eklmlnde blrkaç konser vermek üzere New York'a gltti ve ölttmüne kadar orada kaldı. Yehudl Menuhin, Antal Uorati. Serge Koussevitsky gibl ünlü müzlsyenlerin onu el üstünde tutmak lstemelerine rağmen, son beş yılını hasta. para sıkıntısı ve vatan hasreti çeken blr adam olarak geçirdi. 1945 yıltnın 26 eylülünde New York'da West Side Hastanesinde hayata gözlerini kapadı. 1943 ve 1944 yıllannda orkestra konçertosu, Menuhin îçm solo keman sonatını, eşl Ditta Pasztory için 3. plyano konçertosunu bestelemişti. Kısaca bu büyük adam yaklaşan ölöme meydan okumasmı bilmlş ve son saatlerlne dek müzik ile yaşamıstı. G Saat erken sayılırdı: Akşam üzeri altıya dogru. Ama •tnüdavimler' yine de Amerikan bardaki yerlerini almvşlardı. Pek akşamcı sayılmam ama çoğuyia en azından pöz açinalığun vardı: Matbaacı Ferit Erkmen. mimar Selçuk Batur.. Bir masaya çöktük. Sonra Yakup'taki bu 'âlem'e önayak olan ga/eteci dostum Çetin özbayrak. Cumhuriyefin yenl sanat/kültür sayfalan yöneticisi Aydm Emeç. pirinç ustası Süren usta. antikacı îbrahim de sofr^ya katıldılar. Ama bu kadarîa kaldı sanıîmasın.. Sofra «açık e»» giblydi. gelen oturup birkaç yudum içlyor. lafa «dahil oluyor», sonra kalkıp gidtyordu. Blr canhlık, bir canhlık. sorma gitsin!. Vakit ilerledlkçe ortalık kalabahklaçtı, Yakup'un (eski Nil lokantısı olan) yeni yeri, bir hayli büyük olmasına kar şın. kadınh erkekll canh, neşeli blr kalabalıkla doldu.. Bir köşede dost ozan tlhan Berk lçiyordu: Edip Cansever'l bekliyormuş (Cansever ne dense gelmedi). Sofraya arada bir çokenlerln arasında. kuruluşun sahibl Yakup da vardı.. Gencecik, yüzü süıekll gülen Yakup Aslan... Herzaman yaptığımın tersine, haberliydt kuruluş. benim gelip «Cmn hnriyet'e yemek yaası ya zacagımdan....» Ama Yakup'un bize ilgisl de, gelen faturanm 'envenlik' derecesinin bununla ilgili olduğu söylenebüirdi>. Değildi, çünkü Yakup'ta "Makul,, fiyatlarla nefis mezelerle kafa cekmek ve Asmalımescit i yasamak icin: YAKUP o sempati olmasa, mezelerde o bolluk ve o tat olrr.asa Yakup bunca yıhn Yakup"u olur muydu? O gairleri, o gazetecilerl. o yazar çizerleri ve o akçam keyfine düşkrünleri İstanbul'un binlerce mey hanesi arasmda getirip Asmaltmesçit sokağının Yakup meyhanesine oturt mak kolay mıydı? Yakup, o civardaki birkaç yer gibi, sözgelimi (amcası olan) ünlü Refik glbi, bu işi başannıştı. Başarrmş ve Asmalimesçit'l, o pa?artesi akşamı benlm gör düğüm pınl pınl, cıvü cıvıl haline döndürmüştü, bir ölçüde... Fikret Adilin, Sait Faik'in ve Beyoğlu'nda yaşamış (şimdl aynı sokakta Melih Cevdet Anday oturuyordu), Beyoğlunu sevmiş tüm geçmiş yazarlann ruhunu sevince boğacak biçirade... Bu arada mezeler gelip gidiyordu. Patbcan salata, pilaki, midye pilakl, kaşer, beyln salataya diyecek yoktu. Sonra sıcaklar başladı: Mücver, kıymalı börek, ugara karides... Kıymalı böreği önce ızgara, sonra tava yedık. Ikisi de birbirinden guzeldl. ama böregi ızgara yapma akhni Yakup, Çetin Özbayrak'tan ogrenmiş: Sirkeci'de blr zamanlann ünlü İstanbul lokantasmda böreğin ızgarasını yiyen Çetin. bunu Yakup'a öğütlemiş. Zaten Yakup müşteriden gelen «önerileri» dikkate alâü bir meyhaneci. anlaşılan... Sofranın en gümutfak da böyle zenginleşir!.. Görülmemlş iriliSte bir îskenderun karidesinin ızgarası da nefisti, ama kimsede hal kalmamıştı. ben (görev icabı) yine tadma baktım. Sonra bol baharatlı biberll bir şişköfte geldi. Yemek fas lı başanyla sona ermişti. Bakalım fatura faslı ne olacaktı. Ama gelen faturada adam başı 1000 Bir canlılık, bir canlıhk, sorma gitsin! Yakup'un yeni yeri kadınlı erkekli neseli bir kalabalıkla dolu... zel sıcak mezelertnden olan peynlrll patlıcam da kuruluşa. içki sofralarının sohbetine doyum otmaz Patrijot Hayati'si öğretmiş: Oval ve küçük küçük kesiünlş patücanların üstüne Mihallç peynirini koyup îırmlayarak yapılan bu meze, tadına doyulmaz bir şeydi. Önceleri Patriyot mutîağa girip kendisi yaparmış. Bakmışlar ki herkes istiyor, sonunda 'repertuara' dahil etmişler. Işte bir llraya bu lşln çözümlendiğinl görünce gözlerime inanamadım. Masadakl •mttdaviınler1 bizim İçin blraz 'özel' blr fiyat yapıl dığını kabul ettiler, ama şunu da ekledlîer: «Bu kadar değüse de Yakup ilke olarak ucnz bir yerdir. bütçeyi yıkmaz..» Yemek faslı bitmiştl. ama gece bitmemiştL Çetin özbayrak'ın peşinde bu kez hemen yan sokaktaki eski Yakup'a daîdık. Burada başka bir alem vardı: Darbuka, keman ve tef eçliginde göbek âlemi.. Yanlış anlaşılmasın. göbek atanlar müşterilerdi, dıştan takviye yoktu. Böylece darbukada ressarn dönerci Yakup, t"?fte anîikacı İbo ve kemanda (tek profesyonel olan) Zeki esliğinde gercek meyhane havasını da bulduk.. Yakup Aslan, tam 17 yıl amcası Refik'le çalışmış. Sonra Yakup'u. orası küçülmek zorunda kalmca, birkaç ay önce. gim cikl yenl Yakup"u açmış. "•^63'den beri meyhanecilik yapıyor. «Bu işi garsnnluktan aşçılıga, bulasikçdı^a, herşeylyle yaprnak ve bilmek gerekln» diyor.. Meyhaneciliğl seviyor: «Müşteri kafayı bulnp sağı solo dağittnasa daha da sevecegim» diyor. Mezelerl vitrinde sergilemek ve vitrinde clan herşeyi en tazesiyle mutfakta bulundurmak bir özelliği; masalara otu rup rnüsterilerle devamh söyleşmeji, başka bir özel ligi. öğlenleri normal «tencer*» yemetbı de veriyor. özellikle çevredekl konsolosluklardan büyük rsğbet varmış. Ama lokal asıl «hüviyetini» ak?rımlan buluyor. Merhum Özdemir Asaî, Mehmed Kemal, Çetin gibi «gerçek akşaromlara 'mütesekkir oldnk' dlyör; «Allah böylelerinl eksik etmesln» diyor. Bu dilekler karşısında. Mehmed Kemal'in lçkiyl bıraktıgı gihi bir «kara haber»! Yakup'a veremedim. Bn yazıyı okujTinca ögrcnir. Adres: Asmalımescit Sok. Tünel. tÜJBD y B MfŞSfNİZ, DOĞRU MUP EVET MEEAkl ET/ME 5EM KİM KİME y clcıimo bilim&el birşefeilde bakmolıyız.. Behiç AK , çe\/remi2deki ilişkilere. hcttta i, ya&umı diyalek+vk bir . /)nlatab Töplumdal^i 9eri ancak bilimsel baharsafe Qörebiii. j Dediklerio çofedoğru... Meseld bugün Hqa,batan,Wlimsel konu^mak g t>^n de 0 konular<ia biraz kadınerfeeb e&itsizliqi,hâla FfODAÜMDıR sınajbarştn bir suırü uydm Yeni Melek Sineması yeniden acılıyor Kültür ServM tstanbBl'un böyük sinemalarmdan Yeni Melek yeniden acılıyor. üzun bir Eüredir kapalı olan Yeni Melek sineraası, Batı Kînftrnva anlayışıyla yönetilecek. Sinema, yeni mevsimde belli bir sanat düzByindeki yerli ve yabancı îilmleri gösterime sunacak. Sinema işletmesi yetkilileri, ıierde Yeni Melek sinemasuıda değişik sanat gösterilerl ve toplanülanrun da yapüacagını oeluttiler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle