19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
f Cumhuriyet 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 4 TEMMUZ 1982 iyana'ya ilk kez 1932 yılında gittim. Müze ve saraylardan başlayarak, büyük ulusal kitaplığını, yöresindeki tepeleri, özellikle Turklerin 1683'teki ikinci Viyana kuşatmasında karargâh olarak kullandıklan Kahlenberg tepesini. oradaki kiliseyi, Grinzlng'deki şarap lokallerini göpdüm; Turklerin kuşatma sırasında durduruldukları alanda Viyanahlann yaptıkları parkı da dolaştım. Bu parka «Türkenschanzpark» (Turklerin yazgı parkı) adını vermişler. Viyana'nın kıyısından geçen ve bugün de «Kara Mustafa Kahvesi» denilen yerde çay içtim. Toplu bir geziye katılarak Viyana Ormanlan adını taşıyan geniş ve güzel ormanlan gördüm. Aynca Beethoven ve Schubert'in yaşadıklan, şimdi müze durumuna getirümiş odaları ve Brabms, Johann Strauss'un da aralannda bulunduğu mezarlarını, büyük Viyana mezarlığmda ziyaret ettim. Kısacası o tarihe (yani 1932'ye) değin Viyana ve Viyanahlar üzerine edinebilmiş olduğum bilgilerde yer alan her şeyi görebilmek için çırpınırcasına, kimi zaman tramvay, çogu zaman da tabanvay» ile bu büyük tarihsel kentin içinda eümde Viyana'nın aynntılı bir planıyla dolaştım durdum. Beni bütün Avrupa'da her yerden çok Viyana kentinin ilgilendirmesinin nedeni kolayca düşuneceğimiz gibi dedelerimizin buraya kadar iki kez gelip kenti kuşatmalan olmuştu. Son kuşatmadan kurtulah o tarihte 249 yıl olduğu halde, bu büyük olay sanki dün olmuşçasına yasanıyordu. Viyana'nın üer yanında. V Viyana 168319331983 Hıfzı Veldet VELİDEDEOĞLU yacaklar. 20 haziıan 1982 günkü bazı gazetelerin Akajans'a dayanarak verdikleri habere göre Viyana Belediyesi 1983'ü «Türkler Yılı» ilan etmiş. Bu haberi olduğu gibi aşağıya aktanyorum: «Viyana Belediyesi Kültur Dairesi Başkanı Dr. Helmuth Zilk, 1983'ün «Türkler Yılı olarak ilan edildiğini açıkladı. İkinci Viyana kuşatnıasmın 300. yıldönümü dolayısiyle çok yönlü bir kutlama programı hazırladıklarmı bildire n Dr. Zilk, Türkiye'nin de bu törenlere katkıda bulunmasından büyük memnunluk duyduklarmı söyledi. Turklerin Viyaca kapılarına dayandıklan dönemin tarihl olaylannı sergilemek amacını güden 1983 yılındaki kutlama törenlerine, Türkiyede geniş bir programla katılacak. Viyana Büyükelçimiz Ecmel Barutçu'nun verdiği bilgiye göre, Genelkurmay Mehter Takımı, Folklor Ekipleri ve Mevlevi Sema Grubu 1983'te Viyana'da gösteriler yapacak. Devlet Operası Mozart'ın Saraydan Kız Kaçırma adlı oyununu sahneye koyacak; Avusturya TV Orkestrası Adnan Saygun'un Yunus Emre Oratoryosu'nu çalacak. Ankara Radyo ve TV Orkestrası Viyana'da konserler verecekt kimi ressamlarımız sergiler açacak. Zuhal Yorgancıoğlu bir hafta süreyle Viyana Hilton'da defileli bir Türk haftası düzenleyecek. Aynca Avusturya TeJevizyonu ÖRF ile bizim TRT işbirliği yaparak Turklerin tarihlni gösteren «Türkler Nereden Geldi, Nereye Gidiyor» adlı bir film hazırlayacaklar.» •**• Benim ilk ve ortaokul çağlanmda «Avusturya»nın tarih ve coğrafya kitaplanndaki adı «Avusturya Macaristan împaratoriugu» idi. Birinci Dünya Savaşı'nda (19141918) Almanya ile birlikte ortağımız olan Avusturya Macaristan împaratorluğu ile yaklaşık 350 yıl süresince sınırdaş ve düşman idik. Avrupa'da kazandığımız toprakları birer birer elimizden alan o zamanki büyük devletlerin başmda Avusturya Macaristan gelir. En son aldığı parça gunümüzde Yugoslavya'nın egemenliğinde bulunan Bosna Hersek eyaletimiz olmuştur. Osmanlılar Avusturya'ya «Nemçe Krallığı> derlerdi. Çoğu tarihçiler 1683 Viyana bozgununu, Osmanlı yayılmacılığının sonu ve çökuşünün başlangıcı sayar. Oysa Osmanlının çöküşü, Fatih Sultan Mehmet dönemınde filizlenmeğe başlayan deneysel bilim çağının ve yeni sanat esintilerinin tkinci Beyazıt döneminde körleştirilip söndürülmesiyle başlamıştır. Avrupa uluslannm Ronesans ve Reformasyon çağını açarak giızeı sanatlar ve deneysel bilimler alanlarında ilerlemeğe koyulduklan sıralarda Osmanlı împaratorlugu'nun o zamanki öğretim kurumlan olan medreselerin programlarından matematik, geometri, astronomi gibi çağdaş bilim ve tekniğin temelini oluşturan konular çıkanhyor, sadece büyük çoğunluğuyla ezberciliğe dayanan dinsel konulann ögretimiyle yetiniliyordu. O dönemin deyimiyle «ulumu akliyye» (ussal bilimler) bir yana itilip «ulumu nakliye» denilen Kuran'dan «aktarma bilimler» oğretilmeğe başlanmıştı. Bunun içinde şeriat (yani dinsel hukuk) başta geliyordu. Durum bu olunca, medreselerden. Cevdet Paşa'nm «ulema güruhu» diye adlandırdığı molla ve softalardan başka bir meslek sahibi yetişmiyordu. O zamanlar başlayan teknik geriliğimiz, 18. yüzyılın ikinci yarısından sonra Batı'da dev adımlarıyla aşamadan aşamaya sıçrayan sanayi devriminden beri büsbütün gerileşti ve Osmanlı Imparatorlugu 1838den sonra yan sömürge bir devlet oldu. Azçok tarih kültürü olan herkesin bildiği bu gerçegi burada yinelememizin nedeni, yukanda verdiğim gazete haberidir. Akajans'm verdiği bu haber, yani Viyana Belediyesi'nin 1983'ü «Türkler Yılı» ilan etmesi, bizi aldatmamalıdır. 1983'te Viyana'da yapılacak olan törenler, başta sözıinü ettiğim 1933'te yapılmış olan 250. kurtuluş yılı törenlerinin bir başka türde yinelenmesi biçıminde olacak ve Viyanalılarda 300 yıl önceki Türk kuşatmasının korkusu ve bundan kurtuluşun sevincl yaşatılacaktır. Başta verdiğim gazete haberinde belirtildiği biçimde biz bu törenlere katılacaksak. oraya Osmanlı tmparatorlugu'nun temsilclleri gibi değil, çağdas Atatürk Cumhuriyeti'nin temsildleri olarak gittiğimizin bilincinde olmalıyız. Üç yüzyıl önce kuşatma ile fethedemediğimiz Viyana'ya şimdi Osmanlı împaratorlugu'nun kahntısı olan mehter takımını, mevlevi sema toplulugunu, kıüçkalkan oyunculannı yollamanın, çağdaş Türkiye'yi tanıtma doğrultusunda bir yararı olacağına ben inanmıyorum. Buna karşılık. oldum olası sanat ve müzige düşkün olan Viyanalılarm yüreğini, opera sanatçılanmızla Suna Kan gibi dünyaca ünlü virtüozlarımızın yer alacağı oda orkestramızın konserleriyle Adnan Saygun ve öbür değerli bestecilerimizin yapıtlany la, ressamlanmızm sergileriyle, fethedebilıriz. Oradaki törenlere katkımız az aına öz olmalıdır. Törensel kalabalıklar içinde •öz»ün yitip gitmesine olanak tanımamahyız. Yazıyı bitirmeden önce şunu da belirtmek isterim: Osmanlı tarihiyle ilgili çok onemli belgelerin orjinalleri Viyana Ulusal Müzesi'nde ve ulusal kitaplığmda bulunmaktadır. örneğin Fatih Sultan Mehmet'ın ve ondan elli yılı aşkın bir süre sonra Kaııuni Sultan Suleyman'ın buyruklanyla derlenip «Kanunnamei Âli Osman» adı altında yürürlüğe konulan Osmanlı yasalarınm şimdi elimizde bulunan metinleri, 1914 yılında Viyana'daki orjinallerinden kopya edilıp «Tarihi Osmanj Encümeni Mecmuasında yayınlanan metinlerdir Daha buna gore nice değerli tarihsel belgelerimiz yabancı muzelerın arşivlerındedir. örneğin Doç. Dr. Mustafa Canpolat'ın buyuk çabasiyle ve Türk Dil Kurumu'nun övülesi yardımıyla tıpkı basımı daha yeni yapılmış olan «Ömer Bin Mezid»ın «MECMU' ATÜ'N NEZA'İB adlı kitabuım orjinali Oxford'da, «School of Onental and African Studıes» kitaplığmda bulunmaktadır. Bu kitap bize Türk şiirinin 14. yüzyılrîan sonraki gelişimıni öğreten çok değerli bir yapıttır. Elçilik sekreteri olarak Mısır'da ve Türkiye'de uzun yıllar kalıp Türkçe. Arapça, Farsça, Rumca oğrenen ve bu ülkelerden topladığı eskı kitap ve tarihsel belgelerden oluşan özel kitaplığını sonradan Viyana Ulusal Kitaplığı'na devreden Avusturyalı Doğu Bilimleri uzmanı Von Hammer (17741856), yirmi beş yıllık bir çalışma sonunda Osmanlı Tarihi'nin başlangıctndan 1774'e kadarki dönemini anlatan en sistematik ve belgesel yapıtı meydana koymuştu. Bunu 1913'te Fransızcasmdan dilimize çeviren Mehmet Ata, (rahmetli Nurullah Ataç'in babası), yazdıgı önsözde: •Herkesçe kabul edildiğine göre, bugüne değin her dilde yazılmıs olan Osmanlı tarihlerinin en kusursuz ve güvenilir olanı Hammer Tarihl'dir» der. Öyle sanıyorum ki birçok tarihsel belgemizi belki de başta sözünü ettiğim Osmanlı Kanunnamelerinin orjinallerini Viyana Ulusal Kitaplığı'na aktaran kişi bu Avusturyalı dogubilimcisidir. 1683 1933 ve 1983 Vıyanası'nı duşünürken. yuzyıllardan beri yabancılara kaptırdığımız ulusal belgelerimize neden sahip çıkmadığımızı, çağdaş bir kafa ile yeniden değerlendırmeliyiz. (') Biz Türkiye'de böyle kurtuluş törenlerini, ya da lstanbul'un almması töreninl her yıl yaparak sulandırıyor, basit, alışılmış ve kanıksanmış törenler durumuna getlriyoruz. Eski deyimle «iptizâIe» «ğratıyoruz. Yazık!... Büyücü, Seytan, Cin... Eski ve ilkel toplumlarda büyücüler ve clnler yaşar, şeytanlar bannırdı. Büyücü kukuletalı, kara cübbe giyen, patlak gözîü, fırlak dişli, gaga burunlu korkunç bir kişiydi. Şeytan çatal dilli, sivri kulaklı, kıvrık boynuzlu, uzun kuyrukluydu. Cin istediği Kilığa glrerdl. Büyücüler, şeytanlar ve cinlerin lşbirliğinden doğardı tüm kötulükler... Kıtlık mı başladı? Su baskını mı var? Deprem evd barkı yerle bir mi etmiş. Açlık tehlikesl mi başgösterdi? Salgın bir saynlık mı ortalığı kasıp kavuruyor? Kralırı oğlunu mu kaçırmışlar? Prenses çocuğunu mu düşürdü? Kurakhk mı sürüyor? Ekonomik durum bozuk mu? Hatk yaşamından hoşnut değil mi? Ekinlerl kurt mu sardı? Tümünün nedeni büyücü, şeytan, cin işblrliğinden doğmaktadır. Peki, ne yapmalı? Büyücüleri yakalamah, şeytanın tutkunlarım cezalandırmalı, «inleri kovmalı. Yargıcm gozünü bağlamak isteyen sanık, ölmüş, bir kişinin nişan yüzüğünü parmağma takıp mahkemeye çıkmalı... Yarasanm boyun kemlğlndeki delikten bir erkeğe bakan kadm, adamı kendlsine kul köle eder... Bir kağıt üstüne büyü yazıp mezar taşı altına gömerken şavulladığm kişiyl düşünürsen zavallının dili tutulur... Kara saplı bir bıçak üstüne «elem naşrah leke sadrek» diye yazıp gömdün mil, niyet ettiğinin Lillahmı şaşırtırsm. Sevdiğin adam başkasıyla mı evleniyor? Tam nlkâh kıyılırken bir kilidi kilitleyeceksin, bir atın kazığını kakacaksın, ya da yumurtayı delip içlni akıttıktan sonra deliğini mumla kapayacaksm ve mezara gömeceksin: herlftn cinsel gücü o saat tükenlverecektir. Kocan mı çapkm? Kendine bağlamak istiyorsan, tırnağını kesip ateşte yakacaksm, blberle karıştırıp haberi olmadan adama yedireceksin. Daha neler de neler? Eskiden toplumlarda kişiler özel sorunlarını bunlara benzer yöntemlerle çözerlerdl: çağımızda bile bu tür eğilimler hlç eksik olmamıştır. Toplumsal bozukluklan onarmak ve halkı uyutmak İçin de çoğunlukla cinleri kovalamak. büyücüleri ateşte yakmak, içine şeytan girmiş kişilerin bedeninden şeytanı çıkarmak için yargılamak, egemenlerin başvurdukları en etkin yollardan blriydi. Eh, bir ülkede lşler kötü gitti mi, egemenlerin keyfi kaçar, lpin ucunu da elden kaçırmamek, egemenlerin başvurdukları en eökin yollardan guya çekmek eski görenektir: Geçen perşembe günü senl şeytanla konuşup anlaşırken görmüşler. Ben öyle şey yapmadım. Hayır. sen ruhunu şeytana sattm! Yalan.. Beş yıl önce btiyü yapmışsın, cinle aruadaşlık etmişsin, şeytanla örgüt kurmuşsun!.. Saçma.. Çıkar bedeninden şu şeytanı!.. Delilik etmeyin.. Demek sen şeytana inanıyorsun.. Zırva.. Yasalara Ihanet ediyorsun. Tanrı'sa U8ESkaldınyorsun. dlrl diri yahılacaksm...*r," " *"* Yüzyülar yaşanmış birblrl ardmdan bu bitmez tükenmez sorgulamayla... Insanlar insanların celladı olmuş; bağnazların glyotini işlemiş durmuş; kişinin bedeninden kötü inançlan tehlikell fikirleri çıkarmak içi yargılamalar sürmüş. Egemenler kendllerlni böyle koruduklarını sanmışlar. Ama bakın tarihe, koruyabümişler ml? Sık sık uğradığım Viyana Hukuk Fakültesi'nde birkaç arkadaş da edlnerek, onların aracılığıyla halktan bazı kişilerle de tanışmıştım. Bir Türk vatandaşı olduğumu öğrenen herkesin ilk sorusu «Kara Mustafa Kahvesine gittiniz mi?» oluyordu. Demek Viyanahlar Türk kuşatmasını ve Kara Mustafa Paşa'nın adını biliyordu. Daha açığım söyliyeyim: Bu kuşatmanın etkisl 249 yıl sonra Viyanalılarm yüreğini ürpertmeyi sürdürüyordu. Belki bunda, bir yıl sonra 1933'te, yapılacak kurtuluş torenleri hazırlıgınm da etkisi vardı. Viyanaiılar bu kurtuluşu elli yıldan elli yıla törenle kutluyorlardı. Böylece bir yıl sonra, 1933'te 250. kurtuluş yılı kutlanacaktı (*). Her yerde, her alanda, müzeleri, saraylan gezdiren her rehberde sanki Türk kuşatması bugün de sürüyormuş gibi ruhsal bir hava esiyordu ve abartmadan söylüyorum Viyana'da Türkün nabzı atıyordu. Demek Türk kuşatmasından o denli büyük bir korku ve onu izleyen Türk bozgunu sonucundaki kurtuluştan da o denli büyük bir sevinç duymuşlardı. Bu olaylann Viyanalılarda oluşturdugu olumsuz ve olumlu coşku her konuştuğum insanda yaşıyordu. ••• önümüzdeki 1983 yılmda Viyanaiılar kuşatmadan kurtuluşun 300. yılını kutla «1920 senesi mayısmın yirml dörduncü gfinu akşamı İstanbul'dan Erenköy'üne gelip, şünendifer îstasyonundan, kimbllir neler duşfinerek dalgın bir halde evime giderken bahçemin duvan hizasma gelince gafil bir kuşa yaklaşan avcı kediler gibi iki polis memurunun bana doğru gelmekte olduklannı gördüm.» Serüven böyle başlar. Tam yedi ay surecek acı bir serüven... Bir ay öncesine kadar Içişleri Bakanı ( o gunun deyimiyle Dahiliye Nazuı) olan bir kişı, yeni hükumet Başkanı Daöıat Ferit'in buyruguyIa tutuklanıyor, cezaevine göturulüyordu. Ali Rıza ve Salih Paşa kabinelerinde iki aydır Dahiliye Nazırhğı görevinde bulunmuş Ebubekir Hazım Bey'dl bu ünlü kişi... «Vakit geçti, yann sabah gelsem olmaz mı?» der Hazım Bey. Polis memurlan, «Olmaz, bu akşam mutlaka gideceksiniz, eınir böyledir, tren zamanı da yakiaştı» diye yanıt verirler. Hazım Bey evine gırer, eşine: «Benim böyle bir sürü polisle götürulecek bir hâl ve hareketim olmadığını bilirsıniz, merak edecek bir şey yok» diyerek polislerle yola çıkar. «Zalimane bir İdam Hükmü» adlı anılannda Hazım Bey şöyle yazıyor. «İkinci deîa olarak Dahiliye Nazırhğıyle dahil olduğum Salih Paşa kabinesmin Istifasından iki gün sonra Sadrazam, bu kabinede Bahriye Nazırı olan Esad Paşa vasıtasıyle, Damat Ferit Paşa' hükümeti tarafından takip ve tevkif ettirilecek zatların listesine yazılmıs olan adımın üstüne kırmızı bir zait yapıldığınm görülmüş olduğunu, bir iki gün bir yerde gizlenerek, aranıldığun takdirde saklandjgım mahalden Anadoluya savuşmak çarelerine bakmak lüzumunu lhtar ennek iütfunda bulunmuştu. Uzun yıllar Valilik, Nazırhk etmiş bir ünlü kişinin apar topar tutuklanması, ardından yedi ay süren Harp Divanı duruşmalanndan sonra, ıdam cezasına çarptınlması, bu mahkemenin her türlü hak ve hukuk kurallanna aykın tutumu, Ebubekir Hazım Bey'in yakında yeniden basılacak «ZaUman« Bir Idam Hükmü» adlı anı kitabında aynntılarıyle, belgeleriyle anlatılır. İlk kez köy gerçeklerini sergileyen «Küçük Paşa»nın yazarı Hazım Bey'in bu anılan bir roman akıcılığıyle okunmaktadır. Çağdaş Yayınlan son günlerde Ebubekir Hazım Tepeyran'ın «Belgelerle Kurtuluş Savaşı» adlı kitabım yayınladı. Bu kitapta 1920 şubat ve mayıs aylan arasındakl Dahiliyo Nazırlığı anılan, yedi aylık bir tutuklanmadan sonra gızlice Anadolu'ya kaçması, Ank^ra'da geçirdiği günler. daha sonra Sıvas ve Trabzon Valılikleri anlatılmaktaaır. 19201922 yjllarını kapsayaa bu anılar tarihçilerimize ilginç belgeler sunmaktadır. Kitabın önsözünu yazan ve anılan sadeleşüren tarihçi Sadi Borak, Halit Ziya Uşakhgü'in, Ebubekir Hazım hakkmdakı şu sozünü aktarmıs: «Onun bir eli eski Itiyatlannı tutmakta gevşerken, öbür elinin yeni ufuklara kuvvetle yapışacagından şüphe edllemezdL» Borak şunlan ekliyor: «Dogrudur, Tepeyran için Türkiye'nin geri kalmışlık çuKurundan kurtulmasıdır yeni ufuklar. Ya bağımsızhk ya ölüm diye bağımsızhk bayrağuıı açan Atatürk'te bu umudunun ve özleminin sembolünü bulmuştur. Padişahıyle, Babıalisiyle, Babımeşihatıyle, Kuvvayi Inzibatıyesiyle ve aydın takımıı ın coğunluğu ile Mustafa Kemal'e karşı kıyasıya bir saldırıya geçildiği o dönemde Babıali kadroau İçinde Milli Kurtuluş davasma içtenlikle bağlanmış tek kişiydi o.» «Belgelerle Kurtuluş Savaşı Anılan» ve onu izleyecek olan «Zalimane Bir Idam Hükmü» Mütareke ve Kurtuluş Savaşımızm o ateşli yıllannı, pörmesini anlatmasını bilen bir idare adamı yazarın gerçekçi gözlemleriyle okura sunmaktadır. OKTAY AKBAL Yakın Tarihten Yapraklar (O^basıtı... MİLLİYET ,„ ^ ^ ÇÖZÜM YOLLARL.v Sami Kohen, 1 temmuz günlU Milliyet'teki yazısında Lübnan ve PKÖ sorununa iliştan çözum yolları üzerinde duruyor ve «tsrail'in saldırısı 1 yıl dan beri kanayan bir yarayı sadece derinleştirmiş, insancıl bir dramı daha da vahim/eştirmiştir» diyor. Son olaylardan sonra Ivedi çözUm lerın yani sıra, daha uzun süreli temel sorunlann ele alınması zamanının şimdi olduğunu da behrten Kohen yazısım şöyle siirdürüyor: «Şimdi yapılacak şey, bu savaşın en büyük zararlısı olan bu devletin yeniden toparlanmasına yardımcı olmaktır. Lübnan'ın bağımsızhğmı ve toprak bütüniüğünü, devlet otoritesini yeniden kazanması, çesitll etnik veya dinsel gruplann yeniden birlikte yaşa raası için, bütün dış kuvvetlerin (Israil, Suriye, FKÖ) ülkeyi terketmesi ve bir an önce bir ulusal birlik hiikü metinin kuruunası gerek. Lübnan ordusu tekrar görevine dönmell, yeni bir BM kuvveti, banşm ve istikrarın devamım sağlamalıdır. Bu banş gücü ntin süper devletlerin veya bölgede kendi etldnlikleri paşlnde koşacak ül kelerin dışında tutulması da zorunludur.» Sermaye* fcurulıt baskam Türk'ün sçıkraması, devletin nasM ha. zırllksız yakalandığını Röstermesi bakınundan ibret ve hörön vericidir. İ«mail Türk, ellerinde bankerlerl ve ban kalarla bankerlerin mfinasebetlerfni kontrol edecek yetlşmis denetçl olma dığından yakııunaktadır. Bankslar ve bankerler tamamen basıbos bırakılmıştır. KasteUi olayı, hazırlıklara sürat ka Eandırması. denetimin sıkılaştırılması ve sonımsnz knralnşlara çelddözcn verilmesi bakunından faydalı olmuştur. Zaten her zaman bir mnslbet, bin nasihatten iyldirj» SORUMLULAR... Meiımet Aü Kışialı, 2127 haziran tarihli Yankı Dergısı'ndeki yazısında Arjantin, Bankerler ve TUrk Silahll Kuvvetlerı konularına değiniyor ve bankerbanka bunalımının sorumlula rının mutlaka günahlarını yüldenereK yönetimden uzaklaşmalarını istiyor. Arjantin ve Türkiye'dekı askeri rejimlenn tarklılıklarına da degınen Kışialı, «Bu askeri yönetlmlerle bızde kilerin sadece AUah'ı bir» diyor ve yazısını şöyle sonluyor: «TSK adına yönetimi en üst düzey de hlyerar^iyi bozmadan emir ile yön iendiren MGK'nın gıinlük olaylann dışuıda kalmasuıda, üzerine titrediğimiz TSK ıtibarı bakımmdan, büyük yarar vardır. Böylece günlük karar ve uygulamalardan doğan üatalaruan dolayı MGK'nın ve TSK'nın suçlanması, eJeştiriJnıesı ve yıpratılması mümkOn ouııaz. l'etki ve surumluluğa sanıp ba kanlar ve batta gerekirse hükümetin tümü günah ve sevaplarmın sorumlulugunu kamuoyu önünde ta«ırlar. Uğer günahları sevapiarından agır basarsa, onemli hatalar yaparlarsa ya tek tek ya da toptan istifa ederler. Günahlarınin MGK vasıtasıyU TSK'ne maledil mesi haksızüğına set>ep oimaaar. Ken dileri Iz'an gösterip IstUaya yanaşmazlarsa bunu Başbakan, O da aym uyanıkiığı göstermezse MGK'nın yapnıası beklenir. «Amaç gözden ırak tutulmamalıdır. Oiağanüstü koşıularia yüklü bir dönemden geçilirken eleşMri yapümıyor diye alchrmazlık ediimcmeliair. Hiç temenni etmiyoruz ama, günün birinde gene Türk demokrasislni ve devletini kornmak için lşin içlne girebile* cek olan TSK'nin bu tlönemden mutlaka en az hırpalanarsk ve alnının akıyla çıkması sağlanmalıdır. Yenilgiye ve itibar kaybına hlç tabammülü ol mayan bu kurum lıaksız yıpranmalara mubatap kılmmamalıdır. «Bankerler bunalunmdan sonra şimdi kendini göstermekte olan banker banka bunalmunın sorumluiarı mutlaka günahlarını yüklenerek yönetimden uzaklaşmalıdırlar. Bu, neın hü kümete yeni bir güç kazandıracak. hem de ayrılıp gldenler içln medeni bir çıkıs yoiu oiacaktır.» f GÜNEŞ TÜRKİYE'NİN TAVRI... GUneri Civaoğiu, 30 üazıran gunlü Güneş'te ABD Devlet Başkanı Reagan Ue Türkiye Devlet Başkanı Orgeneral Kenan Evren arasındakı Lübnan ve Ortadoğu konusunaam mesaj larına değlniyor ve «Türklye'nln tav rı acıkca ortaya konmuş bulunuyor. Şimdi asü sorun, Haig'den sonra ABD yönetiminjn ABD'deki guçlii musevl lobisine rağmen, Begin'e karşı nasıJ sertleşebüeceği ve nasü bir denge mı rabileceğidlr» diyor. ABD'nin yeni Dışisleri Batonına da değinen Civaoğiu yazısuu şöyle silrdurüyor: «Haig'in istifasmdan sonra ABD' nin Türkiye ile ugili tutum ve politikasına gelince, eski Uışişleri Bakauının gerçek bir Türkiye yanlısı olduğu açık olmakla beraber VVeiuberger / Schultz / Milli Guvenlik Uanışmanı Clark grubunun da daha az Türkiye yanlıaı olduklannı gösteren bir kanıt yok. Bu bakundan ABD'nin Türkiye politikasuun Ortadoğu konusundakf görüş aynlıklan ne olursa olsun değişeceği söyienemez. Ancak ötedenberi Pentagon'la «SisJi Taban» üiye anılan Oışişleri Bakanlığı arasında Türkiye konusunda bir Şabinlik/Güvercinlik uüansı olduğu büinmekte. Pen tagon Türkiye'nin Ortadoğuda daha aktif rol almasını ister. Uışişleri Bakanlığı ise belki Türkiye'nin ve Türk lerin eğllim ve karakterlnl daha gerçekçi bir şekilde ölçtiiğü İçin, aşın istekleri ve aşın zorlamalan önlemeye (Cumhuriyet Ankara 3 (Telefonla) Evvelki gün çalışmasına başlayan Uk Milli Tarih Kongresinin buRÜnkU toplantısında ilk kez TUrk Tarihi Tetkik Cemlyeti Dmumi Katibi Dr. Galip Reşit Beye verildi. Reşlt Galip Bey uzun ve çok yüksek kıymetl ümiyeyi haiz olan bir konferans verdi. (5oyıoncE) IB3B/MBB) 4 TEMMÜZ 1932 TARİH KONGRESİNDE İKİNCİ GÜN Konferans muhtellf aralarla beş saat devam etti. Galip Bey, sözlerini bitirdiği zaman kongre azaları kendisini dakikalarca süren hararetli alkışlarla takdir ettiler. Gazi Hazretleri de öğleden sonra kongreyi teşrif ve müzakeratı takip buyurdular. TERCÜMAN NASİHAT VE MUSİBET... Nazlı Ilıcak, 29 haziran günlü Tercüman'da Kastelli olayına "aeğiniyor ve oiağanüstü bir rejim içinde buiun mamızın süratle tedbir ahnmasını, böylece panigi önlediğini bilairerek «nornıal bir hfikümet, böyle bir Iktisadi depremde ayakta kalamaz, istifa ya zorlanabilir ve otorite boşluğu için de ekonomik sistem, tam bir çöküntü ye uğrayabilirdi» diyor. Kastelli olayını, başıbozuk bir pl yasaya düzen getirebildiği ölçüde faydalı gördüğünü de bUdiren Ilıcak yazısını şöyle sonluyor. «Kazandığmdan fazlasını dağıtan ve taze parayla çarkı çevirmeğe çalısan sadece KasteUl değildir. Hiç değil se şimdi devlet 1p Inceldlğl yerden ko par' diyen macera heveslilerüıe çeki düzen verebllecektir. ]Günün Hanıl Kadm saçlarımn % 75 Yojen sistemi elektrikli ondülasyon makinesiyle yapümaktadır. Bu makine ile yapılan ondülasyon asgari altı ay bozulmadıgmı temin ederiz. Büyük fedakarhklarla bu makinadan bir adet, mütehassısı ile beraber celbedilmiştir. Ücret müsaittir. Bir tecrübe kafidir. Merkez perukav salonu. Aksaray. YOJEN SİSTEMÎ dış basın İNTERNATİONAL HERALD TRİBÜNE Cumhuriyel Sahibi: Cumhuriyet Matbaacılıkve GazetecilikT.A.Ş. adına „ NADİR NADİ Cencl Yaym MOdürü:, Müessese Müdürü: Yazı Ifltri Müdürü: HASAN CEMAL EMİNE UŞAKLIGİL OKAYGÖNENSİN •••an vt Yayan .'Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazelecllik T.A.Ş. Posta Kutusu: 246 ISIanbul T»l: 20 97 03 (5 Htl) BÜROLAR. • AN KARA: KomırSokakno. 24/4 Yenişehir Tel: 17 58 2 5 1 7 58 66 İdare: 18 33 35 HAİG NEDEN GİTTİ? «International Herald Tribune» gazetesinde diplotnatik muhablrler Rowland Evans ve Robert Novak taraiından kaleme alınan yazıda, Haig'in Beyaz Saravda kalamayacağının Eeagan'ın danışmanlan tarafından bir sUredir bilindigi belirtiliyor. Yaa şöyle devam edlyor Nisan ayında, bir muhafazakar senatör, VVilliaın Clark'a Haıg'i şikayet etti. Clark İse ona merak etme, Haig yolcudur. Bir aya kadar gidecek» dedi. Haziran ayında ise ABD'nin BM temsilcisi Bayan Jeane Kırkpatrick, Haig yüzünden IstUaya kalkışınca, Başkz Reagan bu isteği gerl çevirdi. Böylece Reagan'ın Kırkpatri'k'l Haig'e tercih ettiği ortaya çıktı. Haig' in Istifasına yolaçan konular arasında en önemlisl Siblrya doğal gaz noru hattı projesi sorunu İdi. Haig, ba konuda Başkan Reagan'ın tutumunun Siddetle alejhindeydı. Reagan, boru hattının yapımı için gerekU malzeme. nin ABD şirketince satışını yasaklanustı. Oysa Haig'e göre bn tutum Ba> tı Avrupa'yi gücendirecek, NATO lcjnde bölünmeye volaçacaktı. Lübnan konusunda ise Haig'in, îsrail'i şartsız desteklenmesl. Caspar H'einbcrger, William Clark ve Başkan yartlımcısı George Bush'u tedirgin edivordn.» THE NEW YORK TİMES START ÜZERİNE The New ¥ork Tlmes gazetesf yaymladığı bir yorumda, uzunca bir aradan sonra Cenevre'de başlavan STABT görüşmelerl konusunda iyimser olu nabileceğinı söylüyor. Yazarın bu yoruma vardığı noktalar şöyle üzeüeuebılir: • SUahların sınırlandırüması gftrUşnıelerl artık politik sorunıara duğrudan baglanmıyor. Yani, dünya artık sllahlann tehtidinden kurtulmak için Polonya ya da Afganistao sorununun çözülnıesini şart koşmuyor. • ABD RÖrüşmelere karsı olumlu bir tavır içinde Reagan'ın önerileri, önceki SALT görüşmeleri paralelinde. Yani her >ki tarafm da kara ve denizdeki balistik füze başlıklarının azaltılmasını öneriyor. • En onemli konu ise, Reagan'ın kamuoyuna, SALT anlaşmalanna uyulacağını açıklaması oldu. ABD hükümctindekl Uahsızlanma yanlılan. Başkan'ı bu • ıklamayı yapması konusunda ıkna etmeyl basardılar. RPSgan da, anlaşmalara, Sovyetler uyduğu sürece sadık kalacakiarım söyledi. • İZMİR: HtlitZiya Bulvarı No: 65/3 Tel:2547 09131230 • ADANA: Atatörk Caddesl, TUrk Hava Kurumu Ithanı KH2J3 T«l:1455019731 4 Xemmuz 1982 OÜNEŞ ÖĞLE İKİNDİ TAJCVtM İMSAK 3.11 5.32 13.18 17.18 20.44 22.46
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle