25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 28 TEMMUZ 1982 konoml billmi uzmanlannca kısaca «paranm değer yitinnesi» olarak tanımlanan enflasyonun, yaşamın bir çok alanma olumsuz etkilerl olduğu bilinmektedir. Bu etkiler kısaca bireyler ve toplumların satmalma gücünün azalması olarak özetlenebillr. Temell ekonomlk olan bu etkinln, doğaldır kl, başka Dir çok alana da yansıması olacaktır. Sağlık alanına enflasyonun etkisl «doğrudan sağlığa olan etki lle, sağlık örgütünün lşleyişine olan etkl» olarak, ikl başlık altında top lanablllr. E Enflasyon ve Sağlık ENFLASYON, SAĞLIK ALANINDA ETKİSİNİ İKİ TÜRLÜ SÜRDÜRÜYOR. BİRİ DOĞRUDAN, YOKSULLUĞUN SAĞLIĞA ETKİSİ, ÖBÜRÜ ÖRGÜT MENSUPLARINI ETKİLEYEREK ÇALIŞMAZ DURUMA DÜSÜRMESİ. Dr. Nevzat EREN Hacettepe Üni. Toplum Hekimliği Bilim Dalı öğ. Üyesi ler. Dolayısı lle, ortada bir ayrıcalık olduğunu yadsımak olanaklı değlldir. Ayrıcalığm ise, kendislne tanınan kimseıeri topluma yabancılaştırdığı, toplumdan uzaklaştırdığı bilinen blr gerçektir. 1870*11 yıllarda yaşanan hızlı enflasyonun olumsuz etkisl, yalnız sağlık örgüt lenmesi Uzerine olmamıştır. Bu yıllar Os manlı Toplumu'nun bulaşıcı hastalıklardan kınldığı yıllardır. Bu noktada şu gerçeği anımsamakta yarar vardır. Enflas yon, yalnız sağlık örgütünü değil. bireysel ve toplumsal sağlığı da, her zaman ve her toplumda, olumsuz olarak etkllemektedlr. Enflasyonun bu olumsuz İlk etklslni 1930 ve 194O'lı yıllarda yaşanan etkiler iz lemlştir. Bu yıllarda tüm dünyada ve ül kemlzde yaşanan hızlı enflasyon, Büyük Heklm ve Devlet Adamı Dr. Refik SAYDAM'ın kurduğu sağlık örgütünün etkislz kalması sonucunu doğurmuştur. Bu yıllar ülkemizin, birey ve toplum sağlığı açısından büyük sorunlarla karşı karşıya kaldığı yıllardır. Bir çok salgın hastalık, özelllkle verem ve sıtma, o denli büyük sorunlar yaratmışlardı kl, bunlann üste sinden gelebilmek Için «fevkalâde savaş» yasalan çıkarmak gerekmiştl. Bunun ya nısıra yetersiz beslenmeye dayalı bebek ve çocuk ölümleri günlük olaylar durumuna gelmişti. Cumhuriyet yöneticileri de Osmanlı yöneticileri gibı, enflasyonun bu olumsuz etkilerini ortadan kaldırmanın tek yolunun enflasyona çözüm bulmak yerine, yeni bir örgütlenme ile aşıla bileceğl yanılgısma düştüler. Bu yanılgının sonucu Dr. Behçet UZ'un biçlmlendirdiği yeni sağhk örgütlenmesi oldu. Sağ lık merkezleri kuruldu ve hükümet tabip lerlnin görevlerl smırlandırıldı. Dr. Refik SAYDAM'm doğru politikası blr yana bırakılarak, tedavi edici hizmetlere önem ve öncelik verildi. Enflasyonun bilinen ücüncü etkisi 196O'lı yılların sonunda ortaya çıktı. 1963 yılmda Sağlık Hlzmetlerinin Sosyalleştirîl mesi uygulamaya konulmuştu. Bu uygula ma ülke gereksinimlerine uygundu. İlk yıllardakl çalışmalar başanlı ve umut verici idi. Hekimlere tam süre çalışma ilke sl yürürlüğe konmuş, buna karşıhk bazı yan ödemeler getirilmişti. Ancak enflasOR tuzlarıyla llglll bir îngiliz firması, Birincl Dünya Savaşı öncesinden berl yurdumuzda üretim ve dışsatım yapmaktaydı.. Çeşitli mamuller ttretme güeüne Jte sahip olarak blr dünya tekeli hallrte gelmişti. 1928 yılında Amerlka'nın batı kesiminde keşfedllen btiyük bor tu zu yataklarını da ele geçirin ce, dünya plyasaları egemen llğinl kesin blr etklnliğe ulaştırmıştı. Amerikan bor tuzu Türk cevherlerinden daha nitelik 11 olduğu için Türkiye'dekl üretimini yavaş yavaş kısa rak «kaynak ttikendi, başka kaynak da yok» gerekçeslyle faaliyetini durdurdu ama. bir gozcü firma bırak mayı da ihmal etmedl. Ikinci Dünya Savaşı'ndan sonra, bor kullanımı kırkı aşkm endüstri koluna ve füze yakıtlarma kadar yayıldı. Bor tuzu ve ma müllerl tüketimi de yılda % 510 oranı ile artarak btiyük ölçülere ulaştı. Bugün de aynı oranla bu artış sürmektedlr. yon, 1960'ü yılların sonunda, bu yan öde melerin geçerliliğini ortadan kaldırdı. Çö züm olarak getirilen. eskiye dönüştü. 1978 yılında «Tam Süre Çalışma Yasası» ile yeni bir girişimde daha bulunul duğunu görüyoruz. 1970'U yılların sonunda üç basamaklı sayılara ulaşan entlasyon hızı, tam süre ödeneklerinin getirdiğl çekiciliğl bir kalemde sildi, süpürdü. Soruna getirilen çözüm, klaslk çözümsüzlük oldu: madem ki uygulama aksamaktadır, en doğru yol geriye dönüştür. 1870'lerden bu yana, mehter yürüyüşü ile İkl adım ilerl, bir adım geri glden sağ lık hizmetinin başarısızlığında «hekimle re yaraşır doğru tamların» konulamamış olmasının etkilerini aramak gerekmekte dir. Yanlışlık, enflasyonun olumsuz etkilerine, örgüt biçimlni değiştirerek çözüm bulunabileceğini sanmaktan kaynak lanmaktadır. Sıtma hastalığının tifo ila cı ile sağıtüamayacağını hekimlerin tümü bilir. Ancak, enflasyonun etkisinin örgüt blçünlnl değiştlrmekle önlenemeyeceğlni söylemek, şaşılacak bir şeydlr kl, doktriner olarak değerlendlrilmektedlr. Bu durum belkl de, hekimlerin büyük çoğunluğunun ekonomi bilmemelerinden kaynaklanmaktadır. Oysa artık hastalığa doğru tam koy manm zamanı gelmiş, belki ue geçmektedir. Yalnız tedavi edicl hekimlik hizmetleri ile bireylerin ve toplumun sağlık sorunu, dünyanın en zengin ülkelerln de bile çözümlenememiştir. Enflasyon ne deni ile beslenmeye yeterll parayı ayıramayan kitlelere, ücretini ödeyerek hizme tinden yararlanabileclkleri tedavi edici he kimler göndermek, beslenme yetmezliği hastalıklarının artışmı önleyemez. Günü müzde 5 kişilik blr allenin bir aylık beslenme harcamasınm en azından 25 bln lirayı bulduğu hesaplanmaktadır. Oysa asgarl ücretin ele geçen tutarı ayda 8 bin lirayı bulmamaktadır. Doğrusu sormak gerekir, bu bütçe ile ortalama 5 kişilik bir aileyi, hangi sihirbaz heklm sağlıklı tutabilir, ya da hastalananları iyileştirebilir?... Durumun doğal sonucu hastalıkla rın yaygınlaşmasıdır. Nitekim bu gerçeği Saym Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı ve Müsteşarı, açıklıkla ortaya koymuşlardır. Her lki yetkili de, giderek artan verem olgulannm temelinde geçim sıkmtısmın yat Enflasyonun sağlık üzerlne olumsuz etkisl konusunda bilinen en eskl tarib 1870'lere kadar gitmektedir. 1871 yılı lmparatorluk yetkllilerlnin Ilk sağlık örgütünü kurdukları yıldır. Memleket Tablpliklerl olarak bilinen bu ilk uygulamada, her ilçeye blr resmi hekim atanmıştır. Bu hekimlere yeterll ücret verllmlş, tüm ça lışma saatlerini devlete, başka blr anlatışla halka ayırmaları istenmiştir. Hekimlerin özel hasta kabul edip para ka zanmaları yasaklanmıştır. Osmanlı yönetlcilerinln bu yerinde karan, ne yazık kl uzun süre uygulanamamış, hızlı enflasyon hekimlere ödenen paranın satınalma gücünün düşmeslne neden olmuştur. tmpa ratorluk yöneticlleri bu ödenekleri arttırma olanağı bulamamışlar, çözüm olarak da, hekimlere paralı hasta bakma yetklsl vermişlerdir. Sağlık yönetimi açısından durumu «çözümsüzlük» olarak değerlendirmek gereklldlr. Günümüzde de geçerll olan bu uygulama «polıtikasızlığı, çözümü ertelemeylt göstermektedir. Çünkü bu uygulamada devletçi anlayışla Uberal anlayış bir arada bulunmaktadır. Her ne kadar karma ekonoml adı verilen ekonomik düzende, devletçi ve Uberal uygulama lar blrlikte bulunmakta lseler de, bu bir llktellk, lç lçe değil, yan yanadır. Oysa hekimlere muayenehane açma hakkı ver mek, ikl eoknomik sistemi lç içe uygulamaya kalkmaktır. Bunun olanaksız olduğu pek çok kez gösterilmiştir. öte yandan hekimlere kamu hizmeti yanında muayenehane açma hakkı da tanımak, blr tür «ayrıcalık> tanımak anlamına da gelmektedir. Bir meslek uygulayıcılarına emeklerinin hakkını vermek ne denli gerekli lse, ayrıcalık tanımak da o denli kaçınılması gereken bir tutum olmalıdır. Bu ayrıcalık «devlet hekimlere hak ettlk leri ücreti ödeyememektedir, bu nedenle serbest çalışıp, devletin kendilerlne veremediği ücreti halktan kendilerl almahdırlar» biçlminde özetlenebilir. Bu noktada şöyle bir soru gündeme gelmektedir: «Dev let, hekimler dışında kalan memurlarına yeterll ücreti verebilmekte midir?.. «Eğer bu soruya rahatlıkla olumlu yanıt verılebiliyor ise, ortada önemll bir sorun olma dığı söylenebilir. Ancak bu soruya, devle tin yüksek düzeydekl yetkililerl, çok uzun yülardan berl «evet» diyememektedir tığını açıklamışlardır. llglnç bir başka açıklamayı Istanbul Verem Savaşı Başka nı yapmıştır. Bu sayın yetkili, bir yıl için de Istanbul'da verem dispanserlerine yatan 1200 dolayındaki yeni hastamn 700' den çoğunun «sabit gelirli memur ve iş çıler» olduğunu açıklamıştır. Veremin me mur ve işçileri daha çok tuttuğu hiç bir hekimlik kitabında yazılı değildir. Ancak. veremin yoksulları daha çok tuttuğu bilinen bir gerçektir. Şimdi, sorun bu denli açık ve ortada ıken, hekimlik ve dl ğer sağlık mesleklerinin uyguıamşlarma değişiklik getırmek, beslenme yetersizliği lçindeki hangi bebeğin karnını doyuracak tır?... Devletin hekimlere ödedlgi ücret ye tersiz kalmca. tam süre uygulamasını kal dırıp hekimlere muayenehane açma yetkisi vermek, giderek artan veremi nasıl durduracaktır?.. Yapılan blr çok araştırma hekımlerl büyük çoğunluğunun «yeterll blr ödenek verilmek ve hekim onuruna yaraşır bir personel politikasn uygulanmak koşulu ile» tam süre çahşmadan yana olduğu ger çeğini ortaya çıkarmıştır. Bunun terslni savunmak, bılimsel olarak olanaklı değil dir. Burada, yeterli bir odenekle hekim onuruna yaraşır bir personel politikası sözcüklerinin altını çizmek gereklidir. Ül kemizde «yasal olarak hekimler adına ko nuşabılecek tek orgüt» olan Türk Tabiple ri Birliği ve Tabip Odaları, üyelerinin ço ğunluğunun bu görüşünü açıklıkla dile getirmişlerdir. Ancak bu tutumun, ülkemize özgü bir yaklaşımla «doktriner» olarak değerlendirildiği de, ne yazık ki, bir gerçektir. Meslek örgütlerıni kişllerle de ğil, ileri sürülen görüşlerle değerlendirmek gene ne yazık ki, bir «tutum» olarak ger çekleşememektedir. Hekimlerin meslek örgütündekl bilgl birikiminden, en üst düzeydeki sağlık yöneticilerinin yararlanmak istediklerinl söylemek de, olanaklı değildir. Eğer, Türk Tabipleri Birliği yöneticileri bazı görüşlere karşı çıkıp. bazı görüşleri de savunmuşlarsa, bunu görevleri gereği gerçekleri söylemek için yapmışlardır. Bu yöneticiler yanıımışlarsa, bu yanılgı ortaya konablllr. Bu durumda görüşlerinden vazgeçmek, bu yöneticilere düşer. Bu yapılmadan görüşleri doktriner olarak suçlamak, ne çağdaş bir tutumdur, ne de halkın yarannadır. Sonuç olarak de riz ki: Ülkemizde ne zaman sağlık örgütü nün etkinliğl azalmış, halkm sağük düzeyi gerllemişse, bir çok etken içinde, te meldeki ekonomik etken gözden kaçmlmış tır. Oysa temeldeki olumsuz etki enflasyon dur. Enflasyon, hem hekim ve diğer sağ lık personelini kamu hizmetindPn fcaçırarak. hem de beslenme. barmma ve ben zeri, sağlığı doğrudan etkileyen konulara halkm ayırdığı parayı azaltarak, bireyln ve toplumun sağlığmı bozmaktadır. Sağlık yöneticilerinin bu gerçeği görüp. buna göre önlem almalan gerektiğini blr kez da ha belirtiriz. Genclik Bize Sormaz mı? Aldıkaçtı komısyonunun hazırladığı anayasa taslağının 2'inci maddesinde şöyle yazılı: « Türkiye Devleti .. Atatürk müliyetçillğine bağlı ... laik, sosyal bir hukuk devletidir^ Bununla da yetinilmemiş 70'inci maddede Atatürkçülüğe bir kez daha yer verilmiş: « Devlet, istiklai ve cumhuriyetimizin emanet edUdiği gençlerin müspet ilmin ışıgında ve Atatürk ilkeleri doğrultusunda yetisme ve gelişmelerini sağlayıcı önlemler ahr.» Başyazarımız Nadir Nadi dünkü yazısında bu konuyu ele alarak soruyor: « Nedlr Atatürk ilkeleri? (...) Uzman olmadıgım için bilmiyorum, yeryüzünde bir «kişi» nin adım siper alarak birey ve kuruluşlan bağlayıcı, kendine özgü belirsiz hükümler ortaya atan bir başka anayasa var mıdır?» Nadir Nadi'nin bu sorusunu tüm boyutlarıyla kavramak için 2'inci babkısı yapılan «Ben Atatürkçü degilim» adlı kitabım okumak gerekir. • Nadir Nadi'nin dünkü yazısmı okuduktan sonra merak ettlm; kaba bir tarama yaptım. Batı demokrasilerinden çoğunun. Üçüncü Dünya devletlerin'n ve sosyalist toplumların anayasalarına bir göz attım. Arnavutluk, Arjantin, Avusturya. Federal Almanya, Belçika, Bolivya, Brezllya, Bulgaristan. Çekoslavakya. Dominik. Filipinler. Fransa, tsrail, tsveç, ttalya, Danimarka. Japonya, Hindıstan, Finlandıya, Honduras, tzlanda, Kolombiya. Macaristan, Lüksemburg anayasalarında böyle birşey yok: tngiltere'nin de yazılı bir anayasası yok. Franko tspanyasının anayasasında bile «klşi» adı geçmıyor: ama bireyleri devlete bağlıyan şu madde geçerll: «Madde 2 tspanyoHar yurttaşlarına sadakat, devlet başkanına baftlılık ve kanunlara itaat etmekle borçludurlar.» Fransa anayasasınm 2'înci maddesinde dıyor ki: « Fransa, bölünmez, taik, demokratik, sosyal bir cumhuriyettir. (...) tlkesl halk tarafmdan, halk için, halk hükümetidlr.» tsrail anayasası madde 3: « tsrail devleti Yahudi ulusunun ulusal sığınağıdır.» • Aradım taradım, doğuda ve batıda yalnız iki Ulkenin anayasasında kişi adı (bizimkinden bir başka biçimde) geçiyor. Bu devletlerden birisi Sovyetler Birliği. 1977'de yeniden düzenlenen anayasaya göre devletin temelinde «biıtiın iktidar halkın elinde»dir. Ancak 6'ıncı maddede topluma yol gösterici olarak saptanan lcomünıst partisinın «MarksizmLeniniznı ile donatılmış oldu&ıı» yazılıyor. Çin Halk Cumhuriyeti'nin ilk anayasasında kişilerin adı geçmiyor; Maoculuğun canına okunduktan sonra düzenlenen 1978 tarihli anayasada 2'inci madde şu ilkeyi saptamış: « Çin Halk CumhuriyetinJn yol gösterlci ideolojis», MarksizmLenfnizmÎVlao Çe Tung düşüncesidîr.» • Başyazarunız Nadir Nadi soruyor. « Atatürkçülük nedir?» Soruyu Sayın Prof. AldıkaçtVya yönelttnelk A1;atürkçtllüK" uyduculuk mudur? Bir süper devlete bsğımlılık mıdır?.. Devletin okullarına dln dersi koymak mıdır?... Özel çıkarlara hizmet midir?... özgürlükleri yok etmek midir?... Atatürk ilkelerlne göre yetiştireceğimiz gençlik bize bunu sormayacak mıdır?... ÜfcftKİcı fiatıyı Rahatsız Eden, Etmeyen Vecihi TİMUROĞLU haziran 1909 günlü Tasviri Efkftr gazetesinln dış haberler sayfasmda, şöyle bir haber veriliyon «Genç Osmanhlar'm, meşrutiyetin elde edilmesi İçin, Ahrarı îran'a (îran halkının özgürlükçü partisi) yardımi: Pake şirketinin îran'a gidecek yolcu gemisinin güvertesinde, beş Türk yolcu, heyecanla dolaşıyorlardı. Bunlar. Osmanlı ülkesinde meşrutiyeti sağlamak üzere kanlarını akıtmağa yemin etmiş beş yiğit ateş parçası idiler. tyi talih, bu seçkin varlıklan. o zaman olümden esirgemişti. Ama. önlerinde, insanlık hizmetlerine kucağını acmış onurlu bir eylem alanı görünce duramadılar. Koştular. Bu eylem alanı, meşrutiyet davası yanl in sanlığın kutsal hukuku doğrultusunda, toprak ve kan içinde boğulan îranlılar idi. İranlılar, bir yıldan bu yana, meşrutiyete kavuşmak için yiğitçe uğraş veriyorlar, ama türlü etkenler altında. kesln bir sonuç elde edemiyorlar.» Bu beş genç, Trabzon'dan öteye gidemezler. Polls yakalar ve tstanbul'a getirir. Ama, Genç Osmanhlar'ın Ortadoğu halklannm özgürlük savaşımlanna, bağımsızhk savaşlanna çeklmser kalmadıklannı göstermesi bakımından önemli bir haber. Bu davranışm örgütsel bir yanının olup olmadıgı araştırılmalıdır. Biz, tran halkının sözü ediien özgürlük savaşımına değinmek istiyoruz. Azerbaycanlı Settar Han, 1908'de. tran Şahı'na karşı bir hareket düzenlemiştir. İran halkının bu özgürlükçü eylemi. tran Şahı'nca bastırılamamış, emperyalist Çar ordulannca. kanlı bir biçimde sona erdirilmiştir. Çarlık Rusya'sının tutucu gazeteleri. Çarlık hareketini savunurken «Tebriz'de anarşi akıl almaz boyutlara varmıştır. Kent, yan vahşi devrimcller tarafmdan yağma edilmiş. yakılmıştır.» diye yazarlar. (Collected, C. 15, S. 225.) Çarhk ordularmın kıyıma başlamalan. Çarhk'ın resmi yayın organı Nlvoye Vrenya'nın bir haberiyle başlar. Bir açık buyruktur bu haber. Dünya kamuoyunu, kıyımlannın haklıhğına inandırmayı öngörür. Haber çok ilginçtin «Settar Han. Azerbaycan'ın Pugaçov'udur.» Demek. butün sorun, özgürlükçü harekettir. Şimdi, bu hareketin içinde, Çarlık ordulannm ne aradıgı sorulabilir. 22 ocak 1905'te. Rusya'da işçiler eyleme geçmişler, Çarlık tarihinin 'kanlı pazar'ını yaznuslardı. Kan ve dehşet. işçileri geriletememiş, karşıtı, demokratik eylemlerini hızlandırmıştır. 1905 haziranında, Potemkin zırhhsında başkaldın olmuştur. 1906'da bir milyon işçi işbırakımı yapmıştır. Yanl demokratik eylemler tarihsel doğrultusunda genişlemeyi sürdürmüştür. Türkiye'de. Balkan ülkelerinde ve îran'da, bu 1905 eylemi erinin büyük etkilerl olmuştur. Çarlık ordulan, sınırlanndakl özgürlükçü kıpırdamalara gözyummayarak, içte ve dışta demokratikleşmeye karşı çıkıyordu. Batı basını. genç Türkler'in ılımh davranışlanm. Çarlık ordulannm Tebriz kıyımına dayanarak övüyorlardı. Bu övgünün arkasında, tarihsel bir gerçek yatıyordu: Genç Osmanlılar'ın demokratikleşme çabalan, halkı bilinçlendirme doğrultusunda olmarmştır. Güçsuz bir devrimdir. Batı, Mustafa Kemal eylemine, hiç de bağışlayıcı davranmamıştır. Çünkü, Bömürüye karçı blr harekettl Anadolu hareketL B Bor Tuzları, BOR TUZLAREVnZIN. ŞU ANDA EDERİ 350 DOLAR DÜZEYÎNE YÜKSELDİ. DİZGİNLERİ DÜNYA TEKELİNE KAPTIRMAZSAK GELİRÎMİZ ÇOK YÜKSELECEKTÎR. I Kadri YERSEL Maden Dairesi Emekli Başkanı yesi arttırılıp Türk girişlmcileri arasına sokuldu. Türk arayıcı ve işleticilerinin ruh satları satın alınmaya başlandı. Yü?lerce arama ruh satı istendl ve devralındı... Ancak, üretlciler arasında Etibank da vardı. Onun ruhsatlarını satın alabilmek mümkün değildi. Etklli bir dışsatım ve fiyat bas kısı kurmak gerekiyordu. Nitekim, Etibank'tan cevher satın almıyorlardı NATO kanalıyla Türkiye'den Demir perde gerlsl ülkelere stratejik madde bahanesiy le bor cevherl satılmasmı yasaklattırmayı da başarmışlardı. Bu yasaklamadan güçlükle kurtulundu. Bu kurtuluş, yasağın Amerikan borlarına uygulanma dığını kanıtlayan örnekler le sağlanabümiştl.. Dünya bor mamullerl en düstrislnin % 75'inden faz lasını denetleyen bu firma ile hammadde rekabeti yapabilmek güçtü..Bu ekonomlk ve siyasal cendereden Çikış yolunun güç de olsa ancak, bor mammullerl en düstrisini kurmakla mümkün olablleceğini hesaplayan Türk bürokrat ve teknisyenleri. bir asit borik fabrikası kurmaya yöneldiler. Bu konöda (Tttı* ghişimci ve uzmanı) sıfatile katıldığı blr toplantıda bu firmanın temsilcilerJ «Siz Avrupa'ya 5 bln tondan faz la mamul bor satamazsınız. Zarar etmemek için küçük bir pilot t,esis kurunuz» önerisiyle Rtibank'ı rantabl olmayan ölçekler içine tıkayarak bu girişlmt sinslce çürütmeye çabahyorlardı. Bu tuzak tutmadı. Avlayablldlkleri veya satın aldıkları polltikacılarla TUrk kompradorlannı, bor ticaretini yurdumuza kazan dırmaya çalışan bürokrat ve teknisyenlerln üzerine komünistlik suçlamalarıyIa saldırttılar. 18 eylül 1972 tarihll Tasvir gazeteslnde çıkan, zamanın en büyük politikacılarından birinin şu sözlerl bu konuda ibret vericl blr örnektlr. Bu zat, bor tuzları ticaretinden Tür kiye'ye düşebilecek payı 17.5 milyon dolarla sinırladıktan sonra «Bor ticaretlnin iç yüzü işte budur. Mao hikayesinin iç yüzünden de farklı değlldir.» diyordu Oysa bugün, Etibank'm Bandırma'da kurduğu fabrikanın daha da genlşletilmesi hatta ikinci blr fabrikanın kurulması gelişmesiyle karşı karşıyayız. Bu flrmanın fiyat kontrolü konusunda en çok yararlandığı husus. üretldlerlmizin iç rekabet! İdi. Dev letleştirme Yasası bu olanağı ellerinden aldı. 75 dolardan yukarı fiyat bulama yan bor tuzlarımız 165 ve 350 dolar düzeyine yükseldiler. Dışsatım yüzbtnlerce tona ve geliri de yüzmtlyon larca dolara ulaştı Bu plya sa açıhşınm ufku mllyar do lara yönellktir. Tabil, d!zglnleri dünya tekellne kap tırmazsak. Ama, esefle beUrtellra kl, bu konuda lylmser olmak mümkün değlldir. Devletleştlrilen madenlerln sahip lerina iadesi hakkındaki Ya sa, bor tuzlarını bu ladenln dışında bırakmazsa, Dünya Tekeli isteğlne kavuşturulmuş olacaktır. Böyle bir lhtimalin dile getirilmesl dahi, fiyatları ve satımı ters yönde etkllemlştlr. Arapların, petroldekl dev let kontrollu satışlarla elde ettlkleri başarılar. gözlerimlzi kamaştıracak kadar parlak olduğu blr dönemde, tlcaret dlzginleıini yabancıların ellne teslim edersek bunu gafletle nitelemek mümkün olamayacak ve bugünkti yönetimln de, bu dünya monopolu firmanın etklslnde kaldığı kuşkusu yüreklerlmizl yaka caktır. (Cumhuriyet tzmir 27 (Hususi) Gazi heykelinin açılışı bugün fevkalade merasimle yapılmıştır. Açı lıştaki nutukiarında davamızın Gazi neslinin ideal davası olduğunu, şimdiki nesiller ve gelecek nesillerin bu davanın arkasından yorulmadan ve dinlenmeden koşacaklarını belirten Başvekil tsmet Paşa da ha sonra şunlan söylemiştir. •Gazi, ordulara Akdeniz'i gösterir (5O vıoncE 28 TEMMUZ 1932 İZMÎR GAZt HEYKELİ AÇILDI ken meydan muharebesının neticesıni değil. Turk milletınin Akdenız'dekı mevkıini işaret etmıştır» tsmet Paşanın kestiği kurdelayla heykeli örten bez sıyrılıp düşerken bıtıp tükenmez alkışlar son haddine varmıştı. tzmır'liler, Akdenız ufuklannı işaret eden Buyük önderin tlm sali önunde en temiz, en mukaddes heyacanı, bayramı yaşıyordu. Dünya bor kaynaklan çok sınırlı olduğu İçin bu artış ve piyasa egemenliği, uğrunda büyük uğraşları ve kavgaları göze aldıracak kadar tatlı kârlar veriyordu. Ancak, Türk girişimcilerlnin yeni bulgulan, yurdumuzun hem nicellk hem de nitelik bakımlarmdan Amerikan kaynağmı gölgede bırakacak ölçüde büyük varlıklara sahip olduğunu göstermlş ve bu gerçek, göa cü flrmanm tüm çabalanna karşm namuslu Türk bfl rokrat ve teknisyenlerince 196O'lı yıllarda gün ışığına çıkanlmıştı. Yurdumuz İçin, liberal e konominin temel ögesi olan rekabetin gerektlrdiğl çabalan harcamak, önlemlerl almak ve rlzikolan göğüslemek suretiyle bu büyük «DışahmDöviz» potan siyellnden yararlanmak ola nakları doğmuştu. Doğaldır ki bu olanak, durduğumuz yerde avucumuza girmezdt. Tere boğulmuş uğraşlar la ve akılcı bir yönetimle kazanılabillrdi. tngillz gtocfl kuruluşunun anası olan dünya tekeli (Rlo Tinto Ztoc) firması bu büyük tehlike karşısında savunma stratejlslni saptadı. Blr yandan Türk kaynaklarını ele geçl recek, öte yandan dışsatım ve fiyat baskısı kuracak ve ülkeslne sadece karnı ile bağlı politikacılara da bor ticaretinl küçümsettirlp, «Devletçlliközelcilik» çatışmasmı kızıstırtıp ttretim ve dışsatımın tek elde top lanmasını yanl, kendl sllah larını kullanan blr rekabn tln oluşmasını önleyecek İdi. Bu stratejiye aygtm oiarak gözcü flrmanın serma Bodrum Karaada Moteli Denizin en mavisi ile tanışmak istiyorsamz, sanatı, resimi ve şiiri ile bohem yasamı düşlüyorsanız, doğal saunasından çıkıp, serin suyu ile kucaklaşmak özlemiui duyuyorsanız, selamını yürekten veren personeli ile dostluktan zevk ahyorsanız, Bodrum Karaada Moteli sizlere hizmet vermekten kıvanç duyacaktır. Tam Pansiyon: 1250 TL. Yazışma Adresi: Erol KAVŞİT P.K. 68 BODRUM C IGünün ilanları[ kltabı çıktı. FOTOĞRAF MERAKULARINA Kendi kendine fotoğrafçılık Fiatı 15 kuruştur. örtırn lhJ turizm Sunar ACRUBU 1001 t Kıırııluj YıldönUnrt TOrk Resmınde Insan • Portr» « kııilanıvor Kaam Cumhuriyet Sahibi: Cumhuriyet Matbaacılık ve GazetecilikT.A.Ş. adına ^ NADİR NADİ HASAN CEMAL EMİNE UŞAKUGİL OKAY GÖNENSİH G«n«l Yaym Müdürü: Müesjese Müdurü Y M I l}l«rı Müdürü: •M«n v» Y»y»n .'Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetocilik T.A.Ş. Potta Kutusu. 246 IStanbul Tel: 20 97 03 (S H»t) BOORUM T.M.T OTEL """u> 19.900TL. MARMARİS SultanSarau Mote» ^ 19.900.TL THIYE ( a<) I 1 *! B Sınemkuy 40 * " H i Resım rf siorjsvonunda •urrklı (Jİ'VJCjk 13 Haziran 1982 günü, tran ordulan, Körfez'in güvenliğini emperyalist devletlerin yaranna korumak amacıyla, vatanlanna giren Irak ordulanna son darbeyl vnrmak için, Irak topraklanna girdiler. tran topraklanndaki Irak ordulanndan rahatsız olmayan Batı, Irak topraklanndaki tran askerlerinden, ilk yinnl dört saat içinde rhatsız olmaya başladılar. Filistin halkının emperyalizmin güçlü maşa8i tsrail ordulannca kıyılması. yeni blr Çarhk numarasıdır. tran'm başansı, Ortadoğu üzerlndeki baskılan dagıtabilir Ne ki. Kudüs'e gitmek. bir dü? bile değildir. Türk demokrasİ9İnin yeniden işlerlik kazanmaya yöneldigi bu güBİerde. bunlan düşünmellyi*. EKETUR OTEL UmpMiy(H.18.900.TL ALAAJrtlOTlL 13.900TL. MAR£IOTEL 30000TL. BCROLAR • ANKARA:KonurSok«kno. 24 4 Yenl»ehlr T«l. 17 58 25 17 58 66 Idare: 18 33 35 • ÜMİR: Hallt Ziya Bulvarı No: 65/3 T«l:2547 09131230 1 vnemkoy 111 40 47 g • ADANA: Atatürk Caddetl, Turk Havi Kurumu Ishanı Kat 2/1 Satıtık Arsa Şırinevler Kuleli'de 192 metrekare 16 pafta. Saat: 13 17 arası. Tel: 20 97 03ten Halit T«l: 14 5 5 0 1 9 731 21.900.TL. ö ı « OtoMtt* IkramUr • BARBARO6 BUtVAJtl 35/3 BeŞll TAKVM »M«AX OÜNEŞ ÖÛLE İKİNDİ 28Temmuz AKŞAM YATSf. «611074618226 tb, 26105 lr«lb«tAb«ntur 376107 3.43 5.50 13.20 17.17 20.30 22.21
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle