25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 3 HAZİRAN 1982 tatürk'ün, 1 kasım 1937 günlü Turkiye Büyük Millet Meclisini açış konuşmasını, resmi bir vasiyet sayanz. Çünku ertesi yılm açış konuşmasını, Atatflrk has ta olduğu ıçin Başbakan okumuş ve Büyük Öndenmiz on gün sonra yaşamdan aynlmıştır. Bız bu yazımızda, işlediğimiz konuyu gözönünde tutarak, Atatürk'un konusma sının sadece Milli Eğitimle ilgili bö.umunu aldık. Ataturk bu konuda diyor ki: «Büyük davamız, en uygar ve en zengin bir ulus olarak varlığımızı yükseitmek tir. Bu, yalnız kurumlarında değil. düşüncelerinde de temelli bir devrim yapwş olan büyük Türk ulusunun dinamiV 'dealidir. Bu dinamik ideali en kısa blr sflre ıçinde gerçekleştirmek içln, düşüoce ve duvramşı birlikte yürütmek zorundayız. Bu alanda başarı, ancak esaslı bir planla ve bilinçli bir çalışma ile elde edilebilir. Bu nedenle, okuyup yazma bilmeyen tek yurttaş bırakmamak, yurdun büyük kal kınma savaşınm ve yeni çatısmm Istediğ* teknik elemanlan yetiştirmek, meıaleket sorunlarının ideolojisini (temel düşü'i'ielerl anlayacak, anlatacak, kuşaktan kuşağa ya şatacak insan ve kurumlan yaratmak, işte. bu önemli ilkeleri en kısa süre içinde serçekleştirmek Milli Eğitim Bakanhğınm üzerine aldıgı büyük ve ağır zorunluluklardır. Belirttigim ilkeleri. Türk gençH§în!n dl mağında ve Türk mllletinin biHncinde he»an canlı bir halde tutmak, üniversit<'l«îriıni ze ve yfîksek okullarımıza düşen başlıca vazifedir.» A Devlet Baskam ve Genclik YBLLARDBR ATATÜRKÇÜLÜĞE TERS TUTUMDA SÜRDÜRÜLMÜŞ EĞtTİM POLİTİKASI, GENÇLERİN CEKTİKLERI ACILARIN BAŞLICA NEDENLERİNDEN BİRİDİR. Ord. Prof. Reşat KAYNAR Bu başı boş, plansız ve sorumsuz agitim politikası, gençler arasmda fırüt aşıtsizliklerine ve sosyal adaletsizliklere yol açmıştır. Bütün bu davranışlann, gençlerin yaz gısı üzerinde acılı sonuclar meydana ffötir diği kuşkusu^dur. Bu bakımdan, Atatürk'ün veda konuş masında belirttiği milli eğitimle ilgili ilkele rini, ayn ayrı ele alıp karşüaştırmaJar yap ma suretiyle açıklamada yarar vardır. ••• Birinci ilke, «okuyup yazma bllmeyen tek yurttaş bırakmamak ilkesiydi. B?z Atatürk'ün ölümünden sonra, bu ilkeye ters düştük. Atatürk döneminin coşku '1e yürüttüğü Millet okullarını ve okuma yazma seferberliğini bıraktık. Bunun yerfae, ma sum ve cahil halka hoş görünmek lcin. onun masum inançlannı sömürerek Kur'an kurslarını geliştirdik. Kız çocuklani 3£rs nim yapmamalan yolunda girişilen vaygın hareketl önleyemedik. Böylece Türk ulusunu, okuyup yazmanm getireceği ısıktan yoksun bıraktık. Ancak, son bir bucuk yıl içinde, Milli Eğitim Bakanhğı, Atatürk döneminin coşku ve faaliyetlerini yeniden canlandırma ya çaba harcamaktadır. Ama 33 yıl okuyup yazma coşkusundan, bilincinden yoksun bırakılma, Mllletimizdeki düşünce üretimi ni ve demokrasinin gerektirdiği özgür dü şünce yeteneğini zedelemiştir. •*• Ikinci ilkeyi ele alıyorum: Atatürk bize «yurdun büyük ka!kınma savaşınm ve yenl çatısınm istedişi teknik elemanlan yetiştirmeyi» öğutlemişti. Onun ölümünden sonra bu ilkenin de tam tersini yaptık. Sayın Evren, «Bugün 1808 lise TM* bu nun onda biri, sekizde biri lise yoktu. Lise seviyesinde okulumuz yoktu» demîktddlrler. Evet, sayı bakımından iki bine yakl* şan hse açtık ama, bu liseler «bir mühür, bir mfidür»le açıldı. Gösterişe ve halkı al datmaya yönelik, sadece adları hse olan bu okullar. işlevlerini asla yapamadılar. Böylece gençlerimizin büyük çoğunluğu ciddi lise öğreniminden yoksun kaldüar. Milli Eğitim işlerimizde Atatürk'ün vurşuladığı «esaslı bir plan ve çağdaşlaşmaya» asla yer verilmedi. Tam tersine çağ dışı eğıtjm teş vik edildi. Plansızlık ve rasyonel ja'ışmama, şimdi karşılaştığımiz lise felaketivle b zl yüz yüze getirdi. Atatürk'ün vasiyet ettiği teknik eieman lan yetiştirmek için, Rüştü Uzel gıbı konunun ustası olan bir müsteşar ve çevresinde bir kadro yetiştirdik. Ama, WiO yıhn da iktidar değişince, yeni gelen 'ktidarıa Milli Eğitim Bakanlıgmda yaptığı 'lk iş. Rüştü Uzel'i istifaya zorlamak oldu. Oysa Uzel ve kadrosu, Atatürk'ün «Teknik eleman yetiştirme» ilkesini gerçeklestirecek yetenekte idi. Büyük hocamız Rüştü U?e' den sonra. Atatürk'ün bu ilkesi de felce u& ratıldı. Böylece Işe yarar, hem kendisvne heın ülkeye yararlı teknik elemanlar yetine biî yük çoğunluğu iş yapmak yetensğinden yoksun, sadece Üniversiteye girmeğe mah kum gençlerin yetişmesinde dirend'k dur duk. Şayet Atatürk'ü dinlemiş olsa/dık. ülkenin en az beş büyük kültür bölgesinis, medrese yöntemlerini blr yana bırtkarak araştırmaya ve yaratmaya yönelik ber di 1 dan ilk okullarlyla ve sonuç olarak ttnivdr sitesiyle Kültür Şehlrlerine sahîp olacaktık. Atatürk'ün üçüncü ilkesini ele alıvo rum. «Memleket sorunlannm Ideo'ojisinl anlayacak, anlatacak, kuşaktan kusağa ya şatacak insan ve kurumlan yaratmak..» • ' Bu ilkeyi onun ölümünden sonra tümtt ile bıraktık. Ataturk ilkeleri, en sağdan «f sola kadar, her kesimin kendi düsüncesne göre yorumlanan sozler haline g&tiri'dî. Milli Eğitim Bakanlığunız 12 ÇVIülden sonra okuyup yazma seferberliğine ve tek nik elemanlar yetiştirme hareketiie sahip çıktı. Fakat, Atatürk ilkelerini tesbit edecet»; insan ve kurumlan yaratacak çal'smala'. bugün de sahıpsiz durmaktadır. Bu konuda ne Milli Eğıtım Bakanlıgmda, ne da nniveı sitelerimizde, düşünceleri birleştirecek plan \ı ve bilinçli bir hareket yoktur. Genclerimi' zin kafası boşluktadır. Atatürk, milli sımrlan içinde ."'ke ve ulus bütünlüğüne ve tam bağımsızhğa da yalı, emperyalizme karşı olan insannl MHliyetçiliği; Türk gençliğinin biHncinde h n r an canlı bir halde tutmak istiyordu Atatürk, çahşmaya dayanan to^umsal bir düzenin smıflar arası barış içinde galişı.iesini, smıf kavgası yerine. güHü bır hul<uk devletinin adalet ve güvenUgi İİ9 sı nıf banşınm egemen olmasını istiyordu. fa nı t.op,umsal demokrasiyi Türk geoçl^in'tı b<l<:<cinde her an canlı bir halde tutmak is tıvoıau. Atatürk, akıl kültürünü istiyordu. Ter>v ratik düzene karşı özgür düşunceyi ve ytışamda bilimin kılavuzluğunu istivordu. •*••• Cumhuriyet Sahfbh Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazoteclllk, T.A.5. adtna . '. L NADİR NADl CenriYayınMüdOrlh. Mü«ies«'Müdürü: Y»ıı l'lerı MüdürO: BaMn vsYayan • HASAN CEMAL EMİNE UŞAKLIGİL OKAYCÖNENSİN Cumhuriyet Malbaaoılıkvs GazelaellikT.A.Ş. Poala Kutuau: 248 îstanbul Tal: 20 97 03 (S Hat) BÜKOLAR. • ANKARA:,.Komıf Sokak no. 24M Y«nl»»htr • \ZHl\ht »Walll Zlya Bulvan No: 65/S Tal:254709131230 v • AOANA:Autürk Caddssi, Türk Haw KtmırmT«tantKai2r$ 7*1:1455019 731 TAKVtNf. İMSAK OÜNEŞ ÖÖLE İICİND, 3 Haziran 1982 AKŞAM YATSl 3.16 5.28 13.12 17.12 20.35 22.35 ••• Devlet Başkanı saym Evren, 19 Mayıs Gençlik Bayramı dolayısıyla, Milli F£itimi mizle ilgili olarak, gençlerimize, sayılara dayah bilgi verdiler. Bu bilgiler, Atatürk'ün ölümünden sonra geçen son 35 yıh da 1gilendirmekte ve bu dönemin benirasendifci izlenimini vermektedir. Gerçek şudur ki, t u dönemde izlenen milli eğitim poiitikasında, AtatürkTm öner diği planlı ve rasyonel çalışma bırakılmış. yerine günlük çıkar politikası egemen ol muştur. Halka hoş görünerek lıalkı aldatma alışkanlığı, eğltimde kaliteyi düşürmüş, buna karşıhk sadece sayıyı arttirmı9tır. Biz, bunları Atatürk'ün ölü 4 nünaen' sonra ihmal ettik. Gençlerimiz yabancı ül kelerden gelmedıler Onlar da, bu »lke içln ««•n't/rını dökmekten yılmayan yurttaşlann çccuklandır. Ama bız, onlann bir b^lümü nü Atatürkçülük doğrultusunda yetiştir» medik. Ülke uçurumun kenanndan VurtarJ mıştır. Şimdi tekrar demokratik yönetimin^ kutulması içın çalışıyoruz. Düştüğümüz hd ta'sr. tekrarlamıyahm. Elbette Devletinı lfT~ı ayaklanan sağda ve soldaki geçles « rin hatalan agırdır. Ama bunda bizi u'nı \ "ma götüren anti Kemalist hareketlyrin de etkin c'duğunu kabul edelim Atatürk'e ters duşen bir eğitim politika sı, oLİann çektikleri acılann başlıca neden lerinden biridir [50 yıoncE) (Cumhuriyet ia3areaaj 3 HAZİRAN 1932 YUNAN BUHRANI Yunanistan'm büyücek blr buhran içinde bulunduğunu zaten Türk efkarl umumiyesi de biliyor. Yunanistan'daki buhrarun asıl sebebi iktisadi ve binnetice malidir. Büttin ted birlere ragmen ticarl ödemeler dengesi yüz küsur mllyon Türk lirasma karşılık gelecek . miktarda açık verdiğinden * altın karşılığına rağmen drahmi lstikrarını kaybetmiştlr. Drah mlyi tutabilmek için Yunan hükümetinin AK vam Cemiyetine ve Avrupa devletlerine müracaatları müspet neti, celer vermediğinden Yu nanistan bir taraftan harici borçlannın ödemesini ertelemiş ve hat tâ durdurmuş, diğer taraftan da son günlerde altın esasını terkeylemiştir. Milli bankanın son tayin etttği kıymetle blr înglliz llraa 650 drahmi ediyorsa da hu susi alışverişlerde bu kıymetin 870 drahmiye kadar düştüğü anlaşılıyor. Bu düşüş hakikaten fazladır ve bittabi müli hayatı büyük zararlara uğratmalıtadır. Dert büyük olmakla beraber çaresiz değildlr ve buna evvelden olduğu gibi yine M. Venizelos gibi hakiRl tktidar ve itibar sahibi rıcalln çare bulabileeftgi de şüphesizdir. BUtün bu badireler İçinde Türk Yünan dostluğunun her türlü halelden masun sağlam bir vaziyette bulunması bilhassa bizler için çok mühim bir noktadır ve bu dostluğun saf ve samimi hissiyatiledir ki komşu memleketin için de bulunduğu müşkülattan blr an evvel ve en iyi surette kurtulma sını temenni edıyoruz. NADl OKTAY AKBAL Hfivın CUCT Dil Devriminden Geriye Dönülmez Cokurlardan. 1. aşama sınavlarını duyurmak icin bu kargasaya gerek var mı? Mayıs ayımn sonlanna doğru blnlerce öğrencinln, yüzbinlerce aile ve yakınlarının beklediği Anadolu Llseleri ile üniversite smav sonuçlarının ilk aşamaları açıklandı. Bu konuda binlerce öğren cl ve velinln ortak sorununa değinmek istiyorum. Üniversite sınav sonuçlarının açıklanacağı radyo ve TV'den ilan edildi. Ankara' da Kavakhdere'deki ÜSYM 'nde sözlü başvuruyla öğrenilecek diye. Ertesi gün rad yodan duyduk ki, Smav Merkezi bu işle başedememiş. Sözlü öğrenme yolu, ka labalık nedeniyle lptal edilmiş. Tabii, bizler sınav mer kezinden gelecek postayı bekleyecektik. Bizler gibi de diğerleri. ÜSYM, işin içinden çıkamayınca, baktıfc gazetelerde listeler yayjnijgç| maya başladı. Yani blr yer 'Dil gericileri hem dilin ulusal bilinci oluşturduğurvu söyJüyorlor; hem de, ulusal biünci oluşturan, özleşen ve gelişen Türkçeye karşı çıkıyorlar. Okullanmızdahi Türhçe öğretiminin oerişanhğından, öğrencilerin Türkçeyi doğru konuşup doğru yazmayı başaramadığvidan yahmıyorlar. öte yandan Türhçe öğretiminin kendi &z değerlerine yaslandınlmasına karşı çıhıyorlar!\BitineA<blr gerçetttir ki insan ancak kendi öz dilinde açık seçih düşünebüir. Nitekim burada dil devriminin verimlerini karalayanların konuşmalarında yaptıkları söyleyiş yanlış~ lıkları düşüncelerindeki bülanihlık, bunun örnekleridir.' M. Eğitim Bakanlığı'nın Ankara'da topladığı Yüksek Dil Danışma Kurulu'nda Emin Özdemır boy le söyledi. Şunu da ekledi 'Atatürk Türkçe ile Türk ülkesini özdeşleştirmiştir. Ülkemizin sınırlarında nasıl nöbet tutuyorsak, Türkçemizin sınırlarında da nöbet tutmak bizim için ulusal bir ödevdir. Dıi gericileri bu ödevin biHncinde değildirler.» Evet. dil gericileri bu Danışma Kurulu toplantılarında ne denli güçsüz, ne denli etkisiz, ne denli çagdışı olduklannı gözler önüne sermişlerdir. Profesör, ögretmen, yazar, 'aydın' görünümünde olsalar da, gerçekte çağdaş düşüncenin, bilimin çok çok gerilerinde kaldıkları yandaşlarının bile gözünden kaçmamıştır. Bir profesör kalkıp şöyle bir öneri yapabiliyor: Okullarda Osmanlıca dersi konulsuni Osmanlıca bir 'dil' midir. yoksa karmakarışık b'r bileşim midir? Hem ne gereği var onu öğretmenin? Arapça, Farsca öğretiîsin dese. hadi bir derece anlamı var, bir yabancı dildir. Kimi öğrenciler Ingilizce, Fransızca, Almanca öğrenır, kimi de Farsca, ya da Arapça... Ama 'Osmanlıca' diye bir 'dil' var mıdır? Başka biri. yazılannda ona buna boyuna sataşan, küfürlü sözcükler kullanmasını seven biri, kendisini eleştiren bir üyeden 'adamın biri' diye söz edince tepkilerle karşılaştı. Gazetesinde istedigı gibi hakaretler savurmaya alışmış, ama burda yaya kal dil.. Hele okul öncesi eğitiminden söz ederken KuHan dığı 'sübyan mektepleri" deyimi bu kişinin hangi hayaller içinde yaşadığını bir kez daha gösterdi. Sonra başka bir dil gericisi hem de bilim adamı1 çıktı: «Kendimizi ilme teslim etmeliyiz. Mesele Akademi kurmaktır. Otorite gereklidir> dedi Oysa bu kişinin 'ilim' yapmasına kimse engel olmuyorl Ama nedense ille de Akademi üyesi olacak, sonra 'tlim' yapacak.» Nasıl bir 'ilimse!' Bu toplantılann izlenimlerini sizlere olduğu gibl duyurmak istiyorum, ama sözü uzatmaya da gerek yok. Dil gericileri ile Dil Devrimcileri arasındaki çatışma, Atatürk devriminden yana olanlarla ona düşman olanlann çekişmesidir. Hepsi budur... Danışma Kurulu'ndaki konuşmalar bu ikiliği iyice gün ışığına çıkarmıştir. Saym Bakan'ın 'Atatürk'süz bir Türkiye, bir Milli Eğitim duşünülemez' sözlerini alkışlamayanlar yalnız bu gibi kimselerdi. Bır kez daha kendilerini el© vermi$ oldular bu davranışlarıyla... Kemal Demiray, Prof. Doğan Aksan, Doçent Semih Tezcan, Emin Özdemir, Satı Erişen, Mustafa Aslıer, Feyza Hepçilingirler, Mehmet Aydın ve daha pek çok öğretim üyesi ve ögretmen. birbirinden güzel konuşmalar yaparak Atatürk'ün başlattığı ve Atatürk'çü kuşaklarm hızla sürdürdüğü dil dsvrlmine bağlılıklannı gösterdiler ve bu atıhmın gerid saldınlarla önlenemeyeceğini belirttiler Mehmet Kaplan. Ahmet Kabaklı, Zeynep Korkmaz, Kodamanoğlu, Ercilasun gibi, Tercüman'da kümelenen bir avuç kişinin konuşmalan, davranışlan ise yetersizliklerini, toplantıda bulunan yüzlerce kişinin, özellikle bakamn ve bakanlık yetkililerinin gözleri önüne serdi Kısacası sepetlerindeki pamuk ne kadardır. bilgileri nedir, özlemleri hangi yöndedir, hep si ortaya çıkmış oldu. Bu ilginç ve yararlı toplantıyı düzenleyen Bakanlık sorumlularına, en başta da kurul toplantılannı başanlı blr tutumla yöneten sayın Hasan Sağlam'a teşekkür etmek isterim. Dil devrimcileri ile dil gericilerinin gerçek düzeylerinin ortaya çıktığı; dil gericilerinin hangi amaç ve düşler ardında oiduklannın toplum önünde sergilendlği bu toplantı tarih<se\ bir önem tasımaktudır 3 yıldır emekli 1. 11. 1977 yıknda îstanbul îhtiyarhk Bölge Müdurlüğünden 1330940 sicil numara ile emekli oldum. 1. 1. 1979 tarihine kadar emekli maaşımı aldım. SSK Genel Mudürluğu'nün 8 1. 1982 ve 30772 N. 2/ 246535 sayılı yazı ile maaşımın kesildiği ve tarafıma 46 340 lıra borç kaydedıldığı, emekli olabilmek için 120 gun eksikliği doldurmam gerektiği bildirildi. Parayı ödemedığim için hakkunda Artvin Asliye Hukuk Mahkemesinin karan üzerine, 10. 5. 1979 yılmdan sonra Yanlıslar kenti: İstanbul Sabah evınizden çıkıp sokağa acümınızı attığınız andan ıtıbaren bır yığın yanlışla karşılaşıyorsunuz Istanbul'da. Burası, ulke sorunlarmın birbinne en fazla yaklaştıgı bir kent. Bmdiğinız mınıbüs duraktan normal yolcusu ile kalkıyoj1, 100 metre gıtmeden devamlı yolcu alınıyor. tnsanlar hamsi balığı gibi üstüste yıgüıyor. Vücutlar bır yanda başlar baş ka yanda akrobatik gösten gıbı. Sanki şoför size zorla sabah sporu yaptırıyor. Hoş akşama değın tum mınıbüsler aynı ya... Şoföre söylenmeye kalksamz yanıt hazır: Biz kitle taşunacılığına hızmet edıyoruz. Halkımızı sokakta bırakmak daha mı ıyı? Mınibüste sıgara yakmak yasaktır ama şoför sıze çok kızdığı içın bir sıgara yakıverır... Gelirsiniz otobüs durağına, birtakım kişiler ellerınde İETT'nin 20 Uralık abonman bıletleri «Bilet var, bilet» diyerek gezinırler. Bunlar da devleün gönüllü yardımcılan galiba. Bilet fiyatlan şöyle: Abi na verirsen, 22,5 ve 25. Eğer İETT bilet basımını bıraz ak Hangi Yusuf Çebi? Gazetenizin 22.5.1982 günlü sayısmda ve 12. sayfasında MSP'nın malı durumunu inceleyen rapordan bahsedilirken, 12 mılyonluk bir miktann üç kişı arasmda tevzi edıldiğınden bahsedılirken, bu uç kışt den bırısının de Yusut Çebı adında bır yurttaş olduğu vur gulanmaktadır. Oysa ki Çebi ailesi çok geniş bir kabile olup, bu aile içinde Çebı soyadlı birçok Yu suflar vardır. Şimdi aileden hangi Yıısut diye bırbirimızden şüphelenmek durumunda kaldığımiz için yazınızda adı geçen Yusuf Çebi'nin annesi, hiç olmazsa baba adınrn da yazılarak ilgililerin bizi zan altmdan kurtarmasını rica ediyoruz. rusuf Çeblier adına YUSUF ÇEBt tie yıktu' şin içinden çıkamadı, bazılan telofonla bilgi verme yo luna gittl. Bazılan da yayınlamaya koyuldular, fakat bir de baktılar ki liste çok uzun yaymlamaktan vazgeçtiler. Aynı işlem, Anadolu Lise lerine girlşte de, görüldü. Bir büyük gazete, listelerl tam yayınladı ama kimsenin eline geçtiğini görmedik. Diğer ikiüç gazete de, yayınlamayı blr süre devam ettirdiler, fakat bundan da vazgeçtiler. Çünkü yayınlamak günlerce sürüyordu ve büyük masrafa yol açıyorsatmış olsa o zaman fiyatlan ladığı 5 liralıklan istıflemektir. du, okuyucuya verilen sözü kimbılir ne olur? Batıda, tuvaletlerın kapısı ma de tutmak en güzel yoldu. deni para ile açılır, bizde hiç Bir tek yayınlayan siz kalOtobüsten inıp tam köşeyı olmazsa bu tuvalet ödevlilenne dmız, o da sayfalarınızm odönecekken Marlboro satıcıla bırer el makbuzu verilerek derı yine karşınıza dikilir. Bu netım altına almsalar daha ıyı lanak verdiği ölçüde sürükonuda tek değişiklık fiyatla olmaz mı diye düşünürsunuz. yor. Belki siz de. yer darlırın bıraz artması. Slmdılerde Kalabalık bir caddede yürüyor ğını ileri sürün birakırsmız. Mariboro 250 kağıt... Trafik du sunuz Nöbetçi askerler elleSonuç olarak şunu İstizensızliğinden yararlanıp yolun nndeki otomatik tüfeklerin karşısına geçersiniz. Sıhhi ol namlusunu tam gözilnüze doğ yorum, sonuçlan ilân etmek mayan koşullarda yiyecek sa ru tutarlar. Namlular yere doğ artık gazeteler'n de boyunu aştı. Çünkü, Üniversite Sıtanlann arasmdan vapur iske ru tutulsa daha iyi olmaz mı? navı'ncîa 220 bin. Anadolu lesme gelırsinız. Vapur ıyıce Bu yaniış davranışlara yone Liselerinde de 332 bin küyanaşmadan menler binenler len insanlarımıza değil, öteden yüreğmizi hoplatır. Vapurla beri onlan böyle vanmndan sur isim var. Acaba. ilgili ku karşıya geçersiniz. Olaylar sizi güvensiz ve sorumsuz bırakan rumlar. şu gün arıklayacabıraz sıkıştırmış ise bir Bele tüm ilgililere kızarak yolunuza ğız. bugün ilân edeceğiz didıye tuvaletine gidersıniz. Pıs devam edersinız... yeceklerine. listeleri daha lık ve koku ıçindekı bu yerın önceden illere. Milli Eğitim gişesinde bir adam oturmaktaDursun KARACA, Müdürlüklerine ya da okuldır. Tek ödevi, çıkanlardan top Çayeli/RİZE lara göndermezler miydi? Ne öğrenci heyecanlanır, ne, de veliler bu heyeoana ortak olupdu. Avnca, Milli Eğitim BakanbğL bu UsteHftrrinet leri açıklanırken. ilil ya da öğrencilere verilen numaralara göre sonuçlafl dü zenleyemez miydi' Tabil hepsi kolay şeyler ama, düşünmek. biraz zahmete gir' .mek gerek. bir işyerinde 120 gun prim ödemek suretiyle emekliliğimi istedım. Gelen cevap ta, yanlış muracaat olduğu içm emeklilığim kabul edilmedı. Bu kez 11. 11. 1981 aınde yine muracaatta bulundum. An ra îstanbul arasmda mekık dokumama rağmen uç yıldır emekli olamıyorum. Mağdur durumdayım, yetkililerin sorunuma eğiknelermı bekliyorum. Mecit TAŞ Kozluk Mah. J. Lojmanı İZMİT Bütün Türkiye için ve uygun ödeme şartiyle son sistem değirmenler veriyoruz. Galata, Ada Han No: 15. Bakkaliye işlerinde çalışmış, namuslu ve faal tezgâhtarlar aranıyor. Liman şlrketi umum kâtibi Reşat Beye müracaat. Bursa'da Çekirge Palas Oteli temlzliğl, odalarınm ferahlığı, servisi herkesi memnun edecek halde açılmıştır. Otel bir doktorun tahtı nezaretlndedir. Çapraz Alman mamulatı plyano ehven fiyatla satılıktır. Taliplerin Ortaköy Dereboyu Pirpiri Kalfa çıkmaz sokak No: 11 Sultan Hanıma müracaatları. DEĞÎRMENLER TEZGAHTAR ARANIYOR ÇEKÎRGE PALAS SATILIK PİYANO TEŞEKKÜR Zeynep Kâmil Hastanesi'nde 29 mayıs 1982 gunu Altuğ'a kardeş gelmesinde yardımlarmı ve ilgisini esırgemeyen değerli insan. sevgılı ağabeyımiz, Hastane Başhekımi Prof. Dr. Burhanettin Ustünel'e Nöbetçi Doğum Şefi GÖSİBll Birayın en seçkin ürünlerini sunan derqi Dr. Füsun AKSU'ya Dr. Kemal BAYINDIR'a Birinci kat hemşire ve bakıcılarına, 202 nolu oda hizmetlisıne, Hüseyin Berber, Akif Zurnacı'ya candan teşekkür ederiz. DÎLEK AİLESt sanat/edeb^at Deneme ve Sanat Röportajı ödülleri veriyoruz Deneme Seçiciler Kurulu: Füsun Akatlı, Melih Cevdet Anday, Adnan Benk, Konur Ertop, Akşit Göktürk, Doğan Hızlan,Tahsin Yücel Sanat Röportajı Seçiciler Kurulu: Oktay Akbal, Hikmet Feridun Es, Nail Güreii, FikretOtyam, Kemal özer, Adnan Özyalçıner, TomrisUyar Ayrıntılı bilpi Haziran sayısmda Bayinizden is*eyiniz Neyse. bunları ilgililere hatırlatmak İçin yazıyo. rum. inşallah önümüzdekî 'vıl bu heyecan uzun günı)er yaşanmaz. Ahmet KORU / KÜTApyA "EBK: Kredî kullanmıyoruz Gazetenizin 14.5.1982 ta rihinde 6. sayfa 7, sütununda yer alan «Et Balık Kurumu ve Sümerbank'a Merkez Bankası kredileri arttı» baş> hklı yazmız inceîonmişlir., Kurumumuz 1981 yılmın Tfimmuz aymdan buyana Wç bir şekilds Merkez Bankası. jkredisi kullanmamıştır Bilgi •alınmasını ve daıma gerçeği 'yansıtansayrj gazeteniz aracılığı ile kamu oyuna du•yurulmasın) rica edertz i ,Et ve'Balık Kurumu Genel Müdürlüğü^ 24 KALEM SEBZE, MEYVA SATINALINACAKTIR Şartnamesl, bedelsiz olarak aşağıdaki adreslerden alınabilir. 1 KARABÜK'te: Demir ve Çelik Fabrtkalan Müessesesi Tedarik ve tkmâl Mudürlüğümüz. 2 ÎSTANBUL'da Sirkeci. Yalıköşkü Cad. Yalik'öşkü Han Kat: 45'deki MümessiUiğimız. 3 ANKARA'da: Küçükesat. Büklum Sokak No. 22'deki Genel Mudürlüğümüz İSTEKLtLER'in şartnamemiz esaslanna göre hazırlayacakları kapalı teklıf raektuplarını, geçicî teminatlanyla birlikte en geç 9 Haziran 1982 Çarşamba günü saat 14.00'e kadar Karabük'tekl Müessesemiz 'Haberleşme ve Arşiv Müdürlüğü'nds bulundurmalan ilân olunur. (Basin: 15899) 3962
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle