18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet 2 umhuriyet Gazetesl'nde 23 mayıs 1982 tarihinde çıkan bir habere göre, Milli Eğitim Bakanlığınca toplantıya çağnlan «Türk DUİ Danışma Kurulu»na sunulacak metinde, soruna ilişkin çeşitli konular arasmda, Türkçe'nin konuşulması konusuna da yer verildigi belirtllerek şöyle deniyordu: «Türkçe'yi yeterince doğru ve güzel konuşmayan çocuklara, Türkçe'yi öğretebllecek yöntemler saptanamadığı, öğretmenlerin de bu çocuklara Türkçe'yi öğretebilecek şekilde yetiştirilemediği görüşü savunuldu. Metinde, öğretim konusunda şöyfe denildi: Halen uygulamada bulunan ilkokul ve ortaokul programlannda Türkçe'nin öğretim yöntemleriyle ilglll olarak gerekli açıklama yapılmışsa da. öğretmenlerin çogu öğrendikleri gibi ögretme yolunu izledlkleri için. bu konuda fazla bir gelişme kaydedilememiştir.» OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 29 HAZİRAN 1982 C Konuşma Egitimi OKULLARIMIZDA KONUŞMA EĞİTİMİNE YER VERMELİYİZ BATI ÜLKELERÎNİN PEK ÇOĞU BU SORUNU ÇÖZÜME BAĞ LAMIŞ, ÖĞRETMEN OLMAK İSTEYENLERİ BU EĞİTİMDEN GEÇMEKLE YÜKÜMLÜ KILMIŞTIR. Suat TAŞER Ege Üni. Güzel Sanatlar Fak. Öğretim Görevlîsl sonra izleyeceği yol konusunda yararlı olur düşüncesiyle görüşleriml belirtmek istiyorum. Zararın neresinden dönülürse kârdır; biz de Batı ülkelert gibi aynı yükümlülügü getirlrsek. Türkçe'yi doğru dürüst konuşma ve öğretme dogrultusunda çok yerinde ve son derece yararlı, verimli bir adım atmış oluruz. Uzun çabalar sonunda anlaşan. özleşip durulaşan dilimizin sözcüklerini yazmada, belirli kurallara dayalı olarak, bugün artık bir birlifce erişmis bulnnmaktaysak da, aynı şeyi Konuşma Türkçe'si için söyleyemeytz. Tarihsel, egltsel. kültürel. böleesel kosullann belirledl&i agiz/şive aynntıiarma girmeden diyebiliriz ki, Dil Egttimi'nt yalntzca sözcüklerl yazım kurallanna uygun biçimde yazıp okumakla sınırlamak ve yeterli saymak dogru degildir. Bllindigl gibi. Dil'in kâgida düşen çizglsel simgelerinin ötesinde bir de sessel değeri ve yapısı vardır. Bu değerle yapı, Ponetik (ses bilgisi). söyleyiş biçiml !le tekniği ve DfksJyon alanına girer. Şurası bir gerçektir ki, dilimizin sözcüklerini yazmada ve okumada çogunlukla başarılı olsak bile. aynı sözcükieri söylemede / seslendirmede genellikle başansıj! kalmaktayız. Tarihsel ve bireysel gelişim süreci içinde Konusma'nın iik. yazıp okumanın ise ikinci adım oldu6unu anımsarsak evde. okulda. iş ugraç alanında, poütika arenaiarında, TVde, radyoda. sinemada. tiyatroda. tapınaklarda. mahkemelerde. sormalarda soruşturmalarda savunmalarda. savaşlarda dövüşlerde, kısaca. yaşamımızm her bovutundaki kosullanyla ortammda ve bağlamında Knnuşma'nm ne derece önemll. ne ölçüde işlevsel btr etkinlik oldugu kendiliğinden belirir. Durum böyleyken. konuşma 11e iletim. anlatım ve etkilesim konusu üzerine. nedense. bugüne dek gereğlnce egilmek gerekslnmesi duyulmamıştır. Bu. unutkanlıgı mı diveyim. yoksa umursamazhg;] mı diyeyim, akla yatkın nedenierle çözüme baglama olanaftından yoksunuz. Okullanmizda başta Türkçe ve Edebfyat ögretmenieri olmek üzere hemen bütün ögretmenier. dilimizin sözcüklerinin yanlış, eksik. bozuk, çirkin biçimde / harflerle yazılmastnı bağışlamazlar. öte yandan. söylemede / konuşmada / sözcükleri seslendirmede yansıyan yanlışiıkları. eksikliklerl. bozuklukları. çirkinlfklerl adets duvmazlıktan. bflroeziikten gelirler. Gelmeseler bile. bunları düzeltmek 1çin tltizlenmezler. Doğru ve düzgün olmayan konuşma, yetersiz iletişlme. yetersiz iletişim de anlama. anlatma ve anlaşma ypterslzligine, hepsi birden başarısızlıga neden olmaktadır. Okulun 1!k ve orta kademelerlnde ftstesinden gelinmeypn bu basansıtrtık m> Türk Dili Eğitimi'nin Konuşma alanmdaki durumunu, sorunlarını, çözüm yollarmı ışıtıp, tüm gerçekliftl ile ıortaya koyma dogrultusunda çok yerinde bir saptama olarak göröyoruz bunu. Danışma Kurulu toplantısında, Türk DlM'nln konuşulmasma ilişkin sorunlarla kuralları üzertne neler konuşulduğunu. olumlu ve anlayışh sonuca nasıl varıldığını hep birlikte izledlk. Böyle önemii bir sorunun, geç de olsa. gündeme alınıp karara varılması biz! sevindirdi. Türkçe'nin Türkçe konuşulmasındaki durumlarla sorunlar. aslında tartışma dışı bırakılacak ölçüde belirgin ve gerçek. Çözüm için, yapılacak iş: Dilimizin, henüz tam bilimsel kesinlik kazanmamış olsa da, ştmdikl Ponetlk (sesçil) yapısı ve kurallarıyla, Dîksiyon (söyleyiş) biçim ve tekniğine dayalı olarak, Konuşma Eğltimi'ni, öğretmen Okullanyla Eğitim Enstitülerlni ögretmelik (mtifredat) proR ramlanna tezelden yerleştirmektir. Batı tilkelerinln bircoğu bu sorunu çoktan cözüme bağlamış, öğretmen olmak isteyenleri Konuşma Egltimi'nden geçmekle yükümlü kılmıştır. BakanlıSm bundan denlerl, glderek daha büyltk, daha acı başarısızlıklann nedeni oluyor. Dinleme ile bütünleşen konuşma, yalnızca bir anlatım aracı değll, aynı zamanda bir anlaşma ve etklleşim aracıdır. Temelde, üç tür Konuşma'dan söz edebiliriz: 1. Haber veren (informative) konuşma. 2. Bilgi veren / kanıtlayıcı (argumentative) konuşma. 3. Inandırıcı (persuasive) konuşma. Belirtelim ki. uygulamada bu türlerin birbirlerinden kesin çizgilerle aynldıklarını sanmak yanlış olur. Bölümlemede güdülen amaç. Konuşma eylemmin işlevsellik kapsamının genişliğini vurgulamaktır. Bu acidan baktı&ımizda. okul içl okul dışı egitim ve öSretimin bütün kademelerlnde: siyasal. bilimsel, sanatsal ve kültflrel torjiantıların hepslnde başvurulan Konusma'nm. Isteni'en amaca ıılaştıricı olabilmesi için hangi boyutlarda ve hangi kuraliar dogrultusunda p'fl alınması gerektiçi ortaya çıkmaktadır. Vureulamak lstedigimiz bir nokta da şudur: Konusma, doguştan gelen bir yeti ve yetenek rieSil. doârud^n doğruya eSitlmle elde edilen Wr beceri'dir. Bu beceri. elverisli ortamda. uyguiama ile kazanılır. Konuşma Ea;itfml konusu 'ki vönlü bir sorun olarak karşımıza cıkmaktadır: Doğru Konuşma ve Güzel Konuşma. önce .Do5ru KonuşnT>ı< gerektieini. doiŞ:ru konuşamayanm güzel konuşamavacağını herkes billr sanınm. Hem doğru. hem güzel konuşma becerisine sabip kimselerl«> karşî'asırsak. onJara ancak hayraniık duvabiHriz elbet. Milli Egit'm Bakanlıeı. «Türk Dili E»tt1minin Durumu, Sorunları ve çözüm» uygulamasında. geçmis vılların savsaklamasını bir yana Iterek. okul'arda Konuşma Efritiml konusuna hakettigi yeri. değeri ve önemi verirse. diHmiz de, hİ7 fÎP çok SPV Kobay ve Insan üney Amerika'da yaşayan bir hayvanm adıdır kobay; kısa bacaklı küçük bir yaratıktır. Mikroplara ve ilaçlara karşı tepkisi insanlarınkine benzediği için laboratuvarlarda deney için kullanılır. Bir ilacın ya da bir aşının güvenilir olup olmadığı kobaylarda denenir. Neden böyle yapılır? Çünkü deney sonunda kobay ölürse ölür. însana benzer biyolojik tepkiler taşımasmm faturasmı hayvancağız böylece öder. Yeni bulunan bir ilaç. binlerce kobay üzerinde sınanıp sonuç almdıktan sonra sıra insanlara gelir. Bu kez denemeler gönüllüler Üzerinde yapılır. Kimi gert kalmış ülkelerde kobay yerlne insan kullanılır. Afrika'nın güneyinde siyahlar, Vietnam'da savaş esirleri, bir ara kobay gibi kuilanılmışlardır. Bu tutum yeryüzünde büyük tepkiler yaratmıştır. Çünkü bir insanı deney tahtasma kobay gibi yatırmak. kimsenin onaylayacağı is degildir. G IMF'nln ekonomtk receteler'ni iîlkemizde uygulamakla görevll Sayın Turgut özal'a göre Türkiye koskoca bir laboratuvar görünümündedlr. Bay özal ile birlikte ekonomiyi İçten ve IMF Başkanı Mösyö Laros'ere l)p biri'ktp dıştan yöneten kadronun yaklaşımları çok llginçtir. Adına «Insan» denen yaratık bu ilginç yaklaşımdü nasıl ele almıyor? Ekonomf mi insan icindir; yoksa insan mı ekonomi içindir? Sözde Türkive ekonomtsi kurtanlacaktır? Kim icin' Uiuslararası Para Fonu. Türkiyp'dp vasayan insanlar adma mı Pkonomiyi düşünüyor? Yoksa Tttrkiyp'de yaşavan insanları tılusiararası kapitalist iltşkiifrin oarklanna uydurmak amacıvla mı ekonomiyi kullanıvor. IMF'nin verdifti acı ilacları koskocaman bir laboratuvarda smiyoruz. NP oluyor? HPT ilacm ardından zehirlenmeler. kusmalar. yıkmtilar bas' hyor «Serbest plyasa» ya da «serhest fal» dediftimizde uygulanan yöntem nedir? Bankerin birisl kendislni Bo&az Könrüsünden asa§ıı atıyor, öteki tsviçre'ye kaçıvor. beriki cezapvintn yolunu tutuyor: bankerzedelerin aile ocaklannda yüzblnlerre dram yasanıyor. ifiaslar b'rb'rini izl^vor. Disinden tırnagından artır(îı*ı blrikimini bir cünde yitirenler, ellerfnde kâfiıt parca'anvta ortalıkta dolaşıp yardım anyoriar umntsri7:lukia... Turfut özai ne diyor: Dlmrt'k avito;vvi7. hıınlar küçüfc rüzgârlardır. rni'ci7e yaratıvoru/.. Ne acımasız yaklaşım bu' (otajrlardan... Burhan 1 ARFttD 1920'li Yıllarda Direklerarası: II stanbul Ansiklopedisi'nde Direklerarası Uzenne flginç bır not vardır. Bilgilerln Çankırıh Hacı Şeyhoğlu Aümet Kemal'in: «Görfip Işittlkleriın» adlı eserinden alındığı bellrtilmiştlr: «Direklerarası Bizans devrinde meşhur olan Mesl caddeslnin bakıyyeslytll. Mesl, Rumcada bel, orta demek olnp Ayasofya'dan başlayarak şlmdlki Divan Yolu' nu takiben ve Beyazıt'ta ikiye ayrılıp blri Hrisoporta (Yaldızlı Kapu) Yedikule Kapısı'na, öbürU Edirne Kapısı'na gldcn yoldur. Edirnekapısı'na glden yolun her iki tarafının üstü kâglr kemer olup yobı gelen tarafı taş dlreklere istlnat ederdi; iki diregin arası 54 metre kadardı. Kemerler 1 metre genişligindeydl. 1908'de Meşrutiyet'in ilamna kadar Letafet »partmanı Oe Şehzade sebillnin arası, kamllen tarU ettlğim çeHJdeydl. 1910'da yolu geıüşletmek için kemerler yıktınldı, sonra da caddeye tramvay hattı döşendl.» Meşrutiyet'e kadar Direklerarasında gerçek btçlmiyle tiyatro salonlan ve yapılan bulundugunu gösteren bir belgeye rastlamıyoruz. Daha çok ramazan aylannda halkın eğlence ve vakit geçlrme gereksinmesinl karşılayabilecek nltelikte derme çatma ve çoğu büyükçe kıraathaneden bozma salaşlarda tiyatro oynanırdı. Meşrutiyet'in llaruyla tiyatro topluluklarının sayısı birden artıp oyunlar büyük ilgi çekince, kimi iş adamları Direklerarası'nda tiyatro yaptırttılar, Bunlann ilki olan Perah Tiyatrosu, 1911'de yaptırüdı. Şehzadebaşı' nın varlıklı kişilerinden olan Kevabîzade Necmettin Mollabey'in konagımn ön bahçesinda yaptınlmıştır. Perah tiyatrosunun yapı ve dekor işlerinde babası Fehim efendiyle birlikte çalışrmş olan değerll ressam Münif Fehim: «Yapının gerektiğinde sirk olarak da kullanıl. ması gözönünde tutularak planlar hazırlanmıştı.» diyor. Ferah Tiyatro'dan Şehzadecamii'ne doğru az ötede Millet Tiyatro'su, o günleri yaşanuş olan en son tamkların söylediğine göre, 19121913 yıllannda yaptırüdı. Yeni Câmi alanında eczacılık yapan Sanyerli Kâzım bey tarafından yaptınlmıştır. Millet Tiyatrosu' nun tam karşısında bulunan Şark Tiyatrosu (sonralan Hilal sineması), Kapalıçarşı kavaflanndan (kunduracı) ŞUkrU Sedef Bey tarafından yaptınlmıştır. Direklerarası'nın 19201i yıllarda kullanılan ötekl iki yapısından biri Milli Sinema ve öteki son adıyls Turk salonudur. Milli Sinema, şlmdl Acemoğlu Hamamı'nın bulunduğu sokakta eskl bir handan salon biçimine dönüstürüJmüş kiiçük bir yapıctır. Bir süre Ertuğrul Sineması adıyla çalıştınlıruş, sonra kısa bir ara Şeblr Tiyatrosu adıyla Cemal Sahir OperetiTJn ilk oyunlanna sahnelik etmiş, sonunda Kadri Cemali admda bir kırtaslyeci tarafından Milli Sinema adıyla çahştmlmıştır. Milli Sinema, 1957'de Eeyazıt Saraçhane yolu genişletilirken yıktınlmıştır. Şehzadebaşı sebilinin karşı köşesinde tek katlı salon, Meşrutiyet öncesinin Feyziye Kıraathanesidir. O gUnlerin UnlU tuluatçüanm ve saz topluluklannı barnu dırmıştır. Meşrutiyet'ten bir süre sonra biraz değiştirilerek hem sinema, hem tiyatro olarak kullanılabilir duruma getirilmişti. Kmperyal Sineması, Güneş Sineması, Felek Sineması adlanyla çalıstınlmış olan salon bir ara TUrk Salonu adıyla dans salonu diye kullanılmıştır. 1928 ve 1929 sezonlannda Cemal Sahir Opereö bir süre TUrk Salonu'nda oynadıgı gibi Raşit Rıza Toplulugu da bütün bir Ramazan oynamıştır. TUrk Salonu sonra Milli Sinemacılar tarafından satın alınarak yıktınlmıştır. Fakat caddenin 1lerde genişletilecegl gerekçesiyle yapıya izin verilmediğinden arsa bos kalmıştır. Direklerarası tiyatro yapılarmın ilki olan Ferah Tiyatrosu bir yangın sonucu kül olmuştur. Şark Tiyatrosu, yol genişletilirken 1957'da Belediye'ce yıktınlmıştır. tstanbul yakasının en eskl ve gerçekten bir tiyatro yapısı olan Miliet ise (son adıyla Turan Sineması) iki liç yü önce Anıtlar Yüksek Kurulu*nun konuyu benimsememesl yüzünden yokedilmiştir. Oysa, Millet Tiyatrosu, özellikle iç mimarlık örneğl olarak, korunmaya değerdi, korunmalıydı. Yazık M, ne Anıtlar Yüksek Kurulu, ne de tstanbul Belediyesi Mimarlan, konuyu hiç de benlmsemediler. Türk tiyatrosunda en azından bir vanm yüzyılhk sahnesi olan bir yapının önce naylon deposu, sonra da seksen odasmda seksen ayn işyeri barındıracak bir is hanına dönüşmesine seyirci kaldılar. Oysa, herhangi bir kültür ülkesinde bu gibi yapılan Kültür Bakanlığı satın alır ve bir tiyatro raüzesine dönüşturürdü. Vapurlara seyyar satıcı başkını Bir akşam üzeri, KaraJtöy" den kalkan. Haydarpaşa Kadıköy vapuruyla, yolcular evlerine dönüyorlardı. Günün yorgunluğu herkesin üstündeydi. Vapur hareket eder etmez. bir gezici satıcı, elinde bir çantayla hemen salona daldı. Kimseyi umursamadan, gayet doğal bir tavırla birden: Sayın yolcular! bakm bu kez de size ne getirdim? diye söze başlayarak, vapur Haydarpasa'ya vanncaya kadar, rahatsız edici yüksek bir sesle, elındeki âletin erdemlerinden (!) bahsetti durdu. Herkes kulak kesilmiş kuzu kuzu onu dinliyordu. (zorunlu dinliyordu.) Ağzı kalabahk satıcı. bir ara da bu âletin marifetleri ni göstermek için, yanmdaki koltukta oturanlann baş l a n üzerinde. salatalık ve domates doğradı. Beyefendınln biri, domate sin suyu üzerine damlamasın diye, oturduğu yerde ken dini sakınmaya çalışti; egildi büzüldü. tekrar dogruldu. Fakat yine de agzraı açıp «çıt» çıkarmadı. Satıcının bu pervasızlı^ı ve bu Beyefendinin vurdum duymazhgı bana lyice dokunmuştu; ve birden patiadım: Oğlum nedir deminden beri bizieri bombardıman ediyorsun! Senin burda bir gey satmak hakkın var mı 7 dedimse de. delikanlı hiç aldırmadı, işine de vam etti Yanındaki yardak çısı da bana bir iki dik dik baktı durdu. Egilip büzüien beyefendiye baktım, saJondakilere baktım; kimsede «çıt» yoktu. Satıcı «Allah bereket ver •in!» deyip. sattıgı aletlerin parasını topluyordu Ben herkesin tcinde satıcıya karş.ı «kötü kişi» olmuştum. Üzüldüm, düşünmeye baş ladım: «Bu satıcı, belediyenin yasağma saygı göstermiyor ve onu herkesin gözü önünde, açıkça ciğniyordu. Vapur dolusu insanı da hiç çekinmeden rahatsız ediyordu. Ve bu insanlar bu yanlış ve haksız işe tepki gösterip, karşt çıkmıyorlardı. Bu toplulukta «hak bilin ci» «hakkı savunma bilinci» henüz gereğlnce gelişmemiş ti. Bir satıcı, bu kadar insanı taciz edebiliyor da. kimseden bir «çıt» bile çıkmıyordu. Bu vapurdakiler şuna lft yık. buna lâyık» dedigimiz, Türk ulusunun bir kesimi değil miydiler?.. Hem de da ha uyanık ve daha görgülu saydığunız. tstanbul gibi bir kentin balkından... Fakat yine de beni memnun eden bir taraf ortaya çıkmıştı. Bir kez daha böyle bir olayla karşılaşmış ve satıcıya belediyenin yasak levhasını göstermiştim de bir vatandas satıcıdan yana çıkıp: Ben bildim bileli bu ço cuk bu işi burada yapar diyerek, benimle tartışmaya girmişti. Bu kez kimse satıcıdan yana çıkmadıgına göre. top lumda bir ilerleme var demektir. Sabahattin KÖMÜRCÜOĞLÜ Bostancı / îstanbul I Tüpgaz kontrol merkezinden yakıııma Ankara asfaltı ÜJserinde, PTT Rastanesine yakın Erenköy Kozyatagı Mahallestadeki Emnlyet Sitesi sakinleriyiz. Sitemizde 53 aile barınmaktadır. îki yıl önce sltemiz yakmına Belediyece Tüpgaz Kontrol Merkezi kuruldu. Bu merkez kurulmadan önce, burası halkın dinlendiği, nefes aldıgı, çiçeklik, bahçeUk, yeşilliklere bürünmüş bir yerdi. • • Sonradan kurulan TUpgaz Kontrol Merkezinden yayılan gazlar site halkının yaşamlarmı tehlikeye sokmaktadır. Çevre kirlenmesinin Ulkemtede btiyük sorun oldugu, bunun Önlenmesi için devletçe önlemler alındığı bir sırada, Belediyenin bir yerlesün merkezinde böyle bir yer açmasının anlamını kavrayamadık. Aynca, TUpgaz Kontrol Merkezi ile sitemiz arasmda bulunan VP Belediyeye iş yapan bir firmanm büyük makinalannm çıkardıgı gürültüler ve gazlar da beden ve ruh sağlıgımızı bozmaktadır. Yine sitemtzin batısmdaki bir arsaya bir kooperatifçe konut yapımına başlandı. Oysa buranın okul veri olarak nvnldıüh sttvlenivor du. Arsayı ilk alanlar, burasının okul yeri olarak aynldıSım, konut yaDilamayacagını Bgrenince sattıklannı, sonradan arsa.n satın alanlann Ankara'lara dek Ridip, konut yapma izni çıkardıklannı ögrenmiş bulunuyoruz. Istanbul gibi hergün yerden mantar biter gibi yapılan dev yapılarla çıf gibi btiyüyen bir kentte okul yeri bulmakta büyük zorluklar çekilirken, bunun için de okul yerlerinin önceden belirlenmesi gerekirken, ayrılmış bulunan okul yerlerinde konut yapılmasma izin verilmesinin anlamı ne olaki? Sitemizin bir de su sorunu vardır. tstanbul"un Ankara yakasının hicbir verinde su sı kıntısı çekilmezken, biz burada susuzluktan kınlmaktayız. Belediye yetkilllerinin bu sorunumuza da bir çare bulmalannı bekllyoruz. Kozyatajh Emnivpt Sitesi Sakinlert tSTANBUL Rger «serhpst pîya<!a pkonoTnîs'" d'vorsak. fi&renmemiz gpreken bilgilpr vardır 19'unou vflavılda «sosyal devlet» kavramı yokken ve «serbest rekabet koşullan» azcok geçerliyken B^tı'da sanayl devrimi oluştu. însnnlar o büvflk laboratuvarda yogun acılar çekerek 20'nci vttzyıla ıılaştılar: sosyal cipvlet ka.vramın;» ulasıp hpn*msert<1er. 20'nci Yüzyıl insanma 19'unrıı Yüzyılm faturalarını ödetmeve kalkışmak ters bir iş deftil midir? Yaşadıftımız tonhımda aklı haşında görflnen kişiler hile ne tuhaf konuşuyorlar: Eh. ne yapalim kapitaifzml hftyle Turttaş kafasını duvara mra viıra akıltanacak: kapltalizmin kosnllanna uyacak.. Oyunun kuralı böyle.,. Sanki büyük Işadamîarı birer doktor. ülke bir laboratuvar, yurttaşlar birer kobay... Oysa İnsan diye bir varlık var evrende: insan. insan, tnsan... C Cumhuriyet iB3an3agj 29 HAZİRAN 1932 GAZİIrtN EN GÜZEL RESMİ GUzide ve üstat ressamımız Çallı îbrahim, bir müddettir Büyük Gazi'mi zin portresini yapmak tçin çalışıyordu. Kendisl, son günlerde tablosunun ana hatlanm ortaya çıkarmış gibidir. Tek bir mana İle bu raemleketin her şeyi olan Gazi'nin bugüne kadar milli bir Iırçadan çıfemış bir resmi yapılmış değildir. Ecnebi bir ressamm hazırtadıfı tablonun muvaffak olmus bir eser olmadığını da söylemek isteriz. Çallı'mn tablosu bu itibarla da ayn bir hususiyeti haizdir. Çallı'^ı şim diden tebrik etmek lazım dır. (5oyıoncE) Elektriğimiz neden bağlanmıyor? 18.11.1980 tarih ve 1985 sayılı karar ile oturma izni almı? bulunmaktayız. Bu tarihten sonra elektrigimizin daimiye çevrilmesi için İETT Kartal Şube MUdürlUğüne müraeaat ettiğimizde kesinlikle cereyammızın daimiye çevrilemiyeceğini bildirerek dilekçemizi bile kabul etmediler. 18.6.1981 tarihinde Milli GUvenlik Konseyi Genel Sekreterliği, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, ÎETT Genel Müdürlügü ve Istanbul Sıkıyönetim Komutanlığına derdimizl anlatan dilekçelerle başvurduk. 20.7.1981 tarihinde ÎETT Genel MüdUrlüğünden tamamen gerçek dışı bir cevap geldi. 15J.1982 tanhinde ÎETT Genel Müdürlügü, îstanbul Valiliği, Sıkıyönetim Komutanlığı ve îstanbul Belediye Başkanlıgına yazdığımız dilekçelerle, bu yazının gerçek dışı olduğunu ve birçok komşu apartmanm cerevanının daimiye çevrildiğini ve verinde yapılacak keşifle tesbitinin mUmkun olacağını blldirdik. Ama bu dilekçemize bugüne kac^tr bir cevap gelmedi. 21.4.1982 tarihinde bizzat Başbakan Ulusu"ya telgrafla müraeaat ettim. Yine bir sonuç almıs değiliz. 18 ailenin bulundugu bir apartmanın niçin ve kim tarafından cezalandmldıSını merak etmekte ve mağduriyetimizin giderilmesi için yetkili bir makarr aramaktayız. Saygılarunla. Apt. YÖnetlcts) Targttt Karoil Röse Mme Sok. No: 16 K. Maltepe y "Pastörize su mu?,, ve Bu haksızlığı kim düzeltecek?,, başlıkiı mektuplara yanıtlar # Gazetemizln 28.4.1982 tarihll sayısında Kemal ÜSTÜN imzasıyla yayınlanan «Pastörize Su mu?» başlıkiı yazıya yanıt olarak şu açıklamayı aldık. Sunuyoruz. «Bir kamu kuruluşu olan Turkiye Süt Endüstrisi Ku ruımrnun Urettiğı pastörize süte su katması olanaıtsızdır. Işletmelerde, satın alınan sütler miktar ve nitelik yönünden mutlaka muayeneden geçirflir. Oretilen UrUnlerde Gıda Maddeleri Tüzüğüne uygunluk esastır. Ürün ler yetkili gıda kontrol laboratuvarlannca sürekll kont rol edilmektedir. Satın alman çiğ süt, Uretilen UrUnler için ışletme laboratuvarlarında her gün yapılan analizler sonucu düzenlenen kontrol fişleri TUrkiye SUt Endüstrlsi Kururaunca sürekli izlenir. Aynca, ışletmeler tarafından her ay liretlm raporlan gönderilmektedir. Satın alınan sütün üretim üniteıerine dağılımı gün gün belirlenmekte olup, süte su katılması halinde ünitelere aynlan sütün toplamı ile satın alınan sütün eşitliğlnin sağlanması ve satın alınan süt miktan nın hemen kayıtlara geçirilmesi nedeniyle sözkonusu yazıda ileri surüldüğU gibi süte su katılması ile süt toplamında oynama yapüması olanaksızdır. Kurumun amaçlan da gözönüne alınırsa, bunun gereksiz olduftu görülür. Ancak, sütün miktar Ve bileşiroine etki eden mev^ slm, beslenme koşullan gibi faktörler sütte kuru maddenin azalmasına neden olabilmektedir Kamuoyunun aydınlanabilmesi 10n açıklamamızm gazetenizde yayınıanmasmı rica eder. savgılar sunanm. AII Thsan YAZGAN Tanm ve Onnsn Bakanlıjh Basm ve Halkla tlişkiler Başkanı» MEB'tN AC1KTJİMASI • 4.5.1982 tarihll Cumhuriyet Gazetesi'nde yaymlanan «Bu haksızlığı iclm diizeltecek?» başlıklı yazıya ait açıklama: Istanbul Kartal iiçesı Feyzullah tlkokulu öeretmenl ıken emekliye aynlan Selim Kara'mn durumu incelenmiştir. TC Emekll Sandığı Genel Müdürlüğü'nce lstenen Ugillnin ögretmen okulunu bitirdiği tarihi gösterir belgenin Bakanlığımıza g*5nderilmesi hususunda, Istanbul Valıliği'ne yazı yazılmış olup, cevap ahndıgında Ugili kuruma bUdirilecekUr. M1UI Etltim Bakanllirı Genel Sekreterligi IGünün Karaciğer, mide, barsak, taş ve kum hastalıklanna Tuzla içmeleri. 1 temmuz cuma günü açüıyor. Haydarpaşa'dan hareket eden trenler menbalara kadar giderler. TUZLA ÎÇMELERt Universite sınavları üzerine... ÖYS orgonizasyonunun cok lyi yagjhîiğı söylenebillr. Ancak'fönık olduğum bazı durum ları açıklamak Isterim. Örneğın öğrencilerfn smav yerlnin saptanmasında büyük yonılgılara duşülüyor. Fenerbahce'deki bir öğrencl Kuştepe Llse* si'nde, Ziverbey'deki bir öğrenci Bakırköy'de sınovloro oImmaktadır. Bu tip binlerce öğrencl sobahm 5'lnde ml. 6'sındo TII yolo cıkocak. Arac bulabllecek ml, herşeyden öte yorgun döşmeyecek mi? Ama n© yozık kl bu durumun önlen mesl bu yıl lcfn olanaksız. Gelecek yıllarda sınav yerlnin saptanmasında tltlzlik göste* rllmeslnl dilerlm. Cumhur CAZGIR Pangaltı/İSTANBUL CumhuriyeC Sahibl: Cumhuriyet Matbaacılıkve GazetecilikT.A.Ş. adırt* . :.... NADİR NADl O « « l Yaym Müdürü: M D M M M Müdürü: Y*ıı l}l«ri Müdürü: İMMvıYiyM HASAIM CEMAL EMİNE UŞAKLIGİL OKAYGÖMENSİN Cumhuriyat Matbaacılık va ÛazetsclllkT.A.Ş. Poıta Kutusu: 246 Istanbul Tal: 20 97 U (5 Hal) . BÜ1OLAK • ANKARA:. KonurSokakno. 24/4 Yenlıahlr tLAN T.C TEKEL YEDEK PARÇA FABRtKASI MÜDtÎRLÜĞÜNDEN 1 Fabrikamızın ihtiyacı olarak 1 adet Gtezer Köprü Vinç, şariname gereğince satın alınacaktır. 2 Pazarlık 12.7.1982 gUnü saat 14.00'te Fabrlkamız satın alma komisyonu huzurunda yapüacaktır. 3 Söz konusu Gezer Köprü Vinctn muhammen bedeli 2.350.000. TL. olup %S geçici teminab 70^00. liradır. 4 Bu işe ait şartnamenin hergün çalışma saatletl dahilinde Tekel Sitesi Cevlzll / Kartal'daki Fabrlkamız MüdUrlüğünden temin edilebilecegi duyurulor. (Basın: 17818) 4693ı • İZMİR: HalltZiya Bulvan No: 65/3 T«l: 2547 09131230 • AOANA: AtatOrk Caddtsl. TUrk Hava Kurumu Ifhanı Kıt 2/3 T«l: 14 550 19 731 TAKVtVf tMSAK 3.07 80NEŞ 5.29 ÖÖLE 13.17 İKİNDİ 17.18 29 Hazlran 1982 AKŞAM 20.45 YATSt, 22.48
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle