Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet 2 atı demokrasilerinde, gerek öğrendllk yıllanmda, gerekae sonrakl gidislerimde dikkatimı çeken özelliklerden birl de, Batıhlann kendi faakh çıkarlarını korumak lçln gösterdlklerl sürekli çaba oldu. Eu, onların eski deylmle «tablatı »*fıiyesi», yani ikinci doğasıdır sanki. Tam 54 yıl önce hukuk doktorası yapmak üzere İsvlçre'yo gittigim yılı izleyen 1929 kışı orada ve bütün Avrupa'da çok şlddetli kar fırtınaları ve soğuklarla geçmişti. Evinin yakınmdaki buzlu yaya kaldırımında kayarak bacağmı kıran bir îsviçreli'nin, buzlanmaya karşı önlem almayan ve insanlann yürüyeceği yolları temizletmeyen beledlyeye karsı dava acıp nesnel ve tinsel ödence (maddl ve manevi tazminat) istediğini gagezete okuyunca, o zaman çok garipsedigim bu haberin arkasım bırakmadım. Bir kaç ay sonra «belediyenin başlıca gOrevini yerine getirmemis olmaaı> gerekçesiyle bu Isviçre yurttasına yüklüce bir tazminat ödemeye hüküm giydiglni öğrenince ne yalan söyleyeylm «a?Um. Çünkü bizler Türkiye'de böyle uygulamalara alışık degildik. Her îelaketl «Allahtan bilmek», her kusurluyu da «Allaha havale etmek» ahşkanlıgına ulusça kapılmışız bir kez. «Hak verilmez* alınır» flzdeylşlnin hükmü yoktu halkımızın arasında. Şimdi de pek var denemez. Türk halkı sanki hak arama isteksizliği içindedir. Oysa Anayasamızın «Hak arama hürriyeti» başlığını taşıyan 31. maddeslnde s.u kural yer almıştır: OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 20 HAZIRAN 1982 B Hak Arama İsteksizliği Hıfzı Valdet VELİDEDEOÖLU sı'nın 45. maddesinln ikinci: 46. ve 55. ve eğer kuşullar uyuyorsa 100. maddelerlnin de blrlnd fıkralanna dayanarak, otobüs firmasına karşı tazminat davası açabilirler. Türk adaletini temsil eden yargıçların «Geciken adalet adaletsizliktir» özdeyişinl hiç bir zaman hatırdan çıkarmayarak, daVayı sürüncemede bırakmaksızın olablldiğince çabuk karara bağlamalan, sadece yargısal ve kutsal bir görev değil, duyunçsal (vicdani) bir yükümlülüktür. Yukarıda saydığım Borçlar Yasası maddelerinin Türkçesini (çünkü Osmanlıca metni halkın büyük çoğunluğu anlamaz), asagıya aktarıyorum: Madde 100 Bir borcun yerine getirilmesînî veya bi r borçtan duğan bir hakkın kullamlmasını kendisiyle birlikte yaşayan klşilere veya yanmda çahşanlara bırakan kimse. bu bırakma yasaya uygun olsa blle, onların işlerlnl görme sıraeında yaptıklan zarardan dolayı fltekl tarafa karşı sorumludur. Madde 55 Baskalannı çalıstıran klmse, yanmda çalıstırdıgı kimselerin ve tşçllerlnin, işlerlnl gördUklerl sırada yaptıkları zarardan sorumludur. Madde 48 Bedensel bir zarara uğrayan kimse, çalışma gücünün tümünü veya bir parçasını yitirmekten ve lleride lktlsadl bakımdan karşılaşacağı yoksulluktan doğan 2arannm Ödenmesinl ve yaptıgı bütün harcamalan isteyebilir. Madde 45/111 Ölüm sonucunda ba$ka klmseler ölenin yardımından yoksun kalmışlarsa, onların bu zararını da tazmin etmek gerekir. Şunu hemen not edeyira ki, 100. maddedeki «blr borcun» deyimi. genel anlamda kullanılmıştif. Bundan maksat, otobüs biletini satan firmanın, yolcuyu bilette yazılı yere kadar otobüsle götürme borcu, daha doğrusu yükümlülüğüdür. •*• Otobüs, tren, uçak işletmecillğinde bir tür kamu hizmeti yerine getirildigt lçln Batı'da. özellikle yüzyıldan beri «sosyal adalet». «sosyal devlet kavramlan gelişerek bu gibi işletmelerden zarar görenler içln sadece «özel hukuk yolu»nun yetmedigl görülerek devletin bu konuda bir takım yasai önlemler alması yoluna gidilmiştir. Şöyleki; özel hukuktaki temel kurala göre, bir kimsenin herhangi bir zarardan sorumlu tutulabilmesl Için o klmsentn bu zarann oluşmasında kusurlu oldugunun kanıtlanması gerekîyor. Günlük yasamı* mızda her zaman bir takım zararlara uğramaktayız. Yağmurdan giysimiz ıslanır veya sağlığîmız zarar görürse, bu zararı yapan kusurlu bir kişi olmadıgından herhangi bir tazminat isteme söz konusu olamaz. Bu kuralı bir otobüs isletmessne uygularsak, örneğin normal hızıyla kendi seridinde yol alarr otobusün önüne ansızın sıçrayan bîr hayvanın ölümü dolayısıyla zarar gören hayvan sahibi, zarannın tazmininl îsteyemez; çünkü bu kazada aoförun kusuru yoktur. Bir kimsenin yaptıgı blr zarardan sorumlu ve zararı tazminle yükümlü tutulebilmesi için kusurun kanıtlanmasını bir ön koşul olarak kabul eden bukuk düzenlerinde bu sorumluğa «kusur sorumluluğu» denlr. 19. yüzyılda, dünyanın her yanında demiryollan işletmeciliği hızla gelişti. Bu nedenle çoğalan tren kazaları için tazminat norunu az önce kaba çlzglleriyle tanımladıftım «kusur sorumluluğu» Ukeslne göre çözumleniyordu. Ama bu glbı kazalarda kusurun kanıtlanması güç ve çoğu durumlarda olanaksiz bulunduğundan, uğranılan zararın tazmini de olanaksızlaşıyordu. Avrupa'da demlryolu işletmecillğinden zarar gorüp de tazminat alamayanların sayısı çoftalınca, özünde tehlike bulunan tren isletmecUiğinde bu kuralm adaletsiz sonuçlara götürdügü görüldü ve bu da halkın duyuncunu (vicdanım) zedelemeye ve hukukçulann dikkatini çekmeye başladı. Bunun uzerine 10. yüzyılan hukuk öğretim ve uygulamasmda bir zarardan sorumlu tutulmak için kusurun kanıtlanmasını gerekli sayan «kusur sorumluluğu» ilkesinin yanında blr de tehlike sorumluluğu» ilkesl yer kazanmağa basladı. Bu sonuncu ilkeye göre: Tehlikeli işletmelerden çıkar sağlayanlar, bu işletmelerin nitelikleri bakımmdan tasıdıgı tehlike doiayısıyla doğacak zarardan sorumlu tutulurlar. Bu soruraluluk için kusur aranmaz. Mademki özünde tehlike bulunan îşletmeden bir zarar doğmuştur; ortada bir kusur bulunsun bulunmasın. bu zarann herhalde tazmini hukuk ve adalet llkelerl geregl olmalıdır. Böyle işletmelerden para kazananlar özünde tehlike tasıyan bu gibi İşletmelerin doğuracağı sakın «Herkea mesru bütün vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercilerî «nünde davacı veya davah olarak }ddla ve savunma hakkına sahiptir.» Ülkemizde halkın özel içleri içln açılan davalann büyük çoğunlugu ya «boşanma», «alacak», «tahliye» ya da «gayrimenkule tecavüz» konusundadır. Tasıt araçlan veya i» kazalanndan dolayı özel ve tüzel kişilerle başta Devlet olmak üzere kamu hukuku tüzel kişilerine kargı açılan tazminat davalan çok azdır. Oysa, geçen haftaki yazıda değindiğim otobüs kazalan dolayısıyla zarar gören halkımız hemen bîr avukata başvurup durumu ve kanıtlarını bildirerek otobüs sahibine veya şirketine karşı tazminat davası açma hakkını kesinlikle kullanmalıdır. Billyorum, ülkemizde dava açmak, masrafh ve zor bir içtir. Bununla birlikte, avukathk ücretini, hiç degilse bir bölümünü, dava kazanıldığında elde edilecek tazminattan almağa razı olacak namuslu ve gözü tok avukat bulma olanagı vardır. Elverir ki zarar gören kişide «hak arama lsteği» olsun. *•• Otubüs kazalannda ölenlerin ailelerl veya kazada sakatlananlar, Borçlar Yasa calan da dogrudan dogruya yüklenmelidirler. Başka blr deyimle, zararı doguran aracın maliki veya kullandığı klsi kuaurlu olsun olmasın, o malik «salt malik oldugu için» bu zararı ödemekle yükümlü olmalıdır. Eğer bu zarann doğmasmda (örneğin kondüktör veya şoför gibi) başka kişilerin kusuru varsa, işletmenin veya taşıt aracının maliki. ödemiş olduğu tazminatı onlardan isteyebilir. Geçen yüzyılda hemen butun Avrupa ülkelerinde bu konuda bir çok hukuksal tartışmalar oldu ve tren işletmelerinde, yukarıda sözünü ettiğim «tehlike sorumluğu» ilkesini kabul eden yasalar çıkanlmaga başladı. Örneğin Prusya'nın 3 kasım 1838 tarihll Demlryolu Yasasi; Alman Imparatorluğu'nun kurulmasından aonra kabul edilen 7 temmuz 1871 tarthli Sorumluluk Yasası bu ilkeyi benimsedi. Bu son yasaya göre: «Blr demiryolu işletmesinin sebep olduğu ölüm ve yaralanma durumlarmda. bunda ölenin veya yaralananm kusuru ya da doğa afetlerlnin etkisi olmadıkça işletme. kazada uğranılan zaran tazmin ile yükümlüdür.» îsviçre'de kabul edilmiş olan «Demir Ve Deniz Yolları İşletmeleriyle Posta İdaresinm Sorumluluğuna dair 28 mart 1905 tarihli Federal Yasa» da da, yukankl Alman yasalannda yer almış olan kurallara benzor kurallar konulmuştur. Bi7de de otobüs işletmelerinde «tehlike sorumlii'uSu İlkesini kabul eden bir yasanın çıknnlmas] zamanı gelmiş, hatta geçmektcdir. Böyle bir yasa çıkanlıncaya dagin. ülkemizde otobüs kazalanndan zarar gören herkes, Borçlar Yasası'nın yukarıya geçirmiş olduğum maddelerine dayanarak otobüs işletmelerine karşı açacağı davalarla «hak arama» alışkonl^mı edinirse bu kazalar gittikçe azalir; «hak arama îsteksizliğindon» kurtulmamır gerekmektedir. Mademkl bu dünyada yaçıyoruz, zaranmızm veballni Tanrıva havale edip «mahitemei kübra»ya bırakmak pısmklıktan bas.ka bir sey değildir. Hakktnı arama yolunda dlrenmek, yalnız otobüs kazalarmı değil, ülke çapında bir çok haksız eylemi de azaltır. O (•) Ne zaman hukuksal bir yazı yazsam kimi okurlarım bana bu konu Üzerinde bir takım sorular yöneltiyorlar. Ben avukathk yapmadığım gibi gerek yazılı. gerek sözlü hukuki Istitare istemlerini de kabul etmiyorum. Beni, «istemlerini cevapsız bırakmak» gibi nezaketsiz bir duruma sokmamalan için okurlarımın sevgilerine güvenerek insaflarm* sığınınm. H. V. V. Durum ve Gelecek... ürkiye Cumhurlyetl'nin mayasında «tam bağımsızlık» ilkesi vardır. Oazi Mustafa Kemal Paşa «istiklali tam» diyordu. Atatürk'ün bu alanda söylediklerini herkesin ezberlemesl gerekir: « Tam batımsulık demek. elbette slyasal, mallye, ekonomi, adalet. askerllk. külttlr... gibi her ftlanda tam bağımsızlık ve tam özgürlük deraektir. Bu saydıklarımm her birinde bağımsızlıktaa yoksunluk. ulusun ve ülkenin gerçek anla« miyU bütün bağımsızlığından yoksunluğu demek* tir.» • Ne var ki Türkiye'de İkinci Dünya Savaşmdan sonra (Atatürk'ün tam bağımsızlıfc llkesl btr yana) bağımsızlık ilkesi rafa kaldmlmış: «karsıhkh bftğımhhk» (tnterdependetıce) kavramı gellştirilmistlr. Amerika'dan kaynaklanan bu görüs, NATO'da ve sonra AET'de Relistirllmls. Ttirkiye'nln yönetlmlnde geçerli olmustur. Karjıhklı bağımlılık nfdir? Bu görüşü savunanlara göre artıfc «bağımsızhk» İlkesi aşılmıştır. Dünyada UetlsimSn. ulaRtırmanm. lşblrliRlnln ve ulusİ9rara«ı firgütlenmanin yoğunlaşmasıyla kosullar deSlsmlstlr. Her devlet blr anlamda bağımhdır. Sözgellrni NATO'da karmlıkh bAftımhltk geçerlldlr. ÇünkU nu Örgüttfiki devletler. Rüçlerlni blr komutana baftlaraıa. birlikte davranmayı önceden benlmsemlslerdîr. AET, bir ekonomik örgüttür; ama, «Avrupa Devletfone doftru bir yönellatirr «yelerinl «lyftBal baglanmaya da götürmektedlr. AK (Avrupa Konseyl) ise üye devletlerin tçlslerine blle kançmaktadır. Kiral «ye devletin yurttası, kendi devMini Avrupa Konseyi'ne doSrııdan $ikâyet etme hakkına sahiptir. Bunca vofeun bir örgütienme Içinde artık tam bağim^iThk modası gecmls blr ilkedir; karşıl'klı bağımlılık (înterdependence) çağı başlamıştır. T KuskusuR blzim lçln «bağımlılık bağımsızlık» sorunu bu noktada kaimıyor. OECD (Ekonomik tsbirliğl VP Kalkmma örgütü) İle IMF (Uluslararası Para Fonu) ve benzerleri. Türkiye'yl sürekll denetlm altmda tutmaktadîrlar. Dış örgütlerin denetçtlerinden birisl gelip birisl gidiyor: «Ikenin tüm Pkonomik yasammı gö^den geciriyor; İsteklerlnl bellrtlyor: istenen kosulların uystulanmasına lliskin «üvence mektupları istiyor: bu denetlemeler doğal karşılamyor. • Yadsunaya oianak yok: TUrkiye îklnci Dünya Bavasmdan 9onra adım adım bu yola girmiştlr; ve çlmdl bir sorunla karşı karşıyadır. Eger «karfilıklı bağımlılık» îlkesl benlmsenlyorsa. tlyesi bulunduftumujs örgütlerin hem slyasal hem ekonomik kosullarına uymak zoruniuğu ortaya çikmaktadır. ACaba TOrklye bu kosullara uyabilecek midir? Ekonomide uluslararası örgütlerden IMF ve OECD İle aramizda bir sorun yoktur. Bunların Istekleri tltlzllkle lçerde uygulanmaktadır. Ancak AET'ye tam üye olmak volunda karsırn'm* eneeller çıkarıhyor. Türkiye'nin gerek AET Parlamentosundft. gerek AK'de (Avrıına Kfinsevi'nde) eleştiriye uğradığı görülüyor. «Karşılıklı bağımlılık» lçinde en büyük kolaylığı NATO'dan görüyoruz; ama örgütte blle elestlriler baglamıştır. • Durum budur. Türklye'nln ftnünde bu duruma göre lkl yol açılıyor: Ya kar»ılıkh bağımlılığa uyarak gereklerlnl yerlne getlrmek; ya da bagımsızlıga yönelmek. îklsl araBinda kalarak görüntüyü kurtarmak gittikçe zorlaşacaktır. OKTAY AKBAL 5i i Yazın Kitap Okunur (mu?) , HÜRRİYET Yaz geldi. TatU aylan başladı başlayacak. öğrenciler, memurlar, öğretmenler, emekçüer bir süreliğine derslerden, ışlerden, gdrevlerden uzaklaşacaklar. Denız kıyılan, tepeler, yaylalar dolup taşacak... Ne iyil Boş zaman demek insanın kendini yenilemesı deniektlr. Geziler, dinlenceler, okumalar, söyleşiler... Ne var ki bizde yaz mevslmi gelince gazetelerin, satiflan azalır, kimi dergüer iki üç aylığına kapanır, kitaplar okunmaz oiurl Oysa uygar toplumlarda tam tersidir. însanlar blr tıyıda, bir gölgelikte, bir yolculukta en yakın arkadas olarak kitaplan seçerlet Ben size yine de yaz tatllinde okumanızı istediğlm kitaplardan söz edeceğim. Evet, bu yıl pek çok kltap çıktı. Yerli yabancı yapıttar.. Okurlarıma sözünü etmek istediğlm bir çok kitap var. Hepsini tanunak oianak dışı. Yaz günlerinde «iyi» kitaplar okumak isteyenlere şu yapıtları anımsatınm. Can Yayınlannda: Alain Fournier: «Adsız Köşk», Dostoyevski «Beyaz Geceler», Carlo Fuentes «Artemio Cruz'un Ölümü», Bilgl Yayınlarmda Pnlikarnaa Balıkçısı ve Sait Faik'in «Bütün Eserleri», Adam Yayınlanndan Graham Greene'in «Yıkılış», D. H. Lawrence'in «Kayıp Kız», Vasili Şukşin'in «Yaşamak Tutkusu», Akşit Göktürk «Ada», Attila îlhan «Kurtlsr Sofrası», Selim 1leri «Eski Defterde Solmus Çiçekler», Yazko Yayınlarmda Samim Kocagöz «Kalpakular ve Do* ludizgin», Tomris Uyar «ödeşmeler», Diderot «Ramesu'nun Yeğeni», Malraıuc «Kanton'da tsyan»; Say Yayınlarmda Kafka «Sevgill Milena», Albert Bayet «Billm Ahlfikı», Saınt Exupery «İnsanlann Dünyası», Ricbard Bacn «Martı»; Dayanışma Yayınlarmda Otyam «Hu Dost», Neruda «Şiirler» vb. Hepsini saymak olacak çey ml? Daha nlce guzel ve değerli romanlar, öyküler, denemeler var. Hepsini oımasa da içlerinden bir bölümunü alıp okusanız çok şey kazanmış olursunuz. Benim beğendlğtm, okuyup sevdiğım daha nice yapıt var, ama hangi birinl söyle» meli hangi birinl belirtmeli? îşte bunlardan birt Yazko Yayınlannda çıkan îlhan Berk'in «Bir uzun Adam»ı... î . Berk'in ünlü blr şair olduğunu herkes bilir. «Bir Uzun Adam»a «anlatı» üemiş. Bir anı kltabı mı, öykU mü, roman mı, deneme mi, şiir mi? Balki hepsı birden... Berk, «Kendim Üstüne Bir Kalem Denemesi» diyor. «Yazdıklarınun bana benzemesini beni ortaya koymasını istedim» diyor. «Yazmak, benim için önce kendimi, sonra da yeryüîünü varetmektit» diye eküyor... İlnan Berk özyaşamım anlatıyor. Annesıni, babasını, çocukluğunu, savaş günlerinı, öğrenıminı, sanata girişinl, aşklarını, nerşeyini... Anlatmasını da biliyor, lyı oıliyor. Başladmi2 mı elinizden bırakamayacağınız bir kitap. Hem de sizi kendi anılarıruza, kendi üstünüze düşuncelere götüren bir kitap... ' Oktay Ekşi, 15 haziran günlü Hürrlyet'teki yazısında Ortadoğu'da İsraıl'in saldırısını konu ediniyor ve «İsrall'in giristiğl işgal ve katliam harekatının Amerlka Blrleşik Oevlederl ile varümıs bir mutabakatın sonucu olduğunu anlanuunak • mümkün değiJdir» diyor. * Ortadoğu'daki gelişmeler kontrol altına almmazsa, «barut fıçısının patlamasının yakın» olduğunu ve «aslıuda bunn isteyen ve kaşıyanın da az olm» dığını» belirten Ekşi daha sonra SSCB' nın tavrına değiniyor ve yazısını şöyle sonluyor. «..Önetnll olan, Ortadoğu'daki muh. temel sıtur değişikiîkleri üzerlnae süper devletlerin mutabık kalıp kalmudıklarıdır. Sovjetler Birligı'nln olaylara bugüne kadar müdahale etmemeel ilginçtir. Gerçi birkaç gün önce Amerika Birleşik Devletleri'ne bir uyanda buluuduğu ve ateşkes' saglanmazsa, müdanale zorunda kalacağuıı bildirdiği bellidir. Ama sağlanau ateskes, sadece Suriyel'üeri 'daha fazla ezilmekten' kurtarmı^, buna karştiık FUistinlileri tamamen Israllin kucağına atmıştır. Böylece Filistinlller oir tekme de Hovyetler'den yeniştir.» «Bu da, süper devletlere umut bağlayanlara bir ders ounalıdır> SÜPER DEVLETLER... «BelU çok yönlfi, Bikl bir posarlık olur, ılımlı FKÖ liderl Arafatı ötekllerden ayırıp, 'Israil'in vnrlığım kabul eden' bir fonnülle yan otonom bir FilisUn bölfesine oturtabUlrlir.. Belkl ateşli ve tallhsiz Filistınlilerin Surlye'ye, lrak'a, eylemtlen bıkta» m»»Jı»odi». ve doktorlann Kanada ve Amerika'y» nakll saglsnır. «Bir diger ujgarca çöıum Ise baruıdırma kapasitesinin birkaç misll insaıun sıkıstı^ı. ailelrrln yanlarında yır* tık silteler ve su hidonlanyl» yollarda ve parklarda yattığı Beyrut'a bir sttre kendi kaderlne terketmektlr. «Mevsun yaz.. Sıcaklık lark, elü derece.. Gıda ve Uaç hsysl. KaiMlizaayon nanay. Neden salgın uastalıklar çıkmaaın?... «O halde soranm size:: Kimsenin eiini kirlctmeyeceği ince ve parakende yttDtemler var tken niçin toplu katliam?.. «tnsanhk öldü mü yahu?.j> ler adam». Samlmiyetslz, mttesdeie de. ğil poütika bile olmaz.» «Soo söı: Kuöiis, Lfibnsn ve F1Ustin'ln bu bale gellsinde ve slyonislieria 'dünys kahrsmsnr fcesilnıelerln> de. ne Amerika ne Rusya, ne Begln, ne <le Falanjistler snçluour.» «Tek «uçlu, blrbirleriyle küçük çıbar ve budalalık savaşlarını bırakmav»n. dostluğa. dayanışmaya ve Kur'an vahdeti'ne ulaşamayan Islâm devletleridlr.. GÜNEŞ GELENEKSEL DİKKAT.. tsmail Ceın, 17 nazlran gUnlü GUneş'tekı yazısında tsraıl saldınsına değiniyor ve «Oiayın ınsanlık ve atılâk açısından vaDilabilecek blr değerlendirmcsi yoktur» dıyerek «lnsanhğın çağdaş Yahudileri olan tsrall aracıüğıyla Filistin halkı uzerine açımasızhğın, ırkçılığın ve vahşetin saldırısı başanyla gerçekleşmistirj» diye elcliyor. PKÖ'nün yenilgisi ve Suriye ile beraber Iran'ın da dolayh olarak cezalandırılmasının, bu üç kuvvetten tedirgin olan körfez seyhliklerinin ve devletlerlnin, Irak'ın, genelde Amerika'nın yaranna sonuçlar olmığunu da belirten Cem, bu olaylann Türkiye'ye yansıtması üzerinde de duruyor ve şöy le diyor: «Bölgenin daha aıcak blr çstıjraaya sahne olması, beklenmedik dış roüdahalelere de kapılan açmaktadır. Bu, şimdilik küçük bir nlasılık görünütnündedir. Ancak. Türkiye, fu ya da bu amaçla ve dolaylı d» olsa bölgedeki çatışmalara karıştırılmak istenebillr. Böyle bir duruma düşmemek için, «oleneksel dikkatlmize çok daha fazl» sahlp çıkmak durumundayız. «(...) tsrall'in iş.sral harekatı, onun ve haşkalarının kısa sürell hesabına herhalde yaramıştır. Ancak, insanhk adına bir yenilgi ohnanın yanısıra. bölgeye ve Türkiye've yansıvan olnmsuzlukları da slmdi peşpeşe yaratacaktır..j» TERCÜMAN AMERİKA'YA HEYHAAATT... Ahmet Kabaklı 18 haziran günlU Tercuman'daki yazısında «Afganıstan ile Lübnan'ın böyle, tam zıt İki kutupta, fakat tıpatıp birbirine benzeyecekleri, 15 gttn önce hatıra blle ge\mezAİ* diyor ve «Heyhat, Amerika ile Rusya, lkt MüslUman Ulkede, ne yazık kl aym işgalciliği vapıyorlar» diye ekliyor. Amerika'nın yanlış yolda olduğunu, kendisine bağlanan bütun nıaitlerle beraber, Ortadoğu'yu ve İslâm alemini de kaybetmek durumunda olduğunu söyleyen Kabaklı yazısını şöyle sürdürüyor: «En kötüsü, Amerika'nın Atgsnistan'dald (ve Polonya'dakl) Rusya'y» bcnzeyişldir. Rusya'nın zulümlerini ve oyunlanm aynen taklit etmek suretiyle Amerika'nın Rusya ile mttcadele etmeslne ve onu kötfi empervaUzmlnden caydırmasına fmkan »oktar. Tencere dibin kara, seninkl benden kara' der CCumhuriyet 20 HAZİRAN 1932 ÎRLANDA'DA HADÎSELER DUBLİN 19 (a.a.) Irlanda cumhuriyet ordusunu temsil etmekte olduklarını iddia eden kimselerden mürekkep bir grup dün Dublin'in büyük otellerinden birl ne glderek pazartesi günü başlamış olan Oharisti kongresi rnünasebetiyle Italyan, Fransız. Belçika ve Amerikan bayraklan ile beraber otele çekilmış olan tngiliz bayrağının indlrilmesinl istemişler ve bu talepleri otel ida resi tarafından yerine getirilmiştir. MİLLİYET Teoman Erel, 17 haziran günlü Milliyet'tekl yazısında «Beyrutta sıkıştınlmış Filistlnlileri toptan Imha etmek, dUnyamızın tecrObel! ve soğukkanlı diplomatlan için artıS çok uy(fun blr çözüm saydmamaktadır» diyor ve tarihteki «toplu kıyımlarsdan örnekler venyor. Beyrut'ta toplu bir katllanun yapılacağını tahmin etmediğinl de belir ten Erel, vazısını şöyle sonluyor: INSANLIK ÖLDÜ MÜ YAHU?.. ]Günün îlanıL EKEN BÎÇER Bedava bir Ford otomobill veya isteyenlere bunun bedelini nakten verdiğimize herkes hayret edlyor: Bunda şasılacak blr şey yok. Eken biçer... dışbasın... THE NEW YORK TİMES LE MONDE ABD DIŞ POLİTİKASI ABD'nin dışpolitikasını saptayabilmek için bazı gerçekleri kabul et> mesinin gerektiğini söyleyen «The New York Times» gazetesi, Keagan'ın silahsızlanma, Ortadoğu, Orta Amertka'da jürüteceği politikaları belirlemek lçln güç seçimlerle karşı Karşıya olduğunu söylüyor. Yazının özeti şöyle: «ABD'nin yapacağı seçünin Sovyetlerl ilgilendiren kısmı. görüşmelerin zamanlaması sorunu olmaktan öte, amaciyla llglll. Salt2'nin yeniden eıe alınablleceğini açıklayan Reagan, silahsızlan. ma lçln yeni girisimlerde buianmalı. Ortadoğu'da ise, ABD Arap dostlanyla Israll arasında bocalarken, FillstüTin özerkliği sorunona beniiz değinmedi. Bölgedeki güçlerin askeri ve ekonomik yardunla yetlnerek seslerinı çıkartmayacaklarım söyleyemeyiı. Yardunın ancak, taraflan banşa götürmede harekete geçlricî bir işlevt olabllir. ABD, Orta Amerika ülkesi El Salvador'da ise toprak retorma ile sağcı iktidar arannda kaıdı. Askerl ysrdnnı artırmak için toprak reformunun yapılmasını şart koçuyor* UMUTSUZLUK VE TERÖR îsraü'in Güney LUbnan'dan başlayarak Beyrut'a değin uzanan kıyım ve istila harekatı geride binlerce ölü ve yuzbinlerce evsiz bıraktı, bırakacağa da benzer. Bu harekat, olayı önlemekte güçsüz kalan uluslararası tuplumun gerçı nefretini uyandırdı ama İsrail türa tepkileri kulak arkası etti. tstila harekatına tepkı gösteren vavın organlanndan blri Pransız Le Monde gazetesi oldu. Gazete özetle şöyle diyor basyazısında: «Ltibnan'dak] evrim. ülkedeftl omutsuzluğu artırmaktan başka bir l?e yaramadı. İRraUiiler, sivil baua katUamdan geçirerek binlerce kişinin ölfimüne neden oldular. Ancak Beynıt'u İşgal yerine. kuşatmayı terclh ettiler. ÇünkO. bflvle btr i«e glrismelerl kendllerlnin de bttytik btr kayıp vermesine yolaçacaktı ve bunun da blllnclndeydller. «Teknlk» planda tsrail ordusu, ki savaş provası vapmaya ihtiyacı yok, «terörist. karşıtlannın wnel k s n r . gâhlarnu ve blnalannı bombalayacaft yetenekte olduğunu gösteriyor. Ama kendisi de bunn terör kuDanarak yapıyoı». FRANKFURTER ALLGEMEİNE Muzaffer Buyrukçu'nun «günce»leri de sonunda Idtap hallnde basıldı. Bu daha ilk kitap! Daha kaç cilt tutar bilemem. Buyrukçu, bir gün seçer, o günü doyasıya yaşar, aynntılanna varıncaya dek belleğlnde tutar; ya da o günün her anını not eder defterine. Aradan blr sure geçınoe oturur yazar, bir öykü yazar gibi... Zaten bu günler birer öyküdür. «Sıcafc tUşkiler» adlı bu kitabı okurken çağdaş yazınımızm kişilerint yakından tanıyorsunuz. Buyrukçu'nun gUalük yaşantısında yer alan o kişilerin özelliklerini öğreniyorsunuz. 1961'den 1969'a kadar uzanan bir yaşarn serüveni. Ozentisiz, abartısız, «edebıyat yapma» heveslerlnden uzak rahat, tatlı, yaşam dolu blr anlatım... «Sıcak îlişküer», adı gibi sıcak bir yapıu • «Ofls Eruni»... Bir solukta okuduğum başka bir anı kltabı. Çetin Özkınm, Babıall yokuşuna İlk adım atoğı gilnden bu yana daha doğrusu belll bir yaşam noıctasına kadar başından geçenleri anlatmıs... özkırını, gerçekten «İyi» bir yazar, «Bir ellmde sefertasım, dlğerin* de okul çantam, srrtımda agaberlmin esHlerinden anamın usta elleriyle fistfime aydurnlmu? paltom, Içimde umut ve vüregimde deli blr çarpmh «Yedipun» raatbaasının kapısından içeri glrdlm» diye bashyor. Sonra o güzel, rahat, dostça anlatımıyla sizi de kendi evrenine alıp götürüyor. YEŞİLLER VE SOSYAL DEMOKRATLAR Cumhuriyet Sahlbf: Cumhuriyet MatbaacılıkveGazetecillkT.A.Ş. adma , NADİR NADİ Gentl Yıym MUdürü: MüeıseseMüdürü: Y«zı If leri Müdürü: HASAN CEMAL EMİNE UŞAKLICİL OKAY GÖNENSİN Ba««n v* Yaytn .Cumhurly»! Mıtbaacıtık va GazetacillkT.A.Ş. Pottl Kulusu: 246 IStanbul T«l: 20 97 03 (5 H«l) BÜROLAR. • ANKARA:. Konur Sokık no. 24/4 Yenl«»hlr 17 58 66ldare: ,ZMİR: HalltZiya Bulvarı No:65/3 Tel: 25 47 0913 12 30 AtatOrk Caddesl.Tiirk Hava KurutnufshantKalifS ADANA: Tel: 14 55019 731 20 Haziran 1983 aUNEŞ 3.09 ÖÛLE 13.15 İKİNDİ 17.16 AKŞAM 20.44 YATSI Federal Almanya'da yayınianan «Frankfurter Allgemeuıe» gazetesi, Hamburg'daki eyalet seçimierinin yarattığı ortama değinerek, Sosyal De,mokrat Partı'mn ekolojıst (Çevre korumacı) «YeşiJler»le işbirliğı yapmaya mahkum olduğunu ileri sUrüyor. Yazı şoyle devam edıyor: «Hamburg Beledlye Maşkanı Dohnany. nisanda «Yeşiller diye bırilerinı bilmiyorum, yok öyle blrilerl» demlştl. Büyük bir söz, ama ne vazık ki, Alman Cumhuriyetinln bütün polittkası gibt bu söz de sallantıda. Sosyal Demok. ratlar seçimlerde yenilglye ugradıktan sonra «Hıristiyan Demokratlar tıele bir eyalet hükümeti kurmayı denesin» dediler. Şlmd' deneme faslı yeniden onlarda. Şimrii adım adım TeşlUer'e Ihtlyaçları olriufunu kabul etmek zo. nındalar... Ancak Sosval Demokratlar hâlâ Yeşiller'fn desteğinî bo? nOzlerle saglamaya çalışıyorlar. Ama sonunda iki imzalı blr anlaşma ortavs çıkarsa kimse şaşmamalı. Hem de Imzalardan blri Dohnany'nin, biri (henüz nisanda) varhğım bümediği, yok saydığı birilerinin bnzası olacak^» TAKVİM 22.47 J