Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 4 MAYIS 1982 utluluğun kaba f akat herkes lçln geçerli görünen bir tanımı olarak şunu kabul edebiliriz: îsteklerimizl olabildiği kadar en geniş ölçüde karşılamak. Oysa isteklerimiz genelllkle çeşitll çelişkllerle karşı karşıyadır. Dikkat edilirse yaşamın kendisinin bile bir çelişki olduğu görülür. Bunun gayet iyi farkma varmış olan Buda, asıl mutluluğu Nirvana. yani yoklukta görmüştür. îsteklerimizin karşılaştığı çeltşkileri üç bölüme ayırablllriz: 1 Isteklerimlzln kendi aralanndakl çelişkiler: 2 Doğa koşulları lle olan çelişkiler. 3 îçinde bulunduğumuz toplumun koşullan ile olan çelişkiler. Eğltim, yeni kuşaklara, bu çelişkilerln doğuracağı bunahmlann, bilebildiğlmiz ölçüde, nasıl üstesinden gelinebilecefcinin anlatılması ve öğretllmesi olarak tanımlanabilir. Bu tanıma göre eğitim, blrincl bölümdeki çelişkilerle ilglli olarak, genç insana, kendl kendisinl gözlem altına alarak çelişklli isteklerl arasmda yeğ lemeler yapmayı anlatıp öğretecektlr. Burada kullamlabilecek en önemli ve belkl tek araç, gerçek veya tasarlanmış başka lnsanlann, benzer yeğlemeleri nasıl yaptıklarını ve sonuç olarak erişebildikleri mutluluklan veya mutsuzlukları gencin önüne sermektir. Bir başka deyimle gend n önüne bir edebiyat koymaktır. Oluşturabildiğimizi sandığmıız kişiliğimizi, yani çelişkill İsteklerimiz arasmda yapmakta olduğumuz, yeğlemeler sistemimizi, gördüğümüz, dinlediğimiz ve okuduğumuz öykü, roman ve şiirlere (manzume veya kafiyeli sözler değll) borçlu olduğumuzu, hepimizin değişik ölçülerde yapablleceğimiz gözlemlere dayanarak söyleyebiliriz. Ikinci bölümdeki çelişkiler, yani isteklerlmizin sağlanmasmın doğa koşullan ile smırlanmaları konusunda eğitimin yapabileceği yardım çok daha kesindir: a) Gencin beynini uzun tasım zincirjeri yapabilecek şekilde programlamak, kısa M Eğîtim Anlayışı ve Ünîversite Prof. Cahit ARF ca matematiksel bir beyln hallne getirmek; b) Doğanm rasyonel, ve daha tutarlı bir deyimle, matematiksel bir modelini bir ölçüde bu beyine yerleştirmek; ve böylece genç insanm doğa lablrentinde. isteklerini olası kılabilmesini sağlamak Aslında gerek matematik, gerekse matematiksel doğa modellerl, parçalan olan insan beyinlerinde, doğanın binlerce yıl boyunca oluşturduğu birlkimlerin sonuçlandır. Eğitimin buradaki katkısı, bu bin lerce yılda oluşan birikimi insan ömrü ile ölçülebllecek bir süreç haline getirmektlr. Üçüncü bölümdeki çelişkilere, topluraun kişisel isteklere karsı koyduğu smırlamalar gözü ile bakabillriz. Esas bakımından bu sınırlamalarm, toplumun tüm üyelerinin isteklerinin bir bileşimi olarak düşünülmeleri, akla yakm geliyorsa da, bunlann önemli bir bölümü, zaman içinde söz konusu niteliğini yitirmiş kalıtımlar haline gelmiştlr. Bu kalıtımlar top lumda çoğunluğun isteklerini sınırladıkları için, yaygın mutsuzluklar doğurur ve bazı küçük azınlıklarm toplumu sömürmelerine yol açar. Daha da kötüsü, yaygınlaşan mutsuzluğun, toplumun çoğunluğu olmasa bile önemli bir bölümünü bunalıma götürmesi ve toplum içinde huzur suzluk yaratan şuursuz bir kütleyi oluşturmasıdır. Bu nedenle eğitimin, bu üçün cü bölümdeki çelişkiler konusundaki katkısı büyük bir önem kazanmaktadır. Ancak eğitimin söz konusu alanda ne yapabileceği de, önemi ölçüsünde, problematik görünmektedir. Zira istekler ve kalıtımlar, doğal olgular olmakla beraber, bunlar arasındaki neden ve sonuç bağıntılannı belirten. geçerli bir matematiksel model henüz benimsenememlştlr. Toplum üyelerinin isteklerinin bileşimleri, bir ölçüde, referandumlarla belirlenebillyorsa da, kalıtımlar yüzünden böyle belirlemelerde hata payı büyük olmaktadır. Bu koşullar altmda, eğitimin, üçüncü bölümdeki çelişkilerle ilglli katkıları, eğiticlnin kendl koşullanmasına bağlı olarak, üç ayn yönde oluşabilir: Eğiticl, toplumda gereksinim değerlnl sadece kalıtım olarak koruyabilmiş sınırlamaları ön yargı olarak benimsemekten kendini armdırabilmls, bir kişi ise, ve gelecek kuşakların mutluluğunu lçtenlikle istiyorsa, eğittiği gençlere, toplum sınırlamalarmdan hangilerinin. toplum çoğunluğunun gerçek gereksinlmlerl. hangilerinin sadece kalıtım olduğunu anlatmağa çalışacaktır. Ancak kalıtımın doğal bir olgu oldugunu, katı davranıslarla bugünden yarma sillnemeyeceğini, bu 1şin glttlkçe yayılan sabırlı. zaman alan ılımlı bir eğitimle yapılabileceğinl. bu konuda katı ve hesapsız davranışların bunalımh acı mutsuzluklara yol açaeağını da anlatacaktır. Eğitici kalıtımlarla ilgill önyargılardan kendini arındırabilmiş olmakla beraber, doğal olguların çabuk detismelere gösterdikleri direncin büvüklüğünü kavrayacak kadar bllimsel olgunluğa sahip değilse. veya eğittiği gençleri bunalıma itecek kadar basit insan sevgisinden yoksun ise, birinci eğiticinin uyguladığı programm sadece ilk yarısmı uygulayacak, ikinci yarısı yerine ise gençlerln heyecan duygularını alevlendiren bir edebiyat kullanacaktır. Üçüncü bir eğitici tipi, kalıtımlarla ilgili önyargılardan kurtulamamış veya kurtulabildiği halde toplumun bu kah tımlan tunın süre koruması gerektiğl kanısmda olan egiticidir. Bu tipteki eğlticiler için çeligklleri gidermenln tek yolu yeni kusakları bir çeşit moral baskı altına sokarak kalıtımlan tartışmasız korumalannı sağlamaktır. Bu amaçla uygulaflıklan yöntem, gençlerin anlama yeteneklerl yerine tutucu duygularını, törenler, şarkılar ve nutuklarla, kısaca amaca uygun bir edebiyatla besleyerek gellştirtnektir. Toplumun kalıtımlarını koruma yönünde doğal olan eğilimi nedenl ile, bu üçüncü tip eğitim kısa dönemler için toplum huzurunu koruma bakımmdan başarılı olacaksa da, uzunca btr dönemde büyük patlamalara yol açabilir. İkinci ve üçüncü tipteki eğltlciler, amaçlan bakımmdan birblrlerinin karşıtları gibi görünüyorsa da, insanlarda anlayış, hesap kitap. yani akıl yerine duy gulan etkin kılmak bakımmdan aynı yöndedirler. Varabileceklerl en iyl sonuç, bir takım sloganlarla güdülen robotlardan oluşan toplumlardır. ••• Çoğumuzun az çok bildiğl ve anladığı bu hususları burada tekrarlamaktaki amacım, sözü, yönetîmimizin, belki de toplum çoğunluğunun onayı ile, yukarda sözünü ettiğim üçüncü çeşlt eğitim tiplnl benimsemis görünmeslne getirmektir. Çok İyi niyetlerle ve hatta toplumumuz icln bir felaket mahlyetlni alabilecek bir durumu önlemek zorunluğu ile yapılmış olan 12 Eylül müdahalesinin yetkiliîeri, toplumun önemli bir bölümü l!e birlikte önled'kleri. daha dogrusu durdurdukları bunalnnın bir sorumlusu olarak, başta üniversiteîer olmak tizere. eğitim ve ögretim kurumlarmı görmüşler ve bu kurumlann yukarda az çok tanımtadığım ikinci tip eğiticiler olduklarmı veya o tip eğitlcilere olanaklar sağladıklarmı sanmışlardır. Yanlış oldugunu sandığım bu teşhfs. bugünkü yöneticilerimlzi bir çesit karşı etki olarak, üçüncü tip Gğltiml Ilke olarak benimsemeye Rötürmüs görünmekted'r. (Konuya yarınki yazimda Y.ft.K. Yasa^ıvla devanı edece&im) Arjantin'den Öteye... Falkland'ın gerçek adı hangisi? Malouines mi? Malvinas mı? Falkland mı? Bu çeşitlilik Amerika'nm çoğu yerinde görülür; ve anakaranın tarihini de vurgular. îngiliz, îspanyol, Portekiz sömürgecileri, el koydukları yerlere kendilerine göre adlar takmışlardır. Krlstof Kolomb Amerika'ya 1492'de ayak bastı. O günden sonra yeni dünyanm tarihini kabaca birkaç bölüme ayırabiliriz: Birinci dönemde Avru palıların topraklara el koymalan ve yerli halkla savaşmalarım lzliyoruz. îkinci dönemde yerli halk lar ya boyun eğmiş. ya soykınma uğramışlardır; Avrupalı sömürgeciler kendi aralarında paylaşım kavgalarına girişirler. Üçüncü dönemi simgeleyen nedir? Kuzey ve Güney Amerika'ya yerleşen öncü Avrupalılar (bir ölçüde yerlilerle kaynaşarak) metropollere karşı bağımsızlık bayrağı açarlar. ABD'nin kuruluşu en büyük olaydır. Amerikan tarihi yeni boyutlar kazanmış: Avrupalı sömürgeci devletlere karşı birbiri ardma bağımsız devletler kurulmuştur. Ne var kl bu sürecin dönüşümünü de 19'uncu Yüzyılın başında ABD Cumhurbaşkanı James Monroe şöyle vurgular: Amerika Amerikalılarmdır. «Panamerikanlzm» gibi görünen bu yaklaşım, gerçekte «tüm Amerika kıtası ABD'nindir; Avrupa lı sömürgeciler buraya yaklaşamaz» anlamını taşır; Güney ve Orta Amerika üzerlnde Waşington'un acımasız sömürüsü yürütülür. Ne var ki tarih durmaz, devinir; bu kez ABD'nin sultasma ve sömürüsüne karşı yoksul Amerika ülkelerlnde direnme eylemlerl başlar. 1917 Sovyet devrimi dünyadaki çelişkilere yeni bir boyut katmıştır; bu boyut Küba'da odaklaşır. • Reagan ve Halg gibi görüntüleri bir yana bırakalım, ABD'yi gerçekten yöneten «glzll beyin» Falkland olayındaki gelişmeyi kaygıyla izlemektedir. Çünkü İngiltere ile Arjantin «Pax Americana» içinde bulunmaktadır; ama Avrupalı ile çatışan Güney Amerikalmın önündeki seçenek çifte boyutludur. Kapitalizmin süper gücü Waşhington, değişikliği görüyor. Bir yanda ABD'nin •sosyalist sisteme karşı uçak gemisi gibi kullandığı îngiltere, öte yanda ABD'nin ekonomik sömtirgesl Arjantin vardır. VVaşhington, Londra'yı yeğlemiştir; ama Buenos Aires'teki tepkller nasıl gelişecektir? Acaba bu tepkileri dizginlemek kolay mıdır? Halklann ve ulusların uyanışlarındaki devlnim böyle kavşak noktalarmda hızlanır. Olası bir yenilginin sllkelediği Arjahtin'de kitlelerin bilinci, koşullanmış mantıkları parçalayarak dünya gerceklerini algılamaya doğru dönüşmez mi? Amerika'nın gizliden gizliye büyüyen kaygısımn derinliklerinde bu korku yatıyor. • Bir de ordu konusu var. Arjantin ordusu (çoğu Güney Amerika Ülkesin de olduğu gibi) kendl ülkesini Amerika hesabına işgal etmek üzere donatılmış ve koşullandırılmıştır. Dış düşmana karşı ülkenin bağımsızlığmı savunmak için değil; lçerde büyük sermayenin silahlı siyasal partlsi gibl davranmak için düzen lenmiştir Arjantin silahlı kuvvetleri... Ve bu ordu, ilk kez halkmın yoksul keslmine karşı değil. tngiltere'ye karşı savaş bayrağı açtl; ya da açmak zorunda kaldı. General Galtierl acaba şimdi pişman raıdır? Kimbillr? " Sorunun yanıtını olayların gelişmelerl verecektlr. Kapitalizmin tüm dünyayı saran bunalımıyla birlikte iç çelişkileri de keskinleştl; bu ara da savaşa varan çatışmaların boyutlarmı yine kapitalizmin iç dünyasına hapsetmekte ABD zor luk çekmektedir. ue/apla/flia IIBurhan I ARFttD Polis Müdürü ve Operet ARDAŞ Fürstin Viyana operetini hic değilse Istanbul tlyatro ve müzikseverlerinin coğu blllr. Sahnede izlemiş, ezgllerini dinlemlş, ya da odını duymuştur. Klasik Viyana operetinde «Gümüş Dönem» dlye nitelenen bu yüzyılın başlarında Kalmann'ın besteledlği Çardaş'ı İlk Izleyişlm 1925'te Sahlr Operetl'ndedlr. Sonraları Yunan. Fransız, İtalyan, Avusturya, Rumen ve Bulgar topluluklarmda izledim. Değişik yorumlar, düşük, ya da parlak düzeylerde pek cok Oordaş İzledim. Klmi ilglnc durumlarla da karşılaştım. Bir zamanların sevlmll fllm yıldızı Marlka Rök'u öne cıkarmak İcln operetin librettosunda yapılan bir değişlkliğl benlmseyen Bulgar Operet topluluğunun başarısını unutmayacağım. Bizde tkokuşmuş bur|uva urönO müzlkll tlyatro» dlye köcök görölen Vlyanâ operetini, "fıepsl yeni re|imde yetişmlş Öulgar gençlerinln nasıl da kendllerinden bllerek eunduklarına hep şaşarım. inanın, abartmıyorum. Ne var kl, Cardaş'ı sözkonusu etmemln asıl nedent daha başka. 1930 1980 Avusturya ve Alman muzikll fllmlerinde, müzikll ve müzikslz tlyatrolarda önemli rolferde hep alkış toplamış olan Paut Hörblger'ln, 86 yaşında ölümünden kısa sure öncs yayınladığı cBen hep slzler için oynodım.» anılar kitabmı karıştırırken rastladığım bir koç satır benl uzun süre düşündürdü. 1940'lı yıllarda Vlyana'da Schönbrunn film stödyotannda sigara icnenin kesinlikle yasak oldugunu belirten Hörblger şunları yazıyor: «Stüdyoda fllm cevlrllirken her zoman blti bulunurdu itfaiyeden .Sı ksık rastladığımız itfaiye görevlisinl biz kısaca Yosak diye cağırırdık. joschi benl görünce su dolu bir gerdell getirlp yanıma bırakır ve ben, studyoda yangın çıkarmadan. sigaramı tüttürürdüm. O sevlmll itfaiyecl günün birinde Viyana polis müdürü oldu. Gelmlş gecmiş Viyana polis müdürlerinin halkca en çok sevilenl Josef Holaubeck.» okıırlarclan Bu haksızlığı kim düzeltecek? Ben 6 haziran 1978 tarihin de isteğimle Milli Eğitim kadrosundan emekli oldum. Sandıkça hakkımda alınan kararda, ikinci derecenin dördüncü kademesınden ayrılmış olmama rağmen 2. de recenin 3. kademesinden emekli intibakım yapılmıştır. Maaşun halen bu yanhş ıntıbak üzerınden ödenmek tedir, ikramiyem de yanlış hesap edilmiştir. Emekli Sandığı'nın bir memur üzerinde derece indirme yetkisi var mıdır? Üç yıldır bu yanlışlığı düzelttirmek için uğraşmaktayım. Bu konuda MG Konseyi'ne, Milli Eğitim Bakanuğı'na ve Emekli Sandığı'na yaptığım yazılı başvurulann sayısı yirmiye ya kın. Şimdi de evrak eksikliği var diyorlar. Kim tamamlar bu eksik evrakı? 29 yıl hizmetten sonra ben mi tamamlıyacağım bu eksik evrakı? Kaldı ki ben elimde ki tüm belgelerin ve hatta mezun olduğum okuldan almış bulundugum diplpmamın bir fotokopistal Emekli Sandığı'na gönderdim. Benim vekil öğretmenlikte geçen surem ve bunu kanıtlayan belge daha önce 12 sayılı kararname çıktığı tarihte îstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü'ne, Konya Valillği'n den tarafımdan istenilerek teslim edilmiştir. Hatta bu konuda yapılan yeni intibak çizelgesi düzenlenerek tl Milli Eğitim Müdürlüğü'nce 15.8.1975 tarihinde Emekli Sandığı'na da gönderilmiş. Ben hizmetimin karşılığını istiyorum, Emekli Sandığı'n dan. Salim KARA • (30.324.130) îkinci tlkokul Sokağı 16/3 K. Maltepe tSTANBUL Ç KAHVEHANELERDEN ŞIKAYET Kumkapı Nişanca Latif sokaktakl kahvehanelerln cokluğu yöre sakinlerlnl rahatsız edicl boyutlara ulaşmıştır. Şöyle ki; havalarm ısınması İle birlikte kahvehane sahlplerl fşyerleri yetmlyormuş gibl fbir de köldırımlara sandalyeler koyarak yayaların geçlşlni engeller tutuma girmişlerdir. Bu durum akşam saatlerinde görulmekıedlr. Işlerinden oıkıp evterine gitmekte oıan yurttaşlar, özellikle bayanlar kahvehane önle rinden geçebllmek için kaldırımlar müşterller tarafından işgal edildiğinden yoldan yürümek zorunda kalmakta, bu durum da can güvenliklerlni tehdit etmektedlr. Kahvehane önlerlnden geçmek zorunda kalan bayanların karsılaştıkları güclüklerin neler olduğu bilinmektedlr. öğle saatierlnde boşlayan biriklmler, csvre sakinlerlnl oldukca rahatsız âtmekts, mdiidlle halkı evlerinl hovalandırmak amacryla da' ofsa camlarını açamamaktadır. Geç saatlere kadar süren gürültülerden de hasta ve cocuklarımız büyük çopta etkilenmektedlr. Bu soruna Kumkapı Nişanca Latlf sokak ve yöresi sakinleri adına çözüm bekllyoruz. Kazım EFE İSTANBUL Yaşlılar yılı ve sorunları Genellikle yaşlılık, kolay kızılabilen bir hırçınlık devresl olarak kabul edilmektedir. Oysa görünüşte olan bu hırçınlık güvensızliğin ve hastalığın dışa yansımasıdır. 1982 yılı, Yaşlılar Yılı olması nedeniyle nisan ayının İlk haftası «Yaşlılar Haftası» olarak kutlanmıştır. Evlerinde ço cuklarıyla olan yaşlılar lcin bu haftanin hicblr öneml yokken, Huzurevleri ve Bakımevlerinde kaian yaşlılar icin cok şey ifade etmektedir. Yaşlı İnsan sayısı gün gectlkce artmaktadır. Cok az bir topluluğa hlzmet veren Huzurevleri ve Darülacezeler dışında bu yaşlılara hizmet ve^ ren kuruluşlar yoktur. Geleneksel yardım anlayışı artık yerlnl gönüllü kuruluşlara bırakmıştır. Fakat gönüllü kuruluşlann da bu gibi kişilere nasıl yardım yaptığı tartışma konusudur. Huzurevleri 60 yaşından yukan kendl Işlnl kendl görebilen sağiam yaşlılara hizmet verebilmektedir. Yani bu ölcülere uymayan yaşlılar, bu gibi ku rumlara kabul edilmemekteo'ir. Kabul edilen yaşlılarda be lirtilen özelliklere uymayacak duruma gelenler (Yatalak, felç li) yine yakınlarına yönetmellk gereği teslim edilmektedir. Tica ri gaye ile kurulan özei huzurevleri, bu gibl yaşlılara yüksek ücretle bakmaktadır. Mevcut huzurevlerinln varlıği da varo lan yaşlılık sorununa çözüm getirmemektedır. 1982 yılmın «Yaşlılar Yıl» ilan edllmesiyle yaşlılar sorununa daha gerçekci. daha ka lıcı cözümler getirebilirsek. hem büyüklerımlze karşı göre vımizi yerine getirmiş olur, hem de sosyal hizmet anlayışı nı yaşama gecirmiş oluruz. Bu nun icin. # Mevcut huzurevlerinln sa yısı ve kapasltesl, artırılmalıdır. # Her llde huzurevleri acarak alle llişkilerlnin kopmamasına yardımcı olunmalıdır. # Huzurevlerinde yatalak ve felçl! yaşlılar icin servisler kurulmalıdır. 9 Yaşlıların evlerinde bakımı İcln" sosyal güvenlik sistemi kurulmalıdır. Kahraman EROĞLU Sosyal Hlzmet Uzmanı İSTANBUL C Cumhuriyet 4 MAYIS 1932 GÜMÜŞ PARA Ankara 3 Gümüş Cumhuriyet parası çıkanlması esash bir prensip olarak kararlaştınlmıştır. Arap harfleriyle basılmış nikel ve bronz paralann da değiştirilmesi gündemdedir. Eski beş paralüdar tatnamen kaldınlacaktır. Esasen bunlar günden güne azalmaktadır. Beş ve on kuruşluk bronz paralar biraz küçültülecek ve yirml beş kuruşluk nikel paralardan biraz daha küçük olmak üzere birer Uralık Eümüş paralar basüacaktır. Hörblger'ln ve Vlyanalıların Joschi'sl geçen yıl emekliye aynlıncaya kadar bir otuz yıl polis müdürlüğü yaptı. Dörtlü askerl Işgali altında günlerden, barış yıllorının koalisyon dönemlerinden sosyalist yönetlme kadar. Hörbiger'in anlattıklarını neden ilglnc bulduğufnu acıklayım. Viyona Devlet operası Wolksoper»de sanırım 1972' de gördüğüm Çardas'ın librettosunda bir sahneyl yadırgamış, nedeninl kavrayamamıştım. Re|isör, klşl olarak da tanıştığım ve daha çok denemeci uygulamalarla adır ı duyurmuş olan Zbonek'tl. Hörbiger'in anlattıkları, Zbonek'in yaptığı değişlkliği acıklığa kavuşturmuştu. Cardaş'ın klşileri arasmda, gece havatıno düşkün orta yaşlı bir Ferko vardır. Her gece barlardadır. BlrlnJ cl perde sona ererken, Ferko, elinde şarao kadehi. bir şarkı mırıldar.ır: fGenc kızlar...!» diye. Zbonek bu sahneyl şöyle değlştirmiştl. Sahnede bir İtfaiye görevlisl vardı. Ferko. bir slgora cıkarıyordu. Bunu gören itfaiye görevlisl, duvarda kocaman harflerde yazılı «Sigara lcmek yasak» yazısını gösterlyordu, amma, Ferko, boşver gibllerden şöyle bir el sallayınca, cakmağı çıkarıp slgaroyı vakıyordu. 194O'lı yıllarda fllm stüdyosunda sigara yasağını uyguloyan itfaiye gerdel getlrip hem yasağin amacım gözetlvor, hem de sanatcı klşinin kalblnl kazanıyordu. Bunu başarabilmlş olan Holaubeck. Vlyanalılar yüreğinl övleslne kazanmıştı ki, sonunda operet klşisl diye, ölümsözleştlrilmiştl. Sonra, blzim 1940'larm Istanbul'unu ve bir polis mödürünO düşündüm. Adı tDayakcı»ya çıkmış blrl vardı. 1946'da başlayan demokraslye geclş girlşlmlnde değlstirilmistl. Yerine getirilen istanbul polis mudüru güleryüzlü ve üygar görunüşlü biriydi. Yeni müdür, İlk basın toplcntısından kısa süre sonra yerinden alındıydı. «Dayakcı»nın yerine atanmıs olan «Yeni Müdör», o gunlerde sık sık tartışılon «Poilste Dayak» üzerlne bir soruyu şöyle cevaplarıriırmıştı: «Poliste dayok vordır ya da yoktur, demlyeceğlm. Yeterlı eğitim gcrmemiş ve teknlk acıdan gereğl gibl yetlştirllmemiş bir polis, sanığı söyletemeylnoe slnlrlenlp bu yola baş vurmuş olabillr.» Bu acıklamayı yapan güleryüzlö tlstanbul Polis M0dOrö» İkinci basın toplantısını yapamadı. Soruyu soran muhablr olarak o olayı hlc unutamam. Klasik Viyana operetl sahnesine buyur edllmlş «Sevlmll Joschi» örneğl bu acıdan llglnctir. Avustııryalılann hayat felsefesinl şöyle türkçelestîrebiliriz: «Yaşamak ve başkalarına du yaşama hakkı tanımak» Blzler buna hoşgörö derlz. Derfz de uygulamayızl Zaman içinde mali olanak artacalc Gazetenizin 15.4.1982 tarih ve «okurlardan» köşenizde yayınlonan «özel hizmet tazminatından ebeler de yararlanmalı» başlıkh ya zınız incelendi. Özel hizmet tazminatlannın ödenmesinde bir takım ortak kriterler esas alınmıştır. Bunlardan biri de eğitim düzeyidir. Fark buradan kaynaklanmaktadır. Biz bütün vardımcı sağlık personelimizin takdire değer hizmet verdiklerine inanıyoruz. Zaman içinde mali olanaklarda iyilesmenin arta ca&mı Omit ediyoruz. Bilgl edinmenizi rica ederiz. Nact Î1HAN Basrn Başmüşavîri Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın açıklaması c ] Günün ülanıL Ressam Berk'in adı oturduğu sokağa verilemez mi? Bilindiği gibl, ressam Prof. Nurullah Berk'i bu yü 9 ocak günü yitirdik. Resmiyle olduğu gibi; kltapları. yazıları, yurt İçinde yurt dışmda gerçekleştirdiği konferansları ve bir sürü etkinlikleriyle Türk Resim Sanatmı ileri boyutlara eriştiren değerli hoca, ressam Nurullah Berk'i hiç değilse yaşamından sonra bir parça anabllmek lçln son yıllarda kaldığı. Valideçeşme'deki «Abacı Latif Sokağrenm adı. «Ressam Nurullah Berk Sokagı» olarak değistirilemez mi? tstanbul Belediyesi'nln ya pacağı bu değtslklik kuskusuz, tüm sanatçılan sevindlrecektlr. Tnsnf TaktaK •>»<,<,«» lenımınnii' Yurda dönüs yapan işçi 6 ay içinde basvurmalı 14 nisan 1082 tarihli gazetenizin IX sayfasmda yayınlanan «Almanya'dan kesin dönüş yapan işçini emekli olabilmcsi sorun oldu» başlıkh haber incelen miştir. Yurtdışında Çalışan Türk Vatandaşlarının, Yurtdışındaki Çaiışma Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımmdan Değerlendirilmesi hakkmdaki 2147 sayıh Kanunun 3. maddesinin 2. fıkrası, yurtdışında geçen çauşmaların değerlendirilmesi için, «Bu kanunun yürürlük tarihinden itibaren altı ay İçinde ilgili Sosyal Güvenlik Kurumlanndan yazılı olarak lstekte bulunraalan koşuluyla» hükmünü öngörmektedir. Buna göre, haberde konu edilen Hasan Kapusuz'un durumunda olduğu gibi kanunun yürürlüğe girdiği 7 haziran 1978 tarihinden sonra yurda kesın dönüş yapan işçilerimizin altı ay içinde müracaatta bulunmalan kanuni bir zorunluluktur. Bilgilerinizi rica ederim. tsmail AŞÇIOĞLU Basın Müsaviri 5 mayıs perşembe akşamı 9.30'da Glorya'da. Münir Nurettin Bey ve arkadaşlan tarafından mevsimin son konseri. Çok güzel ve yeni bir program. MUNİR NURETTÎN KONSERİ MAHKUMİYET DOSYAM 8,5 AYDIR YARGITAY'DA 28.5.1980 tarihinde İstanbul f kıyönetim Komutanlığı 2 Nümaral) Mahkemesinin İ981/393 sayılı karany la 6136 sayılı yasa uyannca 5 yıl hapis, 15 bin lira para cezasına mahkum edildim. Dosyam 10 7.1981 tarihinde Yargıtay'a gönderildi. Dosya numarası 080/505'dir. Aradan 8.5 ay geçmesine rag men hâlâ bir yamt gelmedi. Benimle birlikte RÖnderllen dosyalann yanıtlan sahiplerine ulaşmış durumda. Dosyomm ne olduftunu merak etmekteyim. flgililerden bu sorunuma çözüm getiril mesini istiyorum. Şerafetön DÖNER Sağmalcılar Cezaevi CumhuriyeC Sahibi: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik T.A.Ş. adına Cenel Yayın MDdürü: Müessese Müdürü: Yazı Işleri Müdürü: Basan v« Yayan NADİR NADİ HASAN CEMAL EMlNE UŞAKLIGİL OKAY GÖNENSİN Cumhuriyet Malbaacılık ve Gazetecilik T.A.Ş. Posta Kutusu: 246 İstanbul Tel: 20 97 03 (5 Hat) BÜROLAR • ANKARA: Konur Sokak no. 24/4 Yenişehlr Tel: 17 5£ 25 17 58 66 Idare: 18 33 35 • İZMİR: Hallt Zlya Bulvarı No: 65/3 Tel: 25 47 0913 12 30 • ADANA: Atatürtc Caddesi, Türk Hava Kurumu Işhanı Kal 2/9 Tal: 14 55019 731 Okurlardan Rica Bu köşeye gönderilecek yazılann, mektuplann bir sayfayı geçmemesi, kağıdm bir yüzüne yazılması, zarfın üstüne adresle birlikte «Okurlaruı Köşesi» sözcüklerinin eklenmesini rica ederiz. TAKVİM İMSAK 4.00 GÜNEŞ 5.54 ÖĞLE İKlNDl AKŞAM YATSt. 13.11 17.03 20.08 21.53