Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet 2 azar günü («geçtiğimlz pazar» demem de demem) Emlrgân'a glttim, lâle bahçelerini görmeğe. Lâleye düşkünlüğüm yoktur, (Fethi Nacl çok sever, hiç yanmdan ayırmaz). «Lâle Devri» uydurması soğutmuştur beni o çlçekten. Ağzınızdan «lâle» sözcüğü çıkmaya görsün, karşınızdaki o an size, IIL Ahmed'in, Nevşehir'li tbrahim Paşa'nm, Şair Nedim'in eğlence düşkünlüğünden söz açacaktır. Yukan tabakanın vur patlasın, çal oynasın düşkünlüğü ayaklandırmış halkı, sonra efendim, şair Nedim, Beşiktaş'ta damdan dama atlayarak kaçarken düşmüş de ölmüş... dillerde dolaşan bu uydurma sözleri bilgl diye satmaya bayılırız nedense! Bunlarm hiç blri, hiç bir belgeye dayanmaz oysa. Tarihçl Ahmet Refik'in «Lâle Devri» adlı kitabmı çocukluğumda okumuştum, masal gîbi bir şeydi; sonradan duyduğuma göre, Yahya Kemal aşüamış Ahmet Refik'e böyle bir kitap yazmasım, III. Ahmet dönemine «Lâle Devri» adını takan da Tahya Keraal'miş. Bence o döneme «Basımevi dönemi» adı takılsa daha iyi olurdu. Gerçi basımevi, Müslüman olmayan Osmanlılarca daha önce aşılmıştı, îbrahlm Mtttelerrika'nın kurduğu, Türkçe kitap basan llk basımevi idi. Bu konuda Çetin Yetkin'in ilginç bir yazısı var Sanat Olayı dergisinin nisan sayısında. Ben lâleyi vazoda değil de, bahçede gönneği severim, topluca, yüzlercesi bir arada. Hangi çlçeğin böylesi daha güzel değildir ki! O gün işte bunun için gittim Emirgân korusuna. Lâleleri çok açılmış bulunca biraz canım sıkılmadı değil, ner deyse dökülecek gibiydi yaprakları. Gecikmişim. Oysa «Lâle Bayramı» orada 1 Mayıs'ta kutlanacakmış. Bahar Bayramı dolayısiyle. Hattâ bizim gazetede, o gün Emirgân korusunun kapalı tutulacağma ilişkln bir haber çıkmış da, îstanbul Belediye Başkanlığı Basm Yayın ve Turizm Müdürü yalanlıyordu bunu. Koruda dolaşırken, îstanbul sevdalısı, çok başanlı bir onarımcı olan, Tu OLAYLAR VE GÖRÜŞLER çıdan tazelendl. Genç kızlarla dellkanlılar, çay, kahve, bira içerek sessiz sessiz koousuyorlardı masalarda. Bütün uygar ülkelerde olduğu gibi. Yalnız tek başına oturan bir adam vardı kl, sıkılıyordu besbelll sıkıldığı için de çevresindeki masalara takılıyordu gözleri, ne yapacağını bilemiyordu. Çünkü elinde bir gazete, bir kitap yoktu. Bu gibi yerlere tekbaşlarma gidenler gazeteyi, kitabı eksik etmemelidirler yanlarından. Böyle yaparlarsa hem kendilerl rahat eder, hem başkalarını rahat ettirirler. Başkaları ile ilgilenmek iyi bir izlenim bırakmıyor. Sonra Julla... Hayran oldum Jane Fonda'nm oyununa. Yönetmen Fred Zinnemann, Hitler'in yüksellş dönemindeki lnsan düşmanlığmı olağantistü çarpıcılıkla vermeği başarmıstı. öyle ki, slnirlmden titrediğim oldu. Bir çocukluk anısınm gelişerek nasıl sürüp glttiği konu edinilen filmde, bu gerilim, bir arka planmışcasma lşlenerek daha da etkin kılınmıştı. Bir süre kendimi toparlayamadım sinemadan çıktıktan sonra. Bir gün... Erken yatttm. Başucumdaki kitaplardan birini, llyada'yı gellşigüzel açtım, Niobe söylencesini yeniden okudum. Homeros'un büyüklüğüne bir daha hayran oldum. Bütün çocuklarmm öldürülmeslnden deliye dönen Niobe bir hafta yemez içmez, ağlar. Homeros onun için «Bir hafta sonra acıktı» diyor. Çevlrmenler sık sık «raba» diye bir sözcük kullanmışlar, «giysi» yerine. Ancak Türkçe'de hiç bir sözcük «r> ile başlamaz, öylesi ile karşılaşmca Türk onu «urba» yapar." Sonra, di'li geçmiş fiillerin sonuna çoğul eki koymuşlar: Savaşıyordular, koşuyordular... gibi. Nâzım Hikmet de öyle yapardı şiirlerinde. Ertesi gün neler yapacağını düşünmekten uykum kaçtı; kaçınca da uykuya sekiz saat ayırmanın çok olduğunu düşünmeye başladım. ömrümüz kaç yıl kll 30 NİSAN 198 P Gün Melih Cevdet ANDAY ring ve Otomobil KuIObü Genel Müdürü Çelik Gülersoy'la karşılaştık. O da Burhan Arpad'la geziniyordu. Arpad'm, bu gezintiden, gazetemizdeki yazıları İçin yenl bilgiler edinmiş olacağını samyorum. Sayın Gülersoy, bize, yeni açılan kır kahvesini görmemizi salık verdi. Gittik ve çok sevdik. Yanmıza peynir ekmeğinizi alm, gidip orada Boğaziçi'ni seyrederek çay için. ücuz, içaçıcı, dinlendirici bir güzel yer. Beni o gün en çok sevindiren, korunun kalabalıkhğı oldu. Ağaç altlalannda aile sofraları kurulmuştu, çoluk çocuk koşup oynuyordu. Kır kahvesinin üstündeki bir ağaçlıkta, eşofmanlan ile jimnastik yapan bir çift ilişti gözüme. Hanım ayak parmaklannın ucunda belli belirsiz sıçnyor, biraz şişmanca olan eşl de, ellerini beline dolamış, belden yukarısma daireler çizdiriyordu. Belkl zayıfla mıştır. Ama zayıflamasa blle bir dinçlik bulmuştur ya kendinde. Sonra Sarı Köşk'te peynlrll omlet yiyerek karnımızı doyurduk. Orası da çok kalabalıktı, yer bulma güçlüğü vardı hatta. Süs ağaçları gövermemişti daha, erguvanlar da açmamıştı, ama yağmurlardan sonraki güneş, bu Işt birkaç gün içinde çözümleyiverecektir. Yeter ki kentdeşlerimiz tekbaşma bırakmasmlar bugünlerde koruyu; çiçeklerl, ağaçlan, bu yeniden doğuşta gözleriyle kutlasmlar, sevlndirsinler! Hani eski bir Çln öykücüsü düşünde kendini kelebek görmüş de, «Yoksa kelebek mi düşünde kendini ben sanmıştı» diye yazar ya, insanlar. hayvanlar, bitkiler arasında böyle düşsel bir alışveriş olduğuna inanınm ben. îlkyaz şenliğinde olsun, onlarla bu ortaklığı tazelemeliylz. Bizde kır sevgisl yok diye üzülürdüm, o gün korunun kalabalıklığı bu bakımdan sevindirdi beni. Evlerde pinekleyeceğimize, fırsat buldukça, kırlara, bahçelere gitsek ne iyi olur! özellikle emeklilere öğütlerim bunu. Beg yıl önce bir ay kadar kaldığım Zürlch'te, kenti çevreleyen tepelerl dolaşırken, çok küçük bahçeli, tek odalı kulübeler görmüştüm de, bunlann haftalığına, ya da aylığma emeklilere Belediyece kiralandığım öğrenip şaşırmıştım. Yaşlılar burada toprakla ugraşarak bütün gtinlerini geçirirlermiş... Yaşlılık, ona boyun büktüğümüzde ağır gelir. Siz bakmayın Yahya Kemal'in, Beni bir lâhza mtisait bnlamaz idlâle Ne beyaz bâkire zambak ne atesten lâle demestae; oradaki zambak genç kızı, lâle ise olgun kadını simgeler, biz dosdoğru çiçeklerden söz ediyoruz. Otlann nice gençlik iksirl taşıdıklannı da unutmayalım. Doğadan umut kesilmez. Hava soğumasaydı, aşağıda, kıyıda saatlerce yürümek isterdim o gün. Yürtimenin verdiği yorgunluk glbi sevindiricl ne olabilir kl! Doğa sizi hem sarar, hem yalnız başınıza bırakır. arkadaşlığın böylesine can kurban! Okumaktan da, yazmaktan da uzaktım o gün. Hattâ dolaşmamın, gezintimin bana bu yazıyı esinliyeceğl de aklunın ucundan geçmiyordu. Otobüse atladun, ver elini Şişli. övgüsünü duyduğum, Kent Sinemasında oynanan Julia'yı görmeğe. 4.15 matinesinln başlamasına daha iki saat vardı. Bir kahvede oturop dinlenmek iyi olacaktı. Buldum öyle bir yer; Fransız kahvehanelerini ansıtan uygar bir yerdi. Kırlardaki sevinclm burada başka bir a Smav?. Gazetedeki odamda birkaç arkadagla »Öyl«fll yorduk. Herkes kendine göre eleştiriler yapıyordı: Uzun süre bu eleştirileri dinleyen biri sorduı Peki, ne yapalun; 11 eylüle mi dönelimT Bir suskunluk oldu. Hani «şeytan geçti derler ya. o biçim Wr sea sızlik sırasmda, bir başkası, düşünmu» ta«mmi4 kafasmda yeni bir soru hazırlamıştu 11 eylüle dönmek isteyen var mı? îkinci bir suskunluk dönemi başladı. Kim isteye bilirdi 11 eylüle dönmeyi? Böyle sorulann yanıtlar kişilerin durumuna göre değişebilir. Terör eylemin aen ötürü ağır cezada yargılanıp ölüm cezasını çarptırılmıs biri 11 eylüle dönmek istemez mi? Yt da 24 Ocak + 12 Eylül» formülleriyle bağdagmayıı fabrikasını yeni yetme bir girişimciye satmak du rumunda kahnış işadamı 11 eylül öncesini özler mi' Toplumdaki çeşitli kesimlerden değişik yanıtlar ge lebilir; soruyu çarpık mantıktan kurtulmak içiı şöyle sormalıyız: 11 eylüle dönmek olası mı? Yanıt: Hayır: • Aynı suda iki kez yıkamlamıyacağmı lnsanoğh îsa'dan bin yıl önce de biliyordu; artık 11 eylüle bir daha dönülemiyeceğini söylemek gereksizdir Buna karşılık günümüzde her eleştiriyl, ya da toplumun yeniden düzenlenmesi yolundakl her isteği «pBki, 11 eylüle mi dönmek istiyorsun?» sorusuyle yanıtlamak da mantıksızlıktır. Yaşananlar geride kalır. Aynı kadmla iki kez evlenen erkek, ikl ayn kadmla evlendiğini bilmelidir. Kadm da bilmelidir ki ikind kez nikah masasına oturduğu adam ilk evliliğini yaptığı kişi değildir. Hayat insanı değiştirir..; Toplumlan da. Ne var ki bu değişimin koşullannı iyi değerlendirmek gerekir. 12 Eylül'den geriye dönmek olasızsa; 12 Marftan, 27 Mayıs'tan, 14 Mayıs'tan geriye dönmek de olası değildir. Toplumsal birikimleri bir kara tahta üzerindeki beyaz tebeşirden çizgiler gibi ıslak bezle silemeyiz, Böyle birşey yapmak isteyenin tarih büind yok demektir. • Ama insamn elinde kuşkusuz bazı olanaklar da bulunmaktadu. Eline tarihsel bir fırsat geçiren kişi ya da kişiler belirli bir ölçüde yetkilerini kullanmakta özgürdürler. Gazi Mustafa Kemal. kîşiliğinde odaklaşan tüm gücünü, Türkiye'yi devrimd bir atılımla ileriye doğru götürmek ve çağdaşla^tırmak için kullanmıştır. 12 Mart.'ta ise elinde yetki bulunan ünlü bir kişinin şu sözü tarihe geçti: Sosyal uyanış ekonomik gelişmeyi asti: bu uyamşı dizginlemek gerekiyor. 1920'lerin Türkiye'sinde toplumun sosyal uyanıgı cumhuriyetçilik bilindni mi içeriyordu? Atatürk kişisel ağırlığını ve saygınhğmı sosyal uyanışı daha büyük uyanışlara yöneltecek yetkiyle kullanmasaydı, Atatürk olabilir miydi? • 11 eylüle artık dönülemez. Ne var ki 12 Eylül'den sonra yeniden biçimlenen Türkiye'nin varoluşunda herkes isteklerini, ö2Jemlerini. ağırlığını. yetkilerini bir doğrultuda kullanaçaktır. Bireyin, kimliğini tarih önünde saptayacak . 01çüt böylece belirecektir. ' ,,' Kimbilir? pv,^ \ Belki tarihflfcbile gerek kalmayacak; çok kısa yaşam süresinde kimlik sınavı sonuçlanm verecek ve herşey hayatunızda saptanacaktır. İVİT OKTAY AKBAL "Dil Devrimî, Konusu «Dil devriminin başansı da biiyUk ölçüde bn gercekle, getirdiği aydınlıkla açıklamr. Bu dlli anlamadıklannı söyleyenlere gelince, kendileri de üç aşağı beş yukan ayru Türkçeyi kullandıklanna göre, bugünün Türkçesl değil anlamadıklan; bngtinün Türkçesinden çok, bugünün Türkçesiyle gelenleri, bugünkü yazınımra, bugünktt düşttnümiizu, bugünkü bilimimizi, kısacası bngttnkü ekinimizi anlamıyorlar. Anlamamaları da doğal: Atatürk önceslnde yaşıyorlar.» Tahsin Yücel, «Dll Devrlmi ve Sonnçkuı» adlı iltabmı bu sözlerle bltirmiş... Atatürk öncesinde yaşayanlar!.. Evet, böylelerl pek çok! Sankl bir Atatürk gelmemiş, yeni bir ülke, yenl bir devlet kurmamış, birbirl ardına ilertcT atılımlaryapmamış, dilde, kültürde bir Türk devrlmi yaratmamış... Kendilerinl hâlâ Mütareke döneminde, Padişahlık yönetiml altmda duyanlar aramızda dolaşmakta, yazılar yazmakta, gözlerinl düne çevrlk tutmakta... Atatürk devletlnin ilkelerlni, amaçlannı anımsatanlara da kızıp köpürmekte, iftlralar yağdırmakta, hakaretler ve küfürlerle onları korkutup sindirmeye çalışmakta... Prof. Dr. Tahsin Yücel'in «Dil Devrimi ve Sonuçları» adlı kitabmı başta Milli Egitlm Bakanı olmak üzere, tüm yetkililerin, hele Akademl, Akademl diye tutturanlarm, onları haklı görenlerin, Türkçe akımının «kuşaklar arası bağı çözdüğünü» sananlarm dikkatle okumalarını isterdim. Kim, Atatürk devriminin yanmda, kim değil, herşey apaçık; ama nedense bir yanlış tutıım var. «Uzlaşma» olsun, uçlar bir noktada buluşsun diyenler, Atatürk'ten yana olanlarla Atatürk'e karşı olanları bir araya getirmenin olanaksız olduğunu iyi bilmelidirler. Hele dilde özleşme akımmm düşmanları ile bu akımın yandaşlarını anlaştırmak olacak şey değildir. Hem gereksiz, hem yanlış, hem de akıl, sağduyu dışı bir davranıştır. Tahsin Yücel diyor ki: «Her konuda olduğu gibi bu konuda da herkesin nlguları bütünilyle kavraruasını bekleyemeyiz kuşkusuz. Kiınileri dtinde kalmış, bir türlü bugüne gelememişlerdir, kimlleri de her şeyi, bugüne, bugünün sığ görüntülerine göre değerlendjrirler. Birincllerin tutumunu Ömer Asım Aksoy çok güzel özetler: «Üretilen, yaratılan veya kaynaklarımızdan aranüıp çıkarılan kelimelere "uydurma" adını takmışlardır. Anıt, yazıt, gerçek, ülkü kelimelerini görünce çileden çıkarlar. Fakat abide, kitabe, şe'niyet, mefkure kelimelerine taparlar. Arapçada bulunmayan ve kırk yıl önce uydurulmuş olan bu sonuncuları gökten inmiş ve kendilerine enıanet ediltniş mukaddesattan sayarlar.» Yücel şöyle sürdürüyor: «tkincllerin tutumu, Birincl Dünya Savaşı sonunda "mandacı'Iann benimsediği tutuma benzer. Mandacılar için bir 9 Eylül nasıl düşünülmesi olanaksız bir şeyse, bunlar için de kendi kendine yeten, tutarh, bütüncül bir Türkçe boş ve sakıncalı bir düştür. tnanmazlar böyle şeylere, burunlarından ötesini görcmedikleri İçin inanmadıklarını söyleınekten çeklnmezler.» Evet. gerçek, Prof. Yücel'in yazdığı glbidir. Atatürk'ün kurduğu, tüm mlrasını bıraktığı ikl kurumdan biri olan Türk Dil Kurumu, yıllardır dilimizin özleşmesi. yabancı dillerin boyunduruğundan kurtulması için çalışmıştır. Kitaplıkları dolduran yüzlerce bilimsel yapıt gözler önündedir. Hangi dernek. hangi üniversite ya da fakülte böyle bir çalışma gösterdi. bu denli çok ve değerli ürün verdi? Kurulacak bir Akademlden söz edenler var, böyle bir kuruluş ortaya çıksın da görün, bakalım ne yapacak. kaç yapıt üretecek, hangi sorunları çözümleyebilecek? Tam tersi, çözümlenmiş, benimsenmiş sorunları da yeni baştan ele almaya kalkarak herşeyi karmakanşık edecek, lçinden çıkılmaz tartışmalar, kavgalar, durumlar yaratacaktır. Tahsin Yücel çağdaş yazarlarm yüzde 90'm Ustünde Türkçe sözcük kullândıklarmı yazıyor, kimileri de ytizde yüzü bulmuş. Bugün dll devrlmine karşı çıkan gericiler bile ister istemez Türkçe sözcükleri bol bol kullanıyorlar. T.D.K.'na saldıran kişilerin yazılarındaki Türkçe sözcük oranı yüzde 7580 arasmdadır. Bu kadarı bile Atatürk'ün başlattığı Dil Devrimi'nin öneminl, ulaştığı ba' şarı çizgisini göstermeye yetmez mi? Tahsin Yücel, «Dil Devrimi ve Sonuclan» adlı kitabının önsözünde benim de katıldığım şu sözleri söylüyor: «Durup dururken Di! Devrimine saldırmalarının temel nedeni de Atatürk devrlmlerinde bir gedîk açroak. en azmdan Atatürk devrimlerlne saldırılabllineceğini kanıtlamaktırj» ,Tüm AtaMlrkçfller bu gerçegi iyi görmeli... memiş yatınmlar karşımıza çıkmazdı. Televizyon rek lamlannda olduğu gibi, kalemi alıp, şık şık çekleri ke siyoruz, sonuçta bir de bakıyoruz ki, o şık şık çekler ucup gitmiş, çek koçanı bize kalmış. Dışsatımı artıracak yatınmlan gerçekleştirebilmek için bir dizi önleme gerek«EKONOMÜVÜZ İÇİN BU GEÇİŞ VE sinme vardı r. TOPARLANMA DÖNEMİNİ SİMGELE Yerel ekonomiye güçlü YEN 24 OCAK KARARLARININ ARkatkıda bulunmak. KASINDAN, BÜYÜMEYE YÖNELİK Çok sayıda yerel üretlPLANLARIN UYGULAMAYA KONd firmayı gerekli güvencele ri vererek teşvik etmek ve MASI GEREKMEKTEDİR.» harekete geçirmek. Yenl kalite ve kalite 'Dr. M. Sedat PİROĞLU standartlan kavrammı getirmek. TOrk Otomotiv EndOstrllerl A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı Gerekiyorsa, alıayı flnanse etmek, tüketici kredithracat, endüstri yönun ve tercihlerine yer vermez, satım hazını artırmamıza lerini uygulamaya koymak. den geri kalmış ülkelerin olanak yoktur. Burada hemen bir itirazekonoınik gelişmeleıinde a 2 «Sattıgımızı üretiriz» disesi yükselecektir; «Kendi yenler. Tüketidye yönelik nahtar rolü oynayabilecek Bu durumda yenl, fakat bu dışa açılma kavramı, bünyemize eo uygun düşen yardıma muhtaç bir dede, niieliktedır. Uluslararası pa nerede kaldı gayriye himzarlamaya önem veren ülke J950'lerde ABD'de gellştiril üçüncü yöntemi uygulama met ede..» miştir. Tüketidye yönebnek ya koymak gerekmektedir. ler h;zlı ekonomik gelişmo Ne yapalım kural böyle, ve po?itik özgürlükten olu bir çok sanayileşmiş Batılı Mevcut ekonomik yapınm şan ikiz bedeflerine daha ülkenin iş politikasmın te sağlayacağı sanayi ve tanm uyacağız. Beyliğini de süresüratli ve kolay ulaşırlar. mel ilkesi olarak benimsen ürünleri dışsatımmı sürdü ceğiz. Malı zamanında dış paBu nedenle, ekonomik geliş miştir. 3 «Tüketicinin ge rürken, yeni yatınmlann yamesinl sürdürmesi, politik reksinme duyduğu ve bizim ratacağı yeni olanaklarla dış zara ulaştıracak, üretim özgürlükte dokımubnazliğı de başarüı olacağımız malı satımımızuı artış hızını sü planlamasmı yapmak ve önlemleri almak, nı koruması, sanayinin düz uretir ve pazarlanz» görü ratlendirmemiz şarttır. Hani bizim Kayseri pagün işJemesi için Türkiye' şünde olanlar. Bu dışa açılYeni yatınmların temel zarlığı dediğimiz gereksiz nin bunalımdan büyümeye ma ve pazarlama görüşü geçişteki ekonomik planlan en son, fakat hem alıcı ge felsefesi dış pazarlarda ge ve ince pazarlık yerine fiyat nın ve kararlannın dışsatı reksinmelerini, hem de üre reksinme duyulan. tüketicl standartı getirmek, Tüketici tercihlerini ma day8İı olmasında mut ticinin öz kaynaklannı dik tercihlerine yanıt veren ve lak yarar vardur. Ülkemizin kate aldığından her iki tara Türk firmalannın başanlı çok iyi takip etmek ve tücortalama her 10 yılda bir fın da lehine sonuç verecek sonuç alacağı üriin türlerini carlann, hükümetlerin değil, üretmek ve pazarlamak ol tüketicinin kral olduğunu ekonomik güçlüklerle karşı niteliktedir. malıdır. Böylece yatınma kabul etmek, Türk anlatımı laştığmı ve yeni uygulamaÜrettiğimizi satma yönte kaydınlacak kıt kaynaklar ile, «Müşteri velinimetimizlara gitme zorunda kaldıgını belirten Sayın Hocamız mi günümüz dış pazarlann verimll çekilde kullanılacak dir» görüşüne baglı olmak Demtr DEMİRGİL'i hatırla daki öldürücü rekabet karşı ve dışsatımımız daha doyu gerekir. Uygulamaya geçiş için uymamak elde değil. Dışsatı sında dışsatımımıza önemli rucu sonuçlar verecektir. gun bir zamandayız. Ülkema dayalı yeni ekonomik bir katkıda bulunamaz. mizde 24 ocak kararlannı iz modelin. 1990'h yıllann baTürkiye genel yapısı ile, şında ne gibi sürprizlerle dışahmı bıraktıncı ve yeriTürkiye'de bir kaynak ye leyerek bunalımdan büyükarşılaşacağjnı şimdiden ke3 ne geçerli kılınan. iç pazara tersizliği vardır. Fakat, kay meye geçiş için hazırlıklara tirmek olanak dışıdır. O gün yönelik bir sanayileşmeyi nak yetersizliğinden daha yeni başlanmıştır. Yapılacak ler geldiğinde daha farklı gerçekleştirmiştir. Bu nokta önemli olan kaynak kullanı titiz ve gerçekçi bir planlabir ekonomik modelle nikah dan sonra mevcut üretim mındaki yetersizlik, denge ma ile kıt kaynakların kıyma zorunda kalmayacağı kompozisyonu ile sattıgımızı sizliktir ve beceriksizliktir. en iyi sonucu verecek tarzmızı ümid ediyorum. üreterek dış pazarlarda iste Aksi halde, atıl kapasiteler, da kullanımı şansını henüz yitirmemiş bulunmaktayız. Firmalar: (a) Iç pazann nenlere ulaşmamıza ve dış yanm kalmış. üretime geçe Mevcut kuruluşlann tamadoyması. (b) Daha fazla kâr mının dışsatım yapma şansı sağlama ve likidite tercihi, yoktur. Zorlamanın da bir fc) Büyüme arzusu, (ç) Ge yaran bulunmamaktadır. llk çici olarak kapasitenin üzeaşamada hangi kuruluşlann rine çıkılması veya stok faz dışsatım şansı olduğunu sap lası bulunması. gibi nedentamamız gerekir. Bundan lerle dış pazara girerler. sonra dış pazarda satış şanTç talebin kısılması sonusı bulunan, dışsatıma dönük Avrupa Topluluğu veya bu topluluğa üye olan cu yerel pazar doyum nokta yeni yatınmlann planlama bir ya da iki Avrupa ülkesinin siyasal kurumlan sma yaklaşmıştır. 1980 yılmsına geçilmeli. dış pazann konusunda araştırma yapmak isteyenler için bir yü da başlayan ve 198l'de en talep ettiğini öreten sanayilık bir burs açılmıştu*. Adaylann küçük gruplarla üst düzeye çıkan dışsatım nin kurulmasına gidilmelitartışma yapabilecek dereoede İngilizce bihneleri artış oranmda firmaların 6dir. zorunludur. lindeki stok fazlalannm büAdaylann siyaset biliml veya ekonomi alanınDurmuş yatmmlan. möte yük katkısı vardır. Fakat da lisansüstü öğrenimlerini bitirmiş veya bir derece şebbisi, üreticiyi harekete uygulanan ekonomik ftnlem için çalışıyor, ya da doktoralannı henüz tamaıtüagecirecek cesur kararlara, lerin daha bir süre devam mamış olmalan gerekmektedir. önseçimden sonra teşvik tedbirlerine gereksinedecefeini gözleyen sanayiciadaylar Türkçe ve İngilizce yapılacak olan yazılı nifi vardır. lerimiz bu kez stok fazlası bir suıava tabi tutulacaklardır. Kur farkı derdine mutlak yaratarak atıl kapasiteleri Daha fazla bilgi için Registrar, Hull Üniversity. ç67üm petirilmelidir. Bu çökullanma ve üretimi arttırHull. England adresine yazmız. Başvurulann en geç 7üm, kur garantisi oiabilema programmdan vazgeç30.5.1982 tarihine kadar Hull Üniversitesi'ne yapücegi gibi. uzun vadel). dömişlerdir. 1982 yılinda sanaması rica olunur. şük faizli kredilendirme şek yidlerimiz hammadde. yarı linde de olabilir. mamol ve mamul stokundan kacma eğillml içindeııımnııımıınımmnıınnııııııııınıııııııııııııııııııııı dirler. Sonuçta. stok fazlala nmn dışsatımı etkilt şekilde arttirma fonksiyonu zaman A l LE P A NSI Y O N U icinde azalmaya başlamıçtır. Saym ÖZAL'm 1082'de 1981'e göre dTSsatımm aynı oranda yukseliş gösteremeyeceğini ifade etmesinin nedenlerinden blrinin de bu gelismeS den kaynaklandıgı kanımn15 Hazirana kadar %20 indirimli fiyattar dayım. IJS lkemiz yenl bir ekono1 mik model uygulama arifesindedir. 24 Ocak ka rariannı yansıtan yüksek faiz ve sıkı para politikası, iç talefci kısjcı önlemler, sonucta ülkeaeki fiyat artış hızının yi3zde 100'lerden yüz do 30 4O'lara gerilemesini sağlanuş. ftrmalan dış pazariara açılmaya zorlamış ve görevinin sonuna gelmiştir. Bu geçiş ve toparlanma döaemini simgeleyen 24 ocak k8rerlarır>ın arkasmdan büyümeye yönellk planların uygulamaya konması gerekmektedir, Kanımca büyümepin temelini dışsatım artışı teşkil edecektir ve etmelıdir. u Bunalımdan Büyümeye Geçiş C Cumhuriyet Îstanbul şebir plamnın mimar M. Yansen'e yaptınlması kararlaştınlmıştır. M. Yansen bu husustaki geçici tek liflerini Vali ve Belediye Reisi Muhittin Beye vermiştir. Muhittin Bey M. Yan sen'i davet edinceye (5O ytoncE i 30 NISAN 1932 ÎSTANBUL'UN PLANI kadar tetkikatım biürecek ve bu hususta bir karar verecektir. Esasen yeni sene bütçesinde bu iş için yüz bin lira tahsisat bulunduğundan önümüzdeki se neden itibaren faaliyete geçilebilecektir. Avrupa Topluluğu Araştırma Bursu DGünün îlanıC SATILIK ÇAYIR OTU Beykozda Çırpıcı çayırı otlan müzayede ile satılacağından taliplerin ihaleye tesadüf eden 7.5.1932 cumartesi saat onaltıda şubemize müracaatlan. Emlak ve Eytam Bankası. CumhuriyeC Sahibl: Cumhuriyet MatbaacılıkveGazetecilikT.A.Ş. adına . NADİR NADl CenelYaymMOdürü:. MOessese Müdürü: Yazı Işleri Müdürü: BM«n V* Yayan HASAN CEMAL EMİNE UŞAKLIGİL OKAYGÖNENSİS Cumhurlyat Matbaaeılık ve Gazetecllik T.A.Ş. Poata Kutusu: 246 IStanbul Tel: 20 97 03 (5 Hat) VIL1.JI Lâ BCKOLAR. • ANKARA:KonurSokak no. 24/4 Yenl?»hlr Tel: 17 5e 2517 58 66 Idare; 18 33 35 • IZMİR: . Halll Zlya Bulvarı No: 65/ Tel: 254709131230 • ADANA:Ataturk Caddesl, Türk Hava Kurumu Ishanı Kat 2/3 Tal: 14 550 19 731 Artık aışsatnncı flrmöar. !ç pazardaki talep aarabnaBimn da etHsi 11e bOyömeyl Baglamak İçin öı» pazara yönelme durumundadır. Ulasîararası pgzsrlamacıiıkta farkh öc slstera nyerulamaya konmtıştur. 1 «OretttSimi z! satanz» divenler Bu RSru$ sanayi devritninden eelmektedir. Tüketldnin (Yatak ve kahvaltı) s • Tek kişi 1110. TL. • İki kişi 1745. TL Tel: 343 BURHANÎYE ÖREN Sez. için: tş Bankası Burhaniye Şb. Hes: 666 = s İ = a T A K V t M İMSAK 4.07 OONEŞ 5.59 ÖÛLE 13.11 İKİND! 17.02 30 Nisan 1982 AKŞAM YATSJ. 20.04 21,47 ııınnıuııııııııııınıııınınııiBinıııııiHiıııııııııııııııuuıuıııııııııTf