Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet 2 u yılm 23 Nlsan'ı, hüzünlü bir raslantı olarak, cuma gününe rastlıyor. 62 yıl önce ilk Türklye Büyük MiUet Meclisi'nin açüdığı 23 Nisan günü de cuma günü ldi. Açüıstan bir yıl sonra, 1921'de, kabul olunan bir yasayla «Ulusal Bayram» llan edilen 23 Nisan'm genel bayramlıktan çıkanlıp sadece ilkokul öğ rencilerince «Çocuk Bayramı» olarak kut lanacağmı ve hele bunun her vesile ile Atatürkçü olduğunu ilan eden bir yönetim altında yapılacağmı düşünmek bana hüzün veriyor. Çünkü 23 Nisan Ulusal Egemenlik Bayramı, bugünkü Türkiye'nin llk ulusal bayramıydı. OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 18 NİSAN 1982 B Uk Ulusal Bayram ve Bir Anı Hıfzı Veldet VELİDEDEOGLU hln resml gfinlere giren bir bayram günü olmasını öneririm.» Refik Şevket (Ince) ve arkadaşlarının yasa önerisini, o gün kullanılan Osmanlıcanm durumunu göstermek için olduğu gibi aktarıyorum: «Madde 1 Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin ilk yevmi küşadı (açılış güQü) olan 23 Nisan âyâdı milllyedendir (Ulusal Bayramlardandır.) Madde 2 Tarihi kabulünden muteber (geçerli) olan işbu kanunun icrasına (yürütülmesine) Büyük Millet Meclisi memurdur (görevlidir).» Bu iki öneri birleştirildl ve görüşülmeye başlandı. İlk sözü Konya Milletvekllt Hoca Vehbi Efendl alarak söyle konuşuyor: Vehbi Efendi (Konya) Efendim, ulusal amacımıza ulaşmak içln başlangıç sayılan bugün, gerçekten blzim ulusumuz için mutlu bir gün olacaktır (tnsallah seslerî). Fakat gerçek ereğimize ulaşmamız, düşmanlarımıza gücümüzü gösterip, özellikle tzmir'e o mübarek bayrağımızı diktiğimiz günde olacaktır (O da başka bir gün sesleri). Efendiler, bu gibi bayramlar ulusun yüreğinden doğar. Dış görünüşüyle, gösteri yapmakla bayram olmaz. Böyle gösterilerle ulusun tinsel (manevi) gücünü kuvvetlendirmek, desteklemek istersek bunlar geçicldir. Eğer ulusun* gücünü artırmak. morallnl yükseltmek istersek, onu ltikat (din ahlâkı) noktasından yükseltmenin çaresine bakalım. Ulusumuz, ulusal amacını tam olarak elde ettiği gün yüreğinde gerçek bir bayram yasatır (...) Rica ederim, böyle kanuna ne ihtiyaç vardır? Yahya Galip Bey (Kırşehlr) Boca Vehbi Efendi hic bir vakit dogrn düşünmüyor, izninizle söyleyeceğim, eğer sizin düşüncenizi bu ulus tasımıs olsaydı, bu Meclis toplanmazdı. Bu, öyle bir ulusal bayramdır kl, bunnn üzerinde hic bir bayram düşünülemez. Millet kurtulus ve mutlulnk berâtını o gün almıştır. (...) Ne vakit böyle bir ulusal bayram olur. memleketin sevinçli anları olur, bunun içine «Ahlâkı tslâmiye» sokarlar. Her gün, her fırsattan yararlanarak temcit pilavı gibi bunu söylemekten ne çıkar, ben aniamıyorum.» Daha sonra birkaç milletvekillnin ardından Muhittin Baha (Pars) söz alıp şöyle konuşuyor: Muhittin Baha (Bursa) Efendim, 22 Nisan ile 23 Nisan arasındaki farkı düşünmek bugünün ulusal bayram günü olup olmadığına dair kesin karar vermek için l.vi bir ölçtit olur. 22 Nlsan'da blze hıyanet etmiş, bir Sultan ve onun takımı vardı. Ulus başsizdı. (...) Ulus burada, 23 Nisan'da, ilk sözünü söyledi, yoktan bir ordu çıkardı; dağılan halkı blr araya topladı. Milletin başına musallat olan Hallfe'yi orada yalnız bıraktı (...) Bu nedenle TUrklerin, yalnız Anadolu'nun değil, bütün tslam dünyasının yaşamını, geleceğini kurtaracak bir ulusun temellerini 23 Nisan'da attı, efendiler, (Bravo sesleri ve alkışlar). Biz bu günü ulusal bayram yapmakla şerefi kendl tekelimize almış değillz. Biz ne yaptık? Yapan ulustur . Refik Şevket (Saruhan) Koca tarlhl canlandırmak şerefini, koca blr tarlhl yeniden yaşatmak görevlni Uzerlne alan Meclislmlz, bu günü elbette ve elbette degerlendirecek, kutsallaştıracak ve bunu torunlanna yadigar bırakacaktır. Buna lnandıgım Içindlr kl Sayın Kurul'dan bu «nerimln oyblrliglyle kabulünü rlca ederim. Tunah Hllml (Bolu) Efendim. cMil U Bayramdır». Türkçe olsun. Abdülkadir Kemali (Kastamonu) Efendim, «Milli Bayram» denilsin. Başkan Hasan Fehml Bey Efendim «Mllll Bayram olarak düzeltilmesl öneriliyor. Kabul edenler el kaldırsın. Kabul edlldl. Efendim, yasa önerlslnln tUmünü kabul edenler el kaldırsın. Kabul edildi. Efendim. simdl kabul ettlgrüilz yasa gereğlnce (bugrün resml tatll oldugundan) pazartesl günü toplanılmak üzere oturumu kapatıyorum. (TBMM Zabıt Ceridesl, D. I, Cilt 10, s. 7074). Böylece Tiirkiye Büyük Millet Meclisl, 23 Nisan Bayramı'nda llk resml tatill yapan en büyük resml kuruluş oldu. Şimdi yazımın başında sözünu ettiğim ve bu bayramla ilgili ook ilginç mek O tarihte Ankara'da öğretmenlik görevlnde bulunduğunu ve şimdl Ankara, Seyran Bağlan Yaşlılar Huzurevi'nde oturduğunu bildiren Sayın Avni Ağaoğlu'ndan bu bayramın ilk kez kutlandığı günle ilgili çok ilglnç, anıyı lçeren bir mektup aldım. 30 aralık 1981 tarihlni taşıyan bu mektubu yazının sonuna koyacağım. Şlmdl 23 Nisan gününün Ulusal Bayram olmasına iilişkin Yasanm T.B.M.M.de nasıl kabul edildiğlnl, Meclis'in tutanak dergilerinden alıntılar yaparak kısaca anlatayım. önce şunu not etmek lsterim ki, her yıl 22 Nisan'ın öğleden sonrası ve 23 Nisan gunünün tümü ulusal Bayram olarak kutlamrdı ve genel tatil gtin lerindendi. Bu günlerin Ulusal Bayram olduğu 27 Mayıs 1935 gün ve 2739 sayılı yasamn şimdi değiştirilmlş olan 2/b maddesinde yazılıydı. Ancak 23 Nisan'ın Ulnsal Bayram olması çok daha eskl blr taribten (1921'den) geliyordn. Anlatayım: Tarlh 23 Nisan 1921. TBMM'nin toplanmasının birincl yıldönümü. Meclis gündemlnde Saruhan (Manisa) MilletvekiU Refik Şevket (Ince) ve onbir arkadaşınm bir yasa önerisl ile Içel (Mersln) Milletvekili Şevki Bey'in bir önerisl var. 23 Nisan gününün Ulusal Bayram olmasım yasalaştırmak lstiyorlar. önce Şevkl Bey'in önerisini sadeleştirerek yazayım: «Büyük Millet MecHsi Yüksek Başkanlığma, Hayat ve bagımsızlığımızm korunmam Için Tttrk ülusnnun savaştığı büyük devrime rastlayan 23 Nisan 1336 (1920) günü, Büytik Mlllet Meclisl kurularak nlnsun yazgısıyla ilgill işlere el koymuş bulunduğu mutlu bir gün oldugundan, halkm yüreğinde yüceltmek icin bu tari tubu okuyalım. Sayın Avni Ağaoglu şöyle yazıyör: «Rahmetli Hamdullah Suphi'nin Maarif Vekllllği'ne getirildiği 1921 yüında Ankara'da «Darülmuallimin Mezunlan Cemiyeti» kurulmuştu ve Yönetim Kurulu Başkanlığına Sivas Mebusu Rahmi Bey seçilmişti. O sırada Ankara'da öğretmen okulu mezunu olan öğretmen pek az olduğu için, cemiyet üyeliklerine destek olarak. bu cemiyeti seven gazeteci, edip. şair, mebus gibi aydın zevat da üyeliğe alınmıştı. Bu üyeler arasında: «Yeni Gün Gazetesi sahibi Yunus Nadi. Yusuf Akçora, Ahmet Açayef, Sa!t Hikmet, Aka Gündüz gibi seçkin ve olgun zatlar vardı. Cemiyet. Zlraat Mektebi yanmdaki meydanı çam dallanyla stisleyerek 23 Nisan'ı llk defa kutlamak İçin bütün erkek ve kız mekteplerine davetiye gönderip, çocukların bu bayrama hazırlanmasını lstemişti. Kız ve erkek talebenin bir arada bayram yapmasına şiddetle muhalif olan Vali ve Maarif Müdürü, mektepleri dolaşarak toplantıya iştirak etmemelerini, katılacak öğretmenlerin işten çıkanlacaklarını ihtar etti. Bunun üzerine Mezunlar Cemiyeti konuyu Mustafa Kemal Paşa'ya sikayete karar vermiş, keyfiyetln Paşa'ya arzı İçln Yunus Nadi Bey'in vasıta olmasını rica etmlşti. Nadi Bey, konuyu Mustafa Kemal Paşa'ya anlatınca Paşa, Mualllmler Derneğl'nin bayram yapablleceğinl, kendlslnin de gelerek çocukların bayramım kutlayacağmı söylemiş. Bunun üzerlne Polis Müdürü Dllaver Bey, mekteplerln bütün talebeslnl meydana bıraktı. Merasim devam ederken Mustafa Kemal Paşa da blr binek oto İle merasim yerlne geldl ve çocukların okuduğu manzumeleri ve kahramanlık şiirlerini dlnledikten sonra kısa bir nutukla kutladı ve bu bayramın adının, «HakimlyetI Milllye ve Çocuk Bayramı» olarak kabul edllmeslnl söyledi. Biz, tstanbul Mualllm Mektebi mezunlan olarak Atatürk'ün Türkiye Cumhurtyeti'nl neden Türk gençliğine emanat ettlğlni o gün bu toplantıya katılan Türk çocuklarına yaptığı hitabeden anladık.» ••• Bence ötekl bütün bayramlardan blr tek gttn alinablllr, daha 1921'de kabul edilmiş ve ilk kez TBMM'nce (kendisi İçin) uygulanmış olan bu en büyük ulusal bayram resmi tatil günler! dışmda bırakılma yabilirdi. Belki bunu ileride, birkaç gün sonra 23 Nisan'ı kutlayacak olan, bugünkü ilkokul çocuklan düzeitir. Borc Tuzağı nlü Euromoney derglsiyle Yapı ve Kredl Bankası'nın ortaklaşa düzenledikleri seminerde dünya bankacılarının Türklye'ye yönelik görüşleri bir ölçüde blzim başına da yansıdı. 16 nisan 1982 günlü Cumhuriyet'te arkadaşımız Osman Ulagay'ın bu konuda izlenimlerini okürken şu satırlarm altını çizdim: «Türklye'yi iyi tanıyan bir Alman bankacı, Deutsche Bank'ın Başkan Yardımcısı Knut Witschel «ikl yıl öncesine göre büyük aşama yaptınız, iyi yoldasınız, ama sakın acele ettneyin» diyor. (...) Devletten devlete yardımlara artık fazla umut bağlanamıyacağını belirten Alman bankacıpn göre Türklye'nin demokrasiye geçiş konusunu ı" fazla aceleye getlrmemesi gerekiyor.» Güneş Gazetesine bir demeç veren American Express International Corporation'un Başkanı James Greene de diyor ki: « Sermaye çok çeklngendir. Bu nedenle sermaye 12 Eyltil'den sonra degişen koşullarm sürekll olup olmayacağını değerlcndiriyor. Gelişmeleri izllyor; bu blr süre daha devam edecek.» • Seminerde konuşan tüm temsilciler 24 Ocak kararlarıyla sağlıklı bir yola giren Türkiye'ye yeniden kredilerin açılabildiğini söyiemişler. Amerikan Danışmanlık Şirketi Frost and Sulllvan'ın Politik Araştırmalar Merkezi Müdürü Türkiye'nin yatırım rlzikolannı içeren raporunda şu görüşü vurguluyormuş: « Türkiye kısa vadede risksiz bir ülke, ancak uzun vadede endişeler var.» • Batı finans kapltalinin temsilcilerl apaçık öğütler veriyorlar: Demokrasiye geçlş konusunda acele etmeytn; aman sıkı durun; sermaye çok çekingendir. öyleyse külahımızı önümüze koyup düşünmellyiz: Batı'nın siyasal örgütlerl (başta Avrupa Konseyi), uluslararası işçi örgütleri. insan hakları kurumları, orta ve sol partileri, çok partili demokrasiye geçmemizi ögütlüyor'ar. Batı'nın t'inans kapital çevreleri de «acele etmeyin» diyorlar. Bunların hangisl dogru? IMF'nin. finans kapital elçllerinin gösterdikleri yolda mı yürüyelim? Yoksa ötekileri mi yeğliyelim? • Bu sorunun tek yanıtı var: Çözüm kendi içimizdedir. DÎE (Devlet tstatistik Enstitüsü) verilerlne göre 1982'nin tlk üç ayında perakende fiyatlan yüzde 15'1 aşmıştır. Büyük sermaye çevreleri dışmda büyük halk yığınlannın (memurun. işçinin, köylünün) özveri ve sıkıntıları yoğunlaşmaktadır. Bu durumda yakınmaların yığınaklarını yönetim üstlenmek durumunda kalıyor. Normal re.iime geçlşte neler bekliyor Türkiye'yi? Büyük sermaye çevreleriyle yabancı finans kapital temsilctlerl diyorlar ki: Ekonoml iyi yoldadır. Oysa ekonomi mantığı, ancak halk yığmlannı kapsarsa sağlıklı olabilir. Kâgıt üzerindeki iyileşmelerle hayatm göstergeierl blrbirine ters düşüyorsa. Alman bankacısınjn ya da Amerikan şirketçisinin umurunda değiidir; ama bir ülkenin yönetlml öncellkle gelecp^ini düşünmelidlr. • Euromoney derglsiyle Yapı ve Kredi Bankası'nra seminerine katılan yabancı finans kapltalin t«mstlcOerlöğütlerveriyorlar; ne var ki kendi çıkarlan açısından tutarlı görünen bu sözlerln Türkiye'ye bir yararı yoktur. Türklye'nin sorunu Batı'dan borç para (ya da dışardan sermaye) bulmak değildir; çünkü biz 1970'lerde 20 milyar dolar dolayında borçla terör ve anarşl batagına gömüldük. Ne çabuk unutuyoruz" Ü OKTAY AKBAL iîfîl HAYİR T Sairleri Sevmek Suc mu? GÜNAYDIN DEVLET BAŞKANI SECİMİ Necati Zincirkıran, 14 nisan günlü Günaydın'dakl yazısmda «Devlet Başkanı'nın doğrudan dojruya halk tarafmdan seçilmesi» sorununa dfiğlnlyor ve «Şimdl hazırlanacak olan y«nl Anayasa'da Cumhurbaşkanı'm bostan korkulugu olmaktan kurtaracak derecede yetki ve sorumluluklar ver meliyiz» diyor. «Hal|:ın seçtiği bir Cumhurbaskam'nın, partiler kısır çeklşmeye düşüp Meclis kilitlendi^i zaman tarafsız bir ktanse olarak bunalunı çözümleyecek faaliyetlerl sürdttrebileceğinl, hatta re'sen ha reket ederek karar vereblleceğlni» de belirten Zincirkıran konuya tllşkln olarak özetle şöyle diyor: «TUrkiye, Devlet Başkanınm yetkilerl açısından geçmiş drtnemlerde çok sıkıntı çekmiştir. Hatta bizlm ülkemlzde Parlamento Cumhurbaşkanı'm seçemeyecek kadar ağır bir bunalımın içine düş müştür. Biz böyle bir bunalım içindeyken komşumuz Yunanistan üç hafta içinde Devlet Başkam'nı seçimle belirlemlştir. Halkın oyu ile secilecek bir Cumhurbaşkanı Tflrk demokrasisinin geleceği açısından daha hayırhdır. Bu konudaki genel isteklerin yeni Anayasa taslagını hazırlayanlar tarafından dikkate alınmasi artık önemli bir görev sayılacaktır.» AN OraVın gecen gönkü karlkatürü ne kadar güzeldi: Tuşıarı dlkenll bir yazı maktneslnde ellerl yara bere Içlnde kalmış bir kişi yazı yozmaya çalışmakta... Tuşlara her bosışımda bu acıyı çekiyorum ben de. Her eözcük icimizden bir şey koparıyor. Yazmak, büyük bir sorumiuluk yükienmekdir. Ssçilen her sözcük, seçilmeyen nice sözcüğün hesabına konuşmak zorundadır. Dönem dönem bu tOr göçlükleri yaşıyoruz. Vazar olmak, hele her gön konuşmakla görevll bir yazar olmak, dlkenll bir yolda yürümekten de beter... öyle durumlar, öyle sözler karşımıza cıkıyor kl, susmak, yanıt vermemek. bir açıklama yapmomak o aurumun, o sözün yanlışlığını benimsemek, sürdürmeK sayılıyor. Bakın Danışma Meclisinde blr ye Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Aldıkaçtı'yı eleştirırken, onun Nazım Hikmet'i beğendiğin! söylemiş, bunu ağır bir dlllo eleştirmiş. Bu üyenln adı Muzaffer Ender'dır. Daha önce Talat Halman'a da catmıştı, Nazım Hıkmet'ln şiirlerini ingilizceye çevirdiğinl söyleyerek, bu kez de şöyle Duyurmuş: «Nozım Hikmet her eserinde markslst komfinlst olmakla övünmüs ve slirlerlni ldeolo|ik olarak yazdığım açıkca bellrtmlştlr. Böyle bir Insonı benimseyen, buyük bir sanatçı olarak topluma kazandırmaya çalışan bir yaiarın, benim kanaatımca 12 Eylül'e ters düştüğü açiKca ortadadır. Taiat Halman'ın bu konuda eserlerl vardır.» Aldıkoçtı için de şunları söylüyor bu üye: «Nazım Hikmet'i sevebilir bu onun görüşüdür, onunla konuyu tartışmaya hazırım. Ancak sanatını sevdiğlnlz kısanın herşeyini seversiniz, ideolo|isinl de saversiniz, benlm xanaatım bu yöndedir.» Nüzım Hikmet'i de, Talat Halman'ı da, Aldıkaçtı'yı da savunacak değil m. Böyle bir şey gereksizdır. Nazım Hikmet bü'ün dünyaca tanınan, büyük bir şaırdir. Halman'la AlCıkactı bu konuda kendi gorüşlerini acıklamaKtan kaçınmayacaklardır. Benim üzennde duracağım konu başka. Scnatını sevdiğimiz bir kişinin herşeyini sever miyız, yoksa sevmez miyiz? Konu bu... Kendimden söz edeceğım için özür dilerim ama en lyl tanık kiş'nin kendi6idir... Necip Fazıl, genc yaşıarımdan bu yona sevdiğim bir şaırdir. İlkgencllk günlarımde, yazarlığımın başlangıç yıllarında Necip Fazıl'la tcnıştım; cergiS'nde uzun zaman öyküler, yazılar ya/ınladım; yakın dostıuğum oldu. 184245 yıllarıydı. O gunierde Necip fazıi <mi6tik» gibi sanatcıydı yalnızca... Oerken bağnazlık cizgısınde günden güne gerilere kaymayo başladı. Yine karşıloşıyor. göıüşüyorduk, 4 Aralık 1945 olcyından sonra dergisine yazmayı bıraktım. Baktım ki Atatürk devrimine karşı çıkıyor, ters blr yolda /ürüyor; bizleri de, tüm genclığı da o yönde yurümeya cagırıyor. onunla ilgimi kestim, tuttuğu yolun cıkmazlığını, sanatına do zarar vereceğinl belirten yazılor yazaım. Kendısıyle tartışmalanmız oldu Necip Fazıl etkili bir şaırdi, sevdiğimiz bir sanatcıydı, ama düşünoolerl, bizimkılere ters düşünce yoliarımız ayrıldı. Demek sevdiğimiz bir sanatcı olmok başka, şllrlerinl boğenmeK başka; onun düşünce dünyasını beğenmek, onun gıbl düşünmek büsbütün başka!... Nazım Hikmet de Necip Fazıl da belirll düşüncelerin Insanlarıdır, bur.da kuşku yok. ikisının şiirlerini de sevebilirsiniz, ama savundukları siyasal görüşlere katılmayabilırslniz. Sevdiğimiz bir kişinin herşeyini niye sevelim, begenelım. eleştirilecek yanları varsa nıye eleştirmeyelim. Bu, yalnu sanotçılar İcin söz konusu değildir. Klşlsel ılişkilerim.zde de bcy'edlr Oostunuz vardır. bin türlu kusurunu görürsünuz. söylersıniz, uyarırsımz Sevmek, körkörüne o klşiye kul köle olmak değildir. Sanatçıların yapitları elbette ki toplumu etkller. beiırll yönlerde düşünmeye cağırır, kişiliklerl belirler. Ama msan oğlu düşünen, kendi başına bir tsecme» yapabiien bir yaratıktır Şiirlerini. öykülerlnl sever de, özel yaşaTiını sıyasal görüşlerlnı beğenmez o sanatçının. Yapıt başka. o yapıtı yoratan kişi daha başka... İklsinl bir birine karışt'rmamalı. da olduğunu, iyiden lyiye llkel» blr çizgide bulunduğunu vurguluyor. Oysa insanlığı yücelten lafları bol bol kullandığımızı, «Senin bu yaptığın insanlığa sı&ar mı?» diye sorarken kendi kendimlze gelin güvey olup, kendi kendlmizl övdUğümüzü de belirten Erel, yazısını daha sonra söyle sonluyor: «Televiryonu, ozay yansıtıcılannı getirmişiz. Bu sayede Falkland adalannda bir savaş çıkarsa evimizde anında izleyebileceğiz. Bu televizyon yayınını düzenleyen tngilizler, kazanacakları astronomik paralarla savaş masraflarının azalmasını sağlayacaklarmış.. Bu da lyi. Televizyon glbl, kitle iletUunml gellştlreceg:! ve böylece uygarhgı yayacafcı hesaplanan harika blr bulus, barısı peklçtireceğine savaş masraflarının azaltılmasma yarayacakmış.. Savaş aleyhtarhgında sesleri pek cılız kalan sanatçılara, diişünürlere ve bu konuda uluslararası örgütlenmeler oluşturmaya çalışan siyasi eylemcilere geniş kitlelerin katılmalan mümkUn olmadıkça belanın sonu gelmeyecektir. Teknik gelişme açısından patlama yaratan insanlık, gerçek bir uygarlıga sıçramakta yaya kalmıştır.» «Böyle bir Konseyln mllll 1radenin temsilcisi niteliğini taşımadığı halde, milll irade tarafından benimsenmiş politikaları uygulanmaktan ahkoyabileceğini» de ilerl süren Ekşi, yazısını şöyle sürdürüyor: «Kaldı ki Sayın Aldıkaçtı'nın tnglltere'deki Privy CouhcH'den bahsetmesi de gariptir. Çünkü kendisi, 1961 Anayasasmı, «yabancı Ulkelerin müesseselerini, Türklye'ye uynp uymadıgına bak tnaksızın benimsemekle» suçlayan lardan biridlr. Keza begendigi Prlvy Council de bugün artık tngiltere'de de fonkslyonunu ylthmiş bir protokol organıdır. Sayın Aldıkaçtı, Devlet Başkanı İçin blr Danışmanlar Kurulu oluşturmak istiyorsa, bizzat Sayın Devlet Başkanı tarafından tayln edilecek ve yerini Mecllslnkiyle karıştırmayacak bir kurnlun meydana getlrilmeslne ne engel vardır? «Rektörleri, yüksek yargıçlan tayin edebilen bir Devlet Başkanı'nın kendi danısmanlarını tayin edememesl dUşünUleblllr mi?» f5OylOflCE) 18 NİSAN 1932 KURBAN BAYRAMI DOLAYISIYLA GAZETEMİZ BUGÜN YAYINLANMAMIŞTIR. C Curnhurivet ^gsanaaa ) GÜNEŞ HÜRRtYET YABANCI BANKALAR VE YURTSEVERÜK.. Güneri Cıvaoğlu, 15 nisan günlü Güneş'teki yazısmda, Yabancı Bankalar konusuna değiniyor ve «24 Ocak kararları alındığmda beklenenin 1980 sonbaharında özel banka kredilerinin de açılması olduğunu» belirterek, «1980 sonbaharı geçti.. 1981 sonbaharı geçti, özel bankalar IMF'nin yaktığı yeşil ışıga ragmen hâlâ gaza basmıyorlar..» diyor. Bunun nedenini tse «Çünkü yabanci özel bankalar son tereddütlerini de dağıtmak için bekliyorlar» şeklinde açıklıyor. ALDIKACTI'NIN KONSEYİ.. Oktay Ekşi, 16 nisan günlü Hürriyet'teki yazısmda, Anayasa Komisyonu Başkanı Aldıkaçtı'nın «Bir Cumhurbaşkanlıgı Konseyl olnşturulması» konusundaki açıklamalanna değiniyor ve «tleri sü rülen nitelikteki bir Cumhurbaşkanlığı Konseyi, yahut da Başkan lık Konseyi fikrinin bizim Anaya sal geleneklerimize aykırı olduğunu» ileri sürüyor. MİLLİYET Cumhuriyet Sahlbi: Cumhuriyet MatbaacılıkveGazeteciliKT.A.Ş. adına. .' ..... NADİR NADl Genel Yaym Müdürü:. Müessese Müdürü: Yazı Işleri Müdürü: Basan ve Yayan Teoman Erel. 12 nisan günlü Mllliyeftekt yazısmda Falkland adaları sorununa değiniyor ve «Aslında insanlığın ulasabileceği uygarlık düzeyinin çok çok altın TELEVİZYONLU SAVAŞ... HASAN CEMAL EMİNE UŞAKUGİL OKAYGÖNENSİN Cumhuriyet Malbaacılık ve Gazetecilik T.A.Ş. Posta Kutusu: 246 IStanbul Tel: 20 97 03 (5 Hat) dış basın. Daily Telegraph (tngiliz) LE MONDE BÜROLAR. • ANKARA:KonurSok«kno.24/4Yenl?ehlr Tel:17 5£2517 58 66ldare: • İZMİR: Halit Zlya Bulvarı No: 65/3 Tel: 25 47 0 9 1 3 1 2 30 • ADANA: Atatürk Caddesl, Türk Hava Kurumu Işhanı Kal 2/9 Tel:14SS019 731 FALKLAND BUNALIMI Işler bizim istediğimiz gibi gelişiyor. Arjantin hükümetini, tutumunu yeniden gözden geçirmeye zorlayan olgu, Haig'in çabalarından çok, tngiliz donanmasının bölgeye yollanmasıdır. Donanmanın geri çağrılması ise bize birşey kazandıramayacağı gibi, çok şey kaybettirir. Bir hafta gibi bir sürede bu kadar çok yol aldığımıza göre, birkaç hafta daha ısrar edersek General Galtieri yola gelebilir. LÜBNAN'DA SAVAŞ PSİKOZU Patlamaya hazır bir bomba gibi her zaman yerlnde duran Ortadoğu bölgesi bugünlerde yine gergin anlar yaşıyor. Bu nedenle dünya basınmda Ortadoğu' ya, daha doğrusu tsrall Filistin uyuşmazlığına ilişkin yorumlar yoğunluk kazanmaya başladı. Le Monde gazetesinin geçen salı günü yayınladığı başyazısmda bu konuya değinildl ve «Lübnan'ın alışilagelmfş biçimde bir tsraii saldırısını korkuyla beklemekte olduğu» kaydedildi. Başyazıda daha sonra özetle şöyle dendi: «Kudüs'tekl saldırı olayı da bölgedeki gerginligi önemli «1çüde artıran bir etken oldu. Ancak asıl korkıılu bekleyişe yolacan FKÖ liderl Arafat'm blr tsrail saldırısı olasılığından söz etmesi oldu. Gerçi tsraii Başhakanı Menahem Begin. bendisjyle bir görüşme yapan ABD'nin Tel Aviv Büyükelçisine LUbnan'a blr saldırıda bulunmak gibi nlyetleri olmadığmı söyledi ama bn açıkla ma ne kaygüarm giderilmeslni ne de alarm durumunda bekleyişin ortadan kalkmasını saglayatnadı.» Frankfurter Allgemeine ORTA DOGU Almanya'da yaymlanan Frankfurter Allgemeine gazetesi, Batı Şeria'da son çıkan jalaylarla, Kudüs'ta El Aksa camisine yapılan saldırmm Filistin soru'nunun nasıl çabucak parlayabileceğini gösterdiğini belirtiyor. Camp David anlaşmasıyla barış yönünde bir surecin başlatılacağını sananların son olaylarla ders aldığmı belirten yazıda şöyle deniyor. «Filistin sorununa kalıcı bir çözüm bulmak çok zor. Bulunacak çözümler, ancak sınırlı bir süre için L'tikrarlı olabilir. El Aksa camisine saldıran silahlı Yahudi'nin tek başına hareket eden blr delt olduğu doğru olabilir. Ancak öyle olsa bile, bu eylem fsrail halkının genel eğiliminden bağımsız düşünülemez. Saldırgan neyi amaçlamış olursa olsun, bu eylemt çeşitli amaçlarla Fırsat bilen bir dizi devlet ve siyasi grup var.» TAKVİM İMSAK OONEŞ ÖÖLE 18 Msan 1982 İKİNDİ 16.58 AKŞAM 19.51 YATSt. 4.30 6.16 13.13 21.30 NİSANTAŞI ECZACILIK BİÜMLERİ FAKÜLTESİ DEKANÜĞINDAN Fakültemiz Mikrobiyoloii ve Besin Analizleri Blriminde açık bulunan 3 adet asistanlık kadrosu karşılık gösterilerek üç adet araştırma göravlisi aiınacaktır. Adaylann Eczacılık Fakültesi veya Eczacılık Yüksek Okulu mezunu olmaları ve İngüizce diline vakıf olmalan lazımdır. Müracaat edeceklerin bir dilekçe ile 30.4.1982 günü çalışma saati sonuna kadar Dekanlığa başvurmalan gerekmektedir. ıo.s.1982 günü saat 10.30'da tngilizce. aynı gün saat 14.30'da bilim sınavı yapılacaktır. tlan olunur. (Basm: 14117)' 2696 The Guardian (İngiliz) AET'nin Arjantin mallanna ambargo uygulaması tngiltere'de mem nunluk yaratan olumlu bir davranış tır. Avrupa'daki bu dayanışma ile Reagan'ın i:açamak sözleri arasında bundan daha büyük bir fark ola maz. Ambargo. AET ülkelerinin dış politika konusunda aynı görüşleri paylaşmalannın ve bir bunalım kar şısında birlikte davranabilmelerinin somut göstergesidir.