19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 2 MART 1982 ep dikkatiml çekmlştlr: Mesleklerinde başanh olanlar genellikle meslekleri dışında da çok şey okuyan, çeşitli konuları merak eden, araştıran kişilerdir. Ama, kendi konularımn darlığı içinAnayasanın, düşünce özgürlüğüne açık olması ve onu geliştirmesi, de kalan, gündelik işini yapan, onun dıtoplumun yannlarını etkileyecek önemdedir. Anayasanın düşünce şmda kalanlarla pek llgilenmeyen kişiler, mesleklerinde de öyle pek parlak değillerözgürlüğüne açık olması, toplumu muzda insan beyninin yaratıcı güdir. Pekl, böyle olsa ne olur? cünü geliştirecektir. Eğer böyleyse, çok şey olur. Toplumlann bugününde büyük rol oynayan bilimsel ve teknik gelişme, yarınlanmızı Dr. Erdal ATABEK daha da etkileyecektir. Peki, bilimsel ve teknik gelişmeyi sağlayacak en büyük güç nedir? Para mı. bilgl birikiml mi, dir. însanın beyln gelişmeslnln bireysel özgürlük «düşünce özgürlüğü»dür. Bakıçalışma mı? Kuşkusuz hepsinin payı var. yönleri bile toplumsal koşullara sıkı sıkıya nız? neden? Beynin yaratıcı gücü, merak Ama, bütün bunlar gelip «insan beyninin eder, kuşku duyar, araştırır, kendi bulbağlı. Gebe kadının bakımı, beslenmesi, yaratıcı gücü»ne dayanacaktır. Ne para, mak ister, kendisi öğrenmek ister. Bu nesağlığı, bebeğin bakımı, beslenmesi, sağne de bilgi birikimi, ya da çalışma tek denle de böyle insana kızılır, eleştirilir, lıklı olmasına özen gösterilmesi, çocukluk başlanna olsun, birllkte olsurı «İnsan sırasında sevilmez, sırasında korkulur. hastalıklarından korunması, beyninin yaratıcı gücü» tarafından de döneminin Çünkü, böyle beyinler herkes gibl düşüngelişmesi, bakımı, elbette çok önemli. Ağerlendlrllmezse bilimsel teknik kalkınma, bu önemli etkenler de toplumsal fcoşul mezler, herkesln yetindiğiyle yettamezmayı gerçekleştiremez. ler, herkesin algıladığı gibi algıiamazlar. lara bağlı değil mi? Ailenin anlayışı neyPeki, «insan beyninin yaratıcı güBöyle beyinler, daha fazlasını, daha başse bütün bunlar o kadar değil mi? Bir cü» nasıl yaratılır? îşte, sorun burada. kasını, daha genişini, daha derlnini isbebeğin beslenmesi ailenin ekonomik düSık sık Japon kalkınmasından, Amerika'terler. Ama, ne yapalım ki, «insan beynizeyine bağımlı değil mi? Bir çocuğun ba nın gelişmesinden, Sovyetler Birliği'nin, nin yaratıcı gücü» de böyle gelişir. «Yakımı, annenin eğitfm düzeyiyle, ya da artan gücünden söz ediliyor. Ama, oraratıcı kişilik» sıradan insanlardan farkkavrayış yeteneğlyle değişmiyor mu? Öylarda bu işleri başaran eklplerin nasıl lıdır. Eğer bir toplum «düşünce özgürlüleyse, bir insanın beyin gelişmesi, daha yetiştlğl, nasıl seçildiği, nasıl eğitildiği ğü» içinde gelişirse, bütün beyinlerin öana karnmdan başlayarak sosyal ve ekoaraştırılıyor mu? Araştırılması gerekir. nünde «yaratıcı güç yetenegi»ne sahip nomik yapıyla yakmdan UişKili. «İnsan beyninin yaratıcı gücü» olmaksıolma olanağı vardır. zm hiç bir şeyl Istediğiniz gibi yapamazPeki, diyelim kl, ana karnından başîşte böyle bir geniş «düşünce özgürlayarak çocuğun bakımı sağlandı. Beyinsınız. Bilimsel ve teknik gelişmenin her ltiğü» ortammda eğitimin de yararı daha sel gelişimi de tam oldu. Hastalıklardan yönünü yönetecek olan, büyütecek oian, da korundu. «tnsan beyninin yaratıcı büyür, etkisi daha büyür, önemlisi eğitiuygulama alanını toplum ölçeğinde gegücü» sağlanmış oldu mu? min niteliği değişir. Eğitim, ezberci öğnişletecek olan «insan beyninin yaratıcı Elbette, hayır. renci değil, yaratıcı beyin gücü yetiştirir. giicü»dür. Bilmeyi değil, düşünmeyl öğretir. «İnsan beyninin yaratıcı gücü» gelişToplumsal Koşullar Bilenle düşünen birbirlnden çok fark mek için toplumsal bir ortamı gerektirir. «İnsan beyninin yaratıcı gücü», saBu toplumsal ortamda en önce bulunmalıdır. Ezberletilenl bilme, düşünmeyi geBu rektirmez, bu nedenle de düşünce Uretnıldığı kadar bireyin özel yeteneği değil sı gereken itici güç «özgürlük»tür. H Yaratıcı Kisilik.. meyen, bilgi yığmağı beyinler yetlşlr. Oysa düşünen beyin, gerekeni bilir, gerekeni de nasıl öğreneceğini bilir. Gerçek eğitim de budur, gerçek bilgl de tmna denlr. Anayasanın önemi.. Bu konu, Anayasa'nm hazırlık döneminde özel bir önem taşıyor. Anayasanın düşünce özgürlüğüne açık olması, düşünce özgürlüğünü geliştirmesi, toplumun yarınlarını etkileyecek önemdedir. Anayasanın «düşünce özgürlüğü»ne açık olması, toplumumuzda «insan beyninin yaratıcı gücü»nü geliştirecektir. Bu da sonuçta, bilimsel ve teknik kalkınmamız içln gereken «beyin gücü»nün yaratılmasıdır. Toplumun özgür düşünce ortammda yaşaması, eğitilmesi, gelişmesi bütün insanlar İçin «yaratıcı beyin gücU»ne sahip olma şansı demektir. Bu da sonuçta, ülkenin şansıdır. Ama, toplumdaki anarşik olaylar yan lış bir yorumla «özgür düşünce»ye bağlanır da, düşünmenin, öğrenmenin, bilimin kısıtlanmasına açık sınırlar konursa, bun dan toplumumıızun bütün geieceği etkilenir. Sınırlı düşünme gücü, üretmeyen, yaratmayan, geieceği kurmayan basit uygulayıcı Insanlar demektir ki, böylesine btr insan gücüyle geleceğin dünyasmda bilimsel ve teknik kalkmmayı tamamlayarak yaşamak olanaksızdır. Bu durumun bugünden bilinmesinde büyük yarar var. «İnsan beyninin yaratıcı gücü» kavramı gelecekte bugünlerden daha da önem li olacaktır. Geieceği biçimlendiren bugünlerde, geieceği biçimlendiren Anayasa larda bunları da düşünmemiz, bunları da Irdelememlz toplumumuza karşı, geleceğimize karşı sorumluluğumuzdur. Guguk!.. uguk'un bilimsel adı «cuculus»tur. Ama bu ad genellikle kül renkli olanı için (cuculus canorus) kullanılır. Gugukgillerin çoğu tropik. bölgelerde, Güney Amerika'da ve Afrika'da yaşarlar. Uzun kuyruklu, kısa akıllı, kıvrık gagalı kuşlardır. Ağaçta yaşayanların bacakları kısa, yerde yaşayanların bacakları uzundur; değigik renkte ve blçimde guguk kuşlarma dünyanın çeşitli yörelerlnde raslanabilir. • Guguk kuşu yuva kurmaz, yuva yapmaz; yu; va yıkar. Nasıl? Guguk kuşunun ötüşünü çoğu kişi bilir; bu ötüş birincisi uzun, ikincisi kısa iki hece gibidir: Guuuuguk... Guuuuguk... Guuuuguk... Guuuuguk... Guuuuguk... Uğursuz bir ötüşü vardır, guguk kuşunun; baykuşa ya da puhu kuşuna benziyeıı bir ritm 1çinde sesi yankılanır. Akılsızlığına karşm, çok kurnazdır guguk kuşu; emek verip yuva kurmaz. Durup dinlenmeden çalışmak, sağdan soldan çerçöp toplayarak yuva kurmak kolay mı? Guguk kuşu, alınterlnin erdemine inanan bir insan değil ki? Leylek, kırlangıç. serçe bile değil: atmaca, şahln, kartal; hiç değil; kargaya, papağana benzer yanları bulunsa da daha kötü bir yaratıktır guguk kuşu... Çünkü ne yuva yapar, ne de kuluçkaya yatar. Asalaktır; gider başka kuşların yuvasına yumurtalarını koyar. Çoğunlukla guguk kuşu böcekçil kuşların yuvalarına yumurtlar... Yuvanın esas sahibi kuş, zamanı gelince kuluçkaya yatar; guguk kuşu kuluçkaya yatmak zahmetin den de kurtulur. • tşin sonrası daha da ilginçtlr. Kuluçka süreslnde ana guguk kuşu yuvayı yakmdan izlemekte; tıpkı bir CÎA ajanı gibi durumu günden güne saptamaktadır. Kuluçkaya yatan kuş yumurtalar çatladığı zaman şaşırır: ama yavrular öylesine kttçüktür ki gerçeği saptamak zordur. Kuluçka süresinde yuvanın sahibi dişi kuş yem aramak için ayrıldı mı, guguk kuşu hemen damlar; yuva sahibi kuşun yumurtalarını birer birer aşağı atar; yalnız guguk yumurtalarını bırakır. Bilim kitapları bu konuda ilginç gözlemlere yer veriyorlar. Demek ki ortada iki kuş var; birisi yuvayı yapan, yumurtalar üstünde kuluçkaya yatan kuş... öteki guguk kuşu... Yuvanın sahibi kuş yumurtalar çatladığında önce şaşırır: sonra yavruları benlmser, büyütmeye başlar. Ama guguk yavruları büyüdükçe büyüdükçe kuluçkaya yatan kuşla, aralarındaki çellşki de büyür. Acıklı bir dönüşüm başlamıştır. • Guguk, Îşte böylesine anasımn gözü, asalak, başkasının sırtmdan geçinen bir kuştur. însanlık tarihinde guguklu saatların yapılmasıyla guguk kuşunun değerlendirmesl de yapılmıştır. Belirli dönemlerde kurulan saatlerde, her saat bası çıkar guguk kuşu: Ouuuuguk... Guuuuguk... Guuuuguk... Guuuuguk... • Geçen gün eskl bir guguklu saate bakıyordum. Blrden gügak kuşu fırladı: ı. Guuuuguk... Guuuuguk... Guguk kuşu gece vaktint göstermek İçin ötUyor; oysa ortalık ışımaya başlamış. İlahi guguk kuşu! Asalak senl, ne kadar çırpınsan zamana karşı duramazsın. G ue/apla/mct •1 Burhan I ARFttD Mahmutpasa Yokuşu ahmutpaşa yokuşu özelliğini yitirdi, diye uzülenler var. Mahmutpaşa o renkli havasını yitirdi diyenler de. Oysa, Mahmutpaşa yokuşu, İstanbul'un bir özelliği değil, bir üzüntüsü olmak gerekirdi. Hacı Köçek camiinl az geçince başhyan ve Rapalıçarşı'ya varmadan çeşmelerde biten o yokuşun bütün özelliği, kapılan hiç kapanmayan sıra dükkânlar önürıde gırtlak parçalarcasma haykıran çığırt kanlar, ağır yürüyen, ya da dükkandan yana bakıvermiş olan bir kadını kolundan yakalaymca içeri çekiveren tezgahtarlar, ya da, eskilerde arşm, endaze ve sonralan metre ölçüsü tahtalan her defasında bir kaç santim kaydıran satıcılann el çabukluğuydu. 1920 başlannda ilk gördüğüm Mahmutpaşa çarşısı, dik bir yokuşun iki yanında sıralanmış dükkanlardı. 1930'lu yıllarda dükkanlar yetmez olunca, pazaryeri tezgahları benzeri satış barakaları yerleştirildi yolun ortasma. Yayalara daracık bir geçit bırakılmıştı. Dükkanlar ve barakalar arasmda bogrulmuş o daracık geçitte yürüyebilmek olağanüstü bir yetenek isterdi. Sadece o gecidin daraşmalığından degil. Kimi çağırtkanlann başlar üzerlnden büyük bir ustalıkla uçuşturduğıı pazen, basma, krepon top ları şenliğl ve «Allı verelim, morlu verelim, a.bla, aanh verelim!» yılışıklıklanna katlanabilmek de gerekirdi. M 1982'lerin Mahmutpaça'sı bütün bunlan yltirdi, suskunlaştı, belirli bir düzen çizgisine geldi. Bir zamanlar küçumseme ve beğeni yoksunu anlamma kullanılan "Mahmutpaşa işi' deyiml de unutulmağa yüz tuttu. Ne var ki, Mahmutpaşa satıcıhgı türü bir başka alana sıçradı, hatta iyice yerleşti ve gittikçe yayıldı. Televizyon reklamlarmın sözlerlnde görüntülerinde bir 'Mahmutpaşa işi' yanşması var. Üç dört saate sıkıştırılmış televizyon programlannda önemli yer tutan «reklamlar» «Mahmutpaşa» havasını çok gerilerde bıraktı. Biraz oyalanmak, eğlenmek, ya da birşeyler öğrenmek için televizyon ekranı karşısma geçmiş olanlan çileden çıkanyor. Hele o reklâm metinlerinin 'soğuk şakacılığı', 'Yeşilçam' oyuncularmın abartılmış tuhaflıklan, ekrana 'saz salonu* havasını getiren kıntkan bayanlarl Aralannda ünlü aktör ve aktrisler de var. Yazık ki, var! Geçenlerde aözkonusu etmiştim. Fransız salrl Philippe Soupault: «Çamaşır makinesiz de yaşanabilir diyordu. Oysa, bizîm televizyon reklamlan 'dayanıklı ev eşyası'mn vazgeçilmezliğini, günlük hayatımızm bir parçası olduğunu kanıtlamak için neler ve neler söylemiyor? Sesleriyle, sözleriyle, davranışları ve görünümleriyle nasıl da çırpınıp duruyorlar! «Söylemesl güc, ödemesi kolay.» •Bilezigimi satar ilk taksitl öderim! Gerisi kolay, on ayda!» «Sadece 3600 lira!» «Hiç peşinatsız.» «İlk taksit bizden.» «3600 lira nedir? Bir file bile dolmuyor bu Tcadar cık parayla!' Böyle konuşan bayanlar satıcılann önünde kuy ruğa girip kapış kapış çamaşır makinesl alıyorlar. Mahmutpaşa çarşısı, göçebe toplumlar panayır satıcılığının yerleşik düzenle sürdürülmesiydi. Televizyon teknik aşamasma bir ölçüde de olsa ulaşmamış bir topluma "panayır çığırtkanhğı' havasını getirmekr Tüketim ekonomisi gereği de olsa, bağıslanır gibi değil! Ülke ekonomisinin dar boğazlardan sıynlması için ev kadınlarmın tutumlu olmağa çağırıldıgı bir dönemde! 13 KALEM KOMATSU LODER YEDEĞİ SATINALINACAKTIR Şartnamesi, bedelsiz olarak aşağıdaki adreslerden alınabilir. 1 KARABÜK'te: Demir ve Çelik Fabrikalan Müessesesi Tedarik ve İkmal Müdürlüğümüz. 2 İSTANBUL'da: Sirkeci, Yalıköşkü Cad. Yahköşkü Han Kat: 45'deki Mümessilliğimiz. 3 ANKARA'da: Küçükesat, Büklüm Sokak No: 22'deki Genel Müdürlüğümüz. İSTEKLİ'lerin şartnamemiz esaslarına göre hazırlayacakları kapalı teklif mektuplanm, geçici teminatlanyla birlikte en gsç 17 mart 1982 çarşamba günü saat 14.00'e kadar Karabük'teki MUessesemiz Haberleşme ve Arşiv MUdürlüğünde bulundurmaları ilan olunur. (Basın: 11941) 1564 osyaı Güvenlik Bakanı sayın Sadık Şide'nin «işçilerin emekll aylıklarmm en geç iki ay içinde bağlanacağı» yolundaki beyanına (bizi bağış lasınlar) inanamıyoruz. Bu, olsa olsa sayın Bakamn en iç ten dileğidir. Aslında tüm işçiler de sayın Bakanın bu dileğine yürekten katılmaktadır. Ancak gazetelere göz gezdirirsek, Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK) müdürlüklerini şöy le bir dolaşırsak, emeklilik dilekçesi veren işçilerle biraz dertleşirsek görürüz ki sayın Bakan yanılmaktadır. «1982 yılmda iki ayda emekll aylıgı bağlanmasına>, da SSK'nın bugünkü kadrosuyla ve izlediği yolla olanak bulunmamaktadır. XXX 1113 Mayıs 1981 günlerinde yapılan SSK'nın 36. Genel Kurulu'nda Kurumun Genel Müdürü, ış başına yeni getirilme nin, kendi deyimi ile «bir haftalık genel müdür» olmanm ra hatlığı içinde konuşmuş, emek li aylıklarının geç ve güç bağlandığını, hele bu işln merkezde tümüyle sıkışık olduğunu, bunun tek çıkış yolunun İhtıyarlık ve Tahsis Dairelerinin personel kadrolarımn arttınlmasında olmadığını söylemiş, bu iki dalreyl birleştirmeyi, EağKur ve Emekli Sandığı'nda hizmetleri olan sigortalılar ile bunların dul ve yetimlerinin de aylıklarını öbürleri gibi Taş ra birlmlerinde (unitelerinde) bağlatabilmelerini dUşündUğünü, bu tür yeni duzenlemelere gidilebileceğl görüsünde olduğunu belirtmiş, emeklilik işlemi sırasında dosyalarını buldurabilmek için memurlara iş çilerin para verdiklerlni kabul etmiş ve «Taşra birimlerimiz her türlü işlemi yapar hale getirilecek, Genel Müdürlük, kur may birimler, düşünen ve yaratan kişiler olarak görev yapacaklardır» demiştir. Gerçi İhtiyarlık ve Tahsis Daireleri bugüne dek birleçtlrilmemlştir. (Ho? birleştirilseydi hangi sorun çözülmüş olacaktı?) Ama 10 Agustos 1981 günlU ve 2850 sayılı genel ge ile tahsis işlemlerinin yürütülmesi görevi bölge ve şube müdür lüklerlne verilmlş ve böylece çıkış yolunun bulunduğu sanılmıştır. Bundan sonra ne olmustur? Ankara ve îstanbul'da îhtiyarlık Sigortası Bölge MüdUrlUlcleri'nin (Izmir'de neden İhtiyarlık Sigortası Bölge MUdürlüğü ve başka müdürlükler açılmaz da tüm işler tek bölge müdürlüğünce yürütulmeye çalışılır, bunu da anlamak olanaksızdır), öbür illerde şube ve bölge müdürlüklerinin (aslında şube mUdUrlüklerinln adını aynı görevi gördükten son r a bölge müdürlüğü, Genel Mü dürlukteki müdurlüklerin adını daire baskanlığı, müdür yar dımcılarmm adını daire başkan yardımcısı olarak değişlirme neyi çözümlemiştir ki) önü emekli olacak işçilerle dolmuş taşmış, aylarca emekli aylıklarının bağlanması için koşup durmuşlardır. Önceden memur luk yapmış emekli olacak işçıler ise SSK Genel Müdürlüğünün kapısını aşındırmış, aylarca biç bir EOnuç alamamıştır. Tahsis işlemi yapacak bölge ve şube müdürlükleri yoğun iş hacmiyle dolmuş taşmış, memurlar, şefler, müdür ve yardımcıları ne yapacaklarım şaşırıp kalmıştır. Bunların hiç birini suçlamak olası değildir. Asıl suçlu, Genel Müdürün deyimiyle «kurmay birimler, düşünen ve yaratan kişiler»clir. Bunlar bu keşmekeşliğe bir türlü son verememiş, orta çağ yöntemlerinden nedense dönememiştir. İşçilerimizin böylesine ezgin olmalarına, aylar son ra emekli aylığı almalarına özelîikle son 20 yılda SSK Genel Müdürlüğünün İhtiyarlık ve Tahsis birimlerinin başlannda bulunan yöneticiler ve (Yönetim Kurulu üyeleri dahil) Kurumun üst düzeydeki yöneticileri neden olmuş, yıllarca en kısa sürede emekli ayhğının nasıl bağlanacağı yolunu bula mamışlardır. S Emeklilik Islemleriııin Hızlandırıiması Icin... Teoman PEKİNDAĞ sırun yardımiyla emeklilik dılekçesini doldurur. Biraz aklı erenler ya da aklı eren tanıdığt bulunanlar emekliliklerinden bir süre önce hizmetlerinin toplanması için dilekçe verirler. Benim çalıstığım kuruluşta iki yıl önce hizmetlerinin toplatılması için başvuran işçi lerin çoğunun dilekçelerine he nüz yanıt verilmemiştir. Anımsadığım kadarıyla sayın Bakan, bu işi Kurumun kendiliğinden yapacağını aylar önce kamuoyuna duyurmuştu. GeçmiŞ hizmetlerin toplatılması ya da emeklilik için dilekçe ile başvuran işçi için Kurum ne yapar? Aylarca buluna mayan lşçinin dosyasını Kurum memurlan bulmaya çalışır. Dosyada bulunan bilgiler (çoğunlukla hiç bir bilgi yoktur) ve işçinin dilekçesindeki açıklamaların ışığı altında işçinin çalışmış olduğu illerdekı müdürlüklere yazı yazılır. Aylar geçtikten ve uzun tekit yazılarından gonra illerden olumlu bir yanıt alınamaz ve işçinin çalışmaları genellikle bulunamaz. Bu kez işçi çalıştığı ilin SSK mUdürlüğüne giderek değildir. Bu durumda her yıl devlet kurumlan kendi memur larımn hesap fişlerini zahmet edip de neden Emekli Sandığı'na gönderir o da bilinmez. SSK Genel Müdürlüğü Personel Dairesi o işçinin önceden memur olarak çalıştığı Kurumun şube müdürlüklerinden bu hizmet belgesini ister. Uzun tekit yazılarından sonra (iş hacrainin çokluğu nedeniy le şube hemen yanıt veremez) şube müdürlüklerinden istenen belge SSK Personel Dairesina gelir. Bu belgeler Emekli San dığı'na gönderilir. Emekli San dığı ise aynı bHgileri içeren yazıyı SSK Genel Müdürlüğü thtiyarlık Dairesi Başkanlığına gönderir. Sigortalının işçi olarak çalıştığı bölgelerdeki SSK şube müdürlüklerine de ayrıca gerekli yazılar yazilır, onların da yanıtlanması beklenir. İş bu kadarla da kalmaz. İşçinin yedek subaylığı da varsa işçiden askerlik terhis teskere sinin onayh bir sureti istenir. Bu yine Emekli Sandığına gön derilir. Terhis teskeresinde ge rekli bilgiler olmasına karşm Emekli Sandığı bu kez de ter Onlem alınınazsa, evet, sUrüp gidecektir. Bizim önerimiz şudur: (Yanılgılanmız olabilir. Başka önerileri de bekliyoruz.): 1 SSK'nın uyguladıgı tescil sistemi yanhştır. Bir işçiye iki ve daha çok sigorta sicil numarası verildiği çoğu kez görülmüştür. Onun için SSK'da «mükerrerv, «iptal» ve «lpka» gibi Arapça kelimeler çok kullanılmaktadır. Burada izlenecek tek yol, Emekli Sandığı'nın doğum tarihi, doğum yeri ve sıra numarası esasından verdiği sicil numarası yöntemidir. Hiç bir kamu görevlisüıin iki sicil numarası aldığı görülmemiştir. 2 Sigortah ışe gıriş bildirgesinüekl bilgiler yetersizdir. Burada salt işçinin son ça lıştığı işyerinin adı yazılmaktadır. Çoğu işyerlerinde buna da uyulmamaktadır. Oysa bu bıldirge, işçinin tüm mesleK yaşantısının ayrmtılarma yer yerecek bilgüeri içermelidir. İşçinin daha önce calıştıgı tüm işyerleri, Emekli Sandıgı'na bağlı olarak çalıştığı kurumlar, yedek aubaylık yapmışsa bununla ilglll tum bilgiler bu bildirgede bulunmahdır. Da* ha gerçekçi bir deyişle buna işveren zorunlu bırakılmalıdır. 3 Bu blldirgeler alındıktan sonra şimdikı uygulamada olduğu gibi rafa kaldınlmamalı, işçinin daha önceki hizmetlerinin (işçinin başvurusu olmadan) toplanılmasına başlanmah, bUyük bir titlzlikle bu işlem sonuçlandırılmalı, emekliliğe hazır duruma getirllerek dosyasında hazır bekletilmelidir. 4 İş Kanununun 21. maddesi gereğince işçilere verümesi zorunlu olan ve ancak bir çok işverenlerce buna önem verilmeyen «İşçi Çalışma ve Kimlik Karnesi» her işçiye kesinlikle verilmeli, burada işçinin çalıştığı işyerlerinin SSK'daki sicil numaralannm yazılması sağlanmah, bu bilgileri kapsayan «İşçi Çalışma ve Kim lik Karnesi» olmayan işçiyi hiç bir işveren çalıştırmamalıdır. Bu karneyi doldurmaktan kaçınan İşveren ise cezalandırılmalıdır. 5 Sigortah hesap kartı her yıl sonunda aksatılmadan işyerine gönderilmeli, işverence bunların sigortalılara imza karşılığı verilmesi zorunlu hale so kulmahdır. 6 Belli bir süre çahştıktan sonra lşyerinden ayrılan işçiye çalıştığı süre içinde hangl lşyerlnden Kuruma Ucretlnin bildlrildiğl, sigorta prlm matrahı ve öbür blİKİleri kapsayan bir belgenin işverence sigortalılara verilmesi sağlanmalıdır. Sendlkalar Uyelerinin bu belgeleri almalarmda yardımcı olmalıdır. İşçi çalışma ve klmlik karnesindekl bllgller daha genişletllerek bu gibl bilgileri içeren şekle sokulması halinde bu belgenin dUzenlenmesine kuşkusuz gerek kalmayacaktır. 7 SSK'daki memurlan sağlık koşullarından uzak salonlara tıkabasa doldurarak çahstırmak ve onlardan İş beklemek olanaksızdır. Sayın yöneticiler önce memurlarının çalışma koşullarını düzeltmell ve arşiv sistemine önem vermelidir. 8 Bugüne dek süregelen Emekli Sandığı ve BAÖKUR'daki aksaklıklara artık son verilmeli, bu kurumlarda hizmeti geçen her btreyin geçmiş hizmeti önceden toplanıp hazır bekletilmeli, bu Uç sosyal güvenlik kurumunun aynı yöntemlerle çalıştırılması sağlanmahdır. 9 SSK Genel MüdürlüğUnim, sigortalılann emeklilik işlemlerini şube ve bölge müdürlüklerine bırakmalan işlerin biraz daha uzamasına neden olacaktır. ÇUnkU hiç bir işçi ömrü boyu aynı ildekl işyerlerinde çahşmamıştır. Çeşitli il ve ilçelerde çalışan işçilerin hizmetlerinin toplanması bir çok yazışma nedeniyle bu kez bir yıh bile aşacaktır. Ovsa bu islerin merkezden, Elektronik Bilgi îşlem Merkezinden yararlanılarak tek elden yürütülmesl işleri çabuklaştıracaktır. Kuruluşundan 36 yıl sonra bile SSK artık teknik olanaklardan yararlanmayı neden düşünmemektedir?. SİGORTALI İŞÇİLERİN EMEKLİLİK İŞLEMLERİNİ HIZLANDİRMAK İÇİN MERKEZDE ELEKTRONİK BİLGİ İŞLEM MERKEZİNDEN YARARLANİLMASI GEREKMEKTEDİR. lşyeri (eğer o işyeri duruyorsa) ile Kurum şubesi arasmda mekik dokur. Hele işçinin Emekli Sandığı'na bağlı hizmeti de varsa bakm o zaman neler olur? Bu işlemleri o işçinin önceden SSK Şubelerinde memur olarak çalışmış olduğunu düşunerek açıklayacağız: İşçinin memurlukta geçen hizmeti SSK Genel Müdürlüğü İhtiyarlık Dairesi Başkanlığı'nca Emekli Sandığı Genel Mudürlüğü'ne sorulur. Bu yazıya Emekli Sandığı doğrudan doğruya yanıt verir sanmayın. Bu yazı üzerine Emekli Sandığı SSK Genel Müdürlüğü Personel Dairesi Başkanlığından o işçinin Kurumda memur olarak geçen hizmetlerinin «aylık artış seyrini gösterir onaylı hizmet belgesinin» gönderilmesini ister. (Oysa bilindiği gibi devlet memuru için her yıl çahştığı devlet kurumunca bir «şahıs emeklilik fişi» düzenlenir ve bir nüshası Emekli Sandığına gönderilir. Emekli Sandığı'nm sorduğu her türlü bilgi bu fişin içinde vardır. Ancak Emekli Sandığı'nda bu fişleri bulmak mümkün his teskeresinin onayh suretiııi Kara Kuvvetleri Komutanlığına (veya Deniz, Hava K.K.) göndererek «ilginin askerlik sa hatmın bildirilmesi»ni ister. Tüm hizmetler toplandıktan sonra (aradan kaç ay, yıl geçer bilinmez) İhtiyarlık Sigortası Dairesi emekli adayının dosyasını Tahsis Dairesine gön derir. Orada da dosya bulunursa ve sırası gelirse işçiye emekli aylığı bağlanır. Sigortalılar için düzenlenmesi zorunlu olan «SİRortah Hesap Kartıımın hiç bir sigortalıya ulaştırıldığı ileri sürülemez. Hatta bunları sigortalının dosyasında görebilmek de şans eseridir. Tüm bu düzensizlikler içinde sigortalıya iki ayda emeldi aylığı bağlamak olası mıdır? Bırakın iki ayda emekli aylığı bağlamayı, sigortalının bir çok hizmeti heba olur gider, toplanıp hizmetine eklenemez. Eksik lıizmetle emekli olur, ya da olamaz, kendisine toptan ödeme yapılır. XXX Öyleyse emekli olacak sigortalılar emekli olabilmek için uzun süre bekleyecek midir? C Cumhuriyet 2 MART 1932 PARÎS'TE BÎR TÜRK HANIMI Okuyucularımızın meçhulü olmıyan ve Paris'te müstakil ressamlarm 1932 senesı resim sergisine iştirak eden Sabiha Rüştü Hanım hakkmda Fransız gazetelerindeki takdir dolu yazılar devam etmektedir. E u gazetelerden La Liberte, bu mühim sergide teşhir edilen resimlerden yalnız Sabiha Hanım tara fından yapılan bir portrenin fotoğrafını neşrediyor. Portre, Mlle. G. Signar'a aittir. DGünün ilanıl Münir Nurettin konserı Glorya sinemasında 3 mart perşembe akşamı saat 21.30'da Münir Nurettin konserl vardır. Proğramda yeni ve seçkin eserlerin yanısıra geçen konserlerde çok muvaffakiyet kazanan bazı eserler de vardır. Yerlerin evvelden temin edilmesi rica olunur. Flatlar: 7S • 100 150 • 200 800 ve 1000 kuruştur. Cumhuriyet Sahibi: Cumhurlyet MatbaacılıkveGazetecillkT.A.Ş. adına ., NADİR NADI Genel Yayın M ü d ü r ü : Müessese M ü d ü r ü : Yazı Işleri Müdürü: Basan va Yayan r 24 KALEM MUHTELİF KİLİT VE MENTEŞE SATINALINACAKTIR Şartnamesi, bedelsiz olarak aşağıdaki adreslerden alınabilir. BG 1 KAABABÜK'te: Demir ve Çelik Fabrikalan Müessesesi Tedarik ve İkmâl Müdürlüğümüz. 2 İSTANBUL'da: Sirkeci, Yalıköşkü Cad. Yalıköşkü Han Kat: 45'deki Mümessilliğimiz. 3 ANKARA'da: Küçükesat, Büklüm Sokak No: 22'de. ki Genel Müdürlüğümüz. ÎSTEKLİIerin şartnamemiz esaslarına göre hazırlayacakları kapalı teklit mektuplanm, geçici teminatlarıyla birlikte en geç 17 mart 1982 çarşamba günü saat 14.00'e kadar Karabük'teki Müessesemiz Haberleşme ve Arşiv Müdürlüğünde bulundurtnalan ilan olunur. (Basın: 11942) 1563 „ HASAN CEMAL EMİNE UŞAKLIGİL OKAYGÖNENSİN. .'Cumhurlyat Malbaacılık vs Gazstsclllk T. A.Ş. Posta Kutusu: 246 IStanbul Tei: 20 97 03 (S Hatjl ,, BÜKOLAK XXX Bizim işçilerimiz çoğu, önceden çalıştığı işyerlerinin adlarmı bilemezler. Hele 2530 yıl önce nerede, hangi işverenin yanında çalıştığını, işyerinin sicil numarasının veya işyerinin ünvanmm ne olduğunu bilemezler. Çalıştığı yerleri onun buıaun yardımiyla anunsamava cahşarak yine bir başka • ANKARA:KonurSokak no. 24/4 Yenişehlr Tel: 17 58 25 17 58 66 Idare; 18 33 35 • İZMİR: Halit Zlya Bulvarı No: 65/3 Tel: 25 47 0913 12 30 • ADANA: Aiatürk Caddesl. Türk Hav.a Kurumulşhanı Kat2/3 Tel: 14 55019 731 TAKVİM İMSAK GÜNEŞ ÖÛLE İKİNDİ 2 Mart 1982 AKŞAM YATSt 5.56 7.32 13.26 16.34 19.01 20.31
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle