19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet 2 eçen hafta gazetede bir sergi çağnsı buldum: «Elif Naci Natürmort sergisi1131 mart 1982 Urart Sanat Galerisi Abdi İpekçi Cad.» Altına da el yazısiyle şu satıriar eklenmiş: «Bu dost (O ben'imMC.A.I sergilerinin hiç birine gelmemiştir. Ama artık Abbas yolcu. Dünya gözü ile bir 1 ez olsun efendimizi sergimde göreyim. Öperim. Elif..» Once Elif Naci üstada uzun ömürler dileveyün, daha nice sergisinde buluşacağız. Sonra da Abbas'ın ben olabileceğimden kuşkulandığımı belirteyim. Abbas kim? Bütün insanlar. Tümümüzün adı, eninde so nunda Abbas olacak. Bir kezlik. Sonra öteki dünyada gene kendi adlanmıza kavu şacağız. Bir şiirimde, «Ve ilk kez ölür glbl ölmeliyiz» diye bir dize vardır. Bize dogum gibi ölüm de bir kezlik verilmiştir. Onu boyuna yaşamağa hiç gerek yok. Ayrıca bir yanlışını da düzeltmek isterim sev gili Elif Naci'nin. unutmuş olabilir. bütün demiyeyim ama çogu sergisinden eksik olmadım onun. Ancak ben sergilerin açılıî günlerinden kaçınınm; o günlerde resimle re pek bakılmaz içki içillr. konuşulur, şakalasılır. Hele ressam, Elif Naci gibi tatlı dilli ise resimlero hiç sıra gelmez, onu din lemekten. Ama ben o perşembe günü, doktoru mun •Fazla konuşmal» öğüdüne aldırmayan dostumun, tadına doyum olmaz söyleşilerin den fırsat bulup birbırinden güzel «ölü doğaılarını iyice görmeği başardım. Cenneta dönmüştü Urart galerisinin odalan, Elif Naci'nin sanatını, ustalığını iyi bilirim. Nerode olursa olsun, bir resmini görsem, İşte, Elif NaciN derim Kişiliğinin damgası vardır her resminde. Her ressama vergl deglldir bu. Kendine. sanat anlayışma bağlı kalmış az bulunur ressamlarımızdan bi ridir Elif Naci. Değişmez. değişmedi demek istemiyorum; D grupunun kurucul;anndan olduğunu ansımak. onun yenilikçi niteliğlni belirtmeğe yeter. Yalnızca o kadar mı?.. Elif Naci soyut denilen resimde de. bunca yıllık deneyiminin, işçiliğinin, ustalıgmın verimini sürdürmeği bilmiştir. Ama o. bu nun yanında, hep bir kavga içinde oldu. Ba'ı'ya gidip oradan kimi modern sanat etkileri ile dönenlere karşı, yerli beğeni OLAYLAR VE GÖRÜŞLER yanyor, uyarmakia da kalmıyor, aydınlatı yor beni: «Bu sözle olgusal içerikli tümeva nmsal çıkarımlarla, olgusal içerikten yoksun, öncüllerden tümdengelim yöntemiyle zorunlu olarak yapılan çıkarımlar arasmda ki farkı anlatmaktadır. Bugüne değin, her gecenin ertesinde güneş doğmuştur, yarın da (da ayrı olacak M.C.A.) doğacagı çok çok yüksek bir olasılıktır ama, bu yine de günün birinde doğal bir olay sonucu, gü neşin yok olmayacağını gerektirmez. Sürekli yinelenen olguların gözlemi sonucu edindiğimiz önermeler (sentetik önermeler), tümden gelimli çıkarımlar denli ke sin olamazlar.. «Ne güzel anlatıyor, açık se çik. Daha bitmedi, «2+2=4 eşitliğinde, za ten 2+2'nin kaç ettiğinin bilindiği, yani (=4) yazmanın, bir kesinligi iki kez yinele mek olduğu gibi. Öyleyse daire yuvarlaktır» önernıesiyle, «yarın güneş doğacaktır önermesi arasında bir fark vardır. İlk önerme analitlk ve dogrulugu her zaman ke sin...» Sağolsun, böyle tetlı tatlı öğretirken, bir ara «Hâlâ bunak olduğunu düşünüyor musunuz?..» diye soruyor. Hayır, düşünmüyorum. Ama bunu hiç bir zaman düşünmedim. Şakaydı o söz, sa yın okurum, şakaydı. Şaka da değil, o yazımda seslendiğim yazara düşüncemi gü ler yüzle anlatmak için söylenmişti. Ama dilin bu çok basit kullanıhşı, yazık ki, matematikle açıklanamaz. «Pekl, Bertrand Rusfell da bunak değildi ya» anlamma o sözüm. Benim en saygı duyduğum düşü nürlerden biridlr Bertrand Russell. Yalnız onun İçin değil, başka düşünürler Içln de (inançlan eylemleri ne olursa olsun) bu gibi nitemler kullanmaktan hep uzak dur muşumdur. Russell'a bunak demek en azmdan ayıptır. Yararlandım yazınızdan saym Gözkân, mtkfubunuzun sentetik ftnermeler ve Ana litik önermeler bölümünü bir daha okuya cagım. Ben boyuna okurum. İstersenlz, siz de benim o yazımı bir gözden geçirin. Bel ki dg yalnızca o tümceyi okuyup yazıyı eli nizden atmışınızdır. Olur a! Hatmm için ODTÜ'ye kimse «metin inceleme» dersi koymaz ki! Hattâ Türkçe dersi bile koymazlar. 19 MART 1982 G Bir Canlı Doga Sergisi Melih Cevdet ANDAY birikimlerinin savunuculuğunu üstlendi. Hattâ eski resmimizdeki «tasvir»ciliğin, «nakış»m, minyatürün, modern olabilmeğe elverişliliğini tanıtlamak yolunda sinirliliğe bile kaptırdı kendisini. Eu konu bizde hep taze, hep güncel kalmıştır, ama bana sorarsanız, gereğince irdelenmemiş, çözümlenmemiştir de. Neden derseniz, bizim sanatsmız» anlayışı, salt bir topluma. TürkOsmanlı toplumuna özgü olarak ele alınmıştir da ondan. Oysa hiç bir sanat anlayışı büyle bir sınırlamağa yatkın değildir, temelde bölgeler. çağ lar saptaya gelmiştir belli bir toplumun sanat beğenisini Sözgelişi, bizim kitaba kapanan eski resimcilığimiz, ArapFars kay nakhdır. Dahası, dinsel dünya görüşünden kaynaklanan derinliksizlik, anatomisizlik tu tumunda doğu ile batı crtaçağda benzer du rumda idi. Ama batı, Rönesans'la eski Yunan'ın somut anlayışını canlandırdığında, Osmanlı, ortaçağa bağh kalmağı yeğle miştir. O ortacağın altında ise. Büyük Is kender'in doğuya dönük imparatorluğu içinde oluşmuş. Yunan formuDoğa tasvirci ligi karması yatar Bu olayın etkisi ta Hindistan'a, Çin'e değ'n yayılmıştır. Ama gelenek, tarihi olduğu gibi benimsemek an lamına gelmez hiç de. Bizde, Fatih'in sez digi Rönesans çığın sürdürülseydi. II. Ba yezit ile ArapFars kültür etkisine dönülmoseydi, resim sanatımız batıdaki geliş meyi izlemeyecek miydi?.. dır. Çünkü Hıristiyan inanışmda Tann, in san somutunda yeryüzüne iner, Islâm'da benzeri anlayışa yer yoktur. Bu aynmın sa nat gelişimlerindeki etkisini göstermeğe ise hıç gerek yok sanınm. Hunlan Elif Naci için değil, onun da katıldığı kavga dolayısiyle yeniden düşün düğümü belirtmekti niyetim. Yoksa Elif Na ci, bizde yüz elli yıllık bir geçmişi olan «Resim» sanatınm içindedir. Onun çaba sı, çeşitli görevleri dolayısiyle belki her/testen daha iyi tanıdığı eski yapıtlannı ye ni anlayışlarla değerlendirmek yönünde idi. Yoksa, şu yeni sergilediği ölüdoğalar1 da derinlik mi yok, ele aldığı nesneler mi simgeleştirilmiş! Yok canım, kasımpatlan nı, yıldız çiçeklerini, lâleleri, elmalan, armutlan, bir rakı şişesini, bir votka şişesini karşısına koymuş, çok sevdiği. tadını çı kardığı dünyamızı canlandırıyor... (Açılma mış rakı şişesinin yanında, bir de beyazlan mış rakı kadehinin durduğunu görünce, üs tada, kadehteki rakının nerden çıktığını sordum, daha önce bitirilmiş şişeden oldu gunu söyledi. Ama o bitirilmiş şişe yoktu tuvalde. Belki de asıl ölüdoğa o boş şişe olduğu içln almamıştı resmine..) Oyunlara Dikkat!.. izim gazetenin 17 mart günlü sayısmda blrlncl sayfada bir haber yaymlandı. Londra'da çıkan. «8 Days» dergisi (Pentagon kaynakla; rına dayanarak) ABD'nin 1983'te Türkiye'ye yö; nelik askeri yardımlarının 1 milyar doları aşacağmı bildiriyor. Reagan yönetiml buna karşılık. ne istiyor? Yanıt belli: « Askeri yardımı artırmasma karşılık ABD, Ortadoğu stratejisinde Türkiye'nin rol oynamasını istiyor. "Çevlk Güç'ün bir bölümünün Türkiye': de üslenmesi, Mısır'da üs kolaylıklanna ve İsrail'de silahların depolanmasına duyulan gereksinmeyi azaltır.» Oyunun kartları açık... • Acaba bu oyun tutar mı? Ülkemizde bir tek kişinin bile Türkiye'nin îs> lam dünyasma saldırı için atlama taşı gibi kullanılmasına «evet» demesi olanaksızdır. Öyleyse Pentagon bu işl nasıl kıvırabillr? Bu adarnlar dell değil ya?.. Koskoca kadroları, damşmanları, glzli ve açık örgütleri, bilgisayarlarla donanmış uzmanları var. Gerçi Reagan, Weinberger, Halg gibi klşller sağduyudan uzak görunüyorlar; ama, onlar blrer araçtır, kukladır, görüntüdür. Onları söyleten yönlendiren güçler vardır arkalarında... O güçler ne düşünüyorlar? Bugün Ankara'daki yönetimln ülkenin Basra Körfezi'ne yönelik tramplen gibi kullanılmasına karşı olduğunu biliyorlar. Öyleyse Pentagon (ABD Savunma Bakanlığı) ve CIA (Amerikan Merkezi îstihbarat örgütü) geleceğe yönelik nasıl bir tasanm ve planlama içindedir? Eğer işin içinde birşeyler olmasa, (açık ya da gizli biçimde) ikide bir şu Çevik Güç öyküsü ortaya çıkar mı, temcit pilavı gibi tazelenir mi? Adamların elbet bir bildikleri var. B Bir de, o gün, bütün o çiçekleri bir bir tanırken, nasılsa bir resmin önünde dur dum ve o sırada yanıma gelmiş bulunan Elif Naci'ye, «Bu ne çiçeği?..» diye soracak oldum, gülmeğe başladı. «Bir onu uydurdum, sen de bula bula onu buldun» dedi. Doğa çiçek yaratır da. sanatçı yaratmaz Modern batı ressamlarınm, doğuAfrika sanatlannı değerlendlriş yöntemlerinden 1 mı?.. Hele bu sanatçı Elif Naci olursa... se. Demek kaynak burada, imis sonucuOrtadoğu Teknik Üniversitesinden olnu çıkarmak, bana hiç de doğru gelmi duğunu imzasının altında belirten sayın Bü yor; Afrika maskesinden. ya da «hat» sa lent Gözkân. 2B şubat 1982 tarihli ve Bl natmdan yararlanan enlayışı, Afrika mas llmden Felsefeye» başhğını taşıyan yazım kecisinde, ya da «hat» sanatçısında aramak daki «Her halde bunadığı için olacak Bertboşuna bir çaba olur. Ortaçağ Hıristiyan rand Russell, «Evet» yarın güneş doğacaksoyutçuluğu ile DoğuIslâm soyutçuluğu a tır. ama bu sözde kesinlik yoktur demişti» rasında da böylesine büyük bir aynm var tümcesini çok yadırgamış, mektupla beni u İVİT OKTAY AKBAL HfiVIR Şiir Ustüne «Gerçek şair şilr okumaz. Çiçekçi çiçek koklar mı?» Jean Cocteau böyle demiş. Ama öyle yapmış mı? Hiç sanmam. En eskisinden en yenisine dek Fransız yazınınm tüm şairlerini iyi bilirmiş, en genç yeteneklere bile yardımcı olurmuş. O sözü herhalde şaka olsun diye, ya da kendi yazdıklanndan başka şiir okumayan kimi şairler için söylemiştir! Ne çok şiir yazıhyor! Doğu ülkelerinde şiirdir baş tacı olan, düzyazı ise daha sonra gelir. Bakın yazm tarihimize, hep şiirdir göz alan... Düzyazı ne kadar azdır. Gerçek anlamda düzyazının geçmişi çok kısadır. Ama şiir okyanuslar gibidir. Divan'cılar, halk ozanları, daha sonrakiler Tanzimat'cılar, Edebiyatı Cedide'ciler, Fecriati'ciler. Hececi'ler. Yedi Meşale'ciler. Garip'ciler, Gerçekci'ler, tkinci Yeniciler, üçüncüler, dördüncüler, anlamı dlzelerinden atanlar, şiirin bir toplumculuk silahı olduğuna inananlar... Hep şiir, hep şiir... Ulusca şiir tutkunuyuz. Gün geçmez ki okurlanmdan şiirler gelmesin. Kaç kez yazdım; kendiniz yargıcı olun yazdıklarınızın, başka birinden öğüt, yardıra beklemeyin, kimseye 'iyi mi yazdım' diye sormayın. Şiir, daha doğrusu sanat yapıtı öyle bir elle tutulmaz güzeliktir ki öğütle, dersle, öğretiyle gerçekleştirilemez. îçinizde bir dürtü, bir sevgi varsa, ne iyi, yoksa boşverin bu işe... Blaise Cendrars'm çok sevdiğim bir sözü var, arada bir yinelerim: «Şiir bu günün tarihini taşır,» Demek ister ki bir şiiri okur okumaz onun hangi ülkede. hangi toplumda, hangi yüzyılda, ya da yılda, hangi koşullarda yazıldığını anlayabilmelisiniz. Zamanunızdan ileriye bir ses, bir yankı götürmelidir şiir... Her kesinleme gibi bu sav da tartışma götürür. Ama bir sözün tartışma yaratması bile ondaki doğruluğu göstermez mi? Masam şiir kitaplanyle doldu ylne. Bana gönderilen her şiir kitabından söz edemiyorum. Olanak yok buna... Hem kitap eleştiricisi, tanıtıcısı değilim, bu bir... Bunca olay. bunca sorun, dert, sıkıntı arasında şiir kitaplarını tanıtmaya zaman kalmıyor, bu iki .. Yine de şiir tutkunu bir kişi olarak yeni, eski şiir kitaplarını elimin altından ayırmıyorum. Okumak, çizmek, notlar almak, yeri gelince sözünü etmek, okurlanma tanıtmak, bir duyguyu bölüşmek... Edip Cansever 'Bezik Oynayan Kadınlar* (Ada Yayını), Şükran Kurdakul 'Bir Yürekten, Bir Yaşamdan' (Karacan Yayını), tlhan Berk 'Deniz Eskisi), Sabri Altınel'Zamanm Yüreği' CAdam Yayınları), Kemal Özer 'Sen de katılmalısm yaşamı savunmaya', Başaran 'Meşe Seli1, özdemir Ince 'Kentler', Can Yücel «R«ngâhenk» CYAZKO Yayınları)... Her biri, ayrı ayrı üzerinde durulacak değerde kitaplar bunlar... Yaşları kırkm, ellinin, hatta altmışm üstundeki şairlerimizin son yapıtlan... Şükran Kurdakul... 1943'lerde 'hanım' şair sandığımız bir sanatçı... Yalnız şiirde değil, öyküde, yazın araştırmalan alanında da etkili bir kişi... «Yalnızlığı koluna tak tçine çek bahan Hayal kur, düş gör Elindeyken yaşamak» diyor. Gençliğini de şöyle anıyor: «Benimdi tüm ağaçları düş ülkemde Serüvenlerle sarmaş dolaş ülkemde».. «Ahlat Ağacı» adlı kitabıyle geniş ilgi toplamış, Köy Enstitüsü davasının en güçlü savunuculanndan bir şair. Mehmet Başaran... 'Meşe Seli'nde içimize işleyen dizeler söylüyor yureğinden kopartıp: «tnce duman içinde Birşeyler kurtarmaya çalışıyoruz Yılların kızgın külünden Acıların yok edemediği birşeyler» diyor. Daha sonra da umutlanıyor: «Savruluyor rüzgârda Zulmün külleri» diyor... Kemal Özer, eski dört kitabından seçmeler yapmış, yani bir derleme... 1959'dan 1978'e dek bir şairin serüvenini izliyoruz bu parçalarda... Edebiyat öğretmeni Sabri Altınel'e göre 'Şiir bir hayat deneyidir, btr yaşama anlayışıdır». Etkileyici dizelerle dolu bir kitap «Bizi duymaları gerekir kırık bir öğle saati gibi biriktirdik zamanı ne kadar acılar ne kadar acılar ... Bizi duymaları gerekir. bizi duymaları gerekir»... Kim duyacak bu acıları, bu sevinç, mutluluk arayışlannı? Gelecekteki insanlar!... Bizden sonrakiler mi? Oysa her kuşak kendiyle baçlatıyor serüvenini. kendisinden sonrakilere devrettiği. kınk dökük anılar, silik serüvenler oluveriyor birden... Bizden öncekilerin acılannı biz ne kadar duyduksa. onlar da o kadar duyacaklar! Ama Altınel gibi onlar da bu a n çığlığı kopartacaklar şiirlerinde... gjLKEMİZİN topoğroflk ve ll|eomorfolo|lk yapısı bakıVmından arazl sınıflaması sonucu yüzde 47'slnin orman rejlmine ayrılması gerekiyor. Eskiden bu topraklarda 60 mllyon hektarın üzerinde orman bulunduğunu blliyoruz. Bugün bu rakamın 20 mllyon hektar doloyında olduğu söylenlyor. Henüz üçte birinl tamamloya madığımız orman sınırlamasını bltirebilseydlk bu rakamın abartma ürünü olduğunu görür dük. Kaldı ki, 15 Eklm 1981 gününden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tamamen kaybetmiş, tarım ve yerleşim alanlarına dönüşmüş, orman sınırları dışıno çıkması Orman Kanunu'nun değişik 2. maddesi gereği oian yerler de, eski ve yeni tarla açmo ve benzeri, hatta orman yakma suçlarına konu olan, verimini kaybederek terkedilinceye kadar işgal ve faydalananın elinden alınamayan yerler de, 15 Ekim 1961 gününde tamamen orman iken halen fındıklık, narenciyelik, çaylık, sebzellk, hat ta yerleşim alanı olmuş, olmaya da devam eden, bir daha ormanlaştırılamayacak çok geniş alanlar da bu sözde 20 milyon hektarın içindedir. Daha ötesi, en az 2030 yıl bakım ve korunmaya muhtaç bozuk orman alanları da, pek çok makilik, fundalık, dikenlik, calılık ve açıklıklar da bu rakama dahildir. Ülkemizde üretlme konu 8 milyon hektar orman alanından söz edebllmek gerçekten cesaret Işidir. Bu ormanlann Yurt düzeyinde dağılımı at nalını andırır. Kuzey. batı ve güney Anadolu kıyılarına paralel görünümdedir ve doğların tepelerine kaçmıştır. Orta, Doğu ve Güneydoğu bölgelerimiz dahil üikenin çok büyük bolümü tamamen denecek derecede orman sızdır. Orman ve otlak (mera) alanlarının daralması, azalması yıllardır korkunç bir hızla sürüp gltmiştlr. örneğln 1950 yılında 14 milyon hektar tarım arazisi varken bu rakam 1974 yılında 25 milyon hektara, bugün 28 milyon hektara ulaşmıştır. Özellikle orman alanlarını bu amaçla daraltma çabaları hızını arttırarak, hatta güclenmlş görünerek sürmektedir. Orman alanlarını daraltmada, tarım ve hayvancılık keslmi yararına neredeyse bilinc li ve planlı bir davranışın sonucu mu kuşkusunu yaratır biçlmde orman yangınları da devam edip gitmekte, Anayasa cyanan ormanlann yerinde yeni orman yetlştlrillr ve bu yerlerde başka çeşit tarım ve hayvancılık yapılamaz» diyedursun buralarda her çeşlt tarım ve hayvancılık sürmekte hatta bazı ağızlardan, bir mllyon hektar kadar orman alanını tarıma bırakınız da yangınlar olmasın sözleri işitilmektedir. Orman Aglıyor £ Dünya Ormancıhk Günü nedeniyle, yurdumuz ormanlarının ağlanası, durumunu dile getirmeyi görev bildik. Önlem alıp yurdumuzu çoraklaşmaktan kurtarmayı sorumlu olması gereken sorumsuzlara belki anımsatabiliriz. rede yltlrllirM buna seylrci kalınamaz ve erozyonu daha da artıracak uğraşılar hoşgörü ile karşılanamaz. Orman sınırları dışma suresiz veya süreü olarak çıkarılması gereken alanlar varsa buraların tarıma hatta ülke capında planlanmış olmak koşuluyle turlzme dönük uğraşılara konu olmasındaki kamu yararının ağırlığı buranın bu amaca bırakılmasını gerçekten gerektiriyorsa buna ne Anayasa ve ne de bir ormancı hayır der. Ormancıyı bu yönden bağnazlıkla suçlamaktakl asıl amaç çok baskadır. Anayasa da, ormancı da, Ülkemizin barınılabilirliği, geleceği için, orman köylüsünün kalkındırılması ve ormanı koruma ba kımından, öncelikle ormanlar İçinde ve hetnen yakınında oturan halkın kalkındırılmasını düşünür. Anayasa'nın 131. maddeslnin 4. fıkrası 22.4.1970 günlü 1255 sayılı Yasa ile değişirken amaçlanan da bu idi. Bu fıkra «Ormanlar içinde veya hemen yakınında oturan halkın kalkındırılması ve ormanı koruma bakımından, ormanın gözetilmesinde ve işletilmeslnde Devletle bu halkın Işbirliği yapmasını sağiayıcı tedbirler ve gereken hallerde başka yere yerleştirme kanunla düzenlenir». demektedir. Anayasa'nın deylmiyle. bu halkın kalkındırılması ve orma nın korunması bakımından, yopılacak ilk iş, ormanın gözetilmesinde ve işletilmesinde Devletle bu halkın işblrllğl olunca, bunu sağiayıcı tedbirlere 22.4.1970 gününden bu yana yönelmeme sebeblnl sormak orman köylüsünün de, bu vatanın barınılabilirliğlyle llgllenenlerln de hakkıdır. Orman köylüsü kalkmırsa ormanlar korunur. Orman köylüsünü kalkındırmanın tek ve cıkar yolu ise «suc işle, at bek le demek» kendi haline bırakmak, Devlet yatırımlarında payını kıstıkça kısmak, ürettiğl orman ürünü ile tüccarı zengin etmek değil ormanlann gözetilmesinde ve işletllmesin de gercek Işbirliğini sağlamadır. Bunu engelleyen göçler ülkenln geleceğlni, barınılablllrllğinl tehllkeye sokuyorlar; bu vatan en az onlar kadar heplmlzlndlr. Orman köylümüz ormanı attın yumurtlayan tavuk bllmedikce, bu koşullar yaratılmadıkça, gözetimde ve Işletmede İşblrllğl gerçeklesmedikçe yarınlarımız karanlıktır; ülkeye sahlp çıkma zorundayız. Devlet bu halkın her blrlyle, blreylerle ayrı ayrı Işblrliğl içln de olamaz, bu mümkün değildir. öyleyse bu halkın örgütlerlyle Işbirllğl zorundadır. Bu örgütü İse, Devletln llglleneceğl. ellnden tutacağı, güclendlreceğl Orman Köylülerinl Kalkındırma Kooperatiflerl olarak düşünüyoruz. Bugün bir düş gibi de görünse, Devletten llgl bekleyen orman köylerl halkımızın yüzterlnl güldürecek, onları ve tüm Ulusu mutlu yarınlara kavuşturacak, ülkenin geleceği içln gerçekleşmesi mutlaka zo runlu bir düştür. Bugün, özellikle, yorın, yani 21 Mart, dünyo ormancılık günüdür. Kutloyalım mı. üzülellm ml? Yeşil yeşll gülümsemeyi yitlrmiş olan ORMAN, İçin İçln ağlıyor; orman köylümüze ağlıyor. Ülkemize ağlıyor, geleceğimi ••• H. Avni USLUOĞLU Orman Bakanlığı Emekll Müsteşar Yardımcısı Orman ve otlak alanlarının hızla daralmasının, var olanlannın da işlevlerini yapamaz duruma gelmesinin, su, toprak ve bitki dengesini, doğal dengeyi ne denli bozduğunun bilincine varmak bir yona daha da daralmasının. dengenln daha da bozulmasının uğraşısını veriyoruzl En yetkill ağızdan cVarolan tarım alanlarının enaz yüzde yetmişinin erozyon, dlrenal ve ••• çoraklaşma ile karşı karşıya Odun hammaddeslne olan olduğunu» Işitiyor, doğal dençok büyük ihtiyocımızı hatır genin bozulmasının, ormana latmak gerekslz. Sadece kâğı hücumun bunun ilk nedenini da dönük gereksinlm yön u ele teşkil ettiğl nıhayet anlaşılabil alınsa ve yarınları örten per dî diyoruz. Fakat, sevinemede bir aralanabilse bugünden den, son care bu imiş gibi orniçin köklü önlemler almıyo mandan yeni yeni araziler koruz, nicin bir orman yetiştir parmaya dönük clddi uğraşılame seferberliği içinde değıliz, ra tanık oluyoruz. Bilellm ki, nlçin yılda 200300 bin hektar yeni erozyon nedenleri yaratalan ağaçlamıyoruz feryadı ay ma, doğal dengeyi daha da yuKa cıkardı. bozma, cıkar yol değildir. Eroz Gelecek yıllardaki gereksi yonun etkin bulunduğu 12 milnimleri karşılama ölçüsünde yon hektar tarım alanında, baş odun hammaddesl üretimlnin ka yönler bir yana, her yıl saköklü önlemlerinl alamazsak, dece toprağın verlm gücünü kısa bir süre sonra dış ülke azaltmasından doğan ulusal za lerden odun hammaddesi dış rar 200 mllyar llrayı aşmakalımı zorunda kalacağımız ve tadır. Buna ek olarak Ülke'de, gerek döviz, gerek başka ko kllometrekareye 1000 ton, hekşullar yönünden bugün petrol tara 10 ton ve metrekareye orde olduğundan daha güç, da talama bir kilogram olarak yan ha büyük, daha çözülmez so eıyan zengin mlneral yüklü. runlarla karşılaşacağımız artık gercek tarım toprağı kaybının moddl zarar olarak tutorına bllinmelidlr. Odun hammaddesi, depo edil yukarıda değlndlm, bu da yılmlş günef ener|lsidlr. Orman da 800 milyar llro dolayında en güclü ener|l kaynağıdır. Sa tdl. Bunlar llgllllerl artık dünayide değil de hâlâ yakacak, şündürmelidir. hatta yapacok olarak kullan4001000 yılda oluşabilen 1 manın en akıl almaz savur tantlm kalınlığındakl toprak ganlık olduğunu ne zaman an tabakası aktlf erozyon alanlalayacağız? rında 6,5 yıl gibi ktsa bir »üde her yıl artarak... Orta Avrupa'da bir barajın ömrü binlerce yıl iken Çubuk Barajımız 40 yılda dolmaya yaklaşmıştır. Büyük küçük hiç bir barajımızdan, etrafını, su top lama havzasını ağaçlandırmaz isek 100 yılı aşkın bir süre hizmet beklemeyelim. Ülkemizin yazgısı bu olmamalı Durumu görüp önlem almak zorundayız. Bildiklerl şudur: Bir ülkede Amerikan planlarmı uygulamak için yerel yönetimi Pentagon'un ve CIA nın tüm isteklerine «evet» dedirtecek ölçüde bağlamak gerekir. Bu İşin yöntemi de siyasal iktidarı «içte ve dışta» soyutlamak, yalnızlaştırmaktır. Bir yandan Yunanistan'ın baskı ve saldırı tehditi altında kalan, bir yandan da Avrupa'dan, Avrupa Konseyi'nden, AET'den soyutlanan Türkiye siyasal ve ekonomik ambargolarla çevrlldik çe, zayıf duruma düşecektir «Yunanistanı silahlandınp Türkiye'ye silah anıbargosu koytnak» Vaşington'un dünkü stratejisi değil miydi?. Amerika, Türkiye'yi önümüzdeki dönemde yal nızlaştırıp zayıflatacağını ve her isteğine «evet» diyecek duruma düşüreceğini ummaktadır. General Haig, Avrupa'dan gelen eleştirilere karşı Türkiye'yi büyük bir «celadetle» savunur gö rünürken, kafasının içinde CIA'nın tükileri dolaşıp durmaktadır. Böyle olması doğaldır; çünkü Haig, Ortadoğu'da elbette Amerikan çıkarlarım düşünecektir. * Avrupa'dan koparak yalnızlaşmak ve Amerl ka'nın Ortadoğu'da atlama tahtası olmak kolay değil. Çünkü Türkiye'de bir tek kişi ve Ortadoğu' da bir tek müslüman bu «Amerikanosiyonist plan»a «evet» demez, diyemez. Ankara bu oyunları bilecek kadar deneylmlldir. Bunun içindir ki Avrupa'da Türkiye'yi dışla mak için çalışanlara gerekçe verecek işlemleri Ül kemizde tezgâhlamaya çabalayanlara dur demek gereklyor. Bu tür işlemler de büyük oyunun bir parçasıdır, bugünkü yönetimi yalnızlaştırma çabasıdır. (Cumhuriyet 19 MART 1932 HABEŞ BAŞVEKİLİ GELDİ Habeşlstan Başvekill M. Bejiranda Jullako Cenapları dün Ankara'ya hareket etmek üzere şehrimlze gelmişler ve muhablrimlze şu beyanatta bulunmuşlar dır: « TürkHabeş münasebatı cok dostanedir. Habeş münevverlerl Türk Inkılabını çok yakından takip etmektedlrler. Bilhassa Büyük Reisinizin ve dünyanın da en büyük adamlarından birl bulunan Gazi Mustafa Ke mal Hazretleri ve icraatı takdirle yadedilmektedir.» 3 Günün ilanıC SATILIK YALI Fabrikaya elverişli, mezbaha civarında Karaağac caddeslnde 37 numaralı 800 orşın bahçe ve rıhtımı olan 9 odalı yalı uygun fiyatla satılıktır. Merkez Bankası veznedarı Ferit Beyo müracaat. ETİBANK KIRKA BORAKS İŞLETMESİ MÜESSESESİ MÜDÜRLÜĞÜNDEN 1 Müessesemlzce, vasıta ve ağır İş makinala rma ait muhtelif eb'adda, tahminen 504 adet dış lastiğe kaplama yaptınlacaktır. 2 Ihale, 30.3.1982 günü saat 14.30 da M0 essesemlzin Kırka'daki idare binasında toplanacak Satınalma ve Ihale Komisyonu huzurunda kapalı zarf usulü ile yapılacaktır. 3 Bu İşe ait ihale evrakı, Ankara'da Etlbank Genel MUdUrlüğü Satınalma Dairesl Başkanh ğından. tstanbul'da, Etibank tstanbul Alım Satım Şubesi Müdürlüğünden, Izmir'de Etibank tzmlr Alım Satım Şubesi Müdürlüğünden, Eskişehlr'de Etibank Eskişehir Bankacıhk Şubesi Müdürlüğünden, Kırka'da Müessesemizin Ticaret servlsinden ve bu üanımızı yayınlayan Belediyelerden temin edilir. 4 Müessesemiz 2490 Sayılı kanuna tabl değildir. (Basın: 12028) Cumhuriyet Sahibl: Cumhuriyet Matbaacılıkve Gazetecilik T.A.Ş. adına ;.... NADİR NADİ Cenel Yayın Müdürü: MüesseseMüdürü: Yazı Ijleri MüdürO: Basan ve Yayan . • HASAN CEMAL EMİNE UŞAKLIGİL OKAY CÖNENSİN Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik T.A.Ş. Potta Kutusu: 246 IStanbul Tel: 20 97 03 (5 Hat) BÜROLAR • ANKARA: Konur Sokak no. 24/4 Yenlşehir Tel: 17 5£ 25 17 58 66 İdare: 18 33 35 • İZMİR: Halit Ziya Bulvan No: 65/3 Tel: 254709131230 , Yüzde 79'u yüzde 10'dan faz la eğilimli arazilere sahlp ülkemizde bir mil karelik alandan yılda denizlere taşınan toprok ortalama 1800 ton dolayındadır Bu miktar Kuzey Amerika'da 245, Asya'da 1530 ton kadardır. Erozyonlo denizlere, bütün bir Avrupa kıtasındakinden 1,5 misli daha çok top • AOANA: Atatürk Caddesi, Türk Hava Kurumu Işhanı Kat 2/3 Tel:1455019731 AKBAL KİTAPLARINI İMZALIYOR Bugün Nişantaşı Akademi Kitabevi'nde yeni çıkan 'Dünyaya Açılmak' ve 'Ölümsüz Oyun' ile ve öteki kitaplanru okurlanna imzahyor. TAKVÎM İMSAK 5.28 GÜNEŞ 7.05 ÖĞLE 13.22 İKİNDİ 16.46 19 Mart 1982 AKŞAM YATS(. . 19.20 20.51
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle