19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet 8 12 MART 1982 Bir de ben bakayım. dedim. Ellerinden pantolonu çekt.im. ağını açtım. benim koyduğum yerde bit duruyor: Ulan bu ne? Defolun gidin bir daha bakın... Onbaşılar yine gittiler. yarım saal. sonra döndüler. sırıtarak bir ağızdan: Yüzbaşım. O biti sen oraya saklamışm... Haydı öyleyse. gidin erlerinizi bit muayenesinden geçirin. Bu biti ben nereden buldum? 40Benîm tepe aşagı gittiğinai görerüer: Yüzbası Cemal öldü... demişler. Haber her yana yayılmış, beni sevenler acımışlar, üzül rtıüşler. Araziden yararlanarak ar kadan dolaştım. Bölüğün içine girdim. Erler kayalann ardma sığınmışlar. Yukandan ateş sürüyor, başıni kaldırmak isteyen ateşi yiyor. Bölüğü bir korku sarmış ^olduğunu anladım. Kaygılamyorlar: Şimdi vurulur muyuz? Daha önce de anlattığım <gibi korku tuhaf bir duygudur. salgınlaşır; bölügümdekî bazı erlerin tezkere günü de yaklaştığradan, kendileri ni koruma duygusu yoğunlaşıyor, çekîngenlik yaratıyor. ürkeklik oluşturuyor. Asilerin silah aesleri arada bir kesllince ortalığı garip bir 9essizlik kaplıyor. Kurşunlar çadırın tepesini delip geçiyor, aldırmıyoruz meden tepenin ardına şöyle bir dolanır mısuı? Ramazan anladı. r Ben yanıma iki kişi aIıp gidiyorum. Benim asker bîlinçli. Ramazan tepenin arkasında iki bomba patlattı mı yukandakiler sanldık diye tepeyi bırakıp kaçarlar. Nitekim öyle oldu. Biz Ayinraz tepesinin başını tuttuk. meye başladılar, çadırlar birbiri ardına kuruluyor. Ben bu niyetlerle aşağıda bulunurken, yukarıda bir ateştir gürültüdür başladı. Bölüğü yukarıda bırakrp aşağı inmekle iyi etmediğimi anladım; hemen fırladım; kırk dakikada koşarak çıkabildim tepeye... Sınlsıklam ter içinde kalmışım. Yukarıda çatışmalar sürerken ben nasıl aşağıda olurum; bölüğümden ayrı kalınm? Soluk soluğa: Üçüncü mangasına komutan olursun. Yapmayın Yüzbaşım... Ürkek ve korkak erleri Üçüncü Takıma veriyorum ya. bu davranışım Manga Komutanı için en büyük ceza... Ben artık aşağıya inmedim; emir verdim, Tabur Ko mutanı duymadan benim ça dırı söküp yukarı getirecekler. Doğrusu Tabur Komutanı'ndan çok utanmıştım. Ama Tabur Komutanı niGeride kara tepeler var. Grup Komutanı Yarbay Mus tafa Uludağ da oralarda... Grup Komutanı: • Sebükbar bir harekat yapalım...» istemiş. Bu deyim askerlikte en az ağırlıkla (yükle) yapılan eylemler için kullanıhr. Birlikler konik çadırlarını almamışlar. hepsi erlerinkî gibi ev damı biçüni, içine emekleyerek girilen çadırlarda. Ben ise yukarıya büyük çadırımı kurmuşum, İüks lam bamı da yakmişım. Kürtler arada sırada ateş ediyorlar, kurşunlar çadırın başını de!ip geçiyor. biz aldırmıyoruz. Bıyık düzenlemesi Arkadan dolaşarak bölüğün içine girdim, erler kayalann ardına sığınmışlar. Ateş sürüyor. Bölüğü bir korku sarmış olduğunu anladım. Kaygılanıyorlar. Ertesi sabah gün ışığıyla uyandım. Asilerin bulunduğu yöne baktığımızda 200 300 metre genişliğinde 500 600 met re uzunluğunda kayalık bir düzlük görünüyor. Bu düzlüğün sonunda yükselen yan yana iki tepe var. Asiler bu tepede mevzilenmişler. Ne var ki ateş etmiyorlar. Biz de duruyoruz. Güzel bir gün başlamıştı. Elimi vüzümü yıkadım. Çadırıma girdim. Gün ışığı çadırın kapısından sızıp yatağın üstüne vuruyor. Battaniyenin üstünde kocaman bir bit, gördüm. Eyvah. dedim, bitlendik. Hemen biti yakaladım; er giysisi giyiyoruz ya. pantolonumu çıkardım; pantolonun ağına dört dikişin birleştiği yere biti yerleştirdim. Sonra onbaşılan çağırdım; birisine pantolonu. birisine kazağımı. birisine ceketimı, birisine battaniyeyi. birisine ya.stığı, ve neyim varsa hepsini verdim. Dağıt'mı yaptıktan sonra: Gidin bunlara bakm. araştırın, bit bulmadan gellrseniz gözünüzü patlatırım. Onbaşılar gittiler, bir süre sonra geldiler Yüzbaşım. dediler. sen vehim yapmışsın bit mit yok. Bıınun üzerine: Sa va bombok... Benim önümdeki kayanın arkasmda bir er var. Sırtından görüyorum. Sağ ayağı diz kapağından aşağıya titreyip duruyor. Belli ki korkuyor. Kafamı biraz uzatıp kimdir diy e baktım. Bu Kadıköylü kunduracı Agâh... Agâh, Jandarma Gene] Ko mutanlığı'ndan sürgün geldi. Degişik çatışmalarda urkek olduğunu saptadığımdan ken disini Üçüncü Takıma koyJmuştum. Neşeli ve şakacı bir çocuktu Agâh.. Fransızca konuşur, İngilizce komışur. Almanca konuşur: ama sözde konuşur; gerçekte tak lit yapar. herkesi güldürür, çok marifetli bir adam... Ben Agâh'ın titrediğini gö rünce Fransızca taklitlerini de ansiyarak bağırdım: Ulan Agâh, komansa Agâh yüksek ladi: sesle yanıt Kürtlerin baskını Gördüm ki çıktığımiz tepenin önünde elli metre uzaklıkta daha alçak bir tepe var; ikisini bir boyun birleştiriyor. Bu çarpışma sırasmda vakit ilerlemiş. güneş de batmak üzere ufka. bir mızrak boyu yaklaşmıştı. Gerıye doğru pırıldakla ilişkî kurdum. Tabur Komutam emir verdi: İlerlemeyin. olduğunuz yerde kalın. Önümdeki kayanın ardında bir er duruyor. Sağ ayağı diz kapağmdan aşağı titriyor. Kadıköylü kunduracı Agab bu. Agah Fransızca ve İngilizce taklit yapan neşeli bir çocuk, bunu anımsayarak bağırdım: Ulan Agah koman sa va Agah yanitladı, Sa va bombok Yüzbaşım, sa va bombok. Günes ortalığı ısıt.tıkça sıcak başladı. Tek tük ateş sesi duyuluyor. Kımıldamıyoruz. Havada bir tuhafhk var. Karşımızdakiler ve biz birbirimizi kolluyoruz. Başını çıkaran kurşunu yiyor. Ben bir kayanın ardına geçtim. Birkaç küçük kaya parçasını da yanyana ve üst üste koyarak kendime mazgal deliği gibi bir görüş yeri hazırladım. Çünkü ikide bir başını çıkanp bakmak tehlikelidir; Kürt yapıştınr kurşunu... Kayalann arasmdan mazgal deliğı gibi yerden durumu izliyorum. Bekliyoruz. Canım sıkılıyor. Ortak blf eylem var; ama durum belirsiz; 7'inci Seyyar ne yapıyor? Ya da biz ne yapmalıyız? Gruptan henüz ses yok. Çat pat. silah sesleriyle durgunluk ara sıra bozuluynr. Bitin öyküsü Geceyi böylece geçirdik. YARTN: Babtlaşıp ates kestik... 12Ali Çakmak'ın adamlanndan Sait Çelik. karıştığı kaçakçılık olayları hak kında şu bilgiyi verir«1975'den beri bu işin içindeyim.» «Peki nasıl basladın?» «Anlatayım şöyle: Ben büt'e çahştırırdım. Zfya Çi çpk de öyle. Ünye'de Ziya Çiçek'in etkisi fazlay dı. Üstelik zengindi de.» «Sonra?» Kızını kardcşime vereceğinî söyledi». «Kardeşin nerede?» Öldü.» «Devam et» «Beni bu silah işine Sa it Çelik soktu. Ben Ordulularla çahşırdım. Sonradan, Samsun'da Heykel'in tam karşısında Açmak tşhani sahlplfsrinden Ali Açmak \t> Sabri Açmak ile beraber çalışmaya baş ladım. Bunlarla çalışma teklifi Sait Çelik'ten geldi.» 2:5 H'LÜ 2S0 ! BAREBELLUM : «Peki nasıl beraber 1 g yaptmız?» «1978 yrhnın son aylarmdaydı. Ziya Çiçek gelerek «Beni Ünye'de köprübaşında bekle. ben geleceğim» dedi. San renkli Ford marka, 35 plakalı bir tanker yanaştı. tçinden Ali Açmak çıktı. Beraber köye gittik. Tankerin /ulasında 275 adpt Belçika yapısı 14'lü tabir pttiğimiz tahanca ile 250 adet bizim hungar dediği miz, polisin Barebellum dediği tabancalan alıp, bağ evinde zulaladım.» «Sonra dağıtımı nasıl yaptınız. kimlere verdiniz bu silahlan?» «Bu mallardan 150 hun gar. 150 tane de 14'lü ile Samsun'a geldik. Samsun çıkışında Matasyon yolu na geldik. Ziya Çiçek içimizden aynidı. Çok geçmeden soyadını bilmedigîm «Pipolu» diye maruf bir şahıs Ziya Çiçek ile beraber geldî. Tabancaları zuladan alıp Pipolu'ya verdik.» «Yani Fipolu Ali.» «Evet o. Ertesi gün Ziya Çiçek, Samsun'da Kör Refik gelecek, bir de Deve Selahattin. Bunlar gel di, tabancalan verdim.» «Şakir Babuç'a da vermişin.» Verdim. 1979 Martmda «Kör Durmuş» diye bilinen Durmuş Petek Sungurlu'lu Sakir Babuç'u ta nıştırmıştı. Ziya Çîçek'in yanında tanışmıştık. Babuç'a o gün dokuz tane 14'lü vermiştim.» MHP SUNGUHLU ÎLÇE BAŞKANI «MHP Sungurlu tlçe Başkanı değil mi?» •Evet Şakir bir daha, geldi. Tanesi 23 bin liradan 10 tane 14'lü teslim ettim.» ADAM AYARLADlClNI SÖYLERDİ Erzincan Sıkıyönetim Savcısı'nın Ali Açraak'm birtakım klşilere rüşvet vererek Ayancık'a silah çıkartma olaymı Pipolu Ali diye bilinen M. Ali Ye nigün şöyle anlatıyor: «Bazı ilgiliiere. yetkililere bazı yetkililer aracılar kanah ile 7 milyon vermis. Dogru mu yanlıs mı. bilmlyorum. Kendisi Sava bombok Yüzbaçım, sava bombok... Ben elli metre uzaklıktaki Bu kez bütün bölükten tepeye birinci takımı yerleşbir kahkaha kopuverdi. Kah tirdim. Yüksek tepeye ikinkaha kopunca bölüğün mo • ci takımı koydum. Üçüncü rali yerine geliverdî. takımı da tepenin arkasına Ben her zamanki gibi: aşağıya doğru yukanyla • Manavgatlı Ramazan bağlantıyı sağlamak için pos Onbaşı uzaklarda mısın? ta posta yerleştirdim. Ve a Buradayım Yüzbaşım. şağıya indim. Düşünüyonım ki arkadaşlar gelecekler. A?, aşağıdan sesi geliyorcoktan beri onlan görmüyodu Ramazan'm; anladım ki rum, oturup konuşacağız, ge alt yanımda sipere girmiş. ceyi biıiıkte geçireceğiz. Bağırdım: •* Sen başına bir iş gelNitekim arkadaşlar görün Ne oldu? diye sordum. Asiler tam hava kararırken kayalann ardından fırlayıp baskın yapmışlar. Bizim alçak ve küçük tepedeki birliğimizden bir manga geri çekilmiş. Manga komutanını çağırdım: Ncden çeküdin? Bir şeyler anlatti; ama tutarlı görünmedi. Öfkelenmişt.im: Sen, dedim manga knmutanına, Üçüncü Takımın çin aşağı inmediğimi anlaroış, «Bunun canı sıkıhyor» diye düşünmüş; Taburun Makinah Tüfek Komutanı Üsteğmen Avni Özkalyoncu'yu takımıyla birlikte yukarı yollamış; bana arkadaş lık etsin diye... Avni'nin sesi güzel, kendisi de iyi arkadaş... Topenin ortasında bîr çu kurluk var. çadırı oraya kur duk. iüks Iambasını yaktık. Durumumuz iyi... DfJMJBüGIJMJ UGUR MUMCU ACVKCILMİIIVIÎV Abdik üe silah kaçakçılığı işini ortak olarak bir defa yaptım. Ali Açmak o yülarda zengin değildi, Arabası vardı. şofördti, Tahsin özkul memurdu. Ben de köyden yeni gelmiştim. Ziya Çavdar ile de beraber idik. Bu şebe kenin içindeydi. O da halen bu işi yapıyor. Bunlan n hepsi silah kaçakçıhğından çok zengin oldular. tçlerinde maddi duru mu onlardan aşağı olan benim. Benim de durur mum iyi. 1966 yihnda 500'den fazla silahla Ali Açmak, Ali Abdik ve ben yakalan riık. Mal. Hacı Nahsen Al bayraka aitti. Bizler bu olaydan dolayı beş yıl ha pis yattık. 12 Marttan snn ra da.Sıkıyönetim döneminde tstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı emri ile silah kaçakçılan üzervndn yapılan opprasyonda da 7 ay kadar cezaevinde kaldım. Ondan sonra t«>k rar başladım. Fakat. cezaevinden çıktıktan sonra 2 3 yıl insanda bir ür keklik oluyor. Onun için bir süre ara verelim dedim. Daha sonra 1979 yıh arahk ayı içerisinde aslen Samsunlu olup tstanbul'da Aksaray Nazar Oteli'nde kalan Ruşen Turgut ile temas kurdum. Ruşen T^ırgut. Sanyerli motorcu Davut Taşpınar'ın ortağıdır. Ruşen Tnrgut'un Avrupa'da bulunan yeğeni Metin Turgut Bulgaristan'dan mallan Davnt Baspmar'm buldufeu motorla getirdi. Ziya Çiçek ve Tahsin Özkul İle Onye sahilinde teslim aldık.» «Pipolu Ali» daha sonra bu silahlan kimlere dağıt tıklannı söyler. Bu dosyalardan Samsun yöresindeki kaçakçılar şöylece belirlenir: Ali ve Sabri Açmak grubu.. Bunlar. Ziya Çav dar, Tahsin özkul. kl Kambur Selahattin diye bilinir Ziya Çiçek, Sait Çelik. Selahattin Derinde ki Kürt Selahattin r e diye anıhr. geçenlerde bir t.rafik kazasında ölen Mehmet Çiçek. Cemil Akyol ve M. Ali Yenigün'dür. Bunlann dışında «ta li kaçakçılar» diye bilinen başkalan da vardır. Bunlann adlan pek önem li değildir. Bunlar, dağıtıcılardır. îsmail Çelik grubu, kar deşi Doğan Çelik, Mustafa Şen, Celal Şen, Kör Re fik ve «Boyabath Hasan» diye bilinen. Haydar Tavukçuoğlu. Rüşen Turgut, yeğeni Metin Turgut ve Sanyerli Davut Başpmar, Samsun bağıntılı bir başka gruptur. Ali Açmak lle bağintıh «Henrî» diye bir îtalyan'dan da söz edilir. Ama kim olduğu anlaşılmaz. Ama çark döner. Varna'dan îstanbul'a. Istanbul'dan Samsun'a, Çorum'a, Sungurlu'ya. Ayan cık'a, Fatsa'ya, Ünye'ye. Ne güzeldir türkü degil mi? •Ünye Fatsa arası ordu kuruldu: Hekimoğlu dedi grin de arslanım orada vu ruldu.» YARIN. KÖR MUSTAFA Büyükbabam hoş bir insandı, kimi sözleri hâja çınlar kulağımda. Çok üzüldüğün günler bir hastaneye ya da mezarlığa git, hastalığın, ölümün gerçeğini gör, üzüntünü unutursun, derdi. Gerçekten de bir hastane koridoru ya da cami avlusu ne çok şey öğretiyor insana. Yaşamın tatlı ve acı yatüarım nasıl keskin çizgilerle belirtiyor. Geçen bafta Bayan Evren'in cenaze töreninde de güzel ve çirkin olayları birlikte seyrettim Hacıbayram Camii'nin avlusunda. Foto muhabiri olmadığıma hayli üzüldüm, o gün. Oyle durmadan flaş ları patlatamazdım ama kimi sahneleri saptar, sonra o sahneleri oluşturanlara sunardım. Cami avlularının görüntüsü giderek değişiyor. kimi kişiler orada niçin bulunduklannı unutuyor, saygıdan uzak davranışlara giriyorlar. Bir olayı yaşamak, bir törende yer almak, bir acıyı paylaşmak güzel bir davranış. ama göstermelik olmamalı değil mi? Kimi törenlerde insan çevresindekilere şaşıyor. bir kokteyl kalabalığındaymış gibi gülerek, şakalasarak konuşabiliyorlar. Ya da oradaki varhklarını belli etmek, parlayan flaşların açısında yer almak için ilginç bir çaba gösteriyorlar. Bir yanda sevgili bir varlığını, yaşamınm, canının bir parçasını yitirenlerin üzüntüsü, öte yanda ilginç çabalar içînde bir takım insanlar. Çok hüzün verici bir görüntü bu. Bu dünyada sevgiden, saygıdan, özveriden yoksun yaşaya anlıara..aii8ıa.. Müşerref HEKİMOĞLU Olüm Gerçekten Ayrılık mı? rak ölülere saygı duygusunu da yitiriyoruz galiba? Bayan Evren'i biraz tanıyorum. Vaktiyle bir NATO toplantısı nedeniyle Brüksel'de beraber bulunduk. O beraberlikte yaptığımız söyleşilerde çok etkiledı beni. Sadeltği, içtenliğiyle, ölçülü ve dengeli kişiliğiyle. Kocasınm görevinden değil sevgiden, mutluluktan, kızlarından, torunlarından güç alan bir eş, bir ana olarak. Yaşamında değişen koşullan önemsemeden kişiliğini koruyabilen bir kadm olarak saygıyla ammsıyorum onu. Mutlu bir evlilik, mutlu bir aile beni her zaman çok etkiler. Mutluluk insana güzel boyutlar veriyor bence. Bitkisel bencilliği yoksa, insancıl duygulannı geliştiriyor. Mutlu bir erkek ya da kadın görevi, toplum içindeki yeri, düzeyi ne olursa olsun, ölçüsünü ve dengesini yitirmiyor. Hırslı degil hoşgörülü oluyor. Kavgayı değil banşı özlüyor, sağhksız yollara sapmıyor. Çevremizdeki kişilerin ters dav1 ramşlarının ötesinde nasıl bir mutsuzluk ve de yalnızlık var kimbilir. Mutlu bir evliliği yitirmek de kolay değil elbet. Komutanlık, Devlet Başkanlıgı, görev sorumluluğu, binbır sorun yanında insanın bir de duyguları var değil mi? Sevdiğiniz bir varlığı, eşinı yitirmek kolunuzü. kanadınızı kırar, bütünken yânmlaşırsınız birden. Böylesine bir acıyla yine de dimdik durabilmek. çevresine gülümseyebilmek çok güzel doğrusu. Ancak ölum gerçekten bir ayrılık mı acaba? Insan sevdiğini gerçekten yitiriyor mu, ya da yanm yaşamında daha çok mu bütünleşiyor sevdikleriyle? Ortak anılar. ortak ürünler ölümden öteye sürmüyor mu? Ben sevdiklerimi yitirdiğime hiç bir zaman inanamadım. Tersine onlarla daha çok yaşadım diyebilîrim. Özlediğim zaman sevdikleri, hoşlandıklan birşeyi yaptım. Bir şarkıyı söyleyerek, bir armağan vererek, ya da yumruğumu vurarak, kısaca onlarla söyleyeçerek aştım o ölüm duygusunu. Kafamızda, gönlümüzde gerçekten yer alan kişilerin varhklarını giderek daha çok koruduklannı da yaşayarak öğreniyor insan. Samanm, hatta ölümün eli ulaşamıyor oraya. insanın ölse de yitiremediği varhklara sahip olması da güzel bir olay. Bu olayı yaşayanlar, mutlu bir birikimi olanlar güçlükleri de daha kolay aşıyor kuşkusuz. Sıkıyönetim Savcısının iddianamesi Ayancık'a cıkarılan silahlar, bazı yetkililerin yardımıyla bosaltıldı zaten bu işlerl hep ayarladığını söyler ve bu işleri ayarlamakla üst düzey deki görevli adamıdır. Hatta malın kumda Ayan cık'ta çıkışında da jandar mayı ayarladığını söyledi. Nasıl ayarladı, ayarla dı mı, ayarlamadı mı. bil miyorum. Biz mah kumdan çok rahatça çıkardık.» Yeniden Erzincan Sıkıyönetim Savcısı'nın iddia namesine dönelim, ne diyor Savci: Ali Açmak ile bu bölgenin asayis sorumluları ve ismi bahsedilmeyen Al bay, Namık Yüzbaşı ve bir astsubay ile ilişkili ol dukları, Ali Açmak şebekesinin bu şahıslara kârdan hisse ayırdığı...» Üçüncü Ordu ve Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Savcılığı'nın 11.6. 1981 gün ve 1981/1305 sayıh iddianame ile açılan davanın 10. sırasındaki sanığı Eyüp Aslan da bu olayı anlatan ifade verir: «Cemil Akyol ile ilişkî kurdum.» Başka?» «Haydar Tavukçuoğlu ve Ali Açmak ile.» «Başka?» •Ali Açmak'ın kardeşi Sabri ile.» İDDtANAME Sonrasını iddianameden okuyahm: «Ali Açmak'ın Mehmet Sabrl Açmak. Pasa Kuruca, Mehmet Kuruca. Ahmet Gören. Pipolu Ali Ye nigün. Diyarbakıriı Selahattin ile örgüt oluşturduklan, bunlann fstanbul'da llhan Sağlamia te lefon irtibatı kurup. Bulgaristan'm Varna Limanı'ndan yükledikleri silah lan Orta Karadeniz bölgesine getirip, pazarladık larını, muhtelu* kereler motorlarla mal boşalttıkları, Samsun yöresinde görev yapan Albay, Namık yüzbaşı ve astsubay ile sıkı Uişkiler içinde olduklannı. bunlann korun ması altında mal çıkartıp, pazarladıklan...» (Sı 10) ERFELEK BELEDİYE BAŞKANI'NIN ROLÜ Bu davada bir de Belediye Başkam'nın adı geçer. Erfelek Beledîye Baş kanı Orhan Altay... îddia nameye göre Ayancık'a çıkanlan silahlar, Albay, Namık yüzbaşı ve bir ast subayın yardımı ile boşal tılır, bu görevlilere rüşvet verilir. Belediye Baş kanı Orhan Altay, «kaçakçılarla güvenlik sorumlularını uzaklaştırdık tan sonra» kalan mah ka çakçılara verir. (S: 5). «Pipolu Ali» özgeçmişi ile ilgili ilginç açıklamalar yapar: «1960 yılında Samsun'a geldim. Samsun'da Ali Aç mak. Ali Abdik. Tahsin Özkul, (Kambur Selahattin) ile tamştım. Bunlarla birlikte silah kaçakçılıgı yapmaya başladık, O zaman dışandan fazla si lah gelmezdi, küçük çapta silah işi olurdu. lstanbul'a gider, dısarıdan gemilerle perakende gelen sîlahları. mtıhtelif kimselerden alırdık. A!i Açmak ve Tahsin Özkul ile ortak lıgim daha sıkı idi. Ali MALİYE BAKANLIGINDAN MAÜYE MÜFETTİŞ MUAVİNLİĞI GİRİŞ SINAVI Maliye Teftifl Kurulu Başkanlıgt'nca 12.4.1982 Pazartest gunü saat 09.30'da, Ankara ve İstanbul'da Maliye Müfettlş Muavinligi giriş sınavı açılacaktır. GIRtŞ SINAVINA KAT1LAB1LMEK tÇtN: a) Devlet Memurlan Kanunu'nun 48'lncl maddesinde yazılı niteliklere sahip olmak, bl 11 1982 tarihinde (30) yagını doldurmamış bulunmak. c) Siyasal Bilgiler, Işletme. îktisat. Hukuk Fakültelerl lle Orta Dogu Tekıük Ünlversitesi ve Bogaziçi ÜnJversitesi tdari tlimler Fakültelertnden, tktisadi ve Ticari tlimler Akademilerinden (veya bu vasıflan haiz olduğu Milli Egitim Bakanlığı'nca tasdik edilecek yurtlci ve yurtdjşı fakülte veya yüksek okullardan) birini bitirmiş olmak, eerekmektedir. tsteklilerin sınav İçin gerekll belgelerle smav konulanni belirten kitapçığı. adlan geçen Fakülte ve Akademilerle. Ankara'da Teftis Kurulu Başkanlığrndan. tstanbul ve tzmir Defterdarhklannda Maliye Müfettişlerinden, bizzat veya mektupla sağlayarak, başvurma ve kayıt lşlemi için en geç 293.1982 Pazartesi gunü çalışma saatinin bitimine kadar MaUye Teftis Kurulu Başkanhgı'na başvurmalan ll&n olunur. (Basın. 11383) 1831 ÎLAN GELÎBOLU ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNDEN Davacı Gelibolu Maliye Hazinesi tarafmdan davah Şaziye Duru, Hadiye Furbanizade, Hasan Baturay, Ali Baturay, Ahmet Yılmaz, Hüseyin Baturay, Kemalettin Baturay ve Güler Kertiş aleyhine açılan tapu iptali ve tesçil davasının yapılmakta olan duruşması su"asında verilen ara kararı gereğincei Gelibolu Kavak köyünde kain bulunan taşınmaz tapulama tespiu sırasmda davahlar adına 18.12.1980 den kaydı yapılmış olup, davacı Hazinece de Padişah den kaydı yapılmış olup, davacı Hazinece Padişah Abdülhamit Han'dan Hazineye intikal eden Şubat 1302 tarih, cilt 60/29, sh: 11, sıra no: 2'de kayıth bulunan taşınmazın kapsamı içinde kaldığı iddia edilerek davalılar adına tespiti yapılan 1525 parsel sayılı taşınmazuı tapusunun iptali istenilmekle, davalılardan Hasan Baturay adına Resmi Gazete'de davetiye yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ yapılıp duruşmaya gelmediğinden adı geçene gıyap yenne kaim olmak üzere ilanen gıvap kararı tebliğine karar verildiğinden. duruşmanın atılı bulunduğu 1.4.1982 günü saat 9.45'de dava'i HASAN BATURAY'ın mahkememizde hazır bulunması aksi halde duruşmalann bundan böyle gıyabmda devam ve sonuçlanacağı hususu gıyap yerine kaim olmak üzere ilan olunur. 19.2.1982 (Basın: 12481) r 1833
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle