28 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 ŞtJBAT 1982 KÖLTÜR YAŞAM Cumhuriyet 5 insanlar ve sanat tCE zamandır Türkiye'de «popüler kültür» diya adlandırılan olay yaşanıyor Bunun hem Batı'dan gelen, hem görece daha yerÜ »ayılabilir haynaklardan tCtreyen çeşitleri var. Popüler kültürün her türlü tezahurü günlüh hayatımızın her alanvra. doldurduğu halde, biz de türekli buna değindiğimiz, bunu honuştuğumuz halde. bu olaya sistematlh bir tutumla bahmaya kalkısmadıh. Bir bakıma, uzun sure dünyada da tavır böyleydl. Olay yeniydi, alvşılmadık bir feydi. «Kültur» üstüne kafa yormaya ahşıh, bu konuda uzmanlasmış hifilerin •kültür* kavramından anladıkJon şey» da bütbütün ayhtnydı. Hatta tam tersiydi onun. Böyla bir nmsntye «JcüJtür» gibi yüee bir adtn konup honmaması gereği dahi tartısümahydı. Belhi de antikultör» demeh daha doğru olacahtı. Ama olay türdü v« dünyayt kapla (h. Dolayuıyla. öznsl olarah beğenm* ve beğenmemanin öt«linde (ya da öneettnde) nesnel olarah ineelenmesi gerehm bir olu fum halinde duruyor harşımızda. Birtakvm *# mel konularda bir görüs aydmhğma varmalı ki, §6zkonutu özn»l tavırlan alabilelim. Nesnel v« antropoloJth bir anlamda •kültür» kavrnmmm feullanılması geçerli «oyv Jabilir, çünkü bu feavramın iüe de klarth anlayısa uygun bir «yuoellk» içermesi gerehmlyor. «Estomo külturö», «Apache kultürü» dediğimiz gibi, «Popüler költür» de diyebiliriz. Aslında beV fet «popüler» kavramını daha çok tartısmamız gerekiyor. Ne ölçüde gerçekten «popüler» bu kültür? Ne ölçüde gerçekten «kitle»nm ürünü. Sorun, kitlenin bunu benimsemesi ise, ister hoşnut olalım, ister olmayahm, kitie benimsiyor; dolayısıyla doğru, «popüler» ya da «kitlesel» hir kültür bu. Ama bu sözle «üretici»yi kastediyorsak, durum biraz daha çetrefil. Çünku bu kültür son derece karmagıh aygıtlar içinde, belirli uzmanlığı olan kisilerce «ima.1 ediliyor.» Genelükle de «ınamul» hir halde kitleye sunuluyor. Ama bunu söylemeh de, «popüler kültür» ün birtakım işbilir hişilerce hazırlamp tamamen edilgin bir alıcı kitlesine empoze edildiği, «yutturuldugu» anlamına gelmez. Ampirik olgulara da uymuyor bu yorum. Bir kere, üretim sürecinde, biigîler, teknikler var: bunlar, önceki ba$arı deneylerrnden olusmuf, Yani, kitlenin neyi sevdiği, neden hoşlandığ\ bıl%niyor. tkincisi, pazara sunma sürecinde, alıcının beğenmesi hadar heğenmemesi de sözhonusu. Bahıyorsunuz bir şey, film, kitap, her neyse, tutmayıveriyor. «PopüJer» helimesine Türkçe bir kar şılıh bulmakta güçlüh çehiyoruz. «Halk» deyince olmuyor, çünkü örneğin «halk müziği» denince ahla «folk» gelir. Ashnda «folk»torc «pop»o geçiş, köyden kente geçisle esanlamh. Kentleşme Batı'da bizden çok önce başiadığı ve olgunlaştığı için popüler külturün dayanakları da ilkin orada kuruldu. Kapitalizmle hızlancm teknolojinin sağladiğı imkanlar bir yandan, eğlenceye ayrılan boş zaman artısmm doldurulması ihtiyacı öbür yandan, bu yeni hültürün hızla yayümasına yol dçtı. Hiçbir zaman klasih ya da so»yotojih anlamda bir köylülüğu olmayan Ameriha gibi bir toplumda, popüler kültürün böyle yayılmasına direnç göst«receh bir yapı da olmadı. «Folk», kolay•popo dönüştü orada. Süreç, organih olduğu ölçüde, «do&al» da taytldı. Turhiye tse, ihi bahımdan farhh konum da, tlhin, Mylulüh, hala belirleyici bir «n«m» sahip. Ama, işin iiginç yanı, «popüler kültür» adı altmda topladığımız nesnelelere karsı höylüler hen dileri çofe daha açıh. Kırsal hültürün geçmistefU ürünleriyle hat\r nesir abnus seçkinler (aydınlar) çoM daha «tırtuca» bu feonuda. Bu bir yabanalaşma 6rneği mt? Sort mıyorum. Doğal v« olması gerektiği gibi. Yalnız burada ikind etmen isin içU ne karısıyor. Türhiye'de kentleçmenin kendine özgü bunahmlanmn yanısıra. bir de Batı kültüruyle, ilişkimizin niteliği önemli bir sorun. Bu iki süreei içiç» yaşamamızın getirdiği uyumsuzluklar, hattâ nevrozlar var. Kültürel kopukluhlarımız ve sürekiiliklerimiz nerede? Bu soruya cevap vermek bas zorunluluk. Böyle bir cevabı araştırmaya girmeden önce, yazıyı da bitirirken, şunu söyleyim. Türkiye'nin kültürel karmaşası içinde artıh «popüler kültür» dediğimiz öge de kaçımlmaz, yadsmmaz biçimde var. Yalnızca ürünler düzeyinde değil üstelik, kültürel üretimin maddi aygıtlan ve drgütlenmesiyle, endüstriyle birlikte var. Buna gözümüzü yummamız, görmezlikten gelereh ondan kurtulma mız mümkün değil. Ayrıca kurtulma' mız gerekip gerekmediğini de daha ciddi bir şekilde tartısmamız gerekiyor. , yıü Amerlkan te • Q » l ^ levizyonunds po | / / J lisiye dızıler yılıycü. Telpvızyorı yayınlannda nerdeyse bir saplantı halinı alan yasa] zorlamaja aşırı bir düşkünlük vardı. 1973 televlzyon sezonunda yirmi dört yeni dizlden on üçü şu veya bu türden suç dizileriydiler. Ve bu artışın tam doruğunda bırinci derecedeld programların tümünün üçta bi rini oluşturan yirmi dokuz değişik polisiye dizi vardı. Bu yıl artış biraz azaldı, Amerikalı televizyon programcıları nosteljik çekirdek aileler}« ve ortam komedıleriyle daha çok ilgUİ gibi görUnüyorlar. Öylfi de olsa; hâlâ Kuzey Amartka'nın herhangi bir yerln de televizyonu açmca her türden polisiye diziyle karşılaşmamak nerdeyse imkânsızdır. Doruktaki bu şaşırtıcı suç dalgası şimdi de Ingiliz televizyon programlanna taşıyor. Amerlkan televizyon programcıltğı her zaman ayırdedilebılir döngüler içuıde hareket •der. Edr yıl doktorlan, öbur yıl avukatları ya da casuslan •veya bllgi yanşlannı. Ve belirli bi r döngünün nasıl başladığuu aniamak kolay olmasa da onun nasıl devam ettiği kolayca görülebilir. Oyunun kuralı taklittir. Dr. Kildare Ben Casey'le karşılaşır. Kojak'dan Kolchak ve Kodiak türer; şu günlerde de televizyon kılavuzlarının miyop ya da dikk&tsız okurlan yararına dizilerin adlan bile nerdeyse aynı. Bu aşın bayatlık Amerikan TV programının birlnciı yasa•ından kaynaklanır: Sayılar ya eası. Her üç yayın istasyonu da olabildiğince çok seyircjyı reklamcılarının kucağına verirler, böyleee de gerekli boş vakitten mümkün olan en yük• sek geliri metazori elde ederler. Eğer bir polisiye dizi kalabalıgı çekiyorsa öbiirü de muhtemelen çekecektir. Ve bir başkası da derken biri öbürünün üstüne yığılacak, ta ki seyirci yeter diye bağırmcaya kadar ya da ta ki yeni bir beğeni belki de yerine nostaljik çekirdek aileler gelebilir sergileyerek hoşnutsuzluğunu belirtinceye kadar. Yîne de iş bu kadar basit değil. Bilimsel pazarlamanın ikincil yasalan da işin içine girebilır. Adi bir dizi olan Beverley Hülbillies rek laıncılar sürekli olarak renlammı yapmayı durdurduklaruıda bîle hâlâ listelerde yukardaydı. Buradaki sorun seyircınin ookluğu değil bileşimiydi: öncelikle KelirlPri ve tüketim murat belge andrev weiner Polisiye dizüer Richard Nteon' ıın göreve geliş yılı olan 1 6 9R yılmda macera hareket türu nun geri kalan kısmına yetışmeye başladılar. Bu artış bıraz da, Nixon'un zaferi gibi or talama Amerikalı vatandaşın yasa ve diızene olan artan ılgısine bağlıdır. Sokaklarda kar gaşa vardı: Yürüyüşler, ırk çatışmaları, yağmacüık, soygunculuk ve cinayet. Dünyada da kargaşa vardı. Şüphesiz 1968'den önce de po lisiye dizüer vardı; ama bunlar tek tüktüler. Polis, modern Amenkan mıtolojisinde hiç böyle başlıca bir şahsiyet olmamıştı. Evet gangsterler va özel dedektifler, ama polisler değil. Altmışların başında dedektif ve mücadeieci avukat dl «üerinde polisler süreklı olarak aptal, beceriksiz, hatta faaı bir biçimde ahlaksız olarak görünürlerdi. 1968'den sonra an lasılıyor ki Amerikalı TV izleyicileri polisleri beceriksiz, aptal ya da ahlaksız olarak düsünmek istemedıler. Polisden korkmadılar. Bunun yerine polisler yetkilerini kaybedebüir ve durum kontrol edilemez bir hal alabilir dlya korktular; suç durumu, dünyanın durumu, kendi kışisel dunımlan ama bepsinden önce suç durumu. Böyleee de listelere bilimsel po lis işlemlerinln bastınlmaz gücüne olan fazlaca ve çok güven verici vurgusuyla HawaıiPive o gibi diziler egemen olmaya başladı. Eşzamanlı bir polis artışı A » merikan sinemasında da görUV dü: The French Connection. Dirty Harry, The New Centurions, Serpico, Her tür polia vardı; faşist polisler, bunaiımlı polisler, liberal polisler. Yine de bütün bu dönemin Nixon' ın yasa ve düzen döneminin en önemli ve başanlı filmi Baba (The Godfather) adlı gangster lerle Ugili bır film oldu. Celişki gerçek olmaktan çok vüzeydedir. Bu dönemin bütün polis dizileri gibi Baba, sahipsız ve içi geçmis bir kıtîeye er keğin gucünde idealleştirilmiş bir yer olduğunu kabul ettırme ye çalışan bır erkek iktıdan fantazisi olarak görülmelidir. Ama bütün polis filmleri için\ de Baba, insanın gücünün her şeye yetebileceğini varsayan en büyük iktidar fantazisi olarak ayrüır. Şüphesiz başka çekici yönlert de vardı. Çekirdek aile biriroinin hızla daralarak tek ebeveynin tüketüni modeline doğr u yöneldiği bir toplumda, geleneksel cinsel rollerin ve cın sel davranış kalıplannın uzunvadeti garsıntılar geçirmesi kar şısında şaşkınlığa ve korkuya kapılan bir toplumda, genişletilmis aüenin sürekliliğini ve gü cünü yüceltiyordu. Film eskim» ye yüz rutmuş duygulardan olan gurur, sadakat ve intikara duygulanmn ve insanı bir şeyi vurarak öldürmeyi düşlediğınde güçlu ve önemli kılan yücelik ve asalet duygulanmn var rafını temsil ediyordu. Sonuçta Baba yine de iktidarla ügüiydi. Lyndon Johnson Okyanus'un öbür yanında bu ayak takımıy la bas edemezdi ama Al Pac>no kesüüikle kasabanın öbür ya nında bunlan temizleyebilirdi. Amerikalüar da böyle bir guç le özdeşleşmeyi özlüyorlardı. Yine de çok derin bir düzeyde olmamakla birlikte seks işin içine girer. Amerikan toplumunda şu günlerde erkek roüerinde derin bir kanşıklık vardır. Bu kanşıklık, ortalama vatandaş Gallup'uı seçtiği adama lüzum görüp açıkça söz etmese bile, kendi çapında sokaklardaki suç ya da enflasyon kadar endişe yericidir. Televizyondakl polis dMlerinde büyük ölçüde en elışılmadık yönleriyle sürekli olarak paranoya, bunalım ve pek de gizli oimayan kuşku görülür. Amansızca yeni açılar ve yeni ortam lar arayan TV yaym istasyonlan Amerikan erkekliğiyle ügili baaı tuhaf imgeler bulmaktadır. örneğin bir ara sakat polis bolluğu vardı: kaba, obur Cannon, kör ve tamamen savunmasız Longstreet, belden aşağı felçli Ironsıde. Polis dlzilerinin içüıde belki de en uzun süre eğlendiren bır dizi olan Columbo, benzer biçimlerdeki alışılagelmiş erkeğüı iktidanyla ilgili fantazılerden hayli uzaktır. Columbo hiç kaba kuvvet kullanmaz. Ufak tefek, çekici olmayan birisidir. Dizinin bütün heyecam onun akıl yürütme ve tuzağa düşürme yöntemlerinden kaynaklanır. Çoğu polis dizilerınde karakter çizme işi pek fazla düşünülmez, ama Columbo'nun bir sürü alışkanlık haline getirdiği hareketleriyle ve <avırlanyla karikatürü cizümekle kahnmayıp bunun da ötesine gidilmiştir: yağlı pardesü, yanmamış puro, soğuk kahve, köpek, görtilmeyen zevce, ko| sallama alışkanlığı, bir şey daha var diyerek kumazca söze başlaması. Columbo bütün bu özellikleri kendi yaranna kullanır. Kendine özgü görUnürdeki pasaklıhğım, alıklığıru, ihtiyatlı davranmasım, güçlü, zengin ya da herhangi bir tabakadan olmayışmı kurbanına karşı silahlar olarak kullanır. Kurbanı, katil, daima ya zengin ya ünlü 3ra da güçlü blrisldir; daima Columbo'ya büyüklük taslayacak ve onu hesaba katmayacak, ama sonunda onun tuzağına girecektir. Yüzeyden bakılınoa, yopılan iş billnen bir seydir; ufak tefek bir adam güclüyU devlrmekte bssanlı oluyor. Dizi bizim kıskançlığımızdan ve imrenmemlzden çok akH'jca faydalanıyor. Tıpkı züppemsl Mc Millan ve kansını daha aşağı kişilerle olan mücadelelerinde kendimizle özdeşlediğimiz jfiW, Columbo"y3a da bize baskı nz. Daha da llginci hasımlannı venilgiye ugratma yöntemidir. Yaptığı şey onlan kendisıyle ı'.içkij'e lçekmektir. Baştan çıkartan bir kadın gibi davranarak. onlann en kötü anlarında ıç£üdü[erinden, kibirliliklerinden, zulümlerinden, küstahlıkla rından faydalanır; ve yaptıklan hatalan yenilgilerini garance iktidar sonra düzeni temsü ediyorsa, özel dedektif de geleneksel olarak adaletle ilgilenmektedir. Eski filmlerdeki, eda biyattaki, hattâ eski televizyon dizilerindeki özel dedektif, iktidar ve düzen görevlisi po~ îislerin pek önem vermedikierl bir nitelik olan adalet için tek başına mücadele veren yalna popüler kültür, popüler sanat suc dalgası leri düşük olan yaşlılar. Polisiye diziler hem nitelik, hem de nicelik bakımından mucize kabilinden şeyler gösterdiler. Yüksek gelırj ve fazla tüketım # ihtiyacı olan nüîusun en çok ' arru edllen kesimini, yetişkin genç seyircüeri cezbettiler. Or talama olarak başanlı bir polisiye dizide birmci sırada yer alan bir dakikalık reklam / H O O dolar cıvarında satış yaOO . par. Yîne de insanlann bu kadar çok polisiye dizi seyretmelerınin sebebi nedlrî Neden kovboy fümlerinin, casus dizilerlnin ve sıradan hareketserüven tarzlannm yerine ve sonunda bunlan da boşlayarak bu polisiye dlzüeri izlediler? Casus dizilerl şimdi tamamıyla kayboldu. Kovboy fitaıleri de Ken nedy'nin New • Frontier günlerinde nerdeyse oruz diziyle doruktarken en düşük düzeye, bir diziye (Gun Smoke) düştu. tilemek lçln kullanır. Ünlü fotoğraiçmm, şarkıcjnın ya da polltikacının hayranı tavnnda onu aşın överek işe başlar. On lara suçun ufak aynntılarını çözmede yardımlannı isteyerek yaltaklamr. Böyle bir ilişki kurduktan sonra da bunu gittikçe azaltır, ve onlar sonunda teslim oluncaya kadar sürekli dırdır edip tepelerini attınr. Mecazi olarak, Columbo daha çok kurbanın yalanlanndan bir ağ ören ve sonra da onu bu ağın içinde boğazlayan bir örümcek gibidlr. Geleneksel olarak örümcek imgesi kadına aittir. Columbo dişi av planlannı uygulayan bir erkek kahramandır. Dizinin erkekleri olduğu kadar kadmları da büyük ölçüde kendine bağlaması bir rastlantı değildir. Poîisierle ilgili bu kadar laf yeter. Geleneksel özel dedefc tiflere ne oldu? Eğer polis ön bir acîamdır. Bugünün »zel d » dektiflerinde, bir bütün olarak, böyle bir aşktan eser yok. MannİT, Cannon, Bamaby Jones hepsi polisle elele çalışır, yasanın dışma bir adım atmazlar. Amaçlan ve yöntemleri kurulu düzenle çatışma halinde değiîdir. Polis dalgası yavaş yavaş çekilmeye başladı. Enflasyon ortalama Amerikalı seyircinin bir numaralı ilgisi olarak suçun yerini aldı. Yeni enflaîîyon prog ramının ağırhğı bilgi yanşmalarında, sevecen vokstıl ailelerde ve toplumsai ortama uyan komedilerdedir. Ve dünya• da bunalım ve toplumda çöküş bekleyenler için de televiz5'onda, çevresindeki ögelerle savaşan maymun adamlann ve mağara adamlarmın olduğu bslirli oranda bir sürü yaşaya kalma diziler vardır. Çeviren: Mnkadder DERKOÇ agdaş rtönyad» efcono mik ve teknolojik bakundan güçlü ülke, popüler külturün (ve popüler «sanat»ın) başııca vayıcısı durumuna Rİrtyor. Omegin televizyon programlannın malı vükünü ve teknik zereklerini en iyi karşılayabilen, ABD gibi toplumlar. dolavısıvla bu programlanru bütün dünvaya satarak yavıyorlar. «Kültür emperyalfztnî» dîye anılan. hiçbir zaman yeferince inandın cı buİBmadığım kavram ve buna ilişkin düşünreler. elestiriler de zaten bundan doguyor ya. (Bu kiiltür emperyalizmî sonmu simdi bur!)da tartısılmayacak kadar kapsamhr ama çok yüzeysei de oisa şunu söyleyim: ortalama bir Ame rikan dizisine eöre Kaynanalar ne özünde daha verli, ne de oldugu kadar yerliliğı daha o!umlu.) Dünyanın çeşitH Ulkelerindekl ulusa.1 televızyonlann bu gibi metropol dizilerinı satmalmatarzlan.süreçleri, başlı basına önemli ve ilginç. Ama sonuçta, öyle vpya böyle. bunların bir kısmı oraya. obür kısmı buraya derken, hepsi dünvaya yayılıyor. Çağdaş popüler kül ttinin büyük düzleştiricı (vani gittiğı yerdeki kıvnntıian ütüleyerek kendi epemenliğini kurucıO giirti bır ölçüde bu ekonomik üstünlüğe dayanıvor. Ama gıttıği yerde benimsenme yeteneği yan hzca bu eteıene baglanabfflr tnr? Burm öne sürmek, yeryüüünde yaşayan bunca insanın şaşkın, ö'nüne sürüleninl yut mak zorunda, alabildiğtne edilgen oldu gunu lddia etmekle aynı anlama geinür yot mu? Ekonomik Ustürüüğün v« bir takun vurucu tekniklerin (kimlsi de bunl»r» «beyin yikama» diyor ki benos bu da ancak bir dereceye kadar geçerli) tftasinde, tuhaf bir «tutonma» (rticü var bu kültürün. Sanayi toplantısında bir yerlere oturuveriyor. Bu da, böyleee yayüan kültürün gittiği ülkede öylesine yabancı, «dışsal» olmadıgını göst»ren bir durum. Ama bunlar böyle blrkaç satırd» &*• gil, ci'.tlerce tartışılacalc konular. Batı kökenli popüler külturtta dettrfn degindiğim«düzleyici» özelliğini birakalım şimdilik. Ya da, bunu tam yapamadıgı bir iki örneği konuşalım. Bunu izleyen Weiner'in yazısı, bir kısmı bizde de göstertlen polisiye dizüerle ilgili. Büdndiği gibi, bzellikle başanlı dizüer, insanları birden fazla düzeyde etküeyebilenteri. «Dizi mantıği» zaten buna göre kuruluyor. Weiner, bu dizilerin Amerika'da ortaya çıkışlarmtn genel topîum sal kültürel nedenlerine ilginç bir açıdan değinmiş. Türkiye'deki seyird bu arka plamn bilincinde degil, çünkü sözkonusu arka plan başka bir toplum da oluşmuş. Öte yandan, yazıyı okuyun ca benzer bir ortamın burada da var tvde polisiye diziler üzerine oUtagu hemen akla geliyor bu dft, o dbdlerin TUrkiye'de popüler olmasını açıklıyor, (nlye Kaçak 75 öncestade, Mc Mltlsn ise daha sonra tutundu?). Fakat tutulmanın, sevilmenln bu ana nedeni dışında, dizilerin hitap ettiği 1 kincil, üçüncül düzeylerde b^sn ilginç farkhhklar olabüiyor. Me MiUan'ı düşünelim. Bu dizi önemli bir yan tema olarak, işe batmış kocası ile başbaşa vakit geçiremeyen Amerikalı kadınm bunatenmı işler. Mc Millan'ı iş üstünde tutan amacın «soyluluğu» vurgulanarak, bu bunahm hafifletilmlş, dozu düşürülmüştür; ama isteyenin özdeşlik kurması için, oradadır, hemen görülür. Benzer koşullarda ve ilişkiler İçinde ya »ayan Instnlar Türklye'de de bunu fark edfibiliyordu. Ama genel alımlama, entel lektüel düzeyi yüksek olmayan allelerdekl alımlama, biraas farklı oldu. Mc Millan zorunlu olarak karısım ihmal e den bir erkekten çok, bu ihmali bağışlatmaya çalışan, gereğinden fazla açıklama yapan, dolayisiyle lncelik ömeğl bir koca gibi görüidü. «Aile reisi» kavramı konusunda bildiğimiz tartjşmalan a koptugu bir toplumda, başka türlü de olamazdı. ömeğin Bab» îilmi İçin de benzer bir durum var. Türkiye geniş ataerkil ailedea çekirdek aileye ve oradan da git ökçe tekilleşen bireye doğru uzanan süreci aynı yoğunlukta yaşamadı. En a ümdan öimin bu yam .Türkiye'de A n » rikada'kl etfriyi yaratmış olamaB. Bu batamdan Colnmbo'nun daha evrensel olduğu söylenebilir: Mesajıru her düzeyde daha net iletmesi ve bu mesaJın her yerde anlaşıhr olması bakımıncian. «Kitle Kultfirfi>nün evrensel gucünU küçümsememek gerekiyor. öte yandan, bu kültür ancak belll merkezlerden yayüdığma göre, ge!diği yerdekl yerel kül türel dinamikleri de küçümsememek zorundayız. Dıştan gelen ne kadar yerlileşiyor, yerli olanın payı ne? uyarlıyormuyuz, uyarlanıyor muyuz? Milyon la insan, bizim ülkemlzde de bu yapınm içinde. Burada o!anı anlamalıyız, aniamak için elimizden geleni yapmah yız. popüler kültürden birkac örnek: 'uygunsuz vaziyette,, opüler gazetelerin dertli okuriannırj mekruplanna ayırdUüan kısımlar her zaman ilginç ve eğlenceli olur. Bunlann arasında Güzin Abla artık klasikleşti. Yaşayan TUrkçe'de, «Güzüı Ablalık etmek» gibi bir fiil bile var denebilir. Bu sütunlara yazılan mektupların çoğu insanı şüplıe"Çfl dtişürecek kadar matraktır. «Bunu olsa olsa pazete kendi yaznuştır,» dedirtir adama. Ama öyle da olsa, böyle de olsa, bu mektuplann yayımlanıyor olması yeterli tek başına. Demek ki bir takım meraklara karşılık verîyorUr. Sanat, yoğunlaştırma yoluyla gerçekliği daha belırgin hale patirir ya. tşt« gazetelerin bu servislennde çalışanlar da gel^n mektuplara böyle bir yöntem uyguluvor olabilirler. Bu da, sanatta olduğu gibi, gerçeği bozmaz. Şimdilerde «MiUiypt'm de «Can Enişte»si var. Bir süre önce onun cevapladığı ilgmç bir mektubu sunuyorum (görmeyenlere): P GOSTEBİ SANATEDEBİYAT Birayın enseçkin ürünlerini sunandergi 18 yaşıraa hwıüz giTtnedlm. Geçen pün parkta bir prkek arka. daşunls nygnnsuz vaziyette yakalandım. Ancak yakalavanlar anlayışlı Mşfler olduklanndan herhangi bir işlem yapılmaöı, Sornnum şu: Bu yaşımda veya 18 yaşımdan sonra polis bu tip işler için bana fcanşabilir mi? Soruyu soranın pratik düşünceli bir .genç kız olduğu anlaşılıyor. Yanlız, ya imkânlan, ya da hayalhanesi biraz smırlı, çünkü anlaşıldıgı kadanyla bu işi parktan başka daha güvonılir bır yerde yapmayı akıl etmiyor. Park ise tehlikeü bir mekân. Yanha polis değil, halkımız da böyle yerlerde baskın vernıp^e rneraklıdır. Yakalayınca da, «Blı pezevenk miviz?» diye, klasik bir sonılan vardır oysa o kelunenin'bilimsel tammı, kendılennm böyle btr rol oynamalan ihtimalini tamamen dişlamaktadır. Şimdi gelelim Can Enişte'nln cevabma: Sizln nygansva vazlyetten kastettiğiniz dnrumn herkes başka yorumlayacaktır. Beu de bahsettiğiniz uysunsuzluçım hangi safhada olduğnnu doğrusu tam çıkaramadnn. Bazılanna göre genç çiftlerln tenhada ba.şbaşa olmalan uvşrıınsnzdur da! Can Enişta haklı. Uygunsuzluk bir «aşama» sonmu ve Inmilerine göre en alt basamaktan başlıyor. Nedense, bır kızîa bır en;eğüı kendilerini birbirine uygun görmeleri anı, başkalanntn da onlann bü durumunu uygunsuzluk saydık'arı ana rastlıyor. Can Knişta belli kl hoşgörülü, ama toplum gorenekleri gereği, ortalama öğüüeri veriyor. Ancak, «izln yasınızda birinin bir erkekle şehvet hissi Ile her ne »a/hada. olnrss olsun bulunmaması gerekir. Bu durutnda sfein muvaffakiyetüıizin olması yetmez, hattâ sizinle buiunan kişl suç Işleml» olur ve hapls ile cezalaodırılır. Denıek M uygunsuzluk «şehvet hlssl»nde, işi bozan bu. Can Eniş te görmü" geçirmis bir kişi olarak bu duyguya hiç KüvenmediE;ı için, asamalann birbirini çok çabuk izleyeceğini düşünüyor olmalı, çünkü dedlği hapls cezası ancak son aşama gerçekleştıkten «onra gündeme gelir. Ama ktzımızın mektubundaıı, onun da bı asama lçin çok beklemeye niyeti olmadığını tahmin edebiliyoruz Dolayaıyla verilen öğütün pratik değeri var. 1* Trnsımn geçtigtnis taktlrde İse uygunsuz vasdyette bulunmak sMn »rzunuza kalmıştır. Ancak bu dıımrnun alen! olması, ıımumnB pöreceği biçimde olması hall suç sayümıştır. Yanl, ömür bo. yn park re bahçeHe uygunsuz vazlyette bulunmayı lıayalinîzden çıkann. Hani blr çlfö mezarhkta yakalamışlar, «Mezarda ııtantıı^or musunuT, ahlâksızlar?» diye çıkışıyorlarmış. Adam, «ahlâkMiIıfc değü, memur bey. yersizUk» demiş. Alen! uygunsuzluk. yalmz spks filminde filan meşru sayıld:ğı için profesvonelleşmış, bu ko nuda amatörlere fırsat tammıyor. Bu da toplurnumuzun geııel mantığına tryjrun: Gözönündeyken «uyumhı» olmak gerek; uygun « B olacaksanıa, tedbirinizl tenhada sağlam alın. U Avm Dosyası: Smemamız Edebiyatımıza Bakıyor Yazarlar, yönetmenler Törk filmciliğ[inin önemli birsorununu enine boyunaiartıştılar ADALET ACAOCLU OKTAYAKBAL OKTAY AKINCI MELİH CEVDET ANDAY A. YUSUF AYDOĞAN ŞAHAP BALC1OĞLU ATAOL BEHRAMOĞLU RECEP BİLCİNER UMUR BUGAY ABOÜLKADİR BULUT NECATİ CUMAU O. ZEKİ ÇAKALOZ ATİLIA DORSAY SÜREYYA DURU METİN EIOĞLU BURÇAK CVREN FÜRUZAN TURCAY CÖNENC NECATİ CÜNGÖR VEDAT GONYOL DOCA^HtZLAN SEÜM.IEHİ . YA5AR İLKSAVAS TARfK DURSUNlC CRHAN KARAESMOİf FİLtZ ALt LASLO SAİT MADEN RAUF MUTLUAY' AHMET OKTAY CENĞİZ ÖNDERSEVET» ÇETİNÖNER MAHMUT T. ÖNCÖREN KEMAL ÖZER ALİ ÖZCENTÖRKv OEMİRÖZlO HAÜT REFİĞ" SEVC^SANU VtCDİSAYAR ZEYYAT SEÜMOClU SEZER TANSUĞ NECATİ TOSUNER FEYZtTUNA GÜVEN TURAN SELMA TÜKEl CÜRHAN TÜMER YALVAÇ URA"L İSMAİL UYAROĞLU IŞIK YAVUZ ATIF YILMAZ 9ÜT, Cykö, incclcme, de«e«ne, »oyleşi ve kitap »azılanyia * Mlne Cözen, COIsOn Karamustafa, Şule Sönmez, Metin Eloğlu, Ertuğnd Atef desenleriyle, Şahin Kaygun, Cengiz Ova, Mübin ; Başar fotograflanylaA . Turhan Selçuk karikatürüvk m»olan karsı özdeşlik kura
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle