19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet 2 ok partili sıyasal yaşomın toplumsal denetime açık eleştiri ortamında, Türkiye'n i n dış ekonomlk Hişkileri tartışma gündeminden hio düşmüyordu. Kamuoyunda iz bırakabilmek icin konu biraz da abartılarak siyasal savaşımın etkill bir aracı olarak kullanıiıyordu. Dış borcların yaşayan kuşaklar üzerindeki ağır yükü «Türkiye'nin ucan kuşa bile borcu var...» sözleriyle dıle getirilirken ileride doğabllecek olumsuz gelişmeler «Ülkenin geleceğine ipotek koydurdunuz...» tümcesıyle belirtilmeye colışılıyordu. Dış ekonomık ilişkiler gercekten bu kadar önemli miydı? Bu flışkllerin ülke cıkarları ile bağdaşmayan noktalardo dengelenmesi gercekten ülkenin başıno büyük dertler acar mıydı? Bu soruları yonıtlomadan önce dış ekonomik ilişkiler deylmiyle neyin anlaşıldığını acıklamak gerekiyor. Ancak bu belirlemeden sonra Türkiye'nin dış ekonomik ilişkilerini Cumhuriyetin kurulduğu 1923 yılından Atatürk Devletcillğinin bittiği 1939 yılına kadar gecen dönemde incelemek ve 1939'dan günümüze kadar söz konusu ilişkilerde gercekleşen gelişmelerle karşıloştırmak, Atatürk Devletcüiğiyle 24 Ocak 1980 liberalizmi arasındaki farkı anlamok bakımından önemli oluyor. OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 25 ŞUBAT 1982 § C Dıs Ekonomik ilişkiler • • • 1950'lerden sonra ülkemiz gittikçe artan ağır borç yükü altına girmiştir. Devlctten devlete borçlanmadan, firmalara ve DÇM uygulamalanyla, kişilere borçlanmaya geçiliyor. Kapı kapı dolaşıp hangi koşulla olursa olsun borç bulabilen yönetici ya da kamu görevlisi, ba§arıh devlet adamı sayıhyor. Doç. Dr. Erdoğan SORAL Ankara İ.T.İ.A. Öğretim Üyesi İcin yapmokta ve yabancı girişimciye o nedenle kucağını acmaktadır. Ne var ki bu kucak acışta cok dikkatli olmak gerekiyor. İleride «koynumuzda yılan büyütmüşüz» dlye cığlıklar atmamak İcin, Dlmyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmamak icin dikkatli olmak gerekiyor. Cünkü bulgurun ülke ekonomısine yansıyan izdüşümünde toplumun sahlp olduğu ekonomlk kalkınma potanslyell vardır. Gelecekteki umutlan ve yannları vardır. Batılı bilim adamlan toplumun ekonomlk kalkınma potansiyelini şöyle tanımlarlar: «Belli mlklarda teknolo|ik vs doğal kaynaklann bir oraya getirilmesiyle gerçekleşmesi mümkün üretimle toplumda gerçekleştirllmesi zorunlu tüketlm arasındaki farktır,» derler. Yabancı sermaye bu farkı kendlsl icin yeterli büyüklükte görürse ve cıkarlarına uyumlu blr ortam bulursa az gelişmiş ülkeye gidiyor. Aksl takdirde gelmiyor. Gittlği az gelişmiş ulkede söz konusu farkı kendi hesabına ne ölcüde kopatacağı o ülkenin kalkınma potanslyellne sahip cıkmaya ne denli kararlı olduğuna bağlı kalıyor. Burada gelişmiş bir ülkeye giden yabancı sermaye İle az gelişmiş ülkelere giden sermayenin bekleylşlerl araşında önemli bir forkin olduğunu belirtmek gerekiyor. Gelişmiş ülkelerde yabancı sermayeyi gittlği ülkenin sermayesl ve sermayedarlarları beklemektedlr. İlerl bir teknolo|l ve göreli olarak ucuz fakat nitelikli işgücü beklemektedir. Aynı masanın etrafına eşit koşullarda oturacaklar ve masadan eşit haklarla temsil edilen bir ortaklığın (cok uluslu ortaklık) ortakları olarak kalkıp biribirlerinin onuruna şampanya kadehlerinl kaldıracaklardır. mak icin söyleşi koyulaşıyor, ülkenin zenginlıkleri ve güzelliklerlnden söz ediliyor ve konuşmalar cok kez gastronomide noktalanıyor: eŞış kebap güzel cok güzel şiş kebap.» deylp konukseverlik gösterllerine girişilebiliyor. Uyguianan politika, Atatürk Devletciliği'nin icerdlğl ciddi kalkınma planlarına dayalı, ülke cıkarlarım her şeytn üstünde kollayıp çjözeten bir polltikaysa, görüşmeierin iceriği ve blclmi tümden değişebiliyor. Duyguların yerini ekonomlk hesabın soğuk mantığı olıyor. Görüşmeler söyleşiye değil, tartışmaya dönüşüyor. Sonucu. blllncli bir pazarlığın ülke Cıkarlarına uyumlu ürünleri belirliyor. Az gelişmiş ülkeler İcin yabancı kaynak bulmonın bir başka yolu yabancı ülkelere borclanmak oluyor. Bu da ancak borc verecek ülkeyi bulmak ve bu ülkenin süreceğl koşullan kabul etmekle mümkün olabiliyor. Alınan borc tüketilmeylp soğlıkh yotınmlara aktorılıyor, üretim artıyorsa ve bu yoldan borcun zamanında ödenmesl gercekleşiyorsa sorun yok demektir. Aksl halde olacaklısına her türlü ödünü vermeye hazır batık bir tüccarın durumuna düşüfeblllyor. Ülkemiz, bu İki kapıyı da calmış her ikislnden de dill yanmış, deneyimli bir ülkedir. ilk deneylm Osmanlı Imparatorluğu zamanında yaşanıyor: Cumhuriyet Türkiye'sinin karşıloştığı önemli sorunlardan biri Osmanlı İmparatorluğu'ndan devraldığımız Düyunu Umumiye borclarıdır. Bu borcların ödenmesl 1953'lere kodar sürmüştür. Durum şöyle gelişiyor: Lozan Barış Anlaşmosı'ınn 46. maddesi Osmanlı Borclarının Osmanlı imparatorluğu'ndan oyrılan devletler araşında bölüştürülmeslnl llke olarak benimsiyordu. Bu llkenin uygulanması ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne isabet eden borc, foizleriyle birlikte 107.528.461 oltın liradır. Anlaşmaya göre Türkiye 19291936 döneminde her yıl iki milyon altın TL. ödemeyl kabul etmekte ve bu miktar daha sonraki dönemlerde artan oranlardaki ödemelerle 1953 yılına kadar sürmektedlr (x). Türkiye 1929 bunalımının başladığı yıllara kadar borclarını rfüzenli bir bicimde ödemeye calışmıştır, 1929 bunalımının ağır baskısı altındo alacaklılanndan kendlsine ödeme kolaylığı göstermelerini Dış ekonomlk ilişkiler deyimlnde vurgufanan illşkilerin iki özelliğl var: Birincisi llişkilerin ©konomik olmasıdır. Ekonomik ilişkl anlamını üretim ve tüketim olgularının iceriğlnde buluyor. Toplumsal yaşamin doğal vargısı sayılan toplumlorarası yaşam içinde ekonomlk İlişkiler kacınılmaz sayılmakta ve bundan llişkilerin Ikinci özelliği ortaya çıkmaktadır. Bu özellik söz konusu ilişkilerin dışa dönük olmaSıdır. Olayı blr örnekle somutlaştıralım: Toplumun üniversite hocasmın hizmetlne Ihtiyact vardır. Hoca, bu hizmeti üretip kendi toplumunun cocuklarına sunduğunda hizmetin üretllmesiyle başlayan sürec gençlerin eğitilmesiyle tüketilmiş oluyor ve tamamlanıyor. Hoco ürettiğl hizmetin maddi karşılığını oldığı ücrette buluyor. Hoco, bu hizmeti ülkeslnin cocuklarına değll de bir yabancı ülkenin gençlerlne sunuyor olsa ve kazancının blr kısmını ülkesine gönderse Ikl ülke araşında ekonomik bir ilişkinin doğmasına neden oluyor demektir. Ülkeler arasındaki ekonomik ilişkiler önceleri mal ve hizmet alım satımı ile başlıyor. Fokat bununla sınırlı kalmıyor. Üretimde gerçeklesen işbölümü ile büyük pazar ekonomiierine geciş. teknolojik gelişme ülkeler araşında mal ve hizmet dolaşımrnın yanısıra sermaye dolaşımma da yol açıyor. Bir ülkenin girişlmclsi ekonomik bekleyişlerine uygun düştüğü ölcüde bir başka ülkeye sermayesini ve becerisinl götürüp iş tutabiliyor. Üretiyor. ürettiğini satıyor, kazanıyor ve kazandığını dilediği takdirde üniversite hocasmın yaptığı gibi ülkesine gönderebiliyor. Yabancı girişimciye kapılarını acan ülke bunu, insanlarına yeni iş alanları actığı, doğal kaynaklarının yarorını artırdığı ve yaratılan katma değerin bir kısmına sahip cıktığı ve borclarının blr kısmını konsblide etmelerinl isterken onuruna gölge duşjtırebilecek hio bir davranışın icine girmemıştıc. Borcları ile llgili görüşmeleri alacaklılarının oyağına giderek değil, onları kendi ülkesine davet ederek Ankara'da sürdürmeyi uluslarar'psı itıbarının bir gereği savmıştır. Türkiye 192330 döneminde pek az yeni borc kullanrrçştır. Eldekl belgelerden anlaşıldığına göre * 14 Haziran 1930 tarihinde kibrit tökelinin bi:!fe geçtrilmesi İCİn yapılan unlaşmayla 10 milvKin dolarlık bir borclanmada bulunulmuşturl ( Borclarını ödemede gösterdiği kararlılık, baçarılı devletcilık politikasının uygulandığı 193139 döneminde yabancı ülkelerin Türkiye'y«ı baktş acılarının önemli ölcülerde değişmesine neden olccaktır. Türkiye artık kapı kapı dolaşıp borc orayan bir ülke değıldir. Kendisine borc önerilen bir ülkedir. Bu olumlu ortama karşın dönem icinde kullanılan yabancı kaynak miktan son derece sınırlı kalmıştır. Sovyetter Birliği'nden bir anlamda bağış koşullan i j e sağlanan 8 milyon dolarlık kaynağın dışınd.a belirtilmeye değer tekborclanma, ingilizler'dlen sağlonan 10 milyon sterling tutarındaki kredli olmuştur. Bu krediler 1934'te uygulanmaya ' başlanan Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı'nınt finansmanında kullanılmıştır. Önemli o l a n b k kadar sınırlı bir borclanma ile göz kamaştıncı 1931 39 döneminin yaşanmış olmasıdır. Atatürk Devletciliği'nin erdemi buradadır. Bu dönemde Türkiye'nin dış ekonomik ilişkileirinl bir tek değişkenle acıklamak mümkün deçjıldir. Atatürk tek değişkenle calışmayı sevı»eyen, cok değlşkenll model üzerin e politika kurmasını bilen bir devlet adamıdır. Cumhuriyef Sahibi: Cumhuriyet Matbaacılık ve GazetecilikT.A.Ş. adına „ NADİR NADİ OnelYayınMüdürü:.» Müessese Müdürü: Yazı Işleri Müdürü: , fiasan ve Yayan BÜROLAR. ANKARA: KonurSokaknol 24/4 Yenişehlr •Tel: 17 58 25 17 58 66 Idare: 1833 35 İZMİR: HalttZiy«Bulv«rıNo:65/3 Tel:2547 09131230 ADANA: Atatürk Cadde«i, Türk Hava Kurumu Isham Kat 2N' Tel:14Ş5019731 25 ŞUBAT 1983 TAKVIM İMSAK «.04 aüNEŞ 7.4» ÖĞLE 1357 İKİNDİ 16.31 AKŞAM 18.55 YATSI 20.26 HASANCEMAL EMİNE UŞAKLIGİL OKAYGÖNENSİN Cumhuriyet Matbaacılık ve GazetecilikT.A.Ş. Posla Kutucu; 246 IStanbul Tel: 20 97 03 (5 Hat) *•• ••• Azgelişmlş ülkeler icin durum farklıdır. Ciddiye alınacak bir sermayeye ve sermayedara sahip olmayan bu ülkelerde yabancı sermayeyi cok kez bir bürokrat ve teknokrat kadro karsılıyor. Görüşmeleri bu kadro sürdürüyor. Görüşmeler ülkede uyguianan ekonomi politikasına gore önemli derjişiklikler gösterebiliyor. Eğer ülkede «Bırakınız yapsınlar, bırakınız gecsinler» polıtikası izleniyorsa, görüşmeler kısa zamanda tatlı bir söyleşiye dönüşüyor. Yabancı sermayeye «Gel, nasıl gelirsen gel ama mutlaka gel!» duyurusunda bulun ••* Şlmdl, dönelim bu günlerimize:, Elimlzdeki bilgiler Türkiye'nin 7^50'lerden sonra ağır bir borc yükü altına giniığini gösteriyor. 1972 yılında vadesinde c*ienmemiş taksit ve faizlerle birlikte Türkiye'nin dış borcları 3,6 milyar dolardır. Bu borc 1975'te 6 milyar dolara yükseliyor. Borclarımızın <ırtışı devam ediyor. 1976'da 9,2 milyar dolar olan dış borclarımız, 1978'de 17,5 milyar dol<«o, 1979'da 19,7 milyar dolara 1980'de de 22.8 milyar dolara ulaşıyor. Borclar azalacak yende artan oranlarda büyüyor. «Borc yiğidin kamcısıdır» diyerek daha fazla borc bulmak k;in caba harcanıyor. Program kredisi diye afld'an devletten devlete borclanmanın yerini zamanla prole kredileri alıyor. Bir başka söyleyişle devlet yabancı firmalara borclamyon Bu da yetmlyor, Devlet, dövize cevrilebllir .mevduat (D.Ç.M.) uygulamaları i l e vüz binlercn kişiye borclanıyor. Kapı kapı dolaşıp hangit koşulla olursa olsun borc bulabilen yönetici ya da kamu görevlisi, başarılı devlet adanm veya başarılı bürokrat sayılıvor. Kamcılı borclanma oolıtıkası olanca lıızı ile devam edlyor. 1985'lerde Türkıve'nin dış borclarının 30 rtfüyar doları aşması bekleniyor. (x) ilhan Tekeli Selim İlkin: 1929 Dünya Buhranında Türkiye'nin iktfsadi Politika Arayışlan s: 45. ODTÜ Yayınları. , Cumhuriyet 25 ŞUBAT 1932 ^EPYENİ BİR HAREKET: HALKEVLERÎ Devlet merkezi olan Ankara'da ve on dört vilayetimizde halkevleri açıldı. Bu halkevlerinin tarihçesini belki hepimiz az çok mühim ve herhalde zannediyoruz kısa bır tarzda şöyle hatırlanz: Eskiden memiekette Türkocakları vardı, bu ocakların bir kongresi bu teşkilatın yeni bir şekle dönüştürülmesine karar vermista. İşte Halkevleri bu yeni şekildir. Pakat Halkevlerınin ycpyeni bir teşekkül vücuda getirmek içın çok esaslı mesaiye istinat etmiş olduğunu bilmezsek mslumatamız çok noksan kalrnış olur. Filhakika Halkevleri için zamamn icapları ve memleketimizin ihtiyaçları düşünüterek pek çok çalışrtmış ve bu evlerin memiekette milli bir killtür membaı olması için çok esaslı kararlar alınmıştır. Halkevleri ile açtığımız çığır kendi memleketimiz için yepyenî bir hareket olmakla beraber başka memleketlere nispetle hat ta çok üeç bile kalmış bir harekettir. Türkiye'de Cumhuriyet rejimi daha dün denilecek kadar yeni bir zamanda teessüs etmiş ve aradan geçen mahdut müd det zarfında ise biri diğerinden daha zamri muazzam kararlar tatbik olunmııştur. Ancak bunlarla da herşey olup bîtmiyör. Hayatın daima yeni ve hakikı ihtiyaçlarına uygun olarak fasılasız ve çok çalışmakhğımıza ihtiyacımız vardır. Hakiki inkilap milletin kazanılan mevzileri yalnız muhafaza etmesiyle değil, mutemadiyen takviye etmesiyle gerçekleşebilecektir. İşte Halkevleri bu umumi ve kati ihtiyacın ifadesidir. YÜNUS NADİ OKTAY AKBAL HAVII B "Emir,,le Oztürkceci Olmuslar! ankalarımızın genel müdürlerl ve yetkilileri yarın Bağbank'ın ev sahipliğinde izmir'de toplanacaklardır. Bu, 1 temmuz bankacılığının 13. toplantısı olacaktır. Toplantının gündemlnde; faizler, mevduat sertifikalarının pa zarlanmasından yakınmalar, mevduat ve kredi maliyetlerl ve Merkez Bankasınca alınması istenllen önlemlerin yer alacaflı şüphasizdlr. B Bankacılar Toplantısı Faizleri yavaş yavaş düsürmek; bir ay, iki ay gibi ihbarlı mevduatı vadesiz mevduata dönüştürerek iki mevduat çeşidi araşında faiz dengesi kurmak gerekmektedir. Vadesiz mevduata da gerçekçi bir faiz verilmeli. ma eskisi gibi sürüp gidecektır. ••• ! URHAN Belge bir yolculuk sırasmda Falih Rıfkı Atay'a şöyle takılmış: 'Yazılarında uydurma kelimeler kullanmaya başladın». Atay ona şu ya mtı vermiş: «Sen bana baksana! Senin o Süleyman Nazif üslubuyla yazdığın makaleleri dostun olarak ohumah için her defasında üç defa hatmediyorum. fakat uçüncü satırda tahammülüm halmıyor, bırakıyorum. Sen Türkçe mi yazıyorum, sanıyorsun. O benim yazdığım kelimelere gelince, eğer ben onları yazmasam Türkçe elden gider. Ne sanıyorsun sen?» «MilliyeU yazan sayın Burhan Felek bir kaç gün önce yayınladığı «Bir Dil MeselesU başlıkh bir yazısmda görgü tanığı olduğu bu olayı anlatıyor... 'Yazarlan araşında pek uyumluluk olmayan (nereden çıkanyor bunu!) büyük bir gazetede Tahsin beyefendiye nazaran çok daha genç bir yazar arkadaş» Cyani ben) Tahsin Banguoğlu'nun 1940'larda yazdığı bazı yazılan ortaya atarak, o devirde, şimdi uydurma dedigi bazı sözcükleri kullandığını Tahsin beyin adeta yüzüne vurmuşum... Bay Felek. bu konuda hiç bir ses çıkarmayan Banguoğlu'na niye sustuğnnu soruyor, *Tah$in bey bu yaşta böyle bir zahmete kendini sokmak istemedu diyerek. Banguoğlu'ndan daha yaşlı olduğu halde 'bu zahmete' kendisi katlanıyor... 'Çok daha genç bir arkadaş* olarak bu yazıyı da ibretle okudum. Köşe yazarhğmm yaşayan bir ustası olan Saym Felek'in yaptığını ben yapamam. «Çofe yaşlı bir arkadaş' diye yazacağıma, adıyla sanıyla seslenirim. Saym Felek böyle diyor!.. Sonra da yazdıklan üzerinde düşüncelerimi yazanm Herkes anlasın, kim ne demiş, kim ne yazınış, iyice bilsin diye... Tahsin Banguoğlu dilbilim uzmanı olarak tanmır. Üniversite]erde dilbilim dersleri vermiş, bu alanda profesör olmuştur. 1942'de mîlletvekili seçilmiş, 1948'den 1950'ye kadar da Milli Eğitim Bakanlığı yapmıştır. Bakanhğı süresince, tüzük gereği Türk Dil Kurumu Başkanhğında bulunmuştur. Atatürk'ün giriştiği, dilimizin özleştirilmesi, gerçek bağımsızlığına kavuşturulması yolundaki girişimleri açıkça desteklemiş; yazılar yazarak, konuşmalar yaparak dil devrimi yanlısı görünmüştör. 1950'den 1060'a kadar da bu tutumunu değiştirmemiş, 196O'da Dil Kurultaymda TDK Başkanlığına bu niteliSri yüzünden seçildikten sonra da en aşın bir dil devrimcisi kişiliğini sürdürmüştür. O kadar ki o günlerin genç yazarlan, TDK'nın genç üyelerl, bu yolda kendisini desteklemişlerdir. Ateşli bir 27 Mayısçı, Atatürk ilkelerine bağlı, TDK'nun savunucusu bir kişi 1965'ten sonra birden değişirse, daha düne dek dil devrimine saldıran bir takım profesör ve doçentlerin yanmda yer alırsa, buna önce şaşılır, sonra da kızıhr elbet!.. HeIe o kişi tutar da TV ekranından, dil devriminden yana olan kişileri suclarcasına »işin içinde ideolojih yönler, politiha vardır" derse, buna karşı çıkmaz mısınız? Hele o kişiyi yakından tanımış, eski «feiştliğini» bilen, dil devriminden yana yaptığı konuşmaları, yazdığı yazılan okumuş bir insan iseniz!.. Burhan Fel&k, 'durum» der, 'Sözcük» der, «oçıfelama» der. «zorunlu» der, 'gezi» der, 'ilgi», 'özleşme», 'özellihle», «düzyazı», «gezegcn», *toplum», töğretmen», 'yazar» der, yıllar önceleri 'Uydurma» dedigi nice nice sözcüğü yazılarında hiç çekinmeden kullanır; sonra da 'uydurma dil» diyerek karşı çıkar özleştirme akımma, bu Türkçe sözcükleri kullananlara kızar. onlardan 'genç bir yazar arkadaş» diye söz ederek kamuoyu önünde küçük düşürmeye çahşır... Her zaman söylerim: Atatürk devrimlerinin içinde en yaygınlaşmışı, en tutunmuşu, en sevileni, dil devrimidir. Bugün yazı yazan herkes (Arkası 7. Sayfada) Toplantının yapılmasmın baş lıca nedenl olan faizler konusunda bankalarımız falz oranlarını düşürme eğiliminden uzaktırlar. Ocak 1982 de başlıyan uygulamada yüzde 25, 35 ve 45 oranları benlmsenmiştlr. Falzlerin kısa sürede düşürülmesine olanak görmeyen bankalarımız, bunun bir zamanlama işi olduğunu ve Merkez Bankası'nın ve hükümetin alacoğı önlemlere bağlı olacağı savındadırlar. Bu görüşlerlni toplantıda dile getireceklerdlr. Bankaların görüşünde genelde mevduat mallyetinln arttığı kanısı egemendir. Ve bankalarımız kredi maliyetlerlnin düşürülmesl yönünde. Merkez Bonkasınca alınan önlemleri yeterli görmediklerinden mevduat faizlerinin düşürülmesinden yana olmayacaklardır. 1980 ve Mehmet Ali TUNABOYLU oranlarının yüzde 50 ile sınırlanması uyguianan ekonomlk politikaya uygun düşmektedir. Bankolarımızın aksi bir görüşü olanaklı görülmemektedir. israr edilmesl halinde 1982 yılı icinde banka, banker ve sanayi kuruluşlarının zlncirleme bicimde olumsuz etkıler altında kalacağını söylemektedirler. ••• ••• Toplantı konularından birisi de şüphesiz ki, kredi maliyetleri olacaktır. Merkez Bankası Başkanının kredi maliyetleri ve faiz konusundaki görüşü şoyledir: «Kredi maliyetlerinın düş mesi icin herşeyden önce, mev duat faizlerinin düşmesi lâzımdır. Onlar düşmeden bankalar kredi maliyetlerini nasıl düşürebllir? Bu ancak şöyle olabilir. Maliye Bakanlığı bir takım vergileri düşürürse olur. Meselâ, vergi stopajı vardır, yüzde 25 onu düşürürse gayet tabil kredi maliyetleri düşer. Ama Maliye Bakanlığımn şimdi öyle bir şey düşüneceğini zannetmiyorum. Yüksek falz uygulaması ne zamana kadar sürebilir? Mev duat toplama yarışı devam etmektedir. Bankalarımızın mevduatı 1.3 tirilyonu aşmıştır ve artış devam etmektedlr. Para İle para kazanmanın tam zamanıdır ve bu para kazanıl1981 yıl sonlarında mevduat sahiplerine kâğıt üstünde ta maktadır. Kalkınma hızı düşerhakkuk ettirilen faizlerden alı ken ve tstenilen düzeye cıkanla nıp cekilmeyenlerin vâde so mazken, ekonomide bu derece yüksek tasarruf eğilim ve nunda cekilebilmesl endişesi olanağını ekonomlnin kuralları vardır. Faizlerin ve mevduatın ile acıklamak bir yerde inandıbankalarda kalması careleri aranmaktadır. Bu care arayış, rıcı olamamaktadır. Kara para bankaları zorladığı İcin ve ve vergi dışı birikimler, sertifika ve Isimsiz hesap İle ceki1982 yılı genelde vâdell mevdu lebildiğl kadar bankalara çekil atta vâde tarihlerinin sona ermlştir. Mevduat yarışının sodiği bir yıl olması nedeniyle, nunda kimse kazanamayabilir. faiz oranlannin düşürülmemeKağıt üstünde hesaplara alasiyle paraların bankalarda kal cak kaydedilen faizlerin vâde ması sağlanmış olacaktır. Ay sonunda ödenmesl bir sorun rıca bu durum kârlılığı da etki olabillr. Mevduat artışının aynı leyeceği icin tercih edilecektempo İle devam edemeyecetir. ği ve bir ekonominin sadece ••• dışsatım demek olmadığı ve yüksek maliyetli mevduatın dış Falz konusunda hükümetin satım dışında kullanımı da zor göruşü nedir? Sayın Başbakan laşacağından belki bir yıl sonDanışma Meclisinde hükümera bankalarımız kaynaklarını tin görüşünü şöyle acıklamışrantabl kullanamayacaklar ve tır: maliyeti yüksek kaynaklarının tomamının krediye döcTasarruf sahibine enflâsnüştürülememesi başlangıcta yon oranının üzerinde bir nekârlarda azalmayı sonra da ma sağlanmasını, bu sistemle zararı gündeme getirecektir. hern gönüllü tasarrufların artBu sebeple, yüksek falz uygumasını, hem de firmaların Işlet laması iyimser bir görüşle, anme ve yatırım kararlarında dacak bu yıl sonuna kadar deha rasyonel hareket etmelerini vam edebilir. 1982'nin sonlaarzu ediyoruz. Vatandaşın parında olmazsa, 1983 başlarınrasının enflâsyon altındaki faiz da faizlerin düşürülmesl kacılerle kemirilmesi bir istismarnılmaz olacaktır. dır. Böyle bir uygulama adaletsiz olduğu kadar, ekonomiHoldinglerln blr kısım bannin ihtiyacı olan tasarruf kaykoları egemenllği altına almanağını da kurutmaktadır.» ları sebebiyle bazı iş adamlan Sayın Başbakanın konuş ve sanayicilerln görüşlerl de masından tasarruflara enfbankacılar toplantıstna yonsı"lâsyon oranının özerin tılmış olacaktır. Uyguianan pode faiz verilmeye devam edil litikayı destekleyen görüşlerin yanında karşıt görüşler ve amesinin arzu edildiği anlaşılmaktadır. 1981 yıtındo enflâs lınması zorunlu görülen ek ön lemler de ortaya atılabllir. Bayon hızının yüzde 38 olması ve gercekte ise yüzde 50 55 zı gruplar falz politikasının oaraşında olduğunun Iddia edil lumsuz sonuclarından endişe mesl karşısında mevduat faiz duymaya başlamışlardır. Ve Kredi maliyetlerl de toplantıda görüşme konusu crfacaktır. Kredi maliyetlerl ile Jlgili olarak Merkez Bankast Banka Meclisi'nin 19 kasım !3(31 tarihli kararları, 31 ocak 1982 ta rihli 17591 sayılı Resrri Gazete'de yayınlanmış ve yürurlüğe konulmuştur. MerVmz Ban kası yayınlanan kararlıauı; mev duat munzam karşılıklcHının oranı, bunlaro uygulana.aak faiz oranları, bankaların toc*ıhüt)erine karşı bulunduracaikları umumi, disponibilitenln cnranı ve bankalarca kredilere trtfiakkuk ettirilen faizlerden alıman ve Merkez Bankası nezdlndeki faiz farkı iadesi fonuna yatırılan miktarlarla, ilgili bulunmaktadır. Merkez Bankösı Ban ka Meclisi'nin işaret edilen kararlarının olumlu ve kredi maliyetlerini düşürücü olduğu şüohesizdir. Bu önlemler mü?teri lehine kredi rmıliyetlerinde yüzde '1.8 oranındn bir düşüş sağlamaktadır. • Kredi maliyetlerinin düsürülmagi yönünde Merkez Bankasının bu önlemleri yeterli görülmejnekte dir. Ve bu önlemler baiıkolarımızca mevduat faizleriain dü şürülmesi icin de yeterli görül memektedir. öyle anla^.ılıyor ki, Merkez Bankasının u»ı önlemleri izmir toplantısında mevduat faizlerinin düşfirülme sinde bankalarımızı etkil'Mrıeye cektir. C IGünün ÜanlarıCZD Venüs'e benzemek GUzelliğin timsali Venüs'e benzemek lster misiniz? O halde Venüs kremi, sürmesl, cilası, briyantini, sabunu, esansı, losyonu kullamnız. Douglas Fairbanks'ın oğlunun «Sevenlerin Günahı» filmi, yakan, kavuran ve öldüren bir aşktır. 6 kartpostal ve 1 kartonlu fotoğraf sadece bir liradan yapılır. Diğer fotoğraf ve boyah resimlerde % 25 tenzilat. Beyoğlu No: 48 Sevenlerin Günahı Foto Ferit İbrahim Tarım kesimine acılan îcredllerde T.C. Ziraat Bonkajdnca, esnaf ve sanatkârlara cjcılon kredilerde T. Halk BankaBinca yapılan faiz Indirimleri mevduat ve iş bankalarınca bu' toplantıda değerlendirilmesl >#e bu Mevduat faizler) de düşürül indirimler faizsiz resml mevsün, kredi faizleri de düşurül duatın ve tamamı Merkez Ban kası reeskontundan ka\ımaksün, kredinin maliyeti böylece ucuzlasın denillyor, tabil bu lanmıyorsa üzerinde durulipnası nun mevslmi ml. değil ml onu yerinde olur. düşünmek lâzım. Banko para Enflasyon hızının üze.rtinde alıp satan bir müessesedlr. veya hic değilse enflasyon oYüksek flyatla alırsa parayı, ranında bankalardan faiz a(lantabii yüksek flyatla satacaktır. ların blrikimlerlnin bunıian Ayakta kalabllmesi icin mevböyle bankalara cekilebilnıesl duata verilen faizin de ucuz veya bankalarda birikimleriqı tu olması lâzımdır. Böylece, dotulabilmesl faiz oranları II»' sılayısiyle, kredi faizi otomatik kı sıkıy n llgili bulunmaktadır. düşer. Sonuc: Faizleri yavaş ydfvaş düsürmek, bir ve iki ay gibi Enflasyon düştüğüne göre, İhbarlı mevduatlorı vode'Sİz daha da düşürüleceğine göre, mevduata dönüştürerek, iki zaten faiz oranlarının bu kamevduat cesidi araşında faiz dar yüksekte kalması da anor denqesi kurmok, vadesiz hnev maldir.» duata %5 faizi aercekci olaSayın Başkan, bu görüşünü rak yeniden belirlemek qercîkİzmir toplantısında ifade edemektedir Bir yenilik bekl>aıiilcektir, ama bankalarımız bu meyen İzmir toplantısında bu görüşleri temenni olarak dinhupıjRiar ürerinde duruln»ası leyecekler. fakat esasta bir yerinde olur. değişikliğe yandaş olmayacaklardır. Operatör İzmir toplantısında mevduat sertifikası pazarlamasından yakınmalar olacaksa da, bu konuda gecerll bir önlem alınamoyocak, yine bir kısım Genel Cerrahl bonkalarımız paket anloşma Uzmanı denilen anlaşmalarla büyük Mecidiyeköy Kervangecrakamlara varan sertifikalorı mez Sok. 5 Keramet Apt. toplu olarak bankerlere verefKececiler Garajı yanı) cekler ve bonkerler de serbest piyasadan sertifika topladıklaTel.: 66 47 48 rını söyleyecekler ve uygula NESÎN EDEBIYAT YILLIĞI 1982 Nesln Vakfı Edeblyai Yıllığının yedlncisini sunu yoruz. Yedi yıldan beri çıkmakta olan Nesin Vakfı Edebiyat yıllıklarında, o v''<n bütün edebiyat olaylannı topluca bulacaksın» Bu yıllıklar her edeblvatçının, her edcbiyatseverın.her edebıyat öğretmenınln kıtaplığında bulunması. gerekli değil, ıorunlu btr yapıttır Nesın Vakfı Edeblyat Yıllıkları bir kez okunup b»rakılacak yapıtlardan değildır. her *aman öaşvurulacak, yıllar geçtikçe değerl artacah ve bulunması lorlaşacak bır büyük toptu yapıtcır Dr. Kazım SARI Genel Oağıtım Ccm Mav BabMİicad 19/1 CağatoğluİSTANBUL
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle