19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhurıyet 2 20 ŞUBAT 1982 eçea yılın son günü Ghana'da 25 yıllık bağımsızlık döneminin altıncı hükümet darbesi yapıldı. Bundan iki buçuk yıl önce bir hükümet darbesi düzenlemiş olan 30 yaşında bir tıava yüzbaşısı kendi cuntasıyla iktidan ele aldı. Latin Amerika ülkelerinde oldugu glbl Airika'da da hükümet darbeleri hiç eksik olmaz. Herkes alışmıştır DU darbe haberlerine. Ama bu kez Ghana'daki darbenin başka özellikleri var. Darbecüer üikeyi batırmakta olan beceriksiz bir yönetiml iş başından uzaklaştırdılar. Bu işın geçmişi şöyle başlıyor: Altın Kıyısı adındaki eski bir îngiliz sömürgesl olan 12 milyonluk Ghana, Afrika'da sömürgecüige karşı en büyük savaşları vermiş olan Nkrumah'ın öncülüğunde 1957 yılında bağımsızlığa kavuştu. Nkrumah o dönemde Afrika'da çok sevilen. çok saygınlığı olan bir liderdl. Afrika'da nereye gitseniz çarşıdu. pazarda. her yerde Nkrumah'ın resimlerlnl görürdünüz. Ama, ne yazık kl Nkrumah bu işi yürütemedi. Ülkede pahalılık ve yolsuzluklar aldı yürüdü. Eldeki dövizler kısa zamanda eridi; Ghana 350 milyon Sterlinlik borca girdi. Batıhlar da Nkrumah'ı yıpratmak ve çökertmek için ellerinden geleni yaptılar. Nkrumah ekonomik bağımsızlık olmadan gerçek bir bağımsızlığın olamıyacağını söyleyerek bütün gerl kalmış ülkelere kötü (!) örnek oluyordu. Daha o yıllarda ne Kenya bağımsızlığına kavuşmuştur, ne Nijerya, ne de Tanzania. ••• tşte böyle bir hoşnutsuzluk havası 1çinde, 1966 nisamnda Nkrumah bir Çin gezisindeyken Ordu yönetimi ele aldı. Darbeyl iki komutan düzenlemtştl: General Kotoka ile General Afrifa. Ama bu komutanlar Iş başına geçmek lstemediler. Eski Genelkurmay Başkanı General Ankrah'i iş başma geçirdiler. Çinliler ve Sovyet uzmanlan hemen gerl gönderildi. îngiltere ile yeniden diplomatik illşkiler kuruldu. Bir süre sonra da her şey yavaş yavaş normale dönmeye başladı. Yeni bir parlamento kurulacak ve yönetim sivillere bırakılacaktı. Ama, olmadı; üst kademe 6 Nkrumah'tan Rawlings'e GANA'DA RAVVLINGS'IN YENI BİR DARBEYLE TEKRAR İŞ BASINA GELMESİYLE ÎŞLER*N r*ÜZFT THGİ ANLASTUYOR. ANCAK CEStTTJ YOLSUZLUKLARLA ZENGİN OLANLARIN HUZUR OLDUĞU DA AÇIKÇA GÖRÜLÜYOR. Hıfzı TOPUZ deki komutanlar arasında anlaşmazlık çıktı. Komutanlar General Ankrah'ı devirerek yerine General Afrifa'yı geçirdiler (nisan 1969). Askerler sözlerinde duracaklardı. Bundan 7 ay sonra. 1969 kasımında seçlmler yapıldı. Parlamenter demokrasiye geçildi. Ama, bu riönem de uzun ömürlü olmadı. Ordu, ikibuçukyıl sonra, ocak 1972"de üçüncü bir darbe düzenledi Bu kez de Acheampong adında bir albay devletin başına geçerek partileri yasakladı. kend) yönetimini kurdu. Bir süre sonra yeniden demokrasiye dönüş hazırlıkları başladı. yeni bir Anayasa tasarısı bazırlandı. 1979'da tam demokrasiye gecilirken askerler dördüncü bir darbeyle General Acheampong'u devirerek yerine General Akuffo'yu geçirdiler. General Akuffo tutuklu politikacıların tümünü serbest bıraktı. partilere izin verdi. Yeniden seçim hazırbklarma KirişHdi. Tam seçimlere gldilecekken askerler 1979 hazirnninda veni hi* dprbe ile hükümeti devirdiler. Jerry John Rawlings adlı bir yüzbaşının başkanlıgmda alt dereceli subaylarla çavuş ve onbaşılardan oluşan bir cunta yönetimi ele aldı. Bütün eski devlet başkanları. bakanlar ve yönetlciler tutuklandı. Hepsl yargılandı. Her blrinin çeşitll yolsuzlukîan ortaya cıktT. Bir sabah vakti başta eski devlet baskrmlarından General Afrifa, General Acbeampong ve General Akuffo o'rnak üzere yedi generali kurşuna dizdiler. Üç eski devlet başkanının bir arada kurşuna dizilmesi her halde dünyada eşine rastlanmadık bir olaydı ••* Ama, Cuntanın Başkanı Yüzbaşı Rawllnes kararlıydı Kendlsi iş basında kalmayacak, demokrasiye ve sivil yönetime dönüşü saglayacaktı. Yolsuzluklardan zengin olmuş generallere ve tücnarlara karşı bir temizlik kampanyası açıldı. Karaborsacılara meydan dayagi atıldı. Bütün Ghana heyecan içindeydl. 1972'de guroette ölmüş olan Nkrumah sankl ynrda dönmüş gibiydi. Her yere Nkrıımsh'm resimleri asıldı. Yüzbaşı Rawlings sö^ünde durdu. îki ay sonra seçimler yapıldı. Nkrumah'cılpr seı^m'eri kf^ıidıb'r o eüne kadar adı dtıvulmamış Hü'a Limann admda 46 yaçında eski bir dir>'omat Devler Başkanlıeına getirllrii. Rawlins?s Uç ay icinde yönetimi sivülere biraka'ak cekilip gittl. Gittl ama. Rawlings gölge kabinp gibiydi. Her şeyi yakmdan izüvor ve vöneticilerin huziırunu kaçmyordu. Üstebk H. Limann da hiç basanlı olamnMr. söyledtklerinln hiç birini yapamiyordu Nkrumah'çılar bile Devlet Başkan'nHan hesap sormaya başladılar. Limann btttün tlerici çevrelerl hayal kmklîSma uStratmıstı. Hükümet. Yüzbaşı Rawlings'ln yeni bir darbe düzeniemes'ni öniemek Vin akla srelmedik önlemler aldı. Rav.'lin<Ts ise zpman zaman g^zptecilere dpmpr>'er vprerp'' «O'ianaliları bi'dala yprine kovmavjn. Bu islpr böyle yürümpz. Ben başlarınm helastyım. Beni üç kez öldürmeye kalktılaı; olmadı. Aına bilsinler ki beni sabah kahvaltısında vuracak olanlar öğle yemejfine yetişemezler..» diyordu. Bütün üniversite çevrelerinin, gençliğin. Nkrumah'çıların artık tek umudu Rawlings't1 ••• Sonunda 30 arahk 1981 gecesi Rawlings beklenen darbeyi. yani Ghana'da yedinci darbeyi yaparak yönetıme el koydu. Kimsenin de kılı kıpırdamadı. Devlet Başkanı basta olmak üzere bütün yönetlciler tutuklandılar. Partiler kanatıldı. îşte şimdi durum bu. Nkrumah yeniden iş başma gelmiş gibi bir hava var herkeste. Paris'te Ghanalı dostlarımla konuşuyorum. hepsi çok sevinçl). Ghana'dan Ke'en son gazeteleri gö'.terrii'er îş'er normale dönüyor galiba. Herkes «Limann cok iyi bir ineandı. dürüsttü ama. ypteneksizdi. Çapı elverişi' dfcciidi. befpremedi» divor. Rawlings ise. «B°n kanitalizmdpn komiinîzmden, sos,vali7mden anlamam Y3İri7 Fanon'a inanıyorum» diyor fFanon Cezayirde yaşamış. Antil adalanndan gelme bir doktor ve yazardı. Ücünoü Dünvada bn^ımsızlıeın ilk kuramlarını o yaptı ve 196,Tte öldü.) Raw'ings «'înrkpsin yanlış vatınıa hakkı vardır. Ama, bu kez eeçen sefprki uibi saf oltnıvacajrım» diyp söz'erini sürdürüyor Rawlinfts'in isbaşına sei'si Ghana'da son yıllarda cesitii volsuzluklarla zengin olanların huzurunu kaçırıyor Le Monrîe ftazetesinde iki ay once snn darbeden cok önce. bir vazı dizisi vavın'^nmıstı. Npler yoktu bu yazılarda' Dükkânlarda paket kâğf<di bulunmpdı&ı icin kütfıphanp'prden pazete knlpk^ivoniarın) cahrj satmışlar. Gün'*ik ase^ri ftr.ret, ancak vanm kilo ekmek parasına yetiyormus. Eski bir altın ülkesi olan Ohana'rtT 64 altın rrmdeninden yalnız 4'ü işletiHyormuş Gbana baSımsız'ı ga kavustueundan beri %1400 oranmda de^alüasyon vanı'rmş Ama bıitün gece kulürj'eri. re^toranlar her akşam valnız Ghpmiı 7"»ri!r'n'prie doluvmıış Rawlinps'i fste bu kosullar veniden iş başına sretirdi Ghana'mn bu 6'ncı hükümet darbepinin kökeninrlp bfltün bu ekonomik ve toplumsa) eerçekler var Kale Gibi Gazete... arfı actım îçinden «Pencere» çıktı. Bir okurum ya^ıyı kesmiş, kötü baskı yüzünden çürük dişler gibi sırıtan ya da dökülen harfleri. sözcükleri. satırbaşlarını ve sonlannı kırmızı kalemle işaretlemiş; «Arif olan anlar» diye yollamış. GUn geçmiyor ki buna benzer mektuplar almıyalım. Kimi okur boydan boya bütün gazeteyi gözden geçirip baskının kötülü^ünü vurguluyor; başyazarımız Nadir Nadi'den başlayarak hepîmize yansıyan yakınmaların ardı arkası kesilmiyor; yaşlı bir okurum diyor ki: Harfler çok küçük. mürekkep soluk; gazttenin yazılarını okurken camm çıkıyor. Okuma öyleyse... Olur mu? Cumhuriyet benim için hava gibi su gib'dlr: soluk ahr gibi, içer gibi okurum onu.. Şu Tanrının işine bakın!.. Terör ve anarşi döneminde Cumhuriyet'i okuyan hayatmı tetılikeye atıyordu Kimse gazetesini bırakmadı. Şimai 20 llra olduk. satışımız artiyor. Geçen ayın ortalaması 105 bin net satıştı. Ne var bu gazetede yahu? Soluk mürekkep. kötü baskı. görünmeyen totoğraf... Ben bizim okurlara şaşıyorum. öteki gazeteler neler d ? neler vermiyorlar? Renkli ekler, < güzel armaganlar. yüz milyonluk piyangobr. resimli aşk romanları. baldırbacak fotoğrafları, pinup posterleri... Bunlann hiçbiri Cumhuriyet't.e yok... Bari temiz bir baskı versek ya... Neyse haber ve kö?e yazılarını dizdtglmiz harflertn puntolarını btraz büyüttük: daha kolay okunma olnnakları yarattık: gelecege dönük (bir yıl içinde) dizgi ve baskı teknlğini geliştirecek önlemler alınıyor: blraz daha dlşimizi sıkahm • Cumhuriyet. dünya görüşünde Atatürkçü. çağdaş, dovrimci btr gazetedir. işletmeciliğinde baskı düzeninde tutucu kalmıştır. Bana sorarsanız Türkiye gibi bir ülkede savurganlıgın ve tüketlm şampiyonluğunıın simcesini oluşturan boyah basına gerek yoktu. Gazetelerin siyah beyaz yayınlanması nemize yetmezdi?. Olur mu abi? Elektronikle yönetilen baskı makinelerini dizi dizi sıralayacaksın. Bir yandan vereceksin kâğıdı. bir yandan vereceksın boyayı, bir yandan basacaksın düsmeye... Oooh saatte 25 bin Nesrin Topkapı. 25 bln Ajda. 25 bin Muazzez Ahacı, 25 bin Bo Derek. kaymak gibi pırıl pırıl... SporLoto, geçimtoto. eypi ile yupiyi de şavulladın mı yarıni milyon tiraja bana mısın demezsin . Eypi nedir? AP Ajansı.. Yuoi? Yumurta pillç Amerikan... Sonra Türkiye"de 24 + 12 ile ekonomlde ne büyük atılımlar yapildığmı söyleyen işadamlarının fotoğraflarını da eksik etmemek gerek... • Sakın yukandaki satırları okuyunca basınımızın yeni golişmelerinl yadsıdığımı sanmayın. Aramıza katMan Güneş gazetesine de başarılar dilerim. Bu gazetede değerli arkadaşlarınıız calışıyorlar. Ancak Babıali'de tekeicilik tehlikesi de gittikçe büyüyor. 1970Merde bazı gazeteler holdingleşttler; şimdi bazı holdingler gazeteleşiyorlar. Yirmlotuz şirketin sözcülüğünü yapan gazetelerimiz var. Daha da kötüsü. artık gazete sahipleri de degll, bazı yazarlar işadamlığına tüccarlıga sıvandılar. Paranın yüzü sıcak. ve tatbdır. Ama para ve özçıkarla doğrular ve gerçekler çatıştıgı zaman yazar hanglsini yeğliyecek? İşte temel sorun.. Cumhuriyet'in böyle bir sorunu yok; kale gibi holdlng ya da banka değiliz; ama kale gibi gazeteyiz.. Z İVİT HOTIİI OKTAY AKBAL Dertler, Sorunlar.. kur mektuplan birikti. Ne yapmalı? Bir yaran oluyor mu bu sütunda okurlann dertlerini sergilemenin? Pek sanmam. Burada acılan, dertlen, sıkıntıları dile getiriyoruz da bir şey değışiyor mu? Düzelen, iyiye giden bir 'şeyler' var mı? Yoksa tam tersi mi oluyor? Bu sütunda adlan çıkan kişiler daha da beter durumlara mı düşüyorlar? Bilmiyorum dogrusu... Zaman zaman ilgililerden a<;ık lamalar alıyorum. O şöyledir. bu böyledir diye! ÇoğunluMa 'sizi yanıltmışlar, sizi kandırmışlar' derler ilgililer! Daha çok özel konuşmaJarda söylenir bu tur sözler. Aldanmak, yanıltümak yalnız biz yazarlann başma gelmez, genel müdürlerin, Dakanlann da çok kez içine düşmekten kendilerini alamadıklan bir engeldir. Bizi de aldatabilirler, ama o yetkili kişileri de aldatırlar çevrelerindeki 'maksatli' kişiler... • Trabzon'dan öğretmen S.E. yazıyor: *Trabzon'da M. Eğitim Müdür ve yardımcılan 12 Eylül öncesi ihtidarları tarahndan isbaşına getirilen kişiler. Vali de öyleydi, yeni değiştirildi. Emniyet Müdürü ve bir çok daire müdürleri hep 12 Eylül öncesinde atanan kimselerdir. Milli Eğitim'de 12 Eylül öncesindekinden daha yoğun partizan lıh sürdürülmektedir. Kapatünuş bulunan sağcı partilerin u yöneticilerinin tüm istekleri devamlı ola rak yerine getirilmektedir. Müdürlükte etkin kişiler biz buraya şartlı getirildih, kendi görüşlerimtzin savunmasını yapacağu demehtedirler. 12 Eylül öncesinde Atatürh atimı ağzına almayanlar birden Atatürkçü oldular. Bahanlıh Müfettişleri tarahndan üç ay önce yapılan soruşturmada yuharıda ileri sürdüğümüz savların doğruluğu belgelerle kanıtlanmıştır. Trabzon'daki tüm ögretmenler Milli Eğitimi yozlaştıran, çağdışı tutumlanyle saygmhklarını yitiren bu yöneticilerin görevden alınmalarını beklemehtedir. Trabzon'da 12 Eylül'den sonra anarşi ve terör sona ermiştir, fahat kamu kuruluşlarında adam kayırma, parüzanlıh sürüp gitmektedir. Trabzon halkmın istediği Atatürh ükelerine devrimine yürekten inanan kişilerin Trabzon'da kamu yönetimine etkin olmalarıdır.* • Üsküdar'dan öğretmen Nurettin Kıhç: 'EmekH olmak üzereyim, artık hiç kimse beni sürgün edemeyecektir» diye başlamış mektubuna... Üsküdar Lisesi Müdür Yardımcılığından uzaklaştınlmış. 1980 81 ders yılında dört değişik okulda öğretmenlik yapmış. Bu arada, hafckını aramak için uğraşmış. Kendi deyimiyle 'haksız ve kamtsız suçlamalann ötesinde hiç bir mantıksal neden' buıunamamış. Yine de eski görevine dönemeyince emekliliğini istemek zorunda kalmış, şöyle yazıyor: *Hami Karsh çocuğunu yitirdi. Ben ekonomik ve psikolojik bunalhna girdim. Tüm okulun saygı duyduğu iki deneyimli eğitimcinin başına gelen bu olaylar tedirginlik yarattı. Meslek onurunu taşıyan Müdür Yardımcüarından birkaçı görevlerinden ayrıldı. Onların yerine bilinen siyasal çizginin hişilerl getirüdi. Bir yılda öğretimde verim yarı yarıya düştü. Umarız kı yetkililer, böyle olaylarda öğretmen kitlesinin içine girereh gerçeği kendi gözleriyle görmek isterler.» * Bu da Sakarya'mn Akyazı Cezaevinden bir tutuklunun yazdıklari: «Biz Akyazı Cezaevt tutuklu ve hükümlüleri idareyle birlikte cezaevini bir kitaplığa kavuşturmak istedık. Bazı girişimlerde bulunduk. Çevrede tanıdıklarımızdan, öğretmenlerden kitap yardımında bulunmalarmı diledik. Arkadaşlar bir kitabevi sahibinin de yardımıyle bir miktar kitap hazırlamışlar, fakat kitaplar bir türlü bize ulaştırümıyordu. Nedeni de ilçe kaymakamının bu girişimi haber alınca, yardımcı olacağı yerde, kitabevi sahibini ve öğretmenleri 'kitapla ilgilenmenin zamanı mı, hem cezaevine kitap sokulması yasaıztır» diye engellemesidir. Yasak yaymı okumah ve okutmak suçsa, yasak olmayan yayının okunmasını engellemek de suç sayılmamah mı? Böyle bir hareket bilimin temeline dinamit koymaktır. Bu olay bizi düşündürdü, okuma yazma öğrenmekteki amaç nedir diye? Halkımızın şu kadarı okuma yazma biliyor diye övüneceğimize halkın yüzde kaçının kitap alma okuma olanağı, hatta özgürlüğü var diye sormalıyız. Kanayan bu yaraya kalıcı bir çözüm bulmanın zamanı gelmedi mi?' • tşte son günlerin mektuplanndan bir kaç ahntı. Vorumu size bir de konularla ilgili olanlara kalmış! O urıst ve turızm sözcükleri dünyada ilk kez İngiliz dilinde ve 19. yüzyıhn ilk yıllarında, Ingiltere'den gezmek ve eğlenmek amacıyla kara Avrupası'na (genellikle Fran sa ve Isvtçre'ye) giden Inglllz gezginlerinı (seyyahlarını) ve bunlann gezilerijrle ilgılı faaliyetleri tammlamak için kullanılmaya başlandı. 0 çağlarda sayıca çok az, zen gin bir azınhğa seslenen turizmin, çok uz.un bir duraklama ve kısa bir emekleme gösteren gelişme sürecinden sonra birden güçlenmeye başlayıp, çok kısa bir zamanda tüm dünya ülkelerıni kapsayan çok yönİU, muazzam bir iş seKtorü haluıi alması (turizm patlaması) o kadar yeni bir olgudur ki, ünlü ansiklnpedılerde bıle henüz bu konuda yeterli bilgi yoktur. ••• Turızm, genellikle turistik potansiyele sahip ülkelerde büyük ölçüde dövız girdisı sağlayan bir iş sektorü olarak dış satım sanayıi dallarından biri olarak tanımlanabilir. Ancak turizmin, bilinen öbür dışsatım sanayii kuruluşlarından tamamen farklı, çok ilginç bir özelliği vardır: Turizm sanayii dövız sağlamak için mal üretıaek ve bu malı aücının ayağına kadar götürüp satmak zorunluğunda değildir. Çünkü bu sanayi daUnın mal varlığı, dairna yerinde sabit duran ve başka hiç bir yerde eşı bulunmayan doğa ve insan yapısı güzellik ve cser lerden oluşur. Bu nedenle turizm sektörünün arzettigi alış veriş, öbürlerinin tam tersıne, alıcıların mahn bulunduğu yere kadar, kendi istek ve harcamalarıyla gelmesi sonucu ger çekleşir. Îşte bu nedenle de turizm, öbür bütün dışsatım sek törlerinden çok daha kısa zamanda, çok çeşitli kaynakların devreye girmesiyle ülkelere anında v« nakit, çok el değiştırdigi için de değerinin çok üstünde bir döviz girdisi saglar. Turist dövizi olarak ülkede harcanan bir doların, dört kez el değiştirdiği anda dört dolarlık bir iş gücü yaratacağı, ekonominin en ilkel kurallarından biri olarak hatırdan çıkarümamalıdır. Turistik potansiyele sahip ülke ekonomileri için bu denli önsmi olan bir iş dalının yüz elli yıla yakm bir süre belirli bir varlık gösterememiş olmasınm, çok yakın zamanlara kadar bilinmeyen bazı nedenleri vardır. Gerçekten de turizmin güçlü bir ekonomi sektörü haline gelebilmpsi, geçen yüzyılda var olmayan bazı bilimsel, teknolo.jik, politik ve sosyoekonomik yenilik ve değişikliklerin gerçekleşmesine bağlıydı. Şimdi bunları, taşıdıkları önem sırasına göre belirtmeye çalışalım: 1 Üfkeler ve kıfalararası yolculukların daha ucuz, kolay ve süratli bir biçimde yapılmasım saglayacak ulaştırma araç ve gereçlerinin bulunması. 2 Özellikle hızla gelişmekte olan Batılı ülkelerde mevcut olan milli gelir dağılımı dengesizliklerinin, ortaya çıkan yeni sosyoekonomik koşullann zorunlugu altında, belirli bir ölçüde giderilerek çalışmakta olan genis halk kitlelerinin refah düzevinin vükseltilmesi. 3 Geçmişte sa'dece zevk, eğlence ve kısmen de spordan (Alp'lere tırmanmak gibi) oluşan turistik sevahat amaçlarının, kültürün yaygınlaşması sonucu çoğalması ve özellikle deniz ve güneş faktörlerinin bu amaçların başlıcaları arasına girmesi. 4 Toplu taşımacılığın son derece ucuz ve süratli bir biçimde yarjılmasını sağlayan «Charter» ucaklannm devreye girmesi 5 Hızla gelişen bilim ve fikonomık işbirhgi sonucu çeşitli ülkelere mensup insanlann birbirlerivle yakmlaşması ve ülkelerarası gezileri güçleştiren formalitelerin kısmen de olsa ortadan kalkması. 6 Hızla gelişen bilim ve Î Turizm Patlaması 1950LERDEN BU YANA BİR ÇIĞ GİBİ BÜYÜYÜP FRANSA, İTALYA VE İSPANYA GİBİ ÜLKELERİN BAŞLICA DÖVÎZ KAYNAKLARINDAN BİRî HALİNE GELEN TURİZMDEN HALA GEREĞİNCE YARARLANAMFYORUZ. İiter DÜLGE Elektronik Y. Muhendlsl teknoloji sayesinde geniş halk kıtlelerini turizm ve turistik seyahat amaçları konusunda bilinçlendirecek eğitim ve tanıtma kampanyalarmın modern ve etkin bir biçimde uygulanması. ••• Yukanda sıralanan yenilik ve gelişmelere bakıldığmda, turizmin gelişip güçlenmesinde hava taşımacılığımn çok önem li bir rol oynadığı kolayca RÖrülecekt<r. Bunu sağlayan da Birinci Dünya Savaşı öncesi bu lunan ve h?r iki Dünya Sava şı süresî ve sonrasmda hızla peliştirilen uçaklardır. Gerçelsten de. yeryuzünü kana bulayan, Avruna kıtasını harabe yıfını haline çeviren, insanlan cephelere ayırıp birbirlerine düşman eden iki dünya sivası ve özellikle 2. Dünya Savaşı'nın dogurdugu sonuçlar, paradoksal olarak, turizm patlamasım varatan fkjsmen clolaylı, kısmen de doğrudan, dolaysız olarak), veya bu patlamanın oluşunu hazırlayıp hızlandıran başlıca etkenlerdir. Yukanda belirtilen yenilik ve olanaklar ortaya çıkmaya başlayınca turistik potansiyele sahip ülkelerde turlzm sektörünü güclendirmek için yapılacak tek şey. mevcut potansivel ve olanaklardan optimum yarar saSlavocpk bir ekonomik yatırım politikasını en kısa zamanda ve kesintisiz nlarak uvsnlamaktan ibaretti. Ve işte bu İşi İlk olarak başaran ve turizm patlamasmı gercekleştiren ülkeler Fransa, İtalya ve tspanya oldu. Bunları örnek alan Portekiz. Yuıçoslavya. Yunarıistan. Romanya ve daha baska Akdenize sahili olan iükeier 1960 ve 70'li yıllarda büyük bir turizm kalkmmasına sahne olurken bunların hepsinden çok HAYRABOLU TAPIILAMA HAKtMLtĞtNDEN Esas No.: 1979/300 Davacı Kudret önbay tarafından davalılar Melek Pala ve arkadaşları aleyhine Çerkezmüsellim köyünde tesbiti yapılan 102,875 ve 3119 nolu parsellere ait itiraz davasmda, davalılardan Selim oğlu Aliman, Hanife Aydemir, Mehmet oğlu Süleyman, Mehmet kızı Bahire, Mehmet kızı Gülfatma, Hüseyin Açıkel. îbrahim oğlu Hüseyin, Hüseyin kızı Cemile, Hüseyin oğlu Mehmet, Emin oğlu Hüseyin, Mehmet oğlu Hasan. Bahire Bora ve ölü Mehmet oğlu Aliman Yaşar mirasçıları. ölü Rahime Yaşar mirasçıları. ölü Fatma Yaşar mirasçıları, ölü Ayşe Dubacı mlrasçılarından Bahire Bora. ile ölü Güllü Erdal mirasçıları. Abdurrahman Erdal, Abdi Erdal. Mehmet Erdal. Fatma ve Ayşe Aydm adlarına tebllgat yapılmadığından ve adresleri zabıtaca da tesbit edilemeyip meçhul kaldığmdan 7201 Sayılı Tebligat Kanununun 28, 29, 30 ve 31. maddeleri gereğince ilanen tebliğine karar verilmiş olmakla. Adı geçenlerin duruşmanın atılı bulundueu 15.4.1982 günü saat 9.05'te adliye dunışma salonunda hazır bulunmalan ve bu parsellerle ilgili tüm kanıt ve belgeleri duruşma günü ibraz etmeleri veya kendilerini bir vekille temsil ettirmelerl, aksi halde duruşmanın gıyaplarında yapılıp karar verllecegi. dava dilekçesi yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. (Basın: 11686) 1305 daha güçlü bir turizm potansiyeline sahip olan Ulkemizın günümUze dek bu döviz furyasından nasibını alamamış olması, üzerinde önemle durulması gerekeıı bir konudur. Her şevden cince, geçrnıştekı hstalann nedenlerinı bilmeden gelecekte ayni konuda işlenecek hatalan tümüyle önlemek olanagı voktur. Avrıca, birçofc konuda hâlâ israrla yaptığımız gıbı, bilinen bazı şeylcri yeniden keşif ya da ıcat etmeye kalkışmak, bize valtit kaybettırmekten başka bir şey sağlamaz. Bu nedenle de, turizm politikası konusunda, bu işı son otuz yıl içerisinde en iyi bir biçimde uygulamayı başarmış, gerek turistik ootansiyel, gerekse mevcut maddl olanakları bakımmdan en yakın rakıpleri olan Fransa ve İtalya'dan çok gerıde olmasma karşın 2. Dünya Savaşını izleyen 25 yıl zarftnda bu ülkeleri de gerida bırakıp Avrupa'nm en çok turist çeken ülkesi haline gelıveren İspanya'mn bu mucize gibi görünen başarıyı nasıl sağladığına kısaca bir göz atıp, bundan gereken dersi almamızda ülksmiz açısından yarar vardır. 1950'lerin başmda Pranco îspanya'sı. 1930'lu yıllarda geçirdigi iç savasın korkunç sarsıntılarından ve bunu izleyen 2. Dünya Savaşının doğurduğu sıkıntılardan yeni yeni kurtulmaya başlamış, birçok bakımdan Türkiye paralelinde olan, oldukça az geltemlş bir ülke görünümündevdi. Ispanyol pesetasmın dolara karşın değeri, Fransız frankmdan daha düşük oldugundan, bu ülkedeki turistik otel ve yıyecek fiyatlan Fransa ve hattâ Italya'da olanlardan daha ucuzdu. Ortalama yüzde otuz mertebesinde olan bu ucuzluk gerçi büyük bir avanta.jdı ama, Fransa' ve özellikle ttalya'nm sahip oidukları sayısız turistik çekiciliklerden yoksun olan İspanya'mn sadece bu özelliğiyle Fransa ve İtalya'ya akm eden turistleri kendi ülkesine çekmesi zordu. Bu gerçeğin farkında olan îspanyol yetkilileri Franco'nun direk tifi altında, gerektigi kadar subvansiyon verme karşıhgında ve tabil sıkı bir denetimle ülkedeki tUm turistik yatak, \1yecek vs. fiyatlarını Fransa re İtalya'da uypulananlann çok altına indirdiler. Buna paralel olarak, iç ve dış kaynaklı güçlü yatırım şirketlerivle anlaşmalar vapılarak Mallorca, tbiza adaları Costa Brava ve Costa del Sol kıyı şeritieri ucuz ve konforlu turistik tesisler, pla.flar, lokanta, kahvehane ve eğlence verleriyla donatıldı. Bir süre sonra «Charter» uçaklarının da devreye girmesiyla toplu ve son derece ucuz hava taşımacıhğı olanağı da sağlanınca, 12 ay turizmini gerçekleştirmek üzere Atlantik Okyanusundaki Kanarva Adaları da hızlı bir yatırımla turistlerin hizmetine sunuluverdi. Böylece 1960 ortalanna gelindiğinde, İspanya'ya büyük yatırımlar yaomış ya da bu Ulkenin sunduğu yenilik ve ucuzluktan faydalanmak isteyen yabancı turist şirket ve acentalan yılm 12 ayında İspanya'ya akın akm turist getirmeye başladılar. İşte birçok kışinın bir mucize olarak tanımlayıp hayret ve gıpta ile izlediği bu gerçek turizm r>atlam?sı olayını İspanya ashnda, >Tikarıda belirtilen ve belirtilmeyen bazı çok basit önlemleri zamanmda alıp çok iyi bir politika oarçevesi içinde hızla uygulayabilmesi sayesinde başarmıştır. İspanya'dan kat kat tistün bir turizm potansiydine sahip olan ülkemiz, 1950 ve 196O'lı yıllarda eline seçmiş olan fırsatlan iyi değerlendirip ystırımları turizm sekförüne kanalize edebilssydi Türkij'e bugün e;erek politik. gerekse sosyoekonomik açıdan herhalde çok daha başka bir düzeyde olurdu. Hiç durmadan altın degerinde döviz yumurtlayan bu turizm tavuğu memleketimizde halâ kısır bir halde, başıboş, denetimden uzak dolasmaktadır. Cumhurîyet 20 ŞUBAT 1932 HALK DÜN KENDİ EVLERİNİ AÇTI tlk merhalede düşmanı, ikincisınde Sevr'i, üçüncü sünde taassubu yıkan ve dördüncü merhalede Cum huriyeti kuran Gazı nesü dün kendi evlerini açtı. Gazi'nin yeni eseri o j&n Halkevlerintn açılışmCn bulunan İsmet Vasa dedı ki: «Gördügüm heyecan beni mütehassis ettı, bu büjilk rulıu arkadaşlarıma anlatacağım.<; T'îtanbul Halkevinin açıhş merasimi dün saat 15'de yapılmışlır. Coşkun ve kesif bir kalabalık daha saat, 13'de Halkevi binasmı doldurmuştu. Merasime şehir bandosu taratından çalınan İstiklal Miirşı ile başlanılmıştır. Ismet Paşa Hazretlerınin beraberlerinde Sıhhıye Vekih Refik ve Vali Muhıttm Beyler olduğu halde gelmesinden sonra, Istanbul Parti idare heyetı reisi Cevdet Kerim Bey coşkun bir nutuk söy lemişlerdir. İsmet Paşa Hz. şiddetlı ricalar karşısında kısa bir konuşma yapmışlar ve daha sonra Cevdet Keriın Bey tarafından kendilerine Halkevi adına bir tab lo hediye edilmiştir. Törenler saat 17'ye kadaı sürmüştür. Cumhuriyet Sahibi: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik T.A.Ş. adına NADİR NADİ Cenel Yayın Müdürü: HASAN CEMAL Müessese Müdürü: EMİNE UŞAKLIGİL Yazt İşleri Müdürü: OKAYGÖNENSİN Basan ve Yayan Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik T.A.Ş. Posla Kutusu:246 IStanbul Tel: 20 97 03 (5 Hat) TÜRKİYE KIZILAY DERNEĞİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜNDEN 1 Samanpazarı, Aslanhane mevkiinde Derneğimiz<i ait iş hanındaki Erkek ve Kadınlar hamamı, dükkan ve bürolar teklif alma ve ortırma suretiyle kiraya verilecektir. 2 Bu Işıe ilgili şartname Gerı^l Müdürlüğümüz Emlâk İşleri Müdürlüğünden temin olunabilir. 3 Tekliflenr 16 Mart 1982 salı günü saat 12.00' ye kadar Genel Müdürlüğümüz Evrak ve Muhaberat Müdürlüğüne ver'ımesi veyo en gec belirtilen gün ve saatte Dernekte olacak şekilde posta ile gönderılmesl gorekir. 4 Oerneğlmiz 2490 sayılı kanuna tabl değildir. (Cumhuriyet 1309) BÜROLAR I ANKARA:KonurSokak no. 24/4 Yenişehir Tel 1758 2 5 1 7 5 8 6 6 İdare.183335 » İZMİR: > ADAMA: Tel: 254709131230 Halit Zlya Bulvarı No: 65/3 Alatürk Caddesi. Tüıt Hava Kurıımu Işhanı Kat 2/3 Tel: 14 5 5 0 1 9 731 TAKVtM İMSAK 6.10 GONEŞ 7.47 ÖĞLE 13.28 İKİNDİ 16.2B AKŞAM 18.4» YATSl 20.10
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle