19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhurryet 8 19 ŞUBAT 1982 19Ben üst toplantılarda bulunmuyorum; ama karar belgelerl elimden gecıyor. Cünkü İ| Jan darma Mülhakı'yım. İlde jandarma mülhakı demek, vilayetın kurmayı demektir. Güvenlık bakırnından böyle bir örgutlenme öngörülmüş. Belgelerı incelediğim zaman şun ları görüyorum. Sınınn güneyindeki oşiretler bize €gazve» yapıyorlar. Çöl Arabı saldırıya «gazve» diyor. Kovboy fillrnlerindeki gibi salıyorlar surülerin icıne ıki üc el siBen dörtnala rırladım. Ne lah patlattın mı koyun sürüsu var kl cölün lcinde birkac klbaşlıyor kacışrnaya... Koyunlometre koştuktan sonra haydur devedır alıp götürüyorlar; van solumaya başladı, yavaşbızimkıler sılahsız olduğundan lamak zorunda kaldım. birşey yapomıyorlar. Baktım İsel Hammadi, dörtBen usteğmenım; ama Jannala ardımdan yetişiyor; ama darma il Mülhakıyım. Saygınyarışlardaki gıbi doludizgin lığım büyük. Herkes ikram edeğıl, rahat bir dörtnal... diyor: Hammadi benim yanımdan Buyrun efendlm, baklagecti, ben de dur demedim, va yiyelim karpuz yaralım, gözden kayboldu. blz e hic mlsafir olmuyorsuBiz iandarmalarla yurümeyl nuz, bize zulmediyorsunuz... sürdürdük. Ve yakınıyorlar: Hava karardı, ama llerde a Biz cebelliyiz (dağlıyız); şlretin ışıklarını görüyoruz. ama silahımız yok. Karşı yon Sanki şehir izlenlmi yaratıyor dakiler bedevl {cölds yaşıcadırların ışıkları... Kece cayan); ama sllohlı kişiler. On dırlar, yanyana... Yürüyoruz, lcır 100 silahla gelseler, bizde dereye gidiyoruz ışıklar görün 5 tüfek olsa hlcbirislnl bu sı mez oluyor, dereden cıkıyonıra sokmayız; ama siz bize ruz, ışıklar parlıyor. Yakında güvenmlyorsunuz, Fronsız ongibl görünüyor; ama ışıklar lara güveniyor, Aşiret relsleriuzakta... . ne nişan da vermlş, göğsüne Gece 11'de varabildik aşlniçanlar tokmış aşiret başka retin konak yerine. mnın... Her gozve'den sonra sorun lor cıkıyor, sınır konuşmaları Ve tartışmaları başlıyor. Care? Bızim aşlretlerl gerl cekerek, sınır boyundan uzaklaştır mak. MADANOĞLU' NUN 50 süvariyle Harran Çölü'ne rlaldım Cadırdan kumlara basarak şoyle yüz metre kadar yurüyorsun, cöle açılıyorsun, sırtına kaputunu da alıyorsun. Coktüğün zaman kaput cevrenı ka<>atıyor. Sağda solda genış yoproklı otlar var, onlarla temizlık yapıyorsun. Donerken baktım bir uzun dırek. Birkac kışı dııeği tutuyor. Dıregın tepesınde bir adam. Elını şakagma atmış, ga zel söyler gıbi uzun uzun yanık yanık bırşeyler soyluyor. Ne oluyor? dıye sordum. üovelerı cağırıyoruz. Çünku develer genış bir alana yayılmışlar, bırbırınden çok uzaktalar... Acaba bu cağrıya develer gelır mı? Deveierın bir reısı var. Dııektekı adam doğrudan deveierın reısıne seslenıyor, ın san cağırır gıbi... Yalvanr gıbi... Deveierın reısı arada bir ba şını kaldırıyor. O kafasını yer den kaldırdı mı, bütun develer de kaldırıyor. Bu^un deveierın gozü reıslerınde...Derken develerin reisi kızıyor, kafasını sallıyor, yıne baş lıyor otlamaya... Haydi tüm develer de başlıyorlar otlamaya... Bedevi yine başlıyor direğin tepesinden yalvormaya, gazele benzer r ; r şeyler söyleyıp, yakarmaya... Sonunda develerin reisi razı oldu. Reıs yürüyünce, hepsi de yü rüdü. Toplandılar. 09 Aşirette geçirdiğim ilk gecenin sabahı bir de baktım, birkac kişinin tuttu ğu direğin tepesine bir adam çıkmış, elini şakagma atmış gazel gibi bir şey • ler söylüyor Ne oluyor, diye sordum. Develeri cağırıyor dcdiler. Meğer develerin bir reisi var mış. O geldimi bütün sürü gelirmiş. Göç... Göç ıcm hozırlık başladı. Bir deveye boynundan kuyruğuna değın sağrısı uzunluğunda kece torbalar asıyorlar. ikı yanı saran kece torbaların ıcme kuzulart yerleştirıyorlar. Kuzuların başları ve elleri dı« şardo... Bir başka deveye boz dukları cadıriarın dıreklerını sa rıyorlar. Bir calışmadır gıdıyor. Develer ofkelı... Ağızlan kopüklu, homurdanıyorlar. Sırtına eşya yüklenen hır deve kafasını cevıriyor, homurdanıyor, söylenıyor, snnki konuşuyor, bu guzelim havoda otlamak varken şimdl yola koyulmanıh sırası mı? Deve, icerliyor adamlara... Aşıreti yolcu ettikten sonra biz de yola koyuluyoruz. Cölde susuzluk lcindeyiz, Resulayn istasyonu var trenlere su verıliyor bu istosyondan... Gıdip mataralanmızı dolduru yoruz, yüzümüzü gözümüzü yıkıyoruz, yıne cöle daldık mt bir dnmla su kalmıyor mataralarda... Görevde günlerce böyle doloştık. Aşıretlerl lceri cektik. Derken birgun devriyeye ras Indık. Komutanhktan artık dön memİ7i istedıklerıni öğrendik. Donüyoruz. Sınınn dışındaki anretler bize "gazve,, Bize çölde Hammadi adında bir aşiret reisi yol gösteriyor. Sütçü beygiri gibi bir atı var, Yahu, bu eşşekten bozma ata neden biniyorsun, diye alay ettim. İstersen yarışahm, dcdi. Ben dört nala fırladım. Bir kaç kilometre sonra, Hammadi arkadan gclip beni geçti. gördüm kl tüyük bir ev genişliğinde koca cadır, geniş bir salon etkisi yaratıyor. Bizim Hcmmadı de orada bulunuyor. Yarıştan hic söz açmadı: Ben erken geldim, hazır ' lık yapılmasını tembihledim, biraz uyumuşum, yemek de yedim... Ben de ses cıkarmadım. Yemek yedik. Yatmadan önce aldığım emırleri kendilerine soyledim. Yarın erkenden hazırlanarak, sınırdan 30 kilometre geriye cekılmeleri gerektığinl anlattım. Çöl arabı saldırıya «gazve» diyor. Kovboy filmlerindeki gibi dahyorlar içeri. 35 el silah patlatmca koyun sürüleri kaçışmaya başhyor. Koyun, deve alıp götürüyorlar. Bizim kiler silahsız oldukları için birşey yaparaıyor Şimdiki Harran Ovası o zaman Harran Çölü. Toprakta derin çatlaklar var. Atla giderken dikkat etmezsen hayvanın ayağı çatlağa girer ve kırılır. Toprağın yarıklarına girmemek gerekiyor at sürcrken... yapıyorlar Hava karardı, ileride aşiretin ışıkları görülüyor. Saat l l ' e doğru aşirete ulaştık. Aşiret rcisinin oğlu Holivut filmlerindeki gibi bembeyaz giysiler içinde büyük bir ev genişliğindeki çadırda ağırladı bizi. Bir suçtan arandığı için aşiret reisi ortalıkta görünmüyor. Dediler kl: Başüstüne; ama nicln böyle oluyor? Bize verin birkaç tüfek, sorun çözümlensin. Beş silah yeter, karşıdan kim se bu yana gecemez. Bizim develer bu çöldeki deve diken lerini yemezlerse gelecek kışa dcyanamazlar. Haaa, doğru soylüyorsunuz belki; benım elimde bırşey yoktur; Valının emrınl size yansıtıyorum. Sonra yataklar serıldi, yatıp uyudum. Binbirgece Masalı gibi.. 50 süvari jandarma... Elll süvarlyl aldım. Jandarmaya gelen asker kendi atıyla birlığine katılırsa daha kısa sürede tezkere alıyor. Harran cölune daldık... Şimdi Harran ovası oldu Harran cölü... O zaman kurak lıktan toprak catlıyordu. Atla giderken dikkat etmezsen hay vanın ayağı çatlağın içins glrer ve kırılır. Toprağın yanklarına girmemek gerekiyor at sürerken... Erler dikkat kesilmişler. Hammadi adında bir aşiret reisiyle ohbap olduk. Hammadi bize yol gösterme görevlni üstlendi. Hammadi'nln asrl adı isa El Hammadi; ama oölde «iselhammadi» dlyorlar. Göğsünde «İstiklâl Madalyası» var. Sonradan öğrendim kl adamın Lelyon Donör'ü de varmış; Fronsız yakasına gittl ml (yanl Suriye'ye) Lejyon Donör'ü tokarmış, bizim yakada İstiklâl Madalyasını... Böyle bir adam Hammadi. Koskoca aşiret relsl sütcü beygirl gibl bir atın üstünde. Hayvanın başında bir yular var, parmak kalınlığında yünden yapılmış Ipten oluşmuş.. Hammadi daha önce vardığı Için hazırlık yapmış. Bu konakta Halef Elgrir denen reIsın aşiretl yerleşmiş. Hükümetin aradığı kisilerden olduğu lcin Halef Elgrir ortada yok. 1516 yaşında oğlu benl karşıladı. Cocuğun üstünde bembeyaz Ipekli gıysiler var. Geceleyin Holivut filimlerindeki, ya da binbir gece masallarındakl şeyhler gıbi beni bir karşıladı... Saşırdım. Cadıra buyur ettiklerinde Develer Dünyası Ertesi sabah uyandım. Ayakyolu yok kuşkusuz... YARIN: BİR BİLANÇO 8 Yanş.. Gidiyoruz cölde... Jandarmalar arkamızda; Isel Hnmmadi bize yol gösteriyor. Ben aloy ettım: Yahu, sen ne biçim aşiret reisisin? Bu eşekten bozma ata neden biniyorsun? Istersen yanş edelım.. Edelım.. Yarışa başladık. »atılı olmak, olaylara gercek tuğundan beri her Ci ve akılcı bir bıcımde yaklaşdevirde Yunanistan mak, Batı uygarlığını benımsemek ve ona uymaktır. Batıcılık kendini alacaklı, bir doktrın değil, Batı metoTürkiye'yi borçlu gi dunu düşuncelerimizın hareket bi görmüştür, daha noktası yapmaktır. Bizim anlayışımıza göre, Türkiye ıcm isteyecekleri ne var Batı'ya dönük olmak bir özenbibniyorum ama ti değil, bir yaşam biçımi secTürkiye'nin veremek demektir. Batı'yı, Batı'nın kuruluşlarını bu anlayış lcincek bir şeyi kalmade değerlendiriyorduk. Avrumıştır. pa Konseyi'nin başından berl üyesiydik. Türkiye Büyük Mlllet Meclisi'nin ceşitli partileri 19501960 devresinde, Konsey'in Danışma Meclisi'ne çok değerli üyelerinl seçerlerdl. Evvelce, kabinelerde görev olartlar, profesörler, birkac yabancı dill cok lyl bllen rnllletveklllerl Avrupa Konseyl Asamblesi'nde, Türklye'yl temsil ederlerdl, 27 Mayıs'tan sonra bu ze sağladığı desteklerle gectl. sevlyeyl korumak lcin harcaGeciş dönemine giriş zamanı nan gayretlerin yeterll olmabizim Işbaşında olduğumuz masına rağmen Avrupa Konsedevreye rastladı. Hazırlıklarıyl lle olan llişkilerimiz düzemızı yeterli buiarak gecış döninde yürütülmüştür. 1963 yı nemine girme kararı aldtk. Avlında Avrupa Ekonomik Top rupa Ekonomik Topluluğu'nda luluğu'na katılmıştık. Hazırlık ortak üye olarak yer almanın devrl, Topluluğun ekonomimlnimetleri de, külfetleri de var Bağımsızlığa kavuş CAGLAYANGIL anlatıyor ALİSİRAAEN dır. Bu durum, lc politikada oldukca sert tartışmaların konusu olmuştur. Türklye'de sanayınin kurulup gelişmesınin rekabete acık bir bıcimde ger cekleşebileceği düşünülmekteydi. Bu gorüşün yanında ve karşısında olanlar, Ortak Pazar konusunu rahat bırakmadı lar. Bugün Yunanistan Avrupa Topluluğu'nun tam bir üyesıdır. Kimse Yunanıstan'ın topluluk ekonomisini göğüsleyecek bir bunyeye erişmış olduğunu savunamaz. Onlar, «Göç yolda duzelır dediler ve topluluk üyelığıni elde ettiler. Temenni ederim ki, Ortak Pazar yarariı mı zararlı mı? tartışmalarıyla gecirilen zaman ileride aranmasın. Türkiye bugun Ortak Pazar'o tam üye olmak korannı resmen acıklamış ve zamanını ayarlama devresine girmiştir. Ekonomimizın karşı laştığı ve karşılaşacağı darboğazları aşarak, Ortak Pazar şartiarını göze alacak duruma gelindiği gün Türkiye, sanayii ve kalkınması icm bir dönüm noktası yaratılmış olacaktır. TÜRK YUNAN İÜŞKİLERİ Vaktıyle Osmanlı uınesinde Türkceden başka dil bılmeyen Karamanlı Rumlar vardı. Mübadeleden evvel sırf bu toplum ıçın Türk diliyle. fakat Helen harfleriyle basılmış, özel gazete çıkardı. Kral Kostantın'in Yunanistan'ı 1. Dünya Harbi'nden kolu kanadı yıp ranmış cıkan Türk yurdunu kolayca yu'ulur lokma sanıp İzmir sevdasına kapılmasaydı o gczete belki hâlâ yaşayacaktı. Türkiye'den göcen Rumlar, şimdi Atına lle Pire arasındaki yerleşme merkezlerıni yurt edinmişler. Ama, aynldıkları kentlerin adını, yeni mahailelerine takmaktan kendilerinl alamamışlardır. muşsa, bütün Isteklerıne kavuş muşlardır. Aralarında anlaşmazlıklar baş gosterince ikisl de kayıplara uğramışlardır ıkı devlet de Batı aılesi icmdedır. iki devletin kaderleri de oynı ittıfak icmde bırleşmıştır. Buna karşılık, aralanndaki geçımsizlık hic eksik olmamış ve bundan kendileri zarar gör muş, muşterek dostlan ıse rahatsızlık duymuşlardır. Türk Yunan llişkilerinln bugünkü hali hic de icacıcı değildir. En önemli anlaşmazlık tarafların Ege Denizindekl hakları meselesınden kaynaklanıyor. Ege Denizı kıvılarına senlmiş irılı . ufaklı 3 bin küsür ada var ki, şimdi Yunanistan'ın elınde bulunuyor. Bunlar da mesele Meıs Adası'nın Türkiye'ye uzaklığr bir deniz mılinin altındodır. Ada rıhtımın da dolaşan bir otomobilin plakası Kaş iskelesinden okunakenın de bu denizle ılgısl ve çıkarı olduğu acıktır. ADALETLİ VE EŞİT ANLAŞMA YAPILMALIDIR Bolgenm coğrafi yapısı, büyuk ozellıkler taşır. Burada ana kıyıya ve her adaya ayrı ayrı kıta sahanlığı hakkı, adalara ve kıyılara millerce karasuyu mesafesi tanırsanız, ıkl tarafın hakları bırbırine girer. Ustuste düşer. Yunanıstan'ın denız sınırı, Türkiye sahillerine dayanır. Öylesine ki, Türk halkı denıze pasaportla gırme ye mecbur kalır. Hal böyle olunca, ya iki devlet arasında adaletli ve eşit bir anlaşma yapılmalı, ya da hak ve cıkarlar görüşülerek ortak işletme kurulmalıdır. Bu formülun dışındaki görüşlerın veya aranacak carelerin meselenin cözümünü cıkmaza götürmekten başka bir sonuc vereceğinl sanmıyorum. Bu meseleierle, şahsen yıllarca uğraştım. Za purüzlerin çozumü cetın veya girift bir nıtelik taşımaktadır. iyi nıyet ve karşılıklı guvenle problemlerımızın hepsine kalıcı ve adıl sonuclar getirebilirız. Şu kadarını soylemek istlyorıım: Bağımsızlığa kavuştuğundan beri her devirde Yunanistan kendisını alocaklı, Türkiye'yı borclu görmüştür. İsteyecekleri daha ne var bılrnıyorum ama. Türkiye'nin ve recek birşeyi kalmadığı kanısındayım. KIBRIS SORUNU Kıbrıs meselesi 30 yıldır Türkiye'nin gundemindedir. Bü tün hükümetler dış politîka ko nularınin başında daima Kıbrıs'r buldular. Londra. Zürih anlaşmaları iki cemaatin bera ber yaşayabilmesi icin karşılıklı rızayo dayanan hassas bir denge ve ahenk uzerine ku rulmuştu. Bu sonuc İki torafın da katlandığı tavızlerle elde edılmıştir. Türkler taksim. Yunonlılar Enosıs laflarını artık agızlarına almayabaklardı. Türk tarafı sözünde durdu, Rumlar ise ellerıne gecen ilk fırsatla Enosıs hevesıni uyandırdılar. Kıbrıs meselesınin alevlenmesıne, anloşmaziığın yjlan hi kayesi gıbi uzamasma, Kıbrıs Rumları'nın ve perds arkasında Yunanıstan'ın adayı ilhak hedefınden bir turlü vazgecememelen sebeptır. Makarlos hıcbır fırsatı kacır mıyor, uluslararası ortamı ve Türkiye'nin ıc durumunu elverışlı gördüğü zamanlarda olup bıttıler yaratarak, Kıbrıs statü sunü kemırmeyı başarıyordu. Bir gün anayasa mahkemesı logvedıliyor, kimi zaman Türk Beledıyeleri harcanıyor. Türlü bahanelerle Türk Cemaati dev let dışına atılıyordu. 1963' DEKİ SALDIR Batı'nın tutumu, Yunanistan'la sorunların cözümünü zorlastırdı Vaktıyle Fılistin Kurtuluş Örgütünün bir temsilcisi Ankara'ya gelecek, Türkiye'de kurulacak büro ile ilgili görüşmeler ke&in sonuca bağlanacaktı. Filistınülerin Ankara'da bir büro açacağını yazıyordu gazeteler. Temsılci geldı. Birkac kışıyle konuştu, sonra Bursa'ya şeftali bahçelerine gitti: Yalova'da o dönemin Dışışleri Bakanı Çağlayangil'ın evinde konuk oldu. Konukseverlığe dîyecek yoktu ama o Filistinlı, Türkiye'ye turistik bir gezıye gelmediğı için şaşkm ve kırgm ayrıldı ülkemızden. Galiba Dışışlerinın üst düzey teknısyenleri de şaşırdılar bu olaya. Efendirn, bütün hazırlıklar tamarndı, bu olay nasıl yorumlanır şimdi, nasıl gelişmelere yolaçar? Dün öyleydi, bugün böyle, sız teknisyensiniz, görevimz saptanan polıtikayı uygulamak, diyor bakan... Dun oyleydi de, bugün neden böyle sorusunu da rufaıler yanıtlayabılirdi belki. Espnyi seven bir diplomatımız şöyle dedı bana: Biz sahnedeki aktörler, figüranlar gibiyız, verılen rolü oynuyoruz ancak.. Son günlerde tanık olduğum tartış malarüa bu sözlerı anımsıyor, gülüyorunı. Gıderek yoğunlaşıyor bu tartışmalar. Geçen hafta İdil Biret'in o güzel konsermi dınleyenler bile arada guncel konuya eğılmekten, yetkili kı^ılere sorular yöneltmekten geri kalmadüar. Tanıtma Vakfının geçıci Başkam Kemal Baydaş mutlu kişi doğrusu. Bir konser salonunda Rahmaninoff Konçertosunu konuşanlar Sayın Vakıf Başkanınm yabancı ülkelerm devlet başkanlanna yolladığı mektubu da konuştular. Ancak bıraz değişik yaklaşımlarla, Rahmanınoff'u çalan parmaklara hayranhk ve saygı duyuyor. Mektubu yazana da şaşkınlık ve tepki. Eiri Kültür Turizm Bakanına da sordu: Müsteşannız, Ermeni konusunda görüş öne sürmeğe, mektup yollamağa yetkili mi? Bir kamu görevlisi aynı zamanda Vakıf Yönetim Kurulu Başkanı olursa bu tür olaylar yaşanır elbet. Yalnız bu olay bile bu Tanıtma Vakfının çok acelpye geldiğinı kanıüıyor. Vakıf sanat ve kü'.tür dahnda tanıtma yapacak derken MüsteşarBaşkan. Ermeni sorununda ırmanışa geçiverdü. Neyse, ?ımdı denetleme luırulları modası var, ankara. anfca. Müserref HEKİMOĞLU Figüranlık Asılmadan Diplomat Olunabilir mi? bu vakfın yanlışlarını da bir denetleyen. düzelten çıkar elbet. Ben yazarlık görevime dayanarak saptıyorum olayı... Kimi kişiler bu tür çelişkıleri doğal buluyor. Kımileri Dışişleri Bakanlığmın onayı olmadan böyle bir mektubun yoUanamayacağım öne sürüyorlar. Kimi kişüer de başka bir düzeyde tartışmayı yeğliyorlar. Ermeni sorununda Dışişleri Bakanlığı görevini yapmadı uzun yıllar. Bugün geldiğimiz nokta, o yıllardaki yaklaşımm uzantısı, diyorlar. Pazar sabahı yuvarlak bir masanın çevresinde genç bilim adamları, bir diplomat çift kahvaltı ediyor, bir yandan da bunları konuşuyordu. Tartışmaları izlerken gözümde geçmiş yıllar çevrildi yaprak yaprak. Biri soruyordu: Yıllardır bir Ermeni sorunu var mıydı? Türkiye'nin gundeminde, bilim adamlan bu konuda araştırma yapıyor muydu, yabancı gazetelerde yaymlanan yazılara, TV yayınlanna yanıt verebiliyor muyduk, yanıt verecek biçimde hazırlandık mı, Ermeni sorunu konusunda biz ne biliyoruz, daha genç kuşaklar ne biliyor... Masadaki genç diplomat ve eşl bu sorunu yeterl kadar biliyor muydu acaba? Olaylar bugünkü düzeye birden gelmiyor elbet. önce dost ülkelerde bile dikilen Ermeni anıtlan var. Bu anıtlarla dostluğu bağdaştırabilen bir politika var. Daha eşelersek varlık vergisi, 67 Eylül olaylarının birikimi var, Ermeni anıtlara tepki gösterenleri duygusallıkla suçlayanlar var, o dost. ülkelerin radyo ve TVlerinde Türkiye'ye karşı bir kamuoyu oluşturan konuşmacılan yanıtsız bırakanlar var, arşivlerimizdeki belgeleri gün ve dünya ışığma çıkarmayanlar var. Kim bunîar, Dışişleri mi? Doğrusu hayır, Türk dipiomatları cepheye gider gibi dış göreve gidiyor bugün, sessız ve vakur, kurşunlamyor, ölüyorlar, eşlerini, yakınlarını yalnız, boynu bükük bırakıyorlar. Ama yalnızlığa, boynu bükaklüğe uğrayan asıl biziz kuşkusuz. Asıl onu aşmak gerekiyor. Bu da yalnız Dışişlerinin çabasıyla olacak iş değil. Tersme o bakanlığın girışimlerini iyi değerlendirmek gerekir. Genel Sekreterin konuya yürekli bir yaklaşımı var, bir kıtap yayınladı, bir büro kuruldu Bakanhkta, arşivlerimiz taranıyor, bilim adamları göreve çağrılıyor, bir süre sonra bu çalışmalar daha da üretken olabilir. Bir bakıma verilen rolü uygulayan figüranlığı aşmak, yönetici, poiitika oluşturucu göreve dönüşmek sayılır bu. Bunlar daha önce yapılamaz mıydı diye bir soru da akla gelebilir elbet. Ermeni sorunu bugün mü gündemde denebilir. Ama başka sorular da sorulabilir. Örneğin, Batı Trakya Türklerinin durumu bugün mü gündeme geldi, denebilir. Asıl olan Türk toplumunun eğilimleri doğrultusunda bir politikayı 6aptamak ve uygulamak galiba bunu başaramayanlar iktidarlarını çoktan yitirmiş bulunuyor. Bence bu tür konularda geride kalmışlığın sorumlularını aramak yerine nedenlerine eğilmek ve de eğilimlerimizi, ulusal duygulanmızı zedeleyen olayları iyi saptamak gerekir, Yalnız dış politikada değil, iç politikada, ekonomik politikida da geçerli davranış bu. Bu yazımı o esprili diplomat dostuma bir selam çakarak bitiriyorum. Dışişleri teknisyenliğini bir figüranlık, hangi rol verilirse ustaca oynayabilen oyuncular gibi düşünmek çok tutarlı değil. Bir de o oyuna katkı var, hatta oyunda rol almamak var. Bence bunu yapanlar da az değil teknısyenler arasında. Kapalı kapüar arkasındaki tartışmalar, dlrenişler, savaşlar, kamuoyuna yansımıyor, ama dosyalar konuştuğu zaman bir çok gerçek ışığa çıkabilir. Kimler neler için savaşlar vermişler, ya da verememişler daha kesin öğrenilir. Bir dönem parıltısıyla gözlerimizi kamaştıranlar karanlığa gömülür, karanlıkta kalanlar da parlayıverir o zaman. Vaktiyle Osmanlı ülkesinde Türkceden başka dil bilmeyen Karamanlı Rumlar vardı. Mübadeleden evvel sırf bu toplum için Türk diliyle fakat Helen harfleriyle yazılmış özel gazete çıkardı. Kral Konstantin 1. Dünya Harbi'nden kolu kanadı kırık çıkan Türk yurdunu kolayca yutulur lokma sanıp İzmir sevdasma kapılmasaydı o gazete hâlâ çıkacaktı. man zaman Pıpınellis gibl dlrayetlı ve iyi nıyetlı devlet adamlan ile ortak meselelerımizın üstüne eğılme fırsatını bulduk. Ümitlere kapıldık. Sonuc alınamadı. Kah Türkiye'de istikrarlı bir idare varken, Yunanistan rahat olmuyor. Kah bu durum tamamiyle aksi oluyor. Bu anlaşmazlıkların hikayesi ibret alınacak olaylarla doludur. Yazmakta oiduğum hatrraları günün birinde yayınlayabilirsem, ılginc safhaların ortayo cıkacağını sanıyorum. Şartlar ne olursa olsun, degişik uluslararası forumlarda Bn tı'nın bizden cok Yunonıstan'a dönük yüzu, iki devlet arasındakı anlaşmazlıkların cözümünü kolaylaştıramamıştır. Kıbrıs ihtilafının İki devletl de ilgilendiren yönünden, azınlıkların haklarından tutunuz da. Yu nanistan lle aromızda bütün bilir. Midilli, Rodos, Sakız glbileri de hep sahillerımizin burnunun dibmdedır. Bu adalar Anadolu'nun en nevral|ik kesi minin önune dizilmiş emniyet kulübeleri, ileri karakolları gibidir. Buralarda yabancı bir Bugün Atina civarında Anegemenliğin kurulması, kuran talya, Konya, Muğla, adlarına icin tehlikeli, Anadolu icin karastlarsınız. Doğum yeri Yuna rarlıdır. Bu duruma rağmen nıstan oimosına ve Türkiye'yı ikinci Cihan Harbinden sonra hic gormemesıne rağmen Türk ceyi iyi konuşan genc bir ku Türkiye, Ege'deki Italyan Mirası ile ilgilenmek ihtiyacını duyşak hâlâ Yunan carşılarında mamıştır. Çünkü, Kurtuluş Saeksik değildir. Bu beraberliğin vaşı denemesi, Yunanıstan'ın mutfakiarımıza, adetlerimize, dilimize bıraktığı miraslara, ha Türkiye'ye karşı düşmanca bir yatta, yüzyıllar boyu böylesine davranışa girmesi ihtimaline lclce yaşamış milletlere zor yer vermiyordu. Atatürk Verastlanır. Tarih ve coğrafya, nizelos yakınlaşmasıyla adalaTürkiye lle Yunanistan'ı iyi nn kesın olarak sılahlanmakniyetle yaşamaya mecbur, hattan ynsaklonmasının yarattığı ta mahkum hale sokmuştur. guvenlik ortamı da her türlü Bu bir tercih değildir, kader endişeyi siliyordu, Bugün Ege meselesidir. Geçmlşte ne za Denizinde Ikl devlet var. Türmon bu ikl devlet beraber olkiye, Yunoniston. Her ikl ül Anlaşmaların yapılmasından doha bir yıl doğmadan başlayan bu uygulaınalar, 1963 yılının Noelınde cemaatimiza karşı toplu saldınlara gecilme sme kadar vardırıldı. Bir gecede 434 soydaşımızı şehıt verdık. Zaman zaman tekrarlanan saldınlara, Türkiye, Ada'nın üzerıne yolladığı let ucakları ve hava müdahaleleriyle karşılık verıyordu. Bu kanlı oloylar her iki cema atı fiilen birbirinden ayırdı. Turklerle Rumlar'ın karışık oturduğu koylerden, 25 bin soy daşımız Türk kesimine göc etti. Bu durum karşısında ılgıli lerın katılmasıyla Löndra'da toplanan bir konferans Rum cemaatınce Türkler'e yapMan rulmü önlemek icm tedbirler nlmayı tasarladı. BM'ce Barış Gucü diye ndlandırılan bir kuv vet ıki toplum arasındaki calısmoları önlemek icin Ada'ya gonderıldi Yeşıl bir hat cizile rek, cemaatlerin oturdugu böl aelerin arası acıldı İşbaşına geldınımız zamnn Kıbrıs'ı bu clurumda bulriuk. YARTN: ÇOK YONLÜ DIŞ POLİTÎKA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle