19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyeî V. İ5 ŞÜBAT 1982 TürkYunan iliskileri ve Kıbrıs.. Türk Yunan iliskileri şu anda sonu savaşa kadar varabîlecek büyük bir bunalım içindedir. Buna neden Andreas Papandreu'nun politikasıdır ALI SİRMEN Profesör Kitsikis, önümüzdeki dönem için Türk Yunan ilişkilerindeki görüşmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz? DİMİTRİ KİTSİKİS Bana göre Türk Yunan iliskileri, önümüzâeki dönem ucu savaşa kadar varabilecek olan ciddi ve ağır bir bunalım geçirecektir. Hattâ bu bunalım gördüğünüz gibi başlarnıştır büe.. SİRMEN Sizce bu bunalımın en önemli nedeni hangisidir? KİTSİKİS Açıkça söylemek gerekirse, bu bunalımın en önemli nedeni hiç kuşku yok ki, Andreas Papandreu'nun tutumudur. Andreas Papandreu'yu ve politikasım iyi anlamak gerek. Papandreu oğul, bazılarının sandığı gibi bir sosyal demokrat değildir. Yine Papandreu'nun seçim kampanyasındaki konuşmalarım izleyenlerin bir kısmı onun bir oportünist olduğunu söylerken yanılgıya düşüyorlar. Andreas Papandreu bir ideoelogtur ve düşüncelerinde içtendir. Andreas Papandreu sosyalist, daha doğrusu Nas yonal Sosyalisttir... SIRMEN Bu tanımlama bazı garip çağırışımlar yapmahta, bir çok kimseye Hitler'i anımsatmakla... KİTSİKİS Kuşkusuz ki, Papandreu Hitler doğrultusunda bir kişi değil. Nasyonal Sosyalist derken de, Hitler Almanyasını kastetmedim. Papandreu, Üçüncü Dünya nasyonal sosyalistidir. Onda sosyalizm ne denli ağır basar ise, milliyetçilik de o denli ağır basmaktadır. Bu nasyonal sosyalizm öbür üçüncü dünya ülkelerinin bazılarında da görülmüş olan bir akımdır. Tabii her birinde ekonomik ve sosyal düaaylerine ve durumlarma göre, değişik biçimlerde ortaya çıkmı.ş bulunmaktadır. Ne var ki, burada ana nokta, sosyalist eğilimler kadar milliyetçi eğilimlerin de güçlü olması, hattâ bazen daha da ağır basmasıdır. SİRMEN Bu durumda, Papandreu'nun Türkiye'ye karşı çıkışlarını salt birer seçim taktiği olarak görmek yanlış oluyor... KtTSİKİS Evet yukanda da belirttim. Papandreu, oportünist değil, samimi bir adam. Samimi bir milliyetçi v© nitekim bu yüz den son seçimlerde de bir zamanlar cuntayı desteklemiş olan kimselerden de oy aldı. Andreas Papandreu 1974 yılmda zedelenen Yunan prestijini kurtarmak için Türkiye'ye karşı sert bir politika izlemeye kararlı. Belki savaşa kadar varabilecek olan bu politikasını güçlendirmek için kendine yeni ittifaklar aramakta. Bir çatışmanm petrol açısından ne denli önemli olduğunu bildiğinden Arap ülkeleriyle ilişkilsrini geliştirmeye büyük önem veriyor. Öte yandan Bulgaristan ile Yunanistan arasında daha cunta dör.eminde düzelmeye baslayan ilişkileri daha da geliştirıne yolunu tutacaktır. Bir de Sovyetler Birliği'ne daha yakınlaşmaya çahşacak, Moskova'nın ksndi politikasmı desteklemesini sağlamaya gayret edecektir. Böylelikle Türkiye'yi Ortadoğu Arap ülkelfiri, Bulgaristan ve Sovyetler'in kıskacı içine almaya çalışacaktır. SJRMEN Böyle bir politikanın başarı şansı var mı sizce? KtTSİKİS Bence olanak dışı değil, Arap ülkeleri ile Bulgaristan ve Sovyetleri kendi yanına çekmek için Papandreu çaba harcavacaktır... SİRMEN Sayın Kitsikis, biraz da Türkiye ile y unanistan arasındaki somut sorunlara dokunalım. Isterseniz önce, çözümü en geç sorun olmasa büe 1974'de iki ülke arasındaki büyük uçurumu yaratan Kıbrıs sorununa eğilelim.. Sizce Kıbns konusundaki en büyük sorun nereden kaynaklanıyor? KİTStKİS Kıbrıs konusunda en büyük sorun iki toplum arn sındaki güven eksikliğidir. Tıpkı Türk Yunan ilişkilerinın her konusunda görüldüğü gibi. Cumhuriyet SORDU DİMİTRİ KİTSİKİS YANITLADI Dsmitri Kitsikis kimdir? 1935'de Atina'da doğdu. Ana ve babası politikayla uğraşırlardı. Öğrenimini Paris'te Sorbonne'da tamamladı. Doktorasmı da aynı Üniversitede yaptı. Ottawa, Quebec, Paris, Atina Cenevre Üniversitelerinde dersler verdi. 1981 yılında Boğaziçi Üniversitesinde konuk profesör olarak 6 ay çahştı Uluslararası llişkiler Tarihi dalmda (20. Yüzyıl, Türkiye Yunanistan Kıbrıs üişkileril ıızman olan Dimitri Kitsikis, Yununen, Pransızca ve îngilizce'den başka Türkçe bilmektedir. Prof. Kitsikis'in, bir çok yapıtı ve makalesi arasından biri «Yunan Propagandası» Türkçeye de çevrilmiştir. Prof. Dimitri Kitsikis, arkadaşımız Ali Sirmenile birlikte.. Türkiye ile Yunanistan arasın daki güven eksikliğinin en büyük sorumlusu Kıbrıs'ta 1960 Anayasasım çiğneyen Makarios'tur. du. Çünkü savaşı izleyen dönemde, Türkiye ile Yaııanıstan arasında Atatürk Venizelos döneminin dostluk ortamı kalmamıştı ya da dostluk artık o boyutlarda değildi. Savaştan sonra, TurK halkınm, güvenini sarsıcı bir gelişme oldu. Bu da Dedocanes Adalarının' Yunanisten'a verilmiş olmasıydı. 3u Türkiye içın ae Kıbrıs Türkleri için de pek kolay kabul edilebilir bir durum değildi ve bir güvensizlik ortamı dogurdu. Gerçi bu Adalar Tüi'kıve'nin onayı ile verilmişti ama, yine de güvensizliK ortamı dugdu. Hem de öyle ki. Kıbrıs'ta İkinci Dünya Savaşı sonrası işgaloi Ingilizlere karşı sürdürülen ve 20. yüzyılda egemen olan görüşlere göre tümüyle haklı olan Bağımsızlık Savaşı sırasında Türkler Rumlara karşı güvensizliklerinden ve gelecekten duydukları endişeden dolayı işgalci ile işbirliği yapmak durumunda kaldılar. Oysa, İngilizlere, yani işgalci'.ere karşı yürütülen savaşta Türklerin de yerlerini almaları gerekirdi. Almadılar. Neden? Kolonyalistlerin işbirlikçileri olduklarından mı? Evet. sonunda bir anlamda o duruma düştüler. İngiMzlerin bağımsıziık için savasan Rumlara karşı kullandıkları polısler Türktüler. Ama neden Türkler işgalcj güçle.rin yanında yer aldılar 195559 arasında. Bunun nedeni, bu güvensizlik ve korkuydu. Evet davramşları iyi bir davranış değildi. Ama nedenlerini de gayet iyi anlamak gerek. Sonunda 1959'da Zürih ve Londra Anlaşmaian imzalandı. SIRMEN Sizce bu anlaşmalarla sağlanan statü güveni de geri getirebilir miydi? ' KİTStKİS Evet. getirebilirdi. Bu anlaşmalarla sağlanan Anayasa ne üniter bir devlet yaratıyordu ne de konfederal bir sistem, bu şimdiye kadar örneği görülmemiş bir denemeydi. Bence, bu Anayasa Kıbrıs'ın özel durumlarına gayet iyi yanıt getiren ve yürüyebilecek olan bir sistem getiriyotdu. Ama ou sistemin yürümesi için önemli bir şart vardı. O da güvenin kurulmasıydl. Eğer iki toplum arasında güve'n kurulabilseydi o zaman sistem yürüyecekti. Yoksa tabii ki yürüyemeyeeekti. Bu güven ne yazık ki, sağlanamadı. Bu güven Makarios yüzünden sağlanamadı. Yineliyorum, yalmzca Makarios'un tutumu yüzünden sağlanaraadı. Çünkü Makarios, Londra ve Zürih Anlaşmalarını kabuı etmıyordu. Karamanlis'in tehdidi üzerine bu anlaşmalan zcrla imzalamıştı ve onları uygulamamaya kararlı görünüyordu. Evet Anayasanın işlememesinde başka etkenler de rol oynadı. Ama baş etken, son söze sahip olan ve onu yürütme durumunda bulunan Makarios'un bunu istememesidir. Ama eğer Cumhurbaşkanı kendi Anayasasına saygı göstermezse. başkasmın göstermesini ıstemek ve başkalarmın onu yürütmeye çalışmasmı beklemek boş olur. Makavios'un iyi niyeti ohnadıpı ııçıkça ortadaydı. SIRMEN Peki Andreas Papandreu'ya gelelim. Oğul Papandreu <Silahlann Gölgesindcki Demokrasi» adlı, kitabında, Makarios ile işbirliği yaparak, babasının Başbakan olduğu sırada 1964 yılında Kıbrus'a gizlHt 20.000 Yunan askeri ile silahları nasıl soktuklarını anlatmaktadır. Burada biraz da Andreas Papandreu'nun sorumluluğuna değinelim. KİTSİKİS 1964'de Başbakan olan Georgeos Papandreu Acheson planını kabul etmişti. O kadar ki, bu plandan heyecan duyduğunu söylüyordu. O kadar desteklenıişti ki, büyük öıçüde heyecanlanmıştı. Yalnız kabul etmekle kalmıyor, bunun en iyi çözüm olduğunu söylüyordu. Ama, sonunda, bu teklifi Başbakan olduğu halde, istemeden kendisi reddetmek durumunda Kaldığrnda da şunları söylemişti; «Amma da budalalık ettik, işte bize bütün evi veriyorlardı ve bizden belirli bir süre içın en işe yaramayan katta:^ Türklere belirli (elli yıl) bir oda kiralamamız isteniyordu. Yunan Başbakanı Türkiye'yi kıskaca almaya çahşıyor,, "Papandreu, bir 3. Dünya nasyonal sosyalistidir,, SİRMEN Bu güven eksikliği ne zamana kadar dayanıyor? KİTSİKİS 1878'e kadar. Bilindiği gibi, 1878 yılında Kıbrıs İngiltere'ye bırakılmıştı. Bu o'.ay, Kıbrıs Rumlaryıda İgon Adalarmın, bir düğün hediyesi olarak, İngilizler tarafından Yunanlılara bırakıldığı gibi, Kıbrıs'm da gelecekte Yunanlılara bırakıla bileceği yolunda bazı umutlar uyandırdı. Hemen belirtmek gerekir ki, İngilizler de, bu umutları uyanık tutmaya özen gösterdıler. Zaten İngüizler, Ada'da sürekli olarak iki toplumu birbirle rine karsı kullanmaya çok dikkat etti. SİRMEN Heryerde olduğu gibi değil mi? KİTSİKİS Evet her yerde olduğu gibi. Bu arada tabıı Türkler de, Ada'nın kendilerine geri verileceği umudunu hiç bir zaman yitirmemişlerdi. Kars, Ardahan ve Batum, yeniden Türn topraklarına katıhnca, Kıbns'ı da İngiltere Osmanlılara geri verecokti. 1878 Anlaşması bunu gerektiriyordu. Bu durumda İn giltere iki tarafı da umutlandırıyor birbirine karşı oymıyordu. SİRMEN Peki bu iki toplum 1878'den bu yanu geçen süre içinde hiç bırbirlerine karşı güvenli bir ilişkiye girmediler mi? KİTSİKİS 1928 193ü yıllarında Atatürk ile Venizeios'un vardık'.an anlaşma, Türk Yunan dostluğuna öylesine boyutlar kazandırdı ki, Kıbrıs'ta büe. Rumlar ile Türkler çok aaha iyi anlaşabilir bir duruma geldiler. Nitekim Ada'da 1931 ayaklanması olduğu zaman, Türkler Rumların yanmda yer aldılar. İşin ilginç yönü, bu ayaklanma ENOSİS'ten yana bir ayaklanmaydı ve Ati na Hükümeti de isyancılara karşı çıkmış, ayaklanmayı desteklemediklerini söylemişti. Ama bu durumda Türkler, Rumıann yanmda yer almışlardı. ENOSİS'ten yana olmamışlardı ama tngilizlere sempati göstermemişler, Rumlar ile dayamşmayı yeğlemişlerdi. Nitekim, îrıgilizlerin bu olaydan sonra ilan ettikleri ve savaşa kadar sürmüş olan olağanüstü durumda, Rumları olduğu kadar Türk'.eri de hedef almıştı. SİRMEN Peki bu durum nasıl değişti? KİTSİKİS Evet savaştan sonra, durum değişti. Önce biraz gerilere gidelim. lP23'den sonra, Türkiye Kıbrıs'taki Türklerin ya Anadolu'ya göçerek Türk vatandaşı olmalarını, ya da Kıbns'la kalarak bu hakkı kaybetmelerini söylemişti. Bu çağrıdan sonra iki yü süreyle Kıbrıs'taki nüfusun büyük bir bölümü göçmüştü. Bu göç tkinci Dünya Savaşı sonrasına kadar sürdü. Ikinci Dünya Savasından sonra, Türk Hükümetinin aldığı kararla göç dur ÜNLU CASUS TREPPER ÖLDÜ AMA TARTISMASS SÜRÜYOR T)u? Haberler Servisi «Kızıl Orkestra»nın şelı. ı^eopold Trepper, geçtiğimız günlerde 77 yaşında Kudüs'te öldü. 2. Dünya Savaşmda, Alman ordusunun hareketleri ile ilgili olarak Moskova'ya bilgi veren ve Batı Avrupa'da görev yapan ünlü haber alma servisi şefi Leopold Trepper'in kişiliği ve eylemleri, üzerindeki tartışmalar sürüyor. Trepper takma adlı, Lepb Domb 1904'de Polonya'nın Nevy • Tard isimli küçuk bir kasabasında doğdu. 1929 yılında Filistin'den kovulunca Fransa'ya geldi ve Göçmen İşçiler Yahudi bölümüne üye olarak katıldı. Bu bölüm Pransa'da yaşıyan yabancı kökenli komünistleri bir araya topluyordu. Trepper'in burada da, Fransız makamıan ile başı derde girdi. Casuslukla suçlanan, fakat bu kanıtlanamadı, 1932 yılında öğretıim için Moskova'ya gitti. Orada kızıl ordunun haber servisleleri şefi Genelral Berzine ile tanıştt, General Berzin onu önce görevli olarak Paris'e sonra da Brüksel'e göndercli. Genellikle adet olduğu uzere, ticari bir işletme perdesi arkasmda, casuslara her türlü sızma olanağı veren bir ça hşma düzenine girdi. böylece Leopold Trepper Batı Avrupa'da özel bir casusluk şebekesı kur mayı başardı. Snvaş başlaymca, Trepper Stalin'e, yaklaşan Alman saldırısı ile ilgili önemli haberler yoiladı. Hatta, bu arada saldırının kesln tarihi olan 1'2 temmuz 1941 tarihini bile bildirdi. Fakat, Stalin Trepper'e inanmadı. 1940 ile 1943 yılları arasında, özellikle 1941 temmuzımdan sonra, Trepper'in casusluk şebekesî Moskova'ya 2000' den fazla çok önemli haber iletti. Trepper'in şebekesine, «Kızıl Orkestra» adını Amiral Canaris'm Nazi servisleri verdi. 1942'de Himmler' (Arkası "t. Sayfada) Ç Türkiye ile Yunanistan arasındaki bütün sorunlar konfederasyona yönelik içten görüşrnelerle çözülebilir. 5 SIRMliN Yani hizmetçi odası değil mi? KİTSİKİS Hizmetçi odası... «ve biz reddettik, akıl almaz bir şey bu» diyordu. Başbakan Georgeos Papandreu. Peki kimdi bu davranışın sorumlusu? Öyle ya, Başbakan Papandreu kabul etmişti ve Türk tarafı da Acheson planını kabuıe hazırdı. Yani olay hemen hemen bağlanmıştı. Peki bu anlaşmayı suya düşüren kimdi? Yeniden Makarios'tu. O Acheson planını reddetmışti. Ama, bu davranışmda tek başma değildi. O zamanlar Atina hükümetinin bir üyesı olan Andreas Papandreu'nun da desteğine sahipti. Ve Andreas Makarios'un tutumunun hararetli bir destekçisiydi. Sonunda Andreas Papandreu, Acheson planını reddetmesi için babasım da ikna etmeyi başardı. Andreas Papandreu hep Makarios politikasım desteklemiştir. Andreas Papandreu'nun sorumluluğu bu dönemde bütün açııclığıyla ortadadır. SIRMEN Peki şimdi. 1974 ve Türkiye'nin müdahalesine gelelim... KİTSİKİS 1974'de iki Türk müdahalesi var. Birinci müdahale ve ikinci müdahale.. Türkiye garanti veren devletlerden biri. tngiltere ve Yunanistan gibi. Türkiye Kıbrıs'taki toplumunun tehlikede olduğu yargısma vardı. Ve sonuç olarak. bu topluluğun haklarını korumak görevinin olduğumı düşündü. Ama, Türkiye tek başma müdahale edemezdi. Öbür garantör aevletlerin katılması da gerekirdi. Bu açıdan Türkiye'nin tek başma müdahalesi, hukuk plamnda geçerli sayılması güç olanaıcsız bir davranıştır. Olmeden önce Polonya Dayaııışma Sendikası'nı desteklediğini söyleyen «Kızıl Orkestra »nın şefine göre, Jaruzelski'nin darbcsiyle, Üçüncü Dünya Savaşı başlamış oldu. TREPPER Bir Polonya Yahudisi olan ünlü casus 2. Dünya Savaşmda Alman saldırısının tarihini Stalin'e bildirmişti. 40 hin sakat 10 aydır derecelerinin saptanmasını Asiyc UYSAL 15 yılda emekll olmaya hak kazanan v e sakatlığı nedeniyle vergi indirimi kapsamına gi ren 40 bin sakat yurttaş, 10 aydır Maliye Bakanlığı'nca sa katlık derecelerinin saptamasmı bekliyor. İlgili cevreler, gecikmenin Bakanlığın bu iş için yeterli sayıda personel gö revlendirmemesinden kaynaklandığını öne sürüyorlar. Gectiğimiz yılırt «Sakatlar Yı lı» olması nedeniyle, sakatlara 2422 sayılı bir yasa ile 1 Nisan 1981 tarihinden itibaren 15 yılda emekli olma hakkı ta nındı. İlgili yasada sadece sakatlığı nedeniyle vergi indirimi kapsamına giren yurttaşla rın bu haktan yararlanabileceği belirtiliyor. Çalışan yurttaşların kacıncı dereceden vergi indirimi kapsamına gireceğine ise, Maliye Bakanlığı ka rar vermekte. Maliye Bakanlığı'nm derece leri saptamakta gecikmesi hem sakat yurttaşların yeni bekliyor vergi indirimi düzenlemesind e n doğan farkları zamanında alamamasına. hem de 10 ay önoe kazanılan emeklilik hakkının hâlâ kullanılamama• sına yolaçıyor. Türkiye Sakatlar Derneği'nden edinilen bilgiye göre, Maliye Bakanlığı sakatların başvurularını incelemek üzere ön ce 3 uzman görevlendirdi. Da ha sonra 3 uzmanın yeterli gelmediğj anlaşılınca inoeleme komisyonu uzman sayısı 30'a çıkartıldı. Genişletılmis komisyonun 40 bini aşkın dos yanın incelenmesi icin yetmeyeçeğini söyleyen Dernek Baş kanı Niyazi Orhan, «Sadece İs tanbul ilinde oturcn 5500 sakat başvuruda bulundu, Ankara ise 20 25 dosyay, inceleyebtldi.» dedı ABD Senatosu Silahlı Kuvvetler Komitesi Baskanı Ankara'ya geliyor ANKARA, (ANKA) ABD Senatosu Silahlı Kuvvetler Ko mitesi Başkanı Senatör John G. Tower, Türk hükümet yetkilileri ile temaslarda bulunmak üzere bugün Ankara'ya gelecek. ABD Hava Kuvvetlerine ait özel bir ucakla Ankara'ya gelecek olan Senatör Tovver, Ankara'da kalacağı yaklaşık 35 saat içinde Başbakan Bülend Ulusu, Dışişleri Bakant İlter Türkmen ve Milli Savunma Bakanı Ümit Haluk Bayülken tarafından kabul edilecek. 16 Şubat salı günü Ankara'dan ayrılacak olan Senatör Tovver Ankara'da bir basm top lantısı da düzenleyecek. ABD'li Senatör Tower geçtiğimiz yıl 1112 Şubat tarihlerinde de Türkiye'yı ziyaret etmiş ve ziyareti sonunda Tür kiye'nin sorunlorına «Olumlu bir yaklaşım içinde bulunduğu» izlenimini yaratmıştı. Öte yandan, Dışişleri Baka nı ilter Türkmerı de bugün Tür kiye'ye dönecek. ilter Türkmen, Federal Almanya'nın Mü nıh kentinde sılahsızlanma ko nusunun ele alındığı «Verkun te» toplantısın a katıldı. Bu arada, Dışişleri Bakanlığı Enformasyon Genel Müdürlüğü, «İspanya Kralı ve İspanya Başbakanının Dışişleri Bakanı İlter Türkmen'i kabul etmediği» yolundaki haberin doğru olmadığını açıkladı. Enformasyon Genel Müdürlüğü'nce dün yapılan açıklamada İlter Türkmen'in Madrid'e. Avrupa Güvenlik ve işsacağı ve nisan ayı ya da ma birliği Konferansı izleme toplantılanna katılrnak üzere gityıs ayında taahhüt toplantısıtiği ifade edilerek şöyle denilnın yapılabileceği belirtiliyor. di: Ortaya çıkacak rakam içinde «Doğrudan doğruya uluslar taahhüdün ağırlığını oluşturacak ABD ve Federal Alman arası bir toplantıya katılmak için Madrid'e giden Dışişleri ya'nın sağlayacağı krediler öBakanımrzın esasen İspanya nümüzdeki günlerde açıklık ka Kralı veya İspanya Başbakanı zanacak. • ile bir görüşme talebi olmaYine yetkililerin belirttiklerimıştır. Böyle bir görüşme tane göre. OECD icindeki Türkilebi olmadığı cihetls, İspanya ye Konsorsiyumu Başkanı Go Kralı'nın veya İspanya Başbabert de önömüzdeki günlerde Törklye'ye gelecek ve bu ko kanı'nın Dışişleri Bakanımızı kabul «tmemefl glbl bir dunudo bir dl«l toma«to buiunarum da •** kenuau olomot eak. OECDnin 1982 yılı taahhüdü icin yeni temaslar yapılacak ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ekonomik işbirliği ve Kalkmma Örgütü'ne (OECD) üy e ülkelerin 1982 yılı içinde Türkiye'ye taahhütte bulunmaları Me ilgili temaslann sürdüğü bildiriliyor. Yetkililerin bildirdiklerine göre, şu ana kadar vürütülen temaslarm ışığında OECD taahhüdünün bu yıl da gerçekleşmesi, ancak geçen yılki rakamın altında olması beklenivor. Bu kenudoKl «rnotların'önCtfflCUdskl flunltrt» SIRMEN Peki Profesör Kitsikis. Kıbrıs konusunu ve Türk Yunan ilişkilerindeki ana.sorun olan, güvensizlik problemine dokunduk. Aslında biz konuşmamızı daha geniş bir yayın için sürdürürken. gazetenin sınırlı yerini gözönünde bulundurarak temel bir soruyu erken de olsa yöneltmek istiyorum: Türk Yunan anlaşmazlığı, Kıbns'ı, Ege kıta sahanlığı. Ege adalan, Batı Trahya sorunu, Ege hava sahası ve karasulan konularını da kapsayan nasıl bir çözüme ulasabilir? KtTSİKİS Bu konuda görüşümü hep yineledim. Türkler ve Yunanlılar her iki tarafm bağımsızlığma en ufak bir gölge düşürmeyecek geniş bir konfederasyon kurma anlayışıyla ve bütün meselelerim çözme isteğiyle masaya oturdukları anda, art düşüncesiz görüşmelere başladılar mı, bu konularm hepsi çözülür. Her iki taraf da yararlı ve verîmli bir işbirliğini &ağlarlar. Ben her zaman bu görüşe içtenlikle inandım. SIRMEN Bir soru daha Sayın Kitsikis.. Cazeteciler Cemiyeti'ndeki Konferansmızda Atatürk . Venizelos dostluğundan sözederken. Türk Yunan yakmlaşması ve işbirliğinden vana olan kisileri .iki ülkenin Kemalisüeri olarak nitelendirdiniz. Bu deyimle neyı kastettiniz KİTSİKİS Bu yakınlaşma ve işbirliğinin en büyük miman Bakanlık'ta hergün biraz da Mustafa Kemal değil miydi? Aynı yolda yürüyenleri Kemalist ha kabaran dosyaların tek tek olarak nitelendirmekten daha doğru ne olabilir ki? SIRMEN Son bir soru: Yine aynı konuşmanızda, incelenmesinin yıllar alacağını Mustafa Kemal Atatürk'ten büyük hayal gücü olan bir öne süren Sakatlar Derneği Başkanı Niyazi Orhan, bu du lider olarak sözettiniz. Konuşmamz Türkçeye çevrildiğinde salonda bazı tepkiler oldu Bazıları bu rumda sakatlara tanınan 15 sözlerinizi; Atatürk'ü düşçü, (hayal perest) olarak yılda emekli olma hakkının iş görme şeklinde anladı Belki de, bu yanlış anlnma, levinl yitireceğine dikkcti çekIngilizce ve Fransızca'da var olan bu deyimin Türk ti. politik sözlüğünde yer almamasından kaynaklanıyordu. KÎTSİKİS Bu tepkileri ben de anlamadım. Atatürk için büytlk Sakat işcilerin Dcretlerinin muhayyilesi vardı derken, ben bir büyük adam için söylenecek en vergi dışı kalacak miktarları, iyi şeyi söylediğimi samyorum. Yalnız hayal gücüyle politika ol193 sayılı «Gelir Vergisl» yamaz, ama yalnız günü gününe düşünerek de büyük adam olunsasında değişiklik yapılmasımuyor. Kimsenin düşünemediği büyük gelecekieri ve ufuklan na ilişkin 2454 sayılı yasayla düşünebilecek kadar geniş hayal gücü olan ve sonra bu büyük düzenlendi. 1 Haziran 1981 ta hayaneri gunlük hayata yansıtabileoek kadar gerçekçi olan kişirihinde yürürlüğe giren yaso, ler tarihin en büyük kişileridir. Ve Mustafa Kemal Atatürk bunvergi indiriminde, sakatlık de lardan biridir. recelerini çalışma gücünün Bakınız, 1919 yılında Osmanlı împaratorluğunu düşününüz. O sıvüzde 80'inj kaybetmiş yurtralarda Osmanlı İmparatorluğu, «hasta adam» bile değildi. Düpetaşlarda 1. derecede yüzde düz ölmüştü. Bu cesetten 20 yıl içinde Doğu Akdeniz'in en süçlü 60'ını kaybetmiş yurttaşlarda 2. derecede, yüzde 40'ını kay tek istikrarlı ülkesini çıkarmayı kimse hayal edemezdi. Mustafa Kemal bunu düşledi ve gerçekleştirdi. 1939'da Türkiye Doğu Akbetmiş yurttaşlar için 3. deredeniz'in en güçlü ve tek istikrarh ülkesiydi. İşte söylemek istecede sakat olmak üzere üc diğim de buydu. bölüme ayırıyor. StRMEN Tefekkür ederim Bay Kitsikis.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle