25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
r Cumhuriyet 2 lkemizin dışta tanıtımı konusuna çok önemll bir haberi bir kez daha duyurarak girmek istiyorum yazıma: Avrupa Konseyi'nln ikl yılda bir üye ülkelerde düzenlediği sanat sergilerinin 18'incisi Türkiye'de açılacak ve <Anadoiu Uygarhkları» adını taşıyacaktır. 22 mayıs 1983'te bu sergi Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in konuşmasıyla açılacak ve Cumhuriyefin 60. yılını kutlayacağımız ekim ayı sonuna kadar sürecektir. Topkapı Sarayı Has Ahırlar Bölümü, Aya İrinı Müzesi, Ibrahim Paşa Sarayı, Türk tslam Eserleri Müzesi. îstanbul Arkeoloji Müzesi ek yapısı, Galata Mevlevîhanesi ve Askeri Müzede düzenlenecek olan 18. Avrupa Sanat Sergisi dizisinde bugünkü Türkiye toprakları üzerinde binlerce yıldır yer alan uygarlıkları simgeleyen 5.000'in üzerinde eser sergilenecektir. Topkapı Sarayı ve Aya trini'deki Anadolu dönemlerini tanıtacak genlş kapsamlı ana serginin yanı sıra yazı. para, halıkilim, taezar taşı, çadır ve müzik aletleri lle geleneksel Türk yaşamını yansıtacak kahvehane, şekerci dükkânı, Türk odalan ve eski Türk glysileri gibi konularda da sergiler açılacaktır. Cumhuriyet'in 60. yılında açılacak bu serginin Ttirk uygarlık ve ekininl Batı'ya ve özellikle Avrupa Konseyi ü yesi ülkelere tanıtması bakımından büyük onem taşıdığı bir gerçektır. Ülkeler artık kendilerlnl dış dünyaya ya ekonomik güçleri ile ya da ekinsel (kültürel) ve sanatsal zenginllkleri lle kabul ettirlyorlar. Uluslararası müzik, film, tiyatro festîvalleri ve edebiyat ödülleri, ülkelerin ekin ve sanat güçlerinl dünyaya kanıtlamakta en etklll araç olarak kullanılıyor. Ülkeler arasındakl llişkllerin gelişmesi, bir ülkenin başka ülkelerde kendinl kabul ettirmesl ve saygınhk kazanması, o ülkelerin yöneticileri ve devlet adamları ile iyi ilişkide bulunmakla değil, o ülkelerin toplumlarına yanl «sokaktaki adam»a hitap etmekle sağlanabilir. Sokaktaki adama ulaşabilmenin tek yolu da ülbasmı ve kültürsanat çevreleri ile mn.fc cinît v* OLAYLAR VE GÖRÜŞLER ön planda tutulmuş, o ülke toplumlarına inememiştir. Oysa diplömatlar, yöneticiler ve devlet politikaları değişir. Kalıcı olan toplumlardır. Toplumlarm izlenimle ridır. Bir ülke hükümeti politik düşünceler ve çıkar hesapları lle Türkiye'ye karşıt davranışiar ıçinde olabilir. Oysa ülkenin toplumu, Türkiye'yi benimsemişse, bu toplumun baskısı ile hükümet politika sı da bîr süre sonra değiştirilmek zorunda kalacaktır. Ya da bunun tersi söz konusudur. O ülke toplumu Türklere karşı lse, hükümetlerin Türkiye yanlısı politikalannda değişikîik beklenebllir. En azından, bugün Türkiye'yi tutan bir hükümetin yarın iktidardan düşmesi ve toplumun da etkisi ile o tilke politikasınm Türkiye aley hine dönmesi de kaçınılmaz olur. Oysa o ülkenin basın ve sanat çevreleri ile kurulacak iyi ilişkiler, toplumu Türkiye lehine vönlendiren ve toplumda kalıcı. iyi izlenimler yaratan ilişkilerdir. Devlet adma bu ilişkileri sürdüren her eazetecl, her sanat adamı, her kültür kuruluşu bu açıdan övgüye lâvıktır. tstanbul Festivali dolayısiyle üikemlze gelen Yehudi Menuhin. îecor Oistrach, JeanPierre Ramoal, Andre Navarra, Rudolph Nureyev. Emil Gılels. Alirio Diaz gibi virtöözler. Belprad. Budapeşte. Paris, Leningrad, Sofya, Berlin. Prag. Moskova Filarmoni ve Senfoni Orkestraları. Tatrai. Musici, Varşova gibi Oda Orkestraları. Londra Festival Bolşoy. Alvin Aîley, Nikolais. Münih Moiseyev. Belçika Kraliyet, Ispanyol Fiesta, Sovyetler Birliği, Londra Çağdaş, Paul Taylor, New York Harkness Bale ve Dans Toplulukları, Sofya. Parma. Varşova Operalan, Londra YeShakespeare. Prospect, Prag Tiyatroları, Humprey Littleton, Woody Herman, Young Ambassadors gibi caz toplulukları hem Türk sanatseverinin ayağına gelen bulunmaz birer fırsat olmuşlar, hem de dünyanın dört yanındaki ülkelerine döndüklerinde sanat ve kültür yamyla Türkiye'yi anlatmışlardır. Yüz milyonlarca dolarlık reklamla sağ lanamayacak bu tanıtımın devletimize on yıllık maliyeti ise Boğazda bir yalmın maliyetinden fazla değlldir. 4 ARALIK 1982 UI Ulkemizin Dışta Tanıtımı Türkiye'nin dış dünyaya tamtılmasında bugüne kadar sadece diplomatlarımızın, üst düzey yöneticileriyle ilişki kurması ön planda tutuimuş, o ülke toplumlarına inememiştir. Oysa toplumlara inmektir önemli olan. Bu da o ülkenin basın, sanat ve ekin çevreleriyle ilişki kurarak sağlanır. Alâeddin ASNA Marmara Üniversıtesi Halkla İüşkiler Öğretim Görevlisi tür çevreleri ile ilişkisi içine girmesı bu açıdan önem taşır. îşte Uluslararası İstanbul Feslivali'nin yararı bunun için büyüktür. ••• Onuncu yılını tamamlayan Uluslararası İstanbul Pestivali'ne yöneltilen olumluolumsuz eleştiriler arasmda bizce gözden kaçan önemli bir konu, Festival'in ulkemizin dış dünyadaki tanıtımına getirdiği katkıdır. On yıldır Türk halkma dünyanın en ünlü sanatçılannı ve topluluklarını ızleme olanağı yaratan İstanbul estıvalı'nin aynı değerdekı bir başka yararı da. İstanbul'a gelen yabancı sanatçıların ülkelerine döndüklerl zaman çevrelerine Türkiye hakkmda anlattıkları ızlenımlerdir. Uluslararası İstanbul Festivalıne on yılda 200'ün üstünde topluluk ve 150'ye yakm solist sanatçı katılmıştır. Dev orkestralardan üçlü ve dörtlülere kadar değişik sayıda elemanlardan oluşan topluluklarda ortalama 10 sanatçı bulunduğunu varsayarsak, festivale kaba bir hesapla 2500 sanatçınm katıldığmı, bunlardan 1500'ünün festival dolayısiyle yurdumuza gelen yabancı sanatçılar olduğunu söyleyebiliriz. Amerlka'dan Çin'e, Rusya' dan Arjantin'e, Ispanya'dan Filipinler'e, Japonya'ya, Senegal'e kadar dünyanın dört bucağından gelen bu sanat elçilerl, ülkelerine döndükleri zaman Türk sanat ve ekininln, Türk sanat Izleyicisinin birer "lçisl olmaktadırlar. elerde sanatı çadır tiyatrosu ve davul zurnadan ıbaret olan fesll, şalvarh, «barbar» bir savaşçı kavim uıarak tanıtılmağa çalışılan Türkiye'de de çağdaş konser salonlan olduğu, Turklerin Haydnı, Mozart'ı çalan orkestraları dakikalarca ayakta alkışladığı. Ruınelihisarı. Aya İrini, Galata Mevlevihanesı. Sent Antuan Kilisesi, Yedikule gibi soluk kesıci yapıların sanatın hizmetine sunulduğu, Türk sanatçıların kendi öz müzik ve tiyatro eserleri kadar Batının müzıği, balesı, operası ve tiyatrosunu da aynı başarıyla ıcra etükleri ne kadar anlatılsa bu yabancı elçılerin ifadeleri kadar ınandıncı olamaz. istanbul Festivali sayesinde bu 1500 sanatçı Türkiye'de sanatçı ve sanatsever dostlar edinmişlerdlr. Türk evlerinde ağırlanmışlar, Türk sanat çevrelerinin çagdaş yaşam koşullarını görmüşler, ulkemizin tarihsel ve doğal güzellikleriyle heyecanlanmışlardır. Dede Efendi'yi. Tanburî Cemil Bey'i, Münir Nurettin Selçuk'u yetiştiren Türk toplumunun bir Adnan Saygun. bir Ulvl Cemal Erkin de yetiştirilebildiğini öğrenmişlerdir. Türkiye'de dünyanın en üstün virtüozları lle boy ölçüşebilecek Suna Kan'lar, îdil Biret'ler, Ayla Erduran'lar, Verda Erman'lar bulunduğuna şalıit olmuşlardır. Cüneyt Gökçer'leri, Yıldız Kenter'leri, Suna Korad'ları izlemlşlerdir. *•* Türkiye'nin dış dünyada tamtılmasında bugüne kadar sadece diplomatlarımızın üst düzeyde yöneticiler ve başka ülkeler diplomatları lle Ilişkller kurması Abdülhak Hâmit Bey Devrimleri Düsünebilir miydi? Okul sıralarında Namık Kemal nasıl tanıtılır? Liseyi bitirmis bir yurttaşa sorun: Namık Kemal kimdir? «Vatan ve hürriyet» şalridir. Nasıl yapmış bu işi? Az çok murekkep yalamış, ya da edebiyata mesarmış orta yaşlı kuşağın belleğine Namık Kemal'ın kimi dizeleri yazılmıştır; belki de kazınmıştır: Ne mümkin zulm ile bidâd ile imhayı hürriyet Çalış idraki kaldır, muktedirsen âdemiyetten Ya da: Muini zalimin düayada erbabı denaettir Köpektir zevk alan sayyadı biinsafa hizmetten Namık Kemal'ın şnrlerini bize ortaokulda Türkçe ogretmenimiz Zülfiîîâr Ortaç sevdirmişti; çocukluk anılarımızda silinmez izleri vardır Namık Kemal'in; ama, aradan çok uzun bir süre geçmesine karşın bugün bile Namık Kemal'in özyaşammı yaşadığı toplumsal ortama oturtan doğru dürüst bir inceleme yoktur. Yalnız Namık Kemal'in mi? Çoğu edebiyat adamına ilişkin yeterli yapıtı arasanız tarasanız bulamazsınız. • Namık Kemal yaşadığı dönemde ezilmiş, horlanmış. dışlanmış, sürülmüş, hapsedilmiş; devlet düşmanı sayılmıştır. Yalnız şiirlerinden ötürü mü? Hayır. Namık Kemal gazetelere yazıiar yazmış, toplumsal ve siyasal eleştiriler yapmıştır. Kısaca ve kimi maddelerini özetlersek bu eleştiriler şu odaklarda toplanır: 1) Yoksul halka yüklenen vergiler ağırdır, vergi yöntemleri adaletsizdir. 3) Yabancılara verilen ekonomik ayrıcalıklar ülkenin zararınadır. 3) Yurt ta ayrıcalıklı çevreier vardır ve toplumsal adaletsizligin kaynağı olmaktadırlar. 4) Tanzimat yönetiminin yabancı devletlere uyduluk politikası utanç vericidir. 5) Batılı egemenler yurt ekonomisini kıskaca almışlardır. 6) Dış alımsatım şöyle dursun iç alımsatım bile Yunanistan'dan aşağıdır. 7) özgürlükler çiğnennıektedir. Namık Kemal diyor ki: « Ayetle, hikmetle, icmâ (büyüklerin söz birliği) ile, tecrübe ile, ibretle müsbettir ki insan için ne hasıl olursa (üretilirse) sây (emek) ile olur. İnsan neye vasıl olursa (ulaşırsa) say (emek) ile olur.» • Gerçekte bugünden düne bakıldığında Namık Kemal'in fikirlerinin bir bütünlük ve tutarlılık İçinde olduğunu söylemeye olanak yoktur; ama, çelişkili biçimde de olsa bir düşünen kafa o döneme göre yenl istekleri özlemleri dile getirmış; zamanın egemenlerinl tedirgin etmiş; bu tutumunun faturasmı da ödemiştir. Ozan diyor ki: Halimlzce görmedik biz iltifat Olmadık ikbâle asla âşina Nezdi devlette bilinmez kadrimiz.. • İkl yüzyıllık Batılılaşma sürecinde yazarlarla, ozanlarla, sanatçüarla devlet yönetiminin bütünIeştiği tek dönem Atatürk'ün sağlığı zamanıuır. öylesine kl, Atatürk devrimleri kimi yazarın ve ozanın düşüncelerini de aşmıştı. Devletin yazarlar ve ozanlar üstüne baskısı, geriye değil, ileriye doğru iticl güç oluşturuyordu Devrimleri yadsıyan ve içine sindiremiyen yazara ozana çağdaşlığı öğretip benimsetiyordu devlet... Mehmet Aklfin, Abdülhak Hâmit'in, Yahya Kemal'in yazılarmda değil, düşlerinde bile Atatürk devrimlerini göremeyiz. , Evet, böyle bir süreci de yaşadı Türkiye... öneten: ReşitCANBEYLİ oğu kişilerin uykudan ve gördükleri düşlerden (daha doğrusu karabasan lardan) zaman zaman yakmdıklan bir gerçek. Bazıları uykulannın aşın uzunluğunu dile getirirken çoğu kişiler İçin sorun yeterlnce u yuyamadıkları, kendilerini halsiz hissettikleridir. Bu alanda en yaygın şikâyet konusu hlç kuşkusuz yatağa girdikten sonra uzun bir süre uyuyamamaktır. Bu durumda sık sık başvurulan yöntem uyku haplan almaktır. Bu alanda uzmanların hemen tümünün birleştiği bir nokta lse plyasada bulunan uyku haplarınm uzun sürelerde etklll olmadıklan gibi ahşkanlık yaratarak uykusuzluğa çare olmak yerlne sorun yarattıklarıdır. Uzmanlann önerlsi gerçekten önemll uyku sorunu olan kişilerin bir uyku laboratuvarmda birkaç gün uyku kaydı yaptırarak sonına klşisel ve duygusal değil nesnel bir yaklaşmıla çözüm aranması. Son yıllarda hu alanda yapılan araştırmaların ve 11ginç bazı vakalann ayrıntılı olarak lncelenmesl sonunda, uykuvedüş'ün psikolojik ve fizyolojik boyutları konusunda alışılagelmiş yaklaşımlardan oldukça farklı ve ileride bu alandakl sonılara önemli çözümler getlreceği sanılan bulgular ortaya çıkmış durumda. Ç Uyku bozuklukları Uyku ürküntüleri, yatağı ıslatma ve uyurgezerliğin nedenleri tümüyle bilinemiyor. Bunlar oldukça tartışmalı kuramlara konu olmuş sorunlar. Yapılan araştırmalar ürküntü olaylannın düş evresine rastlamadığını, çocuğun nedenini açıklayamadığı bir panik duygusu , içinde uyandığmı gösteriyor. sek: Karabasanlar, özellikle çocuklarda görülen uyku ürküntüsü (pavor nocturnus), yatağı ıslatma (aynı anlama gelen tıbbi terimle enuresis), ve uyurgezerlik hemen herkesin bildiğl uyku bozukluklarıdır. A Yavas uyku sırasmdaki uyku bozuklukları Karabasanlar daha çok çocukları ve gençlerl etklleyen ve uykunun düş evresi ile Hgili. Uyku ürküntüleri. .yatağı ıslatma ve uyurgezerlik de nedenleri tümüyle bilinmeyen, oldukça tartışmalı kuramlara konu olmuş sorunlar. Her üç sorunun da ortak yanı çoğu klşinin sandığı gibi düş görmeyle ilgili olmayıp yavaş uykunun dördüncü evresinde ortaya çıkmaları. Bu uyku bozukluklan sanıldığından daha sık görülür: örneğln eldekl veriler her on klşiden birisinln en az bir kez uykusunda gezdiğini gösteriyor. Yavaş uykunun son evresinde rastlanan uyku bozukluklannın, anneler ve babalar tarafından en az anlaşılam uyku veya gece ürküntüsü diye tanımlanabilecek Davor nocturnus. Geceyarısı, çocuklannm ani bir haykırışıyla yanına koşan anne veya baba bu durumun bir karabasandan ileri geldiğini sanır. Yapılan araştırmaîar lse bu ürküntü olaylannın düş evresine rastlamadığını, çocuğun nedenini açıklayamadığı bir panik duygusu içinde uyandığmı ve genellikle de çok kısa bir süre sonra hiçbir şey olmamış gibi yeniden uykuya daldığmı gösteriyor. si aşırı bir yorgunluk ve uyumamıglık duygusundan sözeder. # Narkolepsi Bir başka Îlglnç uyku bozukluğu da narkolepsidir. (Narko: Uyuşukluk, Lepsl: Nöbet). Narkolepsi uykunun (daha doğrusu düş evresinin) uyanık hâle taşması olarak nitelendlrilebilir. Genellikle kahkaha atma, öfkelenme gibi aşırı bir duygusal tepkl ile baslayan bir narkolepsi nöbetinde klşl çoğu zaman bütün çabalarma karşm, karşı koyamadığı ve genellikle oldukça anl bastıran bir uyku nöbetine girer. Bu nöbetin önemli bir yanı da çoğu kişilerde değişik ölçülerde görülebilen bir katapleksi (kas zayıflığı) ile birlikte görülmesi. Bu katapleksi durumu çok hafif bir halsizlik duygusu gibi belirebileceği gibi, klşiyi tümüyle parallze eden (felce uğratan) ve kımıldamayı olanaksızlaştıran şlddetll bir şekilde de olabilir. Narkolepsi bazı görüntüleri ile sara nöbetine benzese bile kökeni ve beyln dalgalannm niteliği bakımından saradan çok farklı. A Uykuda aktif evre Narkoleptik kişllerden uyku laboratuvannda yapılan kayıtlardan bu kişilerin uykuya ilk daldıkları anda herkes gibi yavaş uykunun birincl evresine girmediklerl, doğrudan aktif (düş) uykusuna geçtiklerl anlaşılmıştır. Aktif evrenln en önemll nltellklerinden birl de kaslann gevşemesi olduğu için narkoleptik kişi uyku nöbeti sırasında genellikle kımıldayamaz hale gelir. Bu da çok clddl sorunlara yol açabilir. örneğin araba kullamrken gelecek narkolepsi nöbeti trafik kazalanna neden olabilir. Nar kolepsi vakalarımn oranı binde 2 ile 5 arasmda. Daha hafif sorunlar sayılabllecek bazı uyku bozukluklarında bu oran çok daha yük Cumhunyet SahibirCumhuriyetMatbaacılıkveGazetecilik T.A.Ş. adın.a NADİR NADi Cenel Yayın Müdürü Müessese Müdürü Yazı işleriMüdürü HASAN CEMAL EMİNE UŞAKLIGİL OKAYGÖNENSİN AHMET KORULSAN YALÇIN BAYER ALİ ACAR YALÇIN DOĞAN HİKMET ÇETİNKAYA MEHMET MERCAN * 4fe Uykuda oksijen yetersizliği îlglnç bir uyku bozukluğu, uykusuzluktan (lnsomnia) yakman bırkaç kişinln laboratuvarda uykulaTinm lncelenmesi sonucunda ortaya çıkmış. Bu kişilerin uykusuzluk nedenl uyku sırasında nefes alamamalanna bağh. Nadir olarak görülen bu tür vakalarda uyku başladıgı anda bütün kaslarm ve özellikle nefes borusunun gevşemeslyle oksijen yetersizliğl başlar. Kandaki karbon dlokslt kritik bir düzeye geldiğinde sarsıntıyla uyanan bu kişi birkaç sanlye temiz hava aldıktan sonra yeniden uykuya dalar. Bu uykuuyanma devrelerl gecede bazen 500 kez yinelendiğlnden ki • Yazı işleri Müdür Yardımcısı Haber Merkezi Müdürü MizanpajYönetmeni. TEMSIIJCJLER O Uykunun ve düşlerîn fizyolojisi ykunun ve düşlerin fizyoloji laboratuvarlarmda incelenmesinde iki ana yaklaşım sözkonusu. Psikofizyolojik yöntem diye tanımlanabilecek birinci yaklaşım, insanların ve hayvanlann uyku sırasmdaki beyin, göz ve kas etkinliklerini değerlendirip bunları sınıflandırmaya yönelik. tkinci bir yaklaşımda ise hayvanlarda şirürjik yöntemlerle (ameliyatlarla) uykunun ve düşlerin fizyolojik mekanlzmaları incelenir. • ANKARA : • İZMİR : • ADANA : SERVİS ŞEFLERl U % Psikofizyolojik Yöntemler Uykunun ve düşlerin fizyolojik açıdan da ayrı özellikleri olduğu beyinden (EEG), kaslardan (EMG) ve gözlerden (EOG) yapılan kayıtlardan görülebilir. Kısaca, uykuya yeni dalmış bir kişi ilk önce yavaş uyku denilen ve düş görme ola sılığının düşük olduğu bir dönemden geçer. Bu dönem içinde uykunun giderek derinleştiği ve beyinden kaydedilen EEG dalgalarının voltajmm yüksellp frekansmın azaldığı dört evre vardır. Yavaş uyku sırasında nefes alma ve kalp atışı düzenli olup kaslar tümüyle gevşemiş (tonunu yitirmlş) değlldir. Düş görme olasılığmın çok yüksek olduğu aktif uyku sırasında ise kaslar tümüyle gevşer ve ktmıldamak olanaksızdır. Buna karşılık gözler ve dudaklarda kıpırtılara rastlanır. Bu evrede gözler çok hareketli olduğundan aktif uykuya REM uykusu da denlr (REM tngillzce hızlı göz hareketleri anlamma gelen «rapid eye movemenls» sBzcüklerinin baş harflerinden oluşur.) REM uykusu sırasında beyln (EEG) etkinliği de uya nıkken gözlemlenen EEG'yl andınr. Yavaş uykunun herhangi bir evresin de uyandırılan bir fcişi genellikle uyandırılmadan hemen önce düş görmediğinl söylüyor (düş görme olasılığı % 15'in altında.) Buna karşılık REM uykusu sırasında düş görme olasılığı % 80'in üstünde. REM uykusu sırasında görülen düşle gözlerden yapılan kayıtlar arasmda blr bağlantı sözkonusu. Şöyle ki, gözlerdeki hareketliliğin süresl ve niteliği görüldüğü söylenen düşün uzunluğu ve içeriği ile çakışıyor. Yapılan araştırmalar hemen bütün memell hayvanların REM ve yavaş uyku evrelerlni gösterdiklerlni ortaya çıkarmıç bulunuyor. Bu türlerde REM uykusunun türa uyku süresi lçindeki payı % 5 ile % 40 arasmda değişiyor. İstanbul Haberleri:Selahat(in GÜLERDış Hnberfer : Ergun BALCI Fkonomi: Osman ULAGAYYurt Haberleri: Barbaros GENÇAK Kültür: Aydın EMEÇ Magazın : Yalçın PEKŞEN Düzeltme : Konur ERTOP Araşfırma: ŞahinALPAY BUROLAR KonurSokak No. 24/4 Yenişehir ANKARA Tel:17 58 2517 58 66ldare: Tel: 2547 09131230 Tel:145501973l Basan ve Yayart: Hallt Ziya Bulvarı No: 6 5 / 3 İZMİR Atatürk Caddesi, T.H.K Işhanı Kat 2M3 ADANA OTEL Par«embaPazor Tl.SOa TL. CumaPazBP B.BDOTL. PaıarPenjemba 11SOO TL. CumartesiPazar 5.500 TL... 0 Beyindeki Uyku ve Düş OdaKİarı CUMHURİYET Matbaacılikve GazetecilikT.A.Ş. Türkocağı Cad. 39/41, CağaloğluİSTANBUL P.K.: 246 Istanbul, Tel: 20 97 03 (5hat) TAKVİM TC.Turlzm Banka« ABANTOTEIİ Pera«mtwP«ar<]B.BOa TL. CumaPazar IIBOOTL. Pazer Psraamba 1HSOO TL. SagbMıVbşam Huzur icinde BirTatil Özel otobüatüm yemekler, Ortur ikrarnları.servısve Vergıler f latlarımıza dahıldir. BARBAROS BULVARl 35/5 BEŞİKTAŞ Tcl: 6110 74 6122 81 Uykunun beyin mekanizmaları üzerinde, özellikle kedilerde yapılan deneyIerden REM ve yavaş uyku evrelerinin ayrı odaklar tarafından düzenlendjkleri anlaşılıyor. Orta beyinle soğanllik denilen medulla oblongata arasmda pons bölgesinde odaklaşan mekanizmalardan blrl (raph6 sistemi) deneysel yöntemlerle hasarlandığında yavaş uyku evrelerl ortadan kalkar. Bu durumda hayvan uyanık halden dlrekt REM uykusuna geçer. Buna karşılık bu bölgedeki baska blr odağın hasarlanması ile (locus eoeruleus) REM uykusunda bozukluk belirirken yavas uyku evrelerl pek etkilenmez. Bu çizilen tab lo yavaş uyku ve REM uykusunun beyin mekanlzmalannın basitleştirilmiş şeklldir. İleride daha karmaşık bir tablonun çıkması doğaldır. İMSAK GÜNEŞ ÖĞLE İKlNDl AKŞAM YATSI 6.24 8.07 13.04 15.28 17.41 19JL9 Fakültemiz bütün bölümleri ve bağh Kız Sanat Eğitimi Yüksek Okulu ile 29 kasım 1982 pazartesi günü öğrenime başlamıştır. Duyurulur. DUYURU GAZİ ÜNİVERSİTES! MESLEKİ EĞİTBM FAKÜLTESÎ DEKAMÜĞSNDAN
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle