Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27 ARALIK 1932 Cumhı>r»yi3t 9 İrsönj içsn okutulan jnevlitte Evren'in kızıyia Ulusu'nun esi ds bulundu ANKARA, (Cumhuriyet Bıirosu) Ismet Inönü'nun 61ümünün dokuzuncu yılında, ön ceki gün Pembe Köşk'te okutn lan mevtide çok kalabalık bı çağrılı topluluğu katıldı. Üç hafızın okudukları mevlidden sonra, îstanbul'dan gelon Nec mi Rıza Ahıskan, kendl isteğiyle ilahi söyledı. Pembe Köşkün üç salonu tıklmı tıkhm doluydu. Baş oda denen büyük salonda, Cuın hurbaşkam Kenan Evren'in kızı Miray Göksu, Bülend ülusu' nun aşi Mirzat liiusu, Fahıl Korutürk'ün eşi Emel Knrutürk, Deniz Kuvvetleri Kom ;tanı Neiat Tümer'ın eşi Melahat Tümer, llhan öztrak'ın 3şı Gültnen öztrak, Çağlayangil'üı eşi Fururaıde ÇağlayangU. Liit fi Doğan'ın eşi Aynur Doğan, Ferit Melen'ın eşi Mesude Melen, Necdet Calp'ın eşi Sev'l Calp, Tahsin Yalabık'ın eşi Iffet Yalabık, göze çarpmaktay dı. Öbür salondaysa, Turgut Gö le, Taksin Yalabık. InönH'rün do.ktorlanndan Prof Dr. Refciı Berkol. Necdet Oalp, înönü'nün koruma polisleri bulunmaktay dı. • (Baştarafı 1. Sayfada] da, tüm üiuemler aiıumış aurumrla. F K 6 Dış Enformtısyon Daıresi görüşme talebımj FKÖ Sözcilsü Mahmut Labadl aracı lığıyla iletmişti. Basın danışma m Aymed Şakkur, her gün lide re aym talebı tekramyordu. Hatta, bir gece önce kendisine askeri bir avrakı ımzalaması ıçin götüren Başkanlık Muhafız Birliği yönetıcilerinden olan ve Beyrut günlennden bir dostumuz evrakm arasına «Cengiz Çandar, Cumhuriyet Türkiye. Liitfen görüş» yazılı bır ksğıt iliştirmişti. Arafat'ın 17. Kuvvet adıyla tanman bu özel bir liğinin savaşçılanna zaafı olduğunu ve dolayısıyla o r a d a n g * lecel' isteği kıramayacağını he. saplayıp böyle de bir önlem al mıştık. Aslında, kendisiyle birkaç gün önce bir gtrce saat 03'e doğru odasımn önünde karşılaşmıştık. Yatak odasına gıdiyordu. Beni göraü, «yann» de di. «Yann görüşelim.» Sonra gönlümü almak için olsa gerek, yaklaştı. Nerede kalıyorsun? Bu gece burada yataca Tanıam, yann sabah görii şeceğiz demektlr. 54 yaşının henüz başmda olan lider 70'inin üzsrınde gıbiy di. Başkumandanlık arnıasınm süsledığı kalpağm altınd&kj yüzü çok çeşitü duyguların bırleşik bir iiadesıydı. Bu yüzde acı vardı, ntizün vardı, hoşgörü vardı, sevecenlik v=trdı. Ama hepsinden öteye bıtkıntü. Zorlukla, ağır ağır yürüyordu. Filistin halkının çilesıni yaşayan bu insan halkının talihsizliğmi yenmek ıçin ö.es.ye ça lışıyordu. Nitekim, ertesı sabah doktorları kendısıne her turlü gorüştneyi yasıık ettiier. Bıitün toplantıluı iptal ecUdi. Bir gün sonra bir doktorlar he ye f i kunsUltasyona geldi. Arafat, başdöndüıücü gezılerinın ve Tunus'a geleli beri sürtiürdügü maraton toplantıiann ve görüşmelerın sonucunda yatağa düşmüştü. Yataktan kalktıktan sonra, bu kez Lübnan Cumhurbaşkanı hmln VenıayzVut anıden gonaerdığı ıkı temsücıyie goıü^meye gııtı. 13.30'da ayiilıaışu. Be mm gbzüm süreklı Hutui S.4wa'nın mzamiye Kapısında bon modeı. Kurşun geçırmez Ucıvert Merceass'i bekledım. 01.20 de galdi. Kaışısında yine ben. Selâmlayım, muhatızların arasında hızla yukarı çıktı. Ardından da ben. Biraz sonra çağrıldım. «Üh, en nıhayet» derken, konuşamayacak derecede yorgun olduğu ıçin görüşmeyı erteiediğıni jöğrendim. Dr. Nebil Şaath, «yarın ben bir görüşme ayarlarım> dıyerek umudumu ayakta tutmaya çalıştı. Işte o «yann» geldi ve ben Arafat'uı odasına gumedıkça görüsrnenin mümkün olabüece gına ınanmayacağım. ' . Neyse ki, içeri giriyorum. Beyrut'taki çalışma odasımn üç kat genışiiğuıdekı odada kupının tam karşısmdakı masa da geniş gerüş güiümsüyor. «lşte muradına erdin» der gibı. Yanuıdakı koituğa ilışıp, «inanayun nu? Şimdi makam odanızda nuyım?» diyorurn. Dr. Nebıl Şaath tokılıyor, «Ne yani, Abu Ammar'la görüşebilmck o kadar kolay mı olsun?» Ama insaf. Bugün 22. gündür Tunus'ta, Abu Ammar dönelıberı de y gündür bu korıdordayım. Beyrut'ta bir gün içinde gorüşürdük. Arafat'uı yüzü sıtemkâr bir ifadc takınıyor. «O zaman nasıl ağır bir baskı altında oldu ğuınu, nasıl aralıksız, nefe» alnıadan çalıştığunı görmediıı mi? Nasıl jatuga düştüğaınü, nasıl doktorların ge.ıp iğne yap tığuu ve ancak böyiece ayağa Kalkabildiğiıtıi görmedin mi? ıNasıl ızdırap çektiğüni bihyor musun?» Görmez olur muyum. Dakika Dakıka Arafat başnklı bir kıtap yazabilırım. Gülüyor. Bugün geçmiş günlerın ınadına sagukıı, canlı bır görünümü var. Bıldığ.mjz kıiıgma bürünmüş. Başında unlü keöiyesı, belmde 45'iik koca bir Coit tabanca. FKO lıderıyle 1981 ağustosundan bu yana ılk kez 1982 sona ermeden, «yıilık olağan söyleşUmıze başiıyoruz. SORU Son kez, bundan bir buçuk yıl önce Beyrut'ta konuşmuştuk. Güney Lübnan'da iki hatta süren Fiüstın İsrail çarpışmalarımn ve Beyrut'un Israıl hava saldınsına ugramasının hemen ardından ıdl. Görüşmemızm sonunda, îsrail'in büyük çaplı bır harekâta gırışeceğını sandığınızı söyıemış ve "furkıye'deki dostlarınıza mesaj yolıamak istedığınızı belırterek şöyle demıştinız: «Herşeye rağmen, bız buradayız. Emperyalızme ve Siyonizme karşı bütün bölgeyi savunuyoruz ve savunacağız.» Oysa, şımdı bir buçuk yıl sonra Beyrutta değil l'unus'ta Karşı karşıyayız. Sormak ıstedığım şu: Şimdi neredesinlz? Filistin Devrüni şimdi nerede? Ve, nereye doğru gidiyorsunuz? Lübnan'daki savaşın ardından ortaya çıkan bu durumda dost larınıza ne diyebileceksiniz? ARAFAT Beyruftan önce Ürdiin'deydim. Ürdünden dnce de Filistin'deydim. Beyrut benim başkentirp değildl. Beyrut, uzun niriivtisümüzde. nzun mücadelftnizdeki durakîarımızdar hlrivdi. Vaad ettiğimize sadıh kaldık. Hatırlırsamz snvlf demMim: Belki hölcpnin en eüclO ordasn dpsiüs!. ve nfiîeedeki en biiviik ordu d» rVciti? Ama Inonp tı^rnnn "»"»«ıiTiava vp 51mpvp hazır hir «riictis. Yasadl&Tmız k«n banvosunda. bu oTiın v'"'Wivii«îtp <cindcn eectîglnıi* sürpkli kan nanvnsi'nda umut yarattık. Lübnan'daki KıfıçHırgay.* i Tedavi ücretierinde indirim yapı!acak son savaşta sadete tsraillilerle karşı karşıya uetildik. İsraiUiJere, Anıeıihainaıa ve onlanıı a.tanlaıına fcarsı koyduk. Bu basit bir savas değildi. En uzun Arap Israü savaşı idi. Arap Israil savaşluıınıu tumiuıüi) topıanıuıdan dalta uzun bir savaştı. Ve soıı nıodei Amerikan siıaiıiarıyia üonaumış olmalarına ve rauazzam or duıaruıa ragmen, lsrailliıcrin eğer trade. kararhlık ve eger bu oüigecte bu koııuda sıjasi karar olursa, veniİEİye uğratıiaüiıect'Klerini kaıııtiadüı. Cinayeiicrıni, istimlarını. daha fazla yayılma. dülıa daha fazla yavıima ve bu böleede tmparatoriuklarını kurnıa hayullerini durdurabiieceğimlzi gösterdık. Lüunan da ıılmadıeını doğru. Ama, ben Lübnan da sonsuza uek Kalabi>eces;ımı plaıı lanıanıısıım ki. ijinıui Duraıla yıın. Belki yarın baska oir ycr de oıacaKiın. fakat. »ıücadeıevi sürdürmek yoıuııda lıaikınıla. Ronüliü.'erinne bırlikıe kararlılıfca sahibun Karşı karşıy;ı UırdKÜuıgunız büyuıc komp<o lara rağmen, amaclarıınıza cri $ebılecej{,'imızl kanıtladık. Baııa. nereye doğru K'tUgimi. ne yone sittiğlmi sordunuz. Vönüııı Kudus'tür Kııdüsü ı^erif. Hiç kuşku vok (oraya dnnune^iz.) ür va da geç... Bu, uzun vürüyüstür. Ijzun vüruyütı sadece bir siogan değii. Uü(üi) uıücadeleıeıiyıe, bü tiin üzverllerlvie bir uzun viirüyüş bu. Acı.'ar elem. Uzun yürüyiiş budur Uzun vüriiyiiş bir siir değildir. S ( ) KU Bırbuçuk yıl öncekı son Rörüşmemizde Güney Lübnan'da ıkı haJta süren çarpısmaların ardından rürkıye'den daha fazl* destek gosıermesim, kınaına bıldırüennın ötesınde destek beklenuş oldugunuzıı soylemıştıniz. Şimdi, Lübnan'daki bu son savaştan sonra avnı ısteğı tekrarlayacak mısınız? (Arafat, sorunun sonunu bek Iemed3n söze gırdi). ARAFAT Savas strasında bile daha fazla destek bekliyorılum. Ozellikie, Türkive'ııin böl cede bir xüç olmasmdan ötevo, Türk halkjyla ber yönden çok derin ve KÜçlü tarihsei bağ larımız var. Bu nedenle. daha (azla destek umuyordum. En azından, 'stiiâ sırasında. Saldırı sırasıuda. Ve bu desteği bâlâ bcklemekteyira. Türkiye büyük rol aynayabllir. Bu oölgede rolü var ve bu rolü oynamalıdır. FUistin ha.'kınj ve onun baklı davssını desteklemelldir. Sultsn Abdülhamld'in Siyonist PUm' nı Ilk reddeden Idsi oldufeunu battrlamalısmız. Siyonistlerio Filigtin'de toprak satıualmalanıu engellemişti. Bunn lıalırlamahsınız Biz hâlâ lıatırlıyoruz. O (rörüş ufkuyla bizim şlm di çekmekte oldupumuz ısdıraplann ne olaca^mı görmüştfi. Halkunızın yflzde 6O'ı mülteci, evsiz, devletsiz ve hattâ bir Idmllk kartma sahip değil. Ve geride kalan vüzde 4O'ı İse iş> «ral altında vasıyor. Simdi FiUstin'in yanısıra yeni Arap top rakları i?Ka| edümls durumda. Bundan sonra sıra klnıde? BUmiyoruz. Türk halkı bu konuda tarihi ve manevi bir sorumiuluğs sahiptlr. ttselllkle, bu cok önemli ve sadece cok onemll değil aym zamanda hayati asamada... SORU Daha fazla destekle snmut olarak kastettiğiniz nedir? Türkiye'nin îsraUle diplomatik ilişkilerini tümüyle kesmesini mi, istivorsunuz? ARAFAT Umanm. En azindan. Zaten îslam Konferansi kararlanna çöre. Türkiye, îsrail'le llişkllerini üimüyle kesmek zorunda. Türklye, tslam Konferansı örditü'nün tam flyeslSORU Türk yetkfflleri îsrail'le ilişkilerin dondurulmuş olduğunu belirtiyorlar. ARAPAT Evet. evet «m« yetmez. En azından ve dzeliikİe bu son istilâdan sonra. bu son savaştan sonra. bu cinayetlerden sonra, Sabra ve Şatila'daki Filistin halkına karsı Ririşilen soykmmdan sonra, daha fazlasını umuvorum. Benlm halkıma cob vakın oldutu icin Türklye halkından bunu Istemeye hakkım vardır. ÎARIN: RRAGAN PtANI VE KRAL HÜSEYtN'lN GÖRÜŞMELERtNDEN SONRA ABDDEN NE BEKLİTOR? Görevde olsa Özal da (Baştarafı 1. Sayfadal model değildir. Ancak, entiasyona karşı tek alternatif olarak uygulamaya konuimuşiur. Kaldı ki, 34 Ocak kararlannın, enfıasyondan çıkıj için $art oıduğunu söylcjenıercıen biri de benim. Bu karariarüa kararlann elbette yanında olacağıra ve savunacağını. Ancak, her ekonomik programtia olduğu gibi, Zi Ocak poUtikasın da da mesafe alındı.,ça, îedrıcen cicğişikiiklere yapıimıştır. Vapt.makladır, yapı.acaktır. SORÜ: Peki, son yapıian düzenlemeler... KAFAOĞLU: Türkiye'nln ekonomik politikası donmuş bir yapı değildlr. Sayın Ozal görevdc kalmış olsaydı da, bizim yapacağımu uygjlamaları yapmak ozrundaydı. Faizi düşürme gibi. Progıaın hazırlanır ken önce talep enflasyonunu düşürmek hedel aiınmıştı. O noktaya varılmıştır. Şimdi hedefin ondan sonrasuta nıaliyct enfiasyonunun UüşUrülmesine sıra gelmiştir. Çünkü başka alternatif yoktur. Entlasyondan böyle çıküır. Ben, bu politikada bir dcğişiklik yapmi'j değilim Tamanıen enfıasyondan cık ma polltlkasıdır. Ama bu poli tika içinde mesafe aldıkça, led ricen değişiklik yaparsınu. Vergilerde değlşme yaparsınız, faiz indîrimi yaparsınız. Ama bu faizi indirme, vatandaçiı po iitit faiz verme fikrini zedelemiyor. Enflacyon yüzde 100 iken, yüzde 50 faiz vernUşiz va tandaşa. !5imdl enflasyon yüzde 25'e düşnıüş yüzde 36 iaiz verlyoruz. 11 pozltif faiz veriyo ruz vatandaşa. Uyguianan ekonomik politikada bir cieğişikUk söz konusu dcğildir. SORU: Kafaoğiu yeni vergiler getiriyor diye yorumlar var. Meselâ hayat standardı konusu... KAFAOĞLÜ: Hayır vergi fa lan getirdiğim yok. Eski Gelir ler Genel Müdürü o!duğum için, Maliye Bakanlığı'na da oturunca vergl getiriyor diye ben de vardım. Var OJUU^IUII Meclisi'nde geçen hafta tutturdular. Hiç vergi getirıliğünix yok. Aslında İndirim de yapıyorum. Meclis'deki tasarılar da hep vergi indîrimi. Beyannemeli mükelleften vergi al ma yolunu 30 senedir uyguluyoruz. Yeni uyguianıayı d» biz lcad etmiyoruz. l'eşin vergiyi kaldınyoruz. Bu ycııî uygul<tmayıa gelir dağılmıındaki bu cşusizilk düz?ıtiiecek. Asgari ucreti 16 bln S00 lira diye lesbit ediyoruz. Bunıui dört bin 200 lira kesintisl var. Diyelim kl bin Iirası sigorta prinıleridir. Üç bin 200 lirası vergidir. Biz de diyoruz ki, beyannameii bir gellr vergisi mukellefi de götürünün üstiine çıkmış, gö tüıüiertlen biz senede 16 hin ilra, geliri olsun olınasın vergi alıyoruz. Şimdi gütiirü mükei lef, (defter tutac ğm) uijor ver giden kurtulmak için, biz de diyoruz ki: Scn defter de tutsan hiç değllse götürü mükcllef nasıi 16 bin lira veriyor, sen de 18 bin lira vereceksin. Götürü gelir vergisi mükelle fiyetinde vergisiz var mı? Yok.. Kokak başmda simit satı.vor, hepsi götürtt vergi miikelieii, onlar da vergi veriyor, Ama orada görüyorsun dükkani, o vergi vermiyor. (zarar ettim) diye. Yok kardeşim... Spnin altında Mercedes'in var mı? Onu da motor büyijkîüğüne gö r e koyuyoruz. Mercedes demiyoruz. Mercedes 280'i olan şu kadar vergi verecek, renault 1300'ü olan şu kadar vergi verecek diyoruz. Renault 1300'ü olan diyoruz, normal vatandaştır. Asgarl ücretin vcrgisinl »Iı yoruz. Renault'u olan bir fcişiden bir asgari ücret vergisi da ha istiyoru/. BiVJVV'si olandan bir asgari ücret vergisi daha istiyoruz. Çünkü gelirin karine sidir bu. Bana (gelirim yok) demesine ben inaıımıyorum. Geliri obnazsa, bu nlye böyledir? İki çocuğu Amerika'da okuyor, bana kalknıış, (yılda 30 bin lira kazanıyorum) diye be yanname veriyor bir milyon kişi... İnsaf.» Ağırlık kazanan tercih Betül UNCULAR ANKARA Danışma Meclisi yoğun çaiışmalara taniK olunan bır haftayı daha ger:üe bıralctı. Çok sayıda göriişme!erı sonuyiandıran vasa tasanîannın içinde ağırhk vergiierle ilglli tp.sarılarciayciı... Bu arada, Anayasa Komisyonu da sıyasi partiler vasası Uzerindeki çalışmalanııı sürdürdü. Danışma Meclisi'nde ve ksmuoyunda oldııkça tartışılan tmar Affı Yasa Tasansı 43 red, ]9 çekimser ova karşılık 71 oyla Genel Kurul'dan geçti. HüküiTietten RCİcn tasannm af kapsamı Danıçma Meclisi'n de büyük öiçüdp sentşîetilcli. Imar Aüı Yasa Tasansı'nın Milli Güvenlik Konseyi Komis yan'.arı'nda incelendigi bildiriliyor. Tasan'nm Konsey'den degişikiiklere ugrayarak çıkması bekleniyor1982 yıluıı geride bır^kmaya birkaç gün kala, 1983 takvün yılında uygulamava konuiacak vergı tasarıian da süratle ele almıyor. Hattâ bu tasarılar nedeniyle DM'nin yapmayı düşündüğü 27 aralık 7 ocak ara taülinden vazgeçıidi ve yaimzca 3 ocak pazartesi günü toplanılmaması karara baglandı. Butçe • Plan Komisyonu 1 ocaka dek çıkarılması gereken Gelir ve Kurumlar Vergileri yasaiannda değişiklikler öngören tasanmn görüşmesini tamamladı. Tasanyla, peşin ödeme kaldırılarak yerine «yaşam standardı» esası getiriliyor. Ta sarı bu hafta Genel Kurul'da ele almacak. Vergi Usül Yasası'm deglştirerek yeniden değerlemeye olanak safclayan Ya sa Tasansı ise Mali Işler Komisyonu'nda tartışılıyor. Bu tasarı da ay sonuna dek yasalaşacak. Öte yandan, memurlann ek göstergelerini yeniden düzenleyen ve MEYAK keseneklerinüı hak sahiplerine ueri ödenme koşullarını belirleyen Yasa Tasansı'nın da hafta başmda Danışma Meclisi'nden çıkması bekieniyor. Bu arada, Danışma Mecli3İ geçen hafta içinde onayladığı birkaç ölüm ezasının yanında, on kadar tasarı ve öneriyi kabul etti. Bunlar arasında, «evlenmeleri halinde isten ayrıIsn kadm işçilere kıdent tazmlnatı udenmesl, yasama urganm ca iilüm cezalannın verine getirilmesine karar verilmesi halinde sanığıu yaşam boyu kapalı infase kurumlaruıda kalması. kamu kurunıu nitellğindekl meslek kurolaslannın fa»üyrtlerl, orfanlannm seçim usulfl, RÖ'revlertne son verllme «I, ilye olma kostıllannm Bakanlar Kurnln'nca cıkanlacak yasa «riiciinde kararnatnelerle düzenlenmesi. Süoyönetim Komutcnhğı'nm lstemlerl üzerine işlcrine son verilen ka nıu gurevlilerinin bir daha kamu hizmetlerinde çalıştınlamayacakları, Sıkıyönetim Komu tan.arıııın toplanan bant, kitap, dergi, gazete sibi yayın ve haberlcşme araçlaruu irnha edebilecekleri» hükümlerini gs tıren Yasa Tasansı ve önerileri bulunuyor. Ote yandan, Anayasa Komis yonu'nda, Siyasi Partiler Yasası'nı bölümler halinde incelemelc üzere kurulan 5 Alt Konıisyonunun raporlarınuı ikinci tur görüşmeleri tamamlandı. Ocak ayı başmda Danışma Meclisi'ne gönderileceği bildirilen tasannm maddelerinin yazımma ancak anılan tarihte başlanabileceği bizzat Komisyon üyeleri tarafmdan dile getirüjyor. Komisyon bir aya yakın t>ir süredir önerileri tartış tı. Tasarıya «amac» ve «kapsam» maddelerinin de konularak yasa tekniğine uygun hale getirilmesi düşünülüyor. Anayasa Komisyonu'nda Siya si Partilere hazineden yardım yapılması konusundaki oylama tartışmalara yol actı. Neden yalnızca partilere yardım yapılması konusunun oylandığı sorusu yamtsız kaldı? Kabul ve red oylan 6 6 olunca Prof. Orhan Aldıkaçtı başkanm oyunun iki oy sayılacağını belirterek partilera yardım ilkesinin reddedildiğini bildirince tsa Vardal yeniden müzakere istedi. Ancakc konu DM Başkanlık Divanı'na Kötürüldü. Divanın verdiği karar ise, «Başkanm tercihlnin ajırlık kazanacağı» biçiminde oldu. Tasanda merakla beklenen bir konu da Keçioi maddeler. özellikle DM üyelerinin konumlarına ilişkin geçici maddenin tasarıya konulup ko nulmayacağı veya ne şekilde konulacağı üyeler arasında da konuşuluyor. Gelecektş siyasi yaşamda görev aîmak Istedigini açıkça dile getiren üyeler merakla bekleyenlerin başmda geliyor... Türk tekstil (Başfarafı Vi sa.vfada) ka bir aniatimla, topluluğun üçüncu ülkeierden yaptığı Tshin it'naîatı içinde Türkiye'nin payı yalnızca yüzde 4 dolayında bir oran tutuyor. Toplulukia ortaklık ilişkisi bulunmayan üçüncü ülkelerin bir böîümüne tanınan kontenjanlar. Türkiye' nin ihracatını geride bırakabiliyor. AET'nin resmi rakamlarına göre, örneğin Gü ney Kore'nin ihracatı 1981 yılında U milyon 88 bln. Hongkonk'un ihracatı aynı yıl için 26 milyon 488 bin adet dolayında. Hindistan ve Pakistan gibi ülkeler. 8 milyona yaklaşan ihmcatları ile Türkiye'yi Izliyorlar Pakistan, Hindistan. Güney Kore topîuîuk ile herhangi bir ortaklık ilişkileri bulunmayan üçiincö Plkeler. Türkiye )se toplulugun «ortagı» ve tam üyelikte kararh birfliîR.TürV tarp''. ortak olduğu halde. öçöncü ülkelere daha avantajlı davranılmasını haklı olarak topluluğa soruyor. Toplulugun yanıtı şöyle ftzetlenebilir: «İlke olarak hakh olabîHrsiniz. Ancak AET paznrına tekstilde gteç girdiniz. Tekstilde pp.rara açı'dıihnızda, pazar çoktan Daylaşılmı^ı. Türkiye'ye genis bir pazar sağlamak Içfn diğer ulkelerin piyasa paylarından kaydırma yapmanız kolay degildir. Toplulugun bu görüşünü yine rakamlarİR çürütmek mümkün. Tek tek AET ulkRÎeri içinde Türk teksti! rtrünlerinin piyasa payîan incelendiğindfi ilginç sonuçIar çıkıyor. örne&in Türkiye'ye tekstilde getirilen wnırlamalann başmı çeken Fransa'da, 1981 yılında Türk Tshirtlerinin bu kategor!deki piyasa payı yalnızca yüzda 1.7. Pamuklu dokumada dunım şöyle: Türk pamuk ipiiği ihracatmın İngiltere'de bu kategorideki piyasa payı yü?de l.l. İtalya* da yüzde 2.6. Fransa'da yö* de 1.2. Topluluk içindo bu kategorideki toplanı piyasa pavı yüzde 1.4. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. örnekler çu gercegl Rösteriyor. Türklye'nin tekstilde büyuk bir ihracat kapasitesl var. Ancak Törk tekstil ürünleri ihracat» h'ç de gösterilmeye çalıgıld'ftı gibi topluluk paz8nnı fsti'a etmlyor. Efter topluluk T981 yılında üçüncü ülkeierden, 112 milyon gömlek ithal etmişse ve Türkiye'nin bunun içindeki payı yüzde l'in de altında bir oranla 1 milyon 200 bin Rdet dolayındsı Ise suçu herhalde do^rudan Türkiye'de aramamak gerekiyor. ORDU, tCumhuriyet) Sağ lık ve Sosyal Yardım Bakanı Prof. Kaya Kılıçturgay 1983 yılından itibaren ameliyat ücretlerinin yeniden düze.nlenecegini. tedavi ücretlorin de ise indirim yapılacagını söyledi Ordu'da 329 milyon üra keşif bedelli Ordu Yaşlılar ve Huzurevi'nin temelıni atan Bakan Kıhçturgay, «Halen Bakanlığıtnıza baftlı huzurevlerinin sayısı ll'e, kapasiteleri îse 1570'e ulaşmış bulunmaktadır. Önümüzdeki üç yılhk dönemde ise 2700 kapasiteli 14 huzurevinin da ha vaşlılanmızın hizmetine açılması planlandı.» dedi. BUTUN YONLERE (Baştarafı 1, buyiadal karşılıkh saygı şartıyla bütün ülitelerle iiişkilerimizi geliştir mellyiz.. Dünva küçüldü artık, uzak yakın yok.. Her yerle ılişki kurmak, geliştirmek la zun..» Cumhurbaşkanı Evren özetle böyle diyordu. Nitekim bundan sonraki dış geziîer gündeminde Afrika ül kelerinin yeraldığıru öğrendik. Evren, «Afrika'ya da gideceğim» dedi. Bir olasılık ilk sırada Numeyri'nin Sudan'ı vaı dı. Yino bğrendik ki başkan Kumeyri, yılbaşı yemekleri için Aniara'dan Türk aşçılan ıstemiş ve bu isteği yerine ge tiriimişti. 1983'e girerken Sudan'm güçlü adanu konuklannı TUrk yernekleriyle ağırlayH caktt. Dışişleri Bâkanı tlter Türkmen'le de fırsat buldukga gezinin dış politika kapsamında ki yerini konuştuk. Bu ziyaret ierin dış politikamızdaki «çok yönlülük» ilkesinin bir gereği olduğunu yineleyen sayın Tlirkmen, genel doğrultusunu degiştirmeksizin dış politika. ya yeni boyutlar eklemenm yp rarlarından söz ediyordu. Batı blokunun bir iiyesi idik, ama bu, Türkiye'nin Dogu bloku ülkeleriyle ilişkilerinin gelişmesini engelleyici bir durum değildi. Batıya mensup tuk, ancak Îslam dünyası V3 bağlantısız ülkelerle ilişküerimizl geliştiriyorduk. Kuzey komşumuzia ilişkileıimiz «iyl ounak» gerekirdi, bunun gibi Çin'le de.. Bir karşı denge söz konusuydu belki de Evren'in Çiu duragı... Dış politikamızda çok yönlülük çizgisinden herhangi bir sapma kesinlikle söz konusu olamazdı. Zaten Türkiye'nin coğrafi konumu da çok yönlülük ve denge un surlanm gerekli kılıyordu.. Sa yın TUrkmen'den aldığımız iz lenünler böyleydl.. TUrkmen ayrıca, iki hafta bo yunca ziyaret ettiğimiz ülkelerin dış politikaları ile birbirleriyle ilişkilerinin hayii ilginç olduğunu bir sohbetimızde söyledi. ömeğin Çin, Güney Kora'nin vartıguu dahi tammıyordu. Belki Uişki kurmak Isteyeb» lirdi, ama, ya o zaman kuzey Kore yeni bır «Vietnara» olur da tümüyle Sovyetler'e yanafirsaydı?.. Endonezya, Çin'la diplomatik ilişki'.erini 1965'lerde kesmiş, ABD'nin Pekin'e fazia yardım etmesine kızıyor, karşı denge olarak da, çok «ı kı antikomünist bir rejim olmasına rağmen Moskova ile ılişkiierini mesafeli, fakat iyl tutuyordu.. Vietnam't d* Çinla Güneydogu Asya arasında bir tampon olarak görlip Kamboçya'ya müdahalesini üstü örtülü bicimde onaylar gibiydi. Sayın Evren, işte böylesine farklı dış politika yaklaşımlarma sahip tilkeleri aym zamanda ziyaret etmişti. Aynca son 15 yıidır Çin toprağından Sanghay'dan ilk kez Evren'in uçagı doğrudan Cakarta'ya girmişti. Uzakdoğu gezisınin bır diğer boyutu ekonomikti kuşkusuz. Devlet Bakanı Sermet R. Pasin. Dakka'dan Karaçl"ye ön ceki gün uçarken, bu boyuta özellikle degindi. Ortadoğu ve Kuzey Afrika ül kelerinden sonra Türkiye bu kez Uzakdoğu ulkelerine açılı yordu. Pasîn'e göre, bu ekonomik açılmanın ve yeni pazar lara girebilmenin iki önemli koşulu vardı: Birincisi, denı? ve hava ulaşımını geliştinnek, ıkincisı de Türkiye'de serbest bölgalenn kurulmasmı sağlamaktı. Böyiece TUrkiye, bır yandan da aradaki aracı lilkeleri devredon ÇTkartip, doğrudan ahşveris yapma olanagt na kavıı«a<;aktı. Serbest bölgeler, Uzakdoğu gezisinin bir başka ilginç boyu tu oldu. Özellikle, Güney Kore zıyaretinden sonra Tü.'kıy3'de cio serbest bölgelerin kurulmasıyîa ilgıli oluşturulmakta olan proje, Türk heyetinde kesinlik kazandı diyebiliriz. Sayın Evren, serbest bölgelerin büyük ekonomik yararları olduğunu, bu fconuriaki eleştirilerin yersizliğini, bürokratik bazı tedirginliklerin de üsteslnden geline rek, serbest bölgelerin kurulacağını, uçak sohbetlerinde, ga zetecliere üstüne basa basa söy lüyordu. Güney Kore'nin son 20 yılda ekonomik alanda göstermiş olduğu gelişme, tüm heyet üyelerini çok etkiledi Sayın Evren'le sohbeclerimizde de aynı izlenimi edindik. Serbest rekabetin yararları üzerinde Cumhurbaşkanı sik sık durdu ve "örneklerle kamu kurulttşlarının devlet işletnıeciîiğinin ki mi yerlerdeki zararlanm anlat tı. Ekonomik gelişmesine karşılık Güney Kore'nin siyasi rejtminln «istikrar» unsuru olduğu da söylendi ama, bunui1 Türkiye'de olamayacaeı, çünkü bizim «demokrasiyi» benim sediğimiz de Ust düzeyde birkaç kez vurgulandı. Ekonomik açıdan artık özellik le, özel sektörden çok şey bek lenir hale gelindi. Saym Evren, yorucu ve uzun gezilerde diplomatik açıdan aralanan kapılardan özel sektörün girmesinin ve işin artık ciddiyo alınmasının gereğine işaret ediyordu. Bu gezilerin sonuç lannın kağıt üstünde güzel te menniler olarak kalmaması için işin ciddiye alınması gerçekten gereklijdi. ÇUnkü daha önnceki yıllarda izlediğimiz birçok dış gezide, o kadar ÇOK «Petck anlaşma», «Çerçeve an laşma» ünzalanmasma tanık o\ muş ve sorja da, bunlann so. nunun gelmediğini, kağıt ün tünde kaldıklarını Eörmüştük kl, hiç olmazsa bu kez gayre te gelinmesini temenni etme yi gerekli bulduk. CVCT OKTAY AKBAL Bağıslama Yada Aklanma mı? Bugün Mevlit Kandiii ANKARA, faa.l Bugfin Mevljd Kandiii. Diyanet Işleri Başkanı Tayyar AlhkuIaç, Mevlid Kandiii dolayısıyla yavmiadığı mesaida. "Mevlid'in dini terim olarak peyKamborlmi7in doğum scii nü aniamırm trelrlifrini bildirerek. Knndiller AMah ve Pfiypaınber «sevtrtsi Hfi «!«lup, birblrintlrl* kucaklasın. hpr aianda vficelm«>ve doftru vol «l>nm>»sı 'rin (rîri«llecnk hamlplprp vnni bir g ö c kayna&ıdır» dedi. Maliye, ör«»itünü ve valiIHtleri uvardı: Âsr^ri ücret memur maaşhrına yansıtıJmıvor .. . (Baştarafı 2. Sayfada) Herkes biliyor ki sıkıyönetim olağanüstü koşullann gerektirdiği bir yönetim biçimidir. Ülkemizde 11 eylül ile 12 eylul arastndaki farlu bilmeyen, anlaöıayan bir ytırttaş kaldij|ını sanmıyorum. Bu nedenle böyle koşullarda gerekli ve ivedi önlemler alrnması kadar doğal bir iş olamaz. Ancak şunu da görüyor yaşıyoruz ki artık ülke büyük ölçüde huzur vo güvenliğe kavuşmuştur. Demokrasiye geçiş büyüîc bir hızla başlamıştır. Bu yasa tasansı bile bu geçişin bir belirtisidir. Durum böyle olunca almacak kararlarm, varılacak sonuçlann yine güvenilir. gerçekçi ve adil olması gerekir. Bunun yolu da yukarda belirttiğim gibi yargılamadan geçer. Söylemek istedlğim şu: Yasa tasansında inceleme yerine yargılamayı getirsek daha iyi olmaz mı? Görevlerine son verilen kamu görevlilerinin dosyalan üzerinde. haklannda «Lüzumı Muhakeme» karan verilerek dosyalar olduğu gibi yargı organlarına verilse, yapılacak yargılama sonunda aklananlar görevlerine tüm hakları ile dönmüş olsalar, aklarunayanlar hakkında da devlet isterse bağışlama yetkisini kullansa daha iyi olmaz mı?» ANKABA. (ANKA) Maliye Bakanlığı. tesjkilatını ve valılikleri. asgarl ücretin memur maaşına yansıtılmaması için uyardı Bakanlıkça bu amaçla teşkilatına ve valilıklere bir t e l £ ' raf gonderildiği öğrenildl. Asgari öcretin 16 bln 200 llraya vökseltilmesinden son ra 8 15 derecelerde bulunan tnemurlann maaşlanmn brüt tutannın asgari ücretin altında kalması uzerino. bu derecelerdekf memur maastanna asRar1 ücretin briH olarak uvRulanmnsıni finlemek Rmnrivla valUfklere ve savmanlıklara sfinderilen telgrafta is«tari flcretten do ftan artısın memur mfmçlsrına yansıtılmayacağı bildirildi. Evren: Uzakdoğu ya (Baştarafı 1. Sayfada) şirketlerine düşen görev ba faaliyetlerin neticelerini gör mek üzere gerekli gayreti göstermek ve gelişen Çin pl yasasından yararlanmaktır» dedi. ENDONEZYA Evren, Endonezya ile dıs politika ve toplumsal sorun lara yaklaşımda Türklye'nin politikası arasında uygunluk bulunduğunu dile getirerek özetle şöyle konuş tu: «Endonezya'mn üstesinden geldigi teröriwn konusunda daha sıkı işbiriiği yapmak kouusunda mutabık kaldık. Bilindiği gibi, 1965 yılında Endonezya, bi zim geçirdiğimiz tallhsiz olayların çok daha biiyugünü yaşamıştır. Endonezya' da terörizm konusunda cok bassas bulunmaktadır.» Evren bu arada Endonezya'dan ithal edilebllecek ka uçuk ve kakao gibi maddele rin Türkiye'de işlenip üçün cü ülkelere satılabllecepinl belirttl, «Bu ııygulama Türkiye'nin serbest ticaret böl geleri kurmasına bağlıdır. Senelerdenberi bu serbest bölge konusu münakaşa ed! lip duımaktadır. Türkiye hu konuda bir türîü karar verempmiştir. Zannediyornm bu konuda blr karar verme zamanı KPİmîfjtir. Î!pil'lerle hükftnıet erkanı He hu konuda bîr knrara kısa h'r zarrnnda varıp, btı sprhest bölgey! ihdas elmemiz halinde zannediyorum ki, Türkîye bundan çok kazanç b çıkacaktır.» dedi. KORE BANGLADEŞ Çok şeyin degiştiğini gör düğü Güney Kore'de disipllnli çalışmaya dikkatl çeken Bvren, Güney Kore ile Türk işadamları arasında bir ortak konsey oluşturulduğunu söyledi. Bangladeş halkının kendilerint Türktye'deki gibt candan kargıladığını söyleyen Evren, «Bangladeş yetkilileri, bizim devlet tecrübelerlmizden istifadeye önem veriyorlar» dedi. Bu ülkenin yok sulluğunu anlatan Evren, Atatürk adını taşıyan okulun geliştirilmesine Türkiye'nln katkıda bulunacağını belirtti. Evren, bugüne degin hlçblr Devlet Başkanmın gezllerîne^ özel sektörden kim seyl^lmadığmı belirtti, şun lan söyledi: «Ben gezime Odalar Biri! gi Başkanı ve Merkez Bankası Baskanmı aldım. Bn arkadasların heyete dahil olması birçok bakımdan fay da saglamıştır. Bizde maale sef bugüne kadar kamu sek törii, özel sektörfi umacı ola rak gormüş. onunla temas ederse belk» bir leke gelir diye cekinmîstfr. Bunn atamazsak, her ik« sekt«r blrbl riyie kol kola vrfp caIısma/sa. eknT>fm)m'H Istedî&înıiz sevîreye yttkseltemevlz. Buf^an sonra yanap?*rvtn ırfzHprr*p < « avnı ip» J* r (Bsstarafı 14. Sayfada) M morfın miktanna gore oiçülur: İçinde %1114 morfin bu Iunan «DROGTS» afyonu, %1516 morfin olan aSOFT» afyo nu, %15niik morfin tutan 1 la donığa ulaşan ise «MÜHACİR AFYON» adını alır. Afyonun bileşiminde protein, şeker, yağ gibi besleyici maddeler bulunmaktadır. Ayrıca kauçuk da vardır. Esrarkes, her türlü bunalır. Bu bunalun kızgınlığa dönüşür. Sonra isterik ağlama lar biçiminde gelişir. Çırponmalar, el ko! hareketleri başlar. Kriz sırasında nefes darlığı görülür. Hasta boğulduğunu sanır. Bu kriz biraz daha sürerse, hasta belirli dozu alamamaktan ölür. Kabızlık, sonra bunun tam tersi diare, idrarda albümln, glikoz, saçlann döltülmesi, cildin bozulması, yüzün buruşma sı, derinin sandan ysşile doğru renk değiştirmesl morfinmanların genel belirtileridir. t | Afyon'un iıısan üstündeki etkileri Afyon da esrar gibi merkez sinir sisteminj ciddi biçimde etkiler. Afyomrn bünyeye girmesinden sonra, nabız hemen normalin üstune çıkar. Terleme başlar. O anda birey olaylara bir sis bulutunun ardından bakar. «Gözü dumanlı» deyimi buradan gelmiş olsa gerek. Afyon alan kişi kendini çok üstün görUr. İlahi bir PÜcü vardır. Çok bİİRiIi, çok deiK>yimlidir. Herkesa ışık tutacak güçtedir. «Alemi temaşa» (onorik psikoz), gözlemci halindedir. Yalmz ve yücedir. Bu Bİemin içinden aynlmaması için yeniden bir parça afyon al ması gereklidir. Afyon kullanmak alışkanhk haiine geldiği zaman en gerek li iç orgarüarın çalışması nor. malin çok altma iner. Mide, barsak, karaciğer bozuklukları başprösterir. îdrar yollan dara lır. öldürücü koroner bozukluk lar ortaya çıkar. Bedensel çöküntunün yamsıra ruhsal çöküntüler de başlar. Manevi de ğerler yitirilir. Kayıtsızlık, sorumsuzluk, tembellik ıfyonkeş İerin başhca özellikleridir. Doz fazla!a,ştıkça üehirlenmeler baş gösterir. Titreme, kısmi fe!çler, çıldırma, intihar gibi tablolara çok raslamr. Morfin, ham afyonun yirmiVB yakın alkoloidlerinden bıridir. Morfin, laboratuvar çahsmalarının sonucunda ham afyondan elde edilir. Alışkanlık yarattıgı için hskimler bu iîaci d'kkatle kullsmrlar. Mofin reçete ile saölır. Yetkililer morfin ahm ve satmımı titizlikle izlerier. Morfin e^fskförle darı altına zerk edilir Aclık duruırmna diişsn morfinman, önce kırgınlık içinde YARIN: Eroin, kokain, öldürücü etkiler ve tedavi Zor&ra (Baştararı li. Sayfada) dan sonra bulunacak ihracat fiyatlarının üstündeki fiyatlarla yapıian lhracattan sağlanan kârlann Tarıtn Ürünleri Milli Pazarlama Konseyi tarafından her yıl belirlenecek bir kısmı genel müdürlük hesabına ödenecek. Yasa kapsamına almacak tarım ürünleri tle hayvanların flrün bedellerinin yüzde 1 ile 5*1 arasında sigorta primi kesilecek. Üretieilerden kesilen sigorta primleri genel müdürlüklerin Ziraat Bankasfndaki siftorta fonu hesabına yatırılacak. Ksmu Uesiminde işçilere son ikramiye taksidi buaün ödeniyor ANKARA. (ANKA» Kamu kesiminde çalışan işçiler bu yilki Ikramiyelerinın son taksidıni bugün ataraklar. Kamu ışyerlerinde çalışan işçilere ıkramıyelerinln ilk öç bftlümü nisan, ağustos ve ekim aylarında ödenmışti. 32 idamlı (Baştarafı 1. ssyfada) lannda gıyabi tutuklama ka ran bulunuyor. Bugün başlayacak duruşmaya yalnızca tutuklu 113 sanık çıkarılacak. Tutuksuz yargılanacak olan 116 sanık ise 3 ocak 1983 tarihinde mahkeme önüne çıkarılacak. Haklarında ölüm cezası is tenen, biri bayan 32 sanık şunlar. Ercan öztfirk, Mehmet Mustafa Yalçıner. Ömer özsökmenler, Tahsin (Teslim) Demir, Metin Güngörmüş, Gökalp Eren. Emir Gunt, Elif Gönül Öztürk, Ve» Yılmaz, Semih Orcan, Şahverdi Guzel. Mehmet Gültekin, Kamer Akgüzel, Ali Guzel, Vakkas Öziipak. Metin Çınar, Kamer Kaya, Latif Aydın, Ali Baba Sönmezer, Ber tal Parlak, Gazi Yaman, Mah mut tzcikılıç. Muzaffer Erbaş, Metin Salfh Cebecl, Hüseyin Özdemir. Haki Ulu, Mustafa Eş. Ufuk Do*an, Şahin Özdemir, tsmail Kolsuz. Sabri Gül, Reşit Karadağ. SSK Okmeydanı Hastanesi yangın tehlikesi atlattı Istanbul Haber Servtsi SSK Okmeydanı Hastanesi dün gece yanma tehlikesi atlattı. Saat 21.40 sıralannda hastanenin ikinci katmdaki idari bö lümda elektrik kontağl sonucu yangın çıktı. Beyoğlu itfaıye ckipleri hastaneye gelerek yangını büvümedsn kısa sürede söndürdü'er. Yetki«'er, yangın d3 ölen va rta varalanan olmadı£ını bildirdller. Çykurova (Baştarafı 14. Sayfada) için bir tehlike bulunmadığını» söyledi. Devlet Meteoroloji îşlerl Genel Müdürlügü yetkilileri. önceki gün Batı Anadolu'ya sarkan yağışlı hava kütlesinin DoSu bö'scelerim!?; dışında tüm yurdu etk!si altına aldıStnı bildirdiler. yetkUîipr. yaSışlarm hafta boyunca devara edecegînl ve tüm yurtta yaömur görülecegini kaydettiler. k«We «zel Rektfir tpmsiirMerlni de almak nîyetindeyim»