24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet 2 ederal Almaa Sovyet teknolojik v» ekonomik işblrliği doğal gaz boru hattı yakınlaşması konusundaki ABD baskıları, gördüğümüz gibi, belli blr sonuç getirdi. Schmidt ve Sosyal Demokrat'lar iktidardan düştü. Anti Sovyet, yumuşama vo barış karşıtı Merkez Sağ bir koalisyon, yönetirn» geldi Bonn'da. Reagan'ın sinsi plâm ya da açık oyunu tuttu. Şimdi, tüm Orta Avrupa'da ABD Nato kaynaklı orta menzilll nükleer füzeler de yaygınlaşacak. neo • nazi eğilimler de, monetarist yaptınmlar da. Göreceğiz bakın... Aynı süreçte lokomotif tasansmın ikiz* lerinden ASEAN'cı Japonya'nm, monetarizmo yan çizen Basbakanı Zenko Suzukf, iktidardakl Liberal Demokratik Parti liderliglnden ve Basbakanhk'tan istifa edince durum daha da ilginç bir görünüm aldı. Taze kan ve reform adı altında Japonya'da tezgahlanan. oyunu kiın kazanacak? Göreceğiz..^ OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 26 EKİM 1982 F Kıskactan Kurtulmak BİR ÜLKE DIŞ İLİŞKİLERİNDE GERÇEKLÎKTEN SOYUTLANDIĞI ORANDA NE ULUSLARARASI ORTAMA UYDURABİLÎR KENDİSİNİ, NE DE İÇ SİYASASINDA SOMUT BİREŞİMLERE VARABİLÎR. VEDİ'I BİLGET Emekll Amiral örgünün neresinde olduğumuzu saptayamıyoruz. Oysa, siyasa bir yandan da. varsayımlardan gerçeklige yöneliştir. Ne ki, kimi kez öylesine türlendirilmij varsayımlar yıgılır ki ortaya, gerçeklik görünmez kılınır, ya da kılmmak istenir. Durum ne olursa olsun, bir ülke dış llişkilerinde gerçeklikten soyutlandığı oranda ne uluslararası ortaına uydurulabilir kendisini, ne de iç siyasasında somut bireşimlere varabilir. Böyle oldukça da, her lkisi arasmdaki çok duyarh denge yiter, iç ve dış sorunlar yumağı kördüğümleşir. Öte yandan, siyasada biç bir gelişra© de ansızın ortaya çıkmaz. îşte böyle olduğu için de îsrail'in Lübnan'da giriştiği soykırımsal saldırılann gündemlediği konular arasında, saldırganın Türkiye'ye iliskin öngörü ve savları olduğunu Savunma Bakanı Ariel Sharon'un ağzmdan açıklamış olması, bugüne özgü ilginç y a da çarpıcı bir olay, bir gelişim değildir. îşin bir dünü, bir öneesi vardır hiç kuşkusuz... • AA A Uzun yıllardır yinelediğimiz gibi, emperyalizmin çıkarlan ve bir yörede tutunabilme siyasası, çevresel ülkelerl bağımsıtlıklarından koparabilmekle olasıdır. Bu nedenle ABD «stratejik bütünlük» plânları üzerinde bir çok strateji ve taktik geliştiımiş, Ortadoğu'da bağımsız ülkeler oluşmasmı onlemiş bunu diplomatik yollardan başaramadıgı ölçüde de dolaylı ya da dolaysız gtice başvurmaktan kaçınmamıştır. Bir zamanlarm Yunanistan Türkiye îran sacayağı degil tran devriminden sonra, Şah rejiminin sürekliliğinin güvensizlik yarattıgı 1964'lerden s o n r a giderek Yunanistan Türkiye Israil bileşkesine dönüşmüştür. Ancak Türkiye'de hızh bir sosyoekonomik ve siyasal bilinçlenmenin getirdiarih boyunca doktor ünvanı, günümtizden farklı olarak ceşitli anlamlarda kullanılmıştır. Latinceden türeyen ve hoca anlamına gelen bu sözcük, orta çağlarda, kilisenin önde gelen din adamlarma verilen bir pâye ldi. Avrupa'da 1213'üncü yüz yıllarda, llk ünitersltelerin açılmasmdan sonra, bu ralarda ders verme yetkisi olanlara da, doktor denilmeğe başlanılmıştır. AncaK o devirlerde böyle bir pâye ye sahip olabilmek için, bu gün olduğu gibi, herhangi bir smavdan geçmek sözkonusu değildi. Onseklzincl yÇzyılm ortalanadan sonfa, ders verme yetkisi ve doktor ünvanı birbirlnden ayrılmış ve bu ünvanı alabilmek bazı ko§ullara bağlanmıştır. ği anti emperyalist va anti siyonist eğilimlerin güçlenmesi karşısında, VVashlngton sayısız zor kullanım yollanna başvurmayı yeğlemiştir. Madem ki Türkiye kendi istemiyle bu bileşkeye girmemektedir, gücü elinden alınacak, güçsüzlüğün getireceği zorunlu bir kabullenişle Amerikanosiyonist plânlardaki yerini alacaktır. En ilgisiz görünen zorlamalar da örneğin görunürde Kıbns ban ş harekâtı ile ilintili olduğu savunulan ambargo hep bu temel taaany» baglantıh olmustur. Sorumlulann ve yetkililerln dikkatleri bu noktaya çekilmek iıtendikç*, blr çoklan o bilüıen derin aymazlıklannı •ürdüregelmlşlerdir. Camp Davld'i Izleyen günlerde ABD'nin büyük Ölçüde Ortadoğu'yu ve Türkiye'yi içeren konsantrik dış çizailer tasansmın, METO adı altında oluşturmayı öngördüğü yont bir askersel bağlaşmanm temel egilmv leri bir çok kez kaleme ahnmıs, ısrarla üzerinde durulmuş ve Ülkemizin ne denli 2or durumlara düşeceği vurgulanmıştır; a m a cepheleşmiş yönetsel erkten hiç bir ayma belirtisl gelmemistir. Dahaaı, uygulanımı özendirtlen sıkı para siyasasının da bu tasanlara kofutlugu sürekli vurgulanmıs, ne yazık ki alman tepkiler dolaylı aövgülarden öte olmamıştır. Ve İato bugün da bir yandan Sharon'un açıklamalan, öte yandan aorumlu kalemlerin üstüata u y a n l a n ve bir baaka yandan d a ABD'nin dünyanın en tehlikeli bir genel ekonomik bunalımı yasadığı anda kurdugu özel Operasyonlar Komutanlığı'nin eylem alanlannın açıkhk kazanmaaı ile Türkiye kendiaine çok llginç bir oyun oynandığım kavramak aşamasma gelmiştlr. Geç kalmıştır belki, ama yina de belli bir zaman vardır bu kıskaçtan kurtulmaya... ••• îsrail'deki gelişmeler de bu tür bir kurnaz oyunun parçalandır. Begin ve Sharon katliamla matliamla Filistin işini kotardılar işlevlerini tamamladılar. Şimdi ABD usulü bir senaryo var gündemde. Begin sahneden silinecek, yerini îşçi Parüsi ve Shimon Peres alacak. O da «îşçi Partisi lideri» ya, tabü «barışçı» olacok; Arapları masaya davet edecek. Filistia sorunu da arayerdo güme gidecek. Dahaaı, ıbmlı Araplarla Israil yeniden bir «banşçıU (!) blok oluşturacaklar. Ama işi saglama bagJadıklarını sanmasmlar. Filistinlilerin sürgüne tutsaklıklan surüncemede bırakılmayacektır. Filistlnliler bir ateşten öbürüne geoerek savaşım verdiler, verecekler. Dün oldugu gibi bugttn de yarın da hep ayni soylu inançla besli olacaklar. Zaman zaman oephelerde yenilgi olabllir. Ama bu savaşın yitirildiği anlamına gelmez. Kaldt ki, insanlık tarihi, savaçımlar tarihidir de. Tarihte halklann yenildikleri görülmemiştir. Filistin halkl da yenilmeyecektir. Bu olası değildir. Dahasi, onlar gerekirse tüm dünyayı kendileri için bir savafim alanı kılmak kararhğındalar. Her goçen gün bu türden manevralarla dünya ekonomik bunalımı biraz daha hızla siyasal bunalıma doğru tırmanıyor. Ortadoğu'da da bunalıma bunalım, boğuntuya boğuntu eklenirken Turkiye gündemin en önemli konusunu oluşturuyor. Bizisepratiğin somutundaki durum bakımından ana Israil"in Lübnan'ı İşgali, Filistinlilerin yurtlarmdan olmalan, Sharon'un dile getirdigi yayılmacı amaçlar Ermeni eylemine MOSSAD kanallı destekler konusunda bugün çok sayıda varsayımlar öne sürülmekte, üstellk varsayımlardan varsayımlar türetilmektedir. Elbet yararlıdır bunlar, ama ölçüyü kaçırmamaksızın ve gerçeği ivedilikle saptayarakl Ekonomik bunalımın çok hızh dünyasal tırmanışı sürecinde Israil, ABD'nin kendlslnden istedigl KIŞKIRTTCT YAYILMACILTK EYLEMLERlNl kısıtlı bir zaman çerçevesi içinde yerine getirmek zorundadır. Bu gelişimin boyutlarını kat kat aşan ivmelerini kavrayarak, Turkiye'nin kendi açısından bir karara varması ise belirli bir styasal olgunluk gerektirir. Bu olgunluğa koşut bir kavrayış ise, genel siyasal sürecin hızla çalıştırılması gereğini ve sorunun merkez noktasınin ekonomik dayanabilirlikten goçtiğini vurgulamayı öne çıkarır. Türkiys'nin tüm siyasal seçeneklerin açık tartışma alanında. kendisini ekonomik güven ve kendine yeterlilik duyması, bu sorunsalı aşmada temel dayanaktır. Bunun geciktirilmesi onu saptırılmış amaçlı saldırgan planlara ne denli karşı koysak d a dolaylı ya da dolaysız ortak kılar. Bir başka olasıhk da uzun süreçli dirençtir kl, bu da Türkiye'yi dıj illşkilerinde olduğu danli İç girigimlerinde de çeklngen ve kararıız kılar. Sonunda da yine zorunlu destekçlllga ve yıkıma düsmeainî ko«ullar. ••• Tüm bu gözlemler çıkar yolu olmayan btr tablo mu çizmektedir ülkemiz aleyhine? Hayır! Elbet bir ya da birkaç; çünku siyasada olasıhklar denli olanaklar da çok yönlüdür çıkar yoi vardm Çıkışa ulaamak İse yalmzca bir tek llkaden «TAM BAĞIMSIZL1K» llkesinden hareketle olasıdır. Bu ilke, Mustafa Kemal'' in bize en kesin dHle ve ödünsüz beniniiettigi ÜSTÜN iLKE'dir. Nioe yıllardır ülkemizin asker alvj] • aydm kadrolannm: ilerid, demokrat ve yurtseverlerln diresken savunularına karam bu YÜCE İLKE savsaklanmışsa bile, ona yeniden dört elle sanlmak, hiç kuşkusuz, halkımızın engin becerisindendir. UnutmayaJım: Yurdumuz insanmın bagımsızlık biHnciyle kaynaaan MustafR Kemal Atatürk Ttirkiye Cumhuriyeti Dovletini TAM BAĞIMS1ZLIK TEMELÎ üzerine kurmustur. le, daha önceden verilmis ünvanın geri almmasıdır. Böyle bir olay, ünlü Alman yazan Thomas Mann'ın (1875 1951) bagmdan geçmistir. Nazi rejimine karşı olan ve bu yüzden ülkeslni terkederek Isvlcre'de yasayan Thomas Maon'a, Bonn üniversitesi felsefl bl limler fakültesi dekanı blr mektup yazarak, Üniversite rektörünün de onayımn almmasından sonra, adınm onur doktorları listesinden silindiğini ve bundan böyle bu ünvanı kullanma yetkisinin ortadan, kalktığım bildlrmişti. Bonn universitesinin tarihinde, bu büyük •üniversite icjn yüz kızartıcı bir leke olarak kalacak bu mektuba Thomas Mann'ın verdiği yanıt, O'nun yüksek kişiliğine yakışır blr niteliktedir ve sonrakl yıllarda çeşitli kereler tartışma konusu olmustur. Çok uzun ve yazann içinl dökmesine vesile olan mektubunun bir yerinde yazar şu görüşlerlni dile getirir: Alman tiniversitelerinin, tarihin akışını korkunç bir biçimde ters anlayarak, ülkeyi, ahlâki, kültürel ve ekonomik yönlerden perişan eden ve şimdiki felaketiere sürükleyen bugttnkü kudret sahiplerinin iktidara gelmelerinde, agır suçlan vardır. Bu agır suçlar beni zaten, bir zamanlar bana verllen bn ünvanı, herhangi blr bicîm de kullanmak revkinden alıkoymnştu. Türkiye'deki üniversitelerde, Batı üniversitelerinde olduğu gibi Dr. h. c. verilmesinin henüz bir geleneği yoktur. Vakıa bu ünvan şimdiye kadar bazı kişilere verilmişse de, burada daha ziyade politik nedenler bir rol oynamıştır. Gerçekten tstanbul Üniversitesi'nin es ki Endonezya Cumhurbaskam Ahmet Soka'no (1901 1970) ve eski îran Şahı Muhammed Rıza Pehlevi' ye (1919 1980) verdigl bu pâyeler tamamiyle politik niteliktedir. Burada bir istisnayı, Ankara Üniversitesi'nin, zamanın Federal Almanya Cumhurbaşkanı Theodor Heuss'a (1884 1963) verdigl Dr. h. c. teskil eder. Her nekadar burada da politik blr amac güdülmüşse de. Heuss gibi ÇP Sımızın en seçkin vazarlarından biri olan böyle bv kişiye, cumhurbaşkanı d? olmasa, bu pâye lâyık görü lürdü. Ançak üzüntü ile bellrtmele yerinde olur kl, üni tfersitelerimiz Dr. h. c. ve rilmesinde, objektif bir öl cü kullanamamaktadırlar Nitekim son yıllarda, kenr" ülkelerinde bile adları lşitilmemiş birtakım üçüncü dördüncü sınıf bilim adamlarına, kimi üniversitelerlmiz bu pâyeyi verirken, tilkemizin en eski universitesinin senatosu. Nobel ödülüne layık görülen çağımızm en büyük bilim adamlanndan gerçek bir Türk dos tuna 1972 yıhnda bu pâyevi vermekten kaçmmış ve böylece tinlversiteslnin adını bütün dünyaya duyuracak olan bir fırsatı, anlamsız nedenler yüzünden kullanamamıştt 24 Ocak Kararları Iflâs Ederken., 24 Ocak 1980 Türkiye ekonomisinde tarihsel bir dönüm noktasıdır. 2425 Ocak kararları denilen önlemler pak«tiyle bir yeni döneme giriliyordu. Bu dönem hem siyasada, hem ekonomide kendi mantığını yürütebilirse çok şeyler görecektik. Nitekim gördük ve yaşadık. • Ne var kl «24 Ocak kararlarmm mlmarl» diye anılan Tuygut özal gerçekte bu kararların mimarı değll, kalfasıydı. Mimarlar kadrosu, IMF'den başlayarak nice uluslararası kuruluşta odaklanan yabancılardan oluşuyordu. Bunlar «Turkiye'nin kalkınma ve çagdas uygarhfa ulaşma» çabalarma metelik verecek adamlar değildi. Türk insanının ezilip köşeye sıkışması yabancı mimarın umurunda mıydı? Olaya kâğıt üzerinde bakıyordu mimar; ve Ttirkiye'nin borçlannı ödemesi için gerekli gördüğü ilaçları reçeteye yazıyordu. • Dünya kapsammda bakıyordu yabancı mimar Türkiye'de yaşanan olaylara... Turkiye'nin 20 milyar dolar borcu vardı. Kime? Kapitalist sistemin ulusal ve uluslararası kredl kuruluşlarma ve tekellerlne. Eğer borçlu durumda yalnız Türkiye olsa; yine de blr başka seçenek (alternatif) düsünülebilirdi. Gerek «Üçüncti Dünya» kesiminde, gerek «Sosyalist blokota Batı kapitalizmlnln zenginlerine borçlananlann borçları öylesine büyümüştü kl altından çıkılmaz bir düzeye ulaşmıştı. Borçlanan ülkeler borçlarını ödeyemez duruma düştüklerinde evrensel çapta ağlarını kurmuş olan kapitalist sistem bile yıkılabllirdi. Uluslararast Para Fonu (IMF) Amerlkan patronajı altmdaydı; ve Türkiye'yi azçok borçlarını Ödeyebllir duruma getirmek için her yönteml kullanmak zorundaydı. Bu mantığm içinde, «Atatürkçülükten kaynaklanan çağdaş uygarlığa ulaşma» politikası, «yerel blr romantizm» düzeyinde kalıyordu. Hele Batı demokrasilerinin «tnsan Haklan Sözleşmesi» ya da «Türkiye'deki emekçinin hakları» IMF patronajma komik geliyordu. Katı tüccar ve soğuk bankacı mantığıyla olaya bakan «yabancı mimar» diyordu kl: Söylediklerimlz uygulamaya geçirilmejise sistem çöker; bunun İçin gerekli payandaları koymah; kayma tehllkesinde bulunan duvarları askıya almalıyıı. Yalnız Türkiye'de değil, nice ülkede aynı reçetenin uygulanması, IMF'nin sisteme borçlanmış bütün devletler için (o devletlere dayatabildiği ölçüde) soyut ve ortak bir ekonomi politikası hazırladığını kanıtlamaktadır. • Saym Turgut özal, bu ortak politikanın Türkiye'ye dönük kalfası olduğundan dış çevrelerde tutulmuş ve sevilmiştir; ama IMF'nin ve Amerika'nm patronajma «cim karnında bir nokta» gibi görünür. Amerikan kapitalizml kişilerin sırtmı kendi işine yaradığı sürece sıvazlar; işlevi bitince de kişiyl harcar; yerine başkasını arar. Klml zaman daha da iylsinl bulur. • 24 Ocak kararlarmm Türkiye'de ödünsüz uygulartması Bir bakıma çok lyi olmuş; bazı gerçeklerin ortaya çıkmasına yaramış; evrim süreclnl hızlandırmıştır. îki yıl önce denlyordu ki: • 24 Ocak kararlarmdan başka seçenek yok tur; 24 Ocak kararları alternatifsizdir. Bugün ulaştığımız noktada 24 Ocak kararlarmm bir alternatif olmadığı; ya da alternatif olmaktan çıktığı anlaşılmaya baglanmıştır. Doktorun hastaya verdiği ilaç ters tepkiler, yan etkiler yaratarak hastayı daha beter ederse gözler açılır. e/cpıa/ma H BurhanİARFAD Agaclar ve Insanlar Doğanm blr parçası olan Insanlann, yine doğanın bir parçası olan ağaçlarla sıkı blr yakmhğı, blr bağlantısı vardm Günümüzün yeni bilim dallanndan iklimbilim, insan ve iklim koşullan ilişkileri üzerine ilginç örnekler verir. Eakl çaglann göçebe toplumlan için doğa, sürülerin besin kaynağı otlaklardan öteye geçmezdl. Yirminci yüzyıl kültür evrenınia beşigi diyebilecegimiz Avrupa topluaıları i«e, doğayı yeşil örtüsti, akarsuları ve ormanlanyla blr bütun olarak benimaemiştir. Böyle olduğu içindir ki, onceleri eezişle» fakat özellikle on dokuzuncu yüzyıldan başlayarak pek çok Batı ülkesinde «Doğa Dostları» derneklerinin çabalan ve ülke hukuk yapısına yerieştirilmis yasalarla bilinçli olarak, doğayı yaşamlannın vazgeçilmiş bir bölümü bilmiştir. Oysa günümüz Türkiyesi'nin Anadolu ve Trakya topraklannın ormanlık dokusu, Osmanh împaratorluğu'nun hızh çöküş döneminden başlayan "altaç kınmı'ndan bir türlü kurtulamamıştır. En azından bir yarım yuzyıldır konuyu inceleyen yabancı uzmanlar ve Türk profesörler, yokedilen orman varlıgınm yol açtığı erozyonlann ülkeyi korkunç kurakhklara sürükledigini bağıra haykıra hep duyurmuslardır amma, *Yurttaşm geçim kaygusu' sloganmı oy yemi olarak kullanmış çoğu politikacılar, bildiklerini okumuşlardır. Uzağa gitmek gerekmez. Pek pek bir otuz yıl öncelerin îstanbul Alemdağı ormanları, edebiyat ürünlerinde uzun uzun anlatılmış o güzelim yerler, şimdi kel topraklardır Bir başka gerçek de var. Bozkırdan kopup gelenler, varhkhsıyla, yoksuluyla, Istanbul'un ağaç yapısmı değiştirmişlerdir. Yeni semtler ve mahallelerde tek tük ra6tlanılan ağaçlar ya kavak, ya da akasyadır. lkisi de kurak ve çorak toprakların ağacı. Oysa, Îstanbul iklim koşullannm benimsediği ağaçlar, çınar, servi, çitlenbik, sonraları at kestaneleri, manolya, fıstık çamı, sedir çamı, gülibrişim ve erguvandır. Meşrutiyet dönemiyle başlayan planlı ve örgütIÜ belediyecilik anlayışı, îstanbul'un ana caddelerinl ikl yanh çınarlar ve biraz da kestaneyle aüslemişti. Îstanbul ana caddelerine kestane agaçlarını, Paris'i Paris yapan ünlü şehirci Hausmann'uı getirdiği bilinir. Osmanh dönemi Istanbul'unda kadının kafes arkasmda yaşaması zorunluğu. arka bahçeleri getirince, genel parklar düşunulmemiştir. Sadece şehrin dış semtlerinde, Boğaz köylerinde, Anadolu yakasmda yüce çınarlar, küçük mesçitlerin avlusunda servi ve çitlenbik ağaçlan boy atmıştır. Semt lnsanlannm sağhk kaynağı o yuce ağaçlann çogu günümüzde de vardır. Sayılan gittikçe azalsa da. 19101930 arasmm iki yanı ağaçhklı geniş yolları, 19501960 yıllannda şehircilik adına yokedihniştir. Bayazıt Aksaray, Saraçhanebaşı Edirnekapı arasında görüldüğu gibi. Taksim Şişli arası çınarlarmdan ve ön bahçelerinden sadece bes on ağaç kaltnıştır. Ekzoz gazları ve bakımsızhktan ölüme bırakılmış olarak beş müyonluk Istanbul'da ağaçh bir kaç anayol kalmıştır. Sön 2030 yılda yaptınlmış olan Atatürk bulvan, Barbaros bulvarı, Vatan ve Millet caddeleri, Bayazıt , Topkapı Bayazıt Edirnekapı geniş anayollarını ağaçlamak, her gün on binlerce aracm ve yayanın geçtigi o anayolları yeşil gölgeli yüce ağaçlarla bezemek, hiç bir şehircinia aküna geunemiştir. Bilmem neden? Insanların sağlıkh yaşayabilmesinde ağaçlann ve yeşil dokunun önemini bilmezlikten gelen, kişi çıkarlan için doğayı yoketmekten kaçmmayan şehircilerden, günümüz Istanbul'unun bu acı gerçeklerine sırt çevirmiş sorumlulardan, olumlu davranışlar ve uygulamalar bekleyebilir miyiz? Kultür ülkelerinin büyük şehirlerinde Boulevarde, Aîlee, Avenue adı verilen geniş anayollar vardır. tki yanı yüzyülık atkestaneleriyle bezenmis o genia yollar, yurttaşlann sağlık kaynağı doğa parçalan olarak titizlikle korunur. Atatürk bulvan Barbaros bulvan, Vatan ve Millet caddeleri, Bayazıt Topkapı Bayazıt Edirtıekapı anayollan 2030 yıldır çalıştınlmaktadır. Fakat hiç bir yetkili, sorumlu. görevli, bulrarann ağaçlandınlması gerektiğini akı) etmemiş, bunu gerjekleştirmek için tatlı canını üzmemiştir. Ne var ki, yine o belediyeciler, sözkonusu anayollann iki yaamda iki katlı yapılann önce dört, aonra altı daha sonra on kata çıkarılması planlannı elçabukluğuyla çizip uygulamışlardır. Î Doktora ve Doctor Honoris Caıısa Prof. Dr. Muvaffak SEYHAN bul Teknlk Üniversitesi pro fesörlerinden Tevfik Okyay Kabakçıogltl (1910 1971), Münih Üniversite'sinde 1934'de astronomi doktorası yapmışlardır. ünvan, çeşitli bilim dallarmda gösterdikleri başarılaria uluslararası ün sahibi kişilere, ayn bir üniversite öğrenimi ve sınavma gerek olmadan, üniversite senatolarının karariyle btr onur pâyesi olarak verilir. Dünya çapmda Un yapmış büyük bllginllrer bu Ünvanı vermek İçin kimi zaman bir çok üniversiteler birbirlerlyle âdeta yarış ederler; zi ra bu yoldan kendi adlarını da, bilim dünyasında duyurmuş olurlar. Bir çok kez bu Ünvanı kazananlar arasında, Zürich üniversitesinin unutulmaz kimya profesörü Paul Karrer (1889 1971), en ön sıralarda yer ahr. Karrer'e Dr. h. c. ünvanı, 15 büyük üniversite tarafından verilmişti. Ülkemizde yapılan doktoralann en bîlimsel olanlan. îstanbul Üniversitesisinde aralıksız 21 yıl kalan tinlü kimya profesörü Frltz Arndt'ın (1885 1969) yönetiminde gerçekleşmigtir. Ancak belirli bir dalda yapılan doktora tezlerinin, Batı Üniversitelerlnde birbirlerine yakın düzeylerdoktor pâyesi adaya, Latln de olacagı dtişüntilemez. Bu ce bir deyim olan ve dokto düzey üniversiteden üniverra tezi anlamına gelen Jna siteye ve özellikle doktora uguraldissertation'unun ka tezini yönelten profesörden bul edilmesinden ve sözlü profesöre çok farklı olabibir smavı geçirmesin lir. Gerçekten reformdan den sonra verilir. Dokto sonra Alman profesörlerin ra tezi genellikle orijinal yönetiminde yapılan dokbir bilimsel araştırmamn tora tezlerinden kimileriOnur doktoru pâyesinin sonuçlarını kapsar. Bu ün nln, Batı üniversitelerinde politik nedenlerle, kimi dev van kimi Batı tiniversitele kilerle boy ölçüçecek düzey let adamlarına ve hattâ tinrinde, adaya törenle verlllr lerde olmasına karşılık, bu lü diktatörlere verildiğine ve aday, ünvanm kendisine düzey yıldan yıla düşmüş, de geçmişte rastlamr. Bunyüklediği görevleri yerine özellikle laboratuvar çalış lardan en ilginç olanı, 1933 getireceğine yemin eder. malarını gerektiren uygula de Almanya'da lktidarı ele Batının bir çok üniversite malı bilimlerde, orijinal ka geçiren Nazi diktatörü lerinde ve bir süreden berl rakterde olmayan araştır Adolf Hitier'e (1889 1945) de ülkemizde, öğretim Uye malar bile, doktora tezi ola çoğunluğu Yahudi asıllı pro sl olabilmek için, doktora rak kabul edilmiştir. fesörlerden oluşan, Prankyapmak gereklidir. öte yan Kısaca Dr. h. c. harfle furt Universitesinin bu ündan doktor sözcüğü kısaca riyle gösterilen Doctor ho vanı vermiş olmasıdır. AnDr. harfleriyle gösterllir. Ki noris causa, Latlnce bir cak Hitler o zaman bu ünmi ülkelerde, doktoranın deylmdlr ve Onur doktoru vanı kabul etmemişti. Buhangi dallarda yapıldığını anlamına gelir. Batı ülke nun tersi olan bir durum belirtmek lçln, gene Latin lerlnde çok yaygın olan bu da. gene politik nedenlerceden türeyen baa sözcüklerin kısaltılmış bictelerl. Dr. harflerinln önüne katılır. örneğin, Alttıanya, îsvlç re ve Avusturya glbl Alman ca konuşulan ülkelerde hukuk dahnda doktora yapanlar Dr. jar., tipta Dr. Değerll varlığımız ve med., felsefl bilimlerde Dr. TMMOB Mimarlar Odası rer. nat., politik bilimlerde Hukuk Damsmanı Dr. rer. pol. ünvaniannı taşırlar. îngiltere ve Amerlİca'da Dr. phll karsılıgı Ph. D.'dlr. Pransa'da ise İkl tür doktora vardır. Bunlardan biri, üniversite llsans öğreniminl bitirenlerin ytiksek düzeyde yaptıklan D«Tİet doktorası (Doktorat d'etat), elim bir trafik kazası sonucu yitirdik. Cenazesi budiğeri ise. daha aşagı dügün Fatih Camii'nde kılınacak öğle namazından zeydeki Üniversite doktorasonra aile kabristanına defnedilecektir. sı (Doktorat d'unlversite) dlr. AtLESl Cumhuriyet Sahibi: Cumhuriyet Matbaacılıkve Gazetecilik T.A.Ş. adına NADİR NADİ Cenel Yayın Müdürü Müessese Müdürü Yazı Işleri Müdürü HASAN CEMAL EMİNE UŞAKLIGİL OKAYGÖNENSİN AHMET KORULSAN YALÇIN BAYER ALİ ACAR YALÇIN DOĞAN HİKMET ÇETİNKAYA MEHMETMERCAN • Yazı Tşlerf Müdür Yardımcısı HaberMerkezi Müdürü Mizanpaj Yönetmeni TEMSJLCJLER • VEFAT • ANKARA :....• İZMIR : • ADANA : FUAT BOYLANı SERVİS ŞEFLERİ * Istanbul Haberlerİ:Selahattin GÜLERDış Haberler : Ergun BALCI • Ekonomi: Osman ULAGAYYurt Haberleri. Barbaros GENÇAK Kültür: Aydın EMEÇ Magazin : Yalçm PEKŞEN Düzeltme: Konur ERTOP Araştırma; ŞahinALPAY BUROLAR * KonurSokak No. 24/4 Yenişehir ANKARA Tel: 17 58 25 17 58 66 Idare: 18 33 35 Halit Ziya Bulvan No: 65/3 İZMİR Tel: 254709131230 Atatürk Caddesl, T. H. K Işhanı Kat 2/13 ADANA Tel: 14 55019 731 Basan ve Yayan: CUMHURİYET Matbaacılıkve Gazetecilik T.A.Ş. Türfcocağı Cad. 39/41, CağaloğluISTANBUL P.K.: 246Istanbul, Tel: 20 97 03 (5hat) 26 EKİM 1982 VATSİ 19.45 Türklye'de Batıdaki anla miyle doktora araştırmaları yapılmasına, 1933 üniversite reformundan sonrakl yıllarda baslamlmıstır. Ancak daha önceki yıllarda da Batı üniversitelerinde doktora yapan kimi Türklere rastlamr. Bunların en eskisi, îsviçre'nin Bern ünlversitesinde 1885'de klmya doktorası yapan Halil Edhem Eldem (18611938) dir. tstanbul Ünlversitesl'ain eskl profesörlerinden Kerim Erlm (1894 1952), Almanya'nın Erlangen flniversitesinde 1919'da matematik, ayn! üniverslte'nin eskl rektörlerlnden Fahlr YenJçay, Parls ünlversltesinde 1930'da «zlk, îatan TAKVtM birliksan 9 Abone kabul edilir. • Kullanılmış makina alınır. İMSAK GÜNEŞ ÖĞLE İKİNDİ AKÇAM 5.40 7.22 12.58 15.52 18.13 *fW> M AVfKALARI TUKİR MERKEZİ • Her marka yazı, hesap, teksir, kasa ve elektronik hesap makinaları tamir ve bakımı. VEFAT ve BAŞSAĞLIĞI Odamızm Hukuk Müşaviri Av. FUAT BOYLAN'I kaybettik, lerlz. aiîesine ve yakınlanna başs^ğhğı diT.M.M.O.B. MİMAüLAR ODASI tSTANBUL ŞUBESt Yüksek Kaldırım Cad. Oliva Han No: 30 Kat: 3 No: 15 KARAKÖY. Tel: 43 72 59
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle