19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet 8 9 EYLÜL 1981 Odun, kömür ve gaz fiyatları sürekli artıyor Bir ailenin kışlık yakıt harcaması 65 biı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 1981 1982 kış mevsiminde yakacak fıyatlarma gelen son zamlar nedeniyle bir aılen;n ortalama yakacak giderinın 65 bın lira olacağı saptandı. Sıcaklann düşmesiyle birlikte evlerde kış hazırlıkları başladı. Odun. kömür derken kış hazırlıklannın toplam maliye*imn yaklaşık 65 bm lira olmasından vakınan Hüseyin Salih, «Bu kış bize pahalıya malolacağa benzer. Üç ton kömür altlım. 55 bin lira. vanına odun 7.50() lira, bir de soba almam gerekiyor. Ama sobalar da ateş pahası. Kovalı sobalar 8 bin • Yurttaşlar, tonu 5 bin 700 lira linyite, tonu 18 bin 200 lira olan kok kömürüne, tonu 12 bin 400 lira olan birikete yanaşamadıkiarını söylüyorlar. KAÇIŞ SIRASINDAKt PANtK Türk süvarilerlnin tzmlr'e Eİreceğini öğrenen Rmnlar, kıyıdaki teknelere hücum ediyor. Bu kargasa sırasında bir sandalın devrilişi ve insanlann denlze düşüşlerl görülüyor. RIHTIMDA AMERİKAN ERLEKİ tzmir nhtunında birikenler arasında kıvıdaki Amerikan savaş Remilerinde görevli deni7 erleri. İçlerinden birinin, fotoçraflan çeken Stanford olma olasılıği kuvvetli > Bir Amerikalı denizcinin kamerasından 9 eylül 1922 • TÜRK ORDUSUNUN İZMİR'E GİRDİĞİ GÜN LlMANDA BULUNAN AMERİr KAN SAVAŞ GEMILERİN' 9 Eylül 1922. İzmir'de blr kaDEN BİRİNDE GÖREVLI çıştır başlamıştır. Motor, sanSTANFORD ADLI ERİN. ÇEK dal, yelkenlıyle... Tasını tarağı, TİĞİ FOTOĞRAFLARI GEnı toplayan limandakl yabancı ÇEN YIL ABD'DEKİ BİR gemilere sığınmaya çalışmak1 OKURUMUZ ELDE EDİP Bİtadır. Bunlar İzmir'll Rumlar ZE YOLLADI. dır. İkiüç yıl boyunca Izmır'l Işgal eden Yunan ordusu ile yakın bir işbirliğl yapmanın, kapılmışlardır. Rıhtim boyu InTürk halkına açılar çektirme sanlarla dolmuştur, sandallar nin korkusu iclnde cırpınan devrilir, itişme kakışmadan ka suclular canlarını, blraz da dınlar, oocuklar ezılır, denıze mallarını kurtarmanın telâşına düşer. Türkiye'ye ihanet eden Oktay AKBAL ler ceza gününden kaçmak icın tüm çabalannı harcamaktadırlar. Haber alınmıştır Türk atlılarının bugün İzmlr'e glreceği... Blr takım hainler fırsat bu fırsattır deyip İzmir'l yok' mışlardır. Kordonboyıf ale\f alev yanmaktadır. Kısacası, 9 Eylül 1922 unutulmaz bır tarıh yaprağıdır. istılacılar lcln kara bır gün, ama Türk ulusu için apaydınlık, daha büyük aydınlıklara da gebe bır gün... işte bu 9 Eylul gunü, limanda demırlı yabancı savaş gemılerınden bırınde, bir Amerikan destroyerinde. Stanford ad lı bır er vardır. Fotoğraf çekmeye meraklı bir genç... Elinde maklnesıyle gemının guvertesinde uğraşır durur, kıml za man rıhtıma iner, boyuna resımler çeker. Kacan Rumları, perışan Yunan askerlerını, gemilere sığınan kadınları, çocukları, yanan İzmır'i... Bütün bu resımlerın blr gün belge haline gıreceğlnı bıllr. Er Stanford, bu resımleri titızlikle saklayacaktır, yaşamı süreslnce • 9 Eylül gunünun anılannı unutmayacaktır. Yıl 1980. Amerıka'da Atlanta'nın Rock Sprıngs kentınde yaşayan bır Turk, gazetemız okurlarından Orhan Yörükoğlu blr gün sürekli alışveriş yaptığı bir kitapcıdan, bu Mr. Stan ford'da, izmir'le ilglli önemli fotoğraflarin olduğunu öğrenir. Mr. Stanford'la illşki kurar, bu resimleri elde eder. 1922'nin genc denizcısı 1980'de yaşlı bir ABD yurttaşıdır. Bu resımlerin filminl Yörükoğluna verır. O da bir mektupla, durumu anlatarak, bu resimleri bana yollar. Okurlarım belki anımsarlar 21 Şubat 1980'dekl «Izmir'den Görüntüler» başlıklı yazım da bu olayı anlattığımı... İşte o resimleri görüyorsunuz şimdı. Mr. Stanford da belkl bir resimdo görölen üc Amerikan denizcısinden birldır. Yanan İzmır, denlze dökülen Insanlar, umutsuzlukla* gemilere sığınanlar, işledıklerl sucların ağırlığından kacanlar, «Büyük Yunanlstan» düşünün tuzbuz oluşundan sonra aldalılmış, yüzyıllardır birlikte yaşadığı Türk ulusuna karşı ihanet etmiş blr azınlığın perlşanlığı... jbretle bokılması derin anlamının duyulması gereken resimler bunlar. Tutanaklan utandıran .* "* sözler Efendim tımarhaneliktir^ kusura hakmayın Asağılık adam, terbiyesiz adam Soyadını sormadım.. 3 Yüce Senato'do bir bakana sık sık soz atan bır «okumuş», karşıt partıden bır okumuş tarafından Başkana yakınılıyor: Susturun şu adamı... Susturun da dlnleyelim efendim, dinleyemiyoruz. Bu yakınmadan öfkelenen senatör karşılık verlyor: Sen çık dışarı, çık defol, sen adam değilsin, dalkavuk herif, Genel Başkanın burada, hemen horozlanıyorsun... Bu sataşmaya, dış hekımi bir senatörden yanıt gelıyor: Saygısız, sus biraz.>. Öfkelı okumuş, uyarıya da icerllyor: Sen daha dersinl alacaksın, ahıra git ahıra... (C. Senatosu, B: 28, 3 2.1977 O: 3, s: 122). Bir başka gün, yüce Senato'da bir başka tartışma: Kürsüde konuşan bir okumuşa, bir başka okumuş şoyle sataşıyor: Doğru söylüyorlar, bu da kürsü eşklyalığı İşte... Kürsüdeki okumuş, önce eşkıya sözcüğünu tanımlıyor: Eşklya klmdir? Eşklya mllletl soyandır. Sonra bu tanımla birlikte saldırıya geçlyor: Eşklyanın eşkiyası, hırsızın, hırsıYanıt: Eşklya babandır..< Uğur MUMCU lira, al alabilirsen» dedı. Lınyıtin tonu 5 bın 700, kok kömürünün tonu 18 bın 200, brıketın tonu 12 bm 400 olarak belirlenırken kırılmış olan 7,5 lira, kırılmamıs odun 7 lira oIarak satılıyor. Kovalı komur sobaları 48 bin lira arasında, odun sobalan 100015000 lira arasında değişiyor. Evinin kaloriferli olduğunu, ama ısınamadıklarım, bu yüzden çocuklarının hastalandığını söyleyen Sevım Taş, «Bu yıl Eaz yakmayı düşünüyorduk. Ama eaz sobası fivatlanna baktık 8 bin 500 lira. Gaz ise pahalı, yani bu sene caz yakanîayacağız, kömür alamadım dedik. O da pahalıya maloluyor. Ne yapacağımızı bilmiyorum. Hayırlısı» diverek soba satıcı lannın dükkânlarını dolaşmaya devam ettıler. Mahallelerde kömür taşımaları devam ederken, kömürlükler temızleniyor, ailenin bütün fertleri birlikte kömür yaşıyorlar. Böylece hıç olmazsa taşıma parasından kurtuldukiarmı belırten Mehmet Gün, «Alması bir alem taşıması bir alem. Çok para istivorlar. Ben de tut tum bütün ailevle birlikte kömür taşıyorum. En iyisi bu, dünyanın parası. Kışın kömür vakmava kıvamayacagız ealiba» dedi. Evinin kaloriferli olduğunu söyleyen Hasan Uçmaz sorunlarını şöyle anlattı: Ayda 4 bin liradan senelik 60 bin lira ama bu şimdilik. Bizimki merkezi sistem. Kat sistemleri bildiçim kadanyla 6 bin lira yakıt parası ödüyorlar. Buna karşılık hiç ısınamıyoruz. Kömür yakmayı denedik. Ama kazanlann deçişmesi çok pahalıya maloluyor, onun için durumumuz kütü. Bizim yakıt parasma akarvakıta vapüan zamlar eklenmedi. Bunlar da eklenirse ve daha zamların ıçeleceği düşünülürse durumumuz çok kötü.» Anadolu Liselerinin bos kontenjanlarına sınavda basarı kazanamayanların alınması elestirildi ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) Anadolu lıselerınde kalan boş kontenıanlara yapılan sınavda başarı kazanamayan oğrencilerın alınması eleştirl konusu oldu. Sınavda yüksek puan aldık ları halde ılk tercıhlerl olon Anadolu lıselerıne gıremeyıp, ıkınci tercıhlerı olan paralı ozel okulları kazanan oğrencilerın verıne, Anadolu lıselerınm boş kontenıanlarına sınav da başarı gosteremeyen oğren cılerın alınmasından yakınıldı. Bu konuda bazı öğrencl ve lılerl şu görüşlerı savundu: «Blzim çocuklarımız, sınava girerek başarı kazandılar. Yuksek puan tutturdular. Ama puanları birlnci tercihleri o!an Anadolu liselerine girmeye yet medl. Çocuklarımız, ikincl ya da daha sonraki tercihleri olan paralı özel okulları kazan dılar. Ekonomik durumumuz, çocuklarımızı özel okullara gönderebllmek lcin iyl değil. Bizim çocuklarımız, şimdi Anadolu liselerinin boş kontenjanlarına alınan ve sınavda başarı kazanamamış oğrencilerın aldıkları puandan daha yüksektir v e aynı biçimde çocuklarımız ilk tercihlerini Ana dolu liselen ıcin yapmışlardır. Bu durumda, bu boş kontenjanlara bizim çocuklarımız alınmalıdır Bizim çocuklarımızdan doğan boşluklara da sınavda başarı gosteremeyen öğrenciler alınmalıdır. En ada letlj çözüm budur.» Bilındiği gıbı, yeni acılon Anadolu liselerine, sınavda ba şarı kazanamayan oğrencilerın alınacağı da Mılli Eğıtım Bakanlığınca acıklanmıştı. Mustafa EKMEKCİ Yeni Adalet Yılmda... analar, babalar güzel sözler söylemişlerdir. Anam: Kimi âlim olur, klmı zalim olur! derdi. , Bilgın olmacüm ama, kıyıcı yanı «zalim» üe olmamaya çalıştım. «Ankara Notları»nda, gazetecınin bır yargıç titizlığiyle çalışması gerektiğini vurguladım. Bunu uygulamaya çalıştım da. Adalet duygusu, adalet düşüncesı, sadeoe yargıçlann gönlünde, kafasrnda olmaz; herkes o duygulan, düşünceleri içinde, kafasında teşımalı, yaşatmalı. Sosyal adaletın oîmadığı yerdfc, kişüere «Sen haklısın» ya da «Sen haksızsın» demenin de bir anlamı olmaz. Bır duruşmadan çıkanlan seyrediyordum; ayağuıda yok, başmda yok birl, kendisinl bekleyenlere muştuluyordu: ı Davayı kazandıml Davayı kazanmıştı ya, başka davalan baştan yltirmişti. Davayı yitirense, çoktaan köşeyi dönmüs blriydi. O yıtirse ne olur, kazansa ne olurdu.. Basm için, yasalarda hükUmler var; bilmeyerek o hüküınleri çiğnediğim olımıştur geçmişte. Bir ögretmen tutuklanımştı yıllar önce. ögretmen, köyünü canlandırmış, kalkındırmış bır gençti. Köyde çekemeyenlerce gammazlanmış, tutuklanmıştı. Olayı anlattı biı arkadaşım, oturup bir yazı yazdım. Onun çalışmalarını övdüm. îftiralara değındım. Şımdl, Ege illerinden birinde vali olan bır tahıdığı da, cezaevinde öğretmene telgraî çekmiş, şöyle demiş özetle: A Birlikte çalıştığımız güzel güıüeri unutmadım. înşallah kısa sürede cezaevinden çıkarsın, yine çalısmalannı sürdürürsün.. Yargıç, valirun telgrafinı sanık öğretmene «tanık» saymış. Karannda da belirtmiş.. ögretmen aklandı, çıktı. Benım durumuma gelmce, Basın Savcüığı dava sctı. Basm Yasasının ilgıli maddesine aykın yazı yazmaktan üç ay hapis cezasına çarptırıldım. Uç aylık hapıs cezası, para cezasına çevrüdi. Her ay, gidip taksitle ödedim.. Basm Yasasınm o hükmü, bana göre, Anayasa"ya aykınydı. Ama, yasaydı. Uymalıydım. Üç aylık «sabıka», bir ders oldu.. Bazılarına bakıyorum, nelar neler yazryorlar. Blr arkadaşım şöyle dedi: Filan yazar, alıyorî böyle yazma yüreklillğini nereden * olduğu» yolundakl suclaması Ile kapanmış gorünuyor. 1976 yılında geçen bır tartışmaya da kısaca gözatalım: İma r ve İskan Bakanı kürsüde konuşurken, bir sayın okumuş bağırıyor. Paçavra kararname... Yanıtlar sırayla şöyle: Sus be... Sen namussuzsun... Paçavra senin ağzındır... Paçavra sensin... (C. Senatosu, b: X3, 14.12.1976, O: I, s: 244). EŞKİYA HÜKÜMET OLDU Tartışma devam ediyor. Hükümet kararnamesınl paçavra olarak nıteleyen sayın okumuşu. bır başka okumuş desteklıyor: Eşklyalar Çankaya'yı bile sardı... Eşkiyanın hukümet olduğu blr devreyı yaşıyoruz... Bu suclamalara karşı savunmalar, soz atmalar bıcimlnde gelıyor: Ayıp be, ayıp... Eşkıya sensin, Cumhuriyet hükümet! eşkıya olamaz... ötekl okumuş sözlerinde dıreniyor: Ne Cumhuriyet hukümetl, bu, pespaye bir hükümet... (Âynı oturum, s: 245). Ve yanıt alıyor: 1950'den evveldl eşkiyalık... Rey hırsızları, rey hırsızlan... Tartışma bu sözler üzerine daha da alevleniyor: «Paçavra» tartışmasını açan sayın Okumuş yeniden tartışmaya girlyor: Eşklya, slzln bugünkü slyasl Iktl Atilla Tokatlı ve Adnan Özyalcıner beraat etti, Ataol Behramoğlu yargılandı Istanbul Haber Servisl Turkıye Yazarlar Sendlkası Genel Sekreterı Ataol Behramoğlu'nun «halkı kanuna itaatslzliğe sevketmek» ve «kanunun suç saydığı ftill açıkça övmek suçlarından yargılanmasına dun Istanbul Sıkıyonetim Komutanlığı 1 Numaralı Askerı Mahkemesınde başladı. Bu arada dun yapılan duruşma sonucu YAZKO Edebıyat Dergısi Yazı Işleri Mlüduru Adnan Özyalcıner (Celık) ve yazar çevırmen Atilla Tokatlı yine aynı mahkemede yapılan duruşmaları sonucu beraat ettıler. Türkiye Yazarlar Sendıkası Genel Sekreteri ŞaırYazar Ataol Behramoğlu'nun 1981 yılında Cem Yayınevı tarafından yayımlanan «Ne Yağmur... Ne Şllrler.» adlı yapıtındaki aynı başlıklı şiirinde «halkı kanuna Itaatslzllğe tahrlk ettiği» ve «Yılmaz Güney İçin* başlıklı şiirinde ise «kanunun çürüm saydığı filll açıkça övdüğü» gerekçesiyle, TCY'nın 159. 311 ve 312. maddeleri uyarınca dava açılmıştı. Dünkü duruşmada sorgusu yapılan Behramoğlu suçlamayı reddetti ve «gerçek blr sanat yapıtı şu ya da bu düşüncenln propagandasını taşımazı şeklinde konuştu. Sanık avukatı Şener Yardım ise soz konusu yapıta ve şllrlere ilışkin pek çok eleştirl yazısı yayınlandığını, ıstenirse bunları toplu halde mahkeme heyetıne sunabıleceklerini, söz konusu sucların işlenmemlş ol duğunu bellrttl. Ancak mahkeme heyeti buna gerek görmedi ve savcının esas hakkındaki mütalaasını hazırlamak uzere riosyanın kendislne tevdilni Istemesi üzerine duruşmayı 22 Eylul 1981 saat 09.30'a,, erteledı. Bu arada Behramoğlu da duruşmadan vareste tutuldu. YAZKO Edebıyat Dergisinde Atilla Tokatlı Imzasıyla yayınlanan «Aforizmalar» da «Devletin askerl kuvvetlerini tahkir ve tezylf ettikleri» gerekçesiyle TCY'nın 159/1 maddesi uyarmca aynı mahkemede yargılanmakta olan, derglnin yazı işlerl müdürü Adnan Özyalcıner (Celik) ve yazarçevfrmen Atilla Tokatlı, dün yapılan duruşmaları sonucu beraat ettller. öte yandan, halen Sultanahmet Cezaevinde tutuklu bulunan Türkiye Yazarlar Sendikası Yönetım Kurulu üyesi, yazarşair Tekin Sönmez'in. Onur basımevl tarafından basılan «Yeryiizü Gurbetl» adlı kitap hakkında yapılan hazırlık soruşturmosı sonucunda «kovuşturmaya yer oîmadığı* karar ı verlldi. Huiç, diye düşündüm. Ortada yasaJar varken, onlara aykın davranmak yureklilik sayılabüir mi? Belkl güvendığı bır yer vardır.. Geçenlerde, eski Bakanlardan Hasan Esat Işıkia karşılaştım. Uzüntiılüydü. Hasan Esat Işık'ı yıilardır tanınm. Her 30 Ağustos'ta: Saym Ekmekçi, bu 30 Ağustos'ta ne yazacaksınız bakalım, merakla okuyacağım.. der, özendlrirdi... Oğlu gözaltma alınmış, tutuklanmıştı. Bir gazete ve yazarlan, olayı Hasan Esat Işık'a sıçratmayı amaçlar bıçımde yazılar yazıyorlardk Bir bayan yazar, «M1U1 Savunma gibi önemli Bakanbğın bu derece mahremiyetine ginlmiş olması ürkütücüdür, tüyler ürperticidir» diyordu. Çocuk, gozaltına alınmış, tutuklanmış. Haberini yansız bıçımde versenıze, babadan ne istıyorsunuz? Hasan Esat Işık'tan, Hasan Pehmı Güneş'ten.. 12 Eylül öncesınde, zamanm bazı polıtikacüanna karşı en sert eleştırılerı satır arasında da olsa yaptım, uyarı yazıları yazdım. Ama, 12 Eylülden sonra, onlara ılışkm tek sözcük yazmadım. Basmı, yazarlan ise yerı geldıkçe eleştırdım. Onu düzene sokacak biziz, kendımızız de ondan. Öncekı gün, Adalet yılının açüış toplantısma gittim. Güzel konuşmalar yapıldı. Yargıtay Başkanı Derviş Turhan'ın sozlermden bırçok dersler çıkardım. Derviş Turhan, Ataturk'un şu sozlerını anıyordu: «Bir hükümet ancak adalete dayanabillr; bağunsız lık, özgürlük ve her şey adaletle var olur.. Bir ülkede adalet olmazsa o ülkede anarşi var demektir. Orada özgürlük yok demektir..» Yargıtay Başkanı, konuşmasının bir yerinde de şöyle dedı: Ceza adaletinin amaçlanndan birisi suçluluğa engel otmaktır. Bunun için suj sayüan eylemlere karşı cezalar önKörülmüştür. Öte yandan cezasmı çeken suçlu nun toplunıa pişman olmuş, uslannuş ve dürüst yaşama va karar vermiş bir vatandaş olarak geri dönmesinl sağ layacak iinlemlerin de alınması gerekir.. Turkıye Barolar Birliği Başkanı Atila Sav da, gelejıeğe uygun olarak toplantıda konuştu. Devlet Başkanı Evren mesaj gdndermişti. Toplantıya gelen Başbakan Ulusu ıle Adalet Bakanı Menteş, toplantıdan sonra, Yargıtay Başkanı'nm odasına gittiler. Orada, ylne «Adalet» konuları gdrüşüldü. Gözaltı süresinı 90 günden 45 güne indiren yasa yeni adalet vıhnın başladığı gün yürürlüğe girdl. Bunu, guzel bır yaldaşım olarak değerlendirai çok kimse. Bir de, Atila Sav'm toplantıda satır arasında değindiğl gibi, yasalarda daha bazı değişikliklerin yapılması gerekll.. Iş sözleşmesi değişik sürelerde bozulsa dahi kıdem tazminatı tüm hîzmet süresine göre hesaplanacak ANKARA (ANKA) Yargıtay 9'ncu Hukuk Dairesi, aynı işyerinds çalışan, ancak hizmet sözleşmesi değişik zamanlarda bozularak kendısine tazminat ödenen işçinin, bu işlemler sonucu zarara uğraması hallnde, kıdem tazmlnatının tüm hizmet süresine göre hesaplanacağını ve aradaki farkın işciye odeneceğini bildirdi. Yargıtay 9. Hukuk Dalresi'nin davacının daha önce mahkeme tarafından kısmen hüküm altına alman «Kıdem Tazminatı farkının ödetiknesl* isteğıni göruşerek aldığı 1981 3224 esas ve 1981 5604 nolu karannda şöyle denildi: «Bir Işçi devamlı blr İşte çalışmakta Iken, çeşitll tarihlerde hizmet akdl bozulup kıdem tazminatı ödendikten sonra yeniden aynı işte çalışmnsı halinde, ortada şeklen birden fazla feslh gerçekleşmlş olmakla birlikte, işverenin bu yolda davranışı, Işclnln sosyal güvenlik amacıyla kabul edllmiş bulunan kıdem tazminatı hakkının, yasanın amacına yakın olarak sınırlanması sonucunu doğuracağından, yasal açıdan himaye edllemez. İşçinln buna muvafakat etmesi de hukuk) nltellğl bakımından hukukl sonuç doğurmaz.» 'Sen şehir kurdusun ben dağ kurduyum, Kürsüdeki okumuş: Eşkiya da, hırsız da sizsinlz... Aşağıdakiler, kürsüdeki bu beyanları pek uygun karşılamayıp, bağırıyorlar: Şımarıklığın yeter artık senin. Bu kürsüyü suistimal ediyorsun, eşkiyasın... Bu uyeyi, bır başka okumuş daha destekliyor: Terblyesiz herlt... Serserl herif... (C. Senatosu, B: 30, 5 2.1977, O: 2, s: 404). «ÜSTÜME 40 KİŞİ GELSİN» Okumuşların tartışmalarına devam edellm. Soyadı «Bozkurt» olan blr üye sataşma üzerine şunları söyleyip, meydan okudannızdan daha hayslyeMldlr.Boşkan dayanamıyor: Ayıp, ayıp, ayıp, şu Senato'yu ne hale getirdln, ayıp... Eşkiya sözcüğünü çok beğenen Okumuş devam ediyor. Eşkiya slzden daha haysiyetlldlr... SOKAK ÇOCUĞU Bır okumuş, bu sözlere kızıp, gündem dışı olarak görüşünü bildiriyor: Sokak çocuğu, ayıptır bu sözler, muhalefet bu mudur? Utanın (aynı oturum S: 246). Bır başka gün «Okumuşlar Mecllsl» şu tartışmayq tânık oldu: Kendlsine hırsız diye sataşılan bir üye kürsüden kendisini savunurken blr 0ye aşağıdan bağırıyor: Efendim, tımarhanellktlr, kusura bakmayın... Efendim, burası çobanlık yeri değlldlr... Kürsüdeki hatibın elini pantolonunun ön kısmına götürdüğünü saptayan blr okumuş, bağırıyor. Sayın Başkan, Sulukule değnekçlsı gibi ikide blrde karıştırıp, duruyor. Asağrlık adam, Allah belanı versln... Kürsüdeki okumuş bu sataşmayı yt>nıtlıyor: Asağılık adam sensln, terblyesiz adam... Ve hemen karşılık geliyor: Soyadını sormadım... (C. Senato su, b: 19.4.1977, C: \,Ks: 429). YARIN: TARAFSIZ BİR TUTUM.. Intihar ettiği bildirilen polisin yakınları, cinayet iddiasıyla Savcılığa basvurdu da olduğu ve sağ tarafta harabiyet husule getirmek suretl ile çıktığı açıkça saptanmış tır. Salih Başyeşil'in solak olma dığı tüm yaşantısı ve meslek arkadaşlarınca bilinmekte ve olay sırasında hazır bulunan Nuray Aygün'ün savcılıkça tes pit edilen ifadeslnde açıkça bellrtilmektedir. Doğai olarak sol elini kullan Dilekçede, savcılıkça olay mayan kişlnin sol elle Intihar yerinde düzenlenen ölü muayene ıabıt varakasında, ce etmesinin olanaksız olduğu bi lindiğine göre olayın sadece sedln başındakl merml giriş bu kanıtlar karşısında bile indeliğinin sağ tarafta olduğutihar oîmadığı açıkça anlaşılnun, mermlnin sağ taraftan gi rip sol taraftan çıktığının be maktadır. «Bir varsayım olarak Salih' lirtildiğinl oysa morgda yapıİn Intihar ettiğini ve sol elini lan otopsı raporunda bunun kullandığını kabul etsek bile tam tersl bulguların yer aldıo takdirde merminln yakın me ğı bellrtilerek şöyle denilisafeden atılmış olması ve böy yor. le olunca da, giriş deliğı ci«Morgda yapılan otopsiden varında barut Izlerl ve silah sonra düzenlenen v e bilimsel kullanılan elde, özellikle parbakımdan kesin kanıt niteliğın maklarda duman ve barut lede bulunan otopsi raporunda kelerj bulunması gerekmektegiriş deliğinin başın sol tarafın dir.» Istanbul Haber Servisl İzmır Alsancak'ta 9 ağustos 1981 günü Fuar'ın kapısı önün de beylik tabancasıyla Intihar ettiği belirtilen polis memuru Salıh Başyeşil'in yakınları, olayın Intihar değil, cinayet olduğunu öne sürerek dilekçeyle İzmlr Cumhuriyet Savcılığına başvurdular ve olayın yeni den soruşturulmasını istediler. Benlm soyadım Bozkurt, öyle, bir klşl, Iki kişi üstüme gelmesln, en az kırk kişinln gelmesl lazım... Bu sayın okumuş, demokraslye çok inanmıştır. Bu yuzden üzerine, kendisini dovmeye geleceklerin, Iç tüzük gereğınce grup oluşturmasını ve mücadelenln böylece demokratlk olmasını Istemektedlrl Bozkurt, soyadını kalkan gibi kullanan bu sayın okumuşa, bir başka okumuş şöyle yanıt verlyor: Ben Türk'üm sen kurtsun, sen şehir kurdusun, ben dağ kurduyum... (C. Senatosu, B: 5, 9.2.1978, O: 2, S: 181). Bu tartışma, dağ kurdu olduğu yolunda açıklama yapan sayın okumuşun kendısl Ile dövüşmeye kırk kişlnin gelmesı • gerektiğini bildiren Bozkurt'un «Oe|enere yor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle