18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
: Cumhuriyet 10 19 EYLÜL 1981 Rum tarafı, 2 toplumlu bir federasyon istiyor Federal hükümete geniş yetki tanınıyor. Birleşik ekonomi öngörülürken adadaki tüm su kaynaklan federal devletin denetimine veriliyor Cumhurbaskanı Rum ve Türklerce, Cumhurbaskanı Yardımcısı ise ilgili toplumca seçilecek İzzet Rıza YALIN bildiriyor f LEFKOŞE Kıbrıs Rum tarafı, Türk tarafmın «iki bölgell i fbizonal), iki toplumlu (bicommunal) federasyon önerisi karşıÎKinda, «Bir bütün yaratan iki eyaletle iki toplumlu bir federas' yon» kavramıyla çıkıyor. Böylece, yedisini dün ve önceki giinler, dördünü de bugün verdiğimiz 11 «yeni Rum önerisi»nin de, bu ' kavramm kabul edillş koşullan içinde usa vurulnıası gerektiğini» ; vurguluyor. f Bu arada, Rumlarca öngörülen «Federal sistemin sonucunun, her toplumun, kendi geniş yetki alanlaruıın bulunacağı ve içinde eyaletle ilgili yönetimlerin yasama gücü ve yürütme yetkisini kullanacağı bir eyalet yönetmesi nlduğu» belirtiliyor. Rumlarm 4 belgelik 9 eylül önerilerinin «Introductory Statement by the Greek Cypriot Interlocutor (Kıbns Rum görüşmecinin sunuş bildirisi) başlığıru taşıyan birinci belgesi altı sayf a. Bu belgenin ilk satıriarında, «Kıbns Rum tarafının, özlü ve yapıcı görüşmelere, BM kararlarma uygun olarak sımsıkı bağlı kaldığı ve kalacağı» anlatılıyor. «Bunıın, Kıbns sorununa adil ve yaşıysbilir çözüme ulaşılmasında en uyguıı yol sayıidığı» ifade ediliyor. Kıbns Rum tarafı, böyle bir çözümün, yüksek düzeydeki anlaşmalar ve BM'nin Kıbns'a ilişkin kararlarmm yerine getirilmesiyle olası olduğuna inamyor. Hükümet, Yargıtay, özel sektör KİT işveren temsil cileri ve Türk iş temsilcilerinden oluşan YHK, kamu oyuna basın toplantısı ile acıklanan, bir bölümü de yenilediği sözleşmelerin incelenmesinden ortaya cıkabilecek bir dizi ilke kararı aldı. Sözleşmelerin yenilenmesinde başvurudan cok, bitim tarihinin (eskiden bitenl öne alarak) esas alınması, haksızlıkları yakınmaları önemli ölcüde önlüyor. Yine de sözleşmesi sona eren iş yerlerinde calışan işcilerin, özellikle sendikalarının faali yeti askıya alınanlarının, başvuruları ve yetkj sorunlarını yakından izlemeleri ge rekiyor. Gerci yasanın 2. maddesl cok geniş düşünülmüş, süresi biten sözleşmelerin yenilenmesi ve yetkili sendikanın belirlenmesi konusun da Bölge Çalışma Müdürlükleri, Çalışma Bakanlığı, acıksa sendikalar, kapalı sendikalar icin kayyımlar ve de doğrudan işci v e işveren kişi olarak yetkili kılınmış. Yine de işci yakından izlemezse, istanbul İETT söz leşm.esinde olduğu gibi, yet kisi kesinleşmiş bir sendikanın sözleşmesi atlanabilir. Bölge Calışma, kayyım, işveren kendi poylorına dü şen başvuruları yapmamış, ya da eksik yapmış olabilir ler. YHK yasasında, yenılenecek sözleşmeler icin yer alan yetkisi kesinleşmiş yeni bir sendika varsa, bu sen dika yürürlüğe konulan söz leşmenin tarafı olur acık hükme raâmen, en son yetki .durumlart incelenmemiş olabilir. Bütün bu olasıiıklar göz önünde tutularak. işciler süresi sona eren söz leşmeleri icin, kesinleşmiş yeni yetkj belgeleri de var sa, işyeri sözleşmelerinde Bölge Colışma Müdürlüklerine, işkolu sözleşmelerinde Çaljşma Bakanlığına birer dilekce ile başvurmalıdırlar. iiçileri« Söyteşi Sükran KETENCİ 4 leşmelerin hangi bölümlerl nin yenilenirken değişeceği yer almış. Buna göre, YHK sözleşmelerdeki sadece yasalara aykın düşen hükümlerini cıkaracak, ücret ve ekleri ile sosyal yar dımlara ilişkin bölümlerini değiştirecektir. Ama YHK'nun ilke karaları, yenilediği sözleşmeler incelendiğinde, yapılanın hic de bir «Yenlleme» oima dığı, sözleşmelerin baştan aşağı değiştiği görülür. YHK'nun sözleşmelerin ta rafı dışında, sendikalar açı sından tanınmayacak hale getirdiği yeni sözleşmelerde uyguladığı pek cok yönlü ilke kararı var. Hepsinin mantığı aynı doğrultuda olduğu icin maddelerden cok bu mantık üzerinde durmak gerekiyor; YHK, iş yasaları ile sağlanan genel haklan, «Mutlak emredici haklar» niteliğinde kabul ediyor. Kıdem tazminatında, ikramiyelerde olduğu gibi yasalar üstünde geliştirilmiş söz leşmelerde ne kadar hak varsa, metinlerden çıkarıyor. Bunların yerine yasa hükümlerini yerleştiriyor. Oysa iş hukukunun ana IIkesi. demokrasilerdeki uygulaması ve toplu iş sözleşmelerinin anlamı, işlevi, sözleşmelerle, yasalar üstünde hak geliştirebilmesidir. Sözleşmelerle yasalar üs tünde kazanılmış haklar çı karılarak kıdem tazminatla' rı, ikramiyeler gibi konularda bütün işciler aynı düzeye getirilmeye calışılırken, daha da ilerl gidilerek, sözleşmelerdeki iş güvenliğine, yönetime katılmaya ve calışma koşullarına yönelik özel düzenlemelere de müdahale ediliyor, gelişmiş haklar kaldırılıyor. Sözleşmelerde bir anlamda yeknesaklık, yasal haklar düzeyi sağlanıyor. Ücretlerde ise, tek oranlı artış aksine farklılıkları getiriyor. Yeni sözleşmelerin tek oranlı üc ret artışları işyerleri, işciler arasındaki ücret farklılıklarını cok daha fazla bü yütüyor. Çünkü «Tek oran», doğal olarak, düşük ücrete en az, yüksek ücrete de en cok artışı getirebilen, bu anlamda sözleşmelerde düşünülebilecek en sakıncalı sistem. YHK ilke kararlarındakl tek oranlı ücret artışlarının, aynı tarihler icin daha önce bağıtlanmış sözleşmeler gözönünde tutulma dan saptanması ise, sendi kalar ve işyerleri arasında bir başka anlamda ücret farklılıklarına, haksızhklara yol açtı. Kısacası, YHK' nın yenilediği sözleşmelerden, getirdiği haklar acısın dan cok yönlü yakınmalar var. Sözleşmelerin yenîlenmesinde bitis tarihinin esas alınması yakınmaları önlüyor Yasa YHK'nun yenilediği sözleşmelerde, hicbir katkısı olmıyan sendikaları tfaaliyet yasağı nedeni ile» ko rumuştur. Sadece bir önce ki sözleşmenin tarafı olma ları, ya da yeni sözleşme icin yetki almış olmalan ne deni ile, YHK'nun bağıtladı ğı sözleşmelerin tarafı kabul etmiştir. İşci sözleşmenin tarafı sendikanın üyesi ise, sözleş meden üyelik haklan icinde yararlanacak. Değilse 2364 bir katkısı bulunmadığı ve hele YHK'ndan sözleşmelerin gec cıkması nedeni ile işci mağduriyetinin cok bü yük olacağı düşünüldüğünde, bu ilke kararmı eleştirmek güc olacak. Sonuc ola rak YHK'nun bağıtladığı bir sözleşmenin tarafı sendikanın üyesi olmıyan işciler, sözleşmeden doğan hak lardan yararlanmak icin, en gec bir ay icinde işverene bir dilekCfi ile boşvuracaklar gecmişe yönelik haklar Federasyonu kabul ediyorlar Rum tarafmın, bu amaçla ve Kıbns sorununun çözümüne önemli bir katkıda bulunmaktaki içten çabası içinde, anayasal yapı konusunda, bağımsız, egemen, toprağı bütün ve bağlantışız bir Kıbns Cumhuriyeti'ni gözönünde tutan bir federasyonu kabul ettiği bildirilmekte... Rum tarafı, 9 eylüldekl «Yeni önerileri»ni de, «Kıhrıs sorununa adil ve kalıcı bir çözüm elde etme uğraşındaki gerçek Isteğinin yeni bir ifadesl olarak, 1980 ekimindeki anayasal ve topraksal konularda sunduğu kapsamlı önerilerdeki durumları geliştirmiye hazır bulunduğunu» belirterek yapıyor. Türk toplumuna yetki Muştafa EKMEKÇİ Halka Karısmak... ustafa Kemal'in çeşitll yönlerinl, niteliklerinl anlatmaya calışıyor, bu konularda yazıimış anılardan aktarmalar yapıyorum, zaman zaman. Hasan Rıza Soyak, ondaki cocuk sevgisiyle ilgili olarak şöyle yazar. «Atatürk çocukları cok severdi. O'nun dilinde cocuk sevgi demektı... Sevdiklerine hangi yaşta olurlarsa olsunlar, cocuk diye seslenirdi...» Mustafa Kemal, cocuk eğitimi ile ilgili görüşlennl acıklar, şöyle aer. Coğu ailelerin öteden t>eri cok kötü bir alışkanlıkları var; cocuklarını söyletmez ve dinlemezler... Zavallılar lafa korışınca, «Sen büyüklerin konuşmasına karışma» der, sustururlar. Ne kadar yanlış, hatta zararlı bir hareket... Halbuki, tam tersine, çocukları serbestce konuşmaya, düşündüklerin], duyduklarını, olduğu gibi ifade etmeye teşvik etmelidirler; böylece riem hatalarını düzeltmeye imkan bulunur, hem de ileride yalancı ve riyokâr olmalarının önüne gecilmiş olur. Kısacası cocuklcrımızı artık düşüncelenni, hic cekinmeden acıkca ifade etmeye, lcten Inandıklarını savunmaya, buna karşılık da başkalarının samimi düşüncelerine saygı beslemeye alıştırmalıyız. Aynı zamanda onların temiz yüreklerinde; yurt, ulus, aile ve yurttaş sevgisiyle beraber doğruya, iyiye ve güzel şeylere karşı sevgl ve ilgi uyandırmaya calışmalıdır. Bence bunlor cocuk terbiyesinde ana kucağından, en yüksek eğitim ocağına kadar her yerde, her zaman üzerinde durulacak önemll noktalardır. Ancak bu suretledir kl cocuklarım'z memlekete yararlı birer vatandaş ve mükemmel birer insan olurlar... O, cok derin sevgi ve saygı duygularıyla bağlı olduğu halk arasına karışnp serbestce dolaşmayı, oturup eğlenmeyi ister, ancak ilk yıllarda buna pek olanck bulamaz. Yazın Büyükada'daki Anadolu Klübünde, Sarayburnu'ndaki gazinoya ve ceşitli bahcelerle plaj gazinolarma gider, yahut pek sevdiği Boğazicinde motor gezintileri yapar. Hasan Rıza Soyak anlatıyor: «Böyle olmakla beraber, yine kendisinl, alıştığı ve özlediği tam serbest hayata kavuşmuş saymıyordu; halinden şikâyetçj idi. Ankara'da bir okşam üstü, günün Işierl hakkında maruzatta bulunmak üzere Çankaya'ya çıkmıştım. O zaman henüz yeni köşk yapılmamıştı. Eskl köşkte oturuyordu; kendisini bu köşkün holünde buldum, yalnız başına bilardo oynuyordu. Beni görünce elindeki ıstakayı bıraklı; yandaki koltuklardan birine iliştı; beni de karşısına oturttu. Nereden geliyorsun? diye sordu. Çarşıdan efendim.. İşin mi vardı? Hayır efendim... Karaoğlan'daki (şimdikl Anofartalar Çarşısı) ciftlik mağazasına uğramıştım. Magazanın önjjnae eski bir arkadaşıma rastladırn, beraberce etrafı seyrederek ve konuşarak Samanpazarı'na kadar yürüdük ve döndük; oradan arabaya bindim ve buraya geldim. v Gördun mü ya?... İşte ben bu kadarını da Yapamıyorum. Sizin gectiğinii' yerlerden ben ancak otomobille gecebiliyorum. Herkes gibj yaya yürümem ımkânsız... Çok kere tecrübe ettim. Arabadan Inince derhal etrafını, kalabalık bir meraklı kitlesi sarıyor; yol kapanıyor, trafik duruyor, araya po«is de karışıyor ve tabiidir ki bundan halkın coğunluğu rahatsız oluyor; ben de serbest yürümek imkânını kaybediyor, tekrar otomobile binip uzaklaşmak zorunda kolıyorum. Sebebi ne olursa olsun bu, benim icin hoş bir şey değil cocuk. Çok heyecanlanmıştı, gözlerini bir noktaya dikerek Bir, iki dakika sustu; belliydi ki sükunete gelmeye ve konuyu değiştırmeye calışıyordu; fakat yapamadı; tekrar aynı heyecanla derdini dökmeye devam etti: Yani ben burada bir nevi mahpus hayatı yaşıyorum, dedi... Gündüzleri ekseriya yalnızım; herkes işinde gücünde... Benım ise cok günler, bütün günümu değil bir saatimi dahi dolduracak işim yok... Şu halde ya uyuyacağım, olmazsa kitap okuyacağım, yahut bir şeyler yazacağım. Arada biraz dinlenmek ve hava almak ihtiyacını duyarsam dediğim gibi şehrin içinde ve dışınoa ancak otomobil ile gezintiler yapacağım... Sonra?... Sonra yıne bu hapishaneye döneceğim ve işte böyle kendi kendime bilardo oynayıp, sofra zamanını bekliyeceğim. Bari orada biraz değişiklik olsa... Ne gezer... Bu sofra nerede kurulursa kurulsun, karşımdo aşağı yukarı hep aynı şahıslar... Aynı yüzler... Aynı sözler... Hasılı bıktım usandım cocuk. Ne ise şimdj bunu bırakalım; sende ne haberler var? (Hasan Rıza Soyak, «Atatürk'ten Hatıralar» 1. kitap, Yapı ve Kredl Bankası yayını, 1973) 9 eylül önerilerinin «sunuş bildirisi»ne göre, Rumlarca öngörülen «Federal düzenlemeler, Kıbrıs Türk toplumunun geniş bir yetki alanı içinde, kendi üyelerinin refahı ve yönetiminde gereksindiklerini sağlıyacağı güvencesinl» de veriyor. Bununla beraber, «bütun yurttaşların eşit, sivil, politik, ekonomik, sosya! ve kültürel haklara salıip olması, özellikle tümünün, ekonomik kalkınmanın yararlarını eşit olarak paylaşması gereği» vurgulanıyor. Federal Hükümete yeterli yetki Kıbrıs Rum önerileri'nin, «bu nedenlerle, Federal hükümete, ilerlemeyi, yurttaşların tümü için güvence altına almak üzere, yeterli yetki verdiği» savunuluyor. İki eyaletle ilgili yürütme ve yasama organlarımn, toplumlara kendi ışlerini yönetmede etkinlik alanı sağlıyan geniş yetkileri olduğu savıyla da, halKin temsilinin, federal düzeyde örgütlenmesinde, demokratik ilkelere gerekli ağırlığm verilmesınin uygun olduğu açıklanmakta... Nitekim «Kıbrıs Rum önerilerinin, halk çıkarlarmı, Kıbrıs' ın kalkınmasının bir bütün olarak gereği gibi, eşit vc demokratik yöntemlere uygun biçimde gerçekleşmesini koruma ilkesiyle. federal düzeyde dengelediği» ileri sürülüyor. M İşçiler, süresi sona eren sözleşmeler için, kesinleşmiş yetki belgeleriyle işyeri sözleşmelerinde Bölge Çalışma Müdürlüklerine, işkolu sözleşmelerinde Çalışma Bakanlığına başvurmahlar. Geriye döniik dayanışma aidatı ödeyerek sözleşmeden başlangıç tarihinden itiharen yararlanmak olanağı var. Öteki Rum önerileri Kıbrıs Rum tarafmın, federal düzeyae örgütlenmesiyle ilgili olarak «Federal yürütme» ve «ekonomik kalkmma» konusunda, onbir öneri arasında sunduğu öteki önerııer ise şunlar: CB ve CBY seçimi öneri 7: Rum tarafı, Cumhurbaşkanı ve Cumhurbaşkan Yarduncısı ile ilgili olarak aşağıdakileri de önermekte: a CB ve CBY : I) İşlevleri Anayasa'da belirtilecek olan yürütme yetkjsine sahip bir Cumhurbaskanı ve bir Cumhurbaşkan Yardımcısı olacak, II) Cumhurbaskanı, Kıbrıslı bir Rumsa, Cumhurbaşkan Yardımcısı, Kıbrısh bir Türk ve tersi olacak.. b SEÇİMLER: I) Cumhurbaşkanının seçimi, bütün Kıbrıslı Rum ve Türklerin ortak liste üzerinde oy kullanılarak genel oy hakkryla yapılacak, II) Kullanılan toplam oylarm en az %50'sini alması koşuluna bağh olarak, en çok oy alan aday, Cumhurbaskanı seçilecek.. III) Başkanhk seçimlerinde kullanılan oylarm salt çoğunluğunu hiçbir adaym sağlıyamaması halinde, ertesi haftanın karşı gününde yalnız en çok oy alan iki adayın katılabilereği ikinci bir seçim olacak.. IV) Cumhurbaskanı seçildikten sonra, Cumhurbaşkan Yarduftcısı, Cumhurbaşkanmm üyesi olmadığı toplumca seçilecek... V) CB. Yardımcısı seçiminde oy verme, Cumhurbaşkanlığı seçimindeki benzer yöntemle olacak, fakat bu cumhurbaskanı yardımcıhğı seçiminde, yalnızca cumhurbaşkanının toplumu dışındaki toplumdan olan seçmenlerin oy kullanma hakkı olacak.. Son yetki önemli YHK yasası gereği işyerinde birden fazla söıleşme varsa, son biteni ele alacak, sözleşmede taraf olan sendikayı yeniledlğj sözleşmenin d e tarafı sayacak. Yi ne yasasının gereği yenilenen sözleşmenin dalında, daha sonra yetki el değiştirmişse, sözleşmeye taraf, yenilenen sözleşmenin tarc fı değü, yerij sendika olacak. YHK Yargıtay'ın son bir kararı nedeni i l e bu ko nuda daha da esnek bir ilke kararı almış, yargı prosedürünün işlemesj nedeni ile 12 Eylül sonrası el değiştiren yeikileri de gecerli saymıştır. sayılı yasaya göre, 275 sayı lı yasada tanınan dayanışma aidatı ile yararlanma yo luna gidecek. Dayanışma ile yararlanma YHK bu noktada kendi ya sasını da aşan bir ilke kararı almış v 8 yenilediği söz leşmelere getirdiği bir madde ile, dayanışma aidatını geriye dönük ödeterek, geriye dönük yararlanmayı da sağlamış. Gerci hukuk kavramı icinde, dayanışma aida tı iie yararlanma ancak söz leşmenin imzalanması sonrası için gecerli. Ama YHK' nun yenilediği sözleşmelerde, taraf sendikanın gerçek İCin de, gecmişe yönelik da yanışma aidatı kesilmesini isteyecekler. YHK sözleşmelerinden yararlanmada ta raf sendikanın «muvafakati» söz konusu değildir. Sözleşmeler yenilenmiyor 2364 sayılı yasanın adından başlayarak icindeki bü tün hükümlerde «Sözleşme lerin yeniden yürürlüğe konulmasından» söz ediliyor. Bir başka anlatımla, iradeleri dışında sözleşme yapa mayan sendikaların daha önce yapmış oldukları söz leşmeleri esas alıyor. Yasanın 1. maddesinin (a) ve (b) paragraflarında da söz Federal yargı öneri 8: Yeni Rum önerilerinde, herhangi bir federal konunun duruşmasında, iki Kıbrıslı Rum ve iki Kıbrıslı Türk yargıçtan oluşum üzerinde duruluyor.. Daha önceki Rum önerileri, Pederal Anayasa Mahkemesine, Anayasa, yönetim, sivil ve ağır ceza konulannda son yargılama hakkı vermekte, özel davalarda jüri heyetlerinin, genellikle iki Kıbrıslı Rum ve bir Kıbrıslı Türk yargıç, Anayasal davalarda ise, Anayasa Mahkemesinin iki Kıbrıslı Rum ve iki Kıbrısh Türk yargıçtan oluşmasım öngörmekteydi. Yeni önerilerde ise, federal yasa ve federal yönetimle ilgili herhangi bir davanm duruşmasında her toplumdan ikişer yargıç bulunması öneriliyor. YARIN: İşyeri uyçulamaları... "Neyzen Tevfik saz Arada bir karşınıza, Bodrum örgüsüne uymayan binalar çıkıyor. Bunlarm bir kısmı da kamu kesiminin. Kimisi uzaktan bakıldığmda bir kışlaya benziyor. Bodrum'u ilk görenler bile yadırgıyor bunları. Su deposuna benzeyen, yukan doğru uzanmış otel mi ararsmız. Çenber pencerelisi, sevimsizi ya da yamalısını mı araftımz, bunlarm tümü, üşüşmüş kıyı bandı üzerine.. Mimariden anhyanlar, Mustafa Vfeşilova Bodrum'un doğa sını bilenler, üzüntüyle bakıyor bunlara Anıtlar Yüksek Kurulu gibi, doğaüa, Bodrum'un doğası da bunları kabul etmiyor. çalardı... Ekonomik kalkınma Oneri 9: Rum önerilerine göre, «Federal Cumhuriyet'in ekonomik ve sosyal politikası, Kıbns'ın tüm yurttaşları için eşit güvence altına alacak.» Kıbns Rum tarafı, bu noktada, bu politikayı bütün nüfusun yararına uygulamak üzere, uygun bir mekanizma kurmayı istediğini de belirtiyor. Bu ekonomik kalkmma hedefine ve kaynaklarm kulanımmm adil paylaşımına ulaşılmasındaki fiziksel durumlarda, bellrli önlemler üzerinde tartışılması ve uzlaşılması yöntemi getiriliyor. Buna uygun olarak önemli su kaynaklan konusunda şu önerilerde 'bulunuluyor: Bodrum Mektubu Su kaynaklarının denetimi a Bütün adada, hükümete veya öteki kamu kuruluşlannın su Kaynaklarını denetleme, geliştirme ve bunlardan yararlanma yetkisi bulunan bir «Su idaresi» kurulacak, b Bu idare, Federal Hükümete bağlı olacak ve ülkenin her iki eyaletindeki bütün nüfusun gereksinimlerini karşılayacak. c Önerilerde, bu idarenin kurulmasından, her iki eyaletin, Cumhuriyet'teki su kaynaklan ve potansiyelinden makul tarzda, ev, end'üstri, turist, tarım v.s. gereksinimlerine uygun olarak yararlanmasımn güvence altına almmasının amaçlandığı» belirtiliyoı. Öneri 10: Onuncu öneride de, «Bütün Adada dengeli ekonomik kalkmmayı sağlamak üzere, bütün adayla ilgili kalkınma projeleri ve Pederal Cumhuriyetin en taüyük ekonomik ve sosyal gereksinimleri olan öteki kesimlerine yardım etmek üzere tasarlanmış projelerin fon provizyonlan için federal düzeyde uygun düzenlemeler yapılmasınm» öngörüldüğü açıklanıyor. Ahmet Nalbantoğlu, Bodrum'un tamnmış kışılerinaen. Ona «Deli Ahmet» diyenıer de var. İskele meydanındaki evinde oturur, dışarılara pek çıkmaz. Cevat Şakir son kez İstanbul'a gittiğinde, Neyzen Tevfik'e uğramış, dönüşte Neyzen, «Cevat demiş. Bir sürü şeyler yazdım, karmakarışık oldu. Tam bir torba, al şunları bir tasnif et...» Cevat Şakir Bodrum'a gelmiş. Torbası ve ötebensini Ahmet Nalbantoğlu'na bırakmış. Ondan sonra da işleri nedeniyle bunlarla bir daha ilgilenememiş. Bunlarm ne olduğu bilinmiyor. Nalbantoğlu da, bir sır Küpü. Konuşabilmek için itimadmı kazanmak gereK. Cevat Şakir'in tabancasının fildişi kabzasını gösterdi parçalar durumunda. «... Şiirler de balıçe evindeki sandıkta . olması gerek» dedi. Araştırma ve soruşlurmalarımız da sonuç vermedi. Okumayı seven kültürlü oğullan var. Onlar ilgilenirse belki ozanm son ürünleri de elae edilmiş olur. Tek korktuğumuz, yırtılıp atılmış olmasıdır. Saym Nalbantoğlu'na da saygıyia sesleniyoıuz. «... Çıkar şunları gün ışığına. Cevat Şakir'Ie. Neyzen Tevfik'le arkadaşlığin var, unutulmasın hiç bir şeyleri.» Toplumun malı olmuş kişilerm ürünleri de toplumundur. En azmdan öyle olması gerekmektedır... Içindeki allı, morlu, yeşilli kimselerle tekneier sanki birer çiçek yumağı. Denıze atılmış çelenkleri anımsatıyur. Aaa bogazından, Kara İncir'den, öteki koylardan aönüyorlar Bodrum limanına. Teknelerin dışma taşmışlar. Bodrum sularında yıkanmış saçlar rüzgârda. İsReleye bir çıkışları var ki sorma, yorgunlukları, dargmhklan jrdısıra sürükleyip gidiyorlar. Dagınık saçlar rüzgârlartta, güneşın ışığında pişirdiğl tenler canlar, bacılar... Şenliklere katılan şenlikler... Akşamcıların gideceklerı yerler de çoğalmış. Bodrum'da yol kenarma gelen duvarlara kapılar açılmış. Evlerın birer odası, dükkâna dönüştürülmüş. Üst katlara çılcan merdivenlerin basamaklarınaa bile, patates kızartan insamara raslamak mümkün. Bodrum'da değerlenüirilmeyen yer kalmamış. Sandöviççilikten ev yapamar var. Birçok lokantadan daha çok kazanıyorlar. Yoksulların cankurtaran simidi olmuşlar. Önlerinde kuyruklar oıuşmuş... Londra'da, Bodrum kalesinde yaşamış olan şövalyelerin soyundan gelenler, bir kulüp kurmuşlar. Bodrumla irtibatı Mr. Forbest sağlıyor. Kaledeki Ingiliz kulesi 16. yüzyıl havasına bürünmüş. Şövalyelik dönemlerinin gıysileri sergilenmiş içinde. Gerçekten insanı etkileyen biT lıavası var. Kale Müdürü OğTiz Alpözen, demek ki sessiz ve derınden gidiyor. Öteki kulelerde de birşeyler yapacağım sanıyoruz. Kale tümüyle bir müze olarak düşünülmüş. Kale kapısından içeri girdiniz mi. Müzeye gırmiş oluyorsunuz. Çalışmalar iyi gidiyor. Bodrum kalesinde, küçük bütçeli, iri yürekli insanlar calışıyor... «Bir de şu zindanlar açılsa .» halkın çoğu gözünü zinâanlara dikmiş, zindanlar ilgilerıni çekiyor. Aşağılara inmek olanaksız, merdivenler kaymış, ilerisi zifirı Karanlık. Birkaç basamak inince insanı sıkmtı basıyor. Küçük sokaklarından büyük caddelerine taşan, coşkusuyla. Kalesinde dalgalanan bayraklanyla, geieceğe olna umuduyla, ak giysili, mavi gözlü Bodrum, seni ne kadar sevdiğimizi biz de ölçemıyoraz. Televizyonda ölçememiş olacak ki ortalaröa hiç söritnmüyor... Bir vakitler Cevat Şakir'in cenaze törenini de. Amerikalılar . filme almıştı... Demek ki insanlar bazı şeyleri unutamıyor... Bodrum Kültür ve Sanat Haftası'mn ağırlığını çeken yerlerden biri de, Bodrum'un ak yürekli Kara Ada'sıydı... Bu adadaki turistik tesislerı ozan bfcr kişl, Erol Kavşit işletiyor. Yüreği ateş dolu bir adam. Her yerde hazır ve nazır... Yarım saatte gidiliyor oraya Bodrum'dan. Deniz motorlan işliyor, Bodrum Kara Ada arasında. Elektriği de var. Jeneratörlerle bunu sağlamış. Gece Bodrum'dan bakılmca, Kara Ada inci bir gerdanhga benziyoı. Duru suları, kaplıcaıarı, insan dolu... Orada konukseverliğin örnekleri veriliyor. Yazarlar, çizerler, dost:ar... Köylüsü, kentlisi... Boarumlu Dayı geçmişten anılar taşıyor. «... burada o vakit motel falan yoktu. Bodrum'dan tanınmış kişiler buraya yazlığa gelirlerdi. Kuljibelerde, çadırlarda kalırdık. Şura var ya, şura...» jeüyle bayırı eski bir duvar kalmtısının olduğu yeri gösteriyor. «... işte orada Neyzen Tevfik saz çalardı.» Neyzen Tevfik'in saz çaldığını ilk kez duyuyoruz. «Saz çalardı ha... Sakın ney olmasuı?... Sesini daha da yükseltiyor. «Ne münasebet btyim. O vakitler onun gibi saz çalan mı vardı. Ney fle çalardı ama biz neyden pek anlamazdık. Saz çaldığında susar dinlerdik. Sıkıysan susma, sazı başında paralaması işten bile değildi.» «Böyle bir olay oldu mu hiç?.» «Oldu ya oldu. Neyzen dostlarıyla evlere gider. sabahlara kadar eğlenir içerlerdi. Tepeeik mahallesinde bir evdeyiz. Deniz fenerlerine bakan, fenercl girdi içeri. Patavatsız laflar etti. Neyzen tıraktı sazı ona bakmaya başladı. Yaşiılar çık derler bir türlü çılanaz. Bir patlama oldu adamın başında. Neyzen o güzelim, sedef işlemell sazı, indiriverdi adamın başına. Tabii ondan sonra bizler de blrşeyler indirdik, sonra da bırakıverdik sokaktaki yapmıırun altına. Gelen geçen de onunla ilgilenmemiş. Neyzen'in güzelim sazı gitti ama fenerci de değişti. Bir dalıa onun kötü bir hareketi olduğunu gören olnıadı » Biz onu hep ney çalar bilirdik. Bodrum'ludan saz çaldığmı öğrendik... 27 Mayıs Devriminin liaerı Cemal Aga'nın ölum yıldönümüydü hafta bcışında. Mezarı başında, kuvvet temsılcilerının katıldıklan bir askeri tören yapıldı. Gazetecı olarak Cemal Ağa'yı izlemeye bayılırdık. Köşkün kapiiarını, basına, halka acmak isterdi. Surekli Göibaşı'na giderdi arabayla. iner, dolaşırdı. Gazeteciler, hemen yaklaşır, sorular sorarlardı. Kimse ile konuşmaktan çeklnmez, aydınlarla tartışmaktan hoşlanırdı. BaşbaKanlık merdivenlerind e gazetecilerle konuşmaları gercekte, halkla konuşma özlemini giderme gibj bir şeydi. Güclü bir mantığı vardı, konuştuklarını etkilerdi. Çankaya Köşkü'nün karşısındaki bahceye cıkardı akşamları, amacı halkla konuşmaktı. Bir akşam, Milli Birlikci'lerden bazı arkadaşları da gelmiş, dinliyorlardı. Cemal Aga alınmıştı. «Acaba, beni denetlemeye mi geliyorlar?» diye düşünmüş olmalıydı. Yakınlarına şöyle konuşurdu: Ben bu köşkte haplshanede glbiylm. Halkın arasına karısmak istiyorum... Ülke, demokrasiye kavuştuktan sonra, emekll olarak kösesine cekilmek istediğini söylerdi. Ölümünün yıldönümünde, Cemal Ağa'yı icimden saygıyla andım. ••• Evlilik disı doğan çocukların neseplerinin düzeltilmesine ilişkin yasa tasarısı onaylandı ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) «Bir evlenme akdine dayanmayan birleşmelerden do ğan çocukların neseplerinin düzeltilmesi ve bu birieşmelerin evlilik olarak tescillerlne» İlişkin kanun tasarısı Milli Güvenlik Konseyi'nce kabul edildi. Yasa Türk Medenl Kanunu'nun yürürlüğe girdiği 4 o' cak 1926 tarihinden şimdiye kadar evlendirmeye yetkili merciler önünde yapılmış evlenme akdi olmaksızın karı koca gibj yaşayanlardan olan cocuklar babalar hanesine düzgün nesepli olarak ya zılacaklar. Engeli bulunmayanlar rizaları olduğu takdirde bu birleşmelerj evlilik olarak da tescil edilebilecek, Malüliyeti saptananların emekli sandığı dışındaki hizmetlerini tamamladıktan son ra, haklarında malüllük hükümleri uygulanmasını isteyebilmelerine olanak sağlayan yasa değişikliği de MGK'ca ka bul edildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle