17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet 8 17 AĞUSTOS 1981 i Trafik kazaları nasıl azaltılabilir? Edirne'den itibaren İstanbul kesimine kadar, çok sıkı bir trafik kontrolüyle kazalar azaltılabilir. Azaltılabilir ama önlenmesi sözkonusu degildir. Cumhuriyet SORDUI Prof. Dr. A M T KESKİN H E YANITLADII ALÎ StRMEN Saym Ahmet Keskin bayram tatillnde isçUerimi zin yurda dönmeleriyle, Avrupa yollannda ve E5 karayolunda meydana gelen trafik kazaları, trafik konusunu bir kez daha günümüzün oneml] sorunlanndan blrl hallne getirdl, ya da soru nun bilincine vanlmasına neden oldu. Herşeyden önce, Türkiye de trafik nedir? AHMET KESKİN Türkiye'de trafikten sözetmek adeta olanaksız. Ülkemizde trafik kazalarından günde 20 kişi ölüyor. Pa rasal kayıplar çok büyük milyonlara varıyor. Gerçekte Türkiye de trafik yok, trafik anarşisl ve kargaşası var. Ve nedense anar şi konusunda gösterdiğimiz duyarhlığı bu konuda şimdiye kadar gösterebümiş değiliz. Oysa insanca kaybımız anarşi kadar büyük. A.S. Efendim, işçilerimizin tatil için Türkiye'ye gelmeleri sıra sında kazalar genellikle hangi bölgelerde oluyor? KESKİN Benim gözlemim şöyle, Yugoslavya'dan başlayarak doğuya doğru geldikçe kazalar artrnaktadır. Bunun çe şitli nedenleri var. Herşeyden önce, trafik kurallarına uyma alışkanhğı trafik kontroüannın sıklığı yollann ve işaretlerın durumu doguya doğru geldikçe bozuluyor. Buna başka etkenleri de eklemek olası. Örneğin, yola çıkanlar doguya doğru geldik çe yorulmaya başlıyorlar, dikkatlerı azalıyor. Aynca Yugoslavya'da çeşitli arterler birleşiyor ve tek yol haline geliyor, trafik yoğunlaşıyor. Bulgaristan'da, daha sıkı kontrol olduğu için biraz azalıyor. Kapıkule'den başlayarak yeniden artıyor. A.S. Yani efendim, trijçük bir Bnlgaristan parantczi djşında ka zalarm Batıdan doguya doğru geldikçe arttığmı söyleyebillr ml yiz? KESKİN Evet.. Kurallara uyma azalıyor, yoğunluk ve yorgun luk artıyor ve batıdan doguya geldikçe kazalar çoğalıyor. A.S. öbiir sorunlara girmeden önce, bemeıı bir soru sormak ij tiyonun; E5 yolunda önümüzdeki bayramlarda kazaların, önlenmesi ya da daha doğrusu azalması için alınacak pratîk önlemler neler olabilir? KESKİN Edıme'den itibaren İstanbul kesimine kadar, çok sıki bir trafik kontroluyia kazalar azaltılabilir. Azaltılabilir diyorum, çünkü önlenmesi soz konusu değildir. Amerika'da da her bayram ve tatilde yayınlar yapılır «Bu bayramda yollarda şu kadar kişi ölecek diye» Cç aşağı Deş yukan da bu tahtninler tu*ar. Yani trafik kazalarının tümden önlenmesi sözkonusu değil hiçbir ülkede, ama azaltılması olası, hele Türkiye gıbı çok büyük oranlara varmasının engellenraesı olasıdır. Bu yolda kontrolların artırılması kazaları önlemekte etken olacaktır. Bizım msanlaruruzı bir kanala koyup yönlendirdiniz mi, pek oradan çıkmaya teşebbüs eîmezler ama herşeyden önce, onlan o kanala koymak gerek. Ger çi Bayram dolayısıyla bu yolda trafik kontrollan sıklaştınldı ama, yine yeterli değildı. Nicelik bakımından yeterli değeildi. Nitelik baktmından da yeterli değildı. A.S. Nitelik bakımından yeterli degildi derken neyi kastediyorsunuzî KESKİN Efendim bizde kontrollar genellikle, ehliyet ve ruhsat kontrolu oluyor. Oysa kurallara uyulup uvulmadığmın kontrol edilmesi, hız kontrolu yapılması gerekmektedir ki, bu pek yapılmıyor. A.S. Bir konu daha var. özelükle bayramlarda kazalann artışını Aimanya'dan gelen ynrttsşlarnnrzın trafik kuraüannı bilmemelerine ve iyi araba kullanamamalarma baglıyorlar. Siz bu Rörüşe katüıyor mnsunuz? KESKİN Efendim katılıyonım bu görüşe. Sebebi şu: Almanya'da ehliyet aldıklanna göre, trafik kurallarını öğrenerek alıyorlar. Ancak, bu insanlar bizim insanlanmız olduklan için, Türkiye'de yasaklann belediye yasağı gibi çabuk geçer olduklarmı bil Dr. Ahmet KESKİN kimdir? llk orta ve lise öğrenimini Galatasaray'da tamamladı. Teknih Üniversite Mimarlık Fakültesini bitirdi. 1 yıl Fransa'da Enstitut d'Urbanisme de çalıştı. 1957'de Teknik Üniversite'ye asistan olarah girdi. Otoparklar, İstanbul metrosu, jrazi kullanımı ve iletişim bonulannda doktcra yeterlilih, doçentlik tezleri yaptı. Toplu taşımacıhk konusunda Türkiye'de ilk çalışmayı yapmış olan Trafik Mühendisidir. 1980 yıhnda Profesör olan Ahm«t Keskin 1981de, İstanbul Teknih Üniversitesi Mimarlıh Fahültesi Dekanlığma seçildl Profesör Doktor Ahmet Keskin arkadaşunız Ali Sinnem ile. yı çok fazla. Bunu ben şöyle yonımluyorum, çok kere öfrendlerime. Türkiye motorlaşma olaymda bir beygirden kırk, elll beygire çok çabuk atladı. Türk insanı bir beygirlik insandı. Atının üstünde onu parlatıp uçurum kenannda onu durdurabilirdi. At kendisi dururdu. Ama seksen beygirlik bir kamyonda parladığı zaman kamyon, hertürlü gelişmiş fren sistemine rağmen uçurumun kenarında durduramıyor kamyonu, dibinde duruyor en sonunda. O bakımdan bu atlama 1 beygirden 80 100 beygire atlama çok süratli olduğu için onun dilinden anlamayan insanımız aitında 80 beygirlik bir pedal gücüne bağlı sistem üstünde Bizirn Edirne'den itibaren Uç iz gitme, üç iz gelme bir otoyolutabü intibaksızlık yapıyor. Hız kavramı mesela çok gelişmiş demuz olsa, kazalar, kontrolun da blrlikte gelmesi şartıyla büyük ğil. Çok kez insanianmız hızla gelen arabanın aitında kalıyor. ölçüde azalırdı. Bizim yolumuz bir gitme bir gelme bir yol kı, Çünkü başlangıçta o hızı hesaplıyamıyor, geçerim sanıyor, sanbu kadar büyük trafiğin bu yolda kazasız gitmesi büyük bir şans ki karşıdan gelen at arabasıymış gibi. Bu bir aigüama sorunu. eseri olurdu. Bunlara bir de mekanik noksanlıgı, eğitim noksanlıgı da eklaA.S. Biraz önc« kırmızı ışıktan sözetmiştiniz, «Almanya'da myor. Bu sorunların çozümü daha bir kaç yıl alacak sanıyorum, kırmızı ışıkta duruyor burada durmuyor» dediniz. Bir de b u n A.S. Bu çözümierin daha bir kaç yıl alacağı keshv ama yine da kırmızı ışıkta durdnğu için bir yurttaşımızın dayak yediğini de kısa dönemde bir şeyler yapılamaz mı? gazetelerde okamuştuk... KESKİN Evveia alt yapı standarüannı en kısa zamancla uyKESKİN Evet duyduk. Ama, 12 Eylül'den evveldi o. O za gar ülkeler düzeyine çıkarmak gerek. Alt yapı standartlan deyınce, yol yapımından, yol üzerindekı işareüerden, trafiği kon'.manlar biz de durmuyorduk. Y'a da durduğumuz zaman arkarol edecek ekipierin görevlerini tam yapmalarına kadar tüm mıza bakıyorduk, acaba birisi gelip de bir şey yapar mı diye. standartiardan söz ediyorum. Geçen gün yine bir haberden kuAma 12 Eylül'den bu yana, kırmızı ışıklara uyma biraz artü lağıma yer etti. Rıdvan Bey var, Trafik Hastanesi Başkanıdır. Ama hemen şunu söyleyeyim, dünkü gazetelerde bir haber Istanbul'un yüz kusur kavşaguım 20'sınde ışık tertibatı var. Hal Ankara'da, diyor ki, «İstanbul Ankara arasmdaki yoldan gittim ve bir tek trafik kontrolu görmeoim.» Gercekten de polislerimi* buki uygar bir kentte kavşaklarda ışıksız bir düzen düşünmüş arabalannda otururlar. Arada bir yolu kesip ruhsata bakarlar. olmak bile acayip. Ama sürücünün yol boyunca yaptığı trafik hatasına ceza kesilVS. Genel olarak Türkiye'nin trafik kazalarındaki yeri dündiğini hıç görmedim. va üzerinde nedir? A.S. Evet ben de ona dokunmak istiyordum. Bizde trafik KESKİN Çok yüksek. Motorlaşması yanında çok fazla; mokontrollan penellikle trafik kontrolu değil de, bürokratik konttorlaşma endeksi çok yüksek olmadığı halde Türkiye'de kaza parol oluyor. Yani sigortanu, ruhsatınız ehliyetiniz tamam mı ona bakıyorlar... Eylem hatasını cezalandıran bir trafik polisine hic rastlamadım dikierinden, Türkiye'ye girdikleri andan itibaren, Almanya'da uyduğu kurallara uymamayı bir nevi marifet sajıyorlar. Gözümle gördüm, kırmızı ışıkta Almanya'da bir Türk vatandaşı geçmedıgi halde, Türkiye'de kırmızı ışığı gayet rahat geçebiliyor. Çünkü, «burası Türkiye » diyor. Hatta uyanldıklannda da «ne olmuş yani burası Türkiye» diyebüiyorlar rahatlıkla. Türkiye'nin koşullarının uyumuna girdikleri için o insanlar burada daha çok kaza yapıyorlar yoksa bilmediklerinden değiL A.S. Peld efendim. Şöyle bir varsayımdan bareket edelim, bn insanlar Türkiye'ye girdikleri andan başlayarak, Türkiye'nin koşnllannın uyumuna girmeyip de, Almanvada^araha kullanıı Sibi davransalar, daha mı az kaza yaparlar, yoksa daha mı çok? KESKİN Bu soru ilginç. Tabii kategorik Almanlar gibi davra nırlarsa belki Türkiye'de daha çok kaza yaparlar. Bu uediğiniz de gerçek payı var. Çünkü bizim sürücülerimiz, Türkiye'nin sü rücüleri çok kez trafik kurallarına uymadıklan halde, beklenen den daha az kaza yapıyorlar. Çünkü her zaman «hak bendedir» diye yürümeyi seçmezler. o bakımdan. Ancak, bizim insanlan mızın Aimanya'dan buraya gelince daha çok kaza yapmasımn sebeplerinden biri de oradaki alt yapı standartlanyla, bizim alt }apı standartlarımız arasında farklılık olmasınm da payı var Mustafa EKMEKCJ [Istanbul'dan çıkınca 2Ayvslık, turist İçin Ali Be> Adası (Cunda), Çamlık, Sa nmsaklı plajı, Şeytan Sofrası demektir. Kentin denize BOkulmuş kıyılanndakl kahvelerden birine oturup kendilerini rüzgâra verenler, yaşa nun ve Istanbul'dan, Ankara'dan buralara kadar gelme özgürlügünün tadını çıkanr lar. Akşam üstü saatlerinde atlayıp bir dolmuş motoruna Cundaya geçerek, bir deniz kenan gazinosunda özenle pişirilmiş çupralann doyumsuz lezzetini damağtnda duyarak doğanm kendileri için sergilediği uyumu tadarlar uzun uzun. Güzel herkes için güzeldir ya herkesin de hakkı değü midir. Kimbilir kaç kez geldim Ayvalık'a. On yıl öncesine kadar Çamlığın hemen altmda iç koyun küçük plajında temiz deniz bulma olanagı vardı. Şimdi dört beş yıldır «müteahhit» kazmayı vurup «kat mülkiyeti. yasasını yaşama geçiriyor Çamlığın bu kesiminde. Henüz yöredc çam kokusu duyabiliyorsunuz ama, iç koyun rengl değişmeye başladı. Sonuç, büyük kalabalık kentin 810 kilometre ötesindeki açık d e niz kıyılanna Sanmsaklı plajına akar oldu tümüyle. Yıllar yılı artan «yatak sayısı» büyük. orta, küçük otelleri, pansiyonlan, motelleriyle *ısa açık Ayvalık'm degişm««ine karsın, benim «öteki Ayvalık» dedigim kesimde herşey eski yerinde görünmektedir. MEVSİMLİK IŞÇİLER Evet, irili ufaklı otuzu aşkm yag ve sabtın fabrikası bulunan Ayvalık'ta 2000'den fazla rcevsimli işçi çalışır. Bölgede yaklaşık 1,5 milyon zeytin ağacınm yüzde sekseni 50250 ağaca sahip olan küçük üreticinin elinde toplanmıştır. Zeytin güvesi, zeytin sineği gibi belalı haşaratla savaşım verarek, taban fiyatı bekleyerek pazar ekonomisi çarkında tükenen şu kadar bin aüe. Durumlarının sorurnlusu benmişim gibi bir ağırlık altında duvuyorum kendimi. Kimseyle konuşmayacaksam kalacak mıyım. gidecek miyim? Kalacaksam koca bir yaz.. belki bir yıl, ikl yıl.. kalan yaşamın tümünde kalmalı ld Ayvalık'ta.. Sabahın altısında atlayıp bir tekneye, Papaz Adasma çıkarak Bizans döneminin Uşütmüşlsri gibi, b:linmez hangi şifalı otların ko kularrnı, her soluk alışta cigerlerinizde, yüreğinizde. bey ninizde duya duya dogayla aranıza kimseleri sokmadan armmalı ki.. üzaktan, geçmlş yıllann sinir hastalanm iyileştirmek için misafir ettikleri manastıra bakıyorum. Zamana meydan okumaya çalışan bir yapı şimdi. Bir gelişimde Orhan'a (Peker) raslamıştım bu deni^e bakan oansiyonlardan birinin bahçesinde. «AyvalıçT çiziyorum.j» diyordu, hevesl gözlerinde ışı Sükran KURDAKUL Cumhuriyet dönemirun ikır. ci, üçüncü k'jşaklan ise a nayasal haklanmızı koruni3 hakkını, insanoglunun en v.klı mirası sayılan kültür nirasımıza sahip çıkma bı Lincinden alıyorduk. Resimleriyle yaşasın Or han... Ayvalığın bulurunaz renk lerini özümsedikçe yaratma coşkusur.un, yaratma özgür lügünün aynlmaz bir parça 5i olduğunu mu anlatmak is temişti bana. Bu kez Ayvalık tan aynlır ken garip bir hüzün çöktü içıme. Bastırmaya çalıştım. Düşünmekten gelen bir bungunluk, acılanma olabilir bu. Aslmda, biraz sonra otobüs hızlanınca yeni görüntüler egemen olacak bana. Derıizin soyutladığını toprak somutlayacak. Önümde sergileyecek. Nice savaşlar, kırımiar, acılar geçirmiş canırn Ege toprağı... Gene yemyeşil, gene vermeye hazır. Ayvalık'tan çıktınız mıydı otobüs 20 26 kilometre güney doğrultusundp yol alır, sonra batıya sapar. îçinden geçtiğiniz küçük kasaba Altınova'dır. Yanımdaki sarışın adam, cigarasını tüttürerek, «Altınova...» dedi. Başımla onayladım. Agzımı açsam bir soluk cigara çekmiş gibi olacağım. Çekintim yüzüme vurmalı ki toparlandı, biraz kendini öteye aimaya çalıştı yol arkadaşım. Kullanmıyor musun? Kullanmıyonım. Yok yahu... diye şaşkın lığını gizleyemedi bu kez. Kullanmıyorsun haa. Neden içemediğimi öğrenince, «Aldırma yahu!.» dedi yol arkadaşım. «Biz içiyoruz da n'oluyor sanld.. Hem paramız gidiyor, hem canııruz.» Sokuldu, Kilosunu elli liraya sattığımız meredin paketini elli üraya içiyoruz.» dedi. Verilere göre 2200 köyde yaşayan 200 bine yakın aile tütünle uğraşıyor Ege'de. 1980 • 81 üretim yıiında rekol te 132 bin ton olarak tahmin edilmiş. Ortalama bir hesapla yüzde yirmi beş üretimle Mıığla başta geliyor. Sonra yüzde yirmi üçle İzmır, Manisa, Balıkesır.. Yüzde yirmiyle Aydın son sırayı alıyor. Üîke çapmda un yapan tütün üretim merkezleri arasmda Akhisar, ürla, Bigadiç, Soma, Smdırgı, Ödemiş. Kmık, Yatagan gibi ilçeleri aKimsıyoruz. Zeytin ve pamus tiretimi kadar dertli, özenli bakım isteyen bir iş tütürı ekimi. Daha üretimin ilk aşamasmda ilaca gereksinme duyulur. Bir süre sonra Mavi Küf hastalıihna kar$ı konın ma zorunluğu başlar. Kırıma yakın evrede ise bu kez ballık olarak adlandınlan hastalıga karşı m^anık olrnak gerekir. özen göstermek demek. ner aşamada ilaç s^reksininıini karşüamak demektir. YARIN: ÖZLEDİGİN tZMİR BU MXJ? Basın Toplantısında... asım Gülek, politikacılık dönemınde, bir gün hamamda basın toplantısı düzenlemişti. Gazeteciler, sovunmuslar, dökünmüsler, peştemaUanyla göbek taşına oturup notlannı almışlardı. Başbakan BUlent Ulus!»'nun basın toplantısmı izlerken, DSI Salonunda gazetecilerin çoğu, ceketlerini çıkanp dizlerine koydular, yakalannı açtılar. Kimi, basın toplantısı konuşmasmı içeren kitapçığı, ya da soru kartonunu sallayarak yelnazeleniyordu. Salonda hava soğutucu yok muydu? Sorular da alabildiğıne terletici mi ne? Dur bakalım, ae yapacak? Başbakanın sağında Yardımcısı Zeyyat Baykara, solunda İlhan öztrak var. Kaya Erdem ile Kemal Cantürk uçlara oturmuşlar. Arkalarında, bürokratlar. Bir uçtaki masada, Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Kaya Toperi oturmakta. Dış politikaya ilişkin aynntüı bir bilgiye gereksınim duyulunca, o koşuyor. Yabancı gazetecilerin sorulanna yanıtlar, tngilizceye çevrilerek verümekte. Çevirmen, bir ayn mikrofonun başmda.. Başbakan 30 sayfalık konuşmasını kâğıtlardan otaıdu. «Anarşik olaylar ve terörle mücadele» İle başlayan şimdiye değm yapıiaaları anlatan konuşması, oldukça dikkatli hazırlanmıştı. Daha önceki basın toplantüarına benzeyen yönler vardı. «Terör» konusunda, 12 eylülden sonraki 11 aylık dönem ondan önceki 21 aylık dönemle karşılaştırıiıyor, böylece Demirel ve Ecevit dönemleri arasında «yansız» kalınmaya çalısıyordu. Konuşmada, daha önceden verilmiş, yazılı sorular gözönünde tutulmuştu. Sorulara geçildiğinde, «Arayış» dergisinden Nahit Dura, Başbakana, daha önce yazüı soru verdikJerinı, ancak konuşmasında buna değinilrnediğini söy ledi. Başbakana, «Bu sonüan bizden hangi amaçla aidığınızı söylemeniz mümkün mü? dedı. Soru soran, sonısunu bir de yazılı veriyordu ya, Nahit bunu vermedi... Başbakan Ulusu'nun, yöneltilen çeşitli sorulan, tümüne hemen hemen aynı öneml vererek, yanıtlaması Uginçtl. Bazı sorulann yanıtları yuvarlakb.. Sorular, gercekten açıksözlUlükle, bir kamuoyu temsilciaine yaraşan çaba dışında, özel amaç gözetmeden sorulmaktaydı. Bu, basınımızın gitgide nasıl bir aşamaya ulastıgını gösterir. Sevindim.. tlk sorulan, Cumnuriyetten ETbil Tuşalp yöneltraişti. Erbü, «Din derslerinin okullarda zorünlu ders olarak okutulmasının layiklikle bagdaşıp bağdaşmayacaçuıı» da sormuştu. Başbakan Olusu, basmdaki tarttşmalan izlediğini belirterek yanıt verdi. Demek tartışmalar izleniyordu. Basm toplantısmdan sonra, alt katta yapılan söyieşi toplantısında, bu konu Zeyyat Baykara'ya da yöneltildi. Çeşitli inançta kişilerin çoCTiklan, nasıl zorunlu olarak okuyacaklardı din derslerini? Burada usuma, geçmiş yıllarda geçmiş bir olay geldi: Konya'da yaşayan Ermeni vatandaşlanmızdan arkadaşım Panos'un oflu, bir gün eve gelerek babasına: Baba, öğTetmen din dersini sürekli izleyip izlerneyeceğimi soruyor ne diyeyim? Diye sormuştu. Panos düşündü. «Gir oğlnm, din dersine. Bir zarar gelmez» dedi. Çocuk, din dersini izlemeye başladı. Bir gün yine babasma geldi: Baba, öfretmen derste bize, «La îlahe tllallah Aluhammeden Resuiullah» dedirtiyor. Bunu deyince, ben Müslüman olmuş sayılmaz mıyımT Panos düşündü: De, oğlum, dedi. Içinden de «îsa da onun oğlndnr!» dersin geçersin.. Yıl sonu geldi. Panos'un şimdi üniversitede okuyan oğlu, din dersinden «pek iyi» almıştı. Baba «aferin» dedi. Panos, bir gün koyu dindar bir arkadaşmın dükkânının önünden geçerken, onu üzüntülü ve öfkeli gördü. Adam, camiden çıkmayan birtydi. Hayrola, dedi, niye canın sıkılıyor? Sorma, dedi, benim oğlan din dersinden bütünlemeye kalmış!. Benimki de «pekiyi» almış.. Panos, bu karşıhğı verdigi için pot kınp tarmadıgıru uzun süre düşündü. Başbakan, yolsuzluklarla ihbarlardan da yakmıyordu. Acaba, bu ihbarlar hangi amaçla yapüıyordu. thbar yapanların bunu niye yaptıklannı da arastırryoTİardı. «thbarlara mağlup olmayacaklardı.» «Oradan ibbar, bnradan ihbar!» dedi. Içimden, başka ihbarlann da Uz«rinde durulması Serektiginl dtisündüm.. Bir ihbarla gözaltma alman bir kişi, bazen «senin suçun yokmuş» denilince çılnyor. Eeee, ihbar edene ne yapıltyor? Kunılann arasında yaslar da yanıyor mu, yanmıyor mu? ÜIUSTI, basın toplantısmın sonunda, «AmacımB filkemizde süratle. tam olarak siyasi ve iktisadl istikrarı sağlamak ve mernleketimizi sajlıklı ve ırereek bir demokrasive kavuşturmaktır. Bu konudaki en bfiyük cüveneemİT. büyük Türk mllletinln engta safduynsn ve kadirbiürlifidir» dedi. Satır aralanndan anladıgmı, demokrasiyo, adrm adım gldilecegiydi K TÜRKİYE DE ÇOK İLGİNÇ BİR ŞEY VAR; TRAFİK POLİSLERİNİN Sü.DÜĞÜ ARABALAR DA DEVAMLI TRAFİK SUÇU İŞLERLER. AMA ONLARIN DOKUNULMAZLIKLARI VAR. 3 5 KESKİN Evet eylem hatasını cezalandıran trafik kontroh> na hıç rastlamadam. Bunun nedeni de trafik kontrolunu yapar mn eğitiminin de eksık olmasıdır. Türkiye'de çok üginç bir şey var, trafik poUslerınin sürdügü arabalar da devamh tralıi suçu işlerler. Ama onlann dokunulmazlıklan var. A.s. Bu arada, tratik polislerinin de hakkını .vemeyelim. Polislerin ceza kesmesi halir.de halkımızın tepkisi de çok olumsu» oluyor. Yani dünyanın lıiç bir yerinde, her trafik poüslne böyle bir tepki gösterüdiğuıi görmedim .. KESKİN Bu bizim davranış biçimimiz herhalde, vazifesini yapan polise vazifesini yaptırmamak için elinden gelenin yapüdıgı sahnelere ben de rastladım. «İdare et abı», «Aıfet abi» gibi davranışlarla, polisi görevini yapmakıan clıkoymais istiyorlar Ama, bundan evvel cezalanmaya alışmadığı için böyle belki de Nitekim son zamanlarda bu durumda belirli bir değişiklik var Ben son uygulamalarda gayet kesm, münakaşasız ceza kesüdiğini gördüın. A.S. Efendim yine E5 yoluna dönelim. 2 ay sonra yeniden bir bayram yaşayacağız, bununla birlikte yeniden bir trafik »• narşisi... Bu durumun yinelenmemcsi için ve Almanya'da ya da öbür ülkelerde bulunan yurttaşlarımızın bulundukları yerlerden başlayarak uyarılmalan için neler yapüabilir? KESKİN Insan kaybınuzı en alt düzeye indirmek için, orada işçüerimizi sürekli uyarmak, oradaKi konsolosluklarımız, basın yayın organlarnmz bu alanda etkili olabUirler. Bu ikaz kampanyaşının yanır,da, Edirne'den itibaren, çok sık trafik kontrolu sağlamamız gerek. Adeta Türkiye'rün bütün trafik ekiplerinı oraya sevketmenüz gerek. Aynca, akışı saglayacak, hız kontrolu yapacak sistemi kurmak gerek. Edirne'den giren adam, Ist&nbul'a', Ankara'ya Adana'ya kadar izlenmeli. Yoksa trafik kontrolunîı bir kez Edırne'de bir de İstanbul'da görürse, arada da gazla diye basıp gaza gider. A .S. Peki efendim. İşçi geliyor. Edirne'den giriyor, İstanbul'» Ankara'ya, Adana'ya, Bayburt'a gidiyor. Öbür ülkelerde bu gibi uzun mesafeler alınırken, karayollarınm kenannda konaklama dinlenme ünitelerine sık rastlıyoruz. Acaba bizde bunların yokluğu da karayollannda trafik kazalarım artıran etkenler arasmda değil mi? KESKİN Kesinlikle benim büdiğim kadanyla Edırne Istaobul arasında Haramidere'de bir dinlenme yeri vardır. Ondaa başka yolun banketıne bile sığınma olanagı olmayan yerler vard;r. Değil dinlerjnek, lastiği patlasa değiştirirken kazaya sebep oluyor. Çünkü yolda yapıyor bu işi. Şurası muhakkak ki, biziın Avrupa'dan giriş kapısı olan Edirneİstanbul yolunu, en kısa zamanda, üç gidiş üç geliş altı ize çıkarmak gerek, Ekspres yo:u biz Anadolu yakasmda yapıyoruz. Memleketin sendi içine dönük diye. Onun kendi haklı tarafları var muhakkak ama bize en büyük trafiğin aktığı girdiği yer işçilerimiz orada olduğu içia bu yol Edirne İstanbul yolu... Ve günün şartlan lçinde bu trafik artacak. Bu kez gelip gidenler, artık güvenlik olduğunu soyleyecekier. Bu durumda daha önce gelmeyenler de gelecek. O zaman bu yolun bu yükü taşıması mümkün değil. Palyatif. tedbirlerle kazalar bir derecede önlense bile yetersiz kalacak. Bu yol bu yükü çekmez. Üç iz gitme üç iz gelme naline getirilince, akım yörüerinde köprüde yapıldıgı gibi bunu dört ize çıkarmak da mümkün olsun. EajTam dönüşünde dört iz dönüş yoluna verilebilir. Ama bugün bir gitme bır gelme, ortada bir çizgi... O çizgi zaten bizim insanımız için bir şey ifade etmea. Çok kez de silinmiştir zaten çizgi. A.S. Efendim bir de bu olaylara karşı bir de öneride buronnyorlar. Akıma karşı feribot uneriyorlar. Acaba bu öiKri ne derecede yeterli? Bu öneri yerine getirilirse bile akım büyük ölçüde azaltılabilir mi? KESKİN Evet gazetelerde okudum. İtalya'dan ya da Çanakkale ya da Tekırdağınoan feribot öneriliyor. Ama aıaçlı adam feribota bınmeden gidebilıyorsa gitmek ister. Hele işçilerimiz, duyuyoruz okuyoruz, bir günde birbuçuk günde Aimanya'dan köyüne gitmek istiyorlar. Bu korkunç oir şey bir ralü yarışından beter. Biz trafik kurallarına göre, «iki sat araba kullandıktan sonra dinlenin» diyoruz. Şimdi bu insan yapısına uygun olmayan uygulamayı yapan adam, zorunlu olmadân neden feribota binsin? A.S. Demek ki, İKİ ay sonra aynı o'aylann meydana gehnemesi yapılabilecek şeyler. Ynrttaşlanmızı bulundukları, çalıştıkları ülkelerde uyarmak, kontrollan artırmak... KESKİN Bilhassa kontrollan artırmak gerek sürücünün dlreksiyon basmdaki haiiru kontrol eden ekipierin çoğaltılması gerelür. Hatıa öyie olabilir ki, kontrol ekıpleri sürücünün yüzünden durdurup dinlenmeye bile zorlayabilir. Çünkü adam 24 saat araba kullanmış ve ondan sonra da devam edecek. Eu durumda durdurup dinlendirmek gerek sürücüyü. A.S. Ama orada da biraz önce değindiğimiz başka bir sonm çıkıyor; Nerede dnracak sürucii, arabayı nereye çekecek, nerede dinlenecek? KESKİN Evet bugünden yarına çöziilecek bir sorun değil. Ama bu yol 235 kilometredir. Bu mesafe içinde yer yer yol kenan parklan yapılabilir. 50 kilometrede bır, yol" ksnan parkları yapılabilir. Bunur. için bir buldozer gerek bir tie stabilize malzeme garekli. Buralarda küçük bir altyapıyia insanlar durup dinlenmeye zorlanabilir. iki ay ıçinde bunlar sağlanabilir. Ama belirtmek isterim ki, bugünkü koşuliar jçinde ben ıld ay sonrası için de pek ümitli değilim ne yazık ki. Ayvalık'a her yıl iki bin mevsimlik isci gelir yarak. «Ayvalık bu yıl özgürlÜBriim oldn benim. J» Bir ressam için bu denizin, bu denizi çevreleyen birbiri içine girmis yarım adalann, günün her saatinde kırılıp dökülen bu ışık çiçeklerinin ne çekici etküeri olacağını düşünebiliriz. Nerdeyse kırk yıldır tanışı olduğum şu yerde dirseğimi masaya bırakmış dalga geçerken belleğimde yineleniyor Orhan'm tümcesi: «Ayvalık bu yıl iizEÜrlüçüııı oldu benim..* Pınar Kür'ün Küçük Oyuncu (1977) adlı romanındaki birincil kişilerden biri, Özer, «Yaşamla uzlaşırsa insan. dozenle uzlaşmak zorunluğundan kurtulur gibi geliyor..» (sf. 2771 diye konuşur. Yaşamla uzlaşmamn getirdiği özgürltik duygusu ile yetinebiür mi insanoğlu. Yalnız adamın özgürlüğü nerede başlar? Hangi doyumlara ulaşabilir, nerede biter? Bilmiyorum ama aykın topîum ko şullarına karşm, onlan değiştirme zorunluğunu gröze alan insanın her durumda kendini özgür olarak duyacagı dlişünüşünü doğru buluyonım. Istanbul'dan çıkınca vapur, tren, otobüs bile birer özgürlük simgesi gibi geliyor insana. Yalın. biçimsel kandıncı bir duygu bu elbet... Ama yaşamla aramızdaki uyumu simgeliyorlar. Toplumla aramızdakl uyumu (ya da uyumsuzluğu) slm geleyen iki temel öge var. Çocukluktan gençliğe, gençlikten yaşlılığa doğru dönem dönem, belli süreler ıçinde algılıyoruz bu öğeleri. Özgürlük ve yasak... Her kuşak kendi dönemi ni kuşatan özelliklerle donanmış olarak yaşamının her alanında karşılaşıyor onlarla. Askeri Tıb'oîye ile Mülkiye Mektebinin öğrencileri durup dururken oir araya gelip ittibat ve terakki ilkele rıni benimseyerek örglitlenmiyorlar. İttihatçı yüzbaşı durup dururken II. Abdülhamid'in egemenlik gücüne bozulup özgürlük savaşçısı kesilmiyor. Yaşadığı dönem, tarihsel bir sürecin tüm top l'^msal özellikierini biriktirmiş somutlamış önlerinde. Zija Paşa'mn, «Ya dehre gel meseydim • Ya aklıra olmasaydı » dizelerinde belirttiği akla inanma çağına gelmişler. ülu Hakan'ın Yıldız sarayının raflanna kaldırdığı Anayasaya hukuksal gücünü yeniden kazandırmaya ça iışmaktan bâşka çareleri mi var. Kurtuluş Savaşımızın ulus ça tarihse] zorunluğumuz ol ması gibi, 1908 öncesi oku muş adamımn Abdülhamidisaniye karşı Anayasayı savunması birey olma bilincinin zorunlu sonucuydu. Biz
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle