23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet 25 MAYIS 1981 Çağdaş futbol artık bir kültür işi ALt StRMEN Sayuı Kolofta, nlkemizde de, dünyada olduğu gibl mllyonlan peştnden sürükleyen futbol mevsimi kapandı. Şampiyonlar ve düşenler belll oldu. Sonuçlann aynntısma girmeden, size şunu sormak Istiyorum. Bir tutbol adanu olarak bu yıl ortaya konan oyunlardan hoşnut musunuz? DOGAN KOLOGLL ~ Kuşkusuz hıç degilim, olmak da olanaksız. Sanınm, bu yıl ortaya konan oyunlardan hoşnut olacak birinJ bulamayız. Bu durumun nedenlerlne gelelim istersenlz. KOLOĞLU Futbol artık çağdaş oynanıyor, bütün tartışmalan bütün uygulamalar hepsi çağdaş ölçülere çıkarak yapürnalıdır. Yani dünya böyle oynuyor ama Türkiye'run şartlan bu kadanna elveriyor diyemeyiz. Nitekim seyırci sadece bizim futbolu seyretmıyor, dünyada oynanan en iyi maçlan seyrediyor. Artık biz mecburuz tutbol düşünürü olarak çagdaş futbol çevresinde dönmeye. Peki sayın Koloğlu çapdaş futbol nedir? KOLOĞLU Bır kere futbolcu artık kültürlü adamdır. Bundan sonra öyle Garrıncha gibı hani mahallede kenarda fcalmış mucize bir adam filan... Bunlan düşünmeyln artık. Artık milyonda bir çıkar bunlar. öyle fakirlerden yetışmış harika BrezUya takımı tarüıte kaldı. Çünkü, artık yaratıcı futbol dönemi baslarruştır. Yaratıcı futbolcu, çağdaş kültUrün dışında kalarak, yaratıta olma olanagına sahıp degüdir. Bu da yıne iletışim araçlanıun gelişmesiıun sonucunda vanlan bir yerdir. Bu yaratıcı adam nasıl olacaktır? Yaratıcı futbolcu bir tiyatro oyuncusundan daha etkili olmak zorundadır. Cünkü tiyatro oyuncusu bütün yaratıcüığına karşın bir konuya, belirli bir metne bağlıdır. Halbuld futbolcu bundan da ötede, hem tiyatro oyuncusunun yaptığını yapacak, hem de her an degışen yeni durumlarda, öelirli temanın içinde kalmadan, yapacak bunu. Çünkü her maç kendi içinde ayndır ve gelışmesi bizim kontrolumuz ve bülncimızde değıldir. Fakat yaratıcı futbolcu bunu şekillendırecels ve seyircinin önü.ıe bir tablo olarak getirecektir. Ve artık seylrci de bu oyunun dışında degil içındedir. Şimdi çağdaş futbolcunun yapısı bu. Ne yazık ki, Türk futbolcusu bunun çok uzağında. Türk futbolunun dramı buradan başhyor. Biz hâlâ 20 yıl önceki tafcmtılanıruzı aşamaaık. Biz Universiteyi sokamadık spora ve özellikle futbola. fkincisi sokamadıSımız gibl, eski alışkanlıkianmıza da bağlı kaldık. Örneğtn ne gibl? KOLOGLU Şunu demek lstlyorum. Bir fcentin ya da futbolculann uygarlılrtan uzak olmasî, kadının olmaması, içkinin olmaması futbolcunun başansını sağlamaz. Adam hiç bir şeyin olmadığı yerde kendi kendine de yapabllir suiisttmali. Aslınaa bütün sorun herşeyin olduğu yerde, bir Alman Hamburg takımı gibi olmak. Yoksa ideal olan, sporcunun yokluklar İçinde yetişmesi değildir. Tam tersme oyunculuk artık, bir kültürün, bolluklann içinde kendine hakim olmak sanatıdır. Bu da bir kültür sorunudur. Yani yanlı? anlamıyorsam, futbolcn, srtık bir kışla duzeni İçinde kontrol edllmemeli kendi kendiıtf kontrol edecek kültür düzeyine erişmelidir. Doğan KOLOĞLU YMA//TL4D// Cumhuriyel SORDUj Doğan Koloğlu Kimdir ? Galatasaray Lisesi'ndeyhen futbola ba$iadt. Uzun yıllar (19461955) Gvlatasaray tofeunında o zamanfei deyimiyle haf hatfvndo oynadı. İki kez milli t&kıma çağnldı. SonratU yülarda. Galatasaray genç, Galata, Beyoğluspor, Yeşıldirek, Kasımpaşa'da antrenörlük. Galatasaray'da Teknik Direktörlük yaptı. Milli Takım Teknik Komitesinde görev aldı. Uzun yıllar Babı Âli'de spor yazarlığı yapiı. Daha sonra Akşam Gazetesi Yazıişleri Müdurluğü yaptı. Halen Hürriyet Gazetesi spor servisi yönetmeni ve Türkiye Spor Yazarlan Derneği Genel Yönet\m Kurulu üvesidir. Trabzonspor başansını, üç büyüklerin tersine uzun vadeli çalışmasına borçiu DOĞAN KOLOĞLU ARKADAŞIMIZ ALİ SİRMEN İLE: cTÜRKİYEDE FUTBOL TİCARİLEŞMEDEN ÖNCE TRİBÜNLEŞTİ.. BASIN DA BUNU POM PALAD1..» Futbolcu, bir tiyatrocudan daha yaratıcı KOLOGLU Tamamlsrle, ama biz bunlara aüşmadığımız için bir takım baskı araçlanyla çagdaşlıktan uzaklaştınyoniz. Bir takıra fobiler koyuyoruz. Aslında bu, kişilere dönük yorumlama. Bir de bunun dışında takım oyununa dönük olarak alırsak, artık futbol basketbola dt> nüyor. Basketbola dönüyor derken, urtık toplu müdafaa, toplu hücum dönemi başladı. Biz bunu da beceremıyoruz. Sonra, geçenlerde seyTettiğimiz îpswich Town AZ 67 maçında gördük. Adamlann uzaktan ve yakından namütenahi isabetll şut >üzdelei var. Tıpkı basketboldaki gibı, biz bunu da yapamıyoruz. Peld neden biz toplu müdafaa, toplu hücum yapamıyoruz rt şut yüzdelerimiz düşUk kalıyor? KOLOGLU Bir kere dediğım gibi, futbolcunun kültür düzeyi düşük. Aynca antrenörter oyunculara bu eğitîmi verecek düzeyde degil. Oyuncu, kendiliğinden ihtiyacı yaratıp gelişmiyor. O lhtiyaç kendisine göstenlip, gelişmesi istenince gelişiyor. Oyuncu örneğin, hücum biter bitmez, hemen savunmaya dönecek. Bunu bizdeki lutbolcu yapnuyor. Antrenör de istemiyor. Ya da istese de ısrar etmiyor. tki defa söylüyor, olmayınca da «bu kadar, diyor, bizim kapasitemlz bu.» Hatta öyle bir ahşkanlık haline gelmiş ki bu, yabancılar da buna uyuyor. Rausch geldl o da uydu. Birch geldi o da uydu. lnçiliz futbolu oynatıyorum diyor Birch, bakıyorsun, Galatasaray takımı yan paslarla pasif oynuyor, yaraöcı futbola dönüşmüyor. Hiç kontratak yapmıyor. Aslında modern kontratagı futbolcuya anlatmak gerek. Modem kontratak, eskiden olduğu gibi, ilerde bir futbolcu bırakıp ona ani bir top çıkarmalc degil. Modern kontratak Karşı defanstan bir fazla adamla hücuma kalkabilmek. Toplu hücumun anlamı da bu zaten. Artık bütün değer ölçüleri defişti. Bunlarm dışında acaba tesia yptersizliği de bir etken olarak förülebllir mi? KOLOGLU Tabii. Türkiye'de tesis yetersizliği tabU var. Bu tartışılmaz. Ama bu tesislerden yeterince yararlanılıyor mu? tşte bir de bunu tartışmak gerek. Şimdi örnegüı okuliardateı tesislere bakalım. Milli Eğitimin elindekl tesisler ile bunlardan aldığı randıman arasında çok büyük bir fark var. Konuyu somuta indirgeleyelim, örnegin Galatasaray LAsesi'ndeki tesis bugün hiç bir kulüpte yok. Ama Galatasaray'm okul olarak elde ettigi sonuçlar yine de iyi degil. Üstelık acaba, bu tesıslere boş zamanlarda sağlık içm yaşam için ya da çevredeki gençlerin yararlanması ıçin adam alınıyor mu sorusu da var. Aünrruyor tabiı. Bugüne kadar Beden Terbiyesı ile Milli Eğitımin anlaşamaması yüzünden tesısier kapah kalıyor. E)ört ay yazın kapalı kalıyor. Kimse de girıp yararlanamıyor. Tesis az. ama olandan biie vararlanılmıyor. Bu yıl yabancı karşüaşmalarda son derecede kötü «onuçlar elde ettlk. Bunu neye bağlıyorsunuz? KOLOĞLU Anlatımı biraz zor olacak. Şimdi lutbolda oyuncu ve taktik yeniükler diye bir şey var. Bir öönem var ki, 1928'den 1950lerin sonlanna kadar \VM sistemiyle gelinmiş. Türkiye de bu sistemin içinde. A\Tupa'da esas etken WM'di Avrupa bunlaruı varyasyonlanıu yapıyordu. Bu sistem uzun. süre devam etti. tngıltere 1962'de Winterbottom'dan kurtuldu. Ve bırden bire ondan sonra artık rakamlar devri başladı dediler. (433 dedıler, 442 dedıler falan.) Total futbola döndüler. Son 18 yılda ise birden bire birbirini kovalayan sistemler uygulanmaya başlandı. Süre kısalcu. Halbuki Türkiye'nin futbol beyıtıleri WM'de ancak şekıllenmişlerdi. WM yerlesmiş sistem olduğu için onu biliyorduk. O dönemlercle Avrupa'ya yakm sonuçlar almamızda bunun etkileri var. Sistemler degişince, o dsnamizmiıı içiııe, oyuncu da teknik adam da gıremedı. PeH yabancı Iroşılaşmalardaki başansızhğunizda başka etkenler de var mı? KOLOĞLU Tabii var. Bir kere moral etken var Biz, kendi oyuncularımızın çapını bilmediğimiz ıçin, dışanyı tammadıgımız, bümedığimiz ıçin, kendi değer ölçülerimızi olduğundan fazla buyütmüştük. Mesela sanıyorduk ki, Lefter dünyaran en büyük tutbolcusudur. Bu durumda futoolcuyu koşullandırılıp, şahlandırmak daha kolay oluyordu. olmalı Bir de flzik kondteyon •onınn dlkkati çeklyoı şo fiâk kondlsyon olarak yabancılarla aramızdıki tark 30 yü öncesinden daha fazlaı. Neden »caba? KOLOGLU Dogrudur, biraz geriye döneüm: Bis tkinct Dünya Savaşından once, spor olarak dışardan gerideydik. Işte Berlia Olimpiyatlan. Ama, tkinci Dünya Savaşı sııasında, Avrupa ülkeleri kötü beslenme koşullarına ıtildı. Spor yaşmda milyonlarca genç öldü ve birden bizlerle onların arasındakı fark azaldı. Çünkü Türkiye nisbeten kendini korumustu. Tabii bir de spordaki, bu gerçekte benim kabul ettiğim bir lcavram degil ama, olayı kolaya ındirgemek için soylüyorum «mncbte adamlanmıa» o dbneme rastlar. Ve biz 1948 Londra Olimpiyaüannda domguna erişen bir başanya ulaşük. Onlarla eşite yakm koşullara geldik. Ama 1960'larda bu durum kayboldu. Bu düzeye bilinçsiz olarak geldigimiz için çabucak da aynı durumdan uzaklaşıverdik. Bir de flzik kondisyon çalışmalan var. Bu flzik kondlsyon calışmaları Türkiye'de yeterli midir? KOLOĞLU Bu kavram oana önceleri ne yazık ki, yoktu. Türtaye'ye 1970'lerde gırdi. Yıne de yeterli degil. Bazen de yanlı? olarak kullanılıyor. Zaten başta Turgay Eenklikurt olmak üzere bu işin ihtisasına yapmış olanlar bunun mücadelesini veriyorlar. Ama Türkiye düzeyinde çahşmalar yeterll olamıyor. Mustafa EKMEKÇİ Şakıya, Şakıya... slanla tllkl, şöyle bir kırlara doğru gezmeye çıkmışlar. Otlağın ortasında eemiz bir katır, onlan beklercesine duruyormuş. Birl, başucuna, öbürü ayakucuna gecmlş. Başına geleceklerl sezen katır: Can gardaşlorl demiş, benl yemesine yiyecekslnlz. Yalnız, benl yediglniz içln size bir ceza gelmeye. Aslan, umursamaz: Ne cezasıymış? dlye bajırmış... Ben, padlşah beratlı (belgeli) bir katınml Göster belgenl görelim, bakalım, demlşler. Arka ayağımın altında yazılı... Aslanla tilki, gözgöze bakışmışlar. Aslan, tilklys: Oku sunun beratını., diyo buyurmuş. Tilkl: Benlm okumom, yazmam yok, karşılığını vermlş. Aslan: Ben, cat pat sökertm, dlyerek katırın yanına yaklaşmış. Yaklaşmasıyla, alnının ortasına yediği tekmeyle yere serilmış. Tilkl kacarken. Okuma yazma bllmek de başa belaymışl dıye söylenırmış... Bir fıkra da, kerlenkeleden.. Dağın yomacındakl patikadon köyüne gltmekte olan köylu, Erol Toy'un deylmiyle kayanın annacında bir kertenkele görür. Durur, bakar, kertenkele aşağıya doğru üfürüp durmakta. Oyle, nereyi üfürüyon? dlye sorar köylu. Kertenkele karşılık verir: Flravun, Hazretl Ibrahlrni yakalodı. Ateşte yakacak. Fakat, odunlar tutuşmuyor... Köylü, bir odunlann yığıldığı Urta Ovasına, bir de kertenkeleye bakar: Sen küçücük bir kertenkelesln. Soluğun orayo yetlşlr mi? Kertenkelo karşılık verir: Yetlşmeyeceğinl ben d» bltlyorum. Ama, Hazretl Ibrahim'e karşı olduğumu gösteriyorum ya! Ağca'nın Papo'yı neden vurduğu üzerlne töm dünyoda yorumlar sürüp gidiyor. Ağca, Italyan poli3inl atlatıp duruyor.. 16 rnayıs günlü tPapa'yı Hmler vurdurdu?...» başlıklı «Ankara Notlan>na tek satırlık cçıklama da gelmedl. O günlerdeydl, bir öğretlm üyesl arkadaşıma şöyle dedirrt: Ağca'nın Popa'yt vurması amaç değll, bundan sonrakl girişlmleri icln bir aşamaydı. Bunu gerçekleştirdikten sonra, yenilerl qündeme gelecektl. ömeğin, Avrupa'da çok sevllen bir Devlet adamı kaçırılacak, ar dından Türkiye'de cezaevinde bulunan bazı sanıklar, bu rehineye karşılık istenecektl. Türkiye, belkl vermek Istemeyecek, ancak Avrupa kamuoyu: Verln de şu adamı kurtaralım.. yollu, ricalan bastıracaktt.. Arkadaşım; Biz. fakıjltede kendi oramızda yorumlar yaptık, hiç böyle bir olastlığı Herl süren olmodı.. dedl.. Olablllr, benfmkl, bir dus de olaUllr.. Gazetecilikte, düş bir baska tür düşünmektlr de. Bu düş, deneyimlere de dayanmalı... Süleyman Bey'ln yenl Başbakan olduğu sıralardı. O zaman Mllllyefteydim.. Gazeteye geldim. Arkadaşlanm, sordular: Başbakanı bir türlü bulamıyoruz, nerede bulabfilrlz ocobo' . Bo«hokanlığa, evlne, Cubuk Bara|ına, Gölbaşı'na baktık, yok... Atatürk Orman Ciftllği'ne, oradakl lofcantaya baktınız mı?... Bokmadık... Bir de oraya bakınl... Arkadaşlar foto rnuhabirlyle blrllkte arabaya atlayıp gittiler. Süleyman Bey'ln. arabasıyla Ctrtllk yolunda karşıiaşmışlar. Donduklerinde cok şaşmışlardı «Orada olduğunu nasıl blldln?...» dlye.. Oysa, çok kolaydı. Bir gun Süleyman Bey'l, Sadettin Bilglç'le o lokantada başbasa konuşurlarken görmüştüm.. £ i METİN'I SEYİRCİ HÂLÂ UNUTAMIYORSA, BU ONUN ESTETİKYÖNÜNÜN GÜCÜNDEN DİR. BUGÜNKÜ GOL KRALLARINDA AYNI ESTETİK YOK 3 5 Acaba Türkiye'de futbolu geliştirmek Için bir »ihlrli reçete var mı? KOLOĞLD SihirU reçete şu: Bugün artık her spor dalır.da daha çok çalışma metodu geçerü. Haftalık antrenman sayısı 9a kadar çıkıyor. Türkiye'de böyle takım yok. Buna en çok yalslasan Trabzonspor. Ikincisi kültürlü sporculann, kültürlü antrenörlerle bütünleşmesi gerek. Bugün hobisı olmayan antrenör yok. Mesela buraya bir Çek antrenör geldi. Adam felsefe doktonı Sovyetler'in bundan önceki milli takım antrenörü çok iyi piyano çalıyordu. Yani antrenörlügün artık yalnız kendi alanında b:l gül olması yetmıyor. Belirli sosyal bilimlerle ilişkin olacak, gü zel s&natlara dönük hobilerin olacak. Bunu bir kenara Btamazsınız. Seyirci olarak, futbol seyrederken nangi harekeüeri alkışlıyorsunuz?. Estetlk hareketlen alluslıyorsunuz. Bugün hâlâ GalatasarayU Metin'i unutamıyorsunuz. Neden? ÇUnkü Metin'in bütün hareketleri bir estetik içindedir. At tığı goller ve şutlar... Ama bugünkü gol krah Bora"yı kimse umursamıyor çünkü Bora'da o estetik yok. Şimdi antrenor ba estetik kavramından yoksunsa oyuncuya nasıl versin?... Antrenör o estetiği bilecek ve futbol teknığini bunun içinde verecek. Demek ki, sihlrli reçete yok, bilgi düzeyinin yükselmesl vsr. sabır var, çalışma var. Peki, futbolumuza bunlan bir anda getirecek sihlrli adsmlar var mı? Mesela dünyaca ün kazanan Rausch geldi. Onan kadar ünlü olmasa da Türkiye'de geçıniş başanlanyla tanınan Bircb geldi .. KOLOĞLU Bir kere şunu belirtmek isterim: Putbold* «ihrin olabilmesi için herşeyden önce o altyapı olacak. Sonra onun üze rine yeni yorum, katkı getirebilecek kişı gelirse sihir olur. Tıpkı DT. Schaht'ın Alman ekonomisini düieltmesi gibl. Rausch'a gelince: O hücuma dönük futbol oynatıyor. Halbuld Fenerbahçe'nin eltndeld. elemanlar bu oyun türüne dönük degil. Üstelik Türkiye'nin sahalan da, hUcuma avantaj tanıyan yapıda degil. Sezonun büyük bölümünde çamur içinde. Teknik futbola prım tammıyor. Nitekim Birch bunu gördü. Hep buldozer adamlan takıma koydu. Çamur dönemlerde iyi sonuçlar aldı. Ama o da hava kuruyup saiıalar düzelince performansı düşen bir takunla karşılaştı. Bausch yapı olarak Almanya'da sahayı sorun olarak kabul etmemiş ki. tşte bir sahalar bir de, Fenerb«hçrtjm hücuma dönük olm&ması Ra.usch"u başarısızlığa ltü. Şimdi Trabzonspor'a gehnek istiyorum. Trabzon genç btr fakım. Ama yedi yılda birlnci ligde beş kez sampiyon oldn. Bu basaruun nedeıüerini nasıl açıklayabülrsiniz? Aynca bu baysrı çevreslnde yanlıs yorumlar yapüıyor mn? Bir de öıkan Sfimer'in bu başandaki rolü nedir? KOLOĞLC Trabaon"un özelliği şu, Türldye'de kısa BureH \»r şan isteniyor. Yani üç büyükler uzun dönemli düşünmüyorlar hıç. Bu yılı düsünüyorlar. Eunun bir tek istisnası var. Trabaon. Peki bu kısa sürede basannın istenmesinin nedenlertni nası) açıklıyorsunuz? KOLOĞLU Futbolun tlcarileşmeden tribünleşmesi. Gazetelerin pompalaması. Ticaretleşen sporlanıruz, Eczacıbaşı gibi, zamsnı kullanarak ilerliyorlar ve normal gelişme içinde gidiyorlar. Haibükl bizim geri yapı dediğimiz kulüp müessese fikri Uç büyükler gibl, onlar tribünde kalmıs. Tribünde ve çok duygusal, dengesiz. Tribünle basın böyle isteyince, kulüp de kısa vadeli davramşa mecbur kalıyor... Saym Koloğlu sık sık spor basuundan sözetönlz Te konnşroanızdan pek bu basının yapısuıdan da hoşnut olmadığınıı anlaşüıyor. Bu bir anlamda özeleştiri oluyor. Yani Türkiye'de spor basını, sporun gereklerine ayak uyduramıyor diyebilir miyiz? KOLOĞLD Spor basını sporun gereklerine ayak uyduramıyor derken... (Ben herşeyden önce bunu yapmaya mecburum, çünkü benim tüm hayatnn spor yazan olarak geçmiş). Ben arkadaşlannu degil önce kendimi eleştLriyorum. Yine Trabzonspor'a dönellm. Kısa dönemli başanlan »maçlayan öbür kulüplerin tersine uzun dönemli başanlara dönük oldugunu söylüyordunuı. Bn bir faktör. KOLOĞLU Evet doğru, bu Trabzon şehrinin başansı ve zekâsıdtr. Kendilerini kutlamak isterim. üzun vadede çalıstılar meyvelerini almaya başladılar. Bir terslik olmazsa daha bir iki yü bu başanyı kimse ellennden alamaz. Terslikten kastım da şu: Trabzon şehrinin nüfusu ve hasılatıyla. elinde tuttugu tafcmın ticari deferi dengesizdir. 200000 nufus 14 milyon hasılata karşüık eldeki takunın değeri 100 milyon. Parah kuiüpler, şimdiye kadar yapamadıklan iyi bir eleme sonunda, akıllı transferlerle, bu ekonomik dengesızlikten yararlanıp, takınu dağıtabüirler. Tabii ki Trabzon'un başansında Ozkan Sümer'in de, ondan önceki Ahmet Suat özyazıcı'nın da paylan vardır. Trabzonda idare heyetlertnin, tekniK heyete karışmamasınm da payı vardır. Ama bunun vanında Trabzon da bir noktaya geldi, artık problemli kulüp olmaya başladı. Eunun nedeni bir üst düzeydekı bir aşamaya geîmiş olmalandır. Nitekırn bır de Milli Takıma yedi oyuncu ve antrenörlertnı verdiler, ondan sonra bir süre büyük şofc geçirdiler. Halbuki, üç büyükleT jnllarca a>Tu yükün altvna gırdiler. Bir de şu var tabü, Trabzonspor'un yeni aşamadönemınde de, o duzeydeld antrenör ve oyuncuya zaplarr.s sı gerek. Bunu yapabilir mi onu bilemem. PeH özkan Sümer'in MiUi Takun'daki basansızuğma ne diyorsunuz? KOLOGLU Ben özkan Sümer'in Türkiye'de en iyi antrenor olduğu kanısmdayım. Yalnız Milli Takım uluslararası alanda maç yapıyor, yani çağdaş futbolun geregine uymaiî zorunda. Bu durumda. mecbursunuz çağdaş ölçülen getirip onlan uygulamaya. Sümer'in başansızlığı, çağdaş ölçülerın gelmesi gereken bir takıma Trabzon kentmin ölçülenni getırmesidir. Peki, daha iyiye gitmek Için ne yapmamız gerek? KOLOĞLU Bir kere taraşma dönemini açmamız gerefc. tkincisi Egitım Dairesi, TUrlaye'deki futbolla ilgili tesbitleri yapmalı. tstatistiki bilimsel çalışma olmalı. Olmayınca herkes birej'se! kalıyor, iletişim olmuyor. Basm ve televızyon da getirmiyor. Çağdaş futbolu izlemek. gerek. ömegin Brezilya olayını kaç ülke »ntrenörü şu anda izliyor. Niçüı benim Milli Takjm antrenörüm bunton izleyip getirmiyor bu olayı? A TOrkrye'de teczacı •nftasyor»o» var mı?... Elimdekı llsteye bakıyorum. Llstede eczonesi olmayan llçe ve nahlyeleri yazıyor. örneğin, Slvas'ın, Ulaş, Çapnl, Egercl. Karagözlü, Sızır, Suçatı Doğanşar, Cetınkaya, Akıncıiar, Cayırşeyhi, Deliilyas gib) llçele rlnde eczane yok... Rastgele bır başka ıl seçelım: Amasya: Amasya'nın Zıyaret. Gümüş. Kayadüzü, Alpaslan, Eseçay, Çaydıbi. Gülbeyli, Destek, Yeşilyenice, Hamamözu. Uluçay. Doğantepe. Bır de Batı'dan bir kent secelim: Balıkesır: Balıkesir"in, Pamukçu, Altınoluk. Zeytlnli. Sanköy, Kızılköy, Solur, Seribeyler ilçe ve nahiyelerinde de eczane yok. Bunlardan bir kısmında son zamanlarda eczane açılmış ola blllr. Yine elimdekl llsteye göre Ankara'nın onbeş nahlyeslnde eczane yok. Boşkent'de bile! Konuyu, Eczacılık ve Tıbbl Müstahzarat Genel Müdürü İbrahim Sezgin'e soruyorum: Sezgin anlatıyor: lülkemizde eczoct »nflasyonundan zaman zaman söz edll mektedlr. Eczane, dopo, llac fabrikaları ve laboratuvar tesisl finansman Isieyen bir konu olması hasebiyle eczacı fakültelerinden mezun olaniarın, genelde kamu kunıluşlannı tercih etmelerl ve evvetce bu kuruluşlara kadro dışt otamalar yapılmı? olması, bu meslekt* enttasyon sözcugünü yarotmış tır. Batı ülkelerinde 3000 5000 nüfusa bir eczane isabet etmektedlr. Ülkemizin nufusu 45 milyon olduğuna göre 5000 nüfusa bir eczane üzerlnden hecap edecek olursak, 9000 ecza nenln olması gerekmektedlr. Oysa mart 1981 sonu Itibariyle ulkemlzde eczane sayısı 6488'dir, Bu noktadan hareket edildlğlnde ulkemlzde eczane açmak Istendiğl takdirde 2512 eczacıya iş sahası acma anlamını çıkarmak mümkündür. Bu oranda eczacı fazlalığı olduğunu da zannetmiyoruz.ı Çok kabaca sorun şu gallba: Hekimiik gibl eczacılık da büyük kentlerde yoğunlaşıyor. Küoük yerler, uzak il ve llcelere pek eczcne açılmıyor. Fakülteyl yenl bltiren bir eczocının da herhangi bir yerde eczane acması mall yönden olanaksız. Boyle olunca, Işsiz eczacılar, büyük kentlerde yığılıyor. Daha önc<s saptadık. Tür klye'de ilaç yapımcılığı, araştırma ve Inceleme calışmalarına pek ağırlık vermlyor. Bütun bunlar birleşlnce, ortaya clşslz eczacılar» sorunu cıkıyor.. Bu sorunu cözmek şimdilik pek kolay olmuyor Yazı dlzlslnden anlaşılacağı üzere. Türkiye'de llac hammaddesl yapımı henuz başlangıç asamosında blle deflltdlr.. uqur mumcu llac hammaddesi. doğal ve sentetık olmak üzere ikiye ay rılıyor. Prof. Ayhan Ulubelen, Malatya Bolgesınde bulunan «solanacea alkolaıdlerı, Hyosyamis muricus'un Malatya bölgesinde bulunduğunu, bun dan yüzde 1,5 alkoloid üretileceğinı. pectin, jelatin. laktos, Streroidal ve triterppenık sa poninlerın ilac hammaddesi olarak değerlendirilmesi gerektiğini söylüyor. Bu konuda llac endüstrisi, araştırmaya, gellştirmeye pek yanaşmıyor. İlaç endüstrisi İle Onlversıteler arasında da bu konuda or tak calışmalar yapılmıyor.. Böyle olunca. Türk İlaç en düstrisi, bütünüyte tıac hammaddes) bakımından dışa ba ğımlı duruma giriyor. İlac tl lıştırme calışmaları, yalnızca llac etken maddesl üretimi ile sınırlı değildir. llac yapımı, for müi gelıştirme. aynı oranda et ken madde kullanarak. biyolo lik yararlılığı daha uygun ilacı bulma. kısacası, bu tur ca balar lcınde olrnak demektir. Kaldı kı. ckocakarı llacı» dl ye geçıştirilen başlık altındakl cdıgıtai glikozıdler» konusunda hicbir clddl araştırma olnnadığı anloşılmaktadır. Kalp hastalığı Için gerekli Ilaçlara etken madde sağlaya cak cdigital gllkozld» gibi. sığır pankreastarında bulunan «insulin» için bıle araştırma ve gellştlrme calışmalannın ya pılmomış olması, Türklye'ye çok pahalıya mololmuştur.. ilaç endüstrlsl, tıpkı ötekl Bilimsel KuruVun yasakladığı bazı ilaçların satışı sürüyor yatlarını blrincl derecede etkileyen öge ilaç hammadde fiyatları oluyor. Devletçe, hangl ilaç hammoddesinln hangl ül kelerden dışalım yoluyla getirileceğine ilişkin araştırmalar da yapılmış değlldir» İlaç dışahmının devlet eliyle yapılması. hammaddenln ucuza elde edılmesl sonucunu doğuracaktır. Bu yola başvurulması halınde. llacın hammadde elde edilmesl aşamasından başlayarak etkili bir denetim sistemıne girmesl sağ lanacaktır. ilaç hammaddeslnln dışolım yoluyla elde edilmesl, yerll hammadde üretimln! etkllemektedlr. Yazı dizlsinden de anlaşılacağı üzere, Türkiye' de bu konuda araştırma yok denecek ölçüde ozdır. Itac ya pımcılıöınrio araştırma ve geendustrller gibl kârlılık llkeslne dayanır. Antibiyotik ve analjezık barbituratların bllinçsiz kullanımları, bu İlaçların surümünü artırmaktadır. Blhnçsız antibiyotik ve analjezik barbiturat tüketimt. hem insan sağlığına hem ulusal ekonomiye zarar vermektedir.. İlac denetimi Için kurulan bilimsel komısyon kararlarına rağmen bazı barblrurat'ların satışlarına devam etmelerl, cok düşündürücü ve çok dikkat çekicl bir ömektir.. Türkiye'de İlaç politikası bellrlenirken tıerhalde şu soru sorulmalıdır: Yaşomsal önemde ılaçlar mı, yoksa antibiyotik gibl sürümü çok olan Ilaçlarm yapımına mı öncellk verlllyor? İlaç denetlmlnln yeterll olma dığinı anlamak Için gerriş a 1931 ELLJYILONCE Cumhuriyet 25 MAYIS 1931 GALATASARAY DA GALİP! Penerbahçe ile yaptıgı maçı 10 kaybeden Yunan şampiyonu Olimpiyakos ta kımı dün Galatasaray'a da 20 mağlup olmaktan kurtulamadı. Yunan şampiyonu karşısına: Ulvi Burhan, Vahyi Suphi, Nibat, Mithat Mehmet, K«mal, Paruü, Necdet I*tif, RebU tertifeiyle cıkan Galatasaray; beşinci daJdkada Mehmefin, ikincı devrenin dokuzuncu dakikasrnda da Necdet'in golleriyle sahadan 20 galip aynldr. roştırma yapmaya hiç gerek yoktur. Günlük yaşantımıza ve gazete haberlerıne bakorok bu konuda fıkır sahıbı olmak olosıdır. Ûrneğın, gazetemızde daha önce yeralan ve bu yazı dizısınde de değındiğimız Kosıamonu'doki İlaç kullanım olayı, öenetımın gereği gibi ışletilmediğıni ortaya koymak tadır. Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanliğının kadro yönünden eksıklıklerı, eczanelenn, ecza depolarının ve de ilaç yapım laboratuvarlannın gereği gibl denetılmesını engellemektedır. lloç yapımcılarının kendi kendılerinl denetimi bazı örneklerde göruldüğü gibi yetersiz kalmaktadır. İlaç denetimi İle llgill yasanın değıştırilerek. çağın geiışmelerıne uygun yenl bir yasanın hazırlanmosı ve geniş yetkilere sahip, bir cBllimsel komısyon» kurulması gerekmektedir. Bakanlık bünyesi Icınde çalışacak bu komisyonun ilaçların yan etkilerinın belirlenip. izlenmesinde yetkl sohıbi olması, İnsan sağlığı ba kımından, son derece gerekli bir önlem olarak belirmektedir. Ruhsatsız İlaç satımı kesınlikle önlenmell ve bunun Için ağır yaptırımlar getlrtlme lidir. Sağlık kurumlarında llac far makokınetiğl ve İlaç yararlı lığı testlerı sureklı olarak yapılmalı, hastanelerde hekım eczacı Işbirlıği sağlanmalıdır. ABD'de Ulusal Sağlık Enstitusü, 1970 yılında yayınladığı bir raporda İlaçların olumsuz etkileri ile hastaıanan Insanların sayısı birbuçuk milyonu, ölenlerin sayısı da yüz kırk blnl buimuştur. Yine ABD' de Antitröst Yasasmo dayanılarak. 100 kapsül tTetracycllne»i '.59 ve 3.87 dolara elde edıp, 30.80 dolara eczanelere satan büyük firmalar hakkında kovuşturma açılmıştır. lngiltere'de buna benzer tUbrlum valium» davasıno da rastlanmıştır Başka konularda sık sık örnek aldığımız Batılı ulkelerdeki uygulama bu merkezdedir. İlaç konusunu, bütun yetkllllerle blrlikte tartıştık. Bu tartışma elbette burodo bitmez. Konu, çok derin ve çok yönlüdür. Konuyu gazetecilik boyutları İçinde atıp, llgililerl ko nuşturmava ve tartıştırmaya calıştım. Bundan sonrası, ünlversitelerln, İlaç yapımcıları nın, Eczacı ve Klmya Mühendısleri Odaiarı'nın işidir. Bu yazı dızisinl okuduktan sonra başınız ağrımışsa, hemen en yakın eczaneye baş vurun ve dilediğiniz ağrı kesiciyl alın, nasıl olsa, bu tür ilac kullammın1 vasaklavan Bilimsel Kurul kararlan. kolay kolay 'şleme konulmuyor İlac sorununu. sağlık sorunu nun bir porçasr olarak görmek sanırım. yarının en guncel ve yazımsal konusunu oluşturacaktır BİTTt
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle