22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 Cumhuriyet 14 MAYIS 1981 anltara Müşerref HEKİMOĞLU Mitterrand'ın Seslenişi,.. ecen hofta dünyanın gözünü Paris'e çevirdiğl günlerde, Başkent Ankara'da da TürkFransız ilişkilerine donük olaylar yaşadık. Fransız Kültur Merkezinde bir Atctürk kolloku düzenlendi. Aynca bir sergi. Kemalıst akım ve Frcnsa. Kollok a katılan Turk va Fransız bilim adamlan, Atatürk doneminde gelişen ilişküeri vurçuladılar. Atatürk'ün kişiüğini, devrimlerini, ilkeierinl anlattılar. Sorular ve yanıtiarıyla ilginç tartışmalar da oldu bu toplantılarda. Fransız Buyükelcisi CazimaiOu ve eşinin düzsnlendiğl kokteylde daha güzel boyutlara vardı bu tartışmalar. ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) Askeri Savcılık tarafından hazırlanarak basına acıklanan MH^ Iddianameslnde, partinin faşist ve ırkcı ce teier yoluyla devlete egemen olma özlemi icinde bulunduğu ve «Milliyetçl Ülkücu görüşsün sola korşı bir ıReaksiyon» değil, «Aksiyon» olduğu belirtüdi. Jddianamenln son böiümlerinde Ataturk milliyetciliğinin geniş bir tanımı vapılarak, «Atatürk milliyetçiliği ve Anayasamızdaki milliyetçilik görü şü ile MHP'nin milliyetçilik an layısını aynı varsaymak ve görmek büyük bir yanılgtdır.ı denildi. MHP Iddianamesinde ayrıca, «Sırf iktldar olabllmek için MHP>e hoş görünen ve ödün verenlerin de 12 Eylül öncesi duruma gelinmesinden sorumlu olduklarn kaydedildl. İddianamenin, cEylemin yasal tanımı» ara başlığını taşıvan bölümünde MHP'nin Hitler, Musolini va Franko düşun cesiyle benzerlikler taşıyan bir yöntem lcinde olduğu belirtildi ve partinin siyosal yapısı konusunda şöyle denildi: Yukarıdaki kısa açıklamalar karşısında benzer ve ortak görüşlerle ülkemizde etkinlik ve egemenlik sağlamaya caba sarfeden MHPnin toplumcu milliyetci maskesi oltında şovenist bir ruhla ırkcılık esasına dayanan faşist bir düzen kurmaya yönelik girişimlerde olduğu ve sonucta bu düzeni arzuladıöı, Genel Başkan Aipas'an Türkeş başta ol mak üzere tüm partililerin ve bu görüş yanlılarının yazdıkla S Askeri Savcı, iddianamede «Atatürk milliyetçiliği ve Anayasamızdaki milliyetçilik görüşü ile MHP'nin milliyetçilik anlayışını aynı görmenin büyük bir yanılgı olduğunu» belirtiyor. IŞGUZAR SAHTECİLÎKLE SUÇLANDI •'&. Kültür Merkezindekl sergide Atatürk'ün cok güzel resimleri var. Seyrederken şimşekler cakıyor yüreğinizde. Bugun cekilmiş gibl canlı ve cağdaş. Ama serginin asıl özelliği Fransız basımnm Turk Kurtuıuş Savoşına bakışı. Ancdolu'da yaşanan olayları gercekçi bir yaklaşımla yansıtan resimler, yorumlar i n a n ı uzun uzun duşündürüyor. Güney Anadolu illerimiz Fransızlarla en amansız savaşlara sahne oluyor, ama bağımsız Turk Cumhuriyetiyle llk anlaşmayı Fransa imzalıyor. Frcnsız basıni KeTialist devrimlsrin gerçekleşmesini yakından izliyor sonra. Genc Cumhuriye!;n kararlı ve tutarlı politikasına i|grsiz kalamıyor Fransa!.. 0 sergiden huzün duyarak ayrıîıyor insan. Ülkerriz yeni bir kurtuluş savaşı yaşıyor neredeyse, ama o coşku, o kararlı ve tutarlı politikadan hayli uzaktavız galiba... Leylak mevsimini FranS'Z Büyükelciliğinde hissettim. Havada baygın bir koku, kocaman vazolarda mor leylaklarla kırmızı koranfîüsr, masad a nefis Fransız peynirlerl, tepsilerde şimpanyalar.. Şampanyalar köpürurken söyleşiler de köpürdü giderek. Ankara'dan Paris'e, Elysee sarayına doğru yöneldik. Giscard d'Estaing mi, Mtterrond mı secilecsk sorusu d a geldi gündeme. Diplomatlar sessiz ve yorumsuz izliyor bu söyleşüeri. Beni Fransızlardan cok Turklerin yorumları ilgilendîrdl doğrusu. Kiml kişıler secimler Fransa'da değil, Türkiye'de, Ankara'da oluyormuş gibi bir davranış ve yorum icindeler! lc poÜt'konvzdaki eğilimlerlni dilekîerini düe geıiriyortar ancak. Secirn sonucîarı belli olduktan sonra da avnı seyi yapıycrlar. Böyle ic politikaya gömük yorumlar sağlıklı sayılabilir mî ccoba? Benim icin qüzel bir süpriz by sonuc. Fransı2 secmen!er icin belü bir gözlemim vardı, Fransızların vaşam düzevlerini korumak icin secimlerde dengecl bir vol Izledik'erini düşünürüm yıllardır. Bu gözlem değişîi şimdi... Secimden sonra Parls'den bir arkadcsım geldi Ankara'ya. OECD'de çclışıyor. işsizlik sorunlarıyla uğraşan bir uzman. Mitterrond'ı bu sonuca götüren başlıco etken Frrnsa'daki Işslzlik, dedi. Gerci Giscard da yenı Isaîanları açmaktan sözetti omo Fransızlar da sordular. Yedl yıl neredeyrfin, onca zaman yapcmadığını şlmdi ml yapacoksın, diye kuşku duydular. Bu soruyu soranlara güiümsedim lcimden, gercekten sormalı böyle şeyleri. Siyasa! sahnede özünü cok rahat hissedenlere, yapay soiunumlarla balon ucuranlara as'l görevlerinl, sorumluluklannı hatıriotmak gereklyor. Oysa biz genellikle ucuz kahramantıkları da alkışlariz dekahramanlıklara ödun vermesek ryl o!ur. Turkiye'nln gündeminde bunca sorun varken sorun yaratanlara, klşisel tırmanıslarla vakit gecirenlere nasıl bir arayış Içinde olduklannı sorabllsek biraz.. Öte yandan Mltterrand'ın olaymı gercsk boyutlarıyla yorumlayabi'ecek miyiz ocoba? Fransa'nın yeni baskanına kolay gelsln, darboğazlar var önünde. Onu iktıdara getirmsk istivenlerin özlemini dindirmek icin büyük savaş verecek. Bir yanda sağdak'ler bir yanda daha soldaküerle bu savaş nasıl gelişecek, nasıl sonuclanacak bakatım? Bu konuda erken yorumlardan, önyargılardan da kacnmak gerekiyor bence. Kimi cevreler hemen vervansın edivor. Mitterrand'ın partisinde ermenl ve rum lobbysi vsr, bu lobbyler TürkFronsız ilişkılerinl de olumsuz etkiier. Türlu yorumlar yap'lıyor. B j yorumların gerceğini yoşayarak oöreceğiz kuskusuz. Ama bir seyi unutmamolı. Giscard d'Estaing'in ermenl ve rum lobbysi yoktu arna TürkFransız ilişkilerine, YunanFransız llişkilerivle eşit acıdcn bakabiliyor muydu, duygusallıktan sıyrılabiliyor muydu? Ayrıca böyle lobbylere karşı biz ne yopıyoruz? Ulusal Eorunlarımızı anlatmak icin yeterl kadar cobg oösterebiliyor muyuz? Duygusal tepkiler yerire gercekci yöntemler uygulamak yoluna gidebiliyor muyuz? Frcnsa'nın yeni basbakaıı Mitterrand sec'mlerln kesin Eofijcı.'nu alınca şöyle diyor: «Yeryüzünün dört bir yonından milyonlarca Inson Fronso'nın onlorla duvmak Istedikleri dill konuşmaya hazır olduğunu gorecekler.» Dünyaya güze! ve onlamlı bir seslenlş bu. Bu sesienis özellikle kuzeygüney ilişküeri lcin önem taşıyor. Batın\n azgelişmiş ülke'ere yaklaşımında veni bir aşama beklenebiHr bu sözler doğrultusunda. Simdiye kadar ahsılmışın dışında Batı'nın teknoloiisini satarak değil ge'ismeye colısan ölkede ovnı teknoloi'ıyl üreterek, olanaklan geüstirerek bir yakiasım... Uzun yıllar kalkınma cabasmı olumlu sonuclara vardıranoycn bir ülkenln insanları icin güzel bir boyut taşıvor Mitterrard'ın seslenişi. Cıkarları zedelenen kuruluşlar. ic poHikcda da eşdeâerde cıkarsal cizg:d9 olanlar, dünvavı bövük güc'erin doğrultusunda vönetmekten hoşloryanlar önyargıiara düsebilir, uzüntu. kuşku belirtebilir orn, vo=adığımız calkontıd a bu sözleri iyl yorumlamak gerekiyor. "Ülkücü görüş, sola reaksiyon değildir,, n kltap, makale, blldlrl ve mektuplardan kesinlikle anlaşılmaktadır. Özellikle teşkilat raporlan klasöründe yer aian belgelerde görüldüğü gibl, Alevi Komünist deyimini kullandıkları, böytece yapay olarak bir bütün olan Türk halkını Alevl Sunni, Komünist Ülkücü ve Sağcı Solcu şeklinde bölerek au görüşler arasında bir mücadeleye yeşil ışık yaktıklan sezilmektedir. Birbirinden soyutlamaya imkan oimayan, Parti Genel Mer kezi ve teşkilatı ile organik bir bütünlük içino'e olan ceşit ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) Hilmi işgüzar ve diğer 15 sanığın Yüce Divan yorgıla malarına dün tanıkiarın dinlen mesiyle devam edildi. Tanıklar dan BağKur Yönetim Kurulu eski üyesi emekli aibay Fikret Coruh bakanlık özel kaleminde de görev yapmasının nedenirin «ziyarete gelenleri intizama sokmak» olduğunu söyledi. Bomonti'de alınan taşmmazın son derece ucuz olduğunu, boyle bir binanın birinci derece gelir getirecek bir tesis olacağını söyledi. Tanıklardan Rkriye Cenan da, kendisin.n BağKur'da avukat olduğunu, ihale komisyo nunda uye olmamasına karşın sorusturma sırasında ihale ko misyonu üyesiymiş gibi ifades: clırdığını söyledi. Tanığın bu sözür.a karşılık yjce divcn üyelerınden bTi «Siz ne biçim hukukcusunuz imzaladığınız zabıtta görevinizin ne olarak yazıldığına bakmıyorsunuz» şeklinde konuştu İŞGÜZAR EVRAK SAHTECİÜĞİ İLE SUÇLANDI Duruşmanın ö a ' e ^ e n sonroki bölümünde tamk olarak dınler,sn BağKur Genei Müdürü Ai pan Tufan Bomonti tesislerının alımı nedeniyle zamanın Baç;Kur Genel Müdürü. Yönetim Kurulu ü/eleri ve Sosval Güvenlik Bakanı Hümi işgüzar'ı sucladı, bokanın evrak sahteciliğı yoptığir.ı i'.eri sürdü. Kendisinin bütün alım işlemleri bittikten sonra 1979 yıl1 sonlarında genel müdülük ac revine getirildrğini bildiren Aipan Tufan ifadesinde özelle şunları söyledi: «Genel Müdürlüğe geldikten sonra yaptığım incelemede Bo monti alımında usulsüzlük yapıldığını görciüm. Onayın 28 araiık 1578 tcrihli olduğu görülüyordu. Ancak, inceleme sonu cunda evrakın S ocak 1979 tarihinde düzeniendiği ortaya çık tı. Evrak 5 ocakda düzenlenmesine karşın bir hafta öncesi nin tarihi atılmıştı. Bunun nedeni bakan Hilmi İşgüzar'ın dc h a önce gönderdiği ve 1979 y: lı İcinde gayrimenkül alımının durdurulduğuna ilişkin genelge si idi. Bakan bu genelgesi iie ceiişir bir durum yaratmamck icin onayladığı evrakın tarihini bir hafta öncesinden atınıştı.» li ülkücü derreklerln ve yosa dışı orgütlerın kendl deyimleri ile üstlendikleri davalarının mücadelesinı yapmakto gerek sinim duydukları parayı sağlamak amacıyla büyük ölçüde yörelerinde zorla para toplayıp, vermeyenleri değişik tür ve biçimlerde tehdit ederek yardım zorunda bıraktıkları, bunun dışında zaman zaman gasp eylemlerinı gercekleştirdikleri, böylece geri kalmış ütkelerde i'ygulanan mad di güce doycl; kaba sömüru düzeni kurdukları yüzeysel bir gizlîMk icersinde apcçık deyimi ile talan ve sovgunlar ger cekleştirdikleri saptanmıştır.» MHP ıddicromesinae daha sonra ülkemizdeki soi hareke tin kısa bir yorumunun yapıldığı ve milüyetcl ülkücü görüşün bu harekete karşı bir reaksiyon olmayıp, aksiyon olduğu vurgulanan şu bölümler ver alıyor <1970'li yılların başlarında solun sosyal demokrat kafa yapisında şiddete ve eyleme ! karşı, ılımlı kes mi, aşın solun etkisi c'tında kalarak, bir ktsmının kendi ynntorıno cekil rresi sonucu anorşi ve terör şiddetlenmistir Sol daha son'a oyrın'ıda da olsa arolannc*aki görüş farklılığından kavnoklanan neden'erle fraksiyon loıo bölünmüş, böylece karşı görüş yan'ılan dışında kendi icinde de acımasız bir savaşa girlşmişti. Türkesin cezoev/er/ne iliskin 2 genelgesi e/e gecti Hakan Yurdakulerin katili "Bc'buğum,, diye mektup gönderdi ANKAR.4, (Camhuriyet Bürosu) Toplu luyım, cinayet, hırsızhk, gibı suçiardan cezaevlerinde bulunan üUcücülere yardım yapılması lçin düzenlenen ve aynnulı bilgüen içeren belgelerin Türkeş'in odasında ele geçirüdıği acıklanan MHP iddianamestnde SBP öğrencisi Hakan Yurdakuler'i bldürmekten 20 yıla hükitaüü Davut Haskiriş'in Türkeş'e , mektup yazdıgı belIrtUdi. Alpaslan Türkeş'in kendl Imfasıyla yayonladıgı iki genelgenln bulunduğu belirtilen MHP iddianamesinde, sözkonusu genelgelerde Türkeş'in: «Bütün il ve Uçe başkanlarumzın bölgelerinde tutuklu bnlunan ülkücü gençlere yardım için ellerinden gelen bütün gayreti göstereceklerine eminira. Bütün MHP teş kilatı bu konu üzerinde nassasiyetle ciarmaüdır. Her U ve Uçe başkarumızın, ziyaret çünlerinöe bölgesindeki cezaevine giderek burudafci tutuklu tüm ülküculeri ziyaret etmesini, bu ziyaret bızzat yapılmazsa temsilcı çönderilerek oulann meseleleriyle yaümtlan Ugilenmelerini ve ellerinden gelen yarduni göstermelerini ve yapılan işletnleri bir raporla Genel Merkeze bildirmelerini önemie nca ederim» dediği belirtüdi. iddianamede, cezaevlerindeü tilküoülerm Türkeş'e yazdıkları meivtupiara örnek olaraK Hakan Vurdakuler'ın katilınin mekmbu sunuldu. iddianamenin bu bölümü şöyle: : «8 nisan 1976 günü Siyasal Bıigıler Fakültesinde Hakan Viirdakuler'i öldürmekten 20 jıla hüJsümlü ve halen cezaevi fırarisı olarak aranmakta olan Davut Haşkırış'ın 20^.1978 tarihinde cezaevinden «Başbuğum, • muhterem büyüğüm» hıtabıyla Aipasian Türkeş'e yaz dığı, MHP Genel Merkez eski bınada bulunan ve teşkilat raporlan 2 nolu klasörde yeralan mektupta cezaevlerinde de örgütienrae ve eğiüra calışmalaruua sürdürüldügü görülmektedır. Yıne mektupta Diş Hekimliği Fakültesi Genel Sekreten Mehmet Perçin'in 19.5.1978 guııü öğleden sonra beraberinde 2 diş hekimiyle birlikte cezaevıne gelerek hükümlü ve tuıuklu ulkücülere gerekli sağlıü hizraetinin götürüldügü 6ğrenilmektedir. Belirtilen bu h'Ususlarla, mektubu yazanın kv^iligı, kendisine yüklenen suç. halen cezaevi firarisi oluşu ve hepsir.den önemlisi mektubun bir siyasi partinin genel başkanı olan Alpaslan Türkeş'e başbugum hitabiyle yazması ilişkiler yönünden çok düşüncürücüdür. Kesinlikle kaç nüsha olarak düzeniendiği bilinmeyen ancak japı'an araıtıalarda bir takımı genel merkezdeki Alpaslan Tuıkeç'e ait çalışma odasında, bir takırru MHP Genclik Kollan Eaşkanlığmda ve bir takımı ise MHP Hukuk Bürosunda ele geçen 6 klasörden oluşan tüm 'ıiirKije'de cezaevlerinde tutukjU veya hükiimlü olarak bulunan üikücülerls ilgili kartlaı vs bcylesme bir çalışmayı gerekıi ve zorunlu sayan düşunce tara yön^inden değerleruııildiğinde ürkütücüdür. İl ıere gore kodlanan. matbaada Karton tizenne basılan kartlar şiâoet yanlısı ve eylemcileriyle psırtinin iliçki ve bütüıJügünü gf>lermektedir.ı> MHP yeni bina Hukuk Büro su'nun çalışmalannın arJatıldıgı bölümde ise şöyle denilmekte dir: Savcılara, son sorusturma aşamasuıda yargıçiara ve görev li diğer Adliye personeline önce siyasal fürirlerine dayanarak, sonra yakınlığı kötüye kullanarak, olmadığı takdirde ücret vererek veya diğer zaaflan nı değerlendirerek, davanın tanık!arma baskı yaparak, yalan mekan tanıkları dirJeterek. bü tün bunların etkili olmaması halinde görevlinin kendisini veya aile bireylerlni tehdit ederek düriist ve yasal yargılama yapılmasını engellemek amacıyla araştırmaya çaüşmalar yapmaktır. Dün sabah saat 9.30'da baş lanan duruşmada verdiğı ıfade sırasında Şışli Bomonti'de Kazım Erdem'e ait tamamlanmamış inşaotın BağKur tarafından alınmış en ucuz taşınmaz Ülkemizdeki sot düşünce olduğunu Söyleyen Fikret Co1968den bu yano Uzakdoğu ruh «Bugün bu tcşinmazın deve Güney Amerika daki kurtuğeri 900 rnjiycm "fava ulaşmışluş savaşlarının «tkis oltında kalarak ülkenin cömürge oldu [ tır. Zcmanı geünce bizim adıyüzünğt ve siyasa' Iktidarların, em , mızı bu nizmetlerimiz den sarı plakalara yazacakperyalis» güc'erin temsilcisi ve lar» b çtmınde konuştu. savunucusu olduğu görüşünü ileri sürerek, ıam bağımsız ve Fikret Coruh kendileri Bağdemokratik bir Türkive slogani Kur Yönetim Kurulundan ayrıl ile, etkisinde kaldıkları üldıktan sonra yeni yönet:cilerin kelerdeki sosyal ve ekonomik kurum yararın a hicbir iş yopkoşulların farklılığınc dikkat madıklarını öne sürdu ve «Buetmeksızn corpık bir düsünce gün bizi suclu durıımuna düile tek vol devrim diyerek esürenler günü gelince yararlı gemen aüclerin savunucusu bir tek iş yapmadıktarı icin saydıklan devlet ve anavosa yüce huzurunuzda yargılanadüzeninj karşı etkin bir mücaklar» ded . cadeleye glrişmiştir. Sol akıBağKur Yönetim Kurulu uye mın ülkenin ve Türk halkmın liğinin yanısıra Hılmi işgüzcr beürgin özelliklerini ve koşuiın özel kateminde de görev yap lannı gözetmeksizln baslatttktığını bildiren Fikret Coruh'a ları mücadeiedeki, benimseme bir üye «Hem BağKur yöneye imkan olmavan tovır ve dav tim kurulu üvesi rtem de özel ramşları. amoclarındaki carkalemde görevlı nasıl oiuyorsu pıklık, ulusal deöer ve Inoncruz?» sorusunu yöneltti. Fikret loro karsı soyg'su tavır ve Coruh bu soruyu şöyle yanıtla tutumu, gercekle reaksiyon dı: değil, aksiyon olar milllyetci ülkücü görüsun yararına ol«Esas görevim BağKur Yömuş, bazı inan sahibi kisiler netim Kurulu üyeliği idi. Bakan devrim gelecfl" din elden glIfk özel kcleminde bulunmam decek, sermaye cevreleri ise nedeniyle herhangi bir ücret al devrim olacak herseyim elimmış değilim. Emekli bir asker den alınacak endişesi ile sa^olduğumdan. Buradaki işim ziItksız. böKınmuş. vıkıcı, bö'üyaretcileri bokanın yanına glcü ve yıpratıci sola karsı den rip cıkarken intizama sokmakgs oluşturabilmek amacıyla tı.ı manen ve maddeten sorj göCOK UCUZ BİR TESİSTİ rüsü milliyetci düşünce ile bes Daha sonra dinlenen Bağleyip destekleyen ülkücü düKur Yönetim Kurulu eski üyeşünceye yanaşmışlardır.» 1 lerinden Memduh Üreyen de İlac üretimi dünya tröstlerine bağımlı 4 îlaç üretimi, dünya çapında büyük tröstlerin elindedir. Abbott, Pfizer, Carlo Erba, Merck, Bayer, Squibb. Roche va Wander gibi kuruluşlar ilaç ür• retimini ellerinde tutmaktadırlar. Yerli hammadde üretme>en ve de araştırma yapmayan ilaç ervdüstrisi, ister, istemez, bu büyük tröstlere bağlanmak zorunda kalmaktadır. Önce Dr. Sabahattin Alpan'a «ilaç endüstrisinde lisans siste mi» nedir? diye soruyoruz. Dr. Alpan «lisans sisteıni»ni tanımUyor: «İlaç Endüstrisinde «lisans anlaşması» bir kuruluşnn sahip olduğu ve olacalrı bütün bilgileri vermesi için yapılan aıüaştnadır. Bu anlaşmaya göre lisans veren firma sahip olduğu ve olacağı formülleri, üretim ve kontrol metodlannı, mamul lerinin ticari markasını karşı yon llravken, 1980'de tüm yerrl olan ilaç hammaddelerlnin yah teknisyenler, uzmanlanmn finnaya verir. li hammadde üretimi 2 milyar tümünü kendileri üretmemekte tarafından yetiştirilecek.. Lisans anlaşmalan dolayısıy 400 milyon liraya ulaşmış bu dirler. Türkive İlaç sanaylsinin tflle ödenen bedele «Royalty» de lıınmaktadır. İlaç sanayisinde mü açısmdan da dıssatım olaYalnıı Eczacıbaşı tesislerin naklannın gittikçe arttığı izlen nir. tjlkemizde Boyalty ücret hammadde Kereksinimlnin yüzlert 1952 1960 yıllan arasında mektedir. 1978 vüında Turk 1de 25'1 aşan bölümü yerli pi de ikibinden fazla ilaç hammaddesi kiülanılmaktadır. Bun net satış bedeUnin %10'u ola yasadan sağlanmaktadır. laç tesisierinin toplam dışsatıların tümünün de yurt içinde mı 60 milyon lirayken, 1980'de rak tespit edilmiş, bu oran Ancak, önemli bir gerçeğin yapılması, ne yararh ve ne de 1960'da %8'e indirilmiştir. 1962 dış satıslar 200 milyon lirayı tlaç perçekçidir. Gerekll olanlan yüuıda ise «Royalty» ücretleri altını çizmek gereldyor: aşmış bulnnmaktadır. Yeni çıkuskusuz Türkiye'de üretilecek ni inceleme ve tespit yetkisi üretimi ile ilaç hammaddesi kanlan teşvik önlemleriyle. öama yatınm büyüklüğü ve ser Sağuk ve Sosyal Tfardun Ba yapunı, gerek üretim teknolonümüzdeki yülarda özel'!kle jisi ve gerekse yatırım ve pamaye düzeyleri böyle bir ça f)rtadoçu ve Afrika ülkelerine kanüğı'na devredilmis ve Bao ayrı ba>T şrerektirmeyenleri, en uykanlık Royalty oranını iı5 ola zar özellikleri açısmdan bayük oranda ilaç dışsatırm çun koşullarla dıştan sağlangerçekleseceğinl umuyoruz. Tal rak tespit etmiştir. 1%9'da ise endüstri dallandır. îlaç sanayileri, genellikle kendi geliştir maya çalışılacaktır. nız Eczacıbaşı ilaç tesisleri, Maliye Bakanltğı'nuı 64 sayüı tebliğiyle sınai maiiyet üzerin dikleri özel hammaddeleri yaEkonomide gerçekçiliğin ku 1982'de 500 müyon Uralık ilaç dış satısım planlamaktadır. den %3'e indirilmiştir. Royalty parlar. Örnek olarak, antibiyo ralırtır bn. » ücretlerlnin transteri Safhk ve tikler gibi... Bu özel hammadGERÇEK ANTAMDA TÜZDE 40 LİSANSLI Sosyal Yardım Bakanlığı'nın delerin dışında kalanlan, kimBÎR İLAC ENDÜSTRİSÎ ya sanayilerinden alırlar. İlaç Eczacıbaşı tesislerinde yanıütalaasına baglanmış olup YOKTTTR: ve kimya sanayileri, sonucta, pılan ilaç üretiminin yÜ2de 40'» 1972 yüından beri transfer yaProî. Dr. Kâzırn Türker, Türiki ayn uzmanhk alanıdır. lisanslıdır. Üretimin geri kalan pıunamıştır.» kive'de «Gerçek anlamda bir 1 Ankara Üniversitesi Tıp Faküitesi Öğretim üyelerinden Doç. Dr. Cankat Tulunay, «Tür PROF. DR. KÂZIM TÜRKER: İLERİ ÜLKELERDE İLAÇ YAkiyede antimikrobik ajanlann durumu ve ilaç sorununa genel bakış» adlı ir.celemesii.de PIMCILARI BAZI ETKİLİ İLAÇLARI MUTLAKA KENDİLE(Türk Farmakoloji Demegi yayınlan, Ankara, 1977, s: 454) Rİ YAPARLAR VEYA LABO RATUVARLARINDA GELİŞTİşunları yazmaktadır: «Türkiye'de ilaç flrmalanRİRLER. BİZ DE BU SAHAYA KANALİZE OLMALIYİZ. nın çalışma şekli genellikle ithal edilen ilaç hammaddesini, tablet, şurup, aropuJ haline getümunü, kendi laboratuvarlanİlaç sanayilerinin, tübettlklelaç endüstrisinden söz edilemetirmek gibi imalat faaliyetlerin mvzt1^ geüştirdiğimlz Uaçlar oyeceği» kamsında. Dr. Türker, den ibarettir. Bu firmalarda ça ri tüm hammaddeleri kendi el luşturmaktadır. Özellikle kendl Dr. Eczacıbaşı'nın açıklamalalışan personelin çoğunluğu da leriyle üretmeye çabşmamalan geliştirdiğimiz ilaçlarm dışsarıru şöyle yanıthyor: ambalajlama ve satış işlemle nın önemli bir nedeni de şutımımn sağlanmasına yönelik rinde ağraşmaktadır. Gerek dur: yoçun çalışrnalar içindeyiz. «... libbl müstahzarlar için yerli gerekse yabancı firmalar Her üretim biriminin, üreti SözçeUşi, 1981'de 300 milyon hammadde gereksiniminin yüz tam anlarruyla sanayicl sayıl lecek hammaddelerin cinsine Uralık bir dışsatım yapmayı ude 35'irun ülkemiz kaynakiamazlar.» ve özelliğine göre belirlenen muyoruz. nndan sağlandığı ifade edilBiz bu konuda yine Dr.. Ec farklı ekonomik kapasiteleri mektedir. Gerçekten eczaneleAynca, yülardır blrlkmiş bilzacıbaşı'nın düşüncelerini ala vartiır. Bir ülkede öncelikle, gi ve teknolojimizi de lisans rimizded aldığımız ilaçları şöy lım. Dr. Eczacıbaşı, ilag sa^ iç tiiketimin, bu ekonomik ka anlaşmalan ya da ortakuk yole bir bütünü ile inceleyelim: nayisinin bağımlı olup, olmadj pasiteye nygnn blr boyuta u luyla gelişroekte olan ülkelere llacın kutusu içinde tarifname ğı yolundaki sorumu şöyle ya laşması gerekir. Aynca, yatın satmaktayız. Örneğin. şu sırasi bir şişe veva kutusu, bir tınıtlıyor; pası vardır. ESer bu solüsyon mın gerektirdiği sermaye dü lanla Nijerya'da antibiyottkler Türklye'de flaç sanayisi zeyi, veya en.iektabl, bir preparatfinansman ve dışsatım ve serumlar da içinde olmak Için yerli hammadde üretimi gi olanaklannı da ayn ayn göz üzere, Nijerya'nın perek duysa, tabii ki suyu icerisinde taderek artmaktadır. Örnek ola önünde tutmak zonınludur. duğu her tür ilacı üretebüecek şır. Diger bazı taşıyıcı madderak, Bczacıbaşı ilaç tesislerin Yoksa. İlaç hammaddesi ürelerden verli mamuller de olamodem biT tesisl kurmaya çade uretilen tıbbi müstanzarlar bilir. Fakat. böyle bir teferrulışıyonız. Yaptıçımız anlaşmaten yatınmlar, ekonomik n\ Jçin gerekli hammaddeleric bu maktan çıkar ve toplum lçin ya göre. bu fabrikada üretileat içinde cerçck ilaç ya mg. ya gün yfizde 3S'ini iç kaynaklar ağir bir yüke dönebilir. da mikroçram cinsinden bulucek ilaçlann tüm formülleri, üdan sağlıyoruz. Türkiye çapınnur ve etki bnna aittir. Tabiaretim teknolojisi, kalite deneda da, 1979 yılmtla ilaç sanayitıyla, önemH olan bn etken mad Günümüzde en ileri kimya tim metodlan ve hekimiere tadeyi üretebümektir. tşte bn ba sintle kullanılan yerli hammad endüstrilerine sahip ülkeler bl nıtım yöntemleri Eczacıbaşı ku krmdan Sayın Eczacıbaşı'nın delerin değeri 1 mllyar 800 mll le bu nedenlerle gerekslnimle ruluşlannca sağlanacak. Nijer Eczacıbaşı: Günümüzde en ileri kimya endüstrisine sahip ülkeler bile ilaç ham maddelerinin tümünü kendileri üretmiyorlar. L 1 mumcu bataaetüklert yüzde S5 oranınm ney» Uade ettigl acık dcgUdir. KendUeri üe hemfüdr olduğum konu, ilaç hammaddesi, (etken madde) üretimi tle kim ya sanayisinin gelişmesindeki paralellüctir. Gerçekten ülkemizde kimya sana\ii ileri boyutlara erişmiş değildir. Ancak, ilaç yapımcısınnan da beklenen ler vardır. İleri ülkeler dahi. her Uacın etken maddesini mutlaka kendisi yapmaz. Ancak bu kurumlar. bazı etkili ilaçlan mutlaka kendileri yaparlar veya kendi araştırma laboratuarlannda geUştiririer. Araştırma yaptıjp yahnmla günün birinde öyle bir madde bulur ki bu defa başkalannı kendine kısmen de olsa bağunli hale getirir. Işte bu noktadan hareketle diyoruz ki ufak çapta da olsa bizde de yapuncı bu sahaya kanalize olsun. Bizdr de yapuncı bunn yapabilecek bilimsel düzeye gelsin. Bizdede yapımcı gerçek araşhrmayı ya pabilecek t e k n * eleman yetişmesine, bilimsel espirinin yerleşmesine katkıda bulunsun. Bunun lçin de her nekadar bir anlamda bağımlı sayüırsa da (özellikle ekipman. araç gereç) buîunacak veya tabii kaynaklardan izole edilecek bir etken madde verilen her çcşit hizmeti finanse eder. Ülkemi^de çok sayıda işsiz eczacı, kimyager biyolog vb. gibi lisans e&itimi yapmış teknik eleman potansiyeli vardır. Ama bu e'e manlar aldıkları eğitimle hiç şüphesiz derhal her şeyi yapabilecek durıını ve kapasiteı'r değillerdir. Ama bu kimseicı çok spesiyal sahalarda d o k t c eğitimi, mısier eğilimi yapar larsa çok daha cağdaş üretimi teknik eleman durumuna geçe bUirier. Halbuki 20O0'den faz la hammaddeyi üreten bir kurum için İMihdam edilen teknik personel (% kaçınm hang;i sahada doktora eğitimi yapt!ğı bizce meçhul) kadrosu in3nılmıyacak öiçülercic azdır. F;ı iddiamm doğrulayan bir hvsns da 1975 yılında Müstahzar ılaç yapimcı Selrtöründe ça!ışan personel dökümüdür: 2616 idareei ve mümessil: 1T. mülıendisltr; 10 fizik ve mavematikçi; 50 adet veteriner bi\o loğ ve zîraat mühendîsi; 86 ; . • det tıp doktoru, 165 adet eczacı: 2638 teknisyen ve yardm.rı lan; 8581 adet kalifiye ve n n kaüfiye işçi. Buradaki ilaç i)ilim dalının çeşitli sahalarında doktora eğitimi yapmış olan personeli bilemiyorum. Ama bunu da bir yana bıraksak eğfr bir sanayi kesiminde «PAZAR L.4MA VE PROPAGANDİST ADEDİ YETİŞMİŞ TEKNİK PERSONELDEN KATBE KAT YÜKSEKSE BU SANAYt KEStMİNİN tTRETtM İMADDELE Rİ ARASINDA ÇOK ÖZEL BİR YERt OLAN GERÇEK ANLAMDA İLAÇ YAPILABİLE CEĞİ KCŞKULARI TABİA TİYLE EKSİL51EZ., YARIN: Tarihsel gelişim P'yle ilffili iddianame bakanlıklara oönderildi b ANKARA. (Cumhuriyet Bürosu) Alparslan Türkeş ve 219 MHP'linra ölüm cezasma çarptmlmasiran istendıği MKP iddjanamesinin, tüm baKaniıkIar3 cilgi için gönderildigi bildiriidi. Edinilen bilgi5e göre MHP iddjanamesir.de adlan geçen Merkez Valisi Reşat Akkaya, bazı valiler ve bazı polisler için sorusturma açılmadı. Ancak bilgi edinilmesi için lddianame ilgıli bakanlıklara göndeTilöi. bakanlıklar gerekli görürlerse idari soruştunnaya » taşlayacak. MHP iddianamesine ek olarak hazırlanan ve yaklaşık 500 MHP'linin ceşitli fiillerini içeren ek iddianamenin iki aya kadar tamamlanacağı kaydedildi. Ek iddianamede Bursa, tstanbul ve diğer iilerdeki o laylar yer alıyor. Ek iddianame ile İİ01İ olarak Gölcük'ten 98'i tutvıklu olTn?.k üzere 156 sanık Ankara Sıkıyönetim Komutanlıgı Askeri Savcüığı'na gönderildi. MHP Iddianamesinde bir ınektubundan söz edilea ve mektubunda «Ben 15 yıl hapis yatanlan Işe aldırdım» dadiği belirtilen CHP Erzincan Ssnatörü Niyazi Ünsal'm adımn yanlışhkia MHP Senatörü olarak geçtiği ve bu yanlışlığm daha sonra düzeltildigi u» belirtildi. DerSpiegel: Türkiye'de aşın sağın üstüne gidilmesi beklenmiyordu BONN, (ANKA) Federal Almanj'a'da yaymlanan «Der Spiegel» Dergisi, Türkiye Ue ilgi li olarak yayınladığı bir yazıda «Tiirkiye'de hetnen hemen hiç kirnse, içinde Türkeş sempatizanlannın bulunduğu ordunun sekiz ay önce iktidan almasın dan sonra bu kadar kısa bir dö nemde ve sert bir biçimde aşı n sağın üstüne gitmesini beklemiyordu» dedi. Sosyal Demokrat Parti eğilimli dergi, tstanbul'da yüksek rüt'oeli bir subayın idam lste miyle yargılanan Alpaslan Tür keş'in hakkında bu karann verilrnesi halinde bunun uygula nacağmı belirttiğini de kaydet
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle