25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 Cumhuriyet ve GÖRGŞLER 26 MART 1981 amu lceslmlnde calışan Işcllerln kac IVramıye alabileceğl konusu llginc gelışmelor gösterdi. önce Yargıtay 9. Hukutc Dairesl' nln 30 aralık 1980 günlü kararı gecikmeli olarak gazetelere yansıdı. Ardından sesslz ve eaşkın blr bekloyiş başladı. Çünku.Yargılay 9. HD, kamu kesimlnde, KİT'lerde. belediyelerde calışan işcilere 6772 sayılı yasa uyarmca oncak Ikl ikramiye ödenebileceğlnl söylüyordu.. Oysa ülkemizde 19 yıldan beri toplu sözleşmeler Imzalanıyor, bu sözlesmelerde Ikramiyeler Ikiden üce, ücten beşa cıkarılıyordu. Yanl, yıllar dır Isçlye Ikiden cok ikramlye ödenlyordu. R İki İkramiye Sorunu Turgut KAZAN gecen yasantn 1 ve 3. madtjelerl anayasanm ctz diği cerceve lcmde yorumlanmak gerekir. Gercekten, ikramiye sayısını arttırmak «iktisadi durumu korumak ve duzeltmek» lcindir. İktlsadl durumu korumak ya da duzeltmek amacıyla toplu sözleşme yapmak ise. kaynağını Anaya«anın 47. maddesinden atır ve yapılan böyle bir tözleşme 275 sayılı yasaya dcyanır. Durum bu olunca. Sayıştay Başkanmın söy lediği gibl, Borclar Yasası'nın 19. maddesl İkramiye sayısını sınırlayamaz. İlglli madde «Bir akdln mevzuu, kanunun gösterdiği sınır dalreslnde eerbestce tayln olunabillr» diyor. Ve aynı madde «kanuna muhalefet bulunmadıkca... mukavelelerln muteber» olduğunu söyluyor.. Bu genel hüküm uygulanırken, esas alınacak yasa 6772 sayılı yasa değll. sözleşmelerl düzenleyen 275 tayılı özel yasadır. Cünkü, sözleşmeler bu yasaya göre yapılır ve işcllerln iktlsadl durumlarını duzeltmek amacıyla yapılır. Onun ICln, Sayıştoy kararının dayandığt hukuksal temel kesınlikle yanlıştır. ikramiye ya da başka ekonomik haklar, sozleşmelerde taraflarm özgür Istenclerlyle (Iradeleriyle) kararlaştınlacaktır6772 sayılı yasa, ikramiye yönünden sözleşmele ra blr sınır olarak uygulanamaz ve bu nedenle Borclar Yosası'nın 19. maddesine dayanılamaz» yasaması lcln sosval İktlsadl ve maH tedblrter le calışanları korur» diyor. O halde, işçileri korumak lcln yapılmış blr yosadon, işçiler zararına sonuc cıkanlamaz. Zaten, iş hukukunda yasaların işçileri koruyucu «asgari» koşulları düzenlediği kabul edilir. Buna oransal buyuruculuk (nisbl emredicilik) denlr. Yanl, yasalarla getlrilmiş bir hakkın, sözleşmelerle işcl lehine olarak genişletilebileceğl llkesl, temel llkedir. Yasatarın yorumunda, bu temel llkenin gözden kacırılmaması gerekir. 6772 sayılı yasa, 1956 yılında Işciler lcln blr olanak getlrmiştlr. Sonra 1961 Anayasası ve 1963'te gercekleştirilen 275 sayılı yasa, işcilere toplu sözleşme hakkını vermiştlr. işcilere olanak sağlasın dlye yapılmış bir yasa, sonradan anayasanm ve blr başka yasanın getlrdiği yenl hakları sınırlayamaz. Kısacası, işciler lehlne yapılmış blr yasodan, işçi oleyhine sonuc cıkanlamaz. Acaba ne olmuştu da. yıllar yılı hlc okla gelmeyen bir «yasadışılık» birdenbire ortaya Cikmıştı?... Bu soru önemll bir soruydu. Ve herkes. bir yandan Sayıştay'ın karorını, öte yan dan da bu sorunun yanıtını bekllyordo. Derken, 18 rrıart 1981 günü Sayıştay kararı acıklandı.. 6ayıştay Genel Kurulu, kamu kesiminde calışan tşcilerin Ikiden cok ikramiye alamayacağını vur guluyordu. Bu korar, llkln 800 bln taclY' sarstı. şaşırttı. Şlmdl, ne yapılacoktı. nasıl yopılocaktı? Ama daha önemllsl, karar cok geniş kapsamlı blr tedirginliğe yolactı. Yenl yenl sorular kafalara takılıp duruyordu. Orneğln. Ikl ikramlys csınırı» özel keslme de «ıçrayacak mıydı?... 6 r neğln. hukuk devletlnln bir geregl olan «Istikran ve «guven» dikkate alınmayacak mrydı?... Işto. Ikramlye sorunu böytesine cok boyutlu blr •orun olup çıktı. Onun lcln, konuyu ele alıp •nlneboyuna tartısmak gereklyor. nln nasıl olacagı. yenl zamlann hangl dözsyde tutuiacağı sorulup duruyor. Va tüm işçiler Icin blr tedirginlik dalgası büyüdükçe büyüyor. Şimdl, butün gözler YHK'na cevrilmiştlr Sayıştay kararı kesın olduğuna göre, scrunun çözümü gücleşmıstir Ama YHK, Anayasaya ve 275 sayılı yasaya uygun bir yorumla konuya yaklaşobilir. Cünkü. bızim Anayasamızın 47. mcddesinde düzenlenen toplu sözleşme hakkı tiktisadi durumlan düzeltmek bakımından» başka yasalarla s'nırlanamayacak bir haktır Gerçekten. hangl hak ve özgürlüklerin hangi koşullarda sınırlanabileceğini teker teker gösteren Anayasamız, 47. maddeslnde bir sınırtamadan söz etmemiştlr. Bu durum karşısında, Anayasadan da eski olan bir yasanın, toplu sözleşme hakkını sın rlayabileceği düşünülemez Ve YHK'nun da konuya böyle bokmcsı gerekir Aksl halde, 6772 scyıl, yasa. Anayasayla celişlr. Üstelik, bu cslişki hukuksal ve sosyal blr cok sorunu beraberinde getlrir. Vünus Nadi Armaâanı' 198O1981 TATIN SIRASI: HÖf£VHZUI Atatürk Yolu, Us Yolu Y. Müh. Mehmet SALİHOĞLU urk uluau, geçmişt* kurdugu devletlerle, tmparatorluklarla, her ulusun kendi geçmişiyle övunmesinden daha çok övunme hakkı olan blr ulustur. Bundan hiç kuşku edilmemelidir. Çesltli inançlardakl, küitürlerdeki lnsan kümelerinden oluşan ve uç kıtaya yayılmıs olan koca bir devleü yüzyıllarca başanyla yönetebilme gücü, yeteneği, lnsanlık tarihi acısından bile küçumsenecek bir yetenek, blr olay degildir. Bu başarının gizleri, nedenlert üstüne ise, derinliglne ve genişliğine arastırmalar, incelemeler, de#erlendirmeler ne yazık ki, henüz yeterince yapılnus sayılamaz. Onun için, aşın övunmelerle dövünmeler arasmda gidip gelmekten bir turlü kurtulamıyoruz. Asya'da kurulup yıkılmıg nice nice Türk devletlerini şlmdilik konu dısında tutalım. Ve Avrupa, Asya, Afnka kıtalanna yayılarak 14. Yüzyılda baglayıp 20. Yüzyıla dek süren Osmanlı Imparatorluğuna kısaca bir göz atalım. Gördüğumüz ludun Bu imparatorlugun i!k iki üç yüzyühk yukseliş döneminin başlıca nedenleri arasında, çagmın bilimlerine sahlp olmada en ileri düzeyde olması, dolayısıyla da yönetimi altındaki çeşitli inançlara gösterdiği hoşgörü ve her şeye karşın korumayı basardığı adalet duygusu. Bunlar, başansmm da nedenJeri olmustur. Son 34 yüzyılhk duraklama ve gerilemesinin nedenlert İse, bir yandan Avrupa ülkelerinde 15. ve 16. yuzyıllarda «Yeniden Doğus» ve «Dinde Reform» akımlanyla baslayan us çagının, akıl çagının, o ulkelere getirdiği yeni gelişmelerin dışında kalması ve duruk, katı bir dünya görüşu İçinde zamana ayak uyduramamasında saklıdır. Hukuk Devleti Acısından Gerçekten, 2324 sayılı «Anoyasa Duzenl Hakkında Kanun»a göre, Anayasamızın 47. maddesl halen yürurluktedlr. Ama 2364 sayılı yasaya göre de, YHK kararları kesindir. Böyte bir durumda ve YHK'nun vereceği karar k şısında, 6772 sayılı yasa Anayasanm 47. moddesinl değlştirmiş oıur. Yani, YHK 2364 sayılı yasanın kendisine tonıdığ' yetkilerl de aşmış olur. Ne var kl, ortada kesln blr karar bulunacağı lcln, hukuksal yollar tıkanıp kalır. Bu nedenle, YHK konuya böyle blr duyarlılık lclnde bokmalıdır. Ostellk. yaygınlaşan tedtrginllkleri carcabuk cözmek gerekir. Hem kamu kesiminde hem de özel keslmde bu yüzden doğmuş endişeler giderilmelidir. Unutulmasın kl, bir hukuk devletl önce «istikrar» aemektir. Ancak «istlkrar> unsuru herkese güven verir. Yıllar yılı uygulana gelmiş ve Sayıştay'dan onay görmüş ödemelerin birden bire cyasa dışıı sayılması genel blr şaşkınlık yoratır. Scrunu tartışırken, istıkrarı korumak da boynumuzo borc olrnalıdır. CünkD, Istikran korumak hukuk devletini korumaktır. Onun Icin, hepim'z ıkramiyeler konusunu uloştığı boyutlora göre tartışmak zorundayız. Bu boyutlara uygun cözum, hukuk devleti odına blr kazanc olacaktır T Işin Sosyal Yönü Hemen belirtellm kl, İkramiye sayısmın ortması vergi cetvellerınin aşınmış olmasından kaynaklanmıştır. İşveren verebileceğl zam mlktarını söylemlş. işcl kuruluşu da kendine uygun olan ödeme bicimini benlmsemiştir. Böylehkle, işverenın kabul edebileceğl cücret zammı» pazarlıklar sonucu Ikramiyeye bölünmüstur. Aslında, Yargıtay'ın ve Sayıştay'ın yenl kararları, anlaşmaya bağlanmış «ücret zammını» da Iptal anlamına gelir. Oysa, özgür toplu sözleşmecilik acısından böyle bir «müdahale» yasal sayılamaz. Zaten, Sayıştay Başkanmın acıklamasında da blr rahatsızlık duvi'1 duğu anlaşılıyor. Ikramiyelerin Yüksek Hakem Kurulunca toplanıp ücrete dönüştürüleceği 8öyleniyor. Ama bunun nasıl yapılacağı billnemlyor. Özellikle, özel kesim Icin de İkramiye sınırının uygulanabileceği endişesl yureklerl 8anyor. ikramiyenin bölünup ücrete eklenmesl Isl 6772 Sayılı yasa önce «unu bellrtellm M, 8772 aayrtı yaso 4 terrtmuz 1956 tarlhlldlr. Bu yasa, o dönemln oflırlaşan koşullanna blr esenllk getirebllmeyl ongörmüştür. özellikle, memurlara ödenen Ikramiyeler karşısında, Işçller Icin de böyle blr yol duşünülmüştür. Ama sonra 1961 Anayasası gelmlş ve bu Anayoso doğrultusunda 274275 sayıU yasalar düzenlenmlştir. Artık. ılşcller Işverenlerlo olan münasebetlerlndo Iktlsodi ve toplumsal durumlarını korumak ya da ddzeUmek amacıyla toplu sözleşme ve grev haklarına sahlp> olmuşlardır. Bu yasal gellşmeier korsısında, 6772 sayılı yosa kamu kesimi işclleri lcln blr ctaban» düzeyinde kalmıştır. Cünkü, Anayasa Işçilere «yenlt olanaklar ve haklar getlrmiştlr. O halde, adı Oransal Buyuruculuk Kaldı kl, anayasamızın 2. maddesine göre, «TOrklye Cumhurlyetl... Sosyal bir hukuk devletldlr» Buradakl tSosyal Devlet» kavramt Cum hurlyetin nlteliklerl arasında yer almıştır.. Sosyal devlet ise özelllkle calışan kişilerl koruyan devlettir. Ntteklm, 2. maddenln gerekçesinde clk tlsaden zayıf olan kişilerl, özellikle Işierl ba kımından başkalanna bağlı (tabi) olan ışcl ve müstohdemlerl... himaye> den sözediliyor. Demek ki. sosyal devletin görevl bu «himayeyl» gercekleştirmektlr. Ylne Anayasamızın 42. mad desl, açıkça tdevlet calışonların Insanca CVCT OKTAY AKBAL Hflvın O Yeni Bajtan Atatürk"un, bağımsızlıga kaTusturduktan sonra ulusumuza yaptığı en büyülc lyilüclerden blri, «Dil özleşmesi Bütncimi uyandırmıs olmasıdır. Uluoumuz bu yolla layildik. 6J«ürlük., eşttlik, vb. tlkeleri daha iyi «n layabilecek, bunlarm bajlı t ü a büecekür. Ama ne yazik kl, «on gOnlerde gerçek dışı suçlamalarla dil özleşmesi çalışmalanna bılen bilmeyen, yetkill yetklste.. önüne gelen yoğun blçimde saldmmaktadır. Bir toplu çalışmada (sözde semlnerde), çoğunu öğretün üyelerinin oluşturduğu konuşmacılar: «Dillmiı ortadan kalkıyoT / Ulusumnru bdlmek lçln nydurmacılık yapüıyor / Cydurmacüıku rollerl olanl»n: 1 Marksistler, bSlficfller ve yıkıcılar, 2 Salt yenillkçtter, S Çıkarcılar, 4 Batı talditçtleri, 5 Cahiner olarak toplamak mflmlrihıdür / Halk dtll fle ilim yapıUmaz / Bu lşe devlet eğUıneUdir / Kurtuloş yolo Dil Akademislnln kurulmandır / DevTtm sözcüğu lnkilâp sSzcagfinfin karşuığı değildlr / Dil Kurumu dili bozncu nitelikte sekiz bin kelime ortara atmıştır... İki bin kelime TÜTkçeyi içilmez bulanık su durumon» getirmeğe kâfidlr...» savlannı ortaya attüar. Yalruz bu konuşmalan dinleyen, işin iç yüzünü bilmeyenlerin bu yazalardan nasıl etMlendiğini göstermek İçin bir örnekçik verecegim. Görüştüğtim birisine: «Bunlan okudukça özleştirmecüeri bir kaşık suda boğacağırua geUyor degü mi?» dedim. Yanıö «evet» oldu. Bu yarat bize, karşımızdaldlerin yanılmaJanm halKa göstermek görevtal vermektedlr. tnsanlar hic bir zaman degişmeden kalamaziar, duşüncelerl, davranışlan snrekli değişim, gellşim içindedir. Bu ara da dilleri de değişir. Bizdeki hızlı dil değişiminln gözden kaçınlmaması gereken bir Oaelliğl vardır. Biz dilimizden ulusumuza özgü olmayan sözcüklerl attığımız için hızlı değişim için de bulunuyorua. Türkler yüa yıllardır evlenme yerine teehhül; sidik dökme jrerine tebevvul; duşunce yerine tefekkur, de mek zorunda bırakılmışlardır. O gtlnleri geride bırakabilmis olmamız ne bUyUk muthh luktur. Dil devrimi lle kazandığımn anadilı sözcüklerimiz bilim yap maya elverişli sozcüklerdir. Aslında bu sözcüklerle yapılan biUm daha önemlidir. özleşme yanlılannı bolücU... olarak nitelemek usun alacağı bir davranıs değildir. Dil Kurumu'nun kaynaksız olarak sekiz bln »Ö3cük uydurup dili boaduğunu öne sürmek de gerçek dışıdır. Bu degerli Kurum bir yandan eski yapıtlardaki sözcükleri ortaya çıkararak, bir yandan bölge bölge sözcüJt çahşmalan yaparak, bir yandan da öğretim üyeleri ve dil uzmanlanndan oluşan kuTUllara Batı kokenll sozcUklere Turkçe karçıUdar buldurarak, dilimize daha çok sayıda sözcük kazandırmışrır. Bu sözcüklerl herkesin beğenmesi, kullanması zorunluluğu sftz konusu değiîdir. Böyle olmasına karşın bu sozctlklerin pek çoğu sevilerek benlmsenmektedir. özleşmeyl yanlış de&erlendlrenler yüryülardır dilimizde bulunan, us, ulus, bellek, ivedl, sayn, soru, ozgU.. »özcüklerini uydurulmus gösterip halkı yanıltıyorlar. Yeni bulunan «özcültlere do gerçek dı^ı gorüşlerle karsı çıkıyorlar. Devrlro sftzcügti üe Ugill yanlıs g»rttsler* kısaca föz stmakts y». rar var. Bir ögrettr. Uyesf «Turkçemizde Islahat Tardır. tnldlip Tardır. Ihtllll vmrdır. Islahatı dfizeltme dlye oydnrmnslsr. tnktlâp ve thtllal'e bn nydnrma TOrkçecüer Devrim damebtedMer. Ve bOdiğlııia gV n gun sonra ylne blrlikteyiz. Kısa blr g sonra ağır bir grip. özeü bu, geçen bu gunlerin. Her zamanki gibl yine yazacak öyle çok |ey var ki! Bitip tukenıniyor konul&r, sorunlarl Hele hele o gerekli mi gereksU mi oldugu anlasılm»yan tartışmalar. kavgaya varan. enlamsız ya da anlamlı çekişmeler! Kimileri var. görev saymıslar Türkiye'yi hep geriye, hep karanlıga, hep çıkmazlara <logru suruklemeyi!.. Karsılanna dikildiniz mi. bu kez isi kufure, yaygaraya. hakarete döküyorlar. Akla geldik gelmedik sözlerle. yakası açılmadık kabadayı çıflıklanyle bagınp çagırmaya başlıyorlar. Bunlara gerektiginden çok önem vermemeli. 7am«.na. kâğıda. emege yazıklO kısacık gezinln lzlenimlerlnden de söz edecegim sırası gelince. Şlmdilik bir nokta ustunde durmak isterim. Şu Kapıkule sorunu bir türlu cözumlenemeyecek mi? Yine uzun uzun taşıt kuyruklan. bekleşen ha bekleşen insanlarl. Almanya'dan. Hollanda'dan gelmis isçl aileleri saatlerce. günlerce bekleşip duruyorlar oralarda.. Birtyle konuştuk. tam iki gundür bekliyormus, çoluk çocuga yiyecek bulmak için askerlere başvurrauşlar da ekmek bulabilmi'î'.er Ögrendim ki muayene görevlilerinin sayısı azalmış. ya da azaltümış, nedense kimse muayene memuru olmak istemiyormus artık! Bu yuzden tar şıt kuyruklanmn oluşması önlenemiyormuş... Nasıl şeydir anlamak guç... Bir de Kapıkule'deki tuvaletlerin akıl almaz pisliği, igrençligi!... En yeni yapılann içindekiler bile böyle... Anlamak zon kimse gitmez mi. yetkililer görmez mi? Bir de Bulgarlann tuvaletlerini görseler, oradaki düzeni, temizligin nerden geldiğini anlasalarl Şu yakın örnekten ders alsalar!... Bakıyorum konuyîi bulduk. yazsam aonu gelmeyecek!.. Turkiye blr dert küpü... Sorvın yumagiNerden yakalasan çörulüyor. Sar sar bitmezl Kaç gundür yatakta ya da koltukta kendimle başbaşayım. Ateş bir inip bir çıkıyor. Bir bakıyorsun 3d olmuş. derken inmiş, sonra yine almış başını gitmlş. Üaçlar, portakallar, çorbalar. Yatmak, hastahgı benimsemektir. Pencere önünde koltuga oturup uzaklan seyretmek en iylsi, Ne kadar sert bir rüzgâr vardı. Marmara'mn dalgalar. sanki buraya kadar yukselecek! Tecer, «Bu ruzgar bu rüzgar bu deli ordu» demişU bir dizesinde... Yeri göğu sarsıyor ruzg&r. Nerden kopmus. «olugunu nerde bitirecek? Uzakta bir gemi çırpınıyor. Uçak gecmlyor bir BÛredir.. Gazeteleri okudum. Ne iyi bugun yazmak yok Yann da. Öbur gün de... Hem istesem de yazamam. Bas agnsı silip atıyor her turlü isteğl Eski kitaplan bir kez daha okumak... Ne d^ m»k eski kitap? iyi kitaplar eskimez. lste Maurois' ıun «Anılar»ı. 1847'de almışım. okumuşum. Kmnızı kalemle yer yer çizmlşim. Bir daldım okumaya, bırakmak olası degil... Once çıraklık yıllan. sonra çalışma yıllan. 1942de yazmıs, ABD'nde iken... Maurois saşılacak kadar kolay, rahat yazar. Alır sürukler sizi kendi anlattıklannın dünyasına. Büyuk savlan yoktur. ben önemliyim. ben büyuk adamım demez. Sizden biri gibidir. sevdirir. benimsetir yazdıklannı... Çocuklugu, ilkgençligi, öğrencillği... Yaşamının en önemli olayı Alainle karsılaşmasıdır. Bouen Lisesinde okurken genç bir felsefe ögretmeni girmiş sınıfa. Dogru karatahtaya yaklaşmıs. tebeşirle Yunanca bir cümle yazmıs, sonra Maurois'ya «bunu çevir» demiş. Maurois bir solukta çevirmiş: «Gerçefe bütün gücünle yurü»... Işte ilk ders böyle olur Yaşam boyu sürecek bir etkllenme... Bir yakınlık. bir dostluk... Gerçek! Hep aradıgımız. bulduğumuzu sandığınuz, korktuğumuz. sevdiğimiz... Atatürk de dememis miydi «Dogrulan söylemekten korkmayın. diye.. Eflatun'dan Atatürk'e hep aynı ftgut: gerçege olanca gucünte yurü. dogrulan söylemekten korkma .. Böyle geçti işte benim izin gunlerim. Beş gün yolculuk. sonra beş gün hastalık. Şöyle sırt üstü yatıp dinlenmek diye bir sey yok. Behçet Kemal de yazmamış mıydı »öyle sırtüstü yatıp dinlenecek gün degil» diye... Baloıı 27 Mayısla 1 Mayı* «resmi bayram» olmaktan cıkarüdı. Gerekçelerini bilmiyorum. ama üzüldüm l Mayıa Atatürk'tan geten bir bayram günuydu. Uluslararaaı emek gunünü At*türk ilkyazm muUuluk duygusuyle birleştirmek i*> temişti 27 Majns ise Atatürk'e yeniden dönüs gü.nuydü «Resmiükleri kalmasa da anılarda, belleklerde yeri olan günler... da? hale e<lme var. Halbnkl devrim keliraesl devinnekten gellyor» diye önceki gbrüşü des teklemiştir. Düşüncelere saygıUyı». Yanılgıian göstermek ise, ulusal bir ^örevdir. £öz konusu sözcükler için Cumhuriyet döneminden onceki kaynaklardan yararlana' cagım. ÜnlU bir sözlük olan Kamusu rürki (1900), Islahatın Turkoe karşüığııu iyi bir hale koyma, düzeltme, olarak vermektedir. Demek ki düzeltme sözcüğü «uy GERÇEK DIŞI KARŞI ÇIKIŞLAKdurmacUarviıı degildir. Bu sözLA DILDE ÖZLEŞMENİN KARŞISIlük, Resimli Kamusu Osmani NA ÇIKMAK YANLIŞ VE KASIT(1914) ve mükemmel Osmanlı Lügaü (1903), thtilâl ve înkılabı U BİR YOLDUR. almamıslar. Belki Ikinci Abdülhamit döneminde bu sözcüklerin yazılmastndan korkuluyorRüştü ERGUNdu. Hekim 1852'de îstanbulldR basılmış olan Müntchibatı D>gatı Osma niye'de (Yazan J. W. RedhouM, hep Atatürk devrimleri den tabir olan tnkılap kelbnrstnta se'dır), inkılâb: dönmek, degişkullanümMina taraftarun» dimektedir. Bunun kasıth oldamek, başka türlü olmak.. olarak yor. Bir başka öğretim üyesi de, ga artık hepimizce malumdur. gosterilmiş Redhouse'm 1861' «Atatürk Inkılâplan, Devrim gö Atatürk'ün doğumunun 100. yılde Londra'da basılan tngillzce•flyle borulmak Istenmlştir. tndönumiinü kutladıçıma bir yılfcılâpta bir millilesme var, çağ Turkçe sözlugünde Revolution d*, Atatürk'ün kendi knllandığı karşılığı olarak inlolâp denmis. Yanıltma Çabaları Atatürk, Avrupa ülkelerini inanç çagından u» çağına geçiren büyuk gelişimleri, ülkemizin aynı zaman sürelerine bağlı kalarak geçiremeyeceğini ilk anlayan devlet adamımızdır. O'nu devrimci atıhma, iten de bu anlayıştır, bu düşüncedir bence. 20. Yüzyıla girerken, duraklama ve gerileme evrelerinin doğal sonucu olan çökme ve parçalanma aşamasına gelmiş dayanmış Osmanlı İmparatorluğunun yıkıntısından, gun görmüş Türk halkına, sınırlan akılla, sag duyuyla çizilmiş yenl bir yurt çıkarıp armağan eden kahraman kurtancunız, «Asıl işlmls şimdl başlıyor» derken, çağ dışı inançlarla, us dışı. bilim dışı kurallarla düşüncesi kiliüenmiş Türk toplumuna, akıl çagını, us çağım acmış oluyordu. Ve ondan sonra ardarda yaptığı atıhmlar. başardıgı devrimler, O'nun, Türk toplumunu çağdaş bir toplum yapma yolundaki eylemlerinden başka bir şey degildir. Bunun sonucu olarak da, dışanya karşı tam bağunsız, içeride ise ulusal egemenliğe dayalı çağdas bir Cumhuriyet, diyesim, layik, akılcı, halkçı, ulusçu. bansçı. devletçi, özgurlükçu, llerid bir devlet kurmak ve onu her çağın getirecegl uygarlık duseylnin de üstüne çıkarma ülkusü ve Inancıyla donatmak. İşte Atatürk yolu bu akılcı. uluscu. tnsancı yoldur. Ne mutîu bize kl. ülkemizde her türlü kurtuluf •e ilerlemenin, ancak bu yolla basanlabilecegine lnananlar. büyuk çogunluktadır. cengiz çandar iran Devrimi'nin oluşumu Devrim sonrasının iç mücadeleleri İran siyasetinin yapısı DÜNDEN YARINA İRAN BlanchlYJn 1844'de Parlste basılan FransızcaTurkçe sözlUğilnde Revolution karşılığı tbtilâl olarak gösterilmiş. Bu iki yabancı dilci, birlnct ö|retim Uyesinin yakındığı y»nılmayı yapmışlar yani RevoluUon'u ihtllâl ve inkılap sözcük leri ile karşılamışlar Konuşma cının özleşmecilerden yakınarak Ueri surdüğü görüş ise yanlışür. Cünkü: Ttirk DU Kurumunun Ulusal bir dil bütünluğü saglatnakta olan TUrkçe Sözlüğünde. Devrimin karşılığı olarak inkılâp yazüı. İhtllâl İse ayn blr anlamla beUrtumla. cCydurma Turkçecüer tnkılap ve ihUlâl'e Devrim demektedir» görüsunUn oe büyuk bir yanlıs olduğunu gördükten son ra simdi de ikinci öğretim üyesinin «devrim, devirmekten g»liyor. Inkılâbın karşılığı olamaz», biçinündeki göruşüne yanıt verelim: İnfcılâp sözcüğü Kalb sozcüğunâen türemiştir. Mütercim Asom'ın 1814 yılında basılan Unlü Kamus'unda Kaibin, bir nesneyi tersine çevirmek, içerisini dışarı döndürmek anlamına geldigi yazüıdır. Taklib1 hükünıet'in de, (taklib» sözcüğü de kalKden gelir), yönetimi beğenilmeyen hükümeti devirmelt anlamına geldigi ni tarihten biliriz. Demek ki Devrim sözcüğü tnkılâb sözcüğünün anlamlannm tümünU içermektedir. Bu anlamlar üz«rinde aynntılara girmek gereksizdir. Böyle gerçek dışı karsı çıkıslarla Dil özleşmemizin kötülen mesi çok üzücüdür. Bu tür dav ranışlarla Dil DeiTimini boltalamak isteyenler, dünyanm en büyük akademisixü kursalar bile ulusa yaraılı ç&lışma yapamazlar. Bugün Türfciîre'de. «Atatürk tnkılâp sözcü»ünü kuUanmı»tır, biz de Devrim demeyelim, tnkılâp deyelim» diyenlerin ıu> kasından gidecekler çok awlır. Bunlar da aydınlatılmca gerçek yola dör.erler. BOÎ yere akmtn ya kürek çekilmesln. Atatürk'ü kendisine yarajrr biçimde anmafe istiyorsak onun llerici ruhunu her ».man içt mizde duyalım. Eaşta Dil Derrimi olmak üzere bütün ilkelerinl ödün vermeden uygulay»lun. BULMACA •OLOAN SAĞAl 1 Blr slgort» •lgortk etügl paranın bl mını, olabüecefc u n n bnjkm bir ortaldıta jrenlden s t t o r u ettinnrai 1*1. î Uana K»v» basuva blrtml. 3 Blrblrlna dlker olan dogrulardan meydan» gelml( Bir o » U. 4 Eski dllde konat. 5 Ad veym cunutra çekUank 07nBnuı bir çe»lt taoaar. 6 Sev gld* Ostün tutuUn Bir noU. 7 Tersl bir renk Bir i?t»kt •ngsllort yenme kar&nnda olan. 8 Blr »ayı Tenl ll*rT». ( İki *er anamda bulun u terband blr baglüık E > kl djlde akdg«r. TfKARIDAN A5AĞITA: 1 BıUmde, dlnde, s'.yasett» USkteo jrealUkler yapma e?iUminde olan, kökls llglll 2 Kedl, kfipek javnısu EsU dllde yok olan, ort&daa kalkan. 3 KimyBsal Ö2ellikleri sa\ T » potass benzeyen blruücım maddalerin genel adı Tent bir m k . « T«r«l Wr kürk hayT»ru TurlO renklerda küçük küp W?larm rao yarjı gettrilmeslyl* meyd*c» gelen reslm T» beterae W. S Bir pcygamber» inananlann topu. 6 El yao•mda oiduğu gibl Ostten g&$s dogra eflk olan basızn barfl. 7 Eski dllde «a Btr dlltt 1 23456789 iranlı yeni önderlerin çeşitli konuUrdaki gorüşieri "Rehineler sorunu" iranlrak savaşı gibi dünyayı uzun süre meşgui eden gefişmelerin ardmdaki gerçekler, kaynağtndan sağlanatv bilgiler ve gözlemlerc dayanılarak tarihsel boyutları içinde aktarılmaktadır. ara, aafcll va cum]« 7»pısım I » celeyen bilim. 8 Tersl gero»itn aykm olan aö». t StronaV yumun slmgesl İçinde p&ra. mücevherat gibi degerU bulundugu yer. DL'VKt B t U U C A N D I ÇÖZtM* SOLDAN 8AÖA. 1 Menerlaı. 1 tmal. 1 leK Na. 4 Ato nltin. i Lüle Et. 6 Ka» İ U 7 Olefla M B . t La have. » lyellk S L YOtARIDAN AŞAĞIYA: 1 MelankoU. 2 Etek Alay. ) Rekolte 4 9r NO PU. 5 BUglU. 6 rt Te naK. 7 lm. 8 9 Ela T»n. 1000. TVyl aşan istekierde X25 Indlrlm yapılır. Posta giderlerl de yayınavlmlze olttlr. 125 Lira = Adres: Klodfarer Cad. No. 24, D. 345 Türbeİstanbuiy Cumhuriyet 0ahlM : Cumhuriyet Matbaacılık ve GazeteciUk TJV.Ş. adına: ^ . .„ NADtR NADt Müessese MUdürU ^.«^ EMtNE LŞAKLIGİL Yaa tşlert MüdürÜ „ TURHAN ILGAZ Easan ve Yayan: Cumhuriyet Matbaacılık ve GazeteclUk T.A. Ş. Cagaloğlu, Türkocagı Cad.: 39 41, Posta Kutusu : 346 İSTANBUL Tel.: 20 97 03 BÜROLAR: • ANKARA: Konur Sokak 34/4 YENÎŞEHÎB Tel.: 175825 17 5866 tdare: 183335 • İZMİR: Halit Ziya Bulvan No.: 85 Kat: » Tel.: » 4 7 09 1312 30 « ADANA.: Atatürk Cadde«i, TDrk Hava Kurumu tsteoa Kat: 2, No.: İJ TeL : 14 550 19 731 TiKVtM M MART 1981 Oğle lklndl Gftnca tmsak Aksam Tata 16.49 653 5.15 19İ7 2059 ELEMAN ARANIYOR BuyOk blr slrketin İstanbul teskllatında calıştırılmak Ozere, 1) Yüksek okul mezunu askerliğlnl yapmış yetiştirllecek idareci namzetleri. 2) Sekreterlik okulu veya llse mezunu tecrübell bayan sekreter, 3) Yüksek okul veya Tlcaret Llsesl mezunu muhasebe ve personel mevzuunda tecrübeli bayan veya bay eleman aranmaktadır. Muracaatların yazılı olarak P.K. 52 TOPHANE adreslne yaptlması rica oiunur. (Cumhuriyet: 1861) L NÎLGÜL KARACA (KUL) ŞEREF KARACA Erltodilu L (* ff i J Göı MUtehassut ÇAĞDAŞ YAYINLARI Dr. Burhan Rüştü SAVAŞ Uuayenehanestm tekrar • • oarak hasta kabulür* ba«l»' Eahariye Od. Ifo B TEL: 37 50 21 Sa«t 16'daa aonra Ö| Ail«fltn ve fizelllkie bosonmonın türlu •orunlofinı w« doho önce Adalet Bokonlığı'nco haıınanmı» olan Boşanıra Hukuku tasorısını lceren ve cözum yollorını gö9> teren kltap: AİLENİN ÇİLESİ BOŞANMA Ortt Praf. Dr. H. V. VEÜDEDEOâUJ Herkesin okumaaı tavttve «dllrr. Eden 180 rATW tSTANBÜl L 1876 (Cumhuriyet A
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle