27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
r Cumhuriyet 2 OLAYLAR VE GÖROŞLER devUti bir zuğürt durumuna getirmeh yolunda süregidildi. Avrupalı alacahlilann güvenleri halmadığından herkes verdigi paranın tehlikeden kurtarılman sevdasına düştü.» Paşa. şu ibretle okunacak sözıeri ekliyor.'Avrupa ülkelerinin uygarhkça son yüzyılda olağanüstü ilerlemeler göstermesi bilim ve eğitimin ilerlemesi ile zenginliklerin artmasını sonuçlayan sanayiin teknik uygulamalarla oluşmasından ve ytne tekniğin bir ürünü olarak demiryollannm bütün Avrupa ülkelerini. kentlertni birbirine bağlamasımn her aevlet ve her hükumet tarafından önemle ele ahnmasından doğmaktadır. Bizde ise yüz elli yıh aşan bir zamandan beri cehalet belâsı ilerlemiş, yukarda sözü edilen teknik işlerden. yüzyılımızm bayındırhğından haberimiz olmaması dolayısiyle, borç olarak alınan paralann çoğunun, zenginlikten ya rarlanacah yeteneği sağlayacak bilim ve her türlü eğitimin yaygınlaşması, yurdun iman için gerekli yollar, şimendiferler, limanlar yapımı, nehirlerin temizlenerek ya taklannın düzenlenmesi gibi bayındırlık işlerine harcanması gerehirken, gerçekten ciddi hiç bir şey yapılmamif, yapılanlar da devede kulak oranında kalmıstır.Gerçi Meclisi Vâlâ, bu korkunç duruma düşülmeden önce. Abdurrahman Şerefin deyimi ile 'üstü hapalı» olarax, d:ş borçlanmamn. üzerinde uzun uzun düşünulecek bir sorun niteliğinde bulunauğunu belirtmişti; anlaşıldığına göre, Du uyan kulak arkası edilmiştir Türk haiKı, djş borçlanma baskısmdan ancak Atatürk döneminde kurtuldu. Peki. sonra ne oldu da. bunca acıklı bir geçmiş deneyi unutulup yeniden dış borçlanmamn kıskacına boyıın uzatıldı? Bu sorunun nedenieri onca karmaşık değildir; ama biz bu yazımızda sadece bir gözatmakla yetinehm. 4 ARALIK 1981 bdulhamid IL'rıin saîtanatmda memur ayhklan düzenli olarak çıkmıyordu; sözün kısası, arada bir öd*niyordu bu ayhklar. Ama işin güzel yanı, memurlarm, aybaşı yaklaşırken, çıkacak mı, çıkmayacak mı?» düşüncesiyle umuda kapümalandır... Derken bir ferman: *Padişahımız efendimiz bu ayki ayhklan affetti.' Bu •affetti» sözü •ödenmeyeceh* anlaınına idi. Şaka gihi. değü mi? A Tarihimizde Dısborclanma Melih Cevdet ANDAY Kâğrt para basılmasuun mall zararları Maliyece incelenmiş, borç senetleri satüdıkça kâğıt paranın yok edilmesi kararlastırılmıştı. Tarihçi Abdurrahman Şeref. burada şöyle diyor. «Görülüyor ki, maliye. borç senetlerine yardımcı olmah üzere kağıt para çıkarmakta, bu k&ğıt paralan onadan kaidırabilmek amacı ile de borç aenetlerine baçvurmakta. yani bir zaran başka bir zararla harşılayacağını sanmakta olup, her halde zararlardan birinin ortada kalacağı noktasıru anlamazUktan gelmektedir.» İşte o zaman. dış borçlanmaya başvurmaktan başka çare kalmadığı düşunolür. Oysa Mec!isi VaJâ'nın birçok tutanaklannda yinelenerek yazıldığı gibi. dış borçlanma enine boyuna düşünülmesl gereken bir sorun olup, kaçınümaz bir zorunluluk görüLmedikçe bu yola gidilmemelidir. Zorunluluk. bayındırlık işierinden ve devletin olaganüstu masraflanndaa kaynaklamr. bu durumda ise. borç alınan para gerekli yerden başka bir işe harcanraamalıdır. Oysa bu kez, bütçe açığını kapamak için dıç borçlanmaya gitmek soz konusudur. Tarihçi Abdurrahman Şerefl dinleyelim: •Dif borçlanmalar çoğaldıkça faizleri de artuğından ve devletin gelinni artîtracak yararh ifler ortaya konulamaaığından bütçe açıklan da yıldan yıla babanyor, faizlerin ödenebilmesi için Maliye yeniâen borçlanmalara girmek zorunda kalıyordu. Şirvanizâde Rüftü Paşanın »adureti döneminde bir taksit konsoiit (uzun süreli borç) faizlerini ödeyebilmek için Galata öankerle rinden yüzde onsekiz faizle perakende borç almmışti. Bu yüzden bir de aüzens<z borçlanmalar defteri açıldı. Eski borçlarm ödenebilmesi için böyle ağır koşuttarla yeni borçlar alması devleti iflâsa doğru götürüyordu. Bütçe açığı 1873 yüından sonra beş milyon liraya varmıştı. Bu miktar genel gelirin dörtte birine eşitti.* tşte durutn buraya vardığından. 1875 yılında Mahmut Nedim Paşanm ikinci sadâretinde. dış borçlar. taksitleri vs genel olarak içerdeki pay senetlerinin faizleri bir kararname ile yanya indirilir. Ama hangi alacakJı, borçlunun kendi başına aldığı böyle bir kararı sineye çeker ki! Olayın yankısı. içerde ve dışarda siddetü olur. İçerde. halktan birçok kimse taşınmaz maJını. yaşlı kadınlar mücevherlerini tahvil. pay senedi ve değerli ticarl kağıtJara yatırmıç olduklanndan, bu düşüş onları perişan etmiştir Dışarda ıse alacaklılar Osmanlı devleüni kendi devletlerine şikâyetle yanıp yakılırlar. Pans ve Londra'da elçilerimize hakaret edilir. Dahası, bu devletlerin parlamentolannda bizim için sert sözler »öylenir. Bundan düşmanlanmız yararlanır. ya da yararlanma yolunu tutarlar. Mirâtı Hakikat (Mahmut Celâlettin Paşanın üç ciltlik öaemli yapıtı) diyor ki: 'Bundan sonra ise borcu borçla 6demek, gelir gider dengesinde ortaya çıkan açıklan borç alarah kapamak, kısacası Kitap ve Insan... Sanıyorum Padişah bu tür şakalaşmayı halktan öğrenmiştir. Abdülaziz döneminde, devlet. dış borçlann altmaa eziJmekte iken, Sadnâzâm Mahmut Medim Paşa. kimsenin aklına gelmeyecek bir çare bulur. dış borçlan bir kararnanıe ile yanya indiriverir. Bunun üzerine halk, durumu şu şaka ile ölümsüzleştirir 'Borçlanmızı keşke tümuyle helâl etse daha iyi olurdu.» 1982 yıh bütçesijıin Daruşma Meclisi'ne «önderildiği habert verildiği güslerde. ben de tarihçi Abdurrahman Şerefm *Tarih Konuşmaları» adlı (Kavram Yaymlan) tcitabını okuyordum, *helâU fıkrasını oradan öğrendim; ve çeşitli konuları içeren kitapta, özellikle '1844 ve 1849 bütçeleri Dış borçlanmalar» başhklı yazı üzerinde durdum. Okurlanma o yazının kimi bölümlerinl aktaracağım. Önce belirteyim kt sözkonusu bütçe 1849 yıh bütçesidir. Açık, bir yük (yuz bin ftkçe) seksen sekiz bin beş yüz altmış kese (beş yüz akçe) akçeye yukselmiştir. Bu açık ile. duşük para, borç senetleri. faizll kâğıt para dertlerine çare bulmak ürere toplanan Meclisi Vâlâ. tutumlu davranılması ve gelirin arttınlması gibi uzun sureli öğütlerle yetinmek zorund& kalır. Böy]ece bütçe doksan bin keseden fazla açıkla sunulur. Gellri arttırma konusu. bundan önce de ele alınmışti: bulunan çare, esham ve düşük değerfi kâğıt para bastınlmasıydi. N 2 OKTAY AKBAL HflVIR Z T Libya'dan Çizgiler: III AVİYE 300 bin nüfuslu bir viloyet Trablus'a bir bucuk soat uzaklıkta. Libya'mn büyük petrol roflnerilerinden biri burdo. Her vilayette blr halk komftesl var. Çoşitli alonlarda görev yapan 'bakan' sayılanilecek Emin'lert var. Zoviye'dekl Belediye binasında toptandık. Zaviye kongre Emirti Abdulhomid Ammar, Halk Komitesi Emini Abdullah El Önceyli ve öteki sorumlulatio masa başıno oturcuk. El Önceyli 'Dilimiz bir değilse de duygularımız birdir. Gercek ilişki hükümetler arasındoki değil halklar arasında olondır» dedi, sonra ekledl: tOcüncü kuram evrensel bir kuramdır, herkes icindir» Üçüncü kunam, Cemahiriye kuramıdır, yanl holk kongreleri yönetimi... Oradon rafinerlye gittik. Holklo ilişkiler boşkom gerskfl ocıklomalorda bulundu: «Devrlmden önce petrolümüzü dışanya gönderir, sonra onlardan satın alırdık. Eylul devriminden sonra Libya halkı işi devroldı. ilk p»trol rafinerisi 1974'de Zaviye'de acıldı. Burada günae 60 bin ton petrol üretilir. 1977'de ikinci rafineri acıldı. o da 60 bin ton uretlyor. Böylece Übya'da petrol uretimi günde 120 bin tona yükseldi. Şimdi Bingazi'de üçüncü petrol rcfinerisi yapılış halınde bitince o aa günde 100 bin ton petrol üretecek.. Sör alon Kongre Emini Ammar tKrallık döneminde petrol halka hic bir yarar sağlamazdı, yabancı şirketlerin elindeydi.» diyo tomamloaı. Sonra minlbuee blnerek rafinerlyl gezdik. Akdentt önümüzde lacivert karışımı bir mavilikle uzonıyor. Göralabildfğlne bir Akdeniz... Birden düşündüm, tehiikell bir yerde kurulmamış mı bu rafineri, hem havadan, hem de denizden saldırrya acık. Bir savaş durumunda. İlk hayava ucurulacak bir yer. Nasıl scvunuluf, bılemem. Derken, yöredekl bir lokonto. her zamanki yemekler, yonl corba, et, meyvo. Öğle böyle, akşam böylel Insan sürede etterı bıkıyor, sebze aramaya başlıyor. O gün Libya Yugoslavya macı vardı. Bii gozetaCiler maco gitmek üzere âynldık. İyi hoş. her şey İyi, yalmz konuşmalar, söyleşiler cok vakit alıyor. Libyalılar sövleştyi cok seviyorlar. Semlnerde oturacaksınız, bakışacak, rki üc süzcükle dertleşeceksiniz, o da İngiljzce!... Arapca anlamadığımızdan DOşa giden zamona actyof, bu zamanı değerlendirmenln yollarını arıyoruz. O do nedir, bir gozeteci, bir yozor icin, gezmek. görmek, inscnları tanımak, kenti anlamaya, biımeye calışmak... Ne var kl Libya'lı gdrevliler All ve Murat hoştanmıyorlcr, tek boşımızo dolaşmalanmızdan... Ne zaman topluluktan ayrılsak tepki gösteriyorlar. TRT kameramonı Sonat, kooa aracı taşımaktan yoruluyor, ama görev gereği yanmdo taşıyor. Llbya'yı daha iyi tanıtmak, istemekte ne kötüluk var? Yolumuz Trablus'un hemen hemen göbeğinde kumlu Başkanlık sarayının önünden geciyor. Sanoy fllan görünmuyor, yalnızca mazgallı bir duvar... Kapılarda birer tank topları dışarı cevrik duruyor. KadınerKek askerler doloşıyor kapı önlermae. Anlaşılıyor kl Başkan Kaddafi sıkı önlemler altında yaşamaktadır. Düşmanı pek çok bir lider... Değişik bir yönetim kurmuş. kendince "sosyalisf bir yönetim, herkese örnek olacak Dir 'ücüncü yoC>... Ama şimd.ye dek onu izıeyen çıkmadı, cıkacağo da pek benzemez. jkl buçuk milyon nüfusiu, petrol zengin' bir ülke kendine vergi blr özellik taşır. Yalnız Kaddafi'nln kendi halkına yararlı olmaya caliştığı acık. Gazeteci olarak Başkan'la bir görüşme yapjbilmek isterdik eibet Bir iki kez yöneticüere hatırlottık bunu, ama şu sıralarda kimseyle görüşmüyormuş. Görüşebilmek icin kimi zcman haftalarca bekiemek gerekıyormuş... Yol arkadaşlarımız arasında, TRT Genel Müdürü Mocit Akman ictenlıkli kişi. Uzun yıllor dış görevlerde bulunmus bir muhabere subayı, bir elektronikçi... Eleştırilere açık, eşit tartışmadan koçmayan. şakayı seven bir asker... Karahon'la söyleşilerini izlemek, onîara katılmak yolculuğun en tatlı anıları arasında... Uzun uzun konuşmok, Olke sorunları üzerinde durmak, tanımak benim icin COK yararlı oldu. Bir gün de Fetih Ümversitesine gittik. On faKültesi var. Yönetim Yüksek Halk Komitesinin elinde... Her </ı> bir öğrenci bu komiteye seciliyor. Asistanfar yıida 6 bin, profesörier 9 bin dincr maaş olıyorlor. Ayrıca ayda 250 dinar tutan eğitim ödeneği de var. Türk parasıyla yılda 3 milyon 600 bfn lira! Üniversitede görovll üc de Turk öğretim üyesl var... Son günümüz, biraz carşıpazar gezmek de var işin içinde... Sofracan tatlilorı yemeden kalktık Öğle yemeği nerdeyse akşoma kadar sürecek yoksa! Onıversite kantininin aşcısı peldi, nıye kalktıjımı?! sorau önce Fransjz sondım, deği/miş, Tunus'luymuş. Son gecemiz. Yarm dörtîe kalkıp 7 uçağına yetişeceğiz. Uykusuz bir qece olacok Oldu da!... ransa'da sorvın nüleer santraller üzerinde yoğunlaşmış durumda. Bu santrallere karşı muhalefetin baskısı. Sosyalist Portisinl, kendi teknotrat eğilimlerine rağmen, ılımlı da olsa nükleer enerjiye karşı tutum aimaya zorlodı. Buna karşılık, tekniğin torafsızlığına inancı pek olan Komünist Partisi ise, nükleer santral inşaatı durdurulan yerlerde bayram yapan halka «Yurdun genel çıkarları» icin santral yapımının gereğini anlatmaya koyuldu. Gerçekten de sorun burada. «Yurdun çıkarları» hangl ölçüte göre ve kim tarafından saptanacak? Varolan karar alma mekanlzması lcinde, bu çıkarlar ne dereceye kadar devletin öz çıkarları, yani onun toplum üzerinde egemenliğini uretmesl icin gerekli gör düğü strate|ilerden farklılar? Görünuşte buna benzer bir soruyu Kuzey Amerika'da «Ye nl HberoHım» akımı do soruyor. Ama onun kalkış v» vanş noktalan ile Avrupa'da g« lişen düşünce akımları arasında büyük ayrılıklor var. Amerfka'da devletin fazladan her müdahalesi, toplumun üzcrine oturmuş bir yük, piyasa ekonomisinin cAkılcı» calışmasını engelleyen bir parozit olarak ele alıyor tYeni IIberallert. Kolkış noktatorı <Gercek ve sof rekabet» koşullannın toplumdo herkesl ho$nut kılacak bir denge sağlayacağı Iddlası. Varmak Istedik leri nokta ise toplumsa! değlşımler, özellikle «iktlsadl akılcılığın» reddine yol açabilecek istemlerin kopltallst sistemln eleştirlsine yönelme6lni engellemek. Onlara göre bozukluk yeterince kapitalizml uygulamamaktan ileri geliyor Kapltalizmin altematlflnl İse totolitarizm olcrak gösteriyorlar. F Demokrasi ve Iktidar | FRANSA'DA İKTİDAEA GELENLERİN SÖZLERİNİ TUTUP TUTMAYACAKLAEINI GÖRECEĞİZ. TLTARLARSA, DEMOKRASİ İKTİDARIN BİR LÜTFU DEĞİL, TOPLUMUN MALI OLACAKHR. men hemen hic vurgulanmımjyor. Sosyolist partisi yöneîicileri icin bu devletleştirmelerin temel amacı, hükümetin iktisadi politikalarına ve özellikle sanayi politikasına yardımcı olacak pilot bir sektör kurmak. Kısa vadeli kâr amacı taşımayacakları için, önce yatırımlara yönelik daha büyük kaynaklar üreten, uluslararası piyasaya açılırken ic pazara sırtların\ cevirmeyen işleimeler bütününü sosyalistler Keynesçi iktisadi politikalarının temel taşlonndon sayıyorlar. Buna karşılık işletme lci de mokrasiyi, devletleştirmenin ana kazanımı olarok görmeyi bîrcok acıdan sakıncalı buluyorlar. İlk olarak, onlara göre böyle blr görüs demokrasi kav ramını devlet sektörü icine hap setmek demek. Bunun da özel sektörde calısanlarla, devlet sektöründe calışanlar arasında aynlıkların daha hızlanması ve özel sektör icinde demokrasi mücadelelerinin güc kaybelmesl sonucunu doğurabüeceğini belirtiyorlor. Zaten h o len var olan bu aryınmm, daha da derinleeerek, emek hlyerarşislnde oyrıcalıklı işciler grubunu güclendlreceği ve böylece yaygın demokrasl hedeflerinden uzokloşılocaâı gercek bir sorun. İktisadi alandaki demokraslyl yalnız ücretlerin ve tatlllerin artırılması olarak ele almoyan İki sendika, CGT ve CFDT sendikalan İcin sorun göstermellk bir yönetime katılma sorunu değil. Ö z e l likle bu konuda hassas olan CFDT sendikasına göre emekçinln Işletme dışı yaşamını da •le almakla ancak bu alanda demokrasl llerleyebllir. Doloyısıyla, konut, toplu taşımacılık, kültür. eğitim, tatii, çevre klrlenmeel sorunlarının da bötünüyie ele alınmaları gerekiyor. Tüketim tarzının üretim torzıyla dolaysız lllşklde olduğu tesbltfndsn yola cıkan CFDT sendlkasınm demokraslyl genişletmek yolunda yaptığı tek lifler sorunun derinlerlne inlyor. Bu görüşe göre, efler Franta'da halk kitleferi daha da artan bir şekilde tüketim ekonomisl modellni benimsemeys devam ederlerss o zaman üretimin örgütlenmesinde demokrasl yolunda büyük adımlar atmanın otanağı yok. Daha Vuksek verimlilik. daha gelişmîş bir işbölümü yolunda üretimin örgütlenmesinin bilglsayar yar dımıyla daha da merkezileşme si sonucunu kendiliğinden getiriyor. Bir sendikacıntn dediği gibi, eğer herkes sacmı elektrikli saç kurutma makinesiyle ku rutmak isterse, Fransa'do nük leer enerji kaçınılmaz oluyor. Ancak bu konunun, Fransa da, PSU (Birleşik Sosyalist Partisi), «Cevre korunması» hareketlerl ve CFDT sendikası dışında yankı bulduğunu söylemek zor. Bu yenl Içerlkli demokrasl ko nusunda giderek duyarlı olmaya başlayan siyasi partiler ne dereceye kadar bu sorunları gerçekten benimseyip, ne dereceye kadar bunlan Iktidara gefmeK icin başvurulması gereken sövlemler olarak görüyorlar? Bu belki de o kadar beiirleyicf bir sorun değil. Cün kü eğer gerçekten toplum içine kök salmıç istemleri yansıtıyorsa bu yeni yaklaşımlar, bunlan kullanarak iktidara gelen siyasal partiler. ictenlikleri o'sun olrnasın, iktidarda kof mak için sözlerlni tutmok zorundo kalacaklar. O zaman demokrasi o Iktidann bir lütfu değıl, belki gerçekten toplumun malı olacak. Ahmet İNSEL c> kılıyorso, değlşimın solt mülk/yetin el değiştirmesi anlamına geldlğini italya'da Komünist Partisi birçok ker vur gutadı. Bu portinin devlet işletmeleri sorumlusu, Gerardo Chiaromonte, Fransa'da devletleştirme projeleri konusunda gö ruşlerinl ocıklarken, stratejık nitelikteki üretken foaliyetler dışında, kamu sektörünün «K6r ve slslematik blr Wçlmdo genlşlemeslnl» olumlu buluyor. Hatta daha da ileri giderek, partisinin stratejik olmayan sektörlerde çeşltll nedenlerden dolayı devletleştirilmis Işletmelerin özel sektöre devrini teklif ediyor. Chiarmonte İcin kamu sektöru, ıDevletin her yere burnunu •akarak», altından kalkamayacağı blr yükü üstlenmesi anlamına gelmemell. Buna karşılık özel veya dev lete ait tüm Işletmelerde. calışanların mekanik blr şekilde, neden, nasıl ve hangl amacla calıştıklarını bilmemeleri. üretimin örgütlanmesinde etken söz sohibl olmamalarının, sorunun temefini oluşturduğu giderek vaygınlaşan blr görüş. Bu İse dar mülklyet lliskisl bokı? acısı üzerfne, daha genls öretim ilişkisi sorununu gundeme getirmek demek. Bu acıdan ilginc bir deneyim emekçilerin birleştikleri üretim kooporatifl şirketlerl. Bu güne kadar bu Işistmelerin önünde iki secenek vardı: Ya, kapltollst iş cevresinin kurallonna uyup, giderek klaslk blr örgütlenmeye gidecekler, ya da bunu reddedip, yasomla ölum arasında boğuşan faaliyet ler olarak kalmayı kabul edeceklerdlr. Son yıllarda bu 6irketlerin sayısında görülen hız h artış, yakın bir zamanda bun lann çölde bir damla gibi boğulmalan tehlikesinl bir dereceye kadar aşma olanakları verebilir. 1981 sonunda Fransa'da kre di sisteminin hemen hemen bütünü ve büyük sanoyl işletmelerinin önemli bir kesiml devletlestlrllecek. Sanayi işletmelerinin ilk oşamada yalnız holdinglerinin mi, yoksa tüm katılımlarının mı devletleştlrilmesl gerektlfll tortısması daha sürüvor. Boylec* Franso, gellşmis kapitafist ülkeler lcinde, en önemli devlet sektörüne sohip ülke durumuna gelecek. Ancak İlginc olan, bu devletlestlrmelerfn demokrasiyl aenişletecekferf Iddlosı, komünist Partisi dışında. he uzarter Erdost'u tanıtmaya gerek yok. Cünkü ülkemizin kültür ve yazın yaşamında tantnm.ş bir oddır Muzaffer İlhan Erdost; ozandır, yazardır. arcştırmacıdır, yayıncıdır, sağlam kişilikli oydm b" insandır Bir yıl önce Muzaffer'in başındon ocının acısı bir oıay gecti. Momak'ta gözaltında iken Muzaffer dövüldü kardeşl ilhan Erdost öa öldürüldO Bu olayın dnvcsı sürüyor. O günden bu yana Muzaffer'ir) acısı koyulaştı. Oysa ölüm acısı başlangıcta büyüktür; zamonlo kücülür. Doğa yasasıdır bu... Mı^aUer scnki doğa yasasına başkaldınyor; yureği oylesine acı bağlamış, * Muzaffer'den aşağıdaki mektubu aldım: «tğabey, 10 kasım, ulusal tarihimizde anlamlı blr gündür. Bu orlamlı gün benim yaşamımda bir başka acıyla buluşuycı Kardeşimin sevgili İlhanımızın öldürülüşünun de acıklandığı gündür 10 kasım... Bu yıi da 10 kasım yine jlhan'la ilgili blr olayla örtüştu O gün onu öldürmekten sanık olanların duruşması dc vardı. Bu duruşmaların ayrı ozelliği olduğunu da beıirteyim. Her duruşma günü duruşmo süresince, ailemiz İlhan'ın öldürülüşünü yeniden ve yeni acılarla yuflruJorak yeniden yaşar Yanl 1981 yılının 10 kasım akşamı bizim acılarımızın yumaklaştığı bir akşamaı. Blzim iki kardeş olarak 15 yıllık bir yayın yaşanvmız olduğu cok lyl bflinir. Düşüncelerfmiz Değenilir, ya da begenilmez; omo tüm yayın yaşcmımızı, bllimsellik, doğruluk, öurüstluk üzerine kurduğumuz yadsmamaz. tier zaman yasal yollardan yürümeye ve doğabi'ecek »orımların yargı önünde cözümlenmesine oz»n göste fiiğltniz de bilinir. Bunlan burada belirtmemin nederi, Kendimıze övgü değil, bir olayın carpıcılığmı açıkla»abi'T>ek icindir. Yayırevlerimizin kitaplarının bulunduğu ve bir yılı oşkın biı cüredlr kopısını açmadığım, yolunu unuttuğum deponun bulunduğu mahcllin karakolundan bazı polisleı tom da 10 kasım gecesi bir eyleme glrişmişler. Yay.nevi d6posunu acmışior. Nedanini bilmesem d» dogol tforsılıyorum bunu... Ama şunlar doğal mı: O gece hicbir ilişkisi yokken cmcamı evden pötürüyorlcı Sabaha karşı 4.30 da Deş polisls «vimlz» geliyorıar Eşim kitaplıkta yasak voyın bulunmodığını, cünkü oir yılı aşkın sürede üc kez arandığını ve her kitabın te> tek denetlendiaini söylüyor. İlhan'ın cezaevine giderken yanına aldığı ccntcsınm, kcnlı palto6unun, morgdan aldığı giysilerinin bulunduğu dolap da aranıyoı Solono geciliyor, tutanak hazırlcnırken poıis memurlarından birisi İlhan icin diyor ki: iyi olmuş öldürüldüğü... Boyle konuşan bir kişi, ycralı bir oileden doguldır kl yanıtını alaccktır. Ama bunun anlamı nedir? Kordeşimı fitirdiğim günden başlayarak gerek askeri sovcıların rutumunda, gerek sayın yöneticilerin açıklamalannda, jerek yargılamanın yansız tutumundo yasallığa ve durüstluge tanık olduk. Öyleyse 10 kasım gecesinin dökumunun anlamı ne? Ertesı gün amcom serbest bırokı'ıyor, depodan kamyonla bir miktar kitap olını yor, sirra ger1 getirilerek depo mühurleniyor. Şu ando bana b'ldirrlmiş hicbir şey yok Ben hukııksal anlamda Hicbir şey yokken' bir kardeş verdim. Ancak 10 kasım geceti bizim yaşadığımız olaylarm temeiindo 6yle görünüyor ki 'Yasok yaysn uygulamasmdak /cnlışlıklar yatıyor. Bu uygulama yanlışlığı şu birbucuk /ıl icinde dört kez bizlm kapımızı caldı. Her çalışto yer.ı sorun'ar doğurdu. Kitap, tabanca tüfefc, dinam'tle eşanlamlı tutulabilir mi? Bu sorunun üstüne eğ'lmek gerekir. Konusa, bir hukuk devletîne ve hukuk ilkelerirre yaraşır blr cözüm getirmek sanırım pek zor değildir.» * Muzaffer Erdost, bugünkü lcişlerl Bakonı E. General Suyın Selahattin Çetiner ile 27 Mayıs'tan önce bir cezaevinin koğuşunda uzun süre haksız yere yatmıştır. Savm Cetiner'a «Kitap» konusunda duyurmak ıstediğim ikinci mektup sahibinin de boyle bir ozelliği vor. Yurt dOzeylnde cKltapı konusuna yaklaşımda getirilecek bir aydınlıkla Muzaffer'in acılı yüreğinin acısı biraz hafifler mi? IMZA GUNU İLHAN SELCUK Nifantafi'ndaki AKADEMt KİTABEVİnd* $aat 15.30 19.00 arasında ohurlanna kitaplarını imzalamaya bugün de devam edecektir. Cumhuriyet 9808 Avrupa'da ise pazar ekonomisine karşı yaklaşım daha farklı. Iş cavrelerinin görüşlerini yakından yansıtan tutucu partiler dışında, bugünkü haliyle, oldukca güdümlü olan ekonomlnln bile demokratik bir denge için yeterll olmadığı görjşü egemen. Ancak buna karşılık, Sovyet tlpl blr planlama ve örtü altında yaşayan kısmı pazar ekonomisini ise toplumsal demokrasi acısından savunmak artık tarihe karıştı. Toplumun sözde genel bilincinin ifadesl olan devletirı tespit ettiğl (htiyaclor düzeniyle, halk kltlelerinin Istemlerlnin arasında nasıl ucurumlar olduğu ve bu ucurumların nasıl toplumsol potlamara dönüşebileceklerini 1970 ve 80 Polonya olaylan yeterince acıklıkla flösterdi. Devietin kararname İle toplumu ve özellikle iktisadl düzenleyemeyeceğinl anlamak, Avrupo'da demokrasi kavramının gelişiminde önemli bir aşamayı oluşturuyor. İnsonın kendisinin ve çevresinin yaşamını ilgilendiren ko nularda tam söz hakkı sahibi olmosı. uretim oroclarının özel mülkiyetinin egemen olduğu bir düzende, iktisadi alanda ne dereceye kodar gerceklesebilir? Bu kacmılmaz soruyu yanıtlamaya çaiışan yoklaşımlorın giderek birleştikleri nokta, bugüne kadar cözüm olarak bakılan, mülkiyetin devlete geçmesinin, her koşulda, demokrasi açısındon ileriye doğ ru atılmış bir adım anlamına gelmeyeceği görüşü. özelin elinden alıp patronluğu devlete vermek, eğer lşletme icinde korar clma mekanizmalannı köklü blr blçimde değiştirmiyorsa, emekcilerl eskiden olduğu gibi harcodık ları emeğin kullanımına yaban T.C. Dz. K. K. TASKIZAK TERSANESİ OÖNER SERMAYE GENEL MÜDÜRLÜĞÜ HASKÖY İSTANBUL ONAY NO 436 Taşkızak Tersanesi Döner Sermaye Genel Müdürlü^ü'nce aşafıda belirtilen malzemeler. ilgili idari ve teknik şartnamesine göre KAPALI ZARF USULÜ ile satın ahnacaktır Tahmini Malzemenin Cinsi: Miktam Bedeli Muhtelif Boru Bağlantı EleTnanlan 12 Kalem 1.583.750.TL. (Cumhuriyet 4 ARALIK 1931 Sanayii himaye Ankoro 3 Yeni sanayii teşvik kanunu en ziyade ihtiyac ve mılli menfaat görulen 6onayiin rnemleket danilinde himoyesini hedef tutmaktadır. Bu himayenln gümrük tarifelerinde cleğişiklik yapılmc sı scretiyle gercekfeşmesi kuvvetle muhtemei görülmektedir Bu takdirde sonnyil resv'k kanurıundan istifade edebilmek ICın verli fabrikaların maliyet fiatlarıno istinat etme leri 'azım gelecektir. Bu konuıiia beraber bir gümrük Jp banka kanunu yapıiması sanaylcilere muhtac olduklan kredlyi bu hankonın temin etmeSl muhtemei görülmektedir 1 Malzemenin geçici teminatı 61.323. TL.'dır. 2 Teklifler. tdari Şartnamede belirtildifi gibi verilecektir. 3 Satınalınacak '12) kalem malzemeye ait tdari ve Teknik Şartnameler. Satınalma Komisyonu Başkanlığı Ofisi'nden 500. TL. Dz Kuvvetlerini Güçiendirme Vakfı'na vardım makbuzu karşılığında temin edilir. 4 Posta ile şartname gönderilmez ve bu husustaki müracaatlar cevapJandınlmaz. 5 Genel Müdürlüsrumüz 2490 sayılı kanuna tâbi değildir. 8 Genel Müdürlüğümüzce herhangi bir teklifin seçilmesi ve üzerinde muameleye geçilmesi, Genel Müdürlük ile satıcı arasında bağlantı garantisi yüklemez. 7 îhaleye iştirak etmek isteyen firmalar geçici teminat olarak; memleket parası. Devlet İç tstikraz Tahvili veya vadesiz banka teminat mektubunu Döner Sermaye Muhasebe Müdürlüğü veznesine yatırarak alacaklan makbuzu. teklif zarflannm haridnde koyacaklan diğer evraklarla birlikte ayn bir zarfın içine Koyarak Döner Sermaye Satmalma Ofisi'ne kayıt ettirip vereceklerdir. 8 Teklifler en geç 18 araiık 1981 cuma günü saat 1000'a kadar verilecek ve aynı saatte Satınalma Komisyonu Ba^kanlığı'nca açılacaktır (Easın: 25045) 9589 Sahibl: Cnmhuriyet Matbaacıui ve Gazetecilik T.A.Ş adına NAOÎR NADİ Genel Yavın MüdUrö HASAN CEMAL MUessese Müdürü EMtNE USAKLIGtL Yazı tslen Müdürü (IKAV (iftNFNStN Basan »e Yayan : Cumhuriyet Matbaacıiık ve Gazetecilik TA.6 CagaJoflu Türkooağı Cad 3941 Posta Kutusu: 24« tSTANBUl TEI. : 2(1 97 13 ) BORULAR: • ANKARA : Konuı SJokalc 24/4 YENİŞEHİR Tel. : 17 58 25 17 Sfl 66 tdare • 13 33 35 • tZMtR : Halit Ziva Bulvan Pîn • «5 Kat • 3 Tel. • 25 47 flfl 13 12 30 • ADANA • Atatürk Cadrtesı r u m Hava Kururnu 1» Haru K a t : 2. No • 13 TPI 14 550 19 731 Imsak 6.24 Giines «.07 T AK Vt M 4 ARALIK t"Xl öfle İklnrli 13.04 15.23 Akşatn 17.41 tatii 19.19
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle