27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 23 ARALÎK 1981 ürk Kültür Vakfı, geçen hafta («gpçtiğimiz hafta» değil. ne gerek var o söze!) «Türk. Yunan ilişkllen ve B&rış» konulu bir toplantı dıizenledi Ga.'eteciler Cemiyeti Konferans Salonurida Haberim olsaydı giderdim konuşulanları Jinîemeğe. Ama sonra gazetelerde okudıim Prof. Dr. Dimıtri Kitsitikis'in. Altan Oymen'in, Ali Sirmen'in. Prof. Melib Tum^r'in, Mehmet Ali Birand'ın söylediklenni. Tümü de ılginç açılardan. yararlı, iyi niyetli konuşmalardı bence. Ancak buniar devlet poliükalarını ne denli etkiler, oru«ını bilemem. Hattâ bu iyi niyetli konusmacılar, yann deviet poliükalarından surumlu yerlere gelseler, iyi niyetlerini gerçskleştirme olanağını bulabilecekler midir sorusunu yanıtlamak kolay değildir sanınm. Öyle ise bu uzman aydınlann düşünceierini oluşturan nedenler başka. devlet poıitikalanna biçim veren koşullar başka <nı? Belki de öyledir; tarihi yapanlarla yazaniar arasında sürekli görülegelen aynm b'.ınu tamtlar gibidir Başka bir deyişle. siy^al olaylar kendi yasalan uyannca nasıl şelişeceklerse öyle gelişirler; iyi nıyet, geçmişte. savaşları önlemeye yetmemiştir. dilenz 1lerde yetsin! I Iyiniyetli Bir Toplantı Melih Cevdet ANDAY Yunan ilişkilerinin geçmişinde basalun Mora başkaldınsı. geçen yuzyılın oaşlannda. Yunan burjuvazisinin gösterdijfci hızlı geüşimin sonucu idi. Gemicilikten zen gin olmaya başlayan bu smıf, uluslaşma surecinin yaygınlaşmasmın etkisi ile, kendine bir ülkü buldu: Bağımsız Hellenistan. Bu ülküyu gerçekleşürmek. ister istemez. bir düşmaiiın varlığını gerektiriyprdu. Bu düşman, imparatorluklann yeryuzünden silinme sureci içindeki Osmanlı Imparatorluğu idL Demek Osmanh împaratorluğu Hellen ulusçuluğuna yardımcı olacaktı, oldu da. Bunun gibi. birinci dünya savaşı son\mda, biraz gecikerek uluslaşma sürecine giren Türk halkı için de bir düşman gerekli idi; bu görevi komşumuz Hsüenler üstlendiler, Anadolu'ya asker çıkardılar. Yengl sonunda Turkiye Cumhuriyeti dogdu. Çu ayrımia ki, Türkiye Cumhuriyeti. Osmanh İmparatorluğunun kesin sonunu getirdigi zaman. komşumuz Hellenler bir kıral buldular başlarına, hem de yabancı bir kıral, Batılı devletlerin buyruğunda. Komşuİuk görevi boylece sona ermeU idi. erer gibi de oldu. fakat yeni siyasal koşullann, görevi sona ermiş bir tarihsel olayı yeniden kullsnmaya kalkması yanlıştı. Kıbns sorunu bu yanılmanın ürunüdür, yoksa tekbaşına ele ahndığmda, işe yarar hiç bir kanıt oluşturmaz. Ulusal (ya da sınıfsal) çıkarlar için tarihin kullanılması çok sakıncalı bir eğtlimdir. bir toplurou geçmişin karanhklannda başı dönmuş duruma sokar. Ne Osmanlı împaratorlugu dirilecektir. ne de tarihi olmayan bir Hellen birliğı. Bunlar anakronik düşlerdir. Neden •larihi olmayan» dedim? Bu sorunun yanıtını vermeden kimi sözcükler üzerinde kisaca durmamız gerekir. Cnce şu «Yunan» sözcüğünü ele alalım. «Yunan» sözcüğü «İon» sözcâgunden bozmadır. İlkçağda İyonya diye. Batı Anadolunun orta bölümüne deninii Bu bölgede. İsadan önce altıncı yüzyüda büyük düşünürler yetişti; mitosları bir yana itip. evreni madde ile açıklamağa yönelen düşünürler. Bir yüzyıl sonra ıse. Atina'daki idealist filozoflar ortaya çıktı. Bu kent jygarlığı, kendrni Hellen diye adlandırıyordu. Homeros bu adı bilmez; Troya savaşı için Anadolu'ya karşıdan gelenleri. «Aktiailer. Argoslular. Danaoslular» diye adlandırır o. Ortada bir savaş olduğuna göre. Troyalılarla Akhaileri özdeş. soydaş saymamız olanaksızdır. Ya Akhileus'tan. ya da Hektor'dan yana olacaksın. bunan başka yolu yoktur. Biz gene dönelim tanhe... İsa'dan sonra dördüncü yüzyüda lskender Makedonya'dan yola çıktığında Atina'yı büyük bir korku sardı. Demostenes, çarşıda pazarda «Barbar geliyor!» diye bagınyordu. Bereket tskender Atina'yı uslu kılmakla yetindi. Yoksa bu iki etnik küme arasında özdeşlik, soydaşlık SÖZKOnusu değildir. llkçağ Hellen uygarhgını. onlara «Greka» adını takan Bomalılar yıktılar. Bizim Yunan dediğimiz bugünkü Hellenlerin, kendi tarihleri içinde görmeği yeğledikleri Bizans. bu Roma'nın doğu kanadıdır. Şu kısa açıklama. bütün bu tarihe bir • Peki. ağzunız kapah, kollannuz ba£lı mı duralım? Hayır, onu demek ıstetniyorum ; nasıl, ne denli etkin olacagınuzı *am bilemesek de konuşahm, yazalım; bakarsuuz bu düşünler üstuste gelerek. bır gün, politikalan etkileyecek guce erişir. Bu konuya deginişim. önemli bir politika sorununda söz sırasmın bana geldi£i savıru benimsemiş olmamla yorumlanmasın; yararsız olduğunu. olacağım bile bile. ben de kimi düşüncelerimi yazmayı deneyeceğim. İki ulus, TürkYunan uıuslan arasında bir düşmanlık sdzkonusu ıse. yeni dogmuş değildir bu, ayrıca halklar arasında hlç dogmuş değildir. Düşmanlık kimi zaman zorunlu olur ve ikl yandan birinin ya da her iki yanın yarannadır. Başka bölgelerin. başka ulusların komşuluk tarihine girmeden, bu konuya, Türk elden sahip çıkmayı epey güçleştirir. Bunca kalabalık bir geçmiş, hiç bir ulusa verilmez. Böylesi bir eğüim, yazık ki. bızde 'de görüldü. Turancılık, tarihi bilmemenin, tarihsel bir anlayıştan yoksun olmarun yanılgısıdır. Üstelik bu ülkü. yurdumuzu komşulanmızm gözünde sarsıntıh bir duruma getirmektedir. Ke demektir «ana vatan?» Bir ulusun iki vatanı, hele uç vatam olamaz. Bizim güçlüklerimizden biri «çok vatanlı» oluşumuzda düğümlenir demek pek de abartma sayılmamah. Geçmişte Dunun acısını yeterince çektik. Eski bir tarihi benimsemek her ulusun hakkıdır, ama bu, belli bir amaca yönelik. cağcıl bir yorumu gerektirir Bizim eski Yunan uygarlığı (İlkçağ uygarlığı) dediğimiz uygarhk. Batıda. Humamzma akımv ile ortaya çıkmış, daha sonra da Romantizm ile bir coşku durumu na getirilmiştir. Bugünkü Hellenler gibi biz de bu uygarlığı Batı aracılığı ile öğrendik. Paul Valery'nin, Batı uygarhğmı Yunan Lâtin Hıristiyanlık temeiine oturtması, işe yarar bir yorumdan başka bır şey değildir. Bu tür. yorumlara. kimi uluslan küçük görme eğilimi katılmadıkça kötu gözle bakılamaz. Bunca evrensel bir geçmişi. belli bir bölgenin. hele belli bir ulusun tekelinde görmedir yanlış olan. Heıe böyle bir geçmiş. bugünkü koşullar içinde, yeni düşmanhklardan yardım umma ereği ile yorumlanırsa, konu büsbütün çığınndan çıkar. Tarih. banşa yaradığınca değerlidir ancak.Şu kısa yazınm dar sının içinde göruldüğü gibi. Türk Yunan ilişkileri konusu, tarihsel olaylara bencil bir açidan yaklaşma ile kanştınlırsa, bu ancak halklann xaranna sonuç verir. Geriye ne kalıyor Öyle ise... bugünkü ekonomik koşullann doğurduğu bir çatışma. bir sürtüşme. bir yanşraa, bir çekişme. bir korku... Bu gibi duygusal, ya da çıkarcı eğilimleri nasıl yumuşatabileceğimizi bilemiyorum. Çünkü «devlet yonetiminln karmaşık. gizli. özgul yapısı, bizleri böyle bir «bilgi»den uzaK tutuyor Timur Selcuîc IMUR Selçuk'un konserine gittim. Kimler vardı konserde? Kimler yoktu ki? Sadettin Kaynak, Ümit Yaşar Oğuzcan, Şeyh Bedreltin, Münir Nurettin, Nazım Hikmet. Faruk Nafiz Çamlıbel, Attila İlhcn. Orhan Veli, Kazak Abdal, Oktay Arayıcı, Mehmet Akan ve boşkaları... Birbiriyle ilişklsl yok gibi görünen, ama birbiriyle ilişkisi varolan ozanlar, besteciler. yazarlar, sanatcılar... Hepsi konserde vardı... Ve hic biri yoktu. Varolan, Türkiye'nin ceşitli iklimlerinden gelen s e ^ ieri yuğurup salonu dolduran binlerce kişiye sunon Tlmur Selcuk'tu: Î «Evvel benem ahir benem Ben de hallmce Bedrettmem Yerde benem gökte benem Ben de hallmce Bedrettlnem Bahçe benem gül de benem Yetmis ikl dllde benem Bedrettinem Bedrettlnem Ve ortalık alkıştan inlıyor; Timur Selcuk, beetelfyor, calıyor. söylüvordu. Neyl söylüyordu? Turkiye'yi... Blzl musikiyle bize anlatıyordu. Timur Selcuk toplumsol dertleri ve gerceklert çarkılaştırıyordu. Herkes oradaydı. Timur Selcuk'u dinliyen. ya da dinlemeyen de oradaydı. Halet Rezaki Beyefendi bile oradaydı. ! tBilmedim tiatını ömrümce Ekmeğln, *sekerln, tuzun, muzun Glrmedlm bakkal kascptan Içert . Ayağıma geldl ne istedlmse Kondu önüme ne yedimse... Timur Selcuk Batı ile Doğu'yu tek dönencede dile getirmiş; şiirle müzik. şarkıylo türkü. gülmeceyle acıyı bir teknede yuğurmuş; lcimize işiemiş alaturka tutkularıhı coğdaşlığın olanaklarıyla bcğdaştırmış; ortaya somut mu somut bir sanot şöleni cıkarmıştı. O calıp söylerken her sesi ve her sözü elle yakalamak olasıydı. O denl) gercek, o denli bizden. o denli toplumsaı, o denli gunceldi herşey... Dün olan bugün gibiydl: bugun Ise dündu. Ve yann üretiliyordu * Timur Seiçuk piyanosunun başında söylerken bozen bir ıBeyaz Gücercln» ucuvordu: kimi zaman «Hürriyete #oğru» birlikte yürüyorduk; bazen «Gavya Kuyusuı nun icıre ctüŞer gibi oluvorduk; «Pireli Şarkı»yı izlerken kaşınıyorduk. «Eşeği Saldtm Coyıra» türkiisünde durumumuzu anlıyorduk: «Memet»i dinlerken oü'un Memet'len işitiyorduk; tarihimizle bugünümüzle yarınımızla butünieşiyorduk, «Taria süren tarlada sürülen Demir döven örste dövülen 06ven benem dövülen benem» * Cdk boyutlu bir sanatcı ne demektir? Hem beste.liyen, hem calan, hem söyliyen... Ama cağımızın tüm itetişimini ses titreşimlennae TOrklye'nln fn3anlanrta yonsıtabilen: yalnız musikisinde değil. ^fikrinde yürekli ve gercekçi olabilen; herşeyı özerttlsiz rjit« getlrlp, dlnleyenlerl coşkulann anaforuno surukleyebilen: yerele dönük durup dünyaya seslenebllen... işte bu Timur Selcuk'tur. Türkrye böyle sanatcılar yetlştlrrvor ya. Yorıno umutla bokabiliriz. Cünku yarının yazgısı sanatcının elindedlr. Tarihe bir bakın, yannları hep sanatcılor haber vermişlerdir. OKTAY AKBAL Hftvın B Basörtüsü Direnisi Anlamlıdır okurlardan. Sütçülük Kongresi ve SEK G. Müdürünün tavrı Türkrye 4. Sütçülük Kongresl 910 oralık 1981 tarlhlerlnde Ankara'da yapıldı ve burada blrcok delegeyi üzen şöyle bir olay cereyan etti. Bu kongre A.Ü. Ziraat FakCıltesi Dekanlığı, Türkiye Süt Endüstrisi Kurumu, Türkiye Zi raat Odaları Birllğl, Süt Sana yicileri Birligi tarafından organize edildi. Türkiye Süt En düstrisi Kurumu Müdürü Sayın Prof. Dr. Erdoğan Pekel, Kongreyl organize eden kuru luşiardan birinin genel müdu rü olarok 9 aralık 1981 tarihınde acılışta bulunmak üzere kongre salonuna geldl ve en ön sırada protokol icin ay rılan boş bir yere oturdu. Fa kat biraz sonra tammad,ığı protokoldan blıisl kendlslne tBu yer benfmdlr, lütten kolkınız» deyince sayın genel mü dür öfkelenip, ön sırada başka boş yer olmasına rağmen klmseye birşey söytemeden derhal salonu terkettl. 10 aralık 1981 günü kendlsinin oturum başkanlığı görevi vardı pıldı. Üç yılda bir yapılan bu ve yine birşey söylemeden bu kongre icin ben arkadaşlarım göreve de gelmedl. Oturum la İzmir'den geldlm. Kars, Kas icin son onda başka bir baş tamonu. Konya ve diger bircok kan bulundu. lllerden gelen süt ureticilerini Türkiye 3. Sütçülük Kongre burada gördüm. Yine Edirne. si 78 aralık 1978 yılında ya İstonbul. Balıkesir ve diğer bo zı illerdeki konu ile ılgili kuruluşlar, kongreye temsilciler yollamış. Kongre süresınce süt uretıcıleri ve değerlendiriciler, ceşitli sorunlarını dile gstirerek ilgilt kuruluşlardan sorun lara acil cözürn istediler. So runlara cözüm getirecek en önemli kuruluş da SEK idi. SEK ülkemizin en büyük KİT'lerinden biridir ve halen 36 adet calışır durumda süt fabrikası mevcuttur. Ne yazık ki dışarıdan ithal edilen bircok modern alet ve ekipmanlarlo tecftiz edilmiş bu fabrikalar, 1978 yılında %24 kapasite ile colışmış. milyara varan zarar etmişlerdir. Delegelerın kongrede belirttiklerine göre, bircok süt üreticisi uç aydan beıî fab rikaya verdlğl sütün ücretint alamanıştır ve kurumun llan ettiği <;ut fiyatı ile kendilerlne ödenen süt fiyatı farklı olmuş tur. Yine bircok delege kurum iie ılgili sorunları ceşitli yönlerden ele almışlar ve bazı öneriler ileri sürmüşlerdir. Ne yazık kl kurumun cok duyarlı genel müdürü oturduğu yerden kaldırıldığı İcin bircok güclükleri göze alorak, masraflara katiancrak kongreye gelen bu delegelerin görüşlerini dinlemek lutfunda bulunmamıştır. Ben de sayın genel müdürle tanışmak ve bazı konularda göruşterinl belirtmek amacıyla dosyalarımı getirmiştlm. Buna göre bıı olayda,Türkiye' de süt ureticisine ve tüm sut rnamulleri tuketicisine hizmet götörmek İcin kurulan, Türkive'nin en büyük kamu Iktisadi kuruluşlarından birinin genel müdürlüğünü yapan bir şahsm sorumsuzluğunu anlamak güç. Doc. Dr. Hosan YAYGIR Ege Ziroat Fakültesi Ziraat Teknolojisl Bölümü İZMİR ir oj^bte haberi: «Altındağ Salfasol imam Hatlp Üseslnln coğunluğu kı^ o'an öğrencilerl derse girdikleri sırada öğretmenıerir.in Sınıfta başörtü takmak yasak, cıkann' demesi üzerine toplu halde okulu terkettller. İdarecilerin 'Boşörlü yosaK sözlerine karşı 'Allah bizim yanımızda' diyerek okıudan ayrıldılar, karşı inşaatın boş katlarına doljşarak okuı idarecilerini yuhcladılar, başörtü toktırılrrazsö ckula girmeyeceklerini bellrttiler, dört saat yağmur altında bağırdılar. Bir gci'ete yazısı: «Şimdi s<r<ı imam Hatip okullannın başörtüsüne ml ge'tii?... lalebö talebeye benzemelid!r. Fakat İmam Hatip Liseleri kız tclebelerine başörtmeyi yasok etmek başörtüsunü rrıutlak surette mahkum etmektir... Hukuk, mi'h büMyeye uymalıdır... Bu totbikct efkârı umumiyede büvük ölçud yadırganmıştır. Dini düşüncede örtünmeyi. tek meseıe haline getirmekle ayrv tikirde olmamakla bercoer, bu karordan vtcdanen ve şahsen ıstırap duydugumı ifade edeyim. Çünkü Kur'on dersl alan kıziarımi2i baş.ıonnı açmaya mohkum etmek layikliğe. vicdan hurrivetıpe aykındır. Bu, çocuklara siz okumayın demektir» Danışma Meclisi'nde 'en genc' üyenin sörleri: •Şu iylce bilinmelidir ki Devlet loyik olur, Cumhuriyet laylk olut. ama bizatihi ferdin veya dinin loylk olmosı beklenemez. Bu yönetmelikle binlerce kız öğrencl okumaktaı, soğuyacak hale getirilmiştir. Bu yanlış hüküm ve uyguıcmo vicdan ve inanç hürriyetlnl zedeleyecektlr. Dlr.i inanc nedeniyle boşlarını örtenlerln elinden okuma hckKi alınmış olacaktır. Bu durum dln ve vlcdan hür<iyeti ile İnsan Hakları Evrensel Beyannameslyle catışrtKktadır... Dinimize göre örtunmek bir farzdtr ve Allahın emridir... Bu yönetmelik mület ve devlet içln taiihsiz.ıktir Bu yönetmeliğe imza koyan Millt Eğitim Bakanlığ. üst kademe bürokratlan ve bizatihi bakan, bu hatal. tuturrlarını değiştirmelidirier.» 1981 yılınoayız Atatürk'ün Doğumunun 100. Yılını kutluyo*uz. Atatürk'ün devrimci otılımlannın her zamankinoen doha güclü olarak ayakta olduğuna, bu yolda daha da iıen gidMmesi gerektiğine inanıyoruz. Böyleykeni.. Evat böyleyken, Ankoro'nın göbeğinde otup bltenlere btKin! Gerici gazetelerde yazılanlara bakın! Hele heie Danışma Mecüsi'nin en 'genc' üyesinin söy1 ledlklerinö bakın!.. 'Başörtüsünü mahkum etmek , 'Örtünmenin bır farz olduğunu' söylemek ve ufacık kızlarım.zın başörtu'erini çıkartmamak için sıkıyöhetirn oitındo çok büyük bir suc olan gösteri yürüyüşlerine. slogan otmalcra kadar varan çıigınca direnişierine tanık almak... İnscn şaşınyor. bu denli çağdışılık karşısında ac. duvuyor. Hele yaşları genç, ama düşünceteri yaşlt inscnıan görmek büsbütün üzücü oluyor. Mılli Eğitim Bokanlığının başortünun okul dışı edilmesi konusundo aldığı karar yerinde ve doğru bir karardır. LoyiKİİk budur. insanlık, uygarlık bunu gerektinr. Ata:ürk Cumhuriyeti yurttaşı olmanın baş koşulu h6f5?eyden önce Atctürk devriminin koşullarma uymakıır. AtotürK k«ndiSine kcrşı cıkan yobazıara ne demiştır Baz kafoior gider.' Devrim yolunda savaş kesindir. AtatürK bu savaştc ödun vermedi. Korkmadı, cekınmedi. Karşı koyuşlar önünde gerilemedi. Başörtüsu, okullardan atılmal.oır. İsteyen sokakta, evde takar başörtüsünü, oma layik Türkiye Cumhurıyetinin okullarında başı örtü'ü kü<uücük kızlara artık rastlanmayacaktır. Ataturk ne diyordu: «Kimi kımseler çağdaş olmayı kâfir oimak sanıyorlar. Asıl dinsizlik onların bu samsıdır. Bu yanlış yorumu yapanların amacı, İslamların kâfirlfire tjtsak olmosını lstemek değil de nedir? Her sarıklıyı hocc sanmayın, hoca olmak sarıkla değil, beyin!edir.» Bir de 1925'te söy'ediği şu sözleri okuyalım: ttKadınlartnu* da bizim gibi anlayışh ve düşünen insanlatdır. Oilara ahlâkın kutsallıKlarını aşılamak. ulusal ahlâkımızt anlatmok ve onların beynini ışık ile, ruh temizliği ile donatmak ilkesi üzerinde bulundoktan sonra çokça benui'üğe gerek kalmaz. Onlar yüzlerini dünyaya göstersinler ve gozleriyle dünyayı dikkatle göreDilsinler. Bunda korkulacak bir sey yoktur.» Evet, başörtüsünü atmakta korkulacak bir şoy yoktur. Uygar olmakta, çağdaş insanlığın bireyleri olmakta korkü'.ücak bir şey yoktur. Korkulacak tek şey, gerillk. bağnazlık, uygarlık düşmanlığıdır. Küçücük kızları başörtüsünü koruma savaşına kışkırtan bir takım klş1 ve cevrelerln davranışı anlamlı. simgesel bir olaydır. Gericil'ğin boşkaldırışı Atatürkcü Türkiyede her zoman ezılmlçtlr. ezilecektir de... Prof. Kuru: Kitabım benim ve fakültenin bilgisi dışında yüksek fiyatla satılıyor Sayın gazeteniz'm 19 aralık 1981 gunlü nüshosının 2. sayfasımn alt sütunlarında «90 llrolık kltap 450 liraya satılıyor* başlığı altında. ismimden ve kitabmdan sbz edilerek şöyle denilmektedir. (öğrencinln satrn alma gücünü çok aşton kltap flyatlan, bulunmayon kitaplar sorunları yetmiyormuş glbl son yıllarda yeni b i r oyun yaygınlaştı. Kitapların flyatı üzerine ya başka bir etiket yapıştınlarak bazen buna da gerek görülmeden, karalama yapılıp yanına yeni bir flyat yazılıyor. Bir cok kitapcıda bulunmayan, eski baskı kitaplar, Üniversitenin çevresindeki bazı herkesce bllinen kitopçılarda her zaman bulunuyor. Tabii 1978 yılı basımı, tiyatı 90 llra olan Bakl Kuru'nun ticra İflas Hukukuı adlı ders kltabı alıcısına göre 400450 iiradan satılıyor.» Bilindiğl gibi. üniversito öğretim üyelennin kendi hesaplarına ders kitabı bastırıp sattırmak /etkilerl yoktur. Öğretim üyesl yazdığı kitabı fakültesine verir. Fakülte ders kitabım kendi yayınları arasında bastırarak maliyet flyatı uzerlnden öğrencilere sattınr. Yukarda adı geçen Icra ve İflas Hukuku isimli ders kitabım da bu uygulamaya göre 1978 yılında Ankara Hukuk FaKultesinin 433 nolu yayını olarak basılmış ve 90 llra fiyat konulmuş tur. Bu kitap fakülte tarafından isteyen kitopcuara zamanında dağıtılmıştır. Bu ders yılı başında adı geçen kitabın mevcudu kalmamıştır. Yent boskısı hazırlanmak ta ise de, kitabın mevcudunun kalmadiğını bilen ve elin de daha önceden almış'olduğu kitap bulunan bazı kltapçılann. benim ve fakültenin bilgisi dışında ellerindeki kitaplan yüksek fiyatla satmalarmın kitaDin yazan olan benimle hiçbir ügisi bulunmadığının kamuoyuna du yurulmasında yaror gördüğümü büdiririm. Prof. Dr. Baki KURU Ankara Hukuk Fakültesi Öğretim üyesl Arsama kaçak insaat yapıldı Istanbul Bebek semtlnde pafta 68, ada 632, 261 sayılı orsayı 1953'de aldım. Cevresini telle ceviremedlğlm İcin sQ rekli tecavüze uğradı. 1976 da konuyu mahkemeyo Intikal ettlrdiysem de bilirkişiler tecavüz mlktarı konusundo ayn ayrı rapor verdiler. Son olarok Yargıtay, bllirklşi rapor lannı reddettl. Buna rağmen, arsam hala tecavüze uğramak tadır. Arsam üzerinde usulsüz Inşaat yapıldığını Belediyeye de bildirdim, inşaat mühürlen di. Ancak. inşaat süruyor. Baş vurduğum tüm mercilerden ya nıt alomamaktayım. Arsamdaki kacak İnşaatın yıkılması icin ilgililerin harekeJe gecmeslnl yeniden bekliyorum. Mustafa YANILMA2 Erham Yokuşu, No: 10 Bebek/İstanbul 15OVtOnCE ( Cumhuriyet 25 ARALIK 1931 BÎR KONFERANS Dün saat ücte Fındıklı'da Güzel Sanatlar Akademisi salonunrJa Akademi muallimlerinden Burhaa Ümit Bey tarafından ckitap okuma zev Neft Sendikat kumpanyası tarafından Cubuklu'da bir gaz deposu kurulması icin Belediye ile şirket arasında bir mukavekı» k o n u l u bir konferans verilmiştir. Konferans seckin bir dinleyici kitlesi tarafından büyük bir alaka ilejzlenmiştir. le imzalanmıştı. Insaato başlanmak üzere istimloki gereken orazinln tespîtine ve arazi sahipleriyle temaslara başlanılmıştır. de sokak başlarında gizlice cam sotmakta oldukları görülmüş ve yılboşına kadar geceleri de teftişiere devam edilmesi icin kaymakamiıklaro emir verilmiştir. ÇUBUKLU GAZ DEPOS13" Yardım istemlerı • Köyümüz 40 hanell bir dağ köyüdur. Aile başına düşen toprok dağılımı yok dene cek kadar azdır. Okulumui öğ rencileri arac gereçleriyle cok yoksul bir durumdadır. öğren ci giyeceğinden ders orac ge recine, okul icin tarım araclarından öykü kitoplarıno kadar yardım pönierenlere seviniriz. Hakkı DEMİR Mutlucu Köyü ilkokulu Müdüru Nlksar/TOKAT • Yeni acılan okulumuzun 12 öğretmen ve 40C öğrencisi vardtr. Atafjrk'ün 100. Doğum Yılında okulumuzo ve cevre halkımıza açık geniş biı «Atatürk Kütüphanesi» kazandırmak istiyorji. Kütüphanemize gerekli yardımları bekliyoruz A. İhson GÜVELİOĞLU Dirtyot/Ocaklı Köyü Muslota Kemol ilkokulu • Edime '»' Keşan ilcesi Kot !ıköy Ortaokulu öğrencileriyir Okulumuz, dors araç ve gerec terl. derslentyıize yardımcı o labılecek ya'dımcı kitaplor. an siklopedi boMmındon cok faklrdir. Kıtop ve dığer yayınlorın gönderiirrıes! dersierimize yardımcı olacaktır. Gülay ERDEN Okut 6<Sren<rflerî odına Belediyece yılbaşı münasebetiyle cam kesilmesi yasaklanmış ve bu hususta ilgililere emir veriimişti. Bazı kimselerin geceleri saat dokuzdan son ra Ikinci, ücüncü derece Ötedenberi ölülerin yakılmosına taraftar olon kimyager Nurettin Menşi Bey üe Anadolu demıryol ları doktorlarından Ali Rı ÇAM HIRS1ZLAR1 BÎR CEMİYET neden ^Aavi demişler adına, öbürlerindenfarkıne? lEmekli Hesahı» za Bey bir cemiyet teşkii etmişler, hükümete verilmek üzere nizamnameslni hazırlamaya başlamışlardır. Cumhuriyel Satübi: Cumnunyet MatoaacUü: ve Gazetecüik T^.^. adına NADtR NADl Genel Yayın Müdürü HASAN CEMAL Müessese Müdürü EMtNE UŞAKLIGtL Yaa îşleri Müdürü OKAY. GÖNENSIN Basan ve Yayan: Cumhuriyet Matbaacüüs ve Gazetecilik TA.S. Ca&aloflu Türkocagı Cad. 3941 Posta Kutusu: 246 tSTANBUL TEU : 20 97 03 BÜROLAR: • ANKARA : Konm Sokak 24/4 YENtŞEHÎR Tel.: 17 5B 25 17 58 66, tdare : 18 33 35 • tZMİR: Halit Zıya Bulvan No : 65. Kat: 3 Tel. : 25 47 09 13 12 30 • AOANA: Atatürk Caddesı, rürk Hava Kunımu î$ Hanı. Kat: 2. N o : 13. Tel : 14 550 19 731 T AK Vt M 25 ARALIK 198] tmsafe Günes Ö£\e tkindi Aksam tatgı 6.37 8.22 13.14 15.33 17.46 19.24 AYŞEM ÖZÎPEK ii« ALİ. TUYGAN evlendiler. 24 Araük 1981 ANKAUA IŞBANKASl TDRKÎYE
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle