19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet 12 14 ARALIK 1981 İslam ülkelerinin birbiriyle ticareti cok az ALÎ SİRMEN Sayın Şadi Ondoruk, lslâm Ülkelerl tstatistik, Ekonoml ve SosyaJ Araştırmalar ve Eğitim Merkezl ne gaye Ue knruldu? ŞADj CİNDORUK İslâm KonferansiTHn bir alt kuruluşu olan bu örgüt, İslâm ülkeleri arasındaki ekonomik işbiriiğini geliştirmek, düzeyini yükseltmek amacıyla kuruldu. Buna baglı olarak başka alt gayeleri de var. İstatistikterin derlenmesi ve dağıtılması, dış ticaret konusunda işbirliginin yükseltilmesi. tarım ve gıda güvenligi vaı. SİRMEN Tarım ve gıda güvenliğini biraz açaiım isterseniz. CÎNDORUK Şu sıralarda belki bütün dünyadakl modaya uyarak tarım ve gıda güvenliğine birinci sırada yer veriliyor. Bunu îıaklı kılan sebepler de var. İslâm Konferansı üyesi ülkelerın bir kısmı gıda bakımından gerçekten güç durumdadırlar. Baıı Afrika'daki ülkeler ve Bangladeş gibi. Bunlartn sorunlarının acil olarak çöziümesi gerekiyor. Gıda güvenliği sorunu kısa dönemde çözülecek bir sorun değil bildiğirriz gibi. Bunu tarımsal kalkınmaya bağlamak zorundayız. Bizim merkezimiz bu konuda baxı araştırmalar, çalışmalar yapıyor. En son olarak İslâm ülkelerinin Tanm Bakanlarının geçen kasım ayında yapılan toplanösında konu ele alındı. StRMEN İslâm ülkelerinin birbirleriyle dış ticaret Uişkilerinde hacim ne kadar? CÎNDORtR Rakam olarak değil de göreli rakam olarak bakarsak, İslâm ülkelerinin birbirleriyle ticaretleri genel ticaret hacimlerinin yüzde 10'u kadardır. İlhan Uğurel arkadaşımızın bu konuda yaptığı araştırmalar bu ilginç sonucu vermiş bulunuî yor. 1976'dan itibaren rakamlara bakınca vanlan sonuç bu. Buî nu artırmak için çalışüıyor. Ama beîirtmek gerekir ki, bu ari tış yine de çok sınırlı kalıyor. I SİRMEN İslâm ülkelerinin birbirlerl arasıudald ticaretin çok Idüşük olması neden kaynaklanıyor? ÎCINDORIK En önerali nede^ yapısal, sozU edilen ülkelerin I üretim ve ticaret yapılan büyük oranda birbirlerina benziyor. I İslâm ülkeleri genellikle endüstrileşme açısından henüz ilkel i aşamada. Bu konuda büyük kalkınma prftjeleri var. Henüz içinde bulunulan asama ilkel düzeyde. Şu anda bütünüyle blrincil maddeleri üreüp satma durumundadırlar. Bu ülkeleri belirli gruplar içinde ele almak mümkün ve görüyoruı ka, belirli ülke: ler benzer ürünleri üretmektedirler. Bu durumda da Ülkelerin i birbirleriyle ticaretleri açısından soruna baktıgımz saman ta• mamlayıcılık unsurunun olmadıgını görüyoruz. Bir de bunun dışında gerek üretim ve ticaret açısından alt yapı eksiklikleri vaı, SİRMEN Bu yapısal duruma karşın ylne de, bu ticareti geliştirme imkanı var mı? CİVDORUK Evet var, belli bir potansiyel var. Kısa ve orta donemde alınacak tedbirlerle bir gelişme sağlamak mümkün. Fakat esas mesele yapısal sorunlan çözebilmek. Yanl ülkelerin belli bir kaç ürününün satışından temel ihracat gellrini sagla Cumhuriyet SORDUI İ CİNDORUK YANITLADII Sadi Cindoruk kimdir? •1931 yılında Izmir'de doğdu. Ankara Cazi Li sesi ve Siyasal Bilgiler Faküitesini bitırdı Ortadogu Teknik Üniversitesınde ögretim üyeliğı görevine başladı. Burada da Ekonomi Bölüm Başkanhğı yaptı. Bir süre, Devleî Planlama Teştzilatı Sosyal Planlama Örgütünün Başkanlığını yapan Sadi Cindorun, 1978'den beri İslam Ülkeleri İstatisıik Ekonomi, Sosyal Araştırmalar ve Egitim Mer kezin'de görevli. Sadi Cindoruk (sağda) arkadasunu AJi Sirmen'le birlikte Islam ülkeleriyle ilişkiler platonik bir düzeyde,, maktan çıkarmak. Mesela petrol üreten İslâm ülkeleri ihracat gelirlerinin yüzde 90'mdan fazlası petrolden geliyor. Tarım ürünlerinde de fazla çeşitlilik yok. İşte asü yapılması gereken ürün listesini büyütebilmek. Bu da yeni bir takım ürünlerln üretilmesini sağlamakla olacakto uzun donemde. Bu da büyük yatırımları gerektiriyor. Bu alanda başlangıç aşamasında olsa önemli bir çalışma var. Acaba îslâm Konferansı üyesi ülkeler ortak yatınm projeleri üretebilüler mi? Çünkü potansiyel olarak kaynak lar var. Finans potansiyeli var. Göreli olarak gelîşmis ülkelerde teknik olanaklar da var. Bu kaynaklar biraraya gelince belirli bir büyüklügün üstünue ortak yatırımlar gerçekleştirilebilir gibi görünüyor SİRMEN Peki bu alanda şimdiye kadar ne yapıldı acaba? CLNDORUK Bu konuda ilk yapılan toplanularda, toplantıya katılan üye ülkeler kendi olanakian konusunda bilgiler verdıleı. Tarımda ve tarımsal üretimin ait dallarında bir takım imkaniar oiduğu belirtildı. Hayvancüıkta, hububat, sebzecilik, meyveciiiK üretıminde, balıkçılıkta, hay\Tancılıgm ait dallanaaa ortak biı takım yatırımlarla üretimin çok artırılabileceği belirtüdi. Bunun dışmda ara mallarmda, mühendislik (Engeneering), altyapı alanında inşaat ve müteahhitlik alanlannda da bazı imkaniar oldu ğu belirtildi. Ama genellikle tanm, altyapı ve elektrifikasyon alamnda işe başlanması kararlaştırıldı. SİRMEN İlk ortak yatınmlar ne zaman baslayacak? CİNDORUK Bu zor bir soru. Çünkü sözü edilen 3 alan, tarım altyapı ve elektrifikasyon, Bağdat'da yapılan Dışişleri Bakanları Konleransında alınan bir karar. Bu iş için Körfez ülkelerinin 3 milyar Dolarlık fonu kurmalan ve kullanılmasıyla olacak. En ıyımser tahmin, projelerin hazırlanması, fonu oiusturan üye ülkelerin tonuna başvuruıması, tahsislerin yapüması, en aşağı bir yıl sürer. Bunun dışında İslâm Konferansınm bir yan çalış ması olarak, ortak yatınmlarla ilgili önceliklerin tesbiti için bir takım çalışmalar yapüıyor. Bu Bağdat toplantısında verilen kararların geri alınması anlamını taşımıyor. Bunun dışında oazı ülkeler biraraya gelerek kendi kaynaklarını ortaklasa kullanma kararını verebüirler. Bunların finansmanı konusuna gelince bu ya demin sözünü ettiğimiz fondan ya da ona paralel başka fonlardan karşüanabilir. Son birkaç yüdır özelükle zengin islâm ülkeleri ulusal fonlar, gerçekten artık ileri düzeydeki Batılı finansman kuruluslan gibi çalışıyorlar. Dolayısıyla, önemli sıkıntılardan biri artık bu kriterlere uygun projeler hazırlamak sorunuaur. Belki bu sorun Türkıye içuı çok önerali değü ama, gen kalmış bazı Afrika ülkelerinin bu konuda da teknik yardıma ihtiyaçları var. İsiâm KHJVmrna Bankası'nın bu konuda yardımda bulunması için dilekte bulunuldu. İslâm Bankası bu istegl olurnlu karşıladı. Ancak yine de insiyatifin ilgili ülkelerden gelmesı lazım. Yani parayı verecek olanlar burada para var, gelin ger Mesela, Cidde'de gezerken bir iki tür bisküvinin dışmda, geleneksel üzüm, incir, fındık gibi ihraç ürünlerimizin dışmda bir şeyle karşılaşmamak insanı üzüyor. SİRMEN Sizde, Türkiye'nin İslâm ülkelerine neler sattığının ayrıntılı listesi var mı? CİNDORUK Eğer mal başına kadar inen bir liste istiyorsanız, Bu biraz hazırlık gerektirir. Bir de biz Türkiye'nin bir organı gibi çalışmıyoruz. Ama 6 ay bir yıl içinde bu bilgileri de bulmanız mümkün olacak çünkü bir İslâm Data Bankası (Bilgi bankası) kurma hazırhğı içindeyiz. O zaman en alt düzeye kadar tüm bilgileri almak mümkün olacak. Şu anda bir geçiş devresi içinde olduğumuz için bu konuda biraz dağınıklığımız vaı. SİRMEN Peki Sayın Cindoruk, Türkiye'nin İslâm üikelerrjie ticaretini ekonomik ilişkilerini geliştirmesi için neler yapması gerek? CİNDORUK Aslında yapılacak şeylenn en başında gelem, ihracı düşünülen mallann kalitesinin sürekli olarak belirli bir düzeye getirilmesi.Yani bu mallarda Batılı ülkelerin mallanyla rekabet edebilecek düzeye gelmek gerek. Zengin olan İslâm ülke leri bütün alımlarını dünya piyasasından büyük bir rahatlıkla yapıyorlar. Bu durum da bizim dünya kalitesine erişmemi2, bu nun dışmda ambalaj bakımından bir gelişme sağlamak gerek. Bir de süreklilik unsuru var. Eğer nerhangi bir İslâm ülkesınden mallanmız için talep geliyorsa bunu sürekli sağlayabilmeK gerek. Mesela oradan herhangi bir ithalatcı mercimek istiyor. Bu isteğe karşılık 500 ton mercimek gönderip de sonra ah şimcli artık mercimek bitti dememek gerek. Tabii bir de ulaşım var. Bir de fiyatın da uluslararası düzeye uygun olmak koşuluyla. SİRMEN Sanıvorunı M, aslında ekonomimizin temeı sorunları da bunıar. CİNDORUK Evet yıllar boyu kapalı ekonomi uygulamanın sonucu olarak. Bir de tabii ihracat tekniğini bilmek gerekiyor. Anıadığım kadMıyle örgütlenme de çok önemli. Çünkü oradaki lhracatçı, lstediğı malı almak içın teleksle buraya başvuruyor. Eğer bizımkiler aradan bir kaç gün j'a da bir hafta geçtikten sonra, müşteriye telgrafla cevap verebiürlerse ne iyi. Bizim teleksle Cidde'yı çıkarmamız büyük bir sorun oluyor. Akşam altıdan sonra başarabiliyoruz ancak. Oysa Japonlar denizlerdekı gemilerinı gereginde telsizle uyanp onların yollannı değiştirerek doğrudan Körfez ülKeıeri hmanlarına gönderebiliyorlar. SİRMEN Bir de bürokratik engeller var mı acaba? CİNDORUK Eh herhalde var. Bu da Türkiye'nin geleneksel sorunu. Bir de bu İslâm ülkelerindeki Elçilik, Ticaret Ateşeliği gibi kuruluşlann kadrolannı zenginleştırmek gerek. Sözü geçen islâm ülkelerinin yapılarım bilen, orada temas kurmasmı sağlayabiıecek kişilerle bu kadrolann güçiendirilmesı gerek. Bu ülkelerdekı çok başanlı bazı diplomatlarımız, rotasyon doıayısıyla merkeze alındüar ya da Avrupa'ya gör.derüdiler. Bunun önlenmesi ve personel sayısının mutlaka artırılması gerek. Şu arıaa çok az sayıda personel çalışıyor. Cidde'de meselâ Dışişleri Bakanlığından 3 kişi çalışıyor personel olarak, bırer tane de ataşe var. Halbuki öbür temsilciliklerde, 2530 kişi çalışıyor. Halbuki çok iyi gençler elemanlar var. Bunlar takvıye edilirlerse çok başarılı olabilirler. SİRMEN Bir de ülkemizde pek çok sözü edilen ama gerçefete temeıde fazla birşey yapılmayan bir tnrizm alanı var. Acaba 1» alanda İslâm ülkeleri özellikle Körfez'deki Arap ülkeleri sermayelerinin ülkemize gelmesine elverişli bir potansiyel var mı? Varsa ne yapmalı?. CİNDORUK Aslında son yıllarda başlayan bir egitim var. islâm ülkelerı arasında Türkiye'ye ilgi duyanlar Arap Yanmadası Körfez ülkeleri. Bu ülkelerin yurttaşları son yıllarda îstanbul . da taşınmaz mal almak gibi bir eğilimin sahibidirler. SİRMEN Ama bu tabii tnrizm sektöründe gerçekten verünll bir eğilim değil. £ £ Bizim teleksle Cidde'yi çıkarmamız büyük bir sorun oluyor. Oysa Japonlar denizlerdeki gemilerini telsizle uyarıp yolunu değiştirerek Körfez ülkelerine gönderebiliyorlar. 5 j CtNDORUK Degü tabü, ama Türkiye'ye karşı var olan bir egilımi göstermekte, mesela biz toplantılanmızı İstanbul'da yaparsak manılmaz bir rağbet görüyor. Ama Ankara'da aynı rajfbetı görmüyor. Demek ki turistik bir sektör var. Bir de şu noma var. Bu Ülkelerin ytırttaşlan içinde çok üst gelir düzeyinde olanlar turist olarak çeşitli nedenlerle Türkiye için ıyı birer müşteri değiller. Batı ülkelerini tercih ediyorlar. Ama bunun dışmda orta gelir düzeyinde olanlar var bir ae dini fakSİRMEN Başka neler yspılabilir efendim? CİNDORUK Daha genel düzeyde bir şey söylemek ıstemiyorum. Türkiye'nin özellikle İslâm ülkeleri grübu içindekı Arap ülkeleri karşısında çok yüksek potansiyeli var ^ekonomik ilişkilerini geliştirmek açısından. Bunu yapabilmesi için Türkıye'nin çok büyük bir kampanyayı başlatması lazım. Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerine yaptığım ziyaretlerde, birçck ülkenın heyetlenne, bakanlarına, başbakanlarma rastlarken, Yeni Zellandn'dan, Brezilya'dan gelen büyük heyetlere rastladım Biz ıse yuk'.ız. İşadamıarımız da, gittiklerinde orada az kahyorlar, genellıkie görüşeceklerı kımselerle görüşemeden dönüyorlar ve hep ısıeyen ülke imajı yaratıyoruz. Halbuki hep isteyen ülke degıl. Veren bir ülke imajı da yaratabiliriz.#Pekişmiş ınsan gücü büyük Türkiye'de bu ülkelere teknik yardım verebiliriz. Hem de ?u anda en zengın en iji alıcı durumunda olanlarla üegü, gelecek de önem kazanacak olanlarla da. Mesela Nijerya, uranyum üretmeye başlıyor. İleride önemli bir alıcı olacak. Hemen buralara teknik yardım sunmah. Aynca elendim. İslâm ülkelerine 1000 tane burs ayırmak bir problem olmamalı Türkiye için. Bu burslar Türkiye'nin sozu geçen ülkelerle ilişkilerinde çok olumlu bir rol oynayacaktır. Bir de Türkiye'nin İslâm Konferansı örgüüerinin her düzeyinde Türıc elemanları görev almasına önayak olması gerek. Mısır bu yolla îslâm Ülkeleri Konferansı örgütleri içinde etkin bir yer kazanmıştır. SİRMEN Teşekkür edertm efendim. Mustafa EKMEKÇİ Insan Hakları... 10 aralık insan hakları günü, Ankara'da Birleşmiş Milletler'in minik salonunda yapılan toplantıda kutlandı. Salon geçen yıla göre, daha kalabalıktı. Konuşmacılar, özetle şöyle konuştular: Prof. Bahri Savcı (SBF. İnsan Haklan Merkezl Başkanı) «Çağımız insan haklan çağıdır. Bundac sonra bütün uluslar poliükası, gerek iç politika, gerekse uluslararası politika insan haklanna göre belirlenecektir. Bu, insan şahsına duyulan saygıdan ve insan şansının çok kutsal bir varlık oluşundandır. Yalnız, z&manımızda bir eğilim~ dana ortftya yıirraı^. tır: İnsan haklan acaba gölgeleniyor mu? Yani busufa mı uğruyor? Bu sözcügü genç kusaklar bilmez; ay tutulması demektir. Degildir. Belki zaman laman insan hakları üzerine bir gölgeler düşer, fakat insan bilincine o kadar yerleşmiştir ki, bundan sonra dünyamn geleceği, insan haklanyla belirlenecektir; hiçbir kimse uiçbir otorite, hiçbir makam insan haklarını husufa ugratmayı basaramayacaktır.» Prof. Cahit Talas (Birleşmiş MüleUer TürJt Dernegi Başkaıu) «Çagımızın bir insan hakian ve özgürlükleri çağı oiduğu ısrarla vurgulanmaktadır. Bu oiuşumu iki nedene bağlamak mümkündür. Bunlardan biri; insanlıgın bütünleşmesi, bir yerde insan ha.iriftnn* ve özgürlüklerıne getirilen kısıtlamaların ve yapılan saidınlaruı, dünyanın her yerinde duyulması ve tepkilerle karşuaşması: Oteki de bu haklara özgürlüklere sabip çıkan, onları geliştirip yaymayı ve korumayı amaçlayaa evrensel bir örgütün yani Eirleşmiş Milletlerin kurulmus olmasıdır.» Demokratik ve siyasal rejimlere etktnlik ve ışlerlık getirilmesinin yorumlarından biri de insan Vmirignna ve özgürlüklerine uygulanırlık kazandırmak olabilir. Bu sonuca ulaşılmadıkça, demokrasi eksik kalır.a Or. Kenan Sürgit (Tıirkıye Ortadoğu Amme Idaresı Enstitüsü Oğretim Uyesi) «10 Araük 1948'de insanlıga ve ınsan haklarına karşı yapılan saldınlan dnlemek içm Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nca kabul edüen «Insan Hakları Evrensel Bıldirgesi, tüm insanlann wzulaciığı bir ideali saptamıştır. Ancak, bu bildirgede yer alan hak ve özgürlükleri gerçekleştirmek için gereken düzen kurulamamıştır. Bilindiğı gibi ınsan haklan, kişiyi topluma ve yönetime karşı korumayı amaçlayan haklardır. Ve korunmalan, bireylerin ve toplumun, bu hak ve özgürlüklerin bilincine varmasıyla ve uzun ve sabırü bir savaşımla gerçekleştırilebilir.» M. Rauf İnan (UNESCO Yönetim Kurulu Üyesi, Eğıtimci) «Insan haklarının insanlıkta tümüyle gerçekleşmesi, egitun ve öğretım koşuluna baglıd'ır. İnsan ancak, egitim ve ekin düzeyine bilinç ve kişilik durunıuna gore bu hakkı kazanır. Eğitimle aldığı ekin (kültur) ögeleri ve değerleri, onun kişiliğinin ve oilincinin temelleridir. Bilinç ve kişiliğin en açık özelliği, düşünmek, karar vermek ve verdigi karan uygulamak yeteneğidır. İnsan ancak, aldığı egitim ve kazandığı ekin ile düşünür ve karar verebilir. Onunladır ki ancak, gerçek özgürlüğe ve ınsan hakları bilincine Kavuşabüir.» Atila Sav (Türkiye Barolar Birligi Başkanı) «Savunma iıakkı, insaniık Kadar eskidir. Uyuşmazükların yumrükla çozülmeüıği günden beri, yargıçlar var olmuştur. Bır yargıcın bulunduğ u yerde de en az iki savunucuya gerek duyulmuştur. Hukuk düzeninin kurulduğu günden beri varolduğunu belirttiğimız savunma hakkı, tarih boyunca olanakian genışletme savaşımı vermıştlr. Bazı kışılerın sandığı gibi, savunma yalnız suçlular ıçın onemlı değildir. Bir kimse suç işlememe karan vereoılir, ve Dunu tutabilır. Ancak, kimse bir suçlama ile karşuaşmayacağından güven duyamaz. Bu nedenıedir ki, savunma nakkı yalnız suçlular için degü, herkes içindir. Hatta, dürüst insaalar için daha da önemlidir. Onlar için en büyük güvencedir. Yine aym nedenle, yargınm her türlü önyargıdan ve basiudan uzak olarak gerçekleşmesi için savunma hakkının en genış biçimde sağlanması zorunludur. Biz avukatlar, bu temel hak ve özgüriüğün saglanmasmda temsil ve vekillik görevi yüklenen bir mesleğin üyeleri olarak tıonuya büyük bir ilgi ve duyarlık göstermek durumundayız.» Prof. Mümtaz Soysal (SEF Anayasa Kürsüsü Başkanı; «Türiuyemn şimdiye kadar bu İnsaa Hakları Evrensel Büdırgesını uygulamaya sokan iki büyük sözleşmeye niçın ımza atmamış olduğunu anlamak zordur. Bu sözleşmeler biran önce unzalanmalı, aynı zamanda Türkiye, ınsan nakiarı konusunda başka > alanlaroa aa ezıklik duymadığını ve bu konuda dünyanın karşısına açık alınla çıkabüeceğini ispatlayıcı başka adımlar da atmalıdu. Örneğin idam cezası bakımından, Oanışma Mecüsinde ortaya çıkan durum, yani idam cezalannm onaylannıasına meclisuı katılmasıyla üişkili olarak bir takım üyelerin gösterdikleri tereddütler, aslmda Danışma Meclisıne bu bakımdan büyük bir fırsatı da aynı zamanda getirmiştir. Meclis üyeleri, Türkiye'de idam ceaasını büsbütün kaldırmasa bile, belirli konulara indirgeyen bir yasa önerisi ile ortaya çıkabilirler. Ve böylece ölümün bir çözüm olmadığını, şimdiye kadar kendi kendllerine verdikleri ölüm cezalannı uygulamakla TUrkiye' nin sorunlarma çözüm aramak istemis olan teröristlerin tutumlanna çok iyj bir cevap vermiş olurlar.ı 2Çini, ilk kez Kütahya'nm kuruculan olan Firigyalılar tarafından üretildi. Seramik ve cinicılıkte çok ileri bir Anadolu topluluğu durumuna gelen Firigyalıların, çini cilıği hangi aşamaya ulaştırdıklorı, ne gibi eserler yarattıkları yolunda kesin bilgl ler bulunmamakla birlikte, Kütahya müzesindeki bazı parcalar, bu konuda bilgi verebilmektedir. Firigyalılardan sonro Ana dolu topraklarında hokimiyet lerini kuran Lidyalılar, bu sanat dalını işleyerek gelişmede öncülük yaptılar. Ve dönem değişikliği ile birlikte Hititler. Yunonhlar ve Romalılar devrinde de seramik cilik ve çinicilik kesintisiz olarak sürdü. BİZANS VE SELÇUK TEKNİĞİ KARIŞIYOR Bizans sonrası Selçukluların Kütahya'yı aldıklannda, Bizans seramik ocakları ve ustalarının calıştıkları mutfakiar, Selcukluların Orta As ya'dan getirdikleri süsleme elemanları ve teknikleriyle karıştı. Bunun örneklerini bugün yopımı 1314 yıllarınöa olduğu belirlenen Kütahya Vecidiye Medresesin (mü ze)'de görmek olası. Verilen bilgilere göre Molla Abdulvacid'in sandukası da Selcuklu tekniği cinilerle süslü. Bu çinilerden bir kac parça mn müze deposunda saklan dığı do bilinryor. KÜTAHYA ÇİNİCİLİĞİ 13. YÜZYILDA BAŞLADI Kütahya'nm en büyük cinl ustalarından tarih öğretmeni ve araştırman Faruk Şahin'e göro, Kütahya'nın ciniciliğinin başlangıç döneml Germiyanoğlular dönemine rastlıyor. 13. yüzyıi sonların da mutfak eşyaları, mavi beyaz grubuyla iznik paralelinde çalışmalar yapıldiğı gö rüluyor. Bu arada Germiyan oğlu 2. Yakup Türbesi ve Celâlettin İshak Fakih'in türbesi ve sandukalarının cevresi, o devirde yapılan Kütahya çlnilerinin örneği olarak gösteriliyor. 13. yüzyıl sonlarında iznik'in başkent olması ve İstanbul'a yakınlığı. çiniciliğin gelişmesine neden oldu. Osmanlı Sarayı'nca destek gören İznik çiniciliğl, Kütahya Ciniciliğinin de yükselmeslna yardımcı oldu. Devrin pa dişahının fermanı üzerine yaptınlan Kütahya cinilerinin nakli sorun olunca İz Ç Ç İslam ülkeleri özellikle ekonomik açıdan Türkiye'yi lider olarak görme eğiliminde, ancak Türkiye'nin başı sıkışmca başvurup sonra vazgeçecekmiş gibi bir eğilim içinde olduklannı sanıyorum. Ülkemizin kendileriyle iş yapmak konusunda ne derecede kararlı oiduğu konusunda bir izlenim edinemediler. * * çekleştirelim diye harekete geçmezler. Projeyi ilgili devletler hazırıayacaklar. Bu arada bir noktayı daha belirtmek isnyorum. İslâm Konîeransı'nın Körfez civarındaki ülkeleri, buna Irak da dahil millı gelirlerinin yüzde 6'ya raran kısmını bu lonlar kanalıyla dağıtıyorlar. Bu çok önemli, çünkü biliyorsunuz, Batıaa bu oran binde 1 ama üye ülkelerin bunu iyi değerlendirmesi lazım. SİRMEN Sanıyorum Türkiye, İslâm Konferansı üyesi ülkeler arasında balkınma düıeyl, teknolojik düzeyi ve insan malzemesi bakımından en ileri ülke durumunda. CİNDORUR Evet buna katılıyorum. Hem yetişkin tosan gücü, hem teknoloji bakımından, hem sanayileşme düzeyi bakımından en ileri ülke durumunda. StRMEN PeJd bu durumumuaı yeterince değerlendirebiliyor muyuz* CİNDORUK Son yıllarda giderek hızlanan bir şekilde, ouradaki kaynaklarla ügileniyor ve ilgisini artırıyor. Ama derseniz ki, ilgisini verimli bir şekilde artınyor mu? KorKanm ki, buna yeterınce olumlu cevap veremem. Daha çok platonik bir ilişiı şeklinde gidiyor. Ya da başı sıkışınca başvurup sonra rahatlayınca vazgeçecekmiş gibi bir izıenime kapıldıklarını sanıyorum. islâm ülkeleri özellikle ekonomik açıdan Türkiye'yi bu örgütün liderı olarak görme eğilimindeler. Fakat Türkiye'nin belki de sartlannın ittiği Batı ile üişkileri konusunda ülkemizin kendi. leriyle iş yapmak açısından ne derecede samimi fakat dana da önemlisi sürekli ve kararlı oiduğu konusunda yerleşmiş nir izlenim elde edemediler. SİRMEN Sanıyorum ki, Türkiye de, ortak projelerle falan, fazla ilgilenmeyip, orada kolay yoldan nasü pazar elde edebilirnn ya da nasıi ucuz petrol alırun veya bazı avantajlar elde ederim diye bakarak, İslâm ülkelerinin bu tereddütlerini destekleyici yanlış bir politika izliyor galiba. CİNDORUK Evet öyle oluyor. Köklü olarak, yapısal olarak çok fazla bir değişiklik yapmadan, ilişkilerini samimi ve lstikrarü olarak geliştirmek kaydıyla Türkiye'nin kazanacağı çok şey var. Bu ticaret ilişkilerini geliştirmek için bazı sorunlar var. Ama bunlar o kadar önemli üstesinden gelinmeyecek şey degü. Şimdi Türkiye'nin İslâm ülkelerin» gıda maddesi ihracatı sırasında bazı sorunlan var. Mesela ulaşım sorunu var, ambalaj sorunu var, standart sorunu var. Bunlan çözmek gerek. Bir de Türkiye, gıda maddeleri ihracatını yöneltmeyi düşündüğü islâm ülkelerinde neyle karşılaşacağım pek fazla iyi bilmemekte. En basit bir büsküvi satımında büe, ahcılann belli istekleri var. Unutmamak gerekir ki, sözü geçen ülkeler meselâ Suudi Arabıstan paralı oiduğu için, dünyanın en iyi mallannı alabiliyor. O zaman sizin de en iyi kalitede mal gönderebilmeniz gerek. Yani, iç pazara satmanın alışkanlıklannı sürdürmemek gerek. SİRMEN Yani açıkça söyleyelim rahatlığından, ne satarsam oıurun lackalığmdan ve gevşekliğinden değil mi efendim? CİNDORUK Evet, mesela çarpıcı bir örnek daha: Suudi Arabıstan'da bir kaç yıl önceye kadar otellerde sabah kahvaltısında, kalitesi ve ambalajı son derece iyi olan İsviçre malı reçeller veriyorlardı. Son yıllarda bu reçellerin yerini Kıbrıs Rum kesıml mallan almıştı. Ancak nemen belirtmek gerekir ki, bunlar kalite ve ambalaj olarak İsviçre mallanridan hiç de aşagı kalmıyordu. Bir örnek daha anlatılır gerçektir. Suudi Arabistan Tiirkiye'den büskui almaya karar veriyor. fakat belirli kalitede selefon içinde üstü Arapça yazüı bisküviler istiyorlar. Bizim satıcılar, döviz güçlüğü olduğundan selefon alamayacaklannı söylüyorlar. Alıcı Arap firması onun da parasmı döviz olarak vermeye hazır olduğunu o sorunu da çözeblleceğini söylüyor. Ama bu ihracat nedense gerç«kleşmemişüt. CfNICLIGIMIZ . Ali KEHRİBAR Avrupaya mahkum olan Osmonlı Imparatoriugu nun zayıtlamosıylo kaybolma noktasına geldı. Kütahya çı nıcılıgi hakınıyetını koruyarak unünü surdurdu. linık cınıcılıgı. aynı aonem sonundc tamamen kay boldu, Kütahya cmıcılığı de rakıpsiz Kaldı 17. ve 18 asırda Ermenı.er cıni sanatına sahip cıkmak ıstediler. fcrmeni çınilerının ornekleri Anadolu kılıselerınde ve Kudus'tekı St. Peter Katedrolınde beiırgın bir yabancıiaşmanın orneği olarak sergiienıyor. Ve 6lü doneme gıren aynı zamanda Ermenılerın aiınde gerçek özelliklerini kaybetmeye başlayan Cinlcılık, Kurtuluş Savaşı sonraSıi.da lekrar can lanmaya başîadı. Bu orada, Ermeniler, bi> asır boyu ellennde tut'Lkları çiniciliğl bırokmağa hoşladılar. Şahin'in nctlarına gore, Evliya Celebı, Kütahyo da 30 cınf imaıcthanesinin bulunduğunu bclırtir. Kurtuluş Savaşı doneninde 2 ımalathaneye düsen Kütahya cinı ciliğinin ustaıarınaan Hacı Minas Üe Hafız Emın, Yuna nistan'a giderek üretimlerini orada sürdürüyorlar. Ve, Kütahyo çinıciliği Cum huriyet döneminde büyük capta gerıliycr. Bugün Kütahya'nm belirgin ve unlü ci nicilerl, kalite bozukluğuna neden olara* ciniyl ticari amac olarak nabul edip herkesin bu işi vapmaya colışmalarını göstermekte. kalite bozukluöunun sanatı ortadan kaldırdığını belirtmek te USTALAR. GELECEK KARANLIK Kütahya cmıcilığınde imzaiarı bulunan ustalor. gele ceklerınin k'jianlık olduğunu, İznik cin'CİIiğı gibi kaybolmoktan korktuklarını söy lüyorlar. 60 vıllık cmı usiası 75 yaşındaki Ahmet Şahın buqün dükkönını çinicilik üzerinde araştırmo ve Cinıcıliğı kurlarmak ısteyıp bu yoldo calışmalar ycpmak Isteyenlere okül olarak acmış. Karşılıksız olarak cinl üzerinde bilgi ve egitim veren Şahin'ln oğlu da çinicilik üzerinde hızlı bir araştırma yo girmiş v e kitap hazırlığı .ia bo$lamış Kütahya cmicıliğindeki ölü dönemi gerıde bırakmo savaşımında Volı Soner Ar man da bul'jnuyor Kütohya valisinın caıışmalarına bölgede kurulu tüm imalothaneıer d f i kotı'ıyorlar. Imparatorlukla birlikte çinicilik de geriledi Cınıyı ilk kez Frigyalılar üretti nik cinilerl tek tercih olarak ortaya cıktı. İMPARATORLUKLA BİRLİKTE ÇİNİCİLİK DE GERİLEDİ 16. yüzyıi İznik ciniciliğinin en parlak dönemi olarak bilınıyor. Qinı ustası v e sanat tarihi öğretmeni araştırmon Farui» Şahin'ln verdi ğı bılgüere göre. 17. vüzyıl İznik ciniciliğinin duraklamo dönemi oldu. iznik ciniciliği 17. ^Ozyıi sonlarında BİTTİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle