18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet 2 •Slkemizde blllmsel araştırmafarın buyük • Eboyutlarda dışa bağımiı olduğu ve bu "boğımlılığın özellikle araştırmalarda kulkınılan araç, gerec ve bilgı toplama yanında başta ünıversıtelerimiz olmak Dzere ceşıtll kurumlanmızda caraştırma» deylminm ve caraştırıcıtnın bilımsel tanımının yapılmamış olması ve oerçek araştırıcıların istıhdam Imkanlarının yetersız ve duzens'z olmasından kaynaklandığı bir gecektır. Bır ulkede yapılan ve evrensei bir nltelık gösteren bilımsel araştırmaların doğrudan veya dolaylı olarok o ülkenin ekonomısi ve bılımsel esprısıne ne denli katkıda bulunabileceğı. bilim ve teknoicııde ilerl ulke'erin takip ettıkleri bılim polıtıkasına ve bılime verdikleri 'Stısnal değere bakıldığında cok iyi anlaşılabilır. Ülkemızde Ise bilimsel kurumlorımızda zaman zaman tartışılan bu konu bır turlü kamuoyuna ve ilgililerin dıkkatıne gereği gıbl yansıtılmamıştır Kısa bir söre önce TUBıTAK Tıp Grubunca alınmış bır karorla konu, özel birclhtısos Komisyonuı tarafından enıne boyuna tartışılmış ve grubun onayından da gecen bir rapor hazırlanmıştır. Kısıtlı sayıda da olsa üniversıtelerimıze ve bazı bılımsel kuruiuşlarımıza lletılen bu raporda, üikemızın bılımsel oraştırmalar bakımından dışa bağımlılığı, bu durumun neden kaynaklandığı ve ne gıbi önlemler alınarak bilimsel craştırmalann dışa bağımlılıktan kurtarılabıleceğl cok açık beürtiımiştir. Ana kaynak olarak bu rapor iceriğf, kişısel görüşlerımızle birleştınlerek Türkiye'de bılımsel araştırmalann hongi düzeyde olduğu ve bunun dışa baÇımlılıktan nasıl ve hang' önlemlerle önlenebıleceğı diie getlrılmeye calışılacaktır. OLAYLAR VE GÖRÜŞLER lıdır. Sırf bu bokımdon Türktye'nln dövte kaybı azırrsonmayacak ölçü.erdedir Bazı devlet kurumlanndan, orneğın Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı Laboratuarıan, Toprak Mahsullerl Ofısi Laboratuvarları veya Gümrük ve Tekel Bakanlığı Laboratuarlarından teknık personel'n bas t teknıklerı öğrenmek ıcın yurt dısına gonderıldıkierı bıiınmektedır. Oysa bu teknık bıigılerın kımılennı yurdumuzda aynı düzeyde verebılecek kurumlarımız ve arcştırmacılarımız vGrdır Zaman zaman adı ve sahasında katkıları yurt dışında cok iyi bılınen araştırıcılarımız, ystışmek üzere eleman gonderilen dış kurumların oraştırıcıları tarGfından uyarı:arak. «Türkıyenın herhaid3 fazia dovızi olmolı kı, sızler o ulkede mevcutken bızfere bu basit teknıklerl öğrenmek üzere eieman gonderıyor» dıyerek yakınmaktadır.cr. Konu scdece kamu kuruluşları icln değıl, ozel sektorde de yıllardan beri devam etîığınden, Turkı/e KnowHow almaktan bır türlu kurtulamamıştır. Genc araştırıcıların IIsansüstü eğıtımlennâe ülkenin olanokları varken bunu kullanmamak ekonomik yonden ne ölcüde zarar verıcıdır, bunu tarife gerek yoktur. 9 KASBf 1981 ARAŞTIRMACILIKTAKI YANLISLIKLARIMIZ BİLİMSEL ALANDA ARAŞTIKMACININ CİDDİ BİR TANETONI YAPMADIĞIMIZ GİBİ ARAŞTIRMACIYA ÖZEL BİR DEĞER DE VERMİYORUZ. GEREKSÎZ YERE SAVURGAN VE DIŞA BAGIMLIYIZ Terör ve Fikir M Prof. Dr. R. Kâzım TÜRKER Ankara Ünl. Tıp Fak. öfretim Üyeal yuron CURRENT CONTENTS'ler sık sık ülkelerin. oroştırma kurumlarının blllmsel kaynak endekslerlnı yayınlamakta ve böylece bıhme üst düzeyde katkısı olan ülkeleri ve bu ülkelerln kurumlarını ve hatta araştıncıiannı sergüemektedır. Böyle evrensel nltelikte kendısim bılımsel araştırmaları lle İ6patlomış kımseler degil ait olduğu ülkenin, öbür ülkelerın de bılgi ve görgüsunden dalma yararlanma yonune gfttiği bılim adamları olarak bılinir ve bunun pek COk ömeğl da vardır. Olkemizde Ise bu nitelikleri taşıyan araştırıcıların, başta çolıştıkiarı kurumlor olmak üzere, başka kurumlarca da araştırıldığı sorulduju ve gereken ilgınin gosterildıği soylenemez. Ama Türkıye şayet bılımsel araştırmalara gereksinım duyuyorsa ılk planda az sayıda da olsa dış üikelerde saygınlığı oian, fakat ülkemlzde az tanınan veya bugüno kadar tanıtılmayan bu klmseleri bilmek durumundadır. Başta Oniversitelerımız olmak üzers bütun kurumlar kendi bünyelerlnde çalışan aroştmcılann araştırma sohalarını bu sahalannda yaptıklan ve dünya bilim endekslerindo adından sık sık soz edllen, buluş ve göruşlert klosik uluslararası kitaplara geçmiş olan araştırıcılannı tespit etmek durumundadır. Gerçek şu kl, yukarıda söz konuBU edllsn nıtellklerl kendilerinde taşıyan araştırıcılar, Olkemizde calıştıklan kurumlarda genellikla layık oldukları llgiyi görememış ve bilim dünyasında dış ülkelerde saygınlık kazanmalorına karşın, ülkemizde gereken llgiyl görememlşlerdir Ülkemizde bu nitelikleri yertne getirmlş kimselere hangl kurumda calışırlarsa colışsınlar moral, yaşam ve protokol yönünden ayrıcalık tanınmalı ve devletln bilımsel danışmanlık görevlerinde, eğıtım kurumlarımızın calışma programlarının yapılmasında ve ülkemlzln bilim politikasının tayininde blrincl dereceda yer almaları sağlanmalıdır. Hıc şüphe yok ki, boyle bır ayrıcaabanıl görünüşlü yaşlı kayalann arasmdan yeşil çaülann (makllerin) fıskırdığı ya da çamlann esenlikler diîer pibi denız sulannm üzerinden e?Udlğl altına kumlu essiz koylardan binlercesi nerede var? lık şohıslara değll fakat onların bilim dünyasına malolmuş yapıtlarına verılecektır Bütün kurumlarda. özellikle unıversıtelerımlzde «Bılımsel denetlm» ölçüleri yukarıda sözü edılen olçütler goz önüne alınarak yapılmalı ve bu kurumlarda doiayısiyle üikemızde cok az sayıda bulunan «Gerçek araştıncı» başka bır deyimle cağımızın kabullendıği BİLİM ADAM'ları belirlenmelidlr. Ülkemlzde «Akademik ünvan» taşıyan herkesin araştırıcı, yanl bilim adamı olarok değeriendınlmesl devam ettiğl sürece hlc bir zaman sorunlarımızın üzerıne gercekcl biümsel bir görüşle eğınılemeyeceğı ve doiayısiyle üikemlzin her zaman dışa bağımiı durumda kalocGğı kuşkusunu taşımaktayız. Uikemizde gerçek araştırıcı tanımlanmasmın şımdıye değın yapılmamış olması hangi konuların, hangi kurumumuzda coğdaş ölCülerde yürutüldüğunun bilinmemesi, genc araştıncılann özel kcnularda lisansustu eğitimlerinin uygulanmasında büyük savurganiıklara neden olmaktadır. Yurt dışına değişlk kanaliarla eğıtim Içîn gonderilen genc araştırıcıların, gercekten ne gstırecedj veya aynı düzeyde eğıtim olanaklannın ulkede mevcut olup olmadığının bılinmesınde büyük yarar vardır. Kuşkusuz bazı cok özel konularda araştırma yapan dunyanın başka bir ülkesıne eğitim amacıyla genc araştırıcı gondermek bütün dunyada uygulanon bir sistemdır. Ama bu sistemln ülkemizde dikkate alındığı lleri sürülemez. TÜBİTAK dahil, butün araştırma yapan kurumlarımız hangi araştırmanın nerede ve ng düzeyde klmler taraf.ndan yaoıldığını bilmek durumundadırlar. Kururnların veya devletin vereceğl burslarla eğıtim içln dış ülkelere gönderılecek cdayların program ve eğitim durumları dikkate alınarak, yurtta aynı eğltiml verebllecek araştırıcı ve kurumlorın olup olmadığı araştırılma Doğsl kaynaklardan fayda!anma Ulkemi^dekı g9rcek araştırıcı ve araştırma kurumlcnnın saptanmasını izieyerek, dogal kaynakiarımızın değerlendirılmesi ile ekonomıye kaikı ve bılımsel düzeydekı çalışmalar daha da venmll olacaktır. Kısa ve uzun vadelı araştırma konuları bu yönden etraflıca değerlendmlebılır. Ülkemlz yıllar öncesi aşt, serum, test bckterl türlerf üretlrken. bugun bunları dahı ıthal eder dururna düşmuşlur. Bunun belli başlı nedenı, arcştırmaya gereken değerı vermememızdendır. Bır cok ozel araştırmalar ıcm kullanılan etken maddeierl ülkemiz olanakları çerçeves.nde üretebilmek mümkünden ve bu hususta bazı araştıncılarımız tarafından proieler ılgill makamlara takd'm edılmışken, hâlâ bır sonuca ulaşılmaması üzerınde durmakta yarar vardır. Şayet gercek anlamda araştırma yapan ve kendisinl Ispatlamış araştırıcılarımız bir araya getinllr ve bunlara calışma olanakları verır ve bu klşileri araştırmaya karşı olanlann elinden kurtarabilırsek cok kısa bir surede pek cok doğal kaynaklarımızdan üst düzeyde yararlanrnamız mümkün olur. Turkiye'nin bitkisel ve hayvansal potansıyelınden ılac yapımında yararlanmak bu şekilde gerceklesebllir. Bütün bunlara ek olarak, Patent Kanunu ve Türk Standartlar Enstıtüsü'nün yenıden cağın bılımsel gercek'erıne uygun olarak düzenlenme6ı şarttır. Yarınkı yazımda. dısa bağımlılıktan kurtuima, kurumlaşma ve sonuçlarını sunacağım. mm? Alman olduguna «Ben Amcanyı defilse büe, «Hans Amcanyı nereye atıyor acaba? Kıyılanmızın, kıyUanmızdaki koylanmızın sahipslzlifınden bir başka bakımdan da yararlanıyor bu yerli ve yabancı teknelerle gelen Amenkahlar, Pransızlar, Almanlar ve de îtalyanlar. Eger girdıgi koyda bir Türk tekne varsa, yabancı tekneler hemen şöyle oldukça uzak bir yere çekıp demirler. ler. Bu kez kaygılan denİ2İerin dibinden rahatça kalmtılan çıkarmaga değil, yabancı tuJist kızlann ve kadmlann denız gıvsıleririn üstlerini çıkanp sereserpe suya eirmeleri ya da guneslenebibneleriyle ilgüidir. Bu durumda da yerli turistlere ya durumu uzaktan dürbünle kolaçan etmek ya da küçük sandallarla bu üstü tiryan tazelerin bulundugu yatlann yanından söyle geziyormu?, gibl Reçmek düşer. Ama bizden çok daha hoşfjorüsüz ülkelerda pdrdüğümüz (tibi. buna da yakında alıçacatım» ke smdir. Tunzm iste böyle ahlak anlayısmı da değişürir, dogayı da kırletir, tarihsel kaüntılann dısanva kacmlmasmı da hızlandırabilir. «Turizm patlamasınEdan ve özellikle yabancı tekneler lçin yat limanı yapımından söz edenler, son yülarda kıyılanmi7i yagma etmeye başlayan yabancı turistlerden bıraz gelir elde etmeyi de hiç olmazsa düşünmek zorundadırlar sanınm. Smırdaki kapılardan giren yabancı turlstier para bırakmaz. Gemilerle gelenler para bırakmaz. Tekneler le gelenler hıç bırakmaz. Topragımızın üstünün kirlenmesi gibi, şimdi de koylanmızm ve deniz diplerinin kirlenmesi sorunu var. «Ben Amcasya dikkat! «Ben Amca* güney kıyüanmızı pisletiyor. Ne yapmak gereklr' Hep beraber şöyîe bir düşünelim, eger öbür sorunlanmızdan zaman bulabilirsek Ve suçun tümUnU de hemen sadece «Ben Amcajtya atmayalnn. urteza Bey Lomia Hanımı cok sevıyor. Tapıyor kadına... Ne derler bu duygunun adına? Aşk Ng var ki Lamia Hanım biraz finglrdek gârönüyo' tıem Murteza Bey'e eğılımı varmış gıbi davranıyor; hcHusamettm Beyls oynaşıyor; hem Celalettin Beye ga.~ kırpıyor Sonunda Murteza Beyle lamla Hanım evlenı yorlar. Nikâhta keramet vardır; belkl Lamıa Hanım du zeiır; yuvasına bağlı kadın kadıncık bir ev hanımı olur tiiye duşünüyor Murtsıa Bey... Nerdeeee? Günlerden bir gün alışılagelmiş saatten önce eve dönen Murteza Bey, anahtorla kapıyı açıyor kl, ne flörsün' Salondaki divando Lamıa Hanımla Celalettin Bey kucak kucağa. dudak dudağa degil mi? O dakika akiı başından giden Murteza. doğru odasına koşuyor, komodinln üst gözünden aldığı tabancayla soluk soluğa aerı dönüyor Yasak cşkın kurbanları yalvarıyorlar: Yapma. öldürme bizi, bagışkı... Dinlıyen kim? Grav, grav, Büyük Bir Yanlışlık Araştırıcının tanımlanması ve Türkiye'deki yeri: Bütün uygar Olkelerde araştırıcıyı tonımloyan değişmez evrensel ölçutler (krlterler) vardır. Bilimsel ölçutler şöyle özetlenebillr: Sahalannda blllnmeyen yönterl inceleyen, elde ettiğl verilerl çağın bilimsel yöntemlerintt uygun olarak değerlendirerek sonuçlarını uluslorarası blllmsel dergüerde yayınlayan ve bu yayınlan uluslararası düzeyde, aynı sohada çalışan başka araştırıcılarca kcynak olarok alınan, buluşları klosik bilim kltaplarına geçen veya uluslararası büim kaynak endeks (Science Citation lndex)!erin8 kaydedilen kimselere ARAŞTIRICI denır. Her ulkede bılımsel araştırma yapan kurumlar arasında bu ölçüler en önemll yansmc unsurlarıdır. Bu yanşma ortamı, kurumları. kurumlarda çalışan araştırıcılan ve kurumların aıt olduğu ülkelerı vüceitır, gerek salt bılımsel espırı, gerekse ekonomık yönden 8aygın!ığını artîırır. Bilımsel dergılerde çıkan yayınlan bütun dünyoya en kısa sürede du e/apla/mcı H Burhan I ARPAD Y Acı Ama Gerçek on aylann taızlı pohtika olaylan arasınd» sanat açısıadan da kııni gelişmeler göruldü. Sanatçılara kültür ödülü verılmesi, kiml sanatçılann devlet sanatçısı seçilmesi gibi. Seçünlerln blçimi, seçilenlenn sanat nitehği üzerinde tarbşmalar yapılsa da, olumlu yanı ağır basıvor. Amma bu arada acı bir gerçek de sürup gidiyor. 1920 1930 yıllarının değerli komedyeni, Sahır opereti «Çardaş.» terasıllerinın sevinüi Bonnl'si, K« raca Tlyatro'nun emekli ıtıüdurü Şeref Şenpmar dostumdan aldığım bır mektup. kafama bir balyoz gıbi vurdu. Oysa, Şeref Şenpmar. karrnca incitmekten kaçınan. duygulu ve saygıh bir sahne sanatçısıdır. Şeref Şenpınar'ın mektubu, Devlet sanatçüUh unvanı verilmesini önernli bir tarih karan olarak karşıhyor ve şöyle süruyor•Ne var ki. devlet sanatçısı hakkmdaki tarihl kararla 2559 sayı ve 14 temmuz 1934 gunlü «Polis Vazıfe ve Selahiyet Kanunu tezat teşkil etmektedir. O kanunun 7. maddesi 'Gazlno. bar, meyhane. kahvehane, sinema, bilumum eğlenoe yerleri çahştıran ve çahşanlarla, tiyatro ve tiyatro sanatçılannı aynı muameleye tabi tutmaktadır. Sabıka kayıtlan, vesıka fotoğraflan, parmak izleri, tasdikli nüf^ıs sursti, oynanacak esere müsaade, artistlerin tasdikli ve imzalı huviyet vesikalan, kadın arüstlerin, barlarda çalışan konsomatrisler gibl ahl&k zabıiasmca muameleye tâbi tutulmalan, siyasi şubece müsaade edilmesi vesaire gibi diğer eğlence yerince tatbik edılen butün muameleler. tiyatro sanatçılanna da tatbik edılmektedir Aziz Ataturk'un 1930'da sanatçılar hakkında söylediğı tarıh değerine paha biçilmez sözlerinden tam kırk dört yıl sonra, yani 1974 yılında o gunlerin İçışleri Bakanlığı'nca bütün valiliklere gonderilen bir genelge ile: •Tamnmış sanatçılardan karar kollarda fotoğraf isteme ve benzeri ışlemler yapılmaması. itibarlannı zedeleyıci nıtelikte uygulamo lardan kaçmılması, gerekli kolaylıkların sağlarvmcsı* istenmişse de. yanm asır önce yürurlüğe konulmuş olan 2559 sayılı kanun gunümüzde de geçerliğini surdürnıektedir Sanatçıların itibar ve haysıyetlerinı kıncı hükumleri havi mezkur kanun tâdıl. ya da 7 maddeden 'Tiyatro' sözcüğünün çıkanlarak çeliskinin ortadan kaldınlmasuıı sayın Kültur BpJîanımızm dikkat nazarlanna susarra.» Sevgili dost ve sevım'i sanatçı Şeref Şenpınar* ın Kultür Bakanına bir süre önce postaladıgi bu çok yerınde uyarı mektubuna bir cevap gelmedi. Boylesine acı ve sanatçı onurunu kıran eski bir huk + mün gıderılmesıne bir ka kım olur umuduyl» bu köşede yayınlıyorum. Yarım yüzyıllık a a gercekten sflz açınca ko» nuyla cok ilgıli bır anımı özetleyecegim. lS30'lu yıllann ba5İarıydı. Ozel bır is içln Beyo^Iu Kaymakamlığî'na başvurmak gerekti. Kaymakamın kapısı açıktı Girdra. Arkası bana dönuk binsi Kaymakama şunlan söyledi. 'Bır zamanlar âlemı matbuatın hakkında sutunlar dolusu meîhıyeler yazdığı aktör Oteüo KAmil benım Dün gece Habcıoğlu'nda temsiUm vardı. Fakat pchsîer sahneye çıkmama engel oldular. Polısçe tasdikli artist vesikam yok dıye.'» Bu muthis sozler ve olay beni öylesine çarptı ki, otesını hiç bır gun hatırlayamadım. Ne Kaymakamın sözlerıni. ne de sorunan çözüm biçlmini. Fakat Oteüo yla ılgih bır kaç olaya tanıklığım var. Ulkede tıyatro sanatc:'anmn yurekler acısı durumlarını ortaya koyan kimı olaylar. Galata'nm çamurlu yan sokaklarmdan birlnde o yıHarda bır 'artistler kahvesi' vardı Ünlü, ya da ünsuz işi olsun, ya da olmasın sahne sanatçılan sık sık uğrardı Bir srun oraya yolum düştu. Kaldınmda. arkalıksız bir sandalyede Otello Kamil oturuyordu Ceketsızdi Elınde tepsiyle dolaşan birisi para topluyordu. Otelle Kâmil'e ceket satm almak içın Bır kaç yıl sonra sehır tiyatrosunda Kâmll yaranna bır iübile yapıldı Bu arada 1k1 bacagı da kesilmışf! Kısa süre sonra oldü Nereye gömuldüğünu bilen çıkmaz sanırım. Fakat onun «Sekizincı». Bır Donanma Gecesı «Meçhuîde ustün başanlı rollerinı hıç unutmadım. Unutamayacağım da. S Hangi ülkenin toyılanndaM bu bmlerce koyda doga ve tarih bırbınyle fcaynaşarak yerli ve yabancı turistlere akıl almaz anlar yaşatır? Nerede pınl mnl deniz sulannm içinden yükseîen ytlzlerce yıl öncesınin beş altı basamağı sızı kıyınm ılzerindekı çamlıklara kavuşturur? Hangl ülkenin kıyüannda yüserken yılzyıllarca önce Qokmü? kenüar ıçindeki evlerin kaluıtıiarmı suyun altında görebılırsiniz? Türkiye'hin güney kıyılanndan başka bır yer gelebilir ml usunuîa? Şimdi artık bu tayv lanmızGa Amerlkan pazarlan da açılmıştır. Büyük kentlerde her nasılsa kapatılnıış olan bu Amerikan pazarlannın da kalıntıianıu güneydeki doga ile bilinmeyen tanlün kucaklaştıgı bınlerce koyumuzda denıs sulannm altında bulabilirsınız. Ben «Ben Amca» ile burada karîilaçtım. «Ben Amcasvı hafıt kamburu olan, saçlanna ak dlişmuş elmde bastonu, sevımli bir yaşlı turist sanmaym safcın. öyle olsaydı, TBT'nin TV'cileri hemen onun başına tişüçürler ve «Düsiinebiîiyor musunuz, güney sahillennde mutlu bj" jnDancı ar. a» dıve hemen bir düzmece çarkı eşlığinde bize «Ben Amca»yı gostenrlerdı. Oysa «Ben Amca» öyle hemsn televizyonda gostenlecek turden bır amca değıl. «Ben Amca» televizyonda gösterUdl mi, reklâm yapıldı dıye yer yennden oynar sonra. Çünkü «Ben Amca» bir Amerlkan şırketımn paketledıgı pırinp. &et, pırinç. Artık «Ben Amcasnın boş kutulan en sonunda gelmlş güney kıyılanmızdaki o gıizelun koylanmızın dabine oturmuş. Daha yüzlerce yerll ve yabana artıfcla beraber .. Ne ararsanız var, bu koylanmızm dıbinde. Bu yıl da dana çok yabancı üllcelerin tüketım mallannı görüyorsunuz dipte. Eğer turizm bu mevsim yurdumuzun üstünde, bürokratlanraızm fcüm yırtınmalanna karşm patlayamadıvsa, koylanmızu dıbinde çoktan patlamış da, kimsenin haberi bile yokl Petrol ederinm gıderek yükselmesinden sonra, güney kıvılanmızdakı koylanmızı yerli tunstlerın verine artıfc çpgunlukla yabancı turıstler ziyaret edıyorlar. Ya Bodrum'da 1 yaptırdıklan ya oradan ig 1 ^ ^' 11 lan, ya da Yunanıstan'daa kiralayıp geldiklen teknelerle... Bugün bu koy benim, yarm o koy senln ömeğı. Ne pasaport soran var, ne gümrok sorunu. Koylann tadını bizden çok tazla çıkararak cekıp gıderler. Koylann dıbınde «Ben Amca», deterjan ve daha başka çeylera lcutulannı, öbür nesneleri ve biraz da, ayıptır söyiemesı, şeylenm bıraiarak... Geride bırakmadıklan tek nesne dovizdır. Kimsenin aklına onlardan böyle bir istekte bulunmak gelmez kı... Hos tannnın koyunda lctm onlan bulup da dövız lstesin? Yabancı tekneler her çeşıt gereksınimlerini de Yunanıstan'dan sağUyarak koy lanmıza koşmaktadıriar. Ama teknelerın depolanndaM tatlı su dayanmaz, bitivertr. Onun İçın de (rttaey kıyılarımızdaki kUçük limanlanmıza uSramak zorunluğu vardır. Depolannı tertemiz Tlirij suyu ile doldurduktan sonra kendilerinden ortelama 800 llracık lstendl mi, çok saşınyor bu yabancı tek Kıyılarımızı Talan Ettîrmeyelim & SON YILLARDA KiyiLARIMIZI YAĞMA ETMEYE BAŞLAYAN YABANCI TURİSTLERÎ BİRAZ OLSUN DENETLESEK VE OLABİLİRSE AZ DA OLSA DÖyİZ BIRAKMALARINI SAĞLAYICT ÖNLEMLER ALSAK... Mesruttyet döneml tlyatrolarına konu olabilecek bu öykü, coğu toplumda bugun de gecerlıdır. Kıskanc kc ccnın kansmı oşıflıyla birlıkte otekı dünyaya postalo mosı korsısında yargıçlar ne duşunürler? Ortada samk acısından haflfleticı bir neden vardır. Cünkü katil karısını seviyor; eşıne inanmıştır; kıskanctır, aşıktır. Kıskançlık; duşuncede kaldıkca, suc eylemıne dönüşmedıkce; şiddet devmımıyle vurgulanmadıkça, kimseyı ilgılendirmez Murteza Bey. Lamıa Hanımla bu yuzden ağız dalaşı yapabıllr yo do. uygar ınsan gıbi tartışabılır; olmazsa, bosanma davasi acobilır ya da zina kovuşturmasıyla eşının cezalandırılmasını ısteyebılır. Ancok, cınayet işledi mı; devletin yasalannı cığnemış olur. * Toplum, Insonlık ve hukuk ocısından hepımıze cok doğal gelen bu montıöı sıyasal suclara da uyguloyalım. Diyelım kı Murtaza Bey, bir slyasal tıkre bagianmıştır, aşıktır, tutkuludur, Lomıa Hanımı sever gıbi... Peki, bu fıkri nasıl sevecek, nasıl benımseyecek, benlmsetecek v» yürürlüğe koyacok Murtazo Bey? Işte kıtap, Işte kalem. işte gazete, ışte porti, işte dergl. işte televlzyon. Işte konuşma, ışte kürsu. işts gosterı yürüyüşü, Işte toplanma özgürlüfiu, Işte meydan... Murtazo Bey. vosal yollan kullandıkca demokratık bır toplurrda özgör ve mutludur. Ama sılahını ceker de kendı fikrıni benımsemıyenlere grev grev dıye ateş e'meye baş'arsa, yasaları çığnemiş, devlet duzeninı bozmuş olur kı... O zaman yorgıcın önune cıkarılır. Hem bu kez Inandığı tikre olan tutkusu hafıfleticl değil, aöırtastırıcı bir neden soyılır. • Şiddet «ylemlnln ardındaki fikir ya da duygu nedır? Aşk mı? Kıskanclık m ı ' Para hırsı mı? Sıvasat tutku mu? Çıkar durtüsü mü'' Komünizm m ı ' Sosyalızn mi? Morksizm ml? Kopltolızm mi'' Faşızm m l ' Anarşlzm mi? Irkcılık mı? Milllyetcılık mı' Şoven duygular mı' Cevrsmlzde olanbltenlere. mohkemelerde acılon davalara, savcılarin Iddlanamelerıne. bılim kltaplarına, gazetelerde yayınlanon beigetere bokarsak: kiminde o, klminde bu, kiminde şu... Teror cınayetlerinın ve şıddel eylemlerlnln gerekcesinı tek fıkre bağlamaya o'anak yok. Sonue: Terdr eylernlerınl bohane ederek fikir özgürlüğunu mahkum etmeye kalkışmanın ne mantıkla ılişkısı vardır; ne hukukla, ns demokrasıyia... Mahmut T. ÖNGÖREN nelerdeki turistclkler. Deniz parasız, doga parasız, koy parasız, bir su mu paralı? Hazır, su almaya gelince şu Amenkalılardan, Almanlardan, Pransızlardan, ttalyan lardan blras dövız de almayı düsünsek ya! Adam başma ya da tekne bastna şu denü para bozdurma zorunu koysak, olmar mı? Olmw. Cün kü Türkiye'de her sev karsıhksızdır, vabancı turistJerimiz 1 çın. Tarıh de.. ş bir «eyler yazdınyorlar. S&nırsınu kl, denizın dibinin muhasebesinl tutuyor\xr. Amm bızım yaklaştığımızı görünce, hemen demır alıp uzaklaçtıklanna bakılırsa tarihsel kalmtüan cömertçe sergUemelrte olan Gemile'nin dibindeld degerleri not etmekte olduklan kesin. «Ben Amcanyı oraya bırakıp karşıhgında liinx eski yapıt alarak gitanediklerini ne bilelim bız? Arka«ından Batı Almanya'dakl büyük bir otomobil fabnkasımn ortaManndan biri Bodrum'da Ffethiye'deki Oludente yatan lanndaki Gemile koyuna yak TBptırdıgı teknesiyle sökün edi laşıyoruz. Bodrum'dan kirala yor. Ama cok durmayıp o da dığımız bir tekneyle. Bir Ame Rldiyor. Teknenin Türk kaptankan teknesi var uzakta, de nından öSreniyonız ki, bizim mirlemıs. tçindekiler denıze bulundugumus teknenin kovu dalıp dalıp çıkıyorlar ve kıyı kirletecejHnden korkmuş. Ama da ellerinde defter tutan ar o da Idrletmiyor mu koylan f5OYİlOnCE C Cumhuriyet 9 KASIM 1931 M. Papanastasyu Türkiye intibalannı anlatıyor îstanbul'da toplanmı* olan Ikind Balkan konferansınâa Yunan heyeti reisı M. Papanast&syu, Türkiye'deki tntıbalan hakkında Emos guetesine şu beyanatta bulunmuştur: « Şimdıye kadar okuduklanmdan ve ögrendlklenmden anlıyorum ki bugünkü Türkıye, Osmanlı Turkıye'sinden cok farlclıdır. Yeni bır ldare şekH, laylk bir hUkümet, R«Ç mişle aslft al&kası olmayan yeni ide&ller, yeni sdamlarla tamamen veni bir hayat t a m bugUnkü Türldye'nta baria vasıflandır. Bu fark bühassa TUrktye devlet adamlannın sarsumaa bır azim ve faaliyetle meydana petirdıkleri Ankara'da görUlüyor. Türkiye'de gençligin terbıyesı ıçuı azami bir itina göstenlıvor. Eski Turkıye'nın hortlıvacagını zannedenler aldanıyorlar. Bütlın münevverler ve butun yeni nesıl yeni ıslahatın ve bugunkü ıdare şeklımn en hararetlı taıaîtarlarıdır. Turkıye"rün her taralından ınkılaoçı ve yaratıcı bır hava esiyor. Devletı lay:kleştrmek için sarfedilen çalışma, cıdden şayanı tal:dırdir. Türkiye'de vaptıgun temaslardan Türk Yunan ılışkılennı daha samimi bır şekle sokmak ve Balkan mılletlennin anlasmalanna hizmet etmek hususunda Türk devlet büyüklerinin hararetlı bır hüsnuniyete sahıp olduklan kanaatim elde ettim.s • T1MIYE TURINGveöTOMOBIL KURUMU Buyuk ATA'mız pn. bıreserınıonurduyaıak sunar ATATtJRK ve DOLMABAHCE Renklı belgesel fllmı Turkiye Televizyonunda 10 Kasım 1981 Renkli orijinallerinin halka ÜCRCTSİZ göstensi 10 Kasım 1981 Salı günü KONAK Slneması (Harbiye) 18.30 ve 19,30 KENT Sineması (Kızıltoprak) 17.00 INCİRLİ Sineması (Bakırköy) 19.30 SUR Sineması (Topkapı) 18.15 Kıyılarnnızla doğrudan dogruya Ugill degü ama, yine de sozünü etaaeden yapamayacağmı ıM durum var. Manavgattan geçerken bir de ne görelim: Yolun kıyısındaki güzelun ağaçlar ksailmis yaöyor. Bre, kim işledı bu cînayeti? Elektrik teilertni geçirraek Için, Maravgat Beledlyesi kestirmiş. öyle mi Manavgat Belediyesi? Ben bu kıyılmış ağaç lara bafctp ağlamaklı olan Mannvçatlılarm yalaneısryım. Yıllanıruş Wr sürti agaç elektrik tellert için nasıl kesilir bövle! EŞer daha bunu anla^mamı?sak, fcovlanmran dibinin kirlenmesini hiç önleyemeyeceeis demekör. Bir sözüm de TRT've var Bilmıyorum, şimdi bu kurumu tnuzun sah:p!eri var mı? Ama yine de sövliyeyim. Güney tayılanmızdan Kıbns Bum radyosu, Israil radvosu gümbtir Riimbür din'enebilırken, bıztm merkez rac'Tolanmızm ve RÜney radyo!arımmn sesı sık sık teknik bozukluktan öttlrü kesiliveriyor. Şuna bir bakıverin, kardesım. Ayıp oluyor. Bunun e'ektrik tasıntUanyla filan hic Ugisi yok. Turistter dövız Re'miyor. dove tanhsel kalıntılar elden d k^vlan kirleniyor. elektrik tellerıne yer acmak ıçtn kesılıvor, r8dvolar dmlenemıvor. BuMin bunlarH araba ne zaman ıi=>ılsnecek yöresel yönetırüer ve Bakanfck düzeyindekıler. ^ Esperanto lisanı Paris Tlcaret Odası ilri ay evvel Esperanto bsanının beynelmilel ticari münasebette yardımcı bır lısan olarak kullanunıasına karar vermış ve bu karan bütün dünva odalann» büdirerek fikırlermi sormuştu. Bu teklü* bır çok tıcaret odalannca uygun «rorülmüstür Şehrimiz tüccarlan arasmda da bu konuda umumı bir fikir birliğı var gibıdir. Cumhuriyet Sahlbi: Cumhuriyet Matbaacıhk ve Gazetecilik T.A.Ş. adına NADIR NADİ Genel Yayın Mudürü HASAN CEMAL Müessese Müdurü EMTNE L.^KLIGıL Yazı İşleri Müdüru ÜKAY GÖNENStN Basan ve Yavan: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazeıecıük T.A.Ş. Cafaloğiu Türkocagı Cad. 3311 Posta Kutusu246 tSTANBLL Tel: 20 97 03 BÜROLAR: • ANKARA: Konur Sokak 24'4 YENİŞEIIIK Tel. : 17 58 25 17 58 6*>. Idare 18 33 35 • IZMIR: Ha'ıt Zıya Bu!van No : 65 Kat • 3 Teî. • 25 47 09 13 12 30 • ADANA: Atatürk Cnddesı, Tork Hava Kurumu îs Hanı, Kat: 2, No • 13, Tel • 14 550 19 731 TAKVtM 9 KAMM 1981 îmsak Gnne? ftjle ifcndi Akşam Y»tsı 5 59 7 38 12 W 15 39 17.57 19 30
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle