Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER lanaksız olan en küçük temel parçacıklarla, atomlarla, iasanlar tüm kimyayı anladıklannı samyorlardı. Önce Arrhenius'un iyonlaşmayı bulması, sonra da fizikçilerin atom denilen en küçük birimınin yapısını araştrrmalan 20. yüzyüın başında yeni bir devrime yol açtı. Eski yasalar yeni gözlemleri açıklamakta yetersiz kalıyordu. En küçük»ün dunyasındaki yasalar büyüklerin (metan. sodyum klorür gibi bileşikler) dün yasındaki yasalarla aynı değildi. Röntgen ışınlan ile başlayıp radyumun radyoetkinliğine varan buluşlar elektronun varhğını ortaya koydu. «EN KÜÇÜK> kavramı daha da küçülmüştü. Einstein'm «Görecelik ya da Kütlenin Eylemsizliği Yasası» Newton'dan bu yana geçerli olan mekanik yasalannı yıktı, yerine küçükler dünyası için geçerli olan «Nicem (kuantum) Kuramı» kuruldu. Bilimsel devrim kuralları yine işliyordu: Önce yık, sonra yerine yenisini yap! îşte çok kısaca özetlenen bu gelişmeyi anlatmadan öğrenciye proton, nötron, nötrino, pozitron, mezon gibi ilk bekışta çok soyut olan temel parçacıklan aniatabilmek çok zordur; on.u ezbere iter. Ezbere bilmek ise bilmek degildir. ••• Öğrencilere yalnızca bilim dallan degil, onlarm tarihleri de anlatılmahdır. Böy lece kendilerine soyut gelen kavramlan daha iyi anlayabilecekler, zorlugu nedeni ile sevmedikleri fen derslerine ilgileri de artacaktır. Fen derslerini severek öğrenecek öğrenciler ise bir ülkenin geleceğinın en büyük güvencesidir Meslek sahibi kişiler de uğraş dallannın uzak ve yakın geçmişini öğrenmek için sürekli caba göstermelidirler. Özellikle geleceğe dönük planlama yapan uzmanlar için bu bir zorunluluktur. Mesleginin teknik yönleri kadar geçmişini de bilen kişiler gelecege yönelik düşüncelerini sağhklı bir biçimde geliştirebilirler, çağdaşlannın önünfl «eçer ve saygı görebilirler. Ben bunu. sayın Ergun Ar'm 1920 ekim 1981 günlerinde Cumhuriyet'tn bu sayfasında yayınianan •Zamanı Geçmiş İleri Teknoloji» aidiı yazısında gördüm. Türkiye'de çoğu kişınin slogan düzeyinde savunduğu ya da karşı çık tığı nükleer enerii sorununa mesleğinin ta rihini de bilen bir uzmanın yakiaşımını sayın Ar çok iyi ortaya koyuyordu. 7 KASIM 1981 • lk, orta ve yüksek eğitiTnie ilgili önem111 degişikliklerin yapıldıgı ya da planlandığı bir dönemde yaşıyoruz. Din, ahlak, spor derslerinin zorunlulugu konusunda kararlar alınıyor, bunlann kimisi ka muoyunda. geniş tartışmalara yol açıyor. Bu yazıda günümüze dek egitim kurumlarunızda önemsenmemiş blr öğretim dalına, blllm tarihi ögretimine, kısaca değinmek istiyorum. llkokuldan başlayarak öğrencilere Türkiye'yi anlatmaya, tanıtmaya çalışırız. Yurt taşı olduklan ülkeyi tüm yönleri ile tanımanın onlan iyi bir insan, örnek bir vatan daş yapacagına inandığımız için gösteririz bu çabayı. Turkiye'yi anlatmak için onu propaganda amaçlannın tersine hiç bir zaman tek yönü ile değil, tarihi, cografyası, ekonomisi, yasalan, ekini İle birlikte ve bu özelliklerinin zamanla değişimini de go zeterek incelemeye çalışınz. Çünkü biliriz ki yaşamm dunnayan akışında hiç bir nes neyi çok dar bir zaman kesiti içinde doğru olarak inceleme olanağımız yoktur. Yaşadığımız dakikayı algılamak, sonraki dakikayı öngörebilmek için bir önceki dakikayı tüm içeriği ile birlikte bilmemiz gerekir. Yaşamm her evresinde geriye bakıp değerlendirme yapabilen insanlar ilerisinl daha saguklı görebilmişler ve ünlü «tarih tekrardır» yanılgısından kaçınabilmişlerdir. İşte bu nedenle her uğraş dalının bar tarihi vardır. Uygarhk her zaman insanlara daha iyiyi, daha güzeli sağlama uğraşı olduğundan alanında başarıh olmak isteyen her birey kendi işinin tarihini bilmek zorundadır. Bir iskemleyi daha ratıat yapmak isteyen mobilyacı, yüz metreyi daha hızlı koşmak isteyen koşucu, ısıya dayanıklı civatayı uretmek isteyen mühendis hep aynı sorumlulugu duymaic zorundar dır: Kendi bulunduklan noktaya nasıl gelinxoiştir, geçmişin birikimi nasıl değerlendirilebilir? Ögrencilerin belirli bir duzeye geldiğini varsaydığimız çağlarda onlara genellikle zor gelen fen bilimlerinin öğretimine başlanz. Elma, kalem, taş, uçak gibi gözle kolayca görüldüğü için somut olan, bu nedenle de kolayca algılayabildikleri nesne / olgulardan atom. iş, ısı, akış gibi çogu insa Bilim Tarihi Öğretimi ÖĞRENCÎLERE YALNIZ BtLİM DALLARI DEĞİL, ONLARIN TARİHLERİ DE ANLATILMALIDIR. BÖYLECE KENDİLERİNE SOYUT GELEN KAVRAMLARIDAHA İYİ ANLAYABİLİRLER. Ekonomi ve Politika? Ömer KULELİ Haoettepe Üniversitesi Öğretim Üye6l na soyut gelen nesne / olgulara geçeriz Sayılann önemini iki elindeki on parmaktan öteye anlayamamış bir öğrenciye türev, integral, trigonometri öğretmeye başlanz. Bu geçişteki nedensellik olgusu öğrenciler tarafından anlaşılamaz. Çünkü insanın «taş» kavramıııdan «atom»a, oradan da •nötrino»ya kadar geçirdiği çok uzun TWTT)PTI süreci öğrencanin kendi usu ile algılayamayacağı kadar uzundur (dikkat edin, hiç blrimiz bir yüın kaç saat olduğunu hemen söyleyemeyiz, bir ışık yılını ise hiç düşünemeyiz bile). Milyonlarca yıl surdüğünü anlattığmuz biyolojik evrim ile saniyenin onda birinde tamamlandığını anlat tığunız üreme (hücre birlesmesi) oiayı ara sındaki nedenselliği anlamasını 1215 yaşlanndaki bir genç insandan bekleyemeyiz. ••• Bilim tarihtain öğrenilmesi gereği öncelikle doğa biUmcilerince ortaya konmuş ve yüzyılımızda başlıbaşına bir bilim dalı olarak eğitimde yerini almıştır. Orta öğretimde, özellikle kendilerini bir mesleğe hazırlayan gençlerin yüksek öğretimleri a.şamasında bu gereklilik kabul edildiğinden pek çok yüksek okul kişilik oluşturucu nitelikteki bu bilim dahnın çeşitli derslerini zorunlu programlan içine almıştır. Bilim tarihi öğretitninin yarannı kendi mesleğimden örnekler vererek göstormek isterim. Çağdaş kimya biliminin öncülerinden Lavoisier'e yanma olayının açıklanması o gün geçerli olan filociston kuramı»na göro ögretilmişti; buna göre karmaşık yapıh maddeler yanarken bozunup filociston ve toprağa (küle) aynşıyordu. Füodston bilinmeyen her şeyin adı idi bir bakıma. Bu öğretinin belirsizliğini anlayan Lavoisier deneysel çalışmalan sonucunda yanmanın bir aynşım değil bireşim süreci olduğunu, yanan maddelerle bileşenin havamn içinde bulunduğunu, yanma sonunda yanan ve yakanın toplam agırlıklannın degismediğini ortaya koydu. Böylece filociston denilen şeyin yanma öncesinde oksijen, yanma, son rasında da karbon dioksit olduğu ortaya çıktı. Lavoisier bunlan yaparken her bilim sel devrimde gözlenen iki kurala da bağlı kalıyordu. Önce eski yıkılıyor (Filociaton kuramının yanlışhğı ortaya konuyor), sonra da yeni yapüıyordu 71 (Oksijen elementi bulunup kütlenin g^igr" " yasası ortaya konuyordu). Herkesin bildiği yanma olayı da artık başının üstünde değil, ayaklannın üstünde durmaya baçlamıştı. Bu tarlhsel olaym böylece anlatılmasından sonra ögren cinin kimyasal bireşimi, aynşımı vo maddenin yoktan var edilemeyeceginl Te yok edileyemeyeceğinl anlaması kuskusuz daha kolaydır, çünkü anlatımda salt soyut kavramlar (bireşim, aynşım, yasa) degil, zaman ve insan (Lavoisier) gibi aotnut kavramlar da kullanıhnıştır. Yukanda anlatılan örnek eakil (antik) Yunan çağından beri ortaya atüıp bir turlü kanıtlanamayan «atom» kuramını gelljtirmeye yaramış ve sonunda Mendeleyev'in «Öğeler Dizgesi»ni (Peryodik Sistem) bulması ile noktaLanmıştı. Artık maddelerin gl zemı çözülmüştü. Daha fazla bölunmeai o B irinci îktisat Kongresi'nden 58 yü sonra İzmir'de îkinci îktisat Kongresi düzenlendi. Acaba l'inci Kongre'nin tarihsel anlamı nedir? Ve 2'incininki nedirt OKTAY AKBAL 20. Yüzyıl Hayalleri Yıktı! • tbrahim oğlu Yusuf'un Kerpiç evinden Ve linyit kokan ocağından Yoksulluğundan Ve hüznündea büyüttüğü 3 ^ yılında, büyük bir şalr, 20. yüzyılı nasıl I Y\f\ğ görüyordu? Bunu öğrenmek istetnez mi* * * " • siniz? Şimdi 1981'deyiz. Biz, 21. yüzyılı nasıL görüyoruz? Bir umut var mı içimizde? Dünya değişecek, daha uygar, daha adaletli, daha düzenli, daha güzel bir dünya olacak diye? Şimdi bir büyük şair, büyük yazar çıksa da 21. yüzyılın, içinde yaşodığımız yuzyıldan çok daha «insanca» bir dünya olacağını söylese inanır mıyız ona? Hayır. Geleceğin bugunden daha mutlu, umutlu olacağı kanısı klmsede yok.. İnsanlar ortıyor, dünya kücülüyor. düzenler daha güclü yosalarla korunuyor, acımasızlık daha katılaşıyor, teknik ilerleme insanoğluna iyilikten çok kötülük getlrme yarışında... Şimdi gel de 21. Yüzyılın blzlmkinden daha iyi, daha güzel, daha cinsana yakışır» bir zaman porçası olacağına inan... Ama 1867'de büyük bir şair, Victor Hugo buna inanmıştı, inandırmıştı da... O yıl Paris'te açılan Uluslararası Sergi'yl tanıtan bir kitaba yazdığı önsözde Hugo, geleceği haber veren bir peygamber gibi caydınlık yarın larıdan söz ediyordu.. Ona göre, 20. yüzyıl, insanlığın, uygarlığın zaferlerini getirecekti dünyaya. özellikle Avrupa'ya... Bu üginç yazının tamamını Gaston Bouthoul'un îPolitika Sanatı» kitabında okuyabilirslniz. Ban bir kaç parçayı size sunmak istiyorum. «Yirminci yüzyılda, görülmedik bir ulus onaya çıkacak. Büyük bir Lflus olacak bu, ama büyüklüğü özgür lüğüne engel olamayacak. Ünlü, zengin, kafalı, bonççı ve bütün insanlığa dost bir ulus» Bu Avrupa Ulusu'dur. Türlü uluslar, dinler, ırklar kaynaşıp, Avrupa'da bir araya gelecektir. Bu ulus Hugo'ya göre «Geçmlşte top mermnerinln oynadığı role sasacak. Blr genaralle bir kasap arasında pek ayrılık görmez olacak. İnsan kanının harcanmasını gereksiz, yararsız sayacak. Öldurülmüş insanlann büyük sayılan karşısında hiç d« hayranlık duymayacak. Biz enkizisyonlan bugün nasıl görüyorsak, o da savaşı öyle görecek.ı Düşünce, yaratma özgürlüğü, Inanma Azgürlüğüdür. İlerlemede önde gelen: «Eskiden dinsizllğe karşı acılan bir dava bugün bizim ne kadar tuhafımıza gidiyorsa bir basın davası da onun o kadar garibine gidecek. Yazarların cezalandmlmasını, tıpkı eski astronomların cezalandırılması gibi görecek. B6ranger ile Galile'yi bir sayacak, Galile gibi Beranger'nin hapse atılmasına akri erdiromeyecektir. Yine de dönüyor sözü onu korkutmak şöyle dursun, sevindirecek. Onun yuce ada eti iyilik olacak. Barbarları anlamayacak tiksinecek onlardan. Bir darağacını insanlık icin bir şerefsizlik sayacak. Gittikçe büyüyüp gellşen eğitimle suçlar ve cezclar güneşin önünde buzlar gibi eriyip gldecek.» Hugo'nun ozanca düşleri sınır tanımryor. tAvrupa» bir alle gibi dünyaya iyilik. güzellik ışığı saçacak cDİI birüğ), para biriiği, ölcü birliği, para birliği olacak. Asalakların ortadcn kalkmasiyle sonsuz bir değer artımı oiacak. Belde kılıç boş oturmak yasak. Ordulara inanılmaz paralar harcanmayacak. Yılda dört milyarı bulan savunma giderleri yurttaşların ceblnde kalacak. Şanlı jniformanın elini kolunu bağladığı dört milyon genç işçi, ticarete, tarıma ve fabrikalara kazanılmış o!acak Sekiz memeli barış tanrıcası bütün yüceliği ile insanlann ortasında oturacak. Klmse kimseyi sömürmeyecek.» Yirminci yüzyılı 'insanlığın kurtuluş cağı' sayan Victor Hugo'ya göre, «Cezanın yerini eğitim, cezoevinin yerini okul alacak. Okuma bilmeyenler kör doğmuş insanlar kadar azalacak. Yasaya karşı hak anlaşılacak, bilim politikayı yutacak. Üretim ve tüketim on kat artacak.» Şöyle bltirmiş yazısını: «Doğmamış olan bu olmayecak gibi gelen şey, aslında yaradılışın bir yasas<dır. Ulusların ceninl de insanın cenini gibi oluşur, büyume ile yaşama cekirdeğinin esrariı kumluşu, hep kafa ile başlar.» Biri bile olmamış. 20. yüzyılın nerdeyse sonuna geldlk. Hugo'nun düşlerinin biri bile gercekleşmemlş!.. Savaşlar süruyor, en kanlı biçimde İnsanlık utanç verici bir durumda. Yasalar, yönetimler, bağnaz duşunceier, duygular, duşmanlıklar Hugo'nun o satırton yazdığı gündeklnden daha beter, daha korkunc, daha güclü bicimde egemen... Ama bezginHk duymalı mı? Hayır. Herşey 'hep kafa ile başlar'. Gelecek yüzyılın blzimkinden ds öncekilerden daha lyl olması ancak 'kofa'nın verilerine bağlı. 'Yeni bir Insan'ın oluşturulmosınc, 'insan' yararına bir bilimin, bir uygarlığın kurulmcsına... İNSAN VE HALK SEVGİSİYLE COŞKULU CANIMIZ YİĞİDİMİZ ÖVÜNCÜMÜZ ACIMIZ 17 şubat 1923'te tzmir'de İktisat Kongresi açılırken devlet iki bashdır. Ankara'da Buyuk Millet Meclisi Hukümeti; İstanbul'da Padişah ve Halife. İki başkentlidir: İstanbul ve Ankara. Mudanya Mütarekesi imzalanmıs. ateş kesilmiştir, ama, İstanbul düşmanın işgali altındadır. Lozan Banş konuşmalar n yanda kesilmiştir. Türkiye'nin sınırlan belli değildir. Ülkenin demiryollan, denizyollan, limanlan, nhtımlan, gümrukleri, elektrik su şirketleri, nesi var nesi yoksa yabancı elinde ve denetimindedir. Merkez Bankası bile tngiliz Fransız ortaklıi3dır. Türkiye'nin para basma yetkisi bil« yoktur. İşte bu ortamda. İstanbul tuccan Ulusal Kurtuluş Savaşı'nrn dışında kalmanın ezikliği içindeyken geleceğin kokusunu alıyor; zaferin sonuçlarmı hannanlamak için girişime geciyor. Gazi Mustafa Kemal Paşa lse ulusal ekonomi savaşunını başlatmak için îzmir Kongresi'ni bir araç olarak kullanmak amacındadır. Bu nedenle ortaya çelişkili bir tablo çıkıyor. Bu tabloda iki renk ağır basmaktadır: 1) Ulusallık.. 2) Liberalizm.. Yani h«m milli Îktisat ve ©konomik bağımsızlık savunuluyor ki bu savın sahibi Atatürk'tür; hem alabildiğine liberal bir ekonomi.. ki bu İstanbul tüccarının isteğidir. • * Peki? Turkiye'de hem milli, hem liberal nasd olunacak? Zaten Osmanlı ekonomisi Batı kapitalizminin sözde liberal ekonomisinin bir pazan değil miydi? Liberallzmde tüm yabancı şirketleri de piyasa ekonomisine göre serbest bırakmak gerekmez miydi? Bütün millileştirme ve devletleştirmeler liberalizme aykın uygrulamalar değil midir? Az gelişmiş sanayilesmemij blr ülkede liberalizm, açık kapı politikası demekttr ki «sömürgeleşme» ile eş anlamhdır. Osmanlı devleti zaten bu yüzden yan sömürge durumuna düsmemis miydi? • Nitekim 1820'lerde iç isyanlan bastırarak siyasal ve hukuksal devrimlerini gerçekleştiren Atatürk, Kemalizm ideolojisinin altı ilkesini 1930'larda önce parti programına yerleştirdi. Liberalizm. ülkeyi yabancı ekonomik bojoınduruğu altında tulmak la esdeğerliydi. Devletçilik Atatürk'ün partisinln, anayasasınm ve devletinin ekonomik temeli oldu. Şimdi nasıl olur da bu elle tutulur tarihsel gerçeği yadsımak için bazı profesörler bölük bölük se ferberlik ilan ederler, bir sürü gerçek dışı yaym kitap, broçür, teblig ortaya dökülür ve saçılır. Evet, nasıl olur? * İkinci tktisat Kongresi yine İzmir'de düzenlendi. Bu Kongre'nin anlamını ve değerini saptaınak içdn sonucu beklemek ve tebliğleri tartmak gereklidir. Ancak bellidlr ki ülke ekonomisinin bütün kesimleri kongreye eflit ağırlıkla katılamamışlardır Nitekim gazetelerin yazdığına bakılusa ögretim uye si bir delege şunlan soylemiştir. « Tebliğ veren öğretim üyeleri, çoğunlukla özel sektörün görüflerini dilt getiriyorlar. Öğretim üyeleri, özel sektörün malı haline gelmişlerdir. Bun lann geçmiflerlnl tther teker incelemek gerehmektedir.. Komisyon Baskanı lse bu sözler üzerine demiç ki . v • S*ni burada konuşturmam; siyaset yapıyorsun.' Siyasetten soyutlanmış bir ekonomi dünya yüzünde var mı? ya da yapılabilir mi? YAYIN LART KURUCUSU VE EMEKÇİSİ İLHAN ERDOST Yaşıyor şimdi Türküler'in dilinde Alaz'ın bakışlarında Göl'ün kedcrinde C Cumhuriyet 5OVlÖnCE 7 KASIM 1931 Denizaltılanmıza sancak çekildi! ten sonra Çengelköy açıklarına kadar gidip oradan döndüler ve tam saat üce ceyrek kala Hamidiye'nin yanında demirlediler.. Tam saat ücte uzun bir boru çalındı. Ve evvelce Sakarya ve Dumlupınar denizaltılarına gönderilmiş olan muzikalar istıklal morşını colarken sonlı sancağımız ağir ağır ge mllere cekildi. Bu sırada Hamidiye'nin topları yeni arkadaşlarını ve sancak merasimin! selamlıyordu. Sakarya'ya binbaşı Osman Zeki ve Dumlupınar'a da binbaşı Ziya Beyler sü vari tayin edilmişler ve gemileri İtalya'dan limanımıza getirmişlerdlr. acılış töreni dün kalabalık bir davetli huzurunda yapılmıştır. Bu suretle Ka dıköy semti mükemmei bir stadyom kazanmıştır. CANIM IZDA VE ANILARIMIZDA [ A İ L E S İ ] İMZA GÜNÜ UĞUR MUMCU Meclisten Içeri ve öteki yayınlarını Nişantaşı AKADEMI KİTABEVİNDE okurlanna imzalıyor... CUMARTESİ: (BUGÜN) 14.00 19.0C MALIYE BAKANLIĞI HESAP UZMAN MUAVİNLİGI GİRİŞ SINAVI Maliye Bakanlığı Hesap üzmanlan Kurulunca 7 aralık 1981 pazartesi günü saat 9.30'da Ankara, îstanbul ve tzmir'de Hesap Dzman Muavinliği giriş srnavı açılacaktır. Sınava katılabilmek içın: a) Devlet Memurlan Kanununun 48'inci maddesinde fBBİı niteliklere sahlp olmak. b) 1.1.1981 tarihinde 35 yaşını doldurmanuş bulunmak. c) Slyasal Bilgüer, tktlsat, Hukuk, tşletme ve tdari tllmler Fakülteleri üe tktisadl ve Tlcarî İlimler Pakülte, Akademi ve Yüksek Okullan veya bunlara eşitliği SClli Eğitim Bakanlıgınca kabul olunan benzeri yabancı Fakülte veya Yüksek Okullann birinden mezun olmak içerekir Sınavlsra glris şartlannı ve sınav konulannı göstercn broşür, yukanda islmleri geçen öğretim Kurumlarmdan ve Hesap Dzmanları Kurulu Baskanlığı Ue Ankan, tatanbul ve İzmir Grup Paçkanhklanndan saglanabilir. tsteklilerin en geç 20 kasım 1981 günü aksamma ka dar Maliye Bakanlığı Hesap Cznıanlan Kurulu Başkarı tiix, Ankara adresine belgeleri İle birlikte yazıb olarak basvurmalan gerekir. (Bosın: 21795) 8923 Sokarya ve Dumlupınar denizaltı gemilerimizin sancak cekmo merasımı dün yapılmıştır. Yeni de nizaltılarımız evvelkl geceyi Cekmece acıklarında geçirmlşler ve dün öğleden sonra saat bir buçukta limanımıza dahll olmuş lardır. Donanma kumandanlığınca hazırlanon program gereğince dün saat yarımdan itibaren bütun davetliler Donanma Ku mandanlığı tarafından tören icin Dolmabahce acık larına demirletilen Hamidiye kruvazörüne gelmeye başlamışlardır. Denizaltılanmız Hamldiye'nin önünden gectikFenerbahçe kulübü tara fından muntazam ve modern bir stadyum haline getirilen Kadıköyü'ndeki cünyon Kulüp sahasının Aferin Fenerbahçe'ye Cumhuriyel S a U U : Cumouriyet Matbaacıok ve Gazettscüik T.A.Ş adına NADtR NAOJ Genel Yaym Müdürii HASAN CE.MAL Müessese Müdürü EÎMİNE LŞAKl.KiİL Yazı İşleri Müdürü »IKAY c ^ N E N S t N Bısan ve Yayan : Cumhuriyet Matbaacılıls ve Gazetecilik TA.$. Cags.Ioğlu Tfirkoca& Cad. 3841 Posta Kıırusu : 246 tSTANBüL Tel : 20 »7 03 BÜROLAR: • • • ANKARA : Konur Sokak 24/4 YENtSEHÎR Tel: 17 58 26 17 58 66 tOare : İR 33 35 tZMİR: Halit Ziya Bulvan No: 65 Kat: 3. Tel : 25 47 09 13 12 30 ADANA: Atattirk Caddesl rürK Hava Kurumu U Hani. Kat: 2. N o : 13 Tel : 14 550 19 731 7 KASIM tmsak 5 5 2 BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ TEMEL BİLİMLER FAKÜLTESİ DEKANLIĞİNDAN Fakultemizin aşağıda belirtilen bölümlerinde açık bulunan «Profesör» kadrolanna 1750 ve 1765 sayılı Yasalar uyarınca öfretlm üyeleri alınacaktır. BÖLÜMÜ FİZİK BtLİM DALI SATISI KUANTÜMALANLAB TEORÎSİ 1 KİMYA STEROtDKtMYASI 1 îlgüenenlerin en geç 23 kasım 1981 tarihine kadar Dekanlığunusa basvurmalan rica oiünur. (Basın: 23326) 8929 1981 v Akşam 17.59 Yatsı 19.32 Gfineş 7.36 öjrle 12.58 tkindl 15.41