17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet 2 OLÛY1AR ve GÛFOŞLER 7 EKÎM 1981 # • şletme yönetlml alanındakl önlü otorlte1lerden P. Drucker. oişletme yöneticisinln • en önemli görevl çalışanlann sosyal gereksinimlerini kâr sqğlayıcı fmkanlara dönüştürebilmektir.» der. Bu görüşe katılıyor, hatta gelecektekl yıllarda yöneticilerin karşılaşacağı zorluklar ve bunların yanında sahip olacakları olanaklar arttıkça bu ifadenin daha da değer kazanacağına inanıyorum. Eskilerin de benzer bir sözü vardır: «Başkalarının başarısına yardımcı olan kimse en üstün Daşarıya en ça buk ulaşır» derler. Bu görüş birçok şirketlerin hızlı büyüme ve gelişmesinde temel neden olmuş, her geçen gün biraz daha geoerliliğinl kanıtlamıştır. Sosyal ihtiyaçların kâr sağlayıcı olanaklar haline dönüştürülmesi gelecek yıllarda büs bötün zor bir sorun haline gelecektir Bılim ve teknolo|idekl hızlı gelişmeler yanında nüfus artışı da hepimlzi düşündüren bir konudur. Bu artış, beslenme, ulaşım, eğitim, istihdam, mesken vs. gibl sorunlar yanında yenl pazarların doğmasına, uretim ve dağıtımda yeni yönetmelerin, farklı bir yaşam tarzının, Iş yöntemlerlnde değişikliklerin ortaya çıkmasına neden olacaktır. Bütün bunlarla birlikte Insanlarm Istek, ihtiyaç ve ideallerinde de büyük değişmeler oluşmaktadır. Bu nedenle toplumun ihtiyacına cevap verebilecek mal ve hizmetleri sunabilme işi, yüzyılın sonlarına doğru büyük ölçüde insan ögesinm yetenek ve becerilerinin artmasını gerektlrecektir. Bazı teorisyenler, ABD ile öteki bir kaç gelişmlş ülkenin «endüstrl ötesi» denilen ekonomiye erişmiş bulunduklarını söylemekteler. Bu doğrudur veya yanlıştır Gercek olan şey bugün. ABD de dâhil olmak uzere birçok ülkelerin üretim ekonomisine dayalı bulunduklarıdır. Ancak, bu düıene dayalı olarak uygulamaları yurütürlerken gelecek yıllarda hammadde ve ener|iyl daha akıllıca kullanmalan gerekecektlr. Türkiyemlz hic kuşkusuz gelişebilme. daha üstün bir yaşam düzeylne erişebilme. daha güzel bir çevreye sahip olabilmek icln gerekII olan potansiyele sahip bulunmaktadır. Yeraltı ve yerüstü kaynaklarımızıo zenglnllğl, beslenme yönünden başka ülkelere muhtac olmayışımız bu görüşü kanıtlayıcı hususlardır. Ülkemizin kalkınması, daha üstün bir refah düzeyine erişebilmesinde Isletme yöneticlterlne büyük görevler düşmektedir. özellikle yarının yöneticilerinin daha cesur ve Işine daha bağlı kimseler olmalan gerekmektedir. Çünkü yarının sorunları daha karmaşık olacaktır. Toplumun gereksinimlerini başartlı bir Isletme Yöneticileri KÎŞÎLERİ VE BAŞARILARINI DEĞERLENDİREREK BİR HÜKME VARMADA DUYGUSAL DEĞİL, AKILCI YOL İZLENDİĞÎ TAKDİRDE, GFLECEĞİN İŞLETME YÖNETİCİLERİNİN GERÇEK DEĞERLFRİ DE AÇIK SEÇİK ORTAYA ÇIKACAKTIR. Besim BAYKAL T. $İŞE VE CAM FABRİKALARI AŞ. EĞİTİM MÜŞAVİRl biçimde karşılayabilmeyı amaç edınmış yöneticilerin işi bugünkünden daha zor olacaktır Yarının vöneticileri karar vermede geçmişteki deneyimlerden çok o günün koşullarına, eldek| verilere ve istatistik bilgilerine dayanacaklardır Uzmanlığın değer ve önemi gittikce art maktadır Bu nedenle, geleceğın yöneticisi geniş genel kültür ve eğitim düzeyi yanında kuvvetll bir uzman kadrosunu yönetebilen; toplumu tanıyan; bireylerin istek ve duygulannı anlayabilme yeteneğine sahip bir kimse olmak zorundadır. bankalar, eğitim müesseseleri vs.) temsilcüerl ile haberleşme zorundadır. Bu nedenle, işletme yöneticilerinin de güçlü bir İletişim yeteneğine sohip, fikir ve görüşlerini kısa, acık, etkilj bir bicimde ifade edebilen kimseler olmaları gerekmektedir. İletişim artık kişilerın kendi aralarında konuşmaları şekllnden çıkmış, cok daha üstün boyutlara ulaşmıştır. Bilindiği üzere, yönetim çeşitli şekillerde tanımlanmaktadır. Yani birden fazla tarif vardır. Bazı çevreler yönetimi «kuruluşun amaclarını gerçekleştlrebilmek lcin, insan gücü, malzeme, makina, yöntem, para ve pazarların durum ve Işleyişini tetklk etme, planlama, organize ve kontrot etme ve İnsan gayretlerine yön verme» şeklinde kabul ederler. Bu tariften de görüldüğü üzere, eldeki kaynaklardan (malzeme, İnsan, para) gerektiğı gibi yararlanabilme işlnl koordine edebilme ve geliştirebilme tüm yöneticileri ilgilendiren son derece önemli bir konudur. Bu konuda en büyük katkıyı sağlayabilecek kimseler kuşkusuz, Işletme yöneticileri olmaktadırlar. alınması gerekecektlr. Her Işletmenin kendl ekonomik gücu oranında ve düşünce yapısına uygun bir bicimde doğayı koruyabilme, çevre kirlenmesinl önleyebilaıe konusunda olumlu calışmalar yapması gerekir. Batılı ülkelerde «sosyal sorumluluk» olarak isimlendirilen bu bilincin toplumumuzda henüz gercek değerini kazanmış olduğunu söyleyemeyiz. Böyle olmakla birlikte ülkemizde yakın bir geçmişte bu amaçla kurulmuş olan dernek gerçekten yararlı girişimlerde bulunmaktadır Bu girişim ve çalışmaları hepimiz takdirle karşılıyoruz. Haliçin, İzmit v e izmir Körfezlerinin temizlenmesi. ormanların ve bazı canlılann korunması vs. gibj faaliyetlerin olumlu sonuçlarını bekliyoruz. Öte vandan da bu konularda para sarfına gelince, «bunu acaba üretimi arttırma, yeni işler yaratma vs. gibi faaliyetler için harcarsak nasıl olur?» şeklinde düşünmekten de kendimizi alamıyoruz Bu tür tereddütlerin etkisiyle zaman zaman bu sorunu bıraKip yine üretime yöneliyoruz. Pek tabii bunun böyle olmaması gerekir. Her ikisi de kuşkusuz değerli ve önemli sorunlardır Ancak, bugün toplumun tüm bölümlerinde. bir sorunu tüm yönleriyle görebilen liderlere her zamankinden fazla İhtiyaç vardır Böyle kimseler topluma gerçekten büyük yararlar sağlarlar. Yazımızın başında söylediğimiz gibi, sosyal gereksinimleri kâr sağlayıcı imkanlara dönüştürebilme işi uzun yıllar devam edecektir. Oldukça kapsamlı olan bu konüyu toparlamağa oalışırsak, geleceğin yöneticilerinin sahip olmalan gereken niteiikleri şöylece sıralayabiliriz: İleri görüşiülük: Şirket i?l ve şirket dışı lilşkileri gercek yönüyle görebilme, halkın gercek duygularını sezebilme. uzun vadeli plan yapgbilme. Aydın Bir insan: Genel kültürü geniş, yenl görüşlere açık, yeni fikirler yaratabilen, imgelem (muhayyele) gücüne sahip. iletişim konusunda yetenekli bir kişi. Kaynakları Değerlendlrebflme: Gerek maddl, gerekse İnsan kaynaklarının değerini bılebilme ve onlardan tam olarak yararlanabiime yeteneği. Cesaret: Güç sorunlardan korkmayıp onlara yönelebilme ve bunları toplumun yaranna çözümleyebilme yeteneği. Topluma Karşı Sevgi: Her şey insanların eseridir. Onlara karşı gercek sevgi ile davranmak, onları anlayabilmek çalışanlan işlerine, mensup olduklan kuruluşa bağlayabilme ve onların beceri ve yeteneklerinden tam olarak yararlanabilmede en etkin yoldur. Eğitimde Bir Dönüşüm... smanlı İmparatorluğu tlllusal Devlet» değildi: Atatürk Cumhuriyetiyle «Millî Devlet»in anayasal du zeni kurulmuştur. Eskiden «Millî Eğitim» kavramı da yoktu. «Mllllyetçilik» padişahlıkta odaklaşan devletl «yıkıcı» ve «parça layıcı» zarariı ideoloji sayılıyordu. Babıali sömürgeleşen bir ülkenin yönetim merkezine dönüşmüştü. Bu arada «DüvelI rnuazzama» nın çeşitli güçleri Türklye'de eğitim kurumları oluşturdular. Fransız, Alman, İngillz, Amerikan liseleri'nin tarihçeleri ilginçtir. Başlangıçta bu okullar: 1) Hıristiyanlığı yaymak için gerekli «misyonsu üstlenmişlerdi. 2) Herbir okul bağlı bulunduğu devletin kültür propagandasını yapıyordu. 3) Osmanlı toplumundaki Hıristiyan milliyetlerin eğitim gereksinmelerinl karşılıyordu. 4) Emperyalizmin ve sömürgeciliğin iletişim örgütleriydi. Türk toplumundaki zengin sınıfların çocuklan buralarda «Bat! Kültürü» alıyor ve yabanoı dil öğreniyor lardı. İstanbul'un seçkin çevrelerinde ve sosyete kesiminde. Anglosakson ya da Fransız eğltimlerinden hangisinin üstün olduğu tartışılıyordu. Fransızların «Frerlerinde» ya da «Sörlerinde» daha kapalı ve katı bir terbiye sözkonusuydu. Amerikan kolejleri ise daha aLiberal» bir eğitimi yeğliyorlardı. • Acaba hangisl daha iyiydi?... * Atatürk Ankara'da «Maarif Kole|i»nl açarken ne düşünmüştü ... Geçmişin kafıtımlarından ve tortularından nedenII sıyrılırsa sıyrılsınlar, yabancı okulları yabancı kultürleri aşılamak işlevinl sürdürüyorlar. Temelde «Mlllî Eğitimi» benimseyen, ama bir yabancı dlfi öğrencilere gerçekter öğreten llselere gerek vardır. Bu Işin ilk girişimi ve deneyimi Ankara Maarif Koleji olacaktır, Nitekim girişim başarıyla sonuçlandı. Bugünkü Anadolu liselerinin de ilk tohumu atılmış oldu. Yaşadığımız dönemlerde Milli Eğitim yozlaşmış ve bozulmuş olsa da, amaçlarından saptırılsa da, Anadolu liseleri deneyiminin başarılı olduğunu söylemek. gerekir. Böylece Türk Milli Eğitiminin üstünden yabancı okulların egemenliğl kalkmaktadır. Üniversite giriş sınavlarında başan listelerinin üst basamakianna artık Anadolu liseleri tırmanmaktadır. Böylece «yabancı oku! komplekslsnden öğrenci velileri de yavaş yavaş kurtuluyorlar. Anadolu liselerinin çoğaltılmasıyla bu sorun kendiliğinden çözülecektir. O Işyerlerinde iletişim (haberleşme) de Işletme yöneticiliğinde önemli yeri olan bir konudur. Ylrminci yüzyılın son vıllarını yaşamakta olduğumuz şu stralarda İletişim çeşitli araclardan yararlanılarak anında yapılabilmektedir. Gelecek yıllarda bugünkü olanaklarla da yetinilmeyecek ve iletişim sistemi bugünkünden cok daha üstün düzeye ulaşacaktır. Bu çok açık bir bicimde görülmektedir. Bugün televizyonda haberleri Izlerken, gazetemizi okurken, radyoyu dlnlerken veya telefonda konuşurken, bunların lletişimdekl yerini ve öneminl bir an durup düşünmüyoruz. Son derece önemli ve karmaşık konular birkaç satıra sığdırılarak. televizyonda, basında yayınlanabilmektedir. Bunlar gerçekten yetenekli Insanlarm çabaları sonucu ortaya cıkmaktadır. Konuyta llgil) olarak vurguiamak Istediğlmlz nokta aynı türden beceri ve niteliklerin yöneticiler lcin de söz konusu olduğudur. Çünku, bir yöneticl de, amirleriyte, kendislne bağlı elemanlarla, aynı düzeydekı çalışma arkadaşlarıyla, şirket dışındaki kuruluşların (sendikalar. resmi daireler, rakip şirketler. Yarının yöneticisinln kabul etmesl gereken bir başka özellik de başansızlığa uğramaktan korkmamak, hatta bundan ders alabilmeyı öğrenebilmektlr. Güçlüklerin nasıl atlatılabileceğinl bilmek, bir yöneticl için gerekli olan üstün niteliklerden blrlsidir. Geleceğin yöneticisi yenl görüş ve fikirierfyle topluma yol gösteren bir kimse olacaktır. Aynı derecede değerli ve önemli olduğu halde birbiriyle ters düşen amaçlarla karşı karşıya olduğumuzu göreceğlz. işte bu gibl durumlarda dengeti bir gelişmeyi gerçekleştirebılmek için uzun gecikmelere yer bırakmadan guc koşullar altında bazı kararların İVİÎ OKTAY AKBAL HftVIR Yazmdan Korkmamalı. •Kente îndi tdris* Talip Apaydm'ın son romanıdır. Okumaya fırsat bulamadım. Daha doğrusu kitabı görmedim bile!.. Yayınlanır yayınlanmaz toplatıldı, yazar da Adalete verildı. Bir konu Adalet .önünde görüşülürken bir kiçi yargılanırken, o konuda hiç bir düşünce belirtilemez. Bu yüzden konuşmak için davanın sonuçlanmasmı bekledim. Avukat Turgut Kazan'm yürüttüğü dava 1 Numaralı Sıkıyönetiın Mabkemesinde görüldü. Sonunda kitap da yazar da aklandı. Savcı. TCY'nın 159. ve 312. maddeleri uyarınca ceza istiyordu. Roman kişilerinin konuşmalan lçinde bazı cümlelerde suç öğeleri vannış... Savunma bir sanat yapıtının, içinden seçilnüş üç beş cümle ile cezalandırılamayacagını. hiç bir telif romanm adalet önünde bu yüzden mahkum edilmedigini söyledl. Askeri Yargıtay'ın konu ile ilgili içtihat karannı mahkemeye sundu. Talip Apaydın'ın yeni romanı «Kente İndi tdris» ile birlikte yeni öykü kitabı «Duvar Yazarları» da böylelikle aklandı. tüm edebiyatseverlerin karşısına çıkma hakkını Adalet önünde kazandı. Geçen akşam Sayın Devlet Başkanı TV önünde bir konuşma yaptı. Devlet sanatçısı seçilen kişilere ödüllerinı verirken söyledigi sözleri dikkatle, önemle dinlemek gerek.. Bunu sanata. sanatçıya karşı öteden beri kuşkuyla, güvensi/Jikle bakan bir takun kişiıerin, çevrelerin iyice duymalan gerek... Sayın Evren, «sosyalisU ülkelerin &anata ne büyük önem verdiklerini anımsatıyor, çünkü o ülkeler ancak sanat yoluyla kendilerini tanıtacaklarına inanmışlardır. Ama biz ne yapıyoru2, sanatçıyı nerdeyse «zorarlı» bir yaratık saymaklan başkal. •Müzih aletini duvara asmah günah. reuim asmah günah»tı eskiden Sayın Evren'in dediği gibi... Bugun de, bir takım geri kalmış insanların gözünde kitap almak, okumak, hele hele kitap yazmak günahtan da beter •suç»... Epey yıllar önce, Almanya'da bir Türk öykü AntolojiFinin yaymlanması dolayısıyle îstanbul Alman Konsolosluğunda bir kokteyl verilmlşti. Alman Büyükelçisi bir konuşma vaptı bu toplantıda. Orada bulunan Türk öykü yazarlanna şöyle dedi: «Türkiye'ye gelmeden bu ülke üzerine bir çofe kitap okudum, Türkiye'yi tanıdığımı, anladığımı sandım. Oys a bu kitaptaki öyküler bana okuduklarımı da aşan bilgiler verdı. Bir ülkeyi, bir ulusu en iyi tanıtacak, o ülkenin yazınıdır, romanıdır, öyküsüdür. Sizin öyküleriniz bana Turk insanını tanıttı. hepinize teşekkür ederim.» Bir Başbakan Yardımcısı «feitop okumaya vakit bulamıyorum. ancak Amerikan resimli romanlann\ Red Kit'i okuyorum» diyebiliyor. îstanbul Şehir Tiyatrolannı yönetmekle görevli yaşlı bir oyuncu biı yakını başka bir oyuncuyu korumak için «O zaten kitap falan okumaz» diye bir savunma yapabiliyor!... Çantasından kitap çıkan ögretmenler bir iki gün karakol karakol süründürülebiliyor!... Bir tanınmış yazar yeni yayınlanar? bir kitabı yüzünden mahkemelere çagrılabiliyor! Ozanlar, şiirleri için sorumlu tutulabiliyor. haosedilebiliyor!.. Gorüyorsunuz en büyük düşman «yazın»dır. öyküdür. romandır, şiirdir. denemedir... Oteki sanatlar. yani müzik, tiyatro o da yorumculuk açısından baştacıdır, ama resim. yazın kuşkular altındadır daha... Bir gün bir yetkili çıksa da «yozımmız, resim sanatımız dünya karsısında bize övünç veren en güçlü yanımızdır» dese. diyebilse db bu karanlıktan çıkılsa... Talip Apaydın'ın «Duvar yazorton»ndaki öykü lerini okudum. îçinden geçtigimiz acı bir dönemin yaşantılan.. Duvarlara sloganlar yazan gençler. kosullandırılan ö|Srretmenler. acı çeken babalar. analar, vurulanlar. dövülenler... Şimdi bunları yazdı diye Apaydın'a kızıhr mı? Tam tersine bir ayna gibi yansıttı, bir belge olarak ileriye bıraktı diye onu övmek «çerekir... Talip Apaydın'ın aklanan Un yeaal yapıtı, «Duvar Yazarları» ile «Kente tnen îdris»i içinde yaşadığımız acılarını çektiğimiz bir dönemin, bir sanatçınm aynasmdan yansıtüma6i... ermaye piyasasını yeniden düzeıilemek amacıyla 20 yıldır hazırlanmakta olan bir tasan nihayet yasalaşmış bulunuyor. Yeni yasayı tanıtmak için yapılan açıklamalarda sermaye çevrelerine olumsuz etki edecek yönleri üzerinde bol bol duruldu. Halk tasarrufları açısından ise olumsuzluk şöyle dursun neredeyse kusursuz görülüyordu. Bir bölümü tasannın hazırlayıcısı durumundaki bu hukuk otoritelerinin haklı olmalarını yürekten dilemekle beraber, yasaya geçmişteki olaylar açısından bakarak, halk tasarruflan için fazla bir şey değismediğini anlatmak istiyoruz. S Halk Tasarruflan Güvencesiz SERMAYE PİYASASI YASASI'NIN YENİ HÜKUM GETİRMEDİĞİ İÇİN, HALK TASARRUFLARININ EZİLMESİNİ (ESKİDEN OLDUĞU GÎBİ) SADECE SEYREDECEĞİ ANLAŞILJYOR tinmiş ve değişen maddeleri belirtmemiştir. Çatışan yasaları karşılaştmp hangi hükümlerin uygulanacağmı saptamak ise, hiç KOlay değildir. Nitekim, yasa çıkar çıkmaz, mevduat sertifikasmı menkul kıymet sayıp saymadığı, hem de hukukçular arasında hemen tartışılmaya başlanmıştır. Şirketlerin kalabalık hukuk danış manları ile sorunlarını tartışacak olan küçük tasarrufların, böyle bilmeceleri nasıl çözeceğini İse, Tann bilir. Sonuç Geçmişte yaşanan olaylar, za rara uğrayan küçük tasarruf sahiplerinin dağınık ve sınırlı gtiçleri İle şirket yöneticilerini dava edemediklerinl ortaya koy muştur. Bu konuda yeni hüküm getirmeyen yasanın, halk tasarruflarınm ezilmesini eskiden olduğu gibi seyredeceği anlaşılmaktadır. Halk hakkını aramakta güçsüz ise, otoritelerin övündüğü doğru bilgüer ne işe yarayacaktır? Yasanın bu yönü, başında saç olmayana tarak verilmesine benzeyen yetersiz bir düzenleme olduğu için acılar devam edecektir. Cözülmesi de gereklidir. Çünkü bağımsızlığını gerçekleştirmiş, benliğini bulmuş, kültürünün bilincine varmış bir toplumda hiçbir baba ya da ana şu düşünceyl benlmsemez: Cocuğumu Fransız, Amerikan, ya da Alman lisesine yazdırabilirsem geleceğini güvenceye almış; yeteneklerini değerlendirmesini sağlamış olurum. Ne var ki bu düşüncesinden ötürü bir ana ya da babayı suçlamak da haksızlıktır. Devlet üstüne düşen görevl şimdiye dek yerine getirseydi, böylesine kaygılar çoktan asılırdı. Cok geçlktlk. Ve geçikmenin zararlarmı gördük. yaşadık. Yarı sömürge ülkelerde geçerli mantık uzun süre insanlanmızın değer yargılarını yönlendirdi. Varlıklıiar çocuklarını yabancı okullara yazdırabiimek için varguçleriyle yarışırken, yoksullaro Imam okullannın kapıları açıldı. Her neyse... Zararın neresinden dönülürse kârdır. Halka açıklanacak bilgilerin denetlenerek, suç işleyenlere ceza verilaaesinin halkuj. .ald^a. tılmasım önleyeceği zanhedılmektedir. Oysa, bu bilgilerin T. Ticaret Kanununa göre de doğru ve açık olması gerektiği halde, denetim bunu sağlayamamıştır. Uygulanacak para ve hapis cezalanna gelince; şimdiye kadar hiç bir suçu önleyemediği için halkın kandınlması bundan sonra da görülecelctir. Zira, piyasadan servet toplayacak gercek suçlulann, kendi yerine cezalanmaya razı gö v nüllü suçlular bulması hiç zor değildir. tşin tuhaf yönü, Milli Korunma Kanunundan bu yana ne zaman fiyat kontrolu yapümaya kalkışılsa «Polis önlemleri ile ekonomi yönetilmez» diyen otoriteler, bu defa 2 yıla kadar hapis cezasından neredeyse mucize bekliyorlar. Oysa halk tasarruflan için yanhş bilgi verenlerin cezalandmlmasından çok haksız alınan pa rasımn geri verümesi önemlidir. Yasanın bu konuda hiç bir yenilik getirmemiş olması da büyük eksikliktir. Yasadaki cezalar düzenlenirken önemli bir yanlış yapılmış ve Kurulun para ya da mallanna karşı suç işleyeceklerin devlet memuru gibi cezalandırılması istenmiştir. (Madde: 25). Kuruluş kanunlarına konan böyle belirlemeler ise Ceza Ka nunu uygulamasında bir sınırlama olarak kabul edilmekte ve ilgililerin başka suçlan devlet memuru gibi cezalandmlmamaktadır. örneğin, bir Kurul tiyesinin halkın kandınlma sına göz vumması ya da yardım etmesi, Kurul malını etkilemediği için hakkında görevi savsaklamak ya da kötüye kullanmaktan dolayı soruşturma yapılmasma artık olanak yoktur. Yılmaz ÇORUM la ortak bulamayan A şirketine ağır cezalar uygulanırken, 100 ortaklı B şirketi halka açık sayılmadığı için aynı işlemleri cezasız kalacaktır. Diğer yön den, gercek ortak sayısı az bile olsa, şirketi hırpalamak isteyen herkes 101 kişiye toplam 50.500 liralık az bir hisse tesllm edip, büyük bir aile şirketini bir anda halka açık duruma sokabilecektir. Yasa halka açık durumdan nasıl çıkılacağını düzenlemediği İçin bu sonuçdan kurtulmaya olanak da yoktur. Yasa, T. Ticaret Kanunu'nun bazı maddelerini yürürlükten kaldırdığı ya da değiştirdiği halde, «Bu kanunda hüküm bu lunmayan hallerde genel hükümler uygulanır» demekle ye 1931 CürnhÜriyet 7 EKIM 1931 Atlna 6 (a.a.) Bütün Pire şehri donanmıştır. Sovyet sefaretinde verilen çay ziyafetinden sonra M. Venizelos'la diğer Yunan nazırlarınm refakatinde bulunan Türk vekilleri Pire Belediyesini ziyaret etmişlerdir. AKBANK UHUM tA.f îsmet Paşa dün akşam Atina'dan hareket etti tsmet Paşa cevap vererek, kendine karşı yapılan unutulmaz karşılamadan dolayı bilhassa mesut olduğunu söylemiş ve Belediye reisiyle Pire ahalisine teşekkür eylemiştir. M. Venizelos'un Pire'lilerin şanlı hemşerisi olduğunu öğrenmekle aynca bahtiyarlık hissettiğini ilave etmiştir. Yunan nazırları, Ttirk vekillerine Ege vapuruna kadar refakat etmişlerdir. Veda merasimi pek samimi olmuştur. Yol boyunca bütün halk Türk vekillerini selamlayarak iyi seyahat temennilerinde bu lunmuştur. Ege vapuru saat 20.30 da demir alarak Tiryeste' ye doğru hareket etmiştir. Bugün öğleden sonra resmi tebliğ metni yayınlanmıştır. pılmıştır. Bunlardan biri 18. fırka ihtiyat mülazımı ve tıalen Elaziz ilk mektep muallimi Edip Bey, diğeri Bandırma'nın tahliyesi günü şehit düşen piyade kaymakamı Hüseyin Vecihi Beyin en büyük oğlu Adil Peydir. Müfettiş Muavini alınacak 1) Sınava katılabilmek için; a) T.C. vatandaşı ve erkek olmak, b) Siyasal Bilgiler, îktisat, îşletme ve Hukuk Fakülteleri ile O.D.T.Ü, Ege, Boğaziçi, Atatürk ve Hacettepe Üniversitelerinin îdari îlimler, îş îdaresi ve Îktisat Bölümleri, îktisadi ve Ticari îlimler Akademileri veya Milli Eğitim Bakanlığmca bunlara denkliği onaylanmış Türkiye ve yabancı ülkelerdeki fakülte veya yüksek okullarm birinden mezun olmak, c) 7 Kasım 1981 smav tarihinde 30 yaşmı doldurmamış bulunmak (7 Kasım 195ltarihinden önceki doğumlular smava kabul edilmezler), d) Sağlık durumu Türkiye'nin her yerinde görev yapmaya ve yolculuklara elverişli bulunmak (Bu durum smav kazanıldığı takdirde tam teşekküllü hastane raporuyla belgelendirilecektir.), e) Herhangi bir kuruma karşı mecburi hizmet taahhüdü altmda bulunmamak, f) Askerlik görevini yapmış veya 4*ylık kısa dönem yükümlülüğe tabi olmak. (Belge ile tevsik olunacaktır.) şarttır. 2) Sınav yazılı ve sözlü olmak üzere iki kısımdır. Yazılı smav 7 ve 8 Kasım 1981 (CumartesiPazar) günlerinde îstanbul, Ankara ve îzmir'de yapılacaktır. Yazılı smavı kazananlar îstanbul'da sözlü smava davet edileceklejdir. Yabancı dil bilgisi tercib. sebebi olarak dikkate almacaktır. 3) Smav konulannı ve gerekli sair bilgileri kapsayan açıklama yazısı; îstanbul'da Umum Müdürlüğümüz binasmdaki Teftiş Heyeti reisliğimizden, îstanbul dışındaki bütün şubelerimizden, Ve aynca; Ankara, îzmir, Denizli, Adana, Bursa, Edirne, Eskişebir, Samsun, Trabzon, Konya, Diyarbakır ve Erzincan'da mevcut Bölge Müdürlüklerimizden, temin edilebilir. > 4 Smava katılmak isteyenlerin^AKBANK T.A.Ş. TEFTÎŞ HEYETÎ REÎSLÎĞÎ, FINDIKLIÎSTANBUL" adresine en geç 26 Ekim 1981 Pazartesi günü saat 18.00?e kadar şahsen veya yazılı müracaatla istenen belgeleri vermeleri gerekmektedir. /, X Belediye Reisi M. Panayotopulos, tsmet Paşa ile Tevfik Rüştü Beyi selamlamış ve Yunanistan'ın ka pısı olan Pire şehri sakinlerinin, Türk • Yunan itilafmm mesut neticelerini müşahade etmek üzere Yunanistan'a gelen Türk vekillerinin bu kapıdan gelmiş olmalarmdan dolayı .kendilerini bahtiyar ad» dettiklerini söylemiştir. Pire'lilerin şanlı hemşerisi olan M. Venizelos'un dostu İsmet Paşa'yı kabul etmekle bilhassa daha faz la bahtiyarlık duyduklarını ilave etmiştir. Dün Vilayette tstiklal Madalyası takılması mera simi yapılmıştır. Bundan sonra kimseye tstikla) Madalyası verilmeyeceğinden bu sonuncu merasim özel bir önem kazanmıştır. Son madalyalan alan iki kişinin merasimi Vilayetin büyük salonunda ya İstiklâl Madalyası merasimi Kâr Dagıtımı Halka açık şirketlerde her yıl belli oranda kâr dağıtılmasmın zorunlu sayılması, ikinci iyimserlik kaynağıdır. Oysa kârı giz lemenin ya da başka şirketlere aktarmamn pek çok yollan var dır. Yasanın 15. maddesinin ön lediği ucuz fiyatla satış ise, bunlardan yalnız birisidir. Araştırma ve finansman giderlerinin halka açık şirkette toplanması da uygulamada görülmüş başka bir haksızlık yoludur. Kârı halk tasarruflarından kaçırmak için başvurulacak haksızlıklan yasaya sığdırmaya çalışmak boşuna bir gayrettir. Sorunun köküne inerek, denetim organının haksız buldugu olaylarda halk tasa.rruflan yerine dava açmasını sağlamak daha etkili olabilirdi. Yasanın 11. maddesinin, 100' den fazla ortağı bulunduğu her hangi bir şekilde saptanan şirketleri halka açık sayması da önemli çelişkiler yaratacaktır Anonim ortaklıkların taşıyana ait paylan hızla el değiştirebildiğinden, şirketleri ortak sa yısma göre sımflandırmaya çalışmak belirsiz bir ayuım dır. Bu belirsiz ayırırm, çok titiz olması gereken ceza uygulamasmda kullanmak ise, büyük haksızlıktır örneğin. halka açıldığı halde 50'den faz Cumhuriyet Sahibl: Cumnuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik T.A.Ş adma NADtR NADÎ Genel Yaym Müdürü HASAN CKMAL Müessese Müdürü EMİNE UŞAKLIGtL Yazı İşleri Müdürü OKAY GÖNENSİN Basan ve Yayan: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazeteci* lik T.A.Ş. Cağaloğlu Türkocağı Cad. 3941 Posta Kutusu: 246 tSTANBUL Tel: 20 97 03 BÜROLAR: ANKARA: Konur Sokak 24/4 YENİŞEHÎR Tel: 17 58 25 17 58 66 îdare : 18 33 35 • İZMİR: Halit Ziya Bulvarı No: 65. Kat: 3. Tel: 25 47 09 13 12 30 • ADANA: Atatürk Caddesi Türk Hava Kurumu îş Hanı, Kat: 2, No: 13 Tel: 14 550 19 731 • TAKVİM tmsak 5.19 Gftneş 7.00 13.02 7 EKTM 1981 öğle tkindi 16.15 Akşam 18.43 Yatst 20.13
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle