26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 EKÎM 1981 **** Cumhuriyet 7 KISAKISA TörkiyecJen # FRANSA'mn Ankara Büyükelçisi Emile Cazimajo'« görevinden abndı, yerine Le Monde GazetesJ Başyazan'nın getirilmeal bekleniyor. Cazimajo'nun Fransa'nm Fildişi Sahill Büyükelçillğine atandığı öğrenlldi. # ÎSTANBUL'da son 4 gün içerisinde yapılan arama ve operasyonlarda çeşitli suçlardan aranan 3'ü kadın 19 kişi yakalandı. # AET Temsilciltği ile Boğaziçi Yabancı Diller Yüksek Okulu'nun dikenledJgi «Türkiye ve Avrupa'da Konferans Çevirmenliği» seminerl 22 eklm günü başlayacak. tki gün sürecek olan scminerde AET'de konferanscılık konusu işlenecek, film gös terist ve uysruJamalı çalışmalar yapılacak. # V. MİLLİ Türkoloji Kongresi Çalışmalarma tstanbul Üniversitesi, Edebiyat Faktiltesi'nde başladı. 5 gün sürecek olan kongreye Devlet Başkanı Kenan Evren ile Başbakan Ulusu kutlama mesajı gönderdiler. # İSLAM Ülkeieri Gıda Güvenliği ve Tanmsal Kalkınma Konferansı bugün Ankara'da çahşmalarına başhyor. Türkiye ile iliskiler güc döneme (Baştarafı 1. Sayfada) bunu bir ölçüde kabul ediyor. Hatta dün gece Pransız televizyonu kanahyia, Prançois Mitterrand'a iyi dileklerini gönderirken belli ettiği gibi, bundan bir ölçüde gurur da duyuyor. Ama hemen ekliyor: Yalnız bizim ülkemizin, halkımızın bazı özellikleri var.. Bu özellikler de, sosyalistliğinıizin, politik tutumlanmızın, Fransız sosyalizminden farklarını oluşturuyor. Bu farklardan başlıcası ^ zaten PASOK'un isminde de yazılı: Panhellenist sosyalist hareket.. Bu Panhellenizm, Yunan mil liyetçiliğinin biraz da şovenizme kaçan biçiminin adı.. Ve kendisini sadece partinin isminde değil, partinin özellik le dış politikadakJ( tutumunda da gösteriyor.. NATO'dan çıkma, Amerikan üslerinden kurtulma, Ortakpazar'dan aynlma isteklerinin ya nında asıl Türkiye'ye karşı da ha katı bir politika izleme eğiliminde kendisini gösteriyor.. Yalnız şu noktaya da dikkat etmekte fayda var: Andreas Papandreu'nun seçim kampanyasının başmdan itibaren söylediği çeşitli sözlerin bir değişmesi vardır. Başlangıçtaki kesin formüllerini, iktidar koltuğuna yaklaştıkça daha elastiki hale getirmiş. konuşmalarınm arasına gittikçe artan bir dozda gerçekçiliği katmaya başlamıştır. örneğin önceleri NATO'dan çıkılmasını ve Amerikan üslerinin kapanmasını, bugünden yarına ulaşabileceği birer hedef izlenimini verecek gibi söylerken, daha sonradan bunu, «Bal kanlarda atomdan anndınlmış bir bölge» teorisı altmda NATO ve Varşova Paktlarmın karşılıklı olarak anlaşmasma ve bloklarıri belirli bölgelerde çözülmesine bağlayan bir nevi temenni haline dönüştürmüştür. Bu arada «NATO bizim çıkarlarımızı korumuyor» diyerek işi bir pazarlık haline sokar gibi davranmıştır. Çıkarlarımızı koruyacak hale gelirse bu konuyu yeniden düşünürüz gibi. Ortak Pazar konusunda da «buraya girmemlz felaket olmuştur» diye başlayıp «Ortak Pazar üyeliğimizi referanduma sunacağız» formülünü söylemiş tir. Oysa herkes bilmektedir ki hükümet, referanduma gidilmesini ancak Cumhurbaşkanına teklif edebilir. Bunu kabul edip etmemek Cumhurbaşkanının yetkisindedir. Karamanlis' ın ise reterandum ıstemeyeceği bellidir. Papandreu'nun rürkiye'ye karşı tutumıma gelınce: Bu konu bira7 çapraşık bir konudur. , Gerçi kendismde btualanda da başlangıca göre büyük bir form değişikliği olduğu, açıklamalarındaki .kelimelerin daha dikkatle ve nazik bir biçimde seçildiği görülüyor. Ama Ali Sirmen'in bir yazısmda belirttiği gibi, bize «def ne dah» diye uzattığı şeyin def neye pek benzemediği bellidir. Papandreu «biz Türkiye'ye barış elimizi uzatıyoruz. Onlardan hiçbir şey istediğimiz yok. îki ülke birbirinin kara, hava, denizdeki haklanna karşılıklı olarak saygı göstersin ye ter.» derken iki ülkenin karada belli de olsa denizde ve havadaki «hak»larından kendisinin anladığı şeyin farklı oldu ğunu belli etmektedir, öte yandan bir de Kıbrıs konusu vardır. Papandreu, Kıbrıs konusundaki taraflardan birinin Kıbrıs Rum yönetimi, ötekuun Ankara hükümeti olduğu iddiasındadır. Yani Kıbns'ta iki toplum arasındakj görüşmelerde Türk tarafını yok saymaktadır. Önceki gece seçim sonuçlarının alınmasmdan hemen sonra da Kıbrıs Rum Toplumu Başkanı Kipriyanu'nun Atina'yı ziyaret edip kendisi ile görüşmek ıstediğini hemen kabul etmiş ve kendisinin de bu ziyarete karşılık Kıbns Eaşkanım ziyarete Lefkoşe'ye gideceğini açıklamıştır. Şimdi bu hafta içindeki ilk görüşmelerin den birini Kjpriyanu ile yapacaktır. Bütün bunlar, Türk Yunan ilişkileri bakımından güç bir dönemin başladığını gösteriyor. Fakat Türkiye'de bizim açımızdan, bunun güçlüğünü bilmekle birlikte Papandreu'nun seçim kampanyası sırasındaki ve kampanyanın hemen sonrasındaki söz ve tutumlanna parça parça bakmak yerine bundan sonra söyleyecek lerine ve yapacaklarına bakmak gene de daha doğrudur. Türkiye, bu s eçim kampanyası sırasmda, partilerden herhangi birinin kazanmasmı temenni ettiğini belirtecek hiçbir resmi imada bulunmamış, buna özel bir. itina göstermiştir. Ancak Reuters Ajansının, «Türk çevreleri»ne atfen verdiği garip bir yorum PASOK'çu gazetelerde1 «Türk yönetimi oy kullansaydı Rallis'i seçecektı» gibi başlıklarla yayınlanmış ve bu yorum haber üzerinde ek yorumlar yapılmıştır. ^ Şimdi bunun yarattığı bir hava da vardır. Bunu da göz önünde tutmak gerekiyor. Ancak tabii Papandreu'nun Türkiye'ye karşı bundan sonra izleyeceği tutum, asıl kendi meselesidir. Türkiye buna bakarak kendi tutumunu taytn edecektir ve bundan da herhalde herhangi bir kaybetme en dişesi olmayacaktır. PASOK'un öteki konulan açı sından ise şimdi en başta gene Fransa'dakine benzer görüntüler ortaya çıkmaya başhyor. Yurt cuşına para kaçırıhnaya başlanması, drahminin henüz bankalarda olmasa bile, Atina'nın bankalar dışı bölgelerinde düşmeye başlaması, yatınm eğilimlerinin durgunluğunun büsbütün artması gibi. Yeni Başbakan, dış politika ve ulusal güvenlik sorunlarıyla meşgul olacak bakanlararası bir büyük komisyon kurduktan başka, aynı şekilde ve hatta birincisinden daha da önemli olarak «Ulusal ekonomik sorun larla» uğraşacak bir başka büyük komisyon daha kuruyor.. olayların ardındaki GERCEK (Baştarafı 1. Sayfada) hiçbir şey yapmadı denilemez. Bol bol «vatan millet» edebiyatının yanı sıra «Megalo İdea» şarkısını söyledi. Yunanlıların Şoven duygulannı sömürdü. Ülheyi komünistlerden kurtarmak, sol culardan temizlemeh için işkence başta olmak üzer* her yönteme başvurdu. Ne var ki «acıkh son»dan kurtulamadı. 1974'te Atina Cuntası'nın Kıbrıa serüveni, geriye tepen bir silah niteliğine dönüştü; ve Yunanistan demohratih rejime dönmeh zorunua kaldı. 1974 yılı, Atina askeri yönetimi sırasmda «vatan haini» ilan edilen çoğu kişinin yeniden siyasal yaşama dönüşünde başlangıç olmuştur. Bunlardan birisi de PASOK'un lideri Andreas Papandreu'dur. Askersel yönetim, Papandreu'nun babasının ölümüne, kendisinin de yıkılmasına yol açmıştı. Ne var ki bu görünüm şimdi kökünden değişmiş, yeni bir dönemin gerçekleri gündeme girmiştir. Yunanistan 1981 genel seçimlerini eksiksiz bir Batı demokrasisi özgürlüğünde yaşamış, en sağdan en sola tüm siyasal partiler seçim hulvarlarında yarışmış ve sonuçta sosyalist nitelikte sayılan sol bir parti Yunan halhının tam desteğiyle iktidara geçmiştir. Olayın tarihsel öyhüsu budur; ama bu öyhünün Türkiye'ye dönüh yüzunü aynca değerlendirmek gerekir. Atina'nın bize dönüh yüzü (ister sağda olsun, isier solda) Şoven bir karakter tdşımaktadır. Son seçim lerde bu karakter vurgulanmıştır. Cunta yönetiminin vatan heini saydığı solcu Andreas Papandreu'nun aşırı bir Yunan milliyetçisi kimliğiyle iktidarı ele alıp Atina'nın Türkiye'ye dönüh politikasmı yönlendirmesi de kişiyi derin derin düşündürecek bir tarihsel derstir. öyle sanıyoruz ki 1974 yılında yıkılan ve şimdi gözaltında bulunan cunta yöneticileri olayı ibretls izliyorlar. Bizler ise Yunanistan'dahi gelişmeleri izlerken komşu ülkede ne olursa olsun Türkiye'nin ulusal çiharlannı savunmada tümüyle birlik v» beraberlik içinde olduğumuzu 8Öyliyebiliriz. Bu $öyleyiş tarihsel bilincimizin günümüze doğal bir yansvmasıdır. iricir GÖZLEM (Baştarafı 1. sayfada) Papandreu. cNamlunun ucundaki demokrasi» adiı kitabında 1967 darbesinin öncesini ve sonrasını anlatır.. Yıınan demokrasisi konusundaki görüşlerini dile getlrir. 1967 darbesi, genel seçimierden bir ay kadar önce yapılmıştı. Ortasol «Merkez Birliği Partisi» 1964 genel seçimlarinde oyların yüzde 53'ünü almıştı. PASOK lideri PapanIreu, o tarihlerde, Merkez Birliği Partisi hükümetinde bakandi; babası da bu partinin lideriydl. Oğul Papancfreu, 1967 darbesi öncesinde Yunan sağının baş hedefleri arasında yeralmış ve adı «Aspida Davası» olarak bilinen solcu bir askeri örgüt olayına karıştırılmuk isfenmışt'.. Bu tAntlAmerlkan» solcu Yunan llderlnin aslında çok ilginç bir yaşam öyküsü vardı, Papandreu, Iklncl dünya savaşı sırasında Yunan iç siyasetine karışmadan önce ABD yurttaşıydı askerliğinl Amerikan Deniz Kuvvetlerinde yapmıştı; Amerikada Harvard Üniversitesinde okumuş, Minnesota üniversiteslnin de öğretim üyesi olmuştu; Ford ve Rockefeiler vakıflarının mall destekleriyle tiktlsadl Aroştırma ve Plânlama Merkezl»rrf kurmuştu. 1964 yılına kadar bu İliskiler İçinde yaşayan Papandreu, Yunan sağı için «aşırı solcu» olarak billnlrken, Yunan komünlstleri de kendisine «CIA A|anı» gözü İle bakmaKtaydılar.. 1967 Albaylar darbesinin yapıldığı 21 nlsan geceal tutuklanan Papandreu, bir süre sonra serbest bırakıldi.. Serbest bırakıldıktan sonra Yunan cuntasına karşı yurt dışında savaş açtı, 1974 yılında cuntanın yıkılması üzerine ülkesine döndü ve partisinin başına geçtl.. PASOK. tutucu yanları ağır basan ortasol Merkez Birliği Partisinden çok daha değişik bir partidir.. PASOK'da radikal bir sol program ve antiAmerikan bir tavır göze çarpmaktadır. Ancak, partinln bu «sol tavrı» yanında, adından da anlaşılacağı gibi, «PanHelenlk» yani bir çeşit «şoven» ve «ırkçı» yanı da ağır basmaktadır.. PASOK'un ölçüsüz bir Türk düşmanlığını bayrak yapması, belki, Yunan kamuoyu için kısa sürell bir kazanç 8ağlayabilir, ancak, bu tavır, partinin «solcu» görünümünü örttüğü gibi, partiyi ve Yunanistan'ı karanlık serüvenlere Iter.. Andreas Papandreu'nun karşısındakl İlk önemli sorun. Yunan silahlı kuvvetlerl lcinde «ideav adıyla billnen «faşlst» örgüt ile bunlarla ilişkill olduğu bilinen «TEA» (Milliyetçl güvenlik gücü) sağcı terör odağının olası eylemleridir. Şu anda cezaevinde bulunan cunta üyelerinin serbest bırakılmalarını isteyen faşist örgütlerin gecen aylarda çıkarttıkları yangınlar ve düzenlediklerl sabotajlar, Papandreu'nun ilk başta uğraşaoağı konuların neler olduğunu göstermektedir.. Komşumuz Yunanistan'da bundan sonra ne gibi olaylar yaşanacak, bunları bilemiyoruz. Yunan demokrasisi, daha önce olduğu gibi «namlunun ucunda» mıdır, bunu da kestiremiyoruz. Şu anda bilinen tek gerçek, 1967 yılında serüvencl Albayların yok etmek istedikleri, kökünden kazımak Istedikleri solun, daha da güclenerek iktidara geldlğidir.. Herhalde. PASOK lideri Papandreu kadar, 1967 darbesinin serüvenci Albayı Papadopulos da şimdi yattığı cezaevinde «tarihln ve de tallhln» aynı «cllvesini» dü•unmektedlr.. Kendi kaleminden (Baştarafı 1. Sayfada) $onra başbahanlık koltuğuna oturdu. Papandreu, •Namlunun Ucundahi Demokrasi» kitabında yaşam öyküsünü föyle anlatıyor: «Siyasetin egemen olduğu bir evde büyüdüm. Bir Yunan papazının oğlu olan babam, 1914 yıiında politikaya atıldı. Daha 1919'da, yani doğduğum yıl, Yunan siyasal yaşamında önemll bir yer edinmişti. Ço cukken, Yunanistan'ın Anadolu seferi trajedisini ızleyen çalkantıh yıllara tanık oldum. «BUyük Bunahm»m başlamasıyla ansızm sona eren Venizelos hükümetinin yaratıcı yönetimini de yaşadım çocukluğumda. Venizelos taraftan cumhuriyetçiler iki kez iktidarı zor yoluyla ele geçirme girişiminde bulundular; ancak bu, kralcıları güçlendirdi. Kral George II., 1935 yılında, kralcı bir diktatörlüğün temellerini oluşturmak amacıyla Yunanistan'a döndü. Nazi işgaline dek sürdü kralcı diktatörlük. İşgalden hemen sonra yeraltı dıren m* hareketine katıldım. 1939 yı lında tutuklandım, işkenceye ugradım, hapsedildim. Serbest bırakıldıktan sonra bir pasaport edinmeyi başardım ve ezi len Avrupalıların sığınağına, Amerika'ya gittim. 1940 yılında Harvard Üniversitesi'ne kaydedildim; 1943'te iktisat doktoru oldum. Ardından ABD Deniz Kuvvetlerine katıldım; 30 ayımı üniformalar içinde geçirdim. Bu dönemler Amerikan vatandaşı oldum; ama, bütün Yunanlıların yaptığı gibi Yunan vatandaşı olma ya da devam ettim. Deniz Kuv vetlerinden ayrıldıktan sonra Harvard'a döndüm, öğretim üyeliğine başlacüm. Ordan Minnesota'ya, Minnesota'dan da Northwestern Üniversitesi' ne geçtim. Daha sonra Berkeley de, Californıa Üniversitesi îktisat Bölürnü Başkanlığı'na ge tirildim. Yaşamımın en önemli iki olayı ile Minnesota'dayken karşılaştım. Margaret Chant ile evlendim ve politikaya atıldım. Adlai Stevenson'un 1952 yılındakl başkanlzk kampanyası, o güne dek titizce bastırmayı başarabildiğim duygularımı ayaklandırdı. Stevenson, Eisenhower karşısuıda yenilgiye uğracuktan sonra Minnesota'da Stevenson Komitesi Başkanı oldum. 1959'da Margaret, ben ve dört çocuğumuz bir yıllığına Yunanistan'a gittik. Yunan ekonomisini incelemek için Guggenheim ve Pulbright bursları almıştım. Benim için verimli, be lirleyici bir yıl oldu bu. Baba mı yeniden, daha olgun gözlerls tanıdım. O sıralar siyasal yasamın önemli kişilerinden biri olmuştu babam. Anayurdumun siyasal ve toplumsal so runlarıyla derinlemesine ilgilen meye başladım. İktidar, 1955 yılından beri giiçlü ve tutucu başbakan Konstantin Karamanlis'in elin deydi. Hiç ummazken, Karamanlis beni davet edip, Yuna nistan'da bir İktısadi Araştırma Merkezi kurmamı önerdi. Ülkeme hizmet etme olanağına kavuşmuş olmam, beni sevince boğdu. Projenin fınansmam ve biümsel yönelimine ilışkin sorunları düzenlemek üze re bırkaç aylığına tekrar Amerika'ya döndüm. Yüzeyden bakıldığında Yunanistan kalkmmanın ilk zorluklarım yenmiş, düzenlı ve kendine yeterli bir iktisadi, top lumsal ve kültürel büyümeu'jn eşiğindeymiş gibi görünüyordu. 1961 kasımında, Karamanus'in seçimlerde hile yapıp iktidarda kalmayı başardıgı ısıralarda hepimız, önümüzdeki yıllarda Yunanistan'a siyasetin, yaru yoğun siyasal karışiKnk lann egemen olacağını kestive bıiiyorduk. zim kazanacağımızı tahmin eöi yordu. Seçimlerde kazanacagımız zafer, yeniden iktidar olmamızı sağlıyacak, Kralın 1965 te keyfî olarak engellediği ış len gerçekleştirecek ; stes ve güçle donanmış olarak, nükümeti bir kez daha biz kuraca* tık. Ancak seçimler yapılamam. Yunan ve ABD casusluk örgütleriyle yakm iliskiler kurmuş bir avuç albaydan oluşan çete, NATO taralından düzenlenen darbe nlanını gerçekleştirerek, ülkeyı zaiim bir askeri diktatörlügün karanlığına sürükledi. Darbenın baş hedetı bendim. Darbenin gerçekieştiğı 21 nisan 1967 gününün erken saat lerinde tutuklandım. Her nedense idam edilmedim. 8 ay hüorede tutulrlum. ardından «al'fedildim»; ülkeyı terketmeme müsaade edildi. Eöylece ikinci kez sürgün hayatı yaşamaya başladım. 1967 darbesi, ülkemiz ve halkımız açısından son Dünya Savaşmda Mihver devletlerinin işgalinden bu yana karşılaştığımız en büyük geri dönüştür. Darbe Batı Avrupa için, totoliter yönetim biçiminin yeni ve askeri bir kılıfla bir daha ortaya çıkışıru simgelemektedir. Avrupa'nın tümü açısından düşünürsek, kıtanın iki soğuk savaş bloku arasında paylaşılmış oluşunun işaretidir. Olay bu yönüyle Çekoslolovakya'nm Varşova Paktı kuv vetlerince işgaı edilmesiyle paralellik göstermektedir. Amerika açısından tehlikeli bir dış politika deneyidir. ABD 1967 darbesiyle, Latin Amerika'da uy guladığı siyaseti Avrupa kıyılarına da taşımıştır.» ' Reel (Baştarafı 1. Sayfada) rülmesiyle elde edilen reel yüz de 1,9'luk faiz oranının, diğer ülkelerdeki reel faiz oranlarının bir hayli gerisinde kaldığı artlaşıldı. Dünya'da halen en yüksek reel faiz oranını uygulayan Fransa'da 3 aylık faiz oranının reel değeri yüzde 8 iken aynı oran ABD'de yüzde 7, Almanya'da yüzde 6, tngiltere'de yüzde 4,5 ve Japonya'da yüzde 3'dür. Köklü dönüs • (Baştarafı 1. Sayfada) esnek bir yol izlemeyı yeğlemişti. Örneğin, Papandreu NATO'ya şiddetle karşı çıka'rken, bir ayırım yap maya da dikkat etmış ve Yunanistan'ın örgütün «askeri kanaduıdan» çekilecöğini vurgulamıştı. Diğer bir deyişle yeni Yunan Başbakanı NATO'yu tümü ile reddetmemişti. Bu bakımdan Yunanistan'ın Fran sa gibi NATO'nun yalnızca askeri kanadından çekilip, örgütteki yerini koruması beklenebüir. AET konusunda Papandreu aynı biçimde esnek konuşmayı yeğlemia ve Yunanistan'uı AET'den çekileceğine ilişkin kesin bir taahhütte bulunmanuştır. Papandreu, yalnızca AETYunanistan ilişkilerinin Atina'nın aleyhine işlediğini, bu bakımdan anlaşma hükümlerinin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini belirtmiştir. Ayrıca AETT konusunun halk oylamasma sunulacağım ve halkın onayı almmadan ı karar verilmeyecegini de seçim konuşmalarmda sık sık vurgulamıştır. Yunanistan Cumhurbaşkanı Konstantin Karaman lis'in de AET'den çekilmeye kesinlikle karşı olduğu düşünülrse, Yunanistan'ın Avrupa Ekonomik Topluluğu ile köprüleri atması olasılığının pek güçlü olmadığı görülebilir. Türkiye açısmdan en önemli nokta ise kuşkusuz yeni Yunan Başbakanmm ülkemiz ve Kıbrıs konularmda ileri sürdüğü görüşlerdir. Papandreu, seçim kampanyasının başlarmda Rallis hükümetinin Kıbns ve Ege konulannda Türkiye'ye karşı güçsüz bir politika izlediği ve Yunanıstan'ın ulusal çıkarlarmı tehlikeye düşürdüğü temasını israrlı biçimde işlemiştir. «The New York Times» gazetesinin ünlü yorumcusu Sulzberger, geçtiğimiz hafta yaptığı bir yorumda, Papandreu'nun seçim kampanyasının heyecanı içinde Yunanistan'daki Türk düşmanı çevrelere fazla angaje olduğunu, ve «Papandreu, iktidara ge lirse, bu durum NATO'nun güney kanadmtla, bazı sorunlar» yolaçabilir» diyordu. İlginç bir nokta, Papandreu'nun NATO ve AET'ye karşı tutumu ile Türkiye konusu arasındaki yakın ilişkidir. Papandreu, NATO ve AET'ye karşı sert bir tutumk girerse, Kıbrıs ve Ege konularmda Türkiye'ya karşı Batı dünyasının desteğini yitirebilir. Soruna bu açıdan bakıldığında, Papandreu'nun NATO ve AET konularmda temkinli davranacağı ve kesin dönüşler yapmaktan kaçmacağı tahmin edilebilir. Politikacıların seçim kam panyası sırasmda söyledikleri ile, iktidar sorumluluğunu yüklendikten sonraki icraatları arasında büyük fark olduğu gerçeği, çok kez ortaya çıkrmştır. Papandreu'nun bu gerçeği anımsaması iki komşu Ülkenin de yararına olacak, Atina hükümeti karşısında sorunlann barışçı yollardan çözülmesine ve işbirUğine hazır bir Türkiye bulacaktır. duyurdu, ancak yeni liderin Ba tılı ülkelerin ve ülke içindeki sağcı güçlerin ciddi muhalefetiyle karşılaşabilecegini belirtti. • PASOK'un zafer kazanmasından sonra bir açıklama yapan ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Sue Pittman, Yunanistan'da sosyalist bir hükümetin işbaşına gelmesinin Amerikan Yunan ilişküerini etkilemeyeceğine inandığım bildirdi. • İtalya Dışişleri Bakanı Emilio Colombo ile görüşmek Uzere Roma'da bulunan Kıbns Türk Pedere Devleti Başkanı Rauf Denktaş Yunan seçimleri nin sonuçlarından üzüntü duyduğunu belirtti «Umarım Papandreu'nun zaferi, adada bazı aşırı unsurların askeri bir eyle me girişmelerine ve askeri eylem için baskı yapmalanna cesaret vermez» dedi. • Yunanistan seçimlerini Sos yalist Partisi'nin kazanması Kıbns Rum kesiminde de sosyalistlerin sevinç gösterileri yapmalanna yol açtı. Rum bası nı da Papandreu'nun zaferinin Kıbrıs Rum yönetiminin toplumlararası görüşmelerdeki yerini sağlamlaştıracagmı ve top lumlararası görüşmelerde anlaş ma olasılığının arttığını yazıyor. Denktas • (Baştarafı 1. sayfada) Yunanistan'da yeni (Baştarafı 1. Sayfada) de PASOK'un zaferini şöyle bildiriyor: Büyük zafer, de mokratik güçlerin büyük zaferi, YKP bütün ülkede durumunu güçlendirdi. EAS'a dönük bir değişim için halk emir verdi. öte yandan, cunta zamanın da neşredilmeye başlanan Elefteros Kosmos gazetesi ise PASOK'un zaferini şu sözlerle bildiriyor: Karamanlis politikasının yanlışlığı nedeniyle PASOK kendl başına hükümet kurablliyor. Gene sağ uçtakl ve kral taraftarı olduğu söylenen bir ga zste de Elefteri Ora PASOK zaferini şöyle veriyor: Yunanistan PASOK'a teslim edillyor. Yenı Demokrasi taraftan an cak bu partinin içindeki tutucu kesim yanlısı olan Akropo 1 $ gazetesi ise PASOK'a güc 1 lü bir Yunanistan devrediyoruz, Rallis: Halk Inşallah pişman olmaz diyor, şeklinde bas lık veriyor. Vradinl gazetesi de aynı yak laşım İçinde manşetinde şöyle diyor: Halk karar verdi, inşallah pişman olmaz. Büyük tirajlı öğlen gazetelerinden Yeni Demokrasi yanlısı Apoyematinl ise Andreas Baş bakan demekle yetiniyor. PASOK ve Yeni Demokrasi ve İlericiler Partisı Ue Yunan Komünist Partisi'nin Batı Trak ya'da göstermlş olduğu adayların çok olması nedeniyle bö lüşülmüş oylar sonucu parlamentoya bir tek Türk milletve kili seçilebildi. Mehmet Ahmet adında ve oto tamirciliği yapan aday PA SOK Partisi'nden Komotinl (Gümülcine) mılletvekili sıfatıyla Yunan parlamentosuna tek Turk milletvekili olarak gir di. İskeçe'do hiçbir Türk aday milletvekili olamadı. Pazar günkü seçimler Bonun da Yunan parlamentosuna sa dece üç partinin temsilci gön derebilecek kadar oy sağladığı belli oldu. PASOK Partisl hükümeti ken di başına kuracak kadar oy çoğunluğu sağlarken merkez kesimdeki küçük partilerin hiç biri parlamentoya milletvekili sokacak oy çoğunluğu elde edemedi. Merkez keslmden aldığı oylarla kazanan PASOK'un solun da bulunan Yunan Komünist Partisl (Dış) ise seçim kampanyasında yüzde 17 oy alma yı istemişse de bunu gerçekleştiremedi. Ancak Yunan par lamentosunda üçüncü ve son parti olmayı başardı. Bu arada sağ uçtaki ilericl ler Partisi ile Avrupa Komünistleri yanlısı İç Komünist Partilerl'nin parlamentoya en azından bir milletvekili çıkaraçakları beklenirken büyük bir sürpriz sonucu ülkenin siyasl sahnesindeki kutuplaşma ya kurban giftikleri anlaşıldı. Dün öğle saatlerine kadar oel'l cıon seçim sonuclanna davonncımk mhni scnuçlora ilişk'n tdıminlor: Yeni Domokrcsl Portisl: 113 milletvekili PASOK: yüzde 48.06, rnllletv» kill " 4 *:>>cn Komüniıi» Partıçl Vüzde 10.86 milletvekili, sayısı 13 Oyların yüzdesl de şöyle: EDİK: Yüzde 0.42. İç Komünist: Yüzde 1.35 MerıCıler: Yüzd« 1.69 Liberallflr: Yuzoa 0.38 KODİSO KAE: Yüzde 0.71 Hı'8tlyrn Derrckrat: Yüzdt 0.15. Rallis bugün son Bakanlar topiantısını yapıyor ve Cumhurbaşkanlığına Istifasını verecek, bunu takiben de Karamanlis'in Papandreu'ya hükümet kurma görevinl vermesi oekleniyor.. Yunan Meclisl 16 kasımda çalışmaya başlayacağı ve gü venoyu oylamasının ancak ordan sonra alınabileceği hal de, Yunan hükümeti kuruldugu andan itibaren göreve baş loyab'lıyor ve güvenoyu alıncaya kadar da tam yetkl İle görevinl sürdürebiliyor. Andreas'ın hükümetlnaekl Bckaniar için çeşitli söylentl ler dolaşmaya başladı.. Bazı lcr, Milll Savunma ve Dışişle ri Bakanlıklarını kendisinin üstlenecejinl söylüyor. Bazıları İse ekonomik dış politika ve Mllll Savunma konularıyla meşgul olacak iki ayrı komis yonun kurulacağını ve bu ko mlsyonların başına da kendisinin geleceğlni söylüyorlar.. Böyle bir durumda daha önce Dışişleri Bakanlığı yapmış. Edik'ten PASOK'a geçen Mavros'un yerine genç bir po litikacı olan Karlos Papulyas cdırıdc ve şimdiye kadar par tlnın dış illşkllerinl yürüten bl rlnın getMleceğl söylenly6r.. Bazıları da Amalla Fleming" In gene bu dış komisyonda yer oiccağını öne sürüyor.. Ancak bütün bunlar söylentller ya da yakıştırmalar scifhosındc Yunan seçimlerinde PASOK'un en fazla oy aldığı yerlerden biri de Girlt oldu.. Girit'te PASOK' un bazı yerlerde yüzde 65 ka dar oy aldığı blldirillyor.. Böy le bir durumda yeni Demokrcsı Partisi Girit'ten bir milıstvekıiı anrak çıkaracak ve terc<h cv>cnnın henüz sayılması bitmediği lcin bu adayın kim olacağı saptanmadı.. Ama bu tek yeni demokrasi m'llfttvekilinin sürpriz olmaz sa ucu ucuna Yeni Demokrasi prrtislnin D'Şlşlerl Bakanı Kon9tant'n Mitsotakls olma8i bekleniyor.. Türk Hukuk Kurultayı (Baştarafı 1. Sayfada) m«l llkelerl saptırılmadan değlşen toplum koşullarına ve ortaya çıkan yeni Ihtiyaçlara cevap verecek her türlü yeni düzenlemelere açık olan bir devrlmdlr.» dedi. ATİLLA SAV'IN KONUŞMASI III. Türk Hukuku Kurultayında konuşan Turklye Barolar Birliği Başkanı Avukat Atilla Sav da, «Ulusal Kurtuluş Savaşr nin uluslararası •ömürgeçillğln pençelerlne düşen yeni ve yorgun Osmanlı İmparatorluğundan ulusal egemenlik ve tam bağımsızlık tem«l NkelerlrM dayalı bir Cumhuriyetl çıkardığını» vurgulayarak «Bu genç Cumhurlystln bir daha sömürgeciliğ* yenlk düşmemasi İçin Türk toplumunun cağdaş uygarlık düzeylne çıkarılması zorunlu Idi» biçiminde konuştu, Sav daha sonra şöyle devam etti: «Yasal ve tüzsl kurumlar toplumsal gelişmenln ardında kalırsa bu düzen toplumun gellşmeslnl engeller. İşte Türk Hukuk devriminin önemi ve değeri buradadır, Türk hukuku cumhuriyetle toplumun önüna geçmiş onu erişilmek istenen amaçlanan düzeye getlrmlştlr. Yasalar toplumsal gelişmeye değil, toplumsal gelişme yasalara srişmsye çalışır olmuştur. Bunun İçin benimsenen araçlar ile tutulan yol ve yöntemlerin tüm u ilericl va devrimcidlr. » 20 blldirinln sunulacağı kurultaya Maliye Bakanı Kaya Erdem, Başbakan Yardımcısı Zeyyat Baykara, Yargıtay Başkanı, Cumhuriyet Başsavcısı, Askeri Yargıtay, Sayıştay Başkanı Anayasa Mahkemesi Başkanı. Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanı da katıldı. Üçünçü Türk Hukuk Kurultayı'na 21 Ekim çarşamba günü sona eriyor. Evren (Baştarafı 1. Sayfada) tırken de Evren, «Vaktiylo yü zümüze bakmayanlar, kredi al mak için gittiklerinde hiç sura tımıza bakmayanlar bugün ardunuda koşmaktalar. Türklye'nin içerde huzur ve güven içerisinde olması ekonomisinin de her geçen gün lyiye doğrn gitmesi, elbetteki bara iç güçler gibi, dış güçleri de rahat» BU etmektedir.ı» ERMENİ SORUNTJ Türkiye'nin tarih boyunc* «Ernıeni meselcsi» diye bir meselesi olmacüğını anlatırken, «Türkiye'nin hiçbir ülkeye veya topluma vereceğl bir kanş toprağı yoktur, kendilerinde bu gücü görüyorlarsa gelsinler, boylarının ölçülerini alsınlar. Onlar yanlış kapı çaldıklarını ilerde anlayacaklardır. Başk» kapıları çalsmlar.» Evren, Rektör'den înönü Üniversitesi'nin hocası ohnadığını öğrendiğini anlatırken de, «Bunun çaresi yakında çıka* cak YOK ile Üniversiteler Kanunu ile halledilecektir. Her vatandas Türkiye topraklan üserindo görev yapmakla mecbur oiacaktır. Bundan hiç şüphenia olmasın» dedi,. ELAZIG Devlet Başkanı ve beraberindekiler daha sonra Elazıg'a geçtiler. Partilerin kapatılması üzerinde dururken «Sağ ve sol anarşistleri partiler himaye etmedi mi? Böunedl mi?» sorularına halktan «evet» yanıtını aldı. Siyasi partilerin feshedilişiyle ilgili karan almak istemediklerini, ancak mecbur kaldıklanru belirten Evren, siyasi partilerin dinsel açıdan da yurttaşlan böldügünü »öylerken şöyle konuştu: «Futbol takımları maç yapar lar. Biri galip gelir, öbürü mağ lup olur. Ama maçtan sonra öpüşürier, kolkola gezerler, ama partiler birbirlerine düşmandı.» Genelkurmay Başkanıyken tüm ısrarlarma karşm bazı yer lerde silah araması yaptnama dığım belirten Evren, kendisine «vatandas rahatsız olabilir» gerekçesi gösterilerek karşı çı kıldığım bildirdi. Evren, eski partilerin seçime girmelerine izin verilmesi halinde kısa sürede «boğaz boğaza gireceklerini» söyledi. «Bunlan böyle cezalandırmayı uygun gördük, bu onlara yeter.» dedi. Evren, yurttaşlardan «hurafelere inanmamalannı» istedi, gördüğü bazı kadanlarm yüzlerinin kapatılmasım eleştirdi, Evren, bugün Batman'da «Va tan Sana Minnettardır 81» tatbikatıru izleyecek, Batman Rafinerisi tesisleri ile Dinçer pet rol bölgesinde incelemeler yapacak. «Vatan Sana Minnettardır 81» tatbikatını Suudi Arabistan'dan gelen bir askeri heyet de izleyecek. Sendikalar (Baştarafı 1. Sayfada) bir düşüş olmadığmı kaydetti. Soyak, buna karşın toplu sözleşmelerdeki zam oranlarının düşürülmesinin yanlış bir yorum olduğunu ifade ederek. şunları söyledi: «Yeni toplu sözleşmelerde zam oranı belirlenirken hayat pahalıhğının yanısıra hayat standartımn da gözönüne alınnıası gerekir, Yüksek Hakem Kuruiu, oranları belirlerken, yalmzca işçinin hayat pahalıIığını göğüsleyecek brüt zamları saptıyor. Ancak, işçinin hayat standartmda bir gelişme saglanmıyor. Kurulun benimsediği rakkamlar bilimseJ de1964 yılında seçimlere katılğildir.» mayı kabul ettim. Partunız Maden Pederasyonu Başkanı Merkez Bırliğı, bu seçınnerKemal özer ise, 1980 yılı soden zaîerle çıktı. Kencümı annuna kadar sona eren toplu sızın Parlamentoda ve Kaüır.e sözleşmeler için yüzde 80'lik de buldum. Ülkemin çağdaşzam oranının devam etmesi gelaşmasına katkıda bulunıruyı rektiğini söyledi. görev bıldıgım ıçm tüm somtılarda kesin tutum takırum). Tez Eüroîş Sendikası Genel Yunanistan'ın Batı ıttıtaki için Başkanı Uğur Batmaz, «Yüzde deki yerınden, Kıbrıs çelışrne80'lik zam oranının düşürülme 3ine, iktısadi ve topıumsaı sısi işçinin bu işten borçlu çıkyasetlerden eğitim soruniarırj4 nıası demcktir. Yüksek Hakem dek, her konuda sürdüraüm Kuruiu yaşam standartlarını bu tutuınu. saptamada yanlışhklar yapmak Kaçınıimaz olarak Yunan tadır. Zam oranının eskisi gibi kuruiu düzemnin etkin güçle uygulanması gerekmektedir.» riyle, kraı aılesıyle, ürduya, derken, Yolîş Federasjonu Amerikan Elçüığıyle, CİA ue, Başkanı Muzaffer Saraç da, bUyük yabancı şırKetıerıe an«1980 yılının ikinci yarısında lasmazlığa düştüm. Hükünifcuzam oranını düşürmek zorunmiz, «Büyük Bunaiırn» oncesı ları daha da artırır. Kaldı ki, günlerden üeri kurulan nüküuygulanmakta olan zam oranı metler içınden gerçekten Ueriişçilerin yaşam standartı ve cı olan ilk hükümetti. Baskıenflasyon dikkate alındığında ya uğradık. 15 hazıran 19fib't<?, yeterli olmaktan çok uzaktır» seçimlerae oyların % 53'ünü ai şeklinde konuştu. mış olmamıza rağmen genç ŞAYIŞTAY GÜNDEMÎNDE Kral Konstantin taratından aü öte yandan, ANKA'nm habe şürüldük. Kral'ın içler acısı, rine göre, kamu kuruluşlarınanayasa dışj davranışı, 5funan dan emekli olacak işçilere top halkım, kuruiu düzenin *viçjelu sözleşmelerde yer almasma rlyle doğrudan karşı karşıya karşm, kıdem tazminatı dışngetirdj. Kuruiu düzen, haikın daki ödemelerin verilmemesi deateği olsun ya da olmnsın konusu yeniden Sayıştay günegemenliğini sürdürmek ıstı demine geldi. Sayıştay Genel yordtu. Kuruiu konuyu önümüzdeki günlerde görüşerek sonuca bağ Seçftnler 28 Mayıs 1967'de yamlacaktı. Herkes seçimleri bi layacak. (Baştarafı 1. sayfada) cezası İstenen sanıklann adlan şöyle: «Galip Kütük, Sahin BUglç, Mehmet Fatih Zorba, Hacı Bayrak, Kadir Akgöllü, Mahir Panayır, Sezai Durmaz, Adem Eroğlu, trfan Güler, Recep Küçükişsiz, Hüseyin önnen, Sefer Tatlı, Aü Ugur Akbaş, Adnan Hatipoğlu, Kenan Develi, Seyfi (Huzeyfe) Atmalıoğlu, Veysel Metin, Yunus Uzun, Halil tbrahim Altımşık, Cabbar özkurt, Gaffari Avcı, Mehmet Sümer, Fahri Uğur, Ahmet Koca, Mustafa Uygun, Abuzer Çalışkan, Adnan Burgaç, Sabri Üsbahalı, Veli Çökük, Ertuğrul Yıldız». Bafra bölgesi olayları bölümünde sanıklardan 12'si hakkında ölüm cezası isteniyor. Toplam 21 sanığın bulunduğu bu bölümde haklarında ölüm cezası istenen sanıklann isimleri şöyle: «Baha Sertkaya, Hüseyin Kurumahmutoğlu, Turgut Karadağ, Kemal Yalçın, Eyüp Asan, Hüseyin Güngör, Muzaffer Dağdeviren, Mustafa Güneş, Erol YUdız, Oktay Ahızhali, Recep Kaplan, Ismail İhtiyar». JL. ^ ı r Izmir bölgesi olayları bölümünde sanıklardan 27'si hakkında ölüm cezası isteniyor. Toplam 87 sanığın bulunduğu bu bölümde haklarında ölüm cezası istenen sanıkla rın adları şunlar: «Hüsnü Uçar, Demirtaş Topaç, Müfit Kır, Ramazan Çimen, Sebahattin Gece, Murat Güneş, Nafi Uyanık. Osman Kiremit, Ömer Yağdıran, Sadık Kısır, Mehmet Ali Methı, Mehmet Ağar, Ramazan Akgün. Habibnllah Altutas, Ibrahim Baysan, Şevket Çal, Aydın Gü müş, Ahmet Gündoğdu, Ergun Gür, Emin Zafer Karaboya, Hüseyin Şahin Garay, Sıtkı Şeremetll, Ahmet Ulu, Mehmet Aran, Kemal Türker, Ahmet Kamil Göncnli. Halit Koyuncu.» Erzurum bölgesi olaylan bölümünde toplam 21 sanık arasmda ölüm cezası istenen sanık bulunmamaktadır. İstanbul bölgesi olaylan bölümünde sanıklardan 15'i hakkında ölüm cezası isteniyor. Toplam 67 sanığın bulunduğu bu bölümde haklarında ölüm cezası istenen sanıklann adları şöyle: «CeJal Adan, Ismail Aydın Eşi, Orhan Çakıroğlu, Atadülsamet Karakuş, Aydın Eryılmaz, Adnan Madak, Mehmet Kaya, Mustafa Verkaya, Mustafa Kaplan, M. Salih Sağlamkan, Orhan Gündoğdu. İsmet Mumcu, Davut Yüce, Mahnuıt Yurtsev, Resul Çakır.» Ânkora (Baştarafı 1. Sayfada) şılarken, siyasi çevrelerde Yunanistan'ın içışlerıne karışmak anlamına geieceği gerekçesiyle sonuçlar üzermde bir yorum yapılmadı. Ancak bir yetkili, Yeni Demokrasi Partısi ile PASOK'un Meclıs'tekı sayı sal gucünün yer değıştırdıklerıni kaydetti. Aynı çevrelerde ayrıca Türkiye ile Yunanistan arasında dostluk ilişkilerinin sürdürülrnesj ve iki ülke arasındaki so runlara müzakereler yoluyla çözüm aranması gerektiği görüşleri de belirtildi. Resmi çevrelerdeki yorumlar bunlar.. Bu cizginin ötesine geçen yorumlar ise şimdilik tahmine dayalı değerlendir meleri aşmıyor. (Baştarafı 1. Sayfada) Muharem Altuıgül, Polat Yüdız, Rafet Koparan, Ali Ender Fıçı cı, Adil Tatar, Ersin Demirel, Emin Bayraktor ve Kemal Ke ser. Duruşmada idam istemiyle yargılanan sanıklardan Mehmet Paruk Aydın, emniyette işkence altında ifade verdiğini öne sürerek suçlamaları reddet ti ve ifadesinin sıkıyönetimce yeniden ahnarak yeni bir iddia name hazırlanmasım istedi. Geçen yıl Beyazıt'ta DEVSOL adına bir işyerinde silah tehdi diyle 100 bin lira almak suçundan sanık Orhan Atak 30 yıl 10 ay ağır hapis cezasına mahkum edildi. Istanbul'da
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle