17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet 2 EÇEN gün baktım da, otobüslerde artık biletçinin bulunmaması kimseyi şaşırtmıyor. Yeniliklere, değişmelere öyleslne alıçıyoruz demek. Alışıyoruz ya, içlnde buluns cluğumuz yaşam biçimlerinin, toplumsal kurumların, töresel inançlarımızın oldum olası var olduğu kanısı ook güçlüdür gene de. Bu kanıya göre, insan da, toplum da, eskiden nasıl idiy< , 6e gene öyledir. Nasıl olur! Hem değlşmeye uy, hem de her şeyin değişmeden süregittiğf*ıe inan! Ne yaparsınız, insan böyledir işte; onda tutuculukla değişme btrarada yaşar. İkinci Dünya Savaşı'ndan önceydi, tirenle batı Avırupa'dan dönüyordum, Belgrat'ta Dir kaç saat beklememiz gerekli, çıktım kente, dolaşıyorum, bir parkta Yugoslavyalı. Türkleri gördüm, benim de Türk olduğumu anlayınca başladılar sorup soruşturmaya. Bizdeki değişiklikler üzorine idl sordukları. İçlerinden biri, fesini göstererek, «Bu fesi başıma babam koydu, onu kimse çıkaramaz» dedl. Bizim şapka giymemızi yeriyordu; onun için fes, dünyanin temel direklerinden biriydi. OLAYIAR ve GÛRÜŞLER 2 EKİM 1981 6 DUVAR Melih Cevdet ANDAY en azındon rahatsız edersiniz çevrenizl. Dlnl, Tanrıyı insanın yarattığını söylediği için bir yargıtay başkanının cenaze namazını kıldırmak istemeyenleri unutmamışsınızdır sanırım. Gerçl bilim, o yargıtay başkanını doğrular, ama ne yaparsınız ki, toplum üzerinde tutucu inançların baskısı, bilimden çok daha güçlüdür. Çünkü aklın egemenliği sevimsizdir; duygularla yönetilmek ise hoşa gider. Devlet kavramına ilişkin tutumu da böyledir insanoğlunun. Nerdeyse gökten inme saymaya alıştırılmışızdır devleti, Bu yüzden de, kendilerini yöneticiliğe adayanları saygı ile karşılarız. Yönetioi, bildikleriyle, getirdikleriyle değil, salt yönetici olduğu için değerlendirilir. Oysa devleti yönetmenin bir zanaat mı, bir sanat mı, yoksa bir bilim mi olduğu sorusuna, doyuruou bir yanıt bulunamamıştır bir türlü. Politikacı nerden yetişlr, yeteneklerinF nasıl edinmiştir, daha önemlisi, neden bu işe heves etmiştir, açık seçlk bilinemez her zaman. Bu yüzden, saygın bir politikacı olmanın başlıca özellikleri ,az konuşmak, sürekll düşünceli görünmek, başa geçerse bütün sorunları çözümleyeceği Izleniminl uyandırmak, hiç bir sorunu çözümlemese de gene susmak, gene düşünceli görünmektir. «Politikacıfiın Kökeni» adlı kitabında Sayın Dr. Yahya Kanbolat, fPolitika incdenince bilim, uygulamnca sanattır» diyor. Incelenen her konu bilim olacağına göre, demek bizl ilgilendiron uygulamanın bir sanat olduğu ortaya çıkıyor. Sayın Kanbolat'tan öğrendiğime göre, nerdeyse bütün yazarlar, politikanm, devleti yönetmek sanatı olduğunda birleşiyorlarmış... Peki ama, bu sanatı hangi okul öğretlr? Burada «çirkln pofltikacı» tanımı uzerlnde duracak değilim. Neden derseniz ,her sanatın sahtecisi vardır, böyle olması sanatın yat8inma8inı gerektirmez. Tanıştığım politikacıları, kendi yararına çalışan kişiler oiarak değil, bu sanatın yaratıcıları, vurgunları diye görmeğe yatkın olmuşumdur hep: Elbet bir bildikleri, bir inandıkları var da onu uygulamak Istiyorlar. Değil mi yal Oysa benim bu bakışım, çoğu politikacı için bir kaç bakımdan yanlıştır. önce şundan ki, devlet olduğuna göre, onu çalıştıranlar da bulunacaktır. Diyelim anayasa, bütçenin şu şu tarihler arasında hazırianması gereğini buyuruyor; E... t>u gereği yerıne getirecek insanlar çıkacaktır ortaya elbet. Onlardan toplumun sıkıntılarına çare bulmalarım beklemek doğru değildir. Yo da, söz> gelişi, bir yabancı politikacı gelmiş, onu karşılayacak, onunla yemek yiyecek, kısa dü olsa bir söylev verecek biri gerekli değil mi? Bürokratik işlerin, sonunda bir politikacıya imza için sunulması da gelenektır. Kim imza edecek? Sanıyorum politika sanatından toplumun çıkarı için birtakım büyük işler Deklemek bizim yanılgımızdır, politikacının değil. Sonra politikacı hastalanabilir, hastalanınca da sanatını unutuverir. Can her şeyden tatlıdır. Öyleyse onun yerinl alacak başka sanatçılar da gereklidir. Toplum onları da gözü gibi korumalıdır. Hem bakarsınız, bu yenller, eskilerin tümden yanıldığını söyleyip, yüreğimizde sevinçler, umutlar uyandırabilirler. Fena mıdır bu? Gerçi politika, değiştırmenin değil, değiştirmemenin sanatı olarak işleyegelmiştir hep, ama hip bir şeyi değiştirmemek, değişiklik gibi gösterilebilir, görülebilir pekâlâ. «Ya reformlar?» diye soracak olursanız, derim ki, politikacının görevj değildir reform; onu çağın, halkın baskısı gerçekleştirir, değişen yaşam, çalışma koşulları zorunlu kılar. Bunların günü geldiğinde ise, devletin, devleti oalıştıran politikacıların ne denli tutucu oidukları ortaya çıkar. Mustafa Kemal'in başına gelen bu değil midir? Devrlmci Atatürk'ün yetişmemesi için o zamanki devlet elinden geleni yapmıştı. O soy yenllikçilerl bekleyen tehlike, devletin tutucu niteliktekl kalıtımsal mayasından kaynaklanır. Yerinden olmuş politikacılar da tanıdım. Onlardaki bilgelik, hüzünlü düşünce, bilmecem3i söz gücü ne denli ilginçtir, kolay anlatılamaz. Politikacının yüceliği İşte o zaman en belirgin duruma gelir: Anlaşılmamak, toplumun r Benlm çocukluğumda, bir kadının dışarI da, bir İşte calışması yalnız ayıp değil, olanaksızdı. Dahası var, Vâlâ Nurettin'den din\ Jemiştim, bir gün kız kardeşi ile Çamlıca'da > yürüyüşe çıkmış... Sen misln cıkan! Bir polis '": gelmiş, yanına, «Ayrı ayrı yürüyün!» demiş. | Ben çocukken, sokakta başı açık giden ka6 dının yosma sayıldığını söylesem, şimdi kim « Inanır! İlkokulda birbirimize, «Sizin evde elek• ı trik var mı?» diye sorduğumuzu ansıyorum. * Gramofon şaşırtıcı bir bulgu idi; komşulardan biri, bir akşam için gramofonu isterse, «YeI minllyiz, veremeylz» yanıtını alırdı. Kadıköy| deki İttihadı Spor Stadında, seyirci, futbol l macını glanın yan çizgisi üzerinde izler, oyunculardan biri gole doğru giderse, halk da onun orkasından koşarak alana girerdi. «Doğmayan Hürriyet» adlı kitabın yazarı rahmetli Hasan Amca, yeni subaylığında, aytıkları padişahın kendi kesesinden verdiğinl sandıklarını söylemişti bana. Anlaşılan, devlet bü\çesi demek, padişahın kesesi demektl O zaman. Belki de, padişahsız bir toplum düşunülememesinin nedenlerinden biri de buydu. Padişahın «devletli» niteml ile anılması, devlet İle padişah kavramlannın özdeşliğini gösterir. Padişah gibi, devlet de hep vardı. devletsiz olunabileceği düşünülemezdl. Ne diyorum ben? Şimdi de düşünülemiyor. Din konusunda da benzeri bir inanç içinde değil mlyiz? Dln ile devletin ortaya sonradan çıktığını söylesenlz. vurdumduymazlığı, halkın azgelişmlşliğl... gibi nedenlerin ilk kez bulunup sergilenm'esi, dinleyeni derinden etkiler, adamda afra tafranın yerini felsefeye benzer bir şey almıştır. Kısık gözler, derin soluklarla kabarıp kabarıp Inen göğüs, sanki söylenmesi doğru olmayacak ki | mı gerçeklerin saklanması... Bunların tümü olağan da, benim anlamadığım, politikacının bir türlü kurtulamadığı büyüklük duygusudur. Öteki sanatçıların hiç birinde, bu duygu bunca temelsiz değildir... diyeceğim ama, politikacının kökenini düşününce yanıldığımı anlıyorum. Demek politika sanu* tını bir yana bırakıp da, politika bilimine, politikanın geçmışıne, doğuşuna dönünce konuyo başka bir ışık düşüyor. Yazımın başında sö\ lediklerıme donersek, dünyanın hep bugünkü gibi olageldığıne ilışkın inanç, günümüzü anlamayı önleyıci bir duvar gtbi dikilmektedlr karşımıza. Engels'in, «Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni» adlı yapıtı, bütün dünyada bu duvarın yıkılmasım sağlayan çok güçlü bir anhksal atılımdır. Kaç kez okudum onu! Devletin nasıl ortaya çıktığını öğrenmek. yaşamakta olan kurumların kökenini bir bir eşelemek gereğini yerleştirmişti kafama. Sayın Dr. Kanbolat, «Politikacının Kökeni» adlı yeni kitabında bu tür bir araştırmayı, adından da belli ya, politika konusunda yürütüyor. «Politikacının toplumsal bir olguya dönüşümü, Insanlığın çok yakın tarlhi ile ilgilidir» diyen yazar, konuyu ilk canlılarm oluşumundan başlayarak çağımıza dek getirmektedir, İlk canlılarm oluşumu bölümünü de merakla okudum, ama bunun, politikayı anlamak için pek de gerekli olduğu kanısında değilim. Bence, klânsal toplumdan işe başlamak yeterli olurdu. Bütun düşünürlerce onca övülmüş olan, doğaı özgürlük ve eşıtliğin yaşandığı klân'dan, özel mülkıyetli devlete geçiş değil midir politikayı, politıkacıyı ortaya çıkaran? «Devlet doğanın bir yaratığı ve insan doğadan siyasal bir hayvandır» diyen Aristo'nun yaşadığı Atina'da, 21 biri erkek yurttaş, 10 bin yabancı, 400 binde köle bulunuyordu. Devleti yönetenler, bu 21 bin erkek yurttaşın kentte bulunanlan idi. Aristo'nun «politik hayvan» diye tanımladığı (övdüğü) bu kışiler ,hiç bir şey üretmezlerdi. Politikacı, onların köleler. yabancılar, kadınlar, çocuklar üzerindeki egemenliğini korumakla görevliydi. Gördüğü büyük, gönendirici iş buydu onun. Ama biz gene de, yazarın, «Rastlantıyla politikaya atılmış ve erdemlilik sflahını elden bırakmayan kimseler, politikacı değiilerdir» sözün e katılalım; katılmakla kalmayıp öyle rastlantıların çoğalmasını dileyelim. Vaşington'da Unutkanlık?.. 6 eo>getown Üniversitesi «Stratejik ve UlusJararası Araştırmalar Merkezi» VVashington'da bir toplantı düzenlemiş. Amerika'da bulunan arkadaşımız Yalçın Doğan'ın bu konudaki haberlerini gazetemizde okuyorsunuz. Her yanıyla çok ilginç bir toplantı... Başbakan Yardımcısı ve «Türkiye ekonomislnln 1 numarah adamı» Turgut Özal, iş dühyasının sayılı organlarından Euromoney dergisinde «Yılın Adamı» seçıldikten sonra bu toplantıya katıldı. Serüvenlerınl TV dızilerinde izlediğımiz CIA'nın eski Başkanları ve etklll üyelerl de bu toplantıda önemli konuşmalar yaptılar; bazan çam devlrdiler, bazan özlemlerini dile getirdiler, bazan doğruları vurguladılar. Ancak Türkiye'den çok sayıda işadamının katılmasına karşın, bu oturumlarda işçi kesiminden hiç kimsenin bulunmaması bir eksikliktir. Türkİş Genel Başkanı İbrahim Denizcier, İsrail'e yönelerek bu ülkenin işçi örgütü «Histadrut» ile ilişkilere geçtiği için Amerika'ya gitmek fırsatını kaçırmış olabilir. Üzüldüm doğrusu... * Vaşington'daki toplantıda Başbakan Yardımcısı Turgut Özal bir konuşma yaparak, ülke ekonomisi konusunda bilgiler vermiş; daha çok kendi özel görüşlerini yansıtmıştır. Bunlar üzerinde durmayacağım. Ancak Sayın Özai'ın bir unutkanlığının, ya da yanlışının (veya tarihsel yanılgısımn) altını çizmek istiyorum. Saytn Özal diyor ki: «Yabancı yatırımlar konusunda Türkiye tarlhl hayli ilginçtir. Gecen yıllar boyunca pek çok sanayi kuruluşunun millileştirildiği Batı Avrupa ülkelerinln aksine Türkiye'nin mülileştirme geleneği yoktur. Mlllileştirme açısından Türkiye, birçok Batı Avrupa ülkesinden daha çok risk tasımamaktadır. (...) Yabancı ser< may« açısından Türkiye, herhangl bir Batı ülkesl n» kadar riskll Ise, ancak o kadar risklldir. Türklye'nln sağlam geleneklerl ve toplumsal güçlerl Türklye'yi yabancı sermaye İçin cazlp kılmaktadır.» Oy8a Turgut özai'ın söylediğinin tersine, «Türkiye'de millileştirmenin geleneği» vardır. Ve bu Atatürkçülük geleneğidlr Bu köşede daha önce de yayınlamıştım; ama anımsatmak bakımından kalın çlzgilerlyle bir daha sergileyeyim. Atatürk döneminde millileştirilen yabano> sermayell kuruluşlar özetle şunlardır: 1) Anadolu Mersin Tarsus • Adana Demlryollan, 2) Haydarpaşa Liman Şirketi, 3) Mudanya Bursa Demiryolu Şirketi, 4) Keçiborlu Kükürt Madenl, 5) istanbul Su Şirketi, 6) İzmir Rıhtım Şirketi, 7) İstanbul Rıhtım, Dok, Antrepo İşletmesi, 8) Aydın Demiryolu Şirketl, 9) Erganl Bakır Şirketi, 10) İzmir Kasaba Demiryolu Şirketi, 11) İstanbul Telefon Şirketi, 12) Şark Damiryolları Kumpanyası, 13) İzmir Telefon Şirketi, 14) Ereğli Şirketi, 15) Üsküdar ve Kadıköy Tramvay Şirketi, 16) İstanbul Elektrlk Şirketi, 17) İstanbul Tramvay Şirketi, 18) Tünel Şirketi, 19) Ankara Elektrik Şirketi, 20) Adana Elektrik Şirketi, 21) Ankara Havagazı Şirk«ti, 22) Bursa Elektrik Şirketi, 22) Kuvarshan Bakır iştotmssl, 23) llıca Demiryolu Kumpanyası, 24) Kibrit ve Cakmak T«keli, 25) İzmir Tramvay Şirketi, 26) Bira Fabrlkaları işletmesi, 27) izmir Suları İşletmesi, 28) Tünel Şirketi... * Anlaşılan Sayın Özal, Cumhuriyet Türkiyesl'nln Atatürk'ün sağlığındaki dönemini unutmuş; Ataturk'ün ölümünden sonrakl dönemini anımsayarak demiş kl: « Batı Avrupa ülkalerinln aksine Türkiye'nln mll* llleştlrms geleneği yoktur.» llglnç bir unutkanlık değil mi? Yazımı bitlrirken sorayım: Batı Avrupa'da yürürlükte olduğuna göre, «Mlllllestlrme», Batılı bir yöntem sayılır. Peki, ne demek Istiyoruz? Amerikalılara hem Atatürkçülükten, hem Batıcılıktan uzaklaşarak mı «Yabancı sermaye güvencesi» verebileceğiz? b&r • flmcla Biı YazBoz Tahtası Kadrî YERSEL Emekli Maden Dairesi Başkanı, Yük. Maden Mühendisi or tuzlarlyle kömür v Q demir madenlertnln devletleştirildiği ve uygulamalann Iktidar değişikliği nedeniyle durdurulduğu, hatta Danıştayın reddettiği geri dönme çabalarına girişildiği bilinmektedir. Gerl dönülmenin ancak yasayla mümkün olabileceği anlaşıldı ama, 12 Eylül bu yolu tıkadı. Fakat, bu dönüşün peşlnde olanlar boş durmadîiar. Yeni €nerjl ve Tabf| Kaynaklar Bakam'na, bu amaca dönük bir yasa taslağı hazırlattırdılar. Bu yasa taslağını inceleyen Ankara Hukuk Fakültesi öğretim üyelerinden Doc. Dr. Hikmet Sami Türk, düşüncelerini bir yapıtında ( + ) açıkladı. Çok titiz bir dikkatle hazırlanmış olan bu yapıt, tasarının, devletimizin yasama organını isabetsizliğe düşürebilecek çeüşkılerini .tutarsızlıklarını ve ekonomlmize getıreb'leceği zararları yadsınamaz bir keslnllkle sergıiemektedir. Bu nedenle de, özetleyerek açıklamada yarar gördüm. Bu tasarının gerekçesi, gerçeklerl tam yansıtmayan, abartmalı ve dramatik üslubu ile yasama organını bir özel maksada dönük olarak etkileme çabasınaaymış izlenimi vermektedir. Çünkü, devletleştirme kararının dayanakları olan (Bor tuzlarındaki) çok büyük ekonomik yarar, (kömürlerdeki) enerji, (demirlerdeki) endüstrileşm e sorunlarımız ve zorunlarımızdan hiç söz yok. Uğrunda zaman, emek ve para harcanan işlerden varsa 6akıncalarını gidererek, yanlışlarım düzelterek yararlanma yerıne tümünü yıkmaya yönelmiştir. Devlet uyguıamalarını, kısır politika dönemlerinde olduğu gibi, YazBoz tahtasma cevirmek doğrultusundadır. Bu savların kanıtlarını, H. S. Türk'ün yapıtına dayanarak şöyiece sıralayabılıriz: 1 Tasarıda devletleştirme bölgeleri 11 olarak gösterilmistır. Oysa 21'dir. Bu bölgelerde 10.000 maden hakkından söz edıliyor. Bunlardan 1200'ünün ıptal eaııdığı gerı kalanının da işlemlerınin yapılamadığı belirtilmektedır. Oyso, devletleştirme kararnamesı sadece 927 arama ve işletme hakkını kapsamına almaktadır. Bunların .toplam 178'i hakkında değer tesbiti yapılabilmiş ve devralınmıştır. Çalışmalar bu düzeyde durduruimuştur. 2 Henüz değer tesbiti yapılamayanların atıl kalmaları da soz konusu değildir. Çünkü yasa, bir mühendisin nezaretinde çalıştırmayı yeğliyor. 3 Atı| bırakıldıkları bildırilen maden alanlarının teknik, maiı. personei, makine ve teçhizat yönierlnden devietçe ışletilmesıne imkân bulunmadığı ileri sürülmektedır. Oysa, özeı sektore, devrahnan en önemil 178 arama ve işletme hakkı için tazmin edilen yatırım tutarı 552 mılyon lira dolayında kalırken devletın, 197 projede yaklaşık 249 milyar liralık yatırım yapmayı ve bunun 37 milyarını 1981 yılında harcamayı karcrlaştırdığını da vurgulamak gerekirdı. Bunun gibi, enerji dar boğazının aşnması ıçın ılgıli devlet kurumuna büyük görevler verildığı unutulmamalı idi. 4 Ulusai ekonomi açısından bor tuzlariyle petrol eş değerdedirler. Ancak bor tuzlarındaki ticaret rakiblmiz bir dünya tekelıdir. Bu tekelin oyunlarından kurtularak malımızı gerçen değeriyie satabılmek için bizim de üretim ve satışlarımızı tek elden yönetmemiz zorunludur. Ozeı sektörümüzün birbirleriyle rekabet ederek, aralarına sızmış olan yabancı işbirlikçilerle uğraşarak, mallarını bölük pörçük ve çoğunu da ticaret rakibimize satarak bu ekonomik savaşımda başarıya ulaşobilmesl olanaksızdır. Nıtekım, özel sektörümüzün tonunu 75 dolardan sattığı bu cevherimiz, devlet eline geçtikten sonra 165 dolara satılmaya başlanmıştır. BLI uygulamanın Sürdürülmesi halınde yararın daha büyük boyutlara ulaşacağında da hiç kuşku yoktur. 5 Ulusaı çıkarların devlet gözetımi altında korunacağı savı var. Maden Dairesi Başkanlığı bugün, tapu dairesi nıtelığınae ama yetkısiz ve yeteneksiz cıiız bir örguttür. Yurt yüzeyine yaygın ve etkin bir örgüt haline getirilmesi çabaları da sonuçsuz kalmıştır. Bu yüzden de devletin maden işlerınde etkin gözetimlnden söz edebılmek tutarsız kalmaktadır. Bu yasa taslağının, S. Doç. Dr. H. Saml Turk'ön yapıtı dikkatle incelenmeden ve değerlendirilmeden Güvenlik Konseyine sunulmasında büyük sakıncalar görmekteyiz. ANKARA İKTİSADİ VE TİCARİ İLİMLER AKADEMİSİ BAŞKANLIĞINDAN Akademimlze bağlı İstatistik ve Temel Billmler Fakultesinde 1765 sayılı Üniversite Personei Yasası hükümlerine göre çalıştınlmak üzere aşağıdaki blllm dallarında asistan alınacaktır. BİLİM DALI KADRO ÜNVANI istatistik Asistan Uygulamalı Matematlk » KADRO ADBDÎ 4 2 r Sınava ÜSS'ye evinizde en iyi ve en tasarruflu biçimde hazarlayan B isteklilerin dllekçelerine ekleyeceklerl özgeçmiçlerl, varsa yayın listeleri, yayınlarının birer örneği ve 2 adet resimle birlikte 7 Ekim 1981 günü çalışma saatl bitlmlne kadar Akademl Başkanlığına başvurmaları rlca olu* nur. Yabancı Dll Sınavı: 13 Eklm 1981 Saiı gunö saat 10«) Bilim Sınavı : 16 Ekim 1981 Gumagünü saat 10.00 NOT: istatistik İçin başvuran adayların Iktisadl v« Tlcari İlimler Akademisinden mezun olmuş yohut Lisans yeya Lisans üstü eğitimlerini Istatlstik voya ilgili bilim dalında, uygulamalı Matematik için başvuracak adayların Lisans veya Lisans Ostü eğitimlerini Matematik dalında yapmış olmaları gereklidir. ingllizce, Fransızca, Almanca dillerinden yapılacak sınavda başarılı olanlar yazılı bilim sınavına gireceklerdir. Bu sınavda başarılı olanlar söztü sınavına alınacaktır. (Bosın : 21168) 7895 SınavaDognı geniş uzmanöğretmen kadrosuyla her pazartesi bayilerde SınavaDogru 32 sayta4OLira DUYURU Garp Linyîtleri Işletmesi Müessesesi Müdürlüğünden hurda emaye bobin teli ve muhtelif vasıtalara aît lastik ile boş çuval ve varil satılacaktır Nlteliğl Hurda Emaye bobin teli Hurda Lastik Boş çuval Varil Satüacak Miktar 1500 3729 (678340 64673 7100 Kg. Adet Kg.) » » thale Tarihi 19 Ekim 1981 Pazartesl 20 Ekim 1981 Salı 21 Ekim 1981 Çarşamba 22 Ekim 1981 Perşembe GurhhüriYet 2 EKİM 1931 Öğretmenliğe talop fazla Her sene olduğu gibi bu sene de yabancı ve azınlık mekteplerine öğretmen lik İçin yapılan müracaatlar alınacak öğrenci sayısı nı üç dört kat aşmıştır.. Aldığımız bilgilere göre ya bancı ve azınlık okullanm Idareye memur edilen Maarif Vekâletl müfettişlerinden Reşat Şemsettin Bey Maarif Vekâletine at ederek bu vaziyet kor» şısında kendisınin öğretmen tayin etmesine imkân olmadığını, bunun için Ma arif Vekâletlnde hususi bir heyet teşkil edılerek öğretmenlik isteyenlerln evraklarını bu heyetin tetkik etmesini Istemiştir. SOSYAL SİGORTALAR KURUMU İSTANBUL SATINALMA BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜNDEN 1 Kurumumuz Sağlık Tesislerinin aşağıda kayıtlı Sıhhî Malzemelere ihtlyacı bulunmaktadır. 2 İhaleye Iştirak etmek isteyen firmalann idarl Şartname esasları dahilinde hazırlıyacakları teklif mektuplarını engeç 19.10.1981 pazartesi günü mesal saatl sonuna kadar Beyoğlu Kalyoncu Kulluk Caddesi Mallı Han'dakl Müdürlüğümüze vermelerl veya aynı gün ve saatte bulundurmak üzere posta ile göndermelerl gerekır.. 3 Postada vakl gecikmeler kabul edllmez. 4 Bu İşe ait İdari Şartname 1 No.lu Satınalmq Ko misyonumuzda mesai saatlerı dahilinde görülebilir. 5 Kurumumuz Arttırma. Ekslltme ve İhale Kanununa tabi olmadığından ihaleyl yapıp yapmamakta veya dilediğine yapmakda serbesttir.. Clnsl ve Evsafı Mlktarı Agraf Mişel No. 2 Martin 2094008 2000 Dlzl Agraf Mişel No. 22 Martin 2094009 2000 Dlzi 20000 Düzine İğne Şırınga için No. 1 2R2 marka 20000 Düzine iğne Şırınga için No. 2 2R2 marka (Basın: 21698) 7898 Günlerinde saat 15.00'de kapalı zarflar İçinde teklif alınmak suretiyle ihalesi yapılacaktır. Eu işle ilgili şartnameler TAVŞANLI'daki Müessesemiz Ticaret Şubesi Müdürlüğünden temin edilebilir. İsteklilerin şartnamemize göre hazırlryacaklan teklif zarflarını iştigal konulanna göre yukanda belirtilen, ihale günlerinde saat 15.00'e kadar Tavşanlı'daki Müessesemiz Merkezd Muhaberat Servislnde bulundurulması gerekmektedir. Her ne nedenle olursa olsun gecikmeler dikkate ahnmayacaktır. Teklifler belirtilen günlerde saat 15.30'da Satınalma Komisyonunda açılacaktır. Müessesemiz 2490 sayılı kanuna tabi değildir. Mahdut Mes'ullyetll GARP LÎNYÎTLERİ tŞLETJVDE MÜESSESESİ (Baaın: 21648) 7897 Binicilerimizin ilk müsabakası Sofya 1 (a.a.) Binicıle rlmiz bugün kalabalık bir seyirci topluluğu karşısm da ilk müsabakalarını yap mışlardır. Bu müsabakalara Bulgarlardan 13 ve bizden 8 zabit iştirak etmiştir. Ahall zabKlerimlzi çok alkışlamıştır. Sahaya alışmamış olan bir Iki hayvan blraz ürkekllk yapmışlarsa da daha sonra müsabaka havasına girmışlerdır.. Yarışmalara ya rın ve öbür gün de devam edilecektir. TKt Cumhuriyel İSTANBUL DEVLET GÜZEL SANATLAR AKADEMİSİ REKTÖRLÜĞÜNDEN Akademimlz Mimarlık Fakültesi Bina Bilglsl Kürsusü'ne İDGSA. Doçentlik ve Profesörlük Yönetmellğinin 32. ve 33. maddeleri uyarınca «Termal Yapıiar» konusunda çalışma yapmış bir adet Profesör seçimle, ayrıca, Temel Sanat ve Bilimier Fakültesi'nde munnal bulunan 3 adet 3. derece okutman kadrolarına 2 adet Ingillzce. 1 adet Fransızca okutmanı secimle alınacaktır. İlgilenenlerin 19 ekim 1981 pazartesi günö saat 17.30'a kadar Akademi Rektörlüğüne başvurmalarının gerektiği önemle duyurulur. (Basın: 21792) • 7908 Sahibl: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilık T.A.Ş adına NADİR NADİ Genel Yayın Müdürü HASAN CEMAL Müessese Müdürü EMİNE UŞAKLIGİL Yazı işlerl Müdürü OKAY GÖNENSİN Basan ve Yayan: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecl» lik T.A.Ş. Cağaloğlu Türkocağı Cad 39 41 Posta Kutusu: 246 İSTANBUL Tel: 20 97 03 BÜROLAR: • ANKARA: Konur Sokak 24/4 YENİSEHIR Tel: 17 58 25 17 58 66. Idare: 18 33 35 • İZMİR: Halit Zlya Bulvarı Nlo: 65. Kat: 3. Tel 25 47 09 1312 30 • ADANA. Atatürk Caddesi Türk Hava Kurumu İS Hanı. Kat 2 NO: 13. Tel • 14 550 19 731 TAKVİM 2 EKİM 1981 tmsak Güneş öğle İklndi Akşam Tatsı 5.13 6.55 13.03 16.21 18.51 20.22 ÎLAN ASLtYE 4. HUKUK HAKtMLtĞİNDEN tSTANBUL / 981/84 Es. Davacı Gerhard Joseph ERNST vekili Av. A. Bilgin tarafmdan davalılar Maliye Hazinesi ve tstanbul Belediyesi aleyhlerine açüan tescil davasmm yapüan duruşması sırasında: Davacı dava konusu îstanbul, Beşiktaş, Kuruçeşme, 3 pafta, 163 (Enye 1043) ada, 136, 133 ve 41 sayılı ceman 3355 m2 takribi mesahalı 3 parselden müteşekkil gayrimenkullerin M. K.'nun 639/2 maddede hükmü uyarınca Türkiye'de mukim müvekkilleri adına tescilini istemiş olup söz konusu taşınmaz üzerinde hak iddia edenler varsa duruşmanın atılı bulunduğu 27.10.1981 günü saat 10.00'dan evvel Asliye 4. Hukuk Hakimliğinin 981/84 esas sayüı dosyası üzerinde müracaatlan, 6333 6335 sayılı yasa gereğince 1,5 ay ara ile tstanbul'da mürteşir gazetelerden birisl vasıtasıyla neşir olunmasma karar verilmlş bulunduğundan ilgüilere ilânen duyurulur. 29.9.1981 ( + ) Devletçe Işletllecek madenler hakkında kanunda değişiklik yapılmasına ilişkin tasarı üzerinde düşünceler. Türkiye Maden İşçileri Sendikaları Federasyonunun 16 sayılı yayını,
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle